Friday, December 29, 2023

Afrika'nın Potansiyel ve Gerçekleri

Afrika, dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Geniş yüzölçümü, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için Afrika ülkelerinin çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir.


Giriş

Afrika, 30,37 milyon kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin toplamından daha büyük olan Afrika, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir.

Afrika'nın doğal kaynakları

Afrika, dünya tarım arazilerinin yaklaşık %60'ına sahiptir. Ayrıca, dünya altın rezervinin %40'ına, elmas rezervinin %33'üne, koltan rezervinin %80'ine, kobalt rezervinin %60'ına, petrol ve doğal gaz rezervlerine, manganez, demir ve tahta gibi çeşitli doğal kaynaklara sahiptir.


Afrika'nın nüfusu

Afrika'nın nüfusu 2023 yılı itibarıyla 1,2 milyardır. 2050 yılında ise 2,5 milyara ulaşması beklenmektedir. Afrika'nın nüfusu, dünya nüfusunun yaklaşık %16'sını oluşturmaktadır.

Afrika'nın zorluklar

Afrika'nın potansiyelini tam olarak değerlendirebilmesi için çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir. Bu zorluklar arasında, siyasi istikrarsızlık, yoksulluk, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği, altyapının yetersizliği, iklim değişikliği ve doğal afetler yer almaktadır.

Sonuç

Afrika, dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Geniş yüzölçümü, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için Afrika ülkelerinin çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir.

Akademik referanslar

United Nations, Department of Economic and Social Affairs, Population Division (2023). World Population Prospects 2022: Highlights.

World Bank (2023). Africa's Development Report 2023: The Path to Resilience and Sustainability.

African Development Bank (2023). Africa's Pulse 2023: Resilience Amidst Uncertainty.





Erzincan Depreminin 84. Yıldönümünde Deprem Güvenliği

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Bu nedenle, deprem riskini azaltmak için gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır. 2014 yılında İstanbul Üniversitesi AUZEF ve Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen Erzincan 1939 Depreminin 75. Yılında Deprem Konferansı'nda, deprem riskini azaltmak için önemli öneriler sunulmuştur. Bu önerileri, günümüz koşullarına göre değiştirerek ve geliştirerek yeniden yazabiliriz.

Deprem riskini azaltmak için öneriler:

  • Yatay yapılaşmaya öncelik verilmelidir. Yüksek katlı binalar, deprem sırasında çok uzun süre sallanarak büyük hasar ve can kaybına neden olabilir. Bu nedenle, deprem riski yüksek olan şehirlerde, yeni inşaatlar yapılırken yatay yapılaşmaya öncelik verilmesi gerekmektedir.
  • Deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları tamamlanmalıdır. Deprem sonrası yapılan çalışmalar, deprem riskini azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, deprem riski yüksek olan şehirlerde, deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamlanması gerekmektedir.
  • Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimler ve uzmanlar iş birliği yapmalıdır. Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimlerin ve uzmanların iş birliği yapması gerekmektedir. Bu iş birliği, deprem riskini daha iyi anlamamıza ve önlem almamıza yardımcı olacaktır.
  • Depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Depremler, sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir yıkıma neden olabilir. Bu nedenle, depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır.


Önerilerin geliştirilmesi:

Bu öneriler, deprem riskini azaltmak için önemli bir yol haritası sunmaktadır. Ancak, günümüz koşullarına göre bazı geliştirmeler yapılabilir. Örneğin, yatay yapılaşma önerisi, deprem riski yüksek olan şehirlerde sadece yeni inşaatlar için değil, mevcut binalar için de uygulanabilir. Bu, mevcut binalarda riskli yapıların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacaktır.

Deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları, sadece deprem sonrası değil, deprem riski yüksek olan şehirlerde sürekli olarak yürütülmelidir. Bu, deprem riskini azaltmada daha etkili olacaktır.

Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimler ve uzmanların iş birliği sadece deprem öncesi değil, deprem sonrası da devam etmelidir. Bu, deprem sonrası çalışmaların daha verimli bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır.

Depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkilerinin göz önünde bulundurulması, deprem sonrası çalışmaların kapsamını genişletecektir. Bu, depremzedeler için daha iyi bir rehabilitasyon sürecinin sağlanmasına yardımcı olacaktır.

Sonuç:

Erzincan 1939 Depreminin 84. yılında, deprem riskini azaltmak için gerekli önlemlerin alınması daha da önem kazanmaktadır. Sunulan öneriler, bu konuda önemli bir yol haritası sunmaktadır. Bu önerilerin hayata geçirilmesi, depremlerin neden olduğu can ve mal kayıplarını azaltmaya yardımcı olacaktır.


Referans:

İstanbul Üniversitesi AUZEF ve Mimar ve Mühendisler Grubu. (2014). Erzincan 1939 Depreminin 75. Yılında Deprem Konferansı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi AUZEF.



İstanbul'da Deprem Riski: Gayrimenkul Jeofiziği Neden Önemlidir?

İstanbul, deprem kuşağında yer alan ve tarih boyunca birçok deprem geçirmiş bir şehirdir. 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi, şehrin büyük bir bölümünü tahrip etmiş ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, İstanbul'da depremde yıkılan gayrimenkul yapıların çoğunluğu, riskli jeofizik zemin üzerinde yer aldığını göstermektedir. Bu zeminlerde yer alan yapılar, depremin etkisiyle daha fazla hasar görmektedir.

Riskli Jeofizik Zemin Nedir?

Riskli jeofizik zemin, depremin etkisiyle daha fazla hasar görmeye yatkın olan zeminlerdir. Bu zeminler, aşağıdaki özelliklerden birine veya birkaçına sahip olabilir:

  • Zayıf fiziksel özellikleri (örneğin, düşük taşıma gücü)
  • Yapısal bozuklukları (örneğin, fay hatları, heyelan alanları)
  • Suyun varlığı (örneğin, bataklık, sulak alanlar)
  • Riskli Jeofizik Zeminlerden Nasıl Uzak Durulur?

Riskli jeofizik zeminlerden uzak durmak, deprem riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Bu zeminler üzerinde yer alan gayrimenkulleri satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir.

Gayrimenkul Jeofiziği Nedir?

Gayrimenkul jeofiziği, gayrimenkullerin jeolojik ve jeofizik özelliklerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu incelemeler, gayrimenkullerin deprem riskini belirlemeye yardımcı olmaktadır.

Kaliforniya'da Gayrimenkul Jeofiziği

Kaliforniya, deprem kuşağında yer alan bir başka şehirdir. Bu nedenle, Kaliforniya'da gayrimenkul jeofiziği çok önemlidir. Kaliforniya'da gayrimenkul danışmanları, depreme bağlı emlak riskini bilmek ve alıcısına söylemek zorundadır.

Türkiye'de Gayrimenkul Jeofiziği

Türkiye'de de gayrimenkul jeofiziği önemli bir konudur. Ancak, Türkiye'de gayrimenkul jeofiziği henüz yeterince yaygın değildir. Bu nedenle, Türkiye'de gayrimenkul satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir.

Sonuç

İstanbul, deprem riski yüksek bir şehirdir. Bu nedenle, İstanbul'da gayrimenkul satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir. Gayrimenkul jeofiziği, deprem riskini azaltmanın ve mal ve can kaybını önlemenin en etkili yollarından biridir.




Dijital Çağda İftiranın Yayılımı ve Etkileri

"Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın." William Shakespeare

İftiranın Sosyal, Psikolojik ve Ekonomik Etkileri: William Shakespeare'in Sözünden Günümüze

Bu başlık, Shakespeare'in sözünü de açıkça ve net bir şekilde ifade etmektedir. Başlık, söze uygun bir şekilde iftiranın etkilerini ele almaktadır. Ayrıca, konuyu kapsamlı bir şekilde ele alabileceğine dair bir izlenim vermektedir.

Açıklamada, Shakespeare'in sözünü şu şekilde entegre edebiliriz:

İftira, bir kişinin hakkında gerçeği yansıtmayan, onu karalayan ve itibarını zedeleyen bir söylentidir. İftira, kişinin sosyal, psikolojik ve ekonomik yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Kişinin itibarı zedelenir, insanlar tarafından dışlanır, iş hayatında sorunlar yaşar ve hatta şiddete maruz kalabilir.

William Shakespeare, "Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın." sözüyle, iftiranın ne kadar tehlikeli olabileceğini ve herkesin bu tehlikeye karşı dikkatli olması gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu şekilde, açıklamada Shakespeare'in sözünün anlamı ve önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca, söze uygun bir şekilde iftiranın etkilerine değinilmektedir.




Kesen Makas Yok mu?

Yıllar önce ensemde bir şişkinlik çıkmıştı. Ultrason sonucunda yağ bezesi olduğu söylendiğinde rahatlamıştım. Ancak bu durum, berbere gittiğimde sorun oluyordu. Saç kesimi sırasında ensemi düzeltmekte zorlanıyorlardı. Genelde, çıkıntı veya şişkinlik durumu saçla örtülerek ense tarafı kapalı kalıyordu.

Çanakkale'de gittiğim berber, "hocam plastik cerrahi'de aldırın" diye öneride bulundu. Hatta doktor ismi bile önerdi.

Dün itibariyle plastik cerrahi'de muayene oldum ve yeniden ultrason istendi. Ultrason görüntüsünü genç doktor arkadaş, "Lipom" olarak yorumladı. Bu şekilde hayatıma yeni bir kavram girmiş oldu. Demek ki Lipom'la yaşayan bir bireymişim. Aslında, Lipon ile Yag Bezesi aynı anlama geliyor.

Plastik cerrahi servisine geri döndüm ve isterseniz yarın (bugün için) "20 dakikalık Operasyon" ile Liponu alabileceğini belirtti.

Operasyon

Bugün için girmiş olduğum operasyon için öngörülen sürenin (6×20Dakika=120 dakika) tam 6 misli bir zaman aldı. 11:00'de başlaması 11:20'de bitmesi öngörülen operasyon, 12:30'da başlayıp 14:30 bitti.

Ameliyat lokal anestezi olarak yapıldığı için yüzükoyun 2 saat sabit kalmamı zorunlu kıldı. Önce uyuşturuldu, daha sonra temizlendi ve en sonunda kapatıldı.

Tüm bu süreç içinde gözüm ve kulağım açık durumda en ilgimi çeken sesleniş, "Kesen makas yok mu?" ve beni rahatlatan açıklama, "vallahi bu makas kesiyor!" oldu.

Sonuç

Neticede sağlıklı bir şekilde günübirlik "Lippon Operasyonu" üzerimde tamamlanmış oldu.

Süre uzun olduğundan ve üstüm tamamen örtülen örtüler altında hem nefes almakta zorlandım hem de "Kısmi Sauna Etkisi" altında zor bir süreç yaşadım. Şükür bitti.

Emeği geçen genç doktorlara teşekkür ediyorum. Sonunda doktorlar süresel tahminde yanıldıkları için mahcuptu fakat benim için önemli olan sürecin sorunsuz bitmesiydi. Plastik cerrahi'de bir günüm böyle geçti.


Not:  Lipoma ( Yağ Bezesi ) Nedir? Vücutta bulunan yağ hücrelerinin çok fazla büyümesi ile meydana gelen iyi huylu kitlelerdir. Vücudun yağ hücrelerinin bulunduğu herhangi bir bölgesinde görülebilmektedir. Belirli bir yaş aralığı yoktur.

Referans yazı: 29 Aralık 2021




Thursday, December 28, 2023

Üniversite-İş Dünyası İş Birliğinin Güçlendirilmesi

Üniversiteler ve iş dünyası, toplumun gelişimine önemli katkılarda bulunan iki temel unsur olarak öne çıkar. Üniversiteler, yenilikçi bilgi ve teknoloji üretimi, nitelikli insan kaynağı yetiştirme ve toplumsal araştırma-geliştirme faaliyetleriyle ekonomiye değer katma görevini üstlenir. İş dünyası ise üniversitelerde üretilen bilgi ve teknolojileri kullanarak yeni ürünler ve hizmetler geliştirir, istihdam sağlar ve ekonomik büyümeye katkıda bulunur.

Üniversite-iş dünyası iş birliği, bu iki önemli paydaş arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi ve karşılıklı faydayı artırmayı hedefleyen bir modeldir. Bu kapsamda, üniversiteler ve iş dünyası ortak projeler yürüterek, staj ve mezuniyet sonrası istihdam imkanları sunarak, danışmanlık hizmetleri alarak ve bilgi/experience paylaşımı yaparak bir araya gelirler.

Öğrencilerle Sektörün İçini Birlikte Gezdik

Üniversite-iş dünyası iş birliği modelinin en temel amacı, öğrencilerin iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun nitelikte yetişmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, üniversiteler öğrencilerini sektör gezilerine götürerek, iş dünyasını yakından tanımalarını sağlar. Bu geziler sayesinde öğrenciler, iş dünyasının dinamikleri, iş süreçleri ve iş kültürü hakkında önemli bilgiler edinirler.

Sektörü Güçlendirmek İçin Yetkililere Ulaştık

Üniversite-iş dünyası iş birliği modelinin bir diğer hedefi, sektörün karşılaştığı sorunları belirlemek ve çözümler üretmektir. Bu amaçla, üniversiteler ve iş dünyası ortak çalışmalar yaparak sektörün ihtiyaçlarını tespit eder ve bu ihtiyaçlara yönelik çözümler geliştirir. Bu çözümler, sektör temsilcileri, kamu kurumları ve diğer paydaşlarla paylaşılır ve böylece sektörün güçlenmesine katkıda bulunulur.

Amaç Geliştirmek, Dönüştürmek ve Yeniden Yazmak

Üniversite-iş dünyası iş birliği modelinin nihai amacı, toplumun gelişimini ve kalkınmasını desteklemektir. Bu çerçevede, üniversiteler ve iş dünyası işbirliği yaparak, yenilikçi bilgi ve teknoloji üretir, nitelikli insan kaynağı yetiştirir, iş dünyasının karşılaştığı sorunlara çözümler sunar ve topluma yönelik araştırma-geliştirme faaliyetlerini sürdürür. Böylece toplumun gelişimine ve kalkınmasına önemli bir katkı sağlanır.


Akademik Bölümlerde Sosyalleşmenin Önemi

Akademik ortamlarda sosyalleşmenin önemi giderek daha fazla anlaşılmaktadır. Sosyalleşme, akademik ortamdaki bireylerin birbirlerini daha yakından tanımalarına, ilişkiler kurmalarına ve işbirliği yapmalarına yardımcı olur. Haftalık kahve arası toplantıları ve periyodik sosyal etkinlikler, akademik ortamlarda sosyalleşmeyi teşvik etmek için etkili yöntemlerdir.


Haftalık kahve arası toplantıları, akademik ortamdaki bireylerin hafta içinde bir araya gelerek, akademik çalışmalar, güncel gelişmeler ve diğer konular hakkında sohbet etmelerini sağlar. Bu toplantılar, akademik ortamdaki bireylerin birbirlerini daha yakından tanımalarına ve ilişkiler kurmalarına yardımcı olur.

Periyodik sosyal etkinlikler ise, akademik ortamdaki bireylerin birlikte eğlenmeleri ve kaynaşmalarını sağlar. Bu etkinlikler arasında, kutlamalar, geziler, spor etkinlikleri ve diğer sosyal aktiviteler yer alabilir.
Akademik ortamlarda sosyalleşmenin faydaları şunlardır:

  • Akademik ortamdaki ilişkileri güçlendirir. Öğretim üyeleri ve öğrencilerin birbirleriyle daha iyi tanışmalarını sağlar.
  • Akademik ortamın akademik ve sosyal gelişimine katkıda bulunur.
Akademik ortamlarda sosyalleşmeyi teşvik etmek için aşağıdaki adımlar atılabilir:
  • Bölüm başkanları ve öğretim üyeleri öncülük edebilir.
  • Toplantılar ve etkinliklerin düzenli olarak yapılmasına özen gösterilmelidir.
  • Toplantılar ve etkinliklerin, akademik ortamdaki bireylerin ilgisini çekecek şekilde planlanmasına dikkat edilmelidir.
  • Toplantılar ve etkinliklerin, akademik ortamdaki bireylerin katılımını teşvik edecek şekilde düzenlenmesi önemlidir.
  • Akademik ortamlarda sosyalleşme, akademik ortamdaki bireylerin akademik çalışmalarının yanı sıra, kişisel ve profesyonel gelişimleri için de önemli bir katkı sağlar.

Sunday, December 24, 2023

Çoklu Bilimsel Gelişim Modeli

Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde, öğrencilerin bilimsel gelişimlerini desteklemek için uygulanabilecek bir modeldir. Bu model, öğrencilerin farklı disiplinlerden bilgi ve beceriler edinmelerini, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerini ve araştırma yapma becerilerini kazanmalarını amaçlamaktadır.

Modelin temel özellikleri şunlardır:

  • Disiplinlerarası eğitim: Öğrenciler, farklı disiplinlerden dersler alarak, farklı bakış açıları kazanmaları ve disiplinlerarası düşünme becerilerini geliştirmeleri sağlanır.
  • Eleştirel düşünme: Öğrenciler, derslerde ve araştırmalarda eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeleri için desteklenir.
  • Araştırma becerileri: Öğrenciler, araştırma yapma becerilerini geliştirmeleri için çeşitli araştırma yöntemleri ve teknikleri hakkında bilgi ve beceriler edinmeleri sağlanır.

Modelin uygulanmasında, profesör danışmanlık vizyonu önemli bir rol oynamaktadır. Profesörler, öğrencilerin bilimsel gelişimlerini desteklemek için aşağıdaki görevleri yerine getirirler:

  • Öğrencilerin ilgi alanları ve hedeflerini belirlemelerine yardımcı olurlar.
  • Öğrencilerin eğitim programlarını planlamalarına yardımcı olurlar.
  • Öğrencilerin derslerde ve araştırmalarda başarılı olmaları için onlara rehberlik ederler.

Çoklu Bilimsel Gelişim Modeli, öğrencilerin bilimsel gelişimlerini desteklemek için etkili bir modeldir. Bu modelin uygulanması, öğrencilerin farklı disiplinlerden bilgi ve beceriler edinmelerini, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerini ve araştırma yapma becerilerini kazanmalarını sağlayarak, onların daha donanımlı bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunur.

Modeli geliştirmek için yapılabilecek bazı öneriler şunlardır:

  • Modelin uygulanmasında, öğrencilerin aktif katılımını sağlamak için daha fazla fırsat yaratılabilir. Örneğin, öğrenciler, derslerde ve araştırmalarda daha fazla sorumluluk verilebilir.
  • Modelin uygulanmasında, öğrencilerin farklı disiplinlerden gelen öğrencilerle etkileşimlerini artırmak için daha fazla fırsat yaratılabilir. Örneğin, öğrenciler, ortak projelerde veya etkinliklerde bir araya getirilebilir.
  • Modelin uygulanmasında, öğrencilerin bilimsel gelişimlerini desteklemek için daha fazla kaynak sağlanabilir. Örneğin, öğrencilere araştırma bursları veya araştırma projeleri için destek sağlanabilir.

Modeli değiştirmek için yapılabilecek bazı öneriler şunlardır:

  • Model, öğrencilerin ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre daha esnek hale getirilebilir. Örneğin, modelin uygulanmasında, öğrencilerin ilgi alanları ve hedefleri daha fazla dikkate alınabilir.
  • Model, öğrencilerin farklı öğrenme stillerine göre daha uygun hale getirilebilir. Örneğin, modelin uygulanmasında, farklı öğrenme yöntemleri ve teknikleri kullanılabilir.
  • Model, öğrencilerin farklı kültürel geçmişlerine göre daha uygun hale getirilebilir. Örneğin, modelin uygulanmasında, öğrencilerin farklı kültürel değerlerine saygı gösterilebilir.

Modeli yeniden yazmak için yapılabilecek bazı öneriler şunlardır:

  • Modelin hedefleri daha açık ve net bir şekilde ifade edilebilir.
  • Modelin uygulanmasında, izlenecek adımlar daha ayrıntılı bir şekilde açıklanabilir.
  • Modelin uygulanmasında, karşılaşılabilecek sorunlar ve çözüm önerileri tartışılabilir.

Sonuç olarak, Çoklu Bilimsel Gelişim Modeli, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde öğrencilerin bilimsel gelişimlerini desteklemek için etkili bir modeldir. Bu modelin geliştirilmesi, değiştirilmesi veya yeniden yazılması ile, modelin daha da etkili hale getirilmesi mümkündür.

Eskişehir'de Temel Kaya Derinliğinin Değişimi

Zemin karakterizasyonu, jeoteknik mühendisliğinde önemli bir konudur. Zemin özelliklerinin doğru bir şekilde belirlenmesi, temel tasarımı, kaya tutucu duvar tasarımı ve diğer yapısal tasarım uygulamaları için gereklidir.

Zemin karakterizasyonu için kullanılan çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemler, yeraltı derinliklerini belirlemek, zemin özelliklerini ölçmek ve zemin davranışını tahmin etmek için kullanılabilir.

Mikrotremor ölçümleri, yeraltı derinliklerini belirlemek için kullanılan yaygın bir yöntemdir. Mikrotremor ölçümleri, doğal olarak oluşan yer titreşimlerini kullanarak yapılır.

Konik penetrasyon testi (CPT), zemin özelliklerini ölçmek için kullanılan yaygın bir yöntemdir. CPT, konik uçlu bir sondanın zemine itilmesi ve bu sırada konik uçtaki direnç, silindirik gömlekteki sürtünme ve boşluk suyu basınçlarının ölçülmesiyle yapılır.

Prompt Geliştirme: Öğrenme ve Gelişmenin Anahtarı

Prompt geliştirme, öğrenme ve gelişimin anahtarıdır. İyi bir prompt, öğrencinin düşünmesini, yaratıcılığını ve problem çözme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Prompt geliştirmede dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

  • Hedef kitle: Prompt, hedef kitleye uygun olmalıdır.
  • Amaç: Prompt, belirli bir amaca yönelik olmalıdır.
  • Soru: Prompt, bir soru şeklinde olmalıdır.
  • Açık uçlu: Prompt, açık uçlu olmalıdır.
  • Doğru veya yanlış cevabı olmayan: Prompt, doğru veya yanlış cevabı olmayan bir soru olmalıdır.
  • Karmaşık: Prompt, karmaşık olmalıdır.

Prompt geliştirme, öğrenme ve gelişimi destekleyen etkili bir araçtır. Prompt geliştirirken bu noktalara dikkat ederek, öğrencilerin daha iyi öğrenmelerine ve gelişmesine yardımcı olabilirsiniz.

Özetle, prompt geliştirme, öğrenme ve gelişimin anahtarıdır. İyi bir prompt, öğrencinin düşünmesini, yaratıcılığını ve problem çözme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Prompt geliştirirken hedef kitle, amaç, soru, açık uçlu olma, doğru veya yanlış cevabı olmayan olma ve karmaşık olma gibi noktalara dikkat etmek gerekir.


Saturday, December 23, 2023

Türkiye'deki Tüm Taşınmazları Sorgula

 TKGM | Parsel Sorgu Uygulaması, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen ve Türkiye'deki tüm taşınmazların coğrafi verilerini ve “kişisel veri içermeyen” bilgilerinin görüntülenebildiği bir uygulamadır. Uygulama, internet üzerinden web sayfası veya mobil uygulama olarak kullanılabilir.

Uygulama ile taşınmazların konumlarını, tapu sicilinde kayıtlı olan; alan, tip, pafta ve nitelik gibi temel tanımlayıcı verilerine erişilebilir. Ayrıca, harita üzerinde dolaşarak herhangi bir bölgede yer alan taşınmazları görebilir, bilgilerine de ulaşılabilir.

TKGM | Parsel Sorgu Uygulaması'nın kullanım alanları şunlardır:

  • Taşınmaz bilgilerini öğrenmek
  • Taşınmaz konumunu görmek
  • Taşınmazın tapu bilgilerini görüntülemek
  • Taşınmazın niteliğini öğrenmek
  • Taşınmazın çevresindeki taşınmazları görmek
  • Taşınmaz ile ilgili araştırmalar yapmak

Uygulama, vatandaşlara taşınmazlarla ilgili güncel ve doğru bilgilere erişme imkânı sunmaktadır. Bu sayede, vatandaşlar taşınmazlarıyla ilgili gerekli araştırmalar ve işlemleri daha kolay bir şekilde gerçekleştirebilmektedir.

Uygulamanın kullanım koşulları şunlardır:

  • Uygulamada sunulan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Resmi işlemlerde kullanılamaz.
  • Uygulamada sunulan bilgilerin ticari amaçla kullanılması yasaktır.
  • Uygulamada sunulan bilgilerde hata olması halinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz.

Uygulamanın faydaları şunlardır:

  • Vatandaşların taşınmazlarla ilgili bilgilere daha kolay erişmesini sağlar.
  • Vatandaşların taşınmazlarıyla ilgili araştırma ve işlemlerini kolaylaştırır.
  • Vatandaşların taşınmazlarıyla ilgili bilinçlenmesini sağlar.

Deprem Riskini Haritalayın

Vs30 Map Viewer, Esri tarafından geliştirilen ve dünya çapında yer alan toprakların sismojenik özelliklerini gösteren bir web harita uygulamasıdır. Uygulama, sismojenik özellikleri temsil eden bir parametre olan VS30 değerini harita üzerinde görüntüler.

VS30 değeri, deprem sırasında bir noktadaki zemin dalgalarının yayılma hızını temsil eden bir parametredir. Bu değer, depremin şiddetini ve etkilerini belirlemede önemli bir rol oynar.

Vs30 Map Viewer, deprem risk değerlendirmesi, afet planlama ve inşaat mühendisliği gibi çeşitli uygulamalarda kullanılabilir.

Uygulama, dünya çapında 200'den fazla ülkeyi kapsamaktadır. Uygulamada, sismojenik özellikler, jeolojik haritalar, yer altı suyu haritaları ve diğer kaynaklardan elde edilen veriler kullanılarak oluşturulmuştur.

Uygulamanın kullanım alanları şunlardır:

  • Deprem risk değerlendirmesi
  • Afet planlama
  • İnşaat mühendisliği
  • Jeofizik
  • Çevre

Uygulama, kullanıcılara aşağıdaki özellikleri sunar:

  • Dünya çapında yer alan VS30 değerlerini harita üzerinde görüntüleme
  • VS30 değerlerini farklı renklerle veya dokularla temsil etme
  • VS30 değerlerini belirli bir bölge veya lokasyon için filtreleme
  • VS30 değerleri hakkında bilgi edinme

Uygulama, kullanıcılara deprem riski ve etkileri hakkında bilgi edinme konusunda yardımcı bir araçtır.


Friday, December 22, 2023

Doktora Programları ve Ülkelerin Geleceği

Doktora programları, bir ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişiminin temelini oluşturur. Doktora mezunları, yeni buluşlar ve inovasyonlar yaparak, ülkelerin ekonomisine ve sosyal gelişimine önemli katkılar sağlar. Bu nedenle, doktora programlarının sayısının artırılması ve niteliklerinin yükseltilmesi, ülkelerin geleceği için büyük önem taşımaktadır. Doktora programları, üniversitelerde bilim döngüsünü sağlayan en önemli insan kaynağıdır. Doktora öğrencileri, üniversitelerde yürütülen araştırma projelerine katılarak, yeni bilgi ve teknolojilerin geliştirilmesine katkı sağlar. Bu nedenle, doktora programlarına yeterli sayıda öğrenci çekilememesi, üniversitelerin ve ülkelerin bilimsel gelişmesini olumsuz yönde etkiler. Doktora programlarının nitelikli olması da önemlidir. Nitelikli doktora programları, öğrencilere derinlemesine bilgi ve araştırma becerileri kazandırır. Bu beceriler, doktora mezunlarının iş dünyasında ve akademik kariyerlerinde başarılı olmalarına yardımcı olur. Doktora programlarının sayısının artırılması ve niteliklerinin yükseltilmesi için aşağıdaki öneriler yapılabilir:
  • Doktora bursu imkanları artırılmalıdır. Doktora bursları, beyin göçünü önlemeye ve yabancı bilim insanlarını çekmeye yardımcı olur. Bu sayede, üniversiteler en iyi yeteneklere ulaşabilir ve bilimsel gelişmeyi hızlandırabilir.
  • Doktora programlarının müfredatları, güncel gelişmelere göre uyarlanmalıdır. Bu sayede, doktora öğrencileri en son bilimsel gelişmelerden haberdar olur ve yeni buluşlar yapmaya hazır hale gelir.
  • Doktora programlarında, uygulamalı araştırmaya daha fazla ağırlık verilmelidir. Bu sayede, doktora öğrencileri araştırma sonuçlarını pratiğe dönüştürme becerisi kazanırlar ve iş dünyasında daha fazla fırsata sahip olurlar.
  • Doktora mezunları için kariyer danışmanlığı hizmetleri sunulmalıdır. Bu sayede, doktora mezunları iş hayatına atıldıklarında daha başarılı olurlar.
Sonuç: Doktora programları, ülkelerin geleceği için kritik öneme sahiptir. Doktora programlarının sayısının artırılması ve niteliklerinin yükseltilmesi, ülkelerin bilimsel ve teknolojik gelişmesini sağlamaya yardımcı olacaktır. Bu sayede, ülkeler daha rekabetçi hale gelir ve vatandaşları daha iyi bir yaşam standardına ulaşır.


References

Wednesday, December 20, 2023

Deprem Riskini Azaltma Rehberi - 10

Deprem riski, dünya genelinde birçok insanın karşı karşıya kaldığı bir sorundur. Bu nedenle, deprem riskini azaltmak için alınacak önlemler oldukça önemlidir. Uzman bir Q&A sistemi, deprem riskini azaltma konusunda bilgi sahibi olmak isteyenler için harika bir kaynak sunuyor.

Bu kaynak, deprem riskini azaltma rehberi hakkında bilgiler içermektedir. Depreme dayanıklı binaların tasarımı ve inşası, dilatasyon boşlukları, çelik donatı kullanımı gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca, deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan insanlar için inşa edilen örnek depreme dayanıklı yapılar da paylaşılmaktadır. Dosyada, öğrencilere deprem riski hakkında bilinçli olmalarını sağlamak için interaktif dersler ve ters-yüz eğitim (Flip) beslendikleri uygulaması gibi öğrenme yöntemleri de ele alınmaktadır.

Deprem riskini azaltmak için, binaların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, yapı tasarımı ve inşası sırasında deprem riski göz önünde bulundurulmalıdır. Deprem sırasında binaların hasar görmemesi için, yapıların temelinde ve duvarlarında çelik donatı kullanılması gerekmektedir. Ayrıca, binaların yatay ve dikey hareketlerine izin veren dilatasyon boşlukları da bırakılmalıdır.

Deprem riskini azaltmak için alınacak önlemler, dünya genelinde birçok insanın hayatını kurtarabilir. Bu nedenle, deprem riski hakkında bilinçli olmak ve depreme dayanıklı binaların tasarımı ve inşası hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Uzman bir Q&A sistemi, deprem riskini azaltma konusunda bilgi sahibi olmak isteyenler için harika bir kaynak sunmaktadır. Bu kaynak, deprem riskini azaltma rehberi hakkında bilgiler içermekte ve deprem riski hakkında bilinçli olmak isteyen herkes için faydalı bir kaynak olabilir.

Depremin Toplumsal Boyutu: Sosyolojik Bir Bakış

 

Deprem, doğal afetler arasında en yıkıcı olanlardan biridir. Depremin etkileri, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumları da derinden etkiler. Deprem sonrası toplumsal hareketler, insanların deprem sonrası yaşadıkları travmaların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, deprem riskini azaltmak ve toplumların deprem sonrası daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlamak için önemli adımlar atılması gerekmektedir.


Bu amaçla, sosyoloji alanında referans olan Veysel Bozkurt hocamız, deprem sonrası sosyal hareketleri ölçen önemli bir çalışma yürüttü. Depremin toplumsal boyutu ve sosyolojik bakış açısı ele alındığı bu çalışma, deprem riskini azaltma rehberi olarak hazırlandı. Bu rehber, deprem sonrası toplumsal hareketleri anlamak ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor.

Deprem riskini azaltmak için, öncelikle binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, binaların yapımında kullanılan malzemelerin kalitesi artırılmalı ve depreme dayanıklı yapılar inşa edilmelidir. Ayrıca, deprem sonrası toplumların daha iyi bir şekilde toparlanması için, acil durum planları hazırlanmalı ve bu planlar düzenli olarak güncellenmelidir. Bu planlar, deprem sonrası insanların ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan kaynakların sağlanmasını ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlayacak önlemleri içermelidir. Deprem riskini azaltmak için atılacak adımlar, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumları da etkileyecektir. Bu nedenle, deprem riskini azaltma rehberi, deprem sonrası toplumsal hareketleri anlamak ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor. Bu rehber, deprem riskini azaltmak için atılacak adımların yanı sıra, deprem sonrası toplumların ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan kaynakların sağlanması ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanması için önlemleri de içermektedir.
Sonuç olarak, deprem riskini azaltmak ve toplumların deprem sonrası daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlamak için önemli adımlar atılması gerekmektedir. Bu amaçla, deprem riskini azaltma rehberi, deprem sonrası toplumsal hareketleri anlamak ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanmasını sağlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor. Bu rehber, deprem riskini azaltmak için atılacak adımların yanı sıra, deprem sonrası toplumların ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan kaynakların sağlanması ve toplumların daha iyi bir şekilde toparlanması için önlemleri de içermektedir.

Depremler: Doğa Kaynaklı Olay, İnsan Kaynaklı Etkiler

Yeryüzü, sürekli hareket halinde olan levhalardan oluşur. Bu levhalar, yerin altındaki sıcak magmanın etkisiyle hareket eder. Levhaların hareketi, depremlerin meydana gelmesine neden olur.

Depremler, doğal bir olaydır ve kaçınılmazdır. Ancak, depremlerin neden olduğu can ve mal kayıpları, insan kaynaklı ihmal, hata ve eksikliklerle artabilir.

Depremlerin neden olduğu can kayıplarının başlıca nedenleri arasında, yetersiz yapı kalitesi, depreme dayanıklı olmayan tasarımlar ve inşaat yöntemleri, depreme hazırlıklı olmayan toplumlar yer alır.

Depremlere karşı hazırlıklı olmak, can ve mal kayıplarını azaltmak için önemlidir. Bu kapsamda, depreme dayanıklı binalar inşa etmek, deprem eğitimlerini yaygınlaştırmak ve toplumu depreme hazırlamak için çalışmalar yapılmalıdır.

Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemler

Depremlere karşı alınabilecek önlemler, can ve mal kayıplarını azaltmak için oldukça önemlidir. Bu kapsamda, alınabilecek önlemler şu şekilde sıralanabilir:

Depreme dayanıklı binalar inşa etmek: Depremlere dayanıklı binalar inşa etmek, depremden en çok can kaybına neden olan yapı yıkıntılarını önlemek için en önemli önlemdir. Bu kapsamda, binalarda kullanılan malzemelerin depreme dayanıklı olması, binaların tasarımının deprem şartlarını dikkate alması ve inşaat yöntemlerinin depreme uygun olması gerekir.

Deprem eğitimlerini yaygınlaştırmak: Deprem eğitimi, depremden korunmak için oldukça önemlidir. Deprem eğitimi alan kişiler, deprem sırasında ne yapmaları gerektiğini bilir ve bu sayede canlarını ve mallarını daha kolay koruyabilirler.

Toplumu depreme hazırlamak: Deprem, beklenmedik bir anda meydana gelebilir. Bu nedenle, toplumu depreme hazırlamak için çalışmalar yapılmalıdır. Bu kapsamda, depreme hazırlık planları oluşturulmalı, halka deprem konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı ve deprem sırasında yapılması gerekenler konusunda eğitimler verilmelidir.

Depremlere karşı hazırlıklı olmak, can ve mal kayıplarını azaltmak için herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur. Bu kapsamda, her bireyin deprem konusunda bilinçlenmesi ve depreme hazırlıklı olması gerekir.

Depremlere Karşı Hazırlık: Jeofizik Mühendisliğinin Önemi


Yeryüzü, sürekli hareket halinde olan levhalardan oluşur. Bu levhaların hareketi, depremlerin meydana gelmesine neden olur. Depremler, doğal bir olaydır ve kaçınılmazdır. Ancak, depremlerin neden olduğu can ve mal kayıpları, insan kaynaklı ihmal, hata ve eksikliklerle artabilir.

Depremlere karşı hazırlıklı olmak, can ve mal kayıplarını azaltmak için önemlidir. Bu kapsamda, depreme dayanıklı binalar inşa etmek, deprem eğitimlerini yaygınlaştırmak ve toplumu depreme hazırlamak için çalışmalar yapılmalıdır.

Depremlere karşı alınabilecek önlemlerden biri de, jeofizik mühendisliği tabanlı yer sağlık ve sağlamlık durumuna göre şehirlerin planlanması ve yapıların tasarımıdır.

Jeofizik mühendisliği, yerkürenin yapısını, özelliklerini ve hareketlerini inceleyen bir mühendislik dalıdır. Jeofizik mühendisleri, deprem dalgalarının yayılmasını ve yeryüzünde neden olduğu etkileri ölçmek için çeşitli yöntemler kullanırlar.

Bu yöntemlerden biri, yapay depremlerdir. Yapay depremler, deprem dalgalarının yayılmasını ve yeryüzünde neden olduğu etkileri ölçmek için kontrollü bir şekilde oluşturulan depremlerdir.

Yapay depremler kullanılarak, deprem dalgalarının yayılma hızlarının azaldığı ve depreme bağlı maksimum yer ivmesini yükselten yeryüzünün riskli alanları tespit edilebilir. Bu alanlar, yapılaşmaya uygun değildir.

Jeofizik mühendisleri, yapay deprem testleri ile yeryüzünde ki direnç düşük alanları belirleyerek, büyük depremlere karşı hazırlıklı olunmasını sağlarlar.

Depremlere Karşı Hazırlık İçin Jeofizik Mühendisliğinin Önemi

Depremlere karşı hazırlıklı olmak için jeofizik mühendisliğinin önemi şu şekilde sıralanabilir:

  • Deprem riskli alanlarını tespit ederek, yapılaşmayı önlemeye yardımcı olur.
  • Deprem sırasında yapıların davranışını tahmin etmeye yardımcı olur.
  • Deprem sonrası kurtarma ve yeniden inşa çalışmalarını yönlendirmeye yardımcı olur.

Depremlere karşı hazırlıklı olmak, can ve mal kayıplarını azaltmak için herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur. Bu kapsamda, jeofizik mühendisliğinin önemi anlaşılmalı ve bu alanda çalışmalar desteklenmelidir.

Depremlere Karşı Alınabilecek Diğer Önlemler

Depremlere karşı alınabilecek diğer önlemler şu şekilde sıralanabilir:

Depreme dayanıklı binalar inşa etmek: Depremlere dayanıklı binalar inşa etmek, depremden en çok can kaybına neden olan yapı yıkıntılarını önlemek için en önemli önlemdir. Bu kapsamda, binalarda kullanılan malzemelerin depreme dayanıklı olması, binaların tasarımının deprem şartlarını dikkate alması ve inşaat yöntemlerinin depreme uygun olması gerekir.

Deprem eğitimlerini yaygınlaştırmak: Deprem eğitimi, depremden korunmak için oldukça önemlidir. Deprem eğitimi alan kişiler, deprem sırasında ne yapmaları gerektiğini bilir ve bu sayede canlarını ve mallarını daha kolay koruyabilirler.

Toplumu depreme hazırlamak: Deprem, beklenmedik bir anda meydana gelebilir. Bu nedenle, toplumu depreme hazırlamak için çalışmalar yapılmalıdır. Bu kapsamda, depreme hazırlık planları oluşturulmalı, halka deprem konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı ve deprem sırasında yapılması gerekenler konusunda eğitimler verilmelidir.

Sonuç

Depremlere karşı hazırlıklı olmak, can ve mal kayıplarını azaltmak için önemlidir. Bu kapsamda, jeofizik mühendisliği tabanlı yer sağlık ve sağlamlık durumuna göre şehirlerin planlanması ve yapıların tasarımı, depremlere karşı alınabilecek önemli önlemlerden biridir.


Sunday, December 17, 2023

Mevlana'nın Eğitim Anlayışı: Geçmişten Günümüze Yansımalar

Mevlana'nın anlaşılmasında, hayatını anlatan yapımların katkısı çok önemlidir. Bu açıdan, TRT İzle'nin dijital platformu Tabii'de yayınlanan "Mevlana" dizisi beni çok etkiledi. Dizi, Mevlana'nın hayatını ve fikirlerini hem duygusal hem de bilgilendirici bir şekilde aktarıyor.

Dizi, Mevlana'nın çocukluğundan başlayarak, Şems-i Tebrizi ile tanışmasına, sonrasındaki hayatını ve öğretilerini ele alıyor. Dizideki karakterler, Mevlana'nın dönemini ve kültürünü yansıtan bir şekilde işlenmiş. Oyuncuların performansları da başarılı.

Dizi, Mevlana'nın sevgi, hoşgörü ve insan sevgisi gibi evrensel değerlerini ön plana çıkarıyor. Bu değerler, günümüz dünyasında daha da önemli hale gelen değerler. Dizi, bu değerleri hatırlatarak, izleyicilere ilham veriyor.

Dizi, Tabii'de yayınlanmaya başladı ve ilk bölümleri çok sevildi. Yeni bölümlerin de yayınlanmaya başladı, dizinin izleyici kitlesinin artması bekleniyor.

Mevlana'nın hayatını ve fikirlerini daha iyi anlamak isteyen herkese bu diziyi tavsiye ederim. Dizi, hem bilgilendirici hem de duygusal bir deneyim sunuyor.

Eğitimci olarak, 'Mevlana ve Eğitim' konusu dizide dikkatimi çekti.  Mevlana, eğitimci olarak sorulara açık ve sürekli olarak kendisini öğrencilerinin yetişmesine adamış olması günümüzde 'eğiticilik misyonu' olan herkes için yol gösterici. Eğitici olarak 'öğrenci özel' ve 'halk özel' olarak farklı iki formatta bilgisini okulunun öğrencileri ile paylaşması ve bununla birlikte halka açık dersler yapması günümüzün modern eğitiminde uygulanan önemli uygulamalar.

Üniversiteler tarafından günümüzde, 'Açık Ders' formatında halka açık dersler veriliyor, halk-üniversite buluşmaları üniversite ortamlarında yapılıyor.   

Mevlana'nın yaşamış olduğu yüzyılda ki eğitim modelinin diziye aktarıldığı kısmı, günümüzde eğitim düzeyi ile öne çıkmış Dünya üniversitelerinde ki üniversite modeline yakın olması oldukça dikkat çekici kısımların başında göründü.

Yenilikçi Bilimsel Buluşların Sahnesi: Poster Bildiri Oturumları

Bilimsel toplantıların gözbebeği, adeta bir bilgi şöleni olan poster bildiri oturumları, farklı disiplinlerden gelen araştırmacıları bir araya getirerek, bilgi paylaşımı ve ortak çalışma fırsatları sunar. Ancak, Türkiye'de bu oturumlar genellikle istenilen ilgiyi göremiyor. Peki, neden?

1. Poster Bildiri Oturumlarının Önemi ve Faydaları Yeterince Anlaşılmamıştır Bilim dünyasının kalbinin attığı bu oturumların gerçek değeri genellikle yeterince kavranmamaktadır. Poster bildiri oturumları, araştırmacıların buluşlarını sergileyerek, diğer katılımcılarla etkileşimde bulunmalarını sağlar. Ancak bu önemli faydaların toplum tarafından yeterince takdir edilmediği bir gerçektir.

2. Poster Hazırlama ve Sunma Teknikleri Konusunda Yeterli Eğitim Verilmemektedir

Bir bilim insanının çalışmalarını etkili bir şekilde sunabilmesi için gerekli olan poster hazırlama ve sunma teknikleri konusunda yeterli eğitim eksikliği, bu oturumların verimliliğini olumsuz etkileyen bir diğer faktördür. Bu alanda sağlanacak nitelikli eğitimler, araştırmacıların bilgilerini daha etkili bir şekilde paylaşmalarına olanak tanıyacaktır.

3. Poster Bildiri Oturumlarının Organizasyonu ve Yönetimi Yetersizdir

Bilimsel toplantıların başarısı, sadece sunulan içerikle değil, aynı zamanda etkili bir organizasyon ve yönetimle de mümkündür. Maalesef, Türkiye'de yapılan bilimsel toplantılardaki poster bildiri oturumlarının organizasyonu ve yönetimi, katılımcıları çekme konusunda eksik kalmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise durum oldukça farklıdır.

1. Poster Bildiri Oturumlarının Önemi ve Faydaları İyi Anlaşılmıştır

ABD'de bilimsel toplantılarda poster bildiri oturumları, araştırmacılar arasında büyük ilgi görmekte ve önemli bir platform oluşturmaktadır. Bu başarı, oturumların sağladığı değerlerin toplum tarafından iyi anlaşılmasına dayanmaktadır.

2. Poster Hazırlama ve Sunma Teknikleri Konusunda Kapsamlı Eğitim Verilmektedir

Amerika'da araştırmacılara, bilgilerini etkili bir şekilde paylaşabilmeleri için gerekli olan poster hazırlama ve sunma teknikleri konusunda kapsamlı eğitimler sunulmaktadır. Bu da bilimsel iletişimde önemli bir başarı faktörüdür.

3. Poster Bildiri Oturumlarının Organizasyonu ve Yönetimi Mükemmeldir

ABD'deki bilimsel toplantılardaki poster bildiri oturumları, mükemmel bir organizasyon ve yönetimle düzenlenir. Bu da katılımcıları çekmeye ve oturumların etkili geçmesine olanak tanır.

Sonuç olarak, Türkiye'de bilimsel toplantılardaki poster bildiri oturumlarına daha fazla vurgu yapılması, bu oturumların değerinin anlaşılması, eğitim eksikliklerinin giderilmesi ve organizasyonun güçlendirilmesi, bilimsel toplantıların kalitesini artıracaktır. Bilgi şölenine hoş geldiniz, poster bildiri oturumlarına dair bu değerli deneyimi birlikte geliştirelim


Saturday, December 16, 2023

İstanbul ve Civarında Fay Hatları ve Deformasyon Durumu: Bir Jeofizik Analizi

Şekil
http://webgis.irea.cnr.it/

Konuyu anlamak: İstanbul, Türkiye'nin en büyük şehri ve en önemli ticari ve kültürel merkezlerinden biridir. Ancak, İstanbul'un jeolojik yapısı, şehri doğal afetlere karşı da oldukça savunmasız hale getirmektedir.

İstanbul ve çevresinde, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Marmara Denizi Fay Hattı gibi aktif fay hatları bulunmaktadır. Bu fay hatlarında meydana gelebilecek bir deprem, İstanbul için büyük bir risk oluşturmaktadır.

Bu yazımızda, İstanbul'un deprem riski konusunda farkındalık yaratmak ve şehri bu riske karşı daha hazırlıklı hale getirmeye yardımcı olmak için, Feyman tekniğini kullanarak bir şekil açıklaması yapacağız.

İlk adım, şeklin neyi temsil ettiğini anlamaktır. Bu, şeklin başlığını, içindeki bilgileri ve kullanılan grafikleri dikkatlice inceleyerek yapılabilir.

Bu durumda, şeklin başlığı "İstanbul ve civarında deformasyon durumu ve değişimi"dir. Şekil, İstanbul ve çevresindeki deformasyon durumunu gösteren bir haritadır. Harita, deformasyon hızını gösteren renk kodları kullanılarak oluşturulmuştur.

2. Konuyu basitleştirmek

İkinci adım, şekli basitleştirmektir. Bu, şeklin temel unsurlarını tanımlayarak yapılabilir.

Bu durumda, şeklin temel unsurları şunlardır:

  • İstanbul
  • Marmara Denizi
  • Karadeniz
  • Anadolu Yakası
  • Avrupa Yakası
  • Boğaziçi
  • Haliç
  • Deformasyon hızı

3.  Konuyu başka bir kişiye anlatmak

Üçüncü adım, şekli başka bir kişiye anlatmaktır. Bu, şeklin temel unsurlarını, ilişkilerini ve önemini açıklayarak yapılabilir.

Bu durumda, şekli başka bir kişiye anlatacak olsaydım, şu şekilde anlatırdım:

Bu resimde, İstanbul ve çevresindeki deformasyon durumunu görüyorsunuz. İstanbul, Marmara Denizi'nin kuzey kıyısında yer alan bir şehirdir. İstanbul'un iki tarafı vardır: Avrupa Yakası ve Anadolu Yakası. Avrupa Yakası, Boğaziçi ve Haliç'in batısında yer alır. Anadolu Yakası ise Boğaziçi ve Haliç'in doğusunda yer alır. Karadeniz, İstanbul'un kuzeyinde yer alır. Marmara Denizi ise İstanbul'un batısında yer alır.

Resimde, kırmızı renk en yüksek deformasyon hızını, mavi renk ise en düşük deformasyon hızını göstermektedir. Şekilden de anlaşılacağı gibi, İstanbul ve çevresinde deformasyon hızı, genel olarak kuzeyden güneye doğru artmaktadır. En yüksek deformasyon hızı, İstanbul Boğazı'nın kuzeyinde yer almaktadır.

Bu deformasyon, İstanbul ve çevresindeki fay hatlarının aktif olmasından kaynaklanmaktadır. İstanbul Boğazı'nın kuzeyinde yer alan fay hatları, özellikle tehlikelidir. Bu fay hatlarında meydana gelebilecek bir deprem, İstanbul için büyük bir risk oluşturmaktadır.

4.  Konuyu kendi kendine anlatmak

Dördüncü adım, şekli kendi kendine anlatmaktır. Bu, şeklin temel unsurlarını, ilişkilerini ve önemini hatırladığınızdan emin olmak için önemlidir.

Bu durumda, şekli kendi kendime anlatacak olsaydım, şu şekilde anlatırdım:

İstanbul ve çevresindeki deformasyon durumu, genel olarak kuzeyden güneye doğru artmaktadır. En yüksek deformasyon hızı, İstanbul Boğazı'nın kuzeyinde yer almaktadır. Bu deformasyon, İstanbul ve çevresindeki fay hatlarının aktif olmasından kaynaklanmaktadır. İstanbul Boğazı'nın kuzeyinde yer alan fay hatları, özellikle tehlikelidir. Bu fay hatlarında meydana gelebilecek bir deprem, İstanbul için büyük bir risk oluşturmaktadır.




Sınıflardan Kariyer Zirvelerine: Jeofizik Eğitimiyle Dolu Yolculuğum

Her bireyin hayatında, kariyerini şekillendiren dönüm noktaları vardır. Bu noktalar, bazen bir hocayla yapılan bir sohbet, bazen bir seyahat...