Wednesday, May 25, 2022

HASTANELERDE DEPREM RİSKİ

HASTANELERDE DEPREM RİSKİNE ÖĞRENCİNİN BAKIŞI

Muharrem Ulaş Güldalı. 

                 Tıp Fakültesi Lisans Öğrencisi, 18 Mart Üniversitesi, Çanakkale, Türkiye (ulasguldali@icloud.com)

Ü

lkemiz nüfusunun %95’inin yüksek deprem riski taşıyan bölgeler de yaşamakta olduğu yapılan son çalışmalar ışığında bilinmektedir. Araştırmalar sonucunda görülen şudur ki: yüksek deprem riski taşıyan bölgelerin üzerinde nüfus yoğunluğunun fazla olduğu sanayi ve yerleşim bölgeleri mevcuttur. Türkiye’de geçen 20 yıl içerisinde yaşanan deprem deneyimleri ile olası bir depremin etkilerinden korunabilmek için önemli bilgiler edinilmiştir. Ülkemizde mevcut bina stoku ve altyapıya ait yapısal deprem risklerinin belirlenmesi ve olası riskin azaltılması üzerine ulusal düzeyde birçok çalışma yapılmıştır. Depremde yapısal ve yapısal olmayan elemanlar incelendiğinde bazı konularda farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin:bir deprem sırasında bir binada yapılan inceleme sonucu bazı farklılıklar bulunmuştur  farklılığın maliyet bazında incelendiğinde, ortalama olarak bir binanın toplam maliyetinin %13’ü yapısal elemanlardan oluşmakta iken, yapısal olmayan maliyetler toplam bina maliyetinin %92’sine kadar çıkmaktadır. Yapılarda deprem etkisini azaltan unsurların kullanılması gereklidir. Bunlar kullanılmadığında Kaliforniya’da bulunan Olive View Hastanesi’nde yaşanan San Fernando Depremin’de olduğu gibi büyük sorunlar oluşabilir. Bu hastanede meydana gelen depremde bazı sorunlar oluştu fakat depremden sonra bu yapı tekrar düzenlendi ve daha sonra olan depremde herhangi bir hasar almadı. Bu gibi hasarların oluşmaması için yapısal olarak daha kuvvetli malzeme ve kesinlikle izolatörlerin kullanılması gerekir. Türkiye’de şehir hastanelerinde bu izolatörler kullanılmaktadır. Japonya’da ise çoğu hastane çelik ağırlıklı malzeme ve izolatörler kullanılarak yapılır bu yüzden çok hasar oluşmaz.

