Profesör Danışmanlık: Evet, ‘ son 100 yılda ve 1000 yılda depreme bağlı hayatını kaybeden insan sayısı nedir? Nasıl bir fark vardır?’ sorusunu arkadaşımıza yönelttik cevabını kendisinden bakalım nasıl olacağız buyurun.
Caner Tan: Son yüzyılda dünyada büyük depremlerde istatistiksel çalışmalar sonucunda 2.5 milyondan fazla insan öldüğü rapor edilmiştir bunun son 1000 yılda depremlerden dolayı da 13 milyon kadar insan ölmüş ve bu ölümlerin yalnızca yaklaşık 2.7 milyonu son yüzyılda gerçekleşmiştir.
Bunun sebebi olarak da işte çarpık kentleşme nüfus yoğunluğunun artması diye bu can kayıplarının ana sebepleri olarak göze çarpmaktadır günümüzdeki yapılaşmada halen düzensiz ve plansız bir şekilde ilerlemektedir bunun sonucunda da sıvılaşma, oturma ve yıkılma meydana gelmektedir can kayıplarının en büyük sebebi bu düzensiz yapılardan meydana gelmektedir.
Profesör Danışmanlık: Evet son 100 yılda Türkiye'de depremlere bağlı hayatını kaybeden insan sayısı herhalde 100 bine yakın olarak belirtiliyor, ve bunun dışında da yıkılan ya da hasar alan bina sayısı son 100 yılda ki olan büyük depremler de Türkiye'de yine 100 bine yakın olduğu ifade ediliyor. Özellikle 1509 depremi İstanbul'da meydana geldi ve bu deprem tarihe ‘kıyamet-i suğra’ olarak geçti Tabii 500 yıl önce olan bir deprem 1509 olan bir deprem o zamanki nüfus İstanbul'da bir kaynağa göre 100 bin bir kaynağa göre 200 bin olarak belirtiliyor. Yani şu anda 100 bin ile 200 bin arasında insanın yaşamış olduğu bir İstanbul'da meydana gelen deprem ‘Kıyamet-i Suğra’ yani küçük kıyamet dendiğini bizler düşünürsek nüfusu neredeyse 15 milyon ile 20 milyon arasında olan bir İstanbul'daki meydana gelen depremin aslında bir Küçük Kıyamet olmayacağını tahmin edebiliriz. Demek ki aslında depremin riskini büyüten yani büyük ya da küçük kıyamet tanımlaması ile depremlerdeki tarih açıklamaları yapan aslında nüfus. Nüfus ne kadar artarsa özel son biyolojik afet covid-19 sürecinde ‘kalabalıklık endeksi’ artar ilçelerde şehirlerde afete bağlı biyoloji afete bağlı insanların ölüm sayısına artmasına bağlı olarak da ‘kalabalıklık indeksi’ yükseltilmiş olan bu şehirlerde tarihte teki bu depremlerin tekrar etmesi 500 yıl sonra tekrar 100 yıl sonra tekrar etmesi durumunda 100 yıl önceki hasar yada 500 yıl önceki hasar ile aynı hasar olmayacağı tahmin edilebilir. Çünkü artan kalabalıktır aslında bir artan risktir, bir tehlikedir bunu vurgulamamız gerekir. O nedenle de kalabalıklık aslında riskin en büyük nedeni yüksek katlı yapılaşma ne yapıyor kalabalık arttırıyor. Mesela İstanbul’da benim oturmuş olduğum bina 16 katlı 100 daire var düşünün bunun gibi bu binadan oluşan koskoca bir site var tabii ki bizler dikeyine yukarı doğru yapılaşma ile kalabalıklığı metrekare başına yükseltirsek tabii ki de deprem riskini de bayağı yükseltmiş olacağız. Mesela son biyolojik afete bağlı olarak Türkiye'nin kalabalıktık indeksi en yüksek şehir İstanbul'da 1 kilometre kareye 17 bin insan düşerken. İşte kalabalık indeksine göre en az sayı Tunceli'de olduğu söylendi O nedenle de bizlerin bu kalabalıklık indeksini yükseltmeyecek şekilde bir yapılaşma modeline yatay, alçak yapılaşma modeline acilen geçmemiz gerekir. Ancak bu şekilde insan hayatını koruyabiliriz. Kayıp sayısını azaltabiliriz. Evet benim cevabım kısaca bu kadar.
No comments:
Post a Comment