Türkiye ve Amerika, jeotermal enerji kaynakları bakımından zengin ülkelerdir. Bu kaynaklar, her iki ülkede de elektrik üretimi, ısıtma ve soğutma gibi çeşitli amaçlarda kullanılmaktadır.
Türkiye'de Jeotermal Enerji Üretimi
Türkiye'de jeotermal enerji üretimi, 2023 yılı itibarıyla 7.500 MW'a ulaşmıştır. Bu üretim, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık %7'sini karşılamaktadır.
Türkiye'de jeotermal enerji üretiminin en yoğun olduğu iller şunlardır:
- Balıkesir
- Manisa
- Afyonkarahisar
- Kütahya
- Denizli
- Isparta
- Ankara
Bu illerde, jeotermal enerji üretiminde fracking yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır.
Amerika'da Jeotermal Enerji Üretimi
Amerika'da jeotermal enerji üretimi, 2023 yılı itibarıyla 3.000 MW'a ulaşmıştır. Bu üretim, Amerika'nın elektrik ihtiyacının yaklaşık %1'ini karşılamaktadır.
Amerika'da jeotermal enerji üretiminin en yoğun olduğu eyaletler şunlardır:
- Kaliforniya
- Nevada
- Oregon
- Utah
- Wyoming
- Arizona
- Colorado
Bu eyaletlerde, jeotermal enerji üretiminde fracking yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır.
Türkiye ve Amerika'nın Karşılaştırılması
Türkiye ve Amerika, jeotermal enerji üretiminde benzerliklere sahiptir. Her iki ülkede de jeotermal enerji üretiminde fracking yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem, her iki ülkede de deprem riskini artırma potansiyeline sahiptir.
Ancak, iki ülke arasında bazı farklılıklar da bulunmaktadır. Türkiye'de jeotermal enerji üretiminin oranı, Amerika'ya göre daha yüksektir. Ayrıca, Türkiye'de jeotermal enerji üretiminin yapıldığı bölgelerde deprem riskini izlemek için kurulan sismoloji izleme merkezlerinin sayısı ve kapasitesi, Amerika'dakinden daha azdır.
İnsan Etkisiyle Deprem Riskinin Değiştirilmesi
İnsan faaliyetleri, yeraltındaki gerilimleri değiştirerek deprem riskini artırabilir. Bu faaliyetler arasında, jeotermal enerji üretimi, yeraltı madenciliği, petrol ve doğal gaz üretimi, baraj yapımı ve askeri patlamalar yer almaktadır.
Fracking
Fracking, yeraltında bulunan kayaların çatlatmak için suya basınç uygulandığı bir yöntemdir. Bu yöntem, petrol ve doğal gaz üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, fracking yöntemi, deprem riskini artırma potansiyeline de sahiptir.
Fracking'e bağlı olarak depremlerin yaşandığına dair kesin bir kanıt yoktur. Ancak, bazı çalışmalar, fracking'in deprem riskini artırdığını göstermektedir. Diğer çalışmalar ise, fracking'in deprem riskini artırmadığını göstermektedir.
Fracking'e bağlı olarak deprem riskinin artabileceğine dair endişeler nedeniyle, bazı ülkeler ve eyaletlerde bu yöntemin kullanımı kısıtlanmaya başlamıştır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya ve New York eyaletlerinde fracking kullanımı yasaklanmıştır.
Man-made Seismicity
Man-made seismicity, insan etkisiyle meydana gelen depremler olarak adlandırılır. Fracking, yeraltı madenciliği, petrol ve doğal gaz üretimi, baraj yapımı ve askeri patlamalar, man-made seismicity'nin başlıca nedenleridir.
Man-made seismicity, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkilerinin bir göstergesidir. Bu faaliyetlerin, deprem riskini artırması, çevre ve insan sağlığı için bir tehdit oluşturmaktadır.
Öneriler
Türkiye ve Amerika, jeotermal enerji üretiminin deprem riskini azaltmak için aşağıdaki önerileri dikkate alabilir:
- Jeotermal enerji üretiminde kullanılan yöntemler, deprem riskini artırma potansiyeline sahip olan yöntemlerden uzaklaştırılmalıdır. Örneğin, fracking yönteminin yerine, yeraltındaki sıcak su ve buharların doğal yollarla yüzeye çıkarıldığı yöntemler tercih edilebilir.
- Jeotermal enerji üretim bölgelerindeki yapılaşma, deprem riski göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Bu bölgelerde, depreme dayanıklı yapılaşma standartlarına uyulması zorunlu hale getirilmelidir.
- Jeotermal enerji üretimi ile ilgili çalışmalarda, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve katılımının sağlanması gerekmektedir.
No comments:
Post a Comment