Sunday, March 31, 2024

Girişimci Üniversiteler: Yenilikçiliğin ve Girişimciliğin Merkezi

Girişimcilik, günümüzün küresel ekonomisinde kilit bir rol oynamakta ve bu dinamizm eğitim ve araştırma alanlarını da etkilemektedir. Girişimci üniversiteler, geleneksel akademik görevlerinin ötesine geçerek yenilikçiliği ve girişimciliği teşvik eden bir eğitim ve araştırma modeli sunarak bu değişime öncülük etmektedir.

Girişimci Üniversitelerin Tanımı:

Girişimci üniversiteler, bilgiyi ticarileştirerek ve yeni işletmeler kurarak bölgesel kalkınmayı teşvik eden bir modeldir. Bu modelin temel özellikleri şunlardır:

  • Yenilikçiliği ve Girişimciliği Teşvik Eden Eğitim ve Araştırma: Girişimci üniversiteler, teorik bilginin yanı sıra pratik becerilere de odaklanan bir eğitim modeli benimsemektedir. Bu modelde, öğrenciler vaka çalışmaları, proje tabanlı öğrenme, iş dünyasıyla etkileşim gibi yöntemlerle girişimcilik ruhunu aşılamaktadır. Araştırma faaliyetleri de ticarileştirmeye ve yeni işletmelerin kurulmasına katkıda bulunacak şekilde yönlendirilmektedir.
  • Araştırma Sonuçlarının Ticarileştirilmesi: Girişimci üniversiteler, araştırma sonuçlarının sadece akademik makalelerde kalmamasını, aynı zamanda somut ürünlere ve hizmetlere dönüşmesini sağlayacak mekanizmalar geliştirmektedir. Kuluçka merkezleri, teknoloji transfer ofisleri ve yatırımcı ağları gibi yapılar bu konuda önemli rol oynamaktadır.
  • Öğrencilere İş Dünyası Becerileri Kazandırma: Girişimci üniversiteler, öğrencilerin sadece teorik bilgi ile değil, aynı zamanda iş dünyasında da başarılı olabilmeleri için gerekli becerilere sahip olmalarına önem vermektedir. Bu çerçevede, iş planı hazırlama, yatırımcı bulma, pazarlama ve satış gibi konularda eğitimler ve mentorluk programları sunulmaktadır.

Girişimci Üniversitelerin Önemi ve Potansiyeli:

Girişimci üniversiteler, hem Türkiye hem de dünya için büyük bir öneme ve potansiyele sahiptir. Bu modelin yaygınlaşması ve etkinliğinin artırılması, aşağıdaki faydaları sağlayabilir:

  • Bölgesel Kalkınma: Girişimci üniversiteler, yeni işletmelerin kurulmasına ve bölgesel ekonomik kalkınmaya katkıda bulunur.
  • Teknoloji Transferi: Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi, yeni teknolojilerin pazara sunulmasını ve ekonomiye kazandırılmasını sağlar.
  • İstihdam: Girişimci üniversiteler, yeni iş imkanları yaratabilir ve işsizlik sorununa çözüm üretebilir.
  • Sosyal Gelişme: Girişimcilik ve inovasyon, toplumda refah seviyesinin ve yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunur.

Drexel Üniversitesi Örneği:

Drexel Üniversitesi, girişimcilik eğitimi ve girişimciliği teşvik eden bir eğitim modeli ile öne çıkan bir Amerikan üniversitesidir. Deneyimsel öğrenmeye odaklanan, girişimcilik ekosistemine erişim imkanı sunan ve girişimcilik ruhunu teşvik eden bir ortam yaratan Drexel Üniversitesi, bu alandaki öncü örneklerden biridir.

Brezilya Örneği:

Bir araştırma, Brezilya'daki araştırma odaklı üniversitelerin yerel inovasyon ekosistemlerini nasıl etkilediğini incelemiştir. Sonuçlar, güçlü araştırma üniversitelerinin, özellikle de kamu üniversitelerinin yerel inovasyonu teşvik etmede önemli bir rol oynadığını göstermiştir. Bu etkinin gücü, üniversitelerin yeterli araştırma fonuna ve kuluçka merkezleri gibi destekleyici yapılara erişimi olması durumunda daha da artmaktadır.

Sonuç:

Girişimci üniversiteler, yenilikçiliği ve girişimciliği teşvik ederek bölgesel kalkınmayı ve ekonomik refahı artırma potansiyeline sahip önemli bir eğitim ve araştırma modelidir. Bu modelin yaygınlaşması ve etkinliğinin artırılması için gerekli kaynakların ve altyapının sağlanması büyük önem taşımaktadır.

