Monday, May 20, 2024

Depremler ve Türkiye'nin Riskleri: Jeofizik Bakış

Bandırma 17 Eylül Üniversitesi, Türkiye'nin risklerini ele alan bir seminer düzenledi. Seminerde, depremler ve ülkemizin jeofizik açıdan karşılaştığı riskler tartışıldı. Seminer, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in katılımıyla gerçekleşti. Rektör Prof. Dr. İsmail Boz'un da katıldığı etkinlikte, üniversite personeli, basın mensupları, vatandaşlar ve öğrenciler de yer aldı. Seminerin açılışında, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Rektör Boz, seminerin önemine vurgu yaparak, depremlerin Türkiye'nin geleceği üzerindeki etkilerini ele aldı.

Prof. Dr. Öncel'in sunumu, depremlerin ve ülkemizin jeofizik risklerinin detaylı bir analizini sundu. Öncel, depremlerle baş etme stratejilerinin bilimsel temellere dayandırılması gerektiğini belirtti ve "vatandaş sismolojisi" modeliyle toplumsal sorumluluğa vurgu yaptı.

Öncel, Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde olduğunu ve büyük bir deprem riski altında bulunduğunu vurgulayarak, yapı denetimlerinin zemin konusunda yetersiz olduğunu ifade etti. Bu nedenle, kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti.

Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandırılması ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle son buldu.

Bu seminer, Türkiye'nin jeofizik risklerini anlamak ve toplumsal olarak bu konuda bilinçlenmek adına önemli bir adım oldu. Gelecekteki seminerlerle bu konuların daha da derinlemesine ele alınması, toplumun deprem ve jeofizik risklerine karşı daha hazırlıklı olmasına yardımcı olacaktır.






KONFERANS ÇÖZÜMÜ

Değerli Rektör, değerli öğretim üyeleri, değerli öğrenciler, hepiniz hoş geldiniz.

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve Türkiye tarihinde en fazla can kaybına, bina hasarına ve ekonomik zarara yol açan, belki de 1000 yılın depremi olarak nitelendirebileceğimiz bir afet yaşadık. İki büyük depremin, 9 saat arayla meydana gelmesi yıkımı katladı. Bir deprem bile bir ülkeyi ayakta tutmakta zorlarken, ikincisi kayıpları ve yıkımı daha da artırdı.

Peki bu nasıl oldu? İlk deprem bekleniyor muydu?

Bilimsel araştırmalar ilk depremi öngörmüş olsa da, Elbistan ve Pazarcık'ta meydana gelen ikinci deprem beklenmiyordu. Bu da yer bilimciler olarak eksiğimizi gösteriyor. Risk hazırlama raporları Adıyaman ve Kahramanmaraş'ta bu büyüklükte bir deprem öngörmüyordu.

Mevcut yersel ve sismolojik veriler ikinci depremi ön görmemize yetmedi. Ana fay hattına odaklandık, tıpkı Amerikalıların San Andreas fayına odaklanması gibi. Fakat Ana faya belli açılarla gelişmiş kör bir fayın 1971 yılında San Fernando depreminin beklenmedik şekilde yıkıma yol açması gibi bir durumla karşılaştık.

Bu durum bizi ikinci depremde daha da zayıflattı. Ön görülmeyeni öngörmenin yanı sıra, beklenen ve tahmin edilen büyüklükte de hata yapıldı.

Bu durum bize ne anlatıyor?

  1. Deprem bilimi her ne kadar ilerlemiş olsa da, hala öngörmekte zorlandığımız yönler var.
  2. Beklenen depremlerin büyüklüğünü doğru tahmin edebilmemiz gerekiyor.
  3. Fay hatları ve kör faylar gibi tüm riskleri göz önünde bulundurarak daha kapsamlı risk azaltıcı raporları hazırlamamız şart.
  4. Binalarımızı depreme dayanıklı inşa etmeli ve kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız.
  5. Afet bilinci ve acil durum planları konusunda toplumumuzu bilinçlendirmeliyiz.

Bu felaketten ders çıkararak, gelecekteki depremlere karşı daha hazırlıklı olmalıyız.


En az 3 veya 5 kat 7.6 büyüklüğündeki depremin açığa çıkaracağı enerji, bir anda 7.8 büyüklüğündeki depremle açığa çıktı. Amerikalıların da itiraf ettiği gibi, Türkiye'de de bir sismik boşluk var ve bu depremin büyüklüğünü doğru olarak öngöremedik. Burada hatamız var diyebilmeliyiz, ama ben kimseden hata yaptık dediğini duymadım. Herkes "Ben önceden söyledim" diyor. Bu da bizim ikinci eksikliğimiz. Neden bunlar oluyor? Demek ki yeterli çalışmalar gerekiyor.

1939 Erzincan depremi 7.9 büyüklüğündeydi. Biz ne yapmamız lazım? En büyük depreme karşı hazırlıklı olmamız lazım. Marmara Denizi'nde olacak bir deprem bu durumu etkiler mi? Etkiler. Ama biz benzer hatayı yaparsak, 6.9 veya 7.4 büyüklüğünden öteye gidemeyiz.

Bizim risk azaltmada kriterimiz 7.9'a göre olmalı. Tüm hazırlıklarımız, binalarımızın ve üniversitelerimizin savunma gücü buna göre hazırlanmalı.

Son bir haftada meydana gelen depremleri ben doktora çalışmaya başladığım zaman ancak bir yılda kayda edebiliyorduk. Doktora çalışmama başladığım 1993 yılında neden bir yılda kaydediyorduk? Çünkü o zaman Türkiye'de deprem kayıt istasyonu sayısı 80 idi. Şu anda binden fazla deprem kayıt istasyonu var. Bir senede kaydettiğimiz depremi bizler şu anda bir haftada kaydedebiliyoruz. Daha çok veri akıyor. O zaman da o depremler oluyordu ama daha küçük depremleri kayıt edemediğimiz için bilgisayar bu geometriyi göremiyordu.

Son bir haftada meydana gelen depremlere baktığımız zaman, bulunduğumuz coğrafya oldukça aktif. Marmara Denizi'nin de oldukça aktif olduğunu görüyoruz. Marmara Denizi'nde orta kolda, sismik boşluk olarak nitelendirilen bölgede de bir depreme karşı direnç olduğunu görüyoruz. Tabii ki oradaki tektonik yapı küçük depremlerle kırılmıyor, ancak o kilidi kırabilecek büyük depremler olduğunu gösterebiliyor. Bu tür alanlara biz "asperite" diyoruz. Genellikle küçük depremlerle o bölgeyi rahatlatmaya çalışıyoruz.



Depremler neden Türkiye'de daha sık meydana geliyor?

Daha kolay kırılabilen alanlarda depremler daha sık olur. Ülkemiz, aktif tektonik kuşakların arasında yer alıyor ve bu kuşaklar bir mengene gibi ülkeyi sıkıştırıyor. Bu mengene etkisi, kuzey-güney yönünde bir sıkışmaya yol açıyor. Bu sıkışma milyonlarca yıldır devam ediyor ve Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı'nın oluşmasına neden oldu.

Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda 1939'dan 1999'a kadar 60 yıllık bir süre boyunca 900 kilometrelik bir kırılma gerçekleşti. 1999'dan sonra ise Marmara Bölgesi'nde büyük bir deprem bekleniyor. Bu depreme Marmara Depremi diyoruz ve Marmara'ya komşu tüm illeri etkileyecek. Nüfus yoğunluğu yüksek olan bölgelerde daha fazla hasar ve can kaybı yaşanacaktır. Bu nedenle İstanbul'da deprem riski yüksektir.

Deprem farkındalığı oluşturmak için:

Son bir yıldır deprem farkındalığı oluşturmak için blog yazmaya başladım. Tüm ders notlarımı ve videolarımı bu blogda bulabilirsiniz. Öğrenciler proje ödevleri için de bu blogdan yararlanabilirler. Sorularınızı 24 saat içinde cevaplıyorum. Robert Koleji öğrencilerine de 24 saat içinde cevap verdim ve uluslararası standartlara göre dönüş yaptım.

Bu blogda, depremlerle ilgili tüm bilgilere, konferanslarıma, gezilerime ve derslerime ulaşabilirsiniz. Bu bilgiler ışığında deprem farkındalığınızı artırabilir ve gelecekte büyük bir yer bilimci olma hayalinize bir adım daha yaklaşabilirsiniz.




Deprem bilimine nasıl katkıda bulunabiliriz?

Deprem bilimine katkıda bulunmak için "Vatandaş Sismolojisi" projesine dahil olabilirsiniz. Bu projede, her bir vatandaş bir deprem gözlemcisi haline gelerek yaşadığı il veya ülkede depremlerle ilgili veri toplayabilir.

Vatandaş Sismolojisi nasıl çalışır?

Vatandaşlar depremi hissettiklerinde, önceden hazırlanmış anketleri doldurarak hissettikleri sarsıntının şiddetini ve süresini rapor ederler. Bu bilgiler, sismologlar tarafından değerlendirilerek depremin yeri ve büyüklüğü hakkında daha net bilgi edinilmesini sağlar. Ayrıca, yapıların depreme karşı dayanıklılığı da bu bilgiler ışığında değerlendirilebilir.

Vatandaş Sismolojisi'nin faydaları:

  1. Depremden sonra hızlı ve doğru bilgi akışı sağlar.
  2. Yer ve yapı dayanımı hakkında önemli veriler sunar.
  3. Deprem farkındalığını artırır.
  4. Deprem araştırmalarına katkıda bulunur.

Katılmak için:

  1. İlgili üniversitelerin veya belediyelerin kurulursa (!), "Vatandaş Sismoloji" merkezlerine başvurabilirsiniz.
  2. Çevrimiçi platformlar aracılığıyla da projeye katılabilirsiniz.

Deprem bilimine katkıda bulunmak için:

  1. Deprem ve sismoloji hakkında bilgi edinin.
  2. Deprem anında ne yapmanız gerektiğini öğrenin.
  3. Acil durum planı hazırlayın.
  4. Deprem güvenli binalarda yaşayın veya binalarınızı depreme karşı güçlendirin.

Sosyolojik açıdan:

  1. Proje, farklı sosyal tabakalarda yaşayan insanların depreme karşı korunmasına yardımcı olur.
  2. Ekonomik durumu iyi olmayan insanlara da depreme karşı güvenli konutlarda yaşama imkanı sunabilir.

Sonuç:

Vatandaş Sismolojisi, depreme karşı savunma gücümüzü artırmak için önemli bir projedir. Bu projeye katılarak siz de deprem bilimine katkıda bulunabilirsiniz.

2000 öncesi yapılan evlerde yaşamak zorunda kalan insanlar:

2020 sonrası yapılan binalar daha güvenli olsa da, ekonomik durumları nedeniyle insanlar 2000 öncesi yapılan binalarda yaşamak zorunda kalabiliyor. Bu durum, hem sosyolojik hem de ekonomik bir zorlamadır.

Vatandaşlardan veri toplayarak risk yönetimi:

Vatandaşlardan toplanan deprem hissi raporları, yeni ve eski binaların depreme karşı dayanıklılığı hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Bu bilgiler, risk yönetimi ve toplumu koruma açısından oldukça önemlidir.

Maliyetsiz bir yöntem:

Vatandaşlardan veri toplamak, pahalı sismolojik cihazlar kurmaktan çok daha ucuz bir yöntemdir. Bu yöntem 20 yıldır Amerika'da başarıyla kullanılmaktadır.

Türkiye'de Vatandaş Sismolojisi:

Türkiye'de de 6.5 ve üzeri büyüklükteki depremler için vatandaşlardan veri toplanmaktadır. 1280'den fazla gönüllü vatandaş, 24 Ocak 2024'de M6.3 depremini hissettiklerini rapor ederek önemli bir katkıda bulunmaktadır.

Hatay örneği:

20 Şubat 2020'de Hatay'da meydana gelen Mw=6.3 depreminde, 16202 vatandaş depremi hissettiğini rapor etmiştir. Bu durum, depremin şiddetini ve etkisini gösteren önemli bir bilgidir.

Sonuç:

Vatandaş Sismoloji projesi, depreme karşı savunma gücümüzü artırmak için önemli bir araçtır. Bu projeye katılarak siz de deprem bilimine katkıda bulunabilirsiniz.


Depremden alınacak dersler:

Hatay'da meydana gelen depremden sonra, uzakta yaşayan insanlar da depremi hissettiklerini ve endişelerini dile getirdiler. Bu durum, toplumun depreme karşı bilinçli olduğunu ve bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini gösteriyor.

Vatandaş Sismolojisi:

Depremde vatandaşlardan toplanan veriler, depremin şiddetini ve etkisini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bu veriler sayesinde, depremden en çok etkilenen bölgeleri belirleyebilir ve gerekli önlemleri alabiliriz.

Bandırma'da Vatandaş-Üniversite İşbirliği:

Bandırma'da, vatandaşların, üniversitenin, valiliğin ve belediyenin işbirliğiyle "Vatandaş Sismolojisi" projesi başlatılabilir. Bu proje kapsamında, vatandaşlar depremleri hissettiklerinde rapor ederek deprem hakkında bilgi toplayabilir.

Adana'da Yapı Stoğunun Durumu:

Vatandaşlardan toplanan veriler, Adana'da bazı bölgelerde yapı stoğunun iyi durumda olmadığını gösteriyor. Bu bölgelerdeki binaların acilen elden geçirilmesi gerekiyor.

İzmir Depremi ve Ulusal Deprem Tehlike Haritası:

İzmir'de meydana gelen deprem, denizdeki kırıkların da depreme neden olabileceğini gösterdi. Ulusal Deprem Tehlike Haritası'nın güncellenerek denizdeki kırıklar da dahil edilmesi gerekiyor.

Bandırma'ya Yakın Deprem:

30 Ekim 2020'de Bandırma'ya yakın bir yerde meydana gelen deprem, 85 km uzaklıktaki Sisam Adası'nı yıktı. Bu durum, beklenmedik depremlerin de yıkıcı olabileceğini gösteriyor.

Sonuç:

Depremlerden ders alarak depreme karşı daha dayanıklı bir toplum inşa etmemiz gerekiyor. Bu konuda vatandaşların, üniversitelerin, kamu kurumlarının ve diğer tüm paydaşların işbirliği yapması çok önemlidir.

Bandırma ve Marmara Bölgesi:

Batı Anadolu'da yaklaşık 4.000 vatandaş depremi hissederek Marmara'da büyük bir deprem beklendiğine dair önemli bir mesaj veriyor. Depremden uzaklaştıkça hissedilen sarsıntının azalması, depremin merkezine yakın bölgelerin daha fazla risk altında olduğunu gösteriyor.

İstanbul'un Durumu:

Vatandaşlardan gelen veriler, İstanbul'da kritik noktalar olduğunu ve büyük bir deprem öncesi hazırlık yapılması gerektiğini gösteriyor. Bu veriler, binaların ve zeminin depreme karşı dayanıklılığını belirlemede önemli rol oynayabilir.

Bandırma'da Yapı ