Thursday, August 31, 2023

Deprem Risklerinin ve Mülk Değerlemesi Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi

Gayrimenkul satın alırken dikkate almanız gereken birçok faktör vardır. Konum,  yapı özellikleri,  bölgesel ve yerel zemin faktörler, mülkün değerini belirleyen önemli etmenlerdir. Özellikle deprem riski, bir gayrimenkulün değerini etkileyen kritik bir faktördür. Bu yazıda, gayrimenkul değerlemesinde deprem riskinin nasıl bir rol oynadığını ve bu riskin fiyatlara olan etkilerini ele alacağız.

Deprem riski, özellikle deprem kuşağı üzerinde bulunan bölgelerde gayrimenkul değerlemesinde ciddi bir öneme sahiptir. Örneğin, Kaliforniya gibi deprem riski yüksek bölgelerde gayrimenkul danışmanları, satış yapacakları kişileri deprem risk durumu hakkında bilgilendirmekle yükümlüdürler. Bu durum, alıcıların mülkü satın almadan önce deprem riskini göz önünde bulundurmalarını sağlar.

Kaliforniya'da olduğu gibi, Türkiye'de de gayrimenkul alımlarında deprem riski önemli bir etkendir. Yapı Denetim Kanunu gereği, gayrimenkul yapısının deprem riski taşıyıp taşımadığını belirten bir Yapı Denetim Belgesi hazırlanması zorunludur. Bu belge, binanın jeofizik risk durumunu da içerir. Jeofizik risk durumu, ZA (En Düşük Riskli) ve ZE (En Yüksek Riskli) gibi derecelerle belirtilir ve bina üzerindeki deprem riskini gösterir.

Jeofizik risk durumu, gayrimenkul değerlemesinde büyük bir önem taşır. Özellikle yüksek jeofizik riskli bölgelerde bulunan gayrimenkuller, daha düşük riskli bölgelere göre genellikle daha düşük fiyatlarla değerlenir. Bu durum, deprem riskinin gayrimenkulün değerine nasıl etki ettiğini açıkça göstermektedir.

Bu yazıda, deprem riskinin gayrimenkul değerlemesine etkilerini daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Jeofizik risk durumlarının nasıl belirlendiğini, yüksek riskli bölgelerdeki gayrimenkullerin değerlemesinin nasıl yapıldığını ve alıcıların deprem riskini nasıl göz önünde bulundurması gerektiğini ele alacağız. Eğer siz de gayrimenkul alımı yapmayı düşünüyorsanız ve deprem riskinin değerlemeye etkisini merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz.

Wednesday, August 30, 2023

Beklenmedik Depremler: Türkiye’nin Sismik Gerçekleri ve Hazırlıklı Olmanın Önemi

29 Ağustos 2023 tarihinde, Türkiye'nin tam merkezinde 4.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu olay, ülkemizin farklı bölgelerinde hala aktif olan sismik hareketliliğin bir hatırlatıcısı oldu. Bir yıl sonra, bu deprem ve sonrasında yaşanan gelişmeler, bize depremlere karşı hazırlıklı olmanın önemini bir kez daha gösterdi.

Jeofizik ve sismoloji, depremler gibi doğal afetlerin kaynağını ve etkilerini anlamamıza yardımcı olan önemli bilim dallarıdır. Türkiye, özellikle son yıllarda beklenmedik sismik aktivitelerle sıkça karşılaşmaktadır. Bu durum, jeofizik ve sismoloji bilimlerinin daha fazla araştırılmasını ve bu alandaki bilgilerin toplumla daha etkili bir şekilde paylaşılmasını gerektirmektedir.

Depremin yeri ve etkisi, yerel yönetimlerin ve halkın bu tür doğal afetlere karşı hazırlıklı olmasına büyük ölçüde katkı sağlar. Örneğin, Ankara ve Konya gibi bölgelerde yaşanan depremler, beklenmedik bir sismik aktiviteye işaret etmekte ve bu bölgelerin deprem riskinin yönetimi açısından daha dikkatli incelenmesi gerektiğini göstermektedir.

Bu yazıda, uluslararası kaynaklardan elde edilen bilgilerle birlikte, Türkiye'deki deprem riski ve bu riskin yönetimi hakkında daha fazla bilgi sunulacaktır. Modern jeofizik ve sismoloji teknolojileri, depremlerin nerede ve nasıl oluşabileceğini anlamamıza büyük katkıda bulunmaktadır, ancak her zaman beklenmedik depremlerle karşılaşma olasılığımız da vardır. Bu nedenle, her birimizin deprem tehlikesine karşı hazırlıklı olması büyük önem taşımaktadır.

Jeofizik ve Sismolojinin Önemi

Jeofizik ve sismoloji, depremlerin kaynağını ve etkilerini anlamamıza yardımcı olan önemli bilim dallarıdır. Türkiye, özellikle Konya ve Ankara gibi bölgelerde beklenmedik sismik aktivitelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu yazıda, uluslararası kaynaklardan elde edilen bilgileri de ekleyerek, Türkiye'deki deprem riski ve bu riskin yönetimi üzerine daha fazla bilgi sunulacaktır.

Depremin Yerinin Önemi

Depremin meydana geldiği yerin belirlenmesi, potansiyel tehlikeleri anlamamız açısından kritik bir rol oynar. Modern teknolojiler, depremlerin yerini hassas bir şekilde tespit etmemizi sağlıyor. Örneğin, Avrupa Akdeniz Sismik Tehlike Modeli (ESHM-2020) tarafından sağlanan veriler, Türkiye'nin yanı sıra Romanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin de yüksek deprem riski taşıdığını göstermektedir. Bu tür veriler, yerel yönetimlerin ve halkın deprem tehlikesine karşı hazırlıklı olmasına yardımcı olur (Kriter Dergi, 2023).

Ankara'daki Yapıların Savunmasızlığı

Ankara'da yapılan araştırmalar, depreme karşı savunmasız yapıların oranının yüksek olduğunu göstermektedir. Kasapoğlu'nun (2000) çalışmasında, Ankara'nın deprem kaynak zonlarında meydana gelebilecek büyük depremlerin etkileri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu tür yapıların dayanıklılığı, depremlerin yıkıcı etkilerini azaltmada kritik bir faktördür. Ayrıca, yapıların zemin koşulları da önemli bir rol oynamaktadır; zayıf zeminler, depremlerin etkisini artırabilir.

Konya'daki Beklenmedik Depremler

Konya, 1960-2023 yılları arasında düşük deprem riski taşıyan bir bölge olarak görülmüştür. Ancak son yıllarda, daha önce tespit edilmemiş diri kırık sistemlerinin varlığı, burada beklenmedik depremlere yol açmıştır. Bu durum, bölgenin jeolojik yapısı hakkında mevcut bilgilerin güncellenmesini gerektirmektedir (AFAD, 2021). Konya'nın alüvyon zeminleri, depremler sırasında sıvılaşma olaylarına neden olabilir, bu da yapısal hasara yol açabilir (JMO, 2023).

Diri Kırık Sistemleri ve Sıvılaşma Riski

Diri kırık sistemlerinin varlığı, bölgedeki deprem riskinin daha önce düşünülenden daha yüksek olabileceğini göstermektedir. Risk yönetimi çalışmalarında, bu tür sistemlerin varlığına dikkat edilmesi önemlidir. Örneğin, 6 Şubat 2023'te Türkiye'de meydana gelen depremler, uluslararası veriler ışığında "asrın felaketi" olarak nitelendirilmiştir. Bu depremler, Türkiye'nin dayanıklılık kapasitesini artırma gerekliliğini ortaya koymuştur (Kriter Dergi, 2023).

Sonuç

Günümüz jeofizik ve sismoloji teknolojileri, depremlerin oluşabileceği yerleri ve sebeplerini anlamamıza büyük katkıda bulunmaktadır. Ancak, her zaman beklenmedik depremlerle karşılaşma olasılığımız vardır. Bu nedenle, Konya'daki gibi sürpriz depremler için hazırlıklı olmak önemlidir. Deprem tehlikesinin var olmadığı bir yer yoktur; sadece daha az veya daha çok risk taşıyan yerler vardır. Modern teknolojik araçlar kullanarak bölgenizdeki deprem tehlikesini araştırmak, bu riskleri minimize etmek için hayati önem taşımaktadır.

Referanslar

  • AFAD. (2021). Konya İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP).
  • JMO. (2023). KONYA RAPOR-7 GİRİŞ.
  • Kasapoğlu, A. (2000). Ankara'nın Deprem Tehlikesi ve Riski Çalıştayı Bildiriler Kitabı. Gazi Üniversitesi.
  • Kriter Dergi. (2023). Uluslararası Veriler Işığında 6 Şubat Depremleri.











Tuesday, August 29, 2023

Sarsılan Temeller: Deprem Riskini Anlamak ve Öngörülemeyene Hazırlanmak

Dünya çapındaki deprem risklerinin gerçeklerine ve önemli bir fark yaratabilecek temel önlemlere derinlemesine bir bakış. 


Hedef kitle: Ev sahipleri, şehir planlamacıları ve güvenlik ve acil durum hazırlığı ile ilgilenen genel okuyucular.

Sürekli gelişen bir dünyada, ayaklarımızın altındaki yeryüzü de bir istisna değildir. Teknolojinin birçok mucizesine rağmen, tam bir doğrulukla tahmin edemediğimiz bir şey var: sismik aktivite. Ani başlangıçları ve genellikle yıkıcı sonuçlarıyla depremler, doğanın en öngörülemez ve korkutucu olaylarından biri olmaya devam ediyor. Tektonik hareketlerin sık görüldüğü bölgelerde yaşayanlar için riski anlamak ve etkili güvenlik önlemleri almak sadece tavsiye edilmekle kalmaz, hayati önem taşır. Ancak, bu bölgelerin dışında ikamet ediyor olsanız bile, küresel bağlantı, büyük bir depremin dalgalanma etkilerinin hepimize dokunabileceği anlamına gelir. Bu blogda depreme hazırlık konusunu derinlemesine inceleyerek, yer sallandığında bilgi ve hazırlık temelleri üzerinde durmanızı sağlayacağız.

Özet: 6 Şubat 2023'teki büyük depremden sonra net bir şekilde görüldü ki, her yer deprem tehlikesi altında olabilir; ancak hiçbir yer deprem riskinden tamamen muaf değildir. Büyük deprem tehlikesi taşıyan ülkeler için 6 Şubat depremi önemli bir uyarıdır. Tehlike altında olan şehirlerle risk altında olan şehirlerin sayısı arasında en az 10 kat fark vardır. Kahramanmaraş'ta meydana gelen deprem, merkez olarak Kahramanmaraş'ta olmuştur; fakat etkisi 10'dan fazla ilde hissedilmiş ve 10 milyondan fazla insanı etkilemiştir. Sonuç olarak, bir şehir depremden coğrafi olarak uzak olsa bile, hazırlıksız olduğunda büyük zarar görebilir.



YAYIN KAYDI
4 Ocak 2015

Monday, August 28, 2023

Unveiling the Art of Paragraph Processing: Enhancing Your Essay Writing

Subject: Navigating the Power of Paragraph Processing for Effective Essay Composition

Target audience: Students, Writers, Educators

In the realm of essay writing, a well-crafted paragraph is akin to a building block in constructing a sturdy edifice of thoughts and ideas. Each paragraph serves as a distinct entity, carrying its own weight while seamlessly connecting to the next. Welcome to our blog post, where we embark on a journey through the intricate art of paragraph processing and its profound impact on the overall quality of your essays.

Just as a skilled artist mixes hues to create a masterpiece, a proficient writer weaves sentences into paragraphs that flow harmoniously, fostering understanding and engagement. In this digital age, where information is abundant yet attention spans are fleeting, the ability to process paragraphs effectively is a skill worth honing. 


Shaking Grounds: An Introduction to Seismology Basics

An exploration into the fundamental concepts that govern the fascinating world of seismology.

Target audience: Curious readers, students, and geoscience enthusiasts looking to deepen their understanding of the Earth's tectonic behavior.

When our planet trembles, it whispers secrets about its internal dynamics. In these moments, the field of seismology comes alive. Seismology, rooted in the Greek words "seismos" (shake) and "logia" (study), is the scientific discipline dedicated to understanding these mysterious quivers of the Earth. From the sudden, jolting release of energy known as an earthquake to the ripples that dash across continents, known as seismic waves, seismology offers a window into the inner workings of our planet. It's not just about monitoring Earth's tantrums; it's about understanding the why, how, and what next. A crucial aspect of this study revolves around the fractures in Earth's crust, the fault lines, where tectonic plates often interact, leading to these seismic activities. Whether you've felt the ground shake beneath your feet or watched news footage of buildings swaying, you've witnessed the effects of seismic waves. Dive with us into the world of seismology as we explore these foundational concepts and unravel the mysteries that lie beneath our feet. If you're eager to comprehend the tremors of our world, you're in the right place.


Sunday, August 27, 2023

Gerçeği Ortaya Çıkarmak: Japonya'da Afet Haberciliğinin Şifresini Çözmek

Japonya'nın Medya Ortamında Afet Haberciliğinin Nüanslarını ve Etkilerini Keşfetmek

Bu blog yazısı medya çalışmaları, gazetecilik etiği, afet yönetimi ve Japon kültürü ile ilgilenen kişilere yöneliktir. Ayrıca medyanın kamuoyu algısını nasıl şekillendirdiğini ve kriz zamanlarında sorumlu haberciliğin rolünü merak eden herkese hitap edecektir.

Bilginin durmaksızın ve hızla aktığı bir çağda, medyanın olaylara ilişkin algılarımızı şekillendirmedeki rolü küçümsenemez. Bu durum, medyanın etkisinin yoğun olarak hissedildiği bir alan olan afet haberciliği söz konusu olduğunda özellikle belirgindir. Yaklaşan araştırmamızın başlığı "Gerçekleri Ortaya Çıkarmak: Japonya'da Medyanın Afet Haberciliği" başlıklı araştırmamızda, Japonya'nın kendine özgü bağlamına odaklanarak kritik öneme sahip bir konuyu ele alıyoruz.

Büyüleyici manzaraları ve zengin kültürel mirasının ortasında Japonya doğal afetlere yabancı değil. Depremler, tsunamiler, tayfunlar - bu doğa güçleri yıllar boyunca ulusu hem birleştirmiş hem de ona meydan okumuştur. Ancak kaos ve toparlanma sürecinde medya bu olayları nasıl yansıtıyor? Gazetecilik uygulamaları ve etiği anlatıyı nasıl etkiliyor? Bilgi yayma ve sorumlu habercilik arasındaki karmaşık dengede gezinerek, medyanın felaketleri tasvirinin kamu algısı ve politika oluşturma üzerindeki sonuçlarına ışık tutacağız.

Japonya'daki afet haberciliğinin çok yönlü alanını incelerken, medyanın haberlerinden çıkarılabilecek nüansları, etkileri ve dersleri analiz ederken bize katılın. İster bir akademisyen, ister bir gazetecilik meraklısı olun, ister medya ve toplumsal tepkiler arasındaki etkileşimi merak ediyor olun, bu araştırma hepimizi etkileyen bir konuya yeni bakış açıları vaat ediyor.


Özet: Youtube platformunda yer alan Afet Haberciliği verilerimi yazılı metin formatına dönüştürme çalışmalarının iyileştirilmesi için yeniden gözden geçirme çabalarına başladım. Bu süreçte, sözlü iletişimin yazılı metne aktarımını gerçekleştirmek, anlaşılır ve sade bir dil kullanarak içeriği ifade etmek oldukça karmaşık bir görevi gerektirdi. Aynı zamanda, etkinlik ve görsel materyallerin metne dökülmesiyle verinin daha anlamlı ve geniş bir kitleye hitap edebilir hale gelmesi de ayrı bir zorluk taşıyor. Japon Mimar Yoshinori Moriwaki ile gerçekleştirdiğimiz görüşme, konuşma dilinden yazılı diline geçişteki küçük nüansların ne kadar önemli olduğunu anlamamıza yardımcı oldu. Bu çeviri süreci oldukça zaman ve emek gerektiren bir aşamaydı. Japonya, dünyanın en büyük afetlerine ev sahipliği yapmaktadır ve bu risk hala devam etmektedir. Japon medyasının afet farkındalığını artırmak amacıyla seçtiği konuklar ve afet haberlerine yaklaşımı, Türkiye'den farklı bir perspektif sunmaktadır. Bu farklılıkları anlamak için bir haber yazısını inceleme etkinliği de gerçekleştirdik.

Japonya'da medyanın afet haberciliği, depremler gibi doğal afetlerde özel iletişim sistemleri kullanarak kamuoyunu bilgilendirdiği belirtiliyor. Medyada sadece devlet tarafından onaylanmış uzmanların konuşma hakkı olduğu, herkesin kolayca medyaya çıkıp uzmanlık iddia edemediği vurgulanıyor. Japonya'da ilk 72 saat, deprem sonrası kurtarma için kritik öneme sahip. Ülkede binalarda sismik izolasyonun her binada olmadığı, özellikle yüksek binalarda bu teknolojinin kullanıldığı belirtiliyor. Japonya'da, afet durumunda binaların içinde kalmak daha güvenli olduğu ifade ediliyor. Moriwaki, eğitimin deprem karşısında kritik bir öneme sahip olduğunu vurguluyor. Japonya'da bir Türk vatandaşı, deprem sırasında eğitimsizliğinin sonucu olarak balkondan atladı. Japonya'da "Deprem değil, binalar öldürür" yaklaşımı benimseniyor ve Türkiye'de binaların büyük bir kısmının kaçak inşa edildiği vurgulanıyor. 


YAYIN KAYDI
10 MAYIS 2021




Gizli Riskler: Jeofizik Mühendisliği Gözetiminin İhmal Edilmesinin Etkisi

Jeofizik ve Jeoloji mühendisliği alanlarının uluslararası standartlara göre ve denetim altında uygulanması, büyük bir öneme sahiptir. 2023 yılında Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremde ortaya çıkan ciddi kayıpların ana sebeplerinden birisi, denetlenmeyen yerbilimleri uygulamalarıdır, bu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 12 Mayıs 2023 tarihli yazısı ile onaylanmış bir durumdur. Bu olayın ardından yapı denetim firmalarının "jeofizik ve jeoloji" mühendisleriyle iş birliği yapmaları zorunlu hale getirilmiştir. Uzun yıllardır, yapı denetimlerinin tek başına deprem hasarlarını minimize etmekte yetersiz kalacağını dile getiren bir uzman olarak, bu yeni adımları destekliyorum. 
Ancak, bu denetimlerin sadece yeni inşaatlar için değil, aynı zamanda eski yapılar için de uygulanması gerektiğine inanıyorum. 


Mevcutta problemli olan yapıların belirlenmesi ve bu yapılar için gereken tedbirlerin alınması kritik bir öneme sahiptir. Ek olarak, Yapı Denetim firmalarının "Yer ve Yapı Denetimi Şirketi" olarak isminin güncellenmesi, konularında  uzmanlaşmış bir bütünsellik şeklinde yeniden organize edilmeleri gerekmektedir.

Jeofizik Mühendisliği Gözetimini İncelemek

Gizli tehlikelerin ve öngörülemeyen sonuçların farkında olmayanları beklediği yüzeyin altındaki bir yolculuğa hoş geldiniz. Bu blog yazısında, genellikle mühendislik ve inşaatın daha göz alıcı yönlerinin gölgesinde kalan büyük öneme sahip bir konuyu ele alıyoruz. Jeofizik mühendisliği gözetiminden bahsediyoruz - yeryüzünün inceliklerini ihmal etmenin potansiyel olarak feci sonuçlarına karşı koruma sağlayan isimsiz kahraman (Şekil 1).

Şekil 1
Jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesi için
jeoloji ve mühendislik ilkelerinin uygulanmasıdır; petrol, gaz, maden
yatakları ve yeraltı sularını belirlemek ve haritalamak için jeolojik,
jeofizik ve mühendislik verilerini kullanır.
Gökdelenlerin gökyüzüne uzandığı ve tünellerin dağları deldiği bir dünyada, ayaklarımızın altında olup bitenlerin önemi genellikle göz ardı edilir. Dünyanın fiziksel özelliklerini ve süreçlerini inceleyen bir disiplin olan jeofizik mühendisliği, yapılı çevremizin yapısal bütünlüğünü ve güvenliğini sağlamada temel bir unsurdur. Bu blog yazısı, jeofizik mühendisliği gözetimi ihmal edildiğinde ortaya çıkan gizli risklere ve bu ihmalin toplumlar, ekosistemler ve ekonomiler üzerinde yaratabileceği daha geniş etkilere ışık tutmayı amaçlamaktadır (Şekil 2).

Öngörülemeyen obruklar, dengesizleşen temeller ve tehlikeye giren altyapı - bunlar jeofizik faktörler hafife alındığında veya tamamen göz ardı edildiğinde ortaya çıkabilecek kabuslardan sadece birkaçıdır. Mimari harikaların ve geniş inşaat projelerinin cazibesi dikkatimizi çekse de, altında yatan şeyin bu büyük çabaları yapabileceğini veya bozabileceğini kabul etmek çok önemlidir (Şekil 3).

Şekil 2
Jeofizik mühendisliğini ihmal etmek, kaynak israfı, çevresel zarar,
yanlış kararlar nedeniyle mali hatalar ve beklenmedik
jeolojik tehlikeler gibi risklere yol açabilir.
Mühendisler, Mimarlar, İnşaat Profesyonelleri, Çevreciler, Politika Yapıcılar

Bu blog yazısı, mühendislik ve inşaat alanlarındaki profesyonellerin yanı sıra çevre koruma ve sürdürülebilir kentsel gelişime ilgi duyanlara yöneliktir (Şekil 4). İster bir sonraki ikonik gökdeleni tasarlayan bir mimar, ister karmaşık tünel sistemleri üzerinde çalışan bir mühendis veya altyapı projeleri için düzenlemeleri şekillendiren bir politika yapıcı olun, jeofizik mühendisliği gözetiminin çok önemli rolünü anlamak hayati önem taşır.

Modern dünyamızı destekleyen toprak, kaya ve yeraltı suyu katmanlarında gezinirken bize katılın. İlerleyen bölümlerde, jeofizik hususların göz ardı edilmesinin sonuçlarını vurgulayan vaka çalışmalarını inceleyecek, bu riskleri azaltmak için gereken işbirlikçi çabaları tartışacak ve hem görünen hem de gizli olanı kapsayan bütünsel bir mühendislik yaklaşımına duyulan ihtiyacı vurgulayacağız.

Yapılarımızı ve geleceğimizi şekillendiren görünmeyen güçlere dair ilgi çekici bir keşfe çıkarken kemerlerinizi bağlayın. Birlikte, jeofizik mühendisliği gözetimini ihmal etmenin neden insanlığın göze alamayacağı bir kumar olduğunu ortaya çıkaracağız. 

Şekil 3
Jeofizik mühendisliği, daha etkili ve maliyet tasarrufu sağlayan
araştırma ve geliştirme faaliyetleri, doğru veri ile daha iyi kararlar,
beklenmedik jeolojik tehlikelerin riskini azaltarak
insanları ve mülkiyeti koruma gibi faydalar sunabilir.
Jeofizik Mühendisliği Nedir?

Jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesi için jeoloji ve mühendislik ilkelerinin uygulanmasıdır. Bu, doğal kaynakların potansiyelini belirlemek ve değerlendirmek için jeolojik, jeofizik ve mühendislik verilerinin kullanılmasını içerir. Jeofizik mühendisliği, petrol ve gaz rezervleri, mineral yatakları ve yeraltı su kaynakları gibi yeraltı özelliklerini belirlemek ve haritalamak için kullanılır.

Jeofizik Mühendisliğini İhmal Etmenin Riskleri

Jeofizik mühendisliği gözetiminin ihmal edilmesi, kaynak israfı, olası çevresel zararlar, yanlış veya eksik veri nedeniyle hatalı kararlar ve beklenmedik jeolojik tehlikeler gibi risklere yol açabilir. Öte yandan, jeofizik mühendisliği, artan verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayan geliştirilmiş araştırma ve geliştirme faaliyetleri, daha doğru ve eksiksiz veri ile daha iyi kararlar almayı sağlar. Ayrıca, heyelan, deprem ve sel gibi beklenmedik jeolojik tehlikelerin riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Şekil 4
Jeofizik mühendisliği, araştırma ve geliştirme faaliyetlerindeki riskleri
belirlemekte, çevresel etkileri azaltmakta ve jeolojik tehlikeleri yönetmekte
 önemli bir role sahip olup, insanları ve mülkiyeti korumaya yardımcı olabilir.
Jeofizik Mühendisliğinin Faydaları

Jeofizik mühendisliği, araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle ilişkilendirilen potansiyel riskleri belirleme ve değerlendirme konusunda risk yönetiminde kritik bir role sahiptir. Ayrıca, hava ve su kirliliği ve toprak tahribatı gibi potansiyel çevresel etkileri belirleme ve hafifletme konusunda da yardımcı olabilir. Bu nedenle, doğal kaynakların başarılı bir şekilde araştırılması ve geliştirilmesi için jeofizik mühendisliği gözetiminin esastır. Doğru ve eksiksiz veri sağlama ve jeofizik mühendisliğini doğru bir şekilde planlama ve uygulama konusunda dikkatli olunmalıdır. 

Özetle, jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesinde kilit bir rol oynar ve olası riskleri belirleme, hafifletme ve insanları ve mülkiyeti beklenmedik jeolojik tehlikelerden koruma konularında temel bir öneme sahiptir.

Jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesi için jeoloji ve mühendislik ilkelerini uygular. İşte bu konuda bazı öneriler:
  1. Jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesi için jeoloji ve mühendislik ilkelerini uygular. İşte bu konuda bazı öneriler:
  2. Jeofizik mühendisliği, doğal kaynakların potansiyelini belirlemek için jeolojik, jeofizik ve mühendislik verilerini kullanmalıdır.
  3. Yeraltı özelliklerini, petrol ve gaz rezervlerini, mineral yataklarını ve yeraltı su kaynaklarını belirlemek ve haritalamak için jeofizik mühendisliği teknikleri uygulanmalıdır.
  4. Jeofizik mühendisliği gözetiminin ihmal edilmesi, bir dizi riskle sonuçlanabilir. Bu nedenle, mühendislik uygulamaları sıkı bir şekilde gözlemlenmelidir.
  5. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri önceden iyi planlanmalı ve etkili bir şekilde uygulanmalıdır.
  6. Doğru ve eksiksiz veri toplamak, yanlış kararların önüne geçmek için kritiktir.
  7. Jeofizik mühendisliği, beklenmedik jeolojik tehlikeleri, heyelanları, depremleri ve selleri önceden tespit etmek için kullanılmalıdır.
  8. Doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesinde, jeofizik mühendisliği risk yönetiminde kilit bir rol oynamalıdır.
  9. Jeofizik mühendisliği, potansiyel çevresel etkileri, hava ve su kirliliği ile toprak tahribatı gibi olumsuzlukları tespit edip hafifletmeye yardımcı olabilir.
  10. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin başarısı için jeofizik mühendisliği gözetiminin esastır.
  11. Doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesinde jeofizik mühendisliği, olası riskleri belirlemeye ve azaltmaya yardımcı olabilir, bu da insanları ve mülkiyeti beklenmedik jeolojik tehlikelerden koruyabilir.

Çevre, İklim Değişikliği ve Şehircilik Bakanlığı'nın 

12 Mayıs 2023 tarihli Yazısına İlişkin Değerlendirme

Yer Sarsıldığında: İstanbul'da Yaklaşan Deprem

İstanbul'da beklenen depremin derinlemesine analizi, potansiyel etkisi ve hazırlık ve önlemleri 

İstanbul sakinleri, şehir planlamacıları, afet yönetimi yetkilileri ve deprem güvenliği ile ilgilenen herkes. İstanbul, Bizans'tan Konstantinopolis'e ve günümüzdeki evrimine uzanan zengin tarihiyle her zaman zamanın, direncin ve dönüşümün bir kanıtı olmuştur. Yine de bu şehrin büyüleyici sokaklarının altında ve Boğaz'ın nabız gibi atan ritminin yanı başında sessiz bir gerilim mayalanıyor. Sismik faaliyetler üzerine yapılan son çalışmalar, Türkiye'nin kültür başkentini yakında büyük bir depremin sarsabileceğini gösteriyor. Yaklaşmakta olan İstanbul depreminin inceliklerini anlamak sadece akademik bir egzersiz değil; milyonlarca sakini ve bu canlı metropolle bağlantısı olan herkes için hayati bir çaba. Fay hatları değiştikçe, farkındalığımız ve afete hazırlık stratejilerimiz de değişmelidir. Bilimi, olası sonuçları ve en önemlisi, ilgili her bireyin sarsıntılara karşı hazırlıklı olmak ve güvenliği sağlamak için atabileceği adımları keşfetmek için dalın.


Özet: Bu yayında, deprem uzmanı Profesör Doktor Ali Osman Öncel ile İzmir'deki 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından yaşananlar ve deprem süreçleri üzerine bir söyleşi gerçekleştiriliyor. Depremin aniden meydana gelip gelmediği, enerjinin birikimi ve deprem öncesi tespit edilebilirlik konuları ele alınıyor. Artçı sarsıntıların normal bir süreç olduğu, büyük depremlerin nasıl öngörülebileceği ve takip edilebileceği tartışılıyor. Ayrıca Marmara depremi konusunda tetiklemelerin etkisi ve deprem riskinin değerlendirilmesi üzerinde duruluyor. 


Profesör Doktor Öncel, depremin ardından yaşanan artçı sarsıntıların zaman içinde azalarak normale döneceğini belirtiyor. Büyük depremlerin ardından beklenen büyüklükte artçı sarsıntıların meydana gelebileceğini ve bu durumun bağımlı depremler olarak adlandırıldığını ifade ediyor. Ayrıca Kaliforniya bölgesindeki artçı depremlerin büyüklük ve zaman tahminlerine nasıl tabi tutulabileceğini açıklıyor. Marmara depreminin tetikleme etkileri ve deprem sonrası deprem aktivitesinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konularında bilgi veren Profesör Doktor Öncel, büyük depremlerin bölgesel depremsellik durumunu etkilediğini ve diğer bölgelerde de değişikliklere neden olabileceğini ifade ediyor. Özellikle 1999 İzmit depreminin Yunanistan'daki depremsellikteki değişikliklere etki ettiğini örneklerle açıklıyor. 


Son olarak, İstanbul'da beklenen büyük Marmara depreminin tahmini zamanlaması hakkında konuşan Profesör Doktor Öncel, tahminlerin olasılığa dayandığını ve kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığını belirtiyor. Marmara Bölgesi'nde büyük deprem riskinin devam ettiğini ve bu riski minimize etmek için hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor. Yayın, deprem riskinin önemini ve toplumun hazırlıklı olmasının ne kadar kritik olduğunu vurgulayarak son buluyor.


YAYIN KAYDI
2 KASIM 2020



Evet, sevgilisi izleyenlerimiz deprem uzmanı Profesör Doktor Ali Osman Öncel bizimle birlikte. Sevgili hocam, hoş geldiniz yayınımıza. Teşekkür ederiz. Şimdi, bir anda oldu diyoruz, yani deprem bir anda oldu. Gerçekten öyle midir? Bu deprem önceden tespit edilemez mi? Bir deprem olduktan sonra neredeyse bine yakın artçı sarsıntı var. Bütün bunlar normal mi? Nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremi, aslında bir anda olması için uzun yıllar enerjinin birikmesi gerekiyor. Uzun yıllar biriken bu enerji, depremin meydana gelmesi için oradaki yerdeki fayın direncini yenebilir. Enerji bırakıldığı zaman deprem enerjisi ya tamamını ya da bir kısmını açığa çıkarır. Hadi, 6.6 büyüklüğünde AFAD kurumunun vermış olduğu gibi, zaten bir halde 6.9 büyüklüğünde devasa bir deprem 25 saniye içinde meydana gelir. Daha önceden tespit edebilir miyiz? Aslında daha önceden tespit edebiliriz. Bu büyük depremleri nasıl tespit ediyoruz? Büyük deprem oluşacak fay sistemlerinin yerini tespit ederiz. Bu yerlerdeki fay sistemleri üzerinde ne yapabiliriz? Depremi takip etmeye başlarız. Gerçekten bir büyük deprem öncesinde de, yüzbinlerce ya da milyonlarca deprem öncesinde meydana geliyor. Bu depremler hakkında bilgiler verildi. Daha önceden tespit etmek mümkün değil. Fakat bizim 1999 İzmit depreminden önce yaptığımız çalışmalar, İzmir'de büyük deprem öncesi küçük deprem aktivitelerinden iki buçuk yıl öncesinde deprem aktivitesi artışını gösteriyor. O nedenle her fayın özel olarak incelenmesi, gözlem altına alınması ve gerçekten önceki yıllara bakıldığında bir artış varsa, yakın dönemde depremleri önceden tespit edebiliriz.

Evet, peki artçı sarsıntılar kaç gün daha, ne kadar daha devam edebilir hocam? Çünkü bölge insanı şu anda evlerine girmekte zorlanıyor, korkuyor. Ne zaman normale dönebilir bu sarsıntılar? Ne zaman son bulur?

Bu konuda rehberlerin bir yazısı var. Video ekranında, Omori yasasına  göre bu deprem yapısına göre artçı sarsıntılar her gün sayıları azalarak, deprem öncesindeki normal düzene döner. Bu sarsıntıları yaşıyoruz ve buna tepki veriyoruz. Yaklaşık bu büyüklükteki bir depremin artçı sarsıntı süresi, pencere yöntemine göre uzunluğu gün mertebesinde verilebilir. Yani bir yüz günlük süreçte bu bölgedeki sarsıntılar meydana geliyor. Ancak bu büyüklükteki bir depremden sonra en büyük artçı sarsıntı nedir? Örneğin, 5.9 büyüklüğünde büyük artçı depremler beklenebilir. Bu büyük artçı sarsıntılar ya da onunla bağlantılı depremler diğer ismiyle bağımlı depremlerdir. Zaman ve büyüklük olarak bu depremlerin olasılıkları tespit edilebilir.

Özellikle Kaliforniya bölgesinde, son 24 saat içerisinde artçı depremin oluşum olasılığı belirtiliyor ve bu olasılıkları büyüklük ve zaman olarak tahmin edebiliriz. Günlük deprem tahmin algoritması uygulayarak, bu depremin nerede ve hangi dağılımda olabileceği belirlenebilir. 24 saat içinde hangi bölgede depremin olma olasılığı nedir, bu videoda bağımlı depremlerin durumunu ele alarak bu sorunun cevabını bulabiliriz.

Dayanıklılığın Güçlendirilmesi: Türkiye'nin Depreme Hazırlık ve Bina Güvenliği Taahhüdü

Konu: Türkiye, jeolojik aktiviteleriyle bilinen bir bölgede, depreme hazırlık ve bina güvenliği zorunluluğunu benimsemiş bir ülkenin en iyi örneğidir. Avrupa ve Asya'nın kesişme noktasında yer alan Türkiye'nin eşsiz coğrafyası, onu sismik bir sıcak noktaya yerleştirmekte ve farklı büyüklükteki depremlere karşı savunmasız hale getirmektedir. Bununla birlikte, ülkenin afet riskini azaltmaya yönelik proaktif yaklaşımı, yenilikçi teknolojilere yaptığı yatırımlar ve toplum direncini artırmaya

yönelik kararlılığı, keşfedilmeye değer kapsamlı bir depreme hazırlık stratejisinin önünü açmıştır.

Hedef kitle: Bu blog yazısı afet yönetimi, inşaat mühendisliği, şehir planlama ve kamu güvenliği ile ilgilenen geniş bir kitleye yöneliktir. Türkiye gibi depreme yatkın bir ülkenin hazırlıklı olma, vatandaşlarını koruma ve doğanın öngörülemeyen güçlerine karşı altyapısını güçlendirme stratejilerini nasıl geliştirdiğini anlamak isteyen kişilere hitap edecektir. İster öğrenci, ister bu alanda çalışan bir profesyonel ya da ilgili bir vatandaş olun, bu yazı Türkiye'nin sismik zorluklar karşısında dayanıklılık yolculuğuna dair değerli bilgiler sağlayacaktır.

Özet: 24 yıl sonra Marmara depremi üzerine yapılan bir programda, konuklar ve stüdyo katılımcıları, depremin etkilerini ve hazırlıkları tartıştılar. Programda, Marmara depreminde hayatını kaybeden ve yaralanan insan sayılarına dikkat çekildi. Aynı zamanda, İstanbul'un önemi ve deprem riskleri vurgulandı. Profesyoneller, kentsel dönüşümün önemi, ancak yavaş ilerlemesi ve halkın duyarlılığının gerekliliği üzerinde durdular. Yeni yapıların dayanıklılığını artırmak için önlemlerin ve denetimlerin önemine vurgu yapıldı. Katılımcılar, depremin ne zaman olacağını tahmin edememekle birlikte, bilimsel çalışmaların riskleri ve olasılıkları incelediğini belirttiler. Kentsel dönüşüm yasasının zorlukları ve yapıların uygun malzemelerle inşa edilmesi gerekliliği üzerine de konuşuldu. Program, deprem farkındalığını artırma ve riskleri azaltma gerekliliğine odaklandı.

YAYIN KAYDI
18 Ağustos 2023

Tuesday, August 22, 2023

Kayseri Sarız’da M4.7 Depremi!


6 Şubat 2023'teki depremler Doğu Anadolu Fay Zonu'nda bilinmeyen kırıkları harekete geçirdi. Sismolojik veriler, bilinmeyen kırıkların da büyük depremler üretebileceğini ortaya koydu. Son 50 yılda, Kayseri Sarız'da sakin bir bölge olmasına rağmen, son M4.7 depremi bu yanıltıcı algıyı kırdı. Depremlerin şiddet ve derinlik değerlerinde farklılıklar olabilir. Vatandaşların raporlarına göre, bu depremin 400 km'ye kadar etkisi var. Bölgede daha büyük depremler meydana gelebilir; ancak bu konuda daha fazla veriye ihtiyaç vardır.

Monday, August 21, 2023

Çanakkale'de Spontane Bir Etkinlik: 17 Ağustos'un Hatırası


Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nde çalışmaya başlamıştım ve bu yüzden Çanakkale’nin Kepez ilçesinde bir ev kiralamıştım. Evin su ile ilgili sorunları için Kepez Belediyesi’ne gitmiştim. Her zaman yaptığım gibi, belediye başkanını ziyaret etmeye karar verdim. Yeni seçilmişti ve ziyaretime şaşırmıştı. “Kamu kurumlarından kimse tebrik için ziyaretime gelmedi,” demesi dikkatimi çekti. Kamu kurumunda çalışıyor olmama rağmen, geçmişte TMMOB Jeofizik İstanbul Şube Başkanlığı yapmıştım, bu yüzden belediye başkanlarını ziyaret etme alışkanlığım devam ediyordu.

Belediye ve Üniversite İşbirliği

Ziyaretim öncesinde, Çanakkale Belediyesi yardımcısını da ziyaret etmiştim. Belediye başkanına “İsterseniz deprem semineri verebilirim ya da 17 Ağustos’a özel bir açıklama yapabilirim. Kültür etkinliği olarak paylaşabilirsiniz,” dedim. Bu önerim, 17 Ağustos 2021 tarihine denk geliyordu.

Spontane Bir Etkinlik

Önerim kabul edildi ve hemen stüdyoya geçtim. Arkamda, Çanakkale’yi simgeleyen güzel bir duvar resmi vardı. Bu resim, şehirle ilgili kültürel bir bağ kurarak konuşmama hoş bir arka plan oluşturuyordu. 17 Ağustos depreminin anısına yönelik kısa bir konuşma yaptım. Depremin önemini ve binaların dayanıklılığı konusundaki bilgileri paylaştım.

Sosyal Medyada Paylaşım

Konuşma, anlık bir gelişme olarak düzenlenmişti ve belediyenin sosyal medya hesaplarında yayımlandı. Bu spontane etkinlik, 17 Ağustos’un yıldönümünde önemli bir kültürel hatıra olarak kaydedilmiş ve toplumun deprem konusundaki bilinçlenmesine katkıda bulunmuştu. Bu olay, topluma olan bağlılığımı ve afet yönetimi konusundaki bilgiyi paylaşma arzumun güzel bir örneği oldu.

Sunday, August 20, 2023

Marmara Ereğlisi'nde M3,8 depremi

Bugün Marmara Ereğlisi'nde meydana gelen M3.8 büyüklüğündeki deprem, Marmara Denizi bölgesinde bir ilk veya son deprem olmayacak. Çünkü son 20 yıllık deprem verilerine (2003-2023, M>2.9) göre Marmara Denizi'nin kuzey kolunda sıkça depremler meydana gelmiştir. Bu veriler, deprem tehlikesinin belirli bölgelerde sistematik bir düzen içinde devam ettiğini göstermektedir.


Marmara Denizi içerisindeki fay zonunda meydana gelen depremler, özellikle 17 Ağustos 1999 İzmit depreminden günümüze kadar, büyük bir depremin olasılığını yüksek kılmaktadır. Ancak bu süreçte, orta büyüklükteki benzer depremlerin, büyük depremlere hazırlık çalışmalarını hızlandırmada olumlu bir katkı sağladığını unutmamak önemlidir.

Sonuç olarak, Marmara Denizi bölgesinde yaşanan bugünkü M3.8 depremi, uzun bir süredir devam eden deprem aktivitesinin sadece bir örneğidir. Büyük depremlere karşı hazırlıkların hızlandırılması, bu süreçte orta büyüklükteki depremlerin de olumlu bir rol oynayabileceği bir gerçektir.

Friday, August 18, 2023

Yeşil Perde Tekniği

Uzaktan eğitim dönemi boyunca yeşil perde tekniğine dair araştırmalar yürüttüğüm bir süreçte, yeşil kumaşların perdecilerde bulunup bulunmadığını sorgulamıştım. Araştırmalarım sonucunda, bu kumaşları internet üzerinden kolayca sipariş edebileceğimi fark ettim. Dün ise TVNET yayınları için 'Yeşil Oda' adlı bir programda ayakta yayın yaptık. Aslında gerçek dünyada yeşil bir alanda duruyorduk, ancak ekrana yansıyan görüntüde farklı renklerle kaynaşıyorduk. Bu deneyim, yayıncılıkta yeşilin gücünü ve etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Farkındalık oluşturmak amacıyla bu deneyimi paylaşmak istedim.

Friday, August 4, 2023

Faults and Earthquake Energy Relationship

Bir depremin büyüklüğü ve enerjisi arasındaki ilişkiyi anlamak, kırılmanın büyüklüğünün nasıl değiştiğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Bu ilişki, enerji ve büyüklük arasındaki ilişkinin logaritmik olduğunu gösterir. Yani, bir depremin büyüklüğü iki birim arttığında, enerji 1000 kat artar. Bu durumda, 6 büyüklüğündeki bir depremin enerjisi, 8 büyüklüğündeki bir depremde 1000 kat daha fazla olacaktır.

Bu enerji artışı, fay kırıklarının büyüklüğündeki farkın nedenidir. Farklı bir deyişle, enerji artışı, fayın daha büyük bir kırığa neden olur.

Enerji ve büyüklük arasındaki bu ilişki, bir depremin olası etkilerini tahmin etmek için kullanılır. Ancak, bu tahminlerin yanı sıra, bir depremin büyüklüğünün belirlenmesinde aynı zamanda yer değişimini de göz önünde bulundurmalıyız. Örneğin, 8 büyüklüğündeki bir depremde 10 metrelik bir yer değişim gözlemlenebilir. Bu durumda, yer değişim tahminleri ve istatistiksel analizler, deprem büyüklüğünün daha doğru bir şekilde tahmin edilmesine yardımcı olabilir.

Özetle, depremlerin büyüklüğünün ve enerjisinin, fay kırıklarının büyüklüğünü nasıl etkilediğini anlamak, deprem riskinin azaltılmasında ve deprem hazırlığının artırılmasında önemlidir. Bu anlayış, bireylerin ve toplumların, depremlerin neden olduğu zararları önlemeye yardımcı olur.

Anahtar kavramlar: Deprem süresi,  Moment magnitüt, Zemin özellikleri, Deprem enerjisi

Thursday, August 3, 2023

Post-earthquake risk management and preparedness

Türkiye, yoğun deprem aktivitesi sebebiyle büyük risk altında bulunuyor. Kamu binaları ve hastaneler gibi yapıların depreme dayanıklı olması büyük önem taşıyor ve bu nedenle sismik izolatörlerin kullanımı zorunlu hale getirildi. Bu uygulama, yapıların depremden daha az etkilenmesini sağlıyor ve bu şekilde daha fazla hayat kurtarılabilir. Deprem tahminleri ve risk azaltma çalışmaları, özellikle büyük bir İstanbul depremi beklendiği göz önüne alındığında, hayati önem taşıyor. İnşaatların dıştan güçlendirilmesi ve riskli yapıların yeniden yapılandırılması gerekiyor. Depremlerin, ayrıca heyelanları da tetikleyebileceği ve bu ikincil felaketlerin de önemini anlamak gerekiyor. Her ne kadar depremlerin ne zaman gerçekleşeceği belirsiz olsa da, toplanan veriler ve bilgiler, daha iyi hazırlıklar yapmamızı ve daha çok hayat kurtarmamızı sağlayabilir.


Anahtar kelimeler listesi: Deprem, Risk azaltma, Sismik izolatör, Hasar görebilirlik, Enerji birikimi

Wednesday, August 2, 2023

Solutions Strategies of Türkiye Against Earthquakes

Depremler, kaçınılmaz doğa olayları olup etkileri en aza indirilebilir. Yapıların inşasında hafif malzemeler ve sismik izolatör sistemlerin kullanılması, deprem zararlarını azaltabilir. Ekonomik sonuçları hafifletmek adına, deprem riskinin düşük olduğu bölgelere yerleşim teşvik edilebilir ve işini kaybedenler ekonomiye geri kazandırılmalıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın kentsel dönüşüm ve dayanıklı kamu binaları inşası çalışmaları, Türkiye'nin depremlere hazırlıklı olmasında kritik rol oynamaktadır. Bu önlemler, Türkiye'nin gelecek depremlere daha iyi hazırlanmasını ve deprem zararlarına karşı mücadelede örnek olmasını sağlar.

Earthquake Risk and Soil Quality

Tamamını okumak için TIKLA

Deprem riskinin azaltılması için şehir planlamalarının deprem kırılma fiziğine ve zemin kalitesine uygun yapılması önemlidir. Zemin kalitesi Vs30 ölçümleri ile belirlenir. Betonarme, ahşap, karma ve yığma olmak üzere dört bina yapısı vardır ve depreme dayanıklılıkları farklıdır. Deprem riskini azaltmak için bina inşasında sismik izolatörler kullanılır. Sismik izolatörler, deprem dalgalarının binanın üst seviyelerine çıkmasını önler ve sarsıntı şiddetini düşürür. Türkiye'de 100'den fazla yatak kapasiteli tüm hastanelerin sismik izolatör bulundurması zorunludur.

Tuesday, August 1, 2023

Selçuklu'da M4,8 depremi

Konya'da yaşanan depremin, önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş bir fay hattının dışında, bilinmeyen bir fay sistemi yakınlarında gerçekleştiği belirlendi. Depremin büyüklüğü, Amerikan Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) tarafından revize edilerek 4.8 magnitüde indirildi. USGS'den alınan verilere dayanarak, bu depremin oluşum şekli incelendiğinde, depremin dikey (yukarı-aşağı) yönde bir gerilmeyle bağlantılı olduğu ve bu gerilmenin açılmaya (yer kabuğunun çatlaması ve ayrılması) yol açtığı belirlendi. Deprem, oldukça geniş bir alanda hissedildi ve hatta İstanbul'da bile insanlar tarafından algılandı.



Depremle Başa Çıkma Stratejileri

Tamamını okumak için TIKLA

Türkiye, deprem kuşağı üzerinde bulunduğu için deprem riski yüksektir. Depremlere hazırlıklı olmanın yolu, zeminin jeofizik özelliklerini ve yapıların dayanıklılığını doğru bir şekilde değerlendirmekten geçer. Yeni yapılar deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmeli ve mevcut yapılar da uygun güçlendirme teknikleriyle güvence altına alınmalıdır. Bu süreçte, bireysel ve toplumsal deprem bilinci oldukça önemlidir. Ayrıca, depremlerin ne zaman ve nerede meydana geleceğini önceden belirlemek için Kandilli Rasathanesi ve AFAD gibi kurumların verileri kullanılabilir. Son olarak, büyük bir deprem meydana geldikten sonra da büyük bir deprem riski olduğu unutulmamalı ve gereken önlemler hızla alınmalıdır.

Earthquake Resilience Strategies

Türkiye, yüksek deprem riski taşıyan bir ülkedir ancak yapılar genellikle bu riski dikkate alınarak inşa edilmez. Depremle yaşamayı öğrenmeli ve binalarımızı depreme karşı daha güçlü hale getirmeliyiz. Japonya, depreme karşı alınacak önlemler konusunda bir model oluşturabilir; özellikle sismik izolasyon teknolojisi, depreme dayanıklı yapılar oluşturmanın etkili bir yoludur. Türkiye'de de bu teknoloji ve diğer güçlendirme yöntemleri kullanılarak binalar depreme karşı daha dirençli hale getirilmelidir. Önlem almak ve hazırlıklı olmak, depremin zararını en aza indirme ve can kaybını önleme yolunda en etkili stratejidir.

Earthquake Safe Building Strategies

Tamamını okumak için TIKLA
Depremler ve diğer felaketler, binalarda önemli hasarlara neden olabilir. Bu zararları önlemek için yüksek kaliteli malzemelerin kullanılması ve sismik izolatörlerin eklenmesi gereklidir. Türkiye ve Japonya, deprem önlemlerini geliştirme konusunda önemli adımlar atmışlardır. Türkiye'de yeni hastaneler sismik izolatörler ile donatılırken, Japonya'da daha kapsamlı önlemler alınmaktadır. Bu durum, felaket durumunda alınacak önlemlerin belirlenmesi konusunda bize değerli bilgiler sunar.