Ek Kaynaklar:






Friday, March 29, 2024

Uzak Doğu'dan Bilimsel Işıklar: Japonya'daki Deneyimlerimin Öyküsü

25 yıl önce, 1998-1999 yılları arasında Japonya'da unutulmaz bir deneyim yaşadım. O zamanlar Post-doktora araştırma burslusuydum ve Japonya'daki bir araştırma grubuna katılma şansı yakaladım. Bu yazıda, o dönemdeki gözlemlerimi ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Thursday, March 28, 2024

Jeofizik Mühendisliği Tanıtımında Yaşanan Zorluklar ve Çözüm Önerileri: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deneyimi


28 Mart 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde
, Jeofizik Mühendisliği'ni tanıtmak için unutulmaz bir deneyim yaşadık. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, "Yeraltı ve İnsan Vücudunun Görüntülenmesinde Tomografi Yöntemi" başlıklı bir seminer düzenledik. Seminer, Prof. Dr. Ali İsmet KANLI tarafından Tıp Fakültesi öğrencilerine yönelik olarak planlanmıştı. Heyecanla seminer günü geldiğinde, Cemi Demiroğlu Oditoryumu'na girdiğimizde ise şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştık: Salonda Tıp Fakültesinden tek bir öğrenci, öğretim üyesi veya yönetici yoktu!

Anlaşılan, dilekçemiz sadece yer tahsisi talebi olarak algılanmış. Jeofizik Mühendisleri Odası ve Tıp Fakültesi ortaklığında düzenlenen ve Tıp Fakültesi öğrencilerine yönelik bir seminer olduğu yeterince belirtilmemiş.

Yine de pes etmedik. Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğrenci ve öğretim üyeleri olarak, boş salonda kendi aramızda bir seminer gerçekleştirdik. Birbirimize sunumlar yaptık, fikir alışverişinde bulunduk ve keyifli bir öğrenme ortamı yarattık.

Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 2013 yılında düzenlediğimiz benzer bir etkinlikte, fakültenin öğrenci katılımını sağlamada daha başarılı olmuştuk. Bu deneyimden yola çıkarak, iletişimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk.

Gelecekteki etkinliklerimizde daha geniş bir katılımı teşvik etmek için şunlara dikkat edeceğiz:

  • Seminer duyurularını daha geniş bir kitleye ulaştıracak iletişim kanalları kullanacağız.
  • Tıp Fakültesi öğrenci toplulukları ile iş birliği yapacağız.
  • Etkinliğin içeriğini Tıp Fakültesi öğrencilerinin ilgi alanlarına göre şekillendireceğiz.
  • Jeofizik Mühendisliği ve Tıp Fakültesi gibi farklı disiplinler arasındaki köprüleri kurmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu tür ortak etkinlikler, farklı bakış açılarının ve deneyimlerin paylaşılmasını sağlayarak, her iki alana da katkıda bulunacaktır.



Wednesday, March 27, 2024

Maymun ve Para: Maaş mı, Ticaret mi?

James Ma, dünyanın en zengin yatırımcılarından biri ve ilham verici bir düşünür. Bugün, Ma'nın "Maymun ve Para" benzetmesini inceleyeceğiz.

Benzetmede ne diyor?

Ma, bir maymunun önüne muz ve para koyduğumuzda, maymunun her zaman muzu seçeceğini söylüyor. Neden? Maymun, parayla daha fazla muz alabileceğini düşünemeyecek kadar zeki değil.

Ma, bu benzetmeyi insanlara uyarlıyor. Bir kişiye maaşlı bir iş veya ortaklaşa bir iş yapmayı önerdiğinizde, çoğu kişi maaşlı işi seçecektir. Neden? İnsanlar, ortaklaşa bir iş yapmanın (ticaret) maaşlı bir işten çok daha fazla kazanç sağlayabileceğini düşünemeyecek kadar zeki değil.

Ma'nın mesajı:

Kazanmak her zaman daha iyidir. Maaşlı bir iş sizi geçindirebilir, ancak ticaret size bir servet kazandırabilir. Ma, "Sabit maaş yarını kurtarır, fakat ticaret geleceği kurtarır!" diyor.

Peki, bu benzetme ne kadar doğru?

Benzetme, bazı açılardan doğru. Örneğin, insanlar genellikle somut ve anlık faydaları soyut ve gelecekteki faydalara tercih etme eğilimindedir. Bu nedenle, bir maymunun muzu paraya tercih etmesi mantıklıdır.

Ancak, benzetme bazı açılardan da eksik.

  • Her zaman rasyonel davranmayız: Duygular, önyargılar ve diğer faktörlerden de etkileniriz.
  • Ticaret her zaman daha fazla kazanç sağlamaz: Ticaret, başarısızlık riski de içeren bir süreçtir.

Ek Örnekler:

  • Güncel Olaylara Bağlantı: Kripto para birimlerine yatırım yapmak, yüksek risk ve yüksek ödül içeren bir ticaret şeklidir. Birçok insan, hızlı para kazanma umuduyla kripto para birimlerine yatırım yapıyor, ancak bu her zaman mümkün olmuyor.
  • Farklı Bakış Açısı: Bazı insanlar, maaşlı bir işin istikrarını ve güvenliğini tercih edebilir. Ticaret yapmak stresli ve yorucu olabilir ve herkes başarılı olamaz.
  • Etik Boyutlar: Ticaret yaparken etik davranmak önemlidir. Aldatma, dolandırıcılık ve diğer etik dışı davranışlardan kaçınmak gerekir.

Başarılı Girişimcilik Hikayesi:

  • Jack Ma: Alibaba Group'un kurucusu. Ma, öğretmenlikten ayrıldıktan sonra e-ticaret platformu Alibaba'yı kurdu. Alibaba, bugün dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden biridir ve Ma'yı milyarder yaptı.

Başarısız Girişimcilik Hikayesi:

  • Elizabeth Holmes: Theranos şirketinin kurucusu. Holmes, Theranos'un kan testlerini sadece birkaç damla kanla yapabileceğini iddia etti. Bu iddia sonradan yanlış çıktı ve Theranos iflas etti.
  • Babamın Hikayesi: Kendi hayatımdan bir örnek verecek olursam, babam da tıpkı Ma'nın benzetmesindeki maymun gibi bir seçim yapmak zorunda kaldı. Maaşlı bir işte çalışmaya devam mı edecekti, yoksa kendi işini kurmak için risk mi alacaktı?

    Babam, kendi işini kurma hayalini her zaman besleyen bir girişimciydi. Yıllarca maaşlı bir işte çalıştıktan sonra, sonunda kendi ayakkabı imalatı işini kurdu. İlk başlarda işler yolunda gidiyordu. Babam, ürettiği ayakkabılarla birçok mağazaya satış yapmayı başardı.

    Ancak bir gün, babama daha ucuza deri satabileceğini söyleyen bir adamla tanıştı. Babam, maliyetlerini düşürmek ve daha fazla kar elde etmek için bu adamla anlaşmaya karar verdi. Ne yazık ki, adamın sattığı deri vaat ettiği gibi kaliteli değildi. Babamın ürettiği ayakkabılar mağazalar tarafından iade edildi ve işler bozulmaya başladı.

    Babam, bu zor durumdan kurtulmak için çok uğraştı, ancak nafile. Sonunda, iflas etmek zorunda kaldı. Yıllarca süren borç ödemelerinin ardından, ticaret hayali suya düştü.

    Babamın hikayesi, Maymun ve Para benzetmesinin birçok yönünü somutlaştırıyor. Bir maymunun muzu paraya tercih etmesi gibi, babam da kısa vadeli kazanç vaadiyle uzun vadeli başarısını riske attı. Ayrıca, her zaman rasyonel davranmadığımızı ve önyargılarımızın ve duygularımızın da kararlarımızı etkileyebileceğini gösteriyor.

    Babamın hikayesinin bize öğrettiği en önemli ders, ticaretin her zaman kolay olmadığıdır. Başarılı olmak için çok çalışmak, doğru kararlar vermek ve riskleri doğru yönetmek gerekir.

Sonuç olarak:

Ma'nın benzetmesi, insanların kazanç elde etme konusundaki davranışlarını anlamak için yararlı bir araçtır. Benzetme, bazı önemli noktaları vurgulamaktadır. Maaşlı bir iş, istikrar ve güvenlik sağlar. Ticaret ise, daha fazla risk ve ödül içerir.

Siz de tıpkı babam gibi kendi işinizi mi kurmayı düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse, karar vermeden önce dikkatlice düşünmeniz gerekir. Ticaretin artıları ve eksileri nelerdir? Başarılı olmak için nelere ihtiyacınız var?

Hangi yolu seçmeniz gerektiği, sizin kişisel tercihlerinize ve risk alma toleransınıza bağlıdır.






28 Mart 1970 Gediz Depremi'ni anıyoruz!

28 Mart 1970... Bir bahar gecesi, Gediz'i sonsuza dek değiştiren 6 saniye. 7.2 büyüklüğündeki deprem, şehri yerle bir etti, 1086 can aldı, 1258 kişiyi yaraladı. 26 bin ev yıkıldı, umutlar kırıldı.

Deprem sadece Gediz'i değil, Manisa, Uşak, İzmir ve Afyonkarahisar'ı da etkiledi. 53 yıl sonra bile o gece yaşananlar hafızalardan silinmiyor. Acılar ve kayıplar hala taze.

Bu blog yazısında, 28 Mart 1970 Gediz depremini anıyor, o gece yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri inceliyor, depremin süper kayma depremi olma ihtimalini tartışıyoruz.

Depremden sonra yapılan çalışmalara, Gediz'in depreme karşı nasıl daha hazırlıklı hale geldiğine ve depremden çıkarılması gereken derslere de değineceğiz.

 Şekil 1. Gediz depremi USGS verilerinden şiddet haritası.

Tuesday, March 26, 2024

Hepimiz Konuşmayı Severiz, Peki Ya Dinlemek?

Hepimiz fikirlerimizi, duygularımızı paylaşmayı severiz. Fakat iletişimde asıl önemli olanın konuşmak değil, dinlemek olduğunu unutmamak gerekir.

Gerçekten dinlemek sadece sessiz kalmak ve karşımızdakinin sözlerini duymak değildir. Aynı zamanda anlamaya çalışmak, empati kurmak ve karşımızdakinin bakış açısını görebilmektir.

Maalesef çoğu insan dinlemeyi ihmal eder. Cevap vermek için sabırsızlanırız, kendi düşüncelerimizle meşgul oluruz ve karşımızdakinin ne dediğini gerçekten duymayız. Bu da iletişimde kopukluklara, yanlış anlamalara ve hatta çatışmalara yol açabilir.

Oysa iyi bir dinleyici olmak hem kişisel hem de profesyonel yaşamımızda birçok fayda sağlar. Karşımızdakini daha iyi anlamamıza, daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza ve daha etkili iletişim kurmamıza yardımcı olur.