J

aponya’da her binada olduğu gibi hastanelerin yapımına da büyük özen gösterilir. Orada hastaneler genelde düşük riskli bölgelerde olur,  bunun kanıtı olarak son 25 yılda yapılan hiçbir hastanede herhangi bir hasar oluşmamıştır. Japonya’da yakın bir zaman öncesine kadar yapılan deprem yönetmeliklerindeki güncelleme ile binalar çok daha güçlü ve depreme dayanıklı hale gelmiştir. Oradaki hastanelerde en başta kaliteli bir çelik malzeme kullanılır. Çelik malzemenin yanında gelişmiş teknolojili sismik izolatörlerle donatılmış hastaneler, bilinçli çalışanlar ve halk sayesinde daha da güvenilir hale geliyor. Japonya’da bazı yapılara hasar gelmektedir, bu yapılar eski çürümüş veya gelişmiş teknolojiyi kullanmayan yapılardır. Bu yapıların çoğu tekrardan restore edilse de bazen gözden kaçan veya herhangi bir nedenden restore edilmeyen binalar depremden hasar görebilir. Kamu ihale kanunu 4734 ve 4735 sayılı kanunlardır, şu an ki hükümetin iktidara geldiği ilk yıllarda avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde Türkiye'de avrupanın zorlamasıyla ilk değişen kanunlardan biridir, daha önceki kanun 2886 sayılı ihale kanunuydu.  Bununla birlikte dünyada ki ekonomik faaliyetlerin %80'i ve daha fazlası kamu harcamalarını karşılayan faaliyetlerdir. Tüm dünyada bu böyledir. Dolayısıyla kamunun işveren olduğu (Türkiye'de böyle) bir ortamda mesele kamu kaynaklarını kim kullanıcak, kim bu kaynaklardan para kazanacaktır bu kanunları belirler. Avrupada bu işler çok düzgün yürürken bizim gibi ülkelerde düzgün yürümemesinin sebebi Avrupa toplumlarının demografik ve sosyokültürel olarak geliştiği bir ortamda haklar ve sorumluluklar üzerinden büyük çatışmalar ve mücadele sonunda elde edilen bir toplumsal barış vardır Avrupa'da bu yüzden bir Avrupalı haklarını ve sorumluluklarını çok iyi bilir. Yurt dışında bir belediye harcaması gereken bir tutarı harcayamadığında bu belediye harcayamadığı tutarı halka gönderir ve halk bu miktarı istediği gibi harcayabilir. Osmanlı döneminde devleti yöneten vezirlere ve paşalara belirli miktarda akçeler verilir ve bu kişiler topluma faydalı olacak şekilde vakıflar üzerinden halka dağıtılırdı.  Osmanlıda yapılan binalarda mimarların eline para değmezdiharcamaları sorumlular yapardı. İhale kanununda o işi taahhüt edecek firmanın iş bitirme belgesi olması ihale kanununun 1.  maddesidir. 2. Maddesi ise ihalenin yapılma şeklidir. 3. Madde ise ihalenin teklif verme şeklidir. Bu kanun 10 yılda 190 kez değiştirilmiştir. Bunun sebebi de siyasetin finansallaştırılması olayıdır. Kamu kaynaklarını hangi politik düşüncede olan müteahhitin kullanıcağı sorusuyla ihaleler müteahhitlere verilir.

M

imarlıkta dilatasyon, yüksek katlı ve oturma alanı geniş yapılar tasarlanırken, yapının oturduğu zeminde ki farklılıklar ve sıcaklık değişimlerinden dolayı meydana gelen genleşme ve kısalma hareketlerinin yapıya zarar vermesini engellemek gayesiyle yapılarda bırakılan boşluklara verilen isimdir. Binalar 30-35 metre uzunluğunu geçtikten sonra binayı 2'ye bölmek gerekir. Eğer dilatasyon yapılmassa bina  taşıyamayacağı bir hasarda kırılır. Yüzeysel olarak kurusada, katmanlarında nem barındıran beton bir süre sonra nemi atmaya başlar ve nemli ortamda oluşan rutubet ve küf meydana gelir. Rutubetin kesin çözümü ısı yalıtımı yapılmasıdır. Yalıtımın dışarıdan yapılması gerekir. Çevresine göre çukur olan alanlara yerleşilmez. Sulu zemin ve dere yataklarına yerleşilmez. Dolgu zeminlere yerleşilmez. Eğimin %20 den fazla olduğu yetlere özel yollarla yerleşilebilir.  Genellikle kaya ve sert zeminlere yerleşmek her zaman daha iyidir. Geleneksel Osmanlı şehirleri bilinçli yapılaşmayla ilgili olarak verilebilecek en büyük örneklerdendir. Bunun sebepi o bölgelerin kayalık olması ve binaların depreme dayanıklı şekilde mükemmel dizayn edilmesidir. İstanbulda Beylikdüzü Büyükçekmece ve büyük heyelanlı araziler TÜBİTAK’ın milyon dolar ibb bütçesinden aldığı bütçeyle heyelanlı alanlar tespit edildi ve bu alanlar heyelanlı alan olmaktan şuan çıkartılmaya çalışılıyor.  TÜBİTAK’ın projesi ilave yeni bir projeyle aklanmaya çalışılmaktadır ve bu garip bir durumdur. Bunun sebebi Türkiye'de TÜBİTAK’dan daha ehil ve bilgiye sahip olan bir kurum bulunmamasıdır. Kentsel dönüşüm yerinde yık yerinde yapma şeklinde bilinçli bir şekilde olması gerekir. Örneğin dere yatağında bir evi yapıp gene dere yatağına yaparsan bu bilinçli bir kentsel dönüşüm olmaz oldukça saçma bir şey olur. Bu kentsel dönüşüm değil parsel bazında bina yenileme olur. Dolayısıyla insanların imar planlarıyla birlikte şehri planladığımız mevcut kaçak yapıları planlı hale getirmeye çalıştığımız her türlü planlama ve düzenlemelerinin istisna maddelerle yok sayıldığının ve daha önce yaptıkları evlerin betonarme olarak yeniden inşa ettikleri için sadece yıkılmama garantisini elde edecekleri ve geri kalan bütün kuralları ihlal ettiği son derece yanlış bir kentsel dönüşüm şeklidir. Taşıyıcı sistem o binayı ayakta tutan karkas sistemidir. En temel sistemler;

  1. Yığma yapılar
  2. Ahşap yapılar
  3. Çelik yapılar
  4. Betonarme yapılar(ağırlıklı olarak bizim gibi ülkelerde) 

Geleneğe ve kurallara uygun yapılan her yapı aslında depreme dayanıklıdır.

İ

SMEP projesinin ekonomik faydaları projenin başlangıcından 10 yıl sonra değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bir takım matematiksel modeller kuruldu ve bu sayede ekonomiye sağladığı katkı ölçülebildi. Bu modeller, enerji tasarrufu, gayri safi milli hasılaya katkısı, kurtarılan demirbaş ve malzemeler, insanların istatiksel hayat değeri, önlenen yaralanmalar ve önlenen üretim kaybı gibi parametreleri matematiksel model ile hesaplayarak hesaba katabildiler fakat hesaba katamadıkları bazı şeyler de oldu bunları (örneğin yapılan okulun öğrencilerin başarısına etkisi) model ile gösteremediler. İSMEP kapsamında yapılan çalışmalara 1 dolar harcanmazsa afet sonrasında bu çalışmalara 10 dolar harcandığı tespit edilmiştir. İSMEP birimi sadece İstanbul'da faaliyet gösterebilmektedir ve yasal olarak İstanbul dışında faaliyet göstermesi mümkün değildir. Kalkınma ve yatırım bankaları klasik bankalar gibi para satar fakat diğer bankalardan farkı bu parayı verdikten sonra projenin amacına göre teknik destekte sağlarlar. Yıkımlarda veya yeniden yapımlarda müşavir tutularak bu kamu binalarıyla ilgili olarak bir çizim yapılır. Ardından müteahhit ihale ile bulunur. Daha sonra müteahhiti kontrol amaçlı bir süper müşavir tutulur ve denetim yapılır. Her ihalede hem müşavirlerin hem müteahhitlerin imzalarıyla kaliteli yapmaları ve zamanında yapmaları için bir takım teminatlar alınır. Çok sıkı sözleşme maddeleri konulur. İPKB' nin yaptığı hastanelerde kesintisiz hizmet verilebilmesi için hastanelerde sismik izolatörler kullanılmaktadır. Kolonların arasında bulunan bu yapı depremi büyük ölçüde önlerler. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi dünyada LEED GOLD VE EDGE sertifikası almış en büyük hastane, tek hastane ve en büyük yapıdır. Hastane gibi büyük yapılarda bu yapının yalıtım ve cephe cam tasarımı bu yapının elektrik ve ısınma açışından en çok ilgilendiren unsurlardır. Üstün performanslı cephenin en önemli parçası camlardır, fakat cephe bir bütün olarak değerlendirir. Cam olmayan yerlerde yüksek bir izolasyon malzemesi olurken. Camlar bu cephenin en zayıf bölgesidir ve bu bölgelere özel şekilde yapılmış camlar bulunur ve bu sayede yazım serin kışın sıcak tutulur. Marmara Üniversitesi Asaf Ataseven Hastanesi 113.000 m2lik tek blok bir yapıdır İSMEP bu yapıyı yerinde yıkmadan yaklaşık 700 adet kolonu keserek buraya izolatör implantasyonu yapıldı. 

D

eprem ülkelerinde en başta yapılar depreme dayanıklı ve yıkılmayacak malzemeler kullanılarak sağlam temel ile yapılmalıdır. Bunun ardından yapısal olmayan faktörler gözetilmelidir ki bu da en az bina dayanıklılığı kadar önemlidir. Örneğin bir binada yangın söndürme sistemi yoksa deprem anında oluşacak yangınlarda büyük can kayıpları meydana gelebilir. Ya da asma tavan depreme dayanıklı şekilde yapılmazsa deprem anında büyük bir felaket gerçekleşebilir. Özellikle hastanelerde çok fazla elektronik eşya olduğu için hastanelerin maddi değeri çok fazladır. Bu yüzden hastanelerde sismik izolatörlerin kullanılması çok gerekli bir şeydir. Bu yapısal ve yapısal olmayan olayları uyguladıktan sonra bir diğer önemli olan noktaya gelirsek bu eğitimdir. Okullarda deprem eğitimin verilmesi gerekir. MEB'in müfredatında bu eğitim mevcuttur. Türkiye depremler ülkesi ise herkes deprem anında ve sonrasında alınacak önlemleri ve yapılmayacak hareketleri bilmek zorunda. MEB'in de müfredatında yer alan bu konuyu ciddiye alması gerekiyor. Deprem eğitimi, depremzedeye sadece kendisini kurtarmasını sağlayacak bilgi ve beceri öğretmez, aynı zamanda bir başkasına yardım etmenin hatta yardım kuruluşunda görev alacak olanlara altyapı da hazırlar. Felaket eğitimi, sadece can güvenliği için değil tabi, kişinin psikolojik sarsıntılara karşı savunma geliştirip güçlenmesi için de gereklidir. Felaketin ortasındaki kişiye "panik olma" deme yerine paniğe kapılmaması gerektiğini kavratmak da eğitimin işidir. Fakat şu anda bu müfredata kimse önem vermiyor. Depremden korunma bilgisi müfredatımıza 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra girdi. O tarihten önce deprem sadece ilköğretim 4. sınıf Sosyal Bilgiler ve 8. sınıf Fen Bilgisi dersinde bir doğa olayı kavramının tanımı olarak veriliyordu. Ahmet Mete Işıkara'nın hazırladığı, çizgi karakteri kendisi olan Afacan Dünya kitapçığı 2000 yılında tüm derslerin programındaki deprem konusunun temel kaynağı oldu.

D

epremlerin oluşumu ve korunma yolları hakkındaki kitapçık okullara da dağıtılmıştı. Ahmet Mete Işıkara'nı sık sık Talim ve Terbiye Kuruluna gelip program çalışmalarına katıldığını anımsıyorum. Deprem konusu müfredatta yine var fakat gittikçe önem verilmeyen konular arasına itildi. Mesela o tarihte sık sık tatbikatları yapılır, öğrencilere kitapçıklar dağıtılır, aynı zamanda bilgilendirici televizyon programları yayınlanırdı. Şimdilerde hele bir olsun Allah kerim anlayışı egemen. Korunmadan ziyade, depremde sağ kalanları kurtarma eğitimine ağırlık veriliyor. Daha önce yaşanmış depremlerden ders alarak maddi ve hastanenin içinde bulunan akıl gücünü ele alırsak, yüksek sosyokültürel birikime sahip insanların olduğu hastanelerimizi son  derece dayanıklı yapmak öncelik taşıyan bir husustur.

Anahtar Kelimeler:Deprem,San Fernando Depremi

No comments:

Post a Comment

Yaşam Bilimi ve İlimlerin Önemi: Geçmişten Günümüze

ARZIN YARATILIŞ SÜRESİ