Söz gümüşse, sükût altındır.

Bazen en iyi iletişim hiç konuşmamak ve sadece dinlemektir. Karşımızdakine gerçekten kulak verdiğimizde ona saygı ve değer verdiğimizi gösteririz. Bu da karşılıklı anlayışı ve güveni artırır.

İnsan ancak dinleyerek öğrenir.

Dinlemek, öğrenmenin ve gelişmenin en önemli yollarından biridir. Karşımızdakini dinleyerek yeni şeyler öğrenebilir, farklı bakış açılarını keşfedebilir ve kendimizi geliştirebiliriz.

İyi bir dinleyici olmak için:

  • Karşınızdakinin ne söylemeye çalıştığını gerçekten anlamaya odaklanın.
  • Karşınızdakinin söylediklerini yargılamadan veya eleştirmeden dinleyin.
  • Karşınızdakinin sözünü bitirmesini bekleyin ve düşüncelerini toparlamasına izin verin.
  • Telefonunuzu ve diğer dikkat dağıtıcı şeyleri bir kenara bırakın ve karşınızdakine odaklanın.
  • Karşınızdakinin duygularını anlamaya çalışın ve onların bakış açısından bakmaya çalışın.
  • Karşınızdakinin söylediklerini daha iyi anlamak için sorular sorun.
  • Göz teması kurun, başınızı sallayın ve karşınızdakine ilgi gösterdiğinizi gösteren diğer beden dili sinyallerini kullanın.
  • Karşınızdakinin üzgün, kızgın veya mutlu olduğunu fark ederseniz, bunu ona yansıtın.
  • Karşınızdakinin söylediklerini özetleyerek ve tekrarlayarak, onu doğru anladığınızdan emin olun.
  • Dinlerken, kendi deneyimlerinizden veya fikirlerinizden bahsetmekten kaçının.
  • Sabırlı olun ve karşınızdakinin kendi zamanında konuşmasına izin verin.

Dinlemek bir beceridir ve her beceri gibi geliştirmek için çaba ve pratik gerektirir. Fakat iyi bir dinleyici olmak için zaman ve çaba harcamaya değer. Çünkü dinlemek, iletişimin ve insan ilişkilerinin temel taşıdır.

Mesnevi'den:

  • "Söz kulağa küpe, bilgi ise cana can katar." (Cilt: 1, Beyit: 1444)
  • "Söz gümüşse, sükût altındır." (Cilt: 3, Beyit: 3838)
  • "Dinlemeyi öğren, konuşmayı da ondan sonra." (Cilt: 5, Beyit: 3244)
  • "Bilginin anahtarı dinlemektir, anlamak ise kapısı." (Cilt: 6, Beyit: 1876)

Mukaddime'den:

  • "İlim, insanın en değerli hazinesidir." (Bölüm: 1)
  • "Bilgi sahibi olmak, insanı yüceltir ve ona saygınlık kazandırır." (Bölüm: 2)
  • "Cahillik, karanlık gibidir, ilim ise güneş gibidir." (Bölüm: 3)
  • "Dinlemek, öğrenmenin ilk adımıdır." (Bölüm: 4)

Unutmayın:

"Siz hangi tarafta olmak istersiniz? Konuşan mı, dinleyen mi?"


San Andreas Fayı: Gerilim Artıyor, Büyük Deprem Yaklaşıyor mu?

Kaliforniya'da yaşayanlar için San Andreas Fayı'ndan daha tanıdık bir şey olamaz. Bu dev fay hattı, eyaletin tam ortasından geçerek adeta ikiye böler. Son yüzyılda bu fay hattında büyük bir deprem olmaması, sakinleri rahatlatıyor gibi görünse de, bilim adamları endişeli. Neden mi?

Fay Hattı Kilitlendi, Gerilim Artıyor

San Andreas Fayı'nı devasa bir yay gibi hayal edin. Dünya kabuğunun iki büyük plakası bu yay boyunca birbirine karşı itiyor. Normalde bu plakalar yumuşak bir şekilde kayarak stresi kademeli olarak serbest bırakır. Fakat bazen, tıpkı paslanmış bir yay gibi, fay hattı kilitlenir ve stres birikmeye başlar.

Kilitlenme Derinliği Değişiyor, Tehlike de

Fay hattının ne kadar derinlikte kilitlendiği, stresin ne kadar hızlı biriktiğini belirler. Örneğin, Los Angeles yakınlarındaki Mojave fay hattı segmenti 17 kilometre derinlikte kilitlenmiş durumda. Buna karşın, ABD-Meksika sınırına yakın Imperial fay hattı segmenti sadece 6 kilometre derinlikte kilitlenmiş. Kilitlenme ne kadar sığ olursa, stres birikimi de o kadar hızlı olur.

Büyük Deprem Ne Zaman?

Bilim adamları, büyük bir depremin ne zaman ve nerede meydana geleceğini kesin olarak tahmin edemezler. Fakat, stres birikimi ve geçmiş depremler hakkında bilgi sahibi olarak deprem riskinin yüksek olduğu bölgeleri belirleyebilirler.

Resim Ne Anlatıyor?

Resim, 2011 yılı için San Andreas Fayı boyunca biriken stresi gösteriyor. Kırmızı alanlar en fazla strese sahip bölgeleri temsil ediyor. "SF Yarımadası (1906)", "Mojave (1857)" ve "Coachella (~1690)" etiketleri ise son büyük depremin gerçekleştiği yılı ve bölgeyi gösteriyor. Görüldüğü gibi, stres daha yakın zamanda büyük deprem yaşamış bölgelerde (örneğin San Francisco) daha düşük, en son deprem yüzyıllar önce gerçekleşmiş bölgelerde (örneğin Coachella) ise daha yüksek.

Sonuç

San Andreas Fayı'nda büyük bir deprem riski her zaman var. Bilim adamları bu riski en aza indirmek için gece gündüz çalışıyor. Geçmiş depremleri inceleyerek, stres birikimini takip ederek ve fay hattının kilitlenme derinliğini araştırarak deprem tehlike modellerini geliştiriyorlar. Bu modeller, depreme karşı hazırlıklı olmamızı ve olası bir felakete karşı önlem almamızı sağlıyor.

Unutmayalım: Büyük deprem ne zaman ve nerede olursa olsun, hazırlıklı olmak hayat kurtarır.

Şekil 1: San Andreas Fay Hattı Stres Modeli

Şekil Açıklama:

  • Bu şekil, San Andreas Fay Hattı boyunca biriken stresi gösteren bir modelin 2 boyutlu kesitidir.
  • Renkler, fayın hangi kısımlarının kırılmaya daha yakın olduğunu gösterir.
    • Koyu renk = Daha fazla stres
    • Açık renk = Daha az stres
  • Yazılar, fayın bazı kısımlarını ve orada en son ne zaman büyük bir kırılma yaşandığını gösterir.
    • Örneğin, "SF Yarımadası (1906)" 1906 yılında San Francisco depreminin olduğu fay segmentini işaret ediyor.
  • Stresin birikim düzeyi fayın kilitlenme derinliğine de bağlıdır.
    • Kilitlenme derinliği, fayın yeraltının hangi derinliğine kadar sıkışıp hareket etmediğini gösteren bir değerdir.
  • Resmin üst kısmında bu modelin tamamının 3 boyutlu görüntüsü vardı.


Referans:

Earthscope Program. (2018, November 1). Locked, Loaded and Looming? [Blog yazısı]. Earthscope. Locked, Loaded and Looming? | Earthscope (earthscope-program-2003-2018.org)





Sunday, March 24, 2024

Mutluluğun Sırrı: Gösteriş Yapmadan Gülümse!

Mutluluk, insanoğlunun en büyük arayışlarından biridir. Zenginlik, şöhret, güzellik gibi birçok şeyde mutluluğu ararız. Peki ya gerçek mutluluğun anahtarı bambaşka bir yerde saklıysa?

Bu yazıda, size genel olarak mutlu olmanın yollarından bahsedecek ve Mesnevi ve Mukaddime gibi klasik eserlerin mutluluğa dair bakış açılarını paylaşacağız.

1. Genel Olarak Mutlu Olmanın Yolları:

  • Kendinizle barışık olun: Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve sevin. Güçlü ve zayıf yönlerinizle, hatalarınızla ve başarılarınızla bir bütün olduğunuzu unutmayın.
  • Minnettarlık duygusu geliştirin: Sahip olduklarınız için minnettar olun ve onları hafife almayın. Her gün şükredecek bir şeyler bulun.
  • Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyin: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterince uyku mutluluğunuz için çok önemlidir.
  • Sevdiklerinizle vakit geçirin: Aileniz ve arkadaşlarınızla anlamlı ve keyifli vakit geçirmeye özen gösterin.
  • Hayatınıza bir amaç bulun: Sizi motive eden ve heyecanlandıran bir şeylere odaklanın.
  • Doğayla iç içe olun: Temiz hava ve doğanın güzelliği ruhunuza iyi gelecektir.
  • Yeni şeyler öğrenin: Yeni hobiler edinin, kendinizi geliştirmeye ve yeni bilgiler edinmeye açık olun.
  • Başkalarına yardım edin: Gönüllü faaliyetlere katılın, başkalarının da mutlu olmasına katkıda bulunun.
  • Pozitif düşünmeye çalışın: Olumsuz düşüncelerden ve stresten uzak durun.
  • Hayattan keyif almayı öğrenin: Küçük şeylerden mutlu olmayı ve her anın tadını çıkarmayı öğrenin.

2. Mesnevi'ye Göre Mutlu Olmanın Yolları:

  • Allah'a sevgi ve teslimiyet: Mesnevi'ye göre mutluluğun kaynağı Allah'a olan sevgi ve teslimiyettir.
  • Nefsi terbiye: Nefsinizi kötü huylardan arındırın ve güzel huylar ile süsleyin.
  • Kanaat: Sahip olduklarınızla yetinmeyi öğrenin.
  • Dünyaya meyletmeme: Dünyanın geçici bir varlık olduğunu unutmayın.
  • Sevgi ve merhamet: Sevgi ve merhamet ile başkalarına kucak açın.
  • Sabır ve şükür: Sabırlı olun ve sahip olduklarınız için her zaman şükredin.

3. Mukaddime'ye Göre Mutlu Olmanın Yolları:

  • İlim: Doğruyu yanlıştan ayırt edebilmek ve hayatı nasıl düzenlemesi gerektiğini bilmek için ilim sahibi olun.
  • Amel: Öğrendiklerinizi uygulamak ve ilmiyle amel etmek de saadetin şartlarından biridir.
  • Hüsn-i Hal: Güzel ahlak sahibi olun ve erdemli bir hayat yaşayın.

Sonuç:

Mutluluğun tek bir formülü yoktur. Herkesin mutluluğu farklı şeylerde olabilir. Önemli olan mutluluğu arayıştan vazgeçmemek ve bu yolculukta çaba göstermektir. Yukarıdaki bilgiler size bu yolculukta yardımcı olabilir.

Unutmayın: Mutluluk bir seçimdir. Her gün mutlu olmayı seçmek ve bu yönde çaba göstermek önemlidir.

Bonus:

  • Her gün en az 3 şey için şükredin.
  • Gülümsemeyi unutmayın!

Mutlu bir hayat dileğiyle!

Saturday, March 23, 2024

Muhteşem Kösem Sultan: Tarihe Damga Vuran Bir Kadının Hikayesi

Yaklaşık 10 yıl önce, 2014 yılında İstanbul'da sahnelenen "Kösem Sultan" oyununu izleme şansı yakalamıştım. Oyun, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü kadınlarından biri olan Kösem Sultan'ın hayatını ve iktidar mücadelelerini konu alıyordu.

Kösem Sultan'ın Güçlü ve Zeki Yönü

Oyun, Kösem Sultan'ı sadece harem entrikalarıyla uğraşan bir kadın olarak değil, aynı zamanda zeki bir politikacı ve devlet adamı olarak da gösteriyordu. Kösem Sultan'ın oğulları ve torunları için tahta çıkarma mücadeleleri ve bu uğurda yaptığı fedakarlıklar ve ihanetler oyunun ana temasını oluşturuyordu.

Osmanlı Sarayının Siyasi Çekişmeleri

Oyun, 17. yüzyıl Osmanlı sarayının karmaşık siyasi atmosferini ve farklı gruplar arasındaki çekişmeleri de yansıtıyor. Kösem Sultan'ın rakipleri ve düşmanlarıyla olan mücadeleleri, saraydaki entrikalar ve ihanetler oyunun en heyecanlı anlarını oluşturuyordu.

Kösem Sultan'ın Aile Hayatı

Oyun, Kösem Sultan'ın sadece politik yönünü değil, aynı zamanda aile hayatını da ele alıyordu. Kösem Sultan'ın oğullarıyla olan ilişkileri, torunlarına olan sevgisi ve annelik duygusu da oyunun önemli bir parçasını oluşturuyordu.

Layman Tonla Değerlendirme

"Kösem Sultan" oyunu, tarihi sevenler ve Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişine ilgi duyanlar için oldukça keyifli bir oyun. Oyun, tarihi gerçeklere sadık kalarak, Kösem Sultan'ın hayatını ve dönemin siyasi atmosferini etkileyici bir şekilde anlatıyor.

Oyunun dili ve üslubu da oldukça anlaşılır ve layman tonla yazılmış. Bu nedenle, tarihi oyunlardan hoşlanmayan izleyiciler bile oyunu rahatlıkla anlayabilir ve keyifle izleyebilir.

Oyunun Benim Üzerimdeki Etkisi

Oyunu izledikten sonra Kösem Sultan hakkında daha fazla araştırma yapma ihtiyacı hissettim. Oyunun, Kösem Sultan'ın hayatını ve dönemin siyasi atmosferini oldukça gerçekçi bir şekilde yansıttığını düşünüyorum.

Nebahat Çehre'nin performansı da oldukça etkileyiciydi. Kösem Sultan karakterini ustalıkla canlandırarak izleyicileri büyüledi.

Sonuç

"Kösem Sultan" oyunu, tarihe ve Osmanlı İmparatorluğu'na ilgi duyanlar için kesinlikle izlenmesi gereken bir oyun. Oyun, size hem keyifli bir seyir zevki yaşatacak hem de Kösem Sultan'ın ve 17. yüzyıl Osmanlı sarayının hakkında birçok yeni bilgi edinmenizi sağlayacaktır.

Oyunu izlemiş olanlar yorumlarda kendi düşüncelerini paylaşabilirler.







Nereye Bakacağınızı Göstermek: En İyi Öğretmenlerin Sırrı

Merhaba sevgili takipçiler,

Bugün sizlerle "En İyi Öğretmenler Size Nereye Bakacağınızı Gösterir, Ne Göreceğinizi Söylemez" sözü üzerine düşüncelerimi ve kendi iki deneyimimi paylaşmak istiyorum.

Bu söz ilk bakışta kulağa hoş geliyor ve mantıklı görünüyor. Sonuçta, öğrenmenin en iyi yolu keşfetmek ve kendi deneyimlerimizden ders çıkarmak değil mi?

Ancak bu sözün bilimsel bir temeli var mı? Gerçekten de en iyi öğretmenler bize ne göreceğimizi söylemeden sadece nereye bakmamız gerektiğini gösterenler mi?

Bilimsel açıdan bakıldığında, bu sorunun cevabı net değil. Bu sözün doğruluğunu test etmek ve objektif kanıtlarla desteklemek zor. Hangi öğretmenlerin "en iyi" olduğunu objektif kriterlerle ölçmek ve bu sözün her zaman geçerli olduğunu kanıtlamak mümkün değil.

Ayrıca, aynı öğrenci ve öğretmenler için bile, farklı koşullarda "en iyi" öğretmen tanımı değişebilir. Bazı öğrenciler, öğretmenin açıkça ne göreceklerini söylemesine ihtiyaç duyabilir.

Kendi Hikâyelerim:

Birinci Hikaye:

Türkiye'den Edinburgh Üniversitesi'ne doktora çalışması için gittiğimde, üniversite ofisinde İngiliz masa arkadaşıma bir proje ile ilgili bir soru sormuştum. Kendisi bana sorunun cevabını doğrudan açıklamak yerine, cevabı bulabileceğim bir kitap ve makale listesini verdi. İlk başta biraz şaşırmıştım. Açık bir cevap ve rehberlik bekliyordum.

Ancak, biraz araştırma yaptıktan sonra, masa arkadaşımın bana neden kaynak gösterdiğini anladım. Kendim araştırma yaparak sadece sorunun cevabını bulmakla kalmamıştım, aynı zamanda konu hakkında daha derin bir bilgi edinmiş ve kendi bakış açımı geliştirme fırsatı yakalamıştım.

İkinci Hikaye:

Doktora çalışmam sırasında Danışman hocam Mandelbrot isimli bilim insanının kitabını önermişti. Bu kitabın orjinalinin KTÜ kütüphanesinde olduğunu da bahsetmişti. Verilen bilgi bununla sınırlıydı. Bir kitap ve bu kitaba ulaşacağım yeri göstermişti. Ben de kitabın fotokopisini KTÜ'den rica ederek edinmiştim. O zamanlar İstanbul Üniversitesinde internet yoktu, internet tabanlı araştırma yapamıyorduk. Kaynaklar kütüphanelerde bulunur ve fotokopileri alınırdı.

Bu iki deneyimin bana kattıkları:

  • Kendi başına araştırma yapmanın ve kaynak bulmanın önemini anladım.
  • Eleştirel düşünme ve analiz etme becerilerimi geliştirdim.
  • Daha özgüvenli hale geldim ve kendi öğrenme sürecimi yönetmeyi öğrendim.
  • Konu hakkında daha derin bir bilgi edindim ve kendi bakış açımı geliştirdim.

Sonuç olarak:

"En İyi Öğretmenler Size Nereye Bakacağınızı Gösterir, Ne Göreceğinizi Söylemez" sözü her zaman doğru olmasa da, üzerinde düşünmeye değer bir fikir sunuyor. Bu söz, öğretmenlerin sadece bilgi aktarımı yapan kişiler olmadığını, aynı zamanda öğrencilere kendi keşiflerini yapmaları için rehberlik eden kişiler olduğunu hatırlatıyor.

Siz ne düşünüyorsunuz? Sizce ideal öğretmen nasıl olmalı? Yorumlarda paylaşın, birlikte tartışalım!





Friday, March 22, 2024

Amerika'da Üniversite Satın Almak: Bir Beyin Fırtınası!

Bir Türk liderin vizyoner fikri: Amerika'da üniversite satın almak.

1980'lerde Turgut Özal, 1200 Türk öğrenciyi Amerika'ya yüksek lisans ve doktora yapmaları için göndermeyi planladı. Bu planın maliyetinin yüksek olması üzerine Özal, alternatif bir çözüm önerdi: Amerika'da birkaç üniversite satın almak. Bu sayede Türk öğrenciler, satın alınan bu Türk üniversitelerinde çok daha düşük ücretle yüksek lisans ve doktora yapabileceklerdi.

Fikir Neden Hayata Geçmedi?

  • Siyasi Engeller: Özal'ın bu fikri, bazı siyasi çevreler tarafından eleştirildi.
  • Yasal Engeller: Amerika'da yabancı yatırımcıların eğitim kurumlarına yatırım yapmasını kısıtlayan yasal düzenlemeler vardı.
  • Mali Engeller: Birkaç üniversite satın almak için büyük miktarda paraya ihtiyaç vardı.

Fikir Günümüzde Hala Geçerli mi?

  • Farklı bakış açıları: Bu fikrin, eğitim sistemi, ekonomi ve uluslararası ilişkiler gibi farklı açılardan değerlendirilmesi gerekiyor.
  • Araştırma ve değerlendirme: Fikrin günümüzdeki koşullarda uygulanabilir olup olmadığının araştırılması ve değerlendirilmesi gerekiyor.

Diğer Ülkeler Ne Yapıyor?

  • Son yıllarda, yabancı yatırımcıların diğer ülkelerde üniversite satın alması yaygınlaşmaya başladı.
  • Bu trendin arkasında yatan motivasyonlar şunlar olabilir:
    • Yeni pazarlara açılma
    • Küresel marka bilinirliğini artırma
    • Yetenekli öğrencilere ve araştırmacılara erişim
    • Eğitim sektöründen kar elde etme

Örnekler:

  • Çin, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Singapur gibi ülkelerden yatırımcılar, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde üniversiteler satın aldılar.
  • Bahçeşehir Üniversitesi'nin Amerika'da Big Atlantic University adıyla şube açması da bu trendin bir örneğidir.

Farklı Bakış Açıları:

  • Bu trendin, eğitim sektörünün küreselleşmesi ve ticarileşmesiyle bağlantılı olduğu savunulmaktadır.
  • Bazıları bu trendin, eğitimde eşitsizlikleri ve yabancı yatırımcıların hakimiyetini artıracağından endişe duymaktadır.
  • Diğerleri ise bu trendin, eğitim çeşitliliğini ve inovasyonu teşvik edebileceğini savunmaktadır.

Sorular:

  • Bu fikri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Fikrin günümüzde uygulanabilirliği sizce nedir?
  • Yabancı yatırımcıların üniversite satın almasıyla ilgili trend hakkında ne düşünüyorsunuz?

Beyin Fırtınası:

  • Bu fikrin hayata geçirilmesi için neler yapılabilir?
  • Fikrin olası riskleri ve faydaları nelerdir?
  • Bu fikrin Türk eğitim sistemi ve ekonomisine nasıl bir katkısı olabilir?

Bu beyin fırtınası, Turgut Özal'ın Amerika'da üniversite satın alma fikrini farklı açılardan değerlendirmeyi ve tartışmayı amaçlamaktadır. Katılımcıların fikirlerini ve yorumlarını paylaşarak bu konudaki farkındalığı artırmak ve daha kapsamlı bir bakış açısı geliştirmek mümkündür.

Not: Bu beyin fırtınası, Turgut Özal'ın siyasi kimliğinden bağımsız olarak, fikrinin potansiyel faydalarına ve risklerine odaklanmaktadır.

Thursday, March 21, 2024

Küresel Dünya'dan Kare Dünya'ya: Bilinmezlikten Bilgiye

Dünyayı algılama şeklimiz zamanla büyük bir değişim geçirdi. Eskiden, Dünya'nın karanlık ve bilinmeyen bir küre olduğuna inanılıyordu. İçerisi gizemlerle doluydu ve insanlar bu bilinmezliği spekülasyonlarla dolduruyordu.

  1. yüzyılın başında modern sismolojinin gelişmesiyle birlikte bu durum değişmeye başladı. Depremleri kullanarak Dünya'nın içini inceleyen bilim insanları, daha önce hiç görülmemiş bilgilere ulaştılar. Artık Dünya'nın sadece bir küre değil, farklı katmanlardan oluşan bir yapı olduğu biliniyordu.

Bu keşifler, Dünya'nın içini "karanlık küre"den "bilinir kare"ye dönüştürdü. Artık çekirdek, manto ve kabuk gibi katmanların varlığı ve özellikleri net olarak biliniyordu. Bu bilgiler sayesinde depremler ve diğer jeolojik olaylar daha iyi anlaşılır hale geldi.

Depremler sadece Dünya'nın içini aydınlatmakla kalmadı, aynı zamanda insanların sosyal yaşamlarını da etkiledi. Bilgi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlar daha açık ve şeffaf bir toplum oluşturmaya başladılar. Artık bilgi karanlıkta saklanmıyor, herkes tarafından ulaşılabilir hale geliyordu.

Bu dönüşüm "küresel Dünya'dan kare Dünya'ya geçiş" olarak adlandırılabilir. Bu sadece insanlığın değil, Dünya'nın da kendi bilinmezliğinden bilginin ışığına doğru evrimi.

Kare Dünya'nın Özellikleri:

  • Bilinirlik: Kare Dünya, Küre Dünya'ya kıyasla daha bilinir bir yapıya sahiptir. İç katmanları ve özellikleri bilimsel olarak keşfedilmiş ve haritalanmıştır.
  • Açıklık: Kare Dünya'da bilgi karanlıkta saklanmaz, herkes tarafından ulaşılabilir hale gelir.
  • Şeffaflık: Kare Dünya'da insanlar ve kurumlar daha şeffaf bir şekilde hareket eder.
  • Eşitlik: Kare Dünya'da bilgi ve imkanlara erişim daha eşitlikçi bir şekilde sağlanır.

Kare Dünya'ya Geçişin Önemi:

Kare Dünya'ya geçiş, insanlık için büyük bir ilerleme anlamına gelir. Bu sayede daha güvenli, daha adil ve daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmek mümkün olacaktır.

Kare Dünya'ya Geçişte Sorumluluklarımız:

Kare Dünya'yı inşa etmek ve korumak hepimizin sorumluluğudur. Bunu yapmak için şunları yapabiliriz:

  • Bilimsel araştırmayı ve eğitimi desteklemek
  • Bilgi ve teknolojiyi iyilik için kullanmak
  • Açık ve şeffaf bir toplum için mücadele etmek
  • Eşitlik ve adaleti savunmak

Kare Dünya'ya geçiş bir gecede gerçekleşmeyecek bir süreçtir. Hep birlikte çalışarak bu dönüşümü gerçekleştirebilir ve daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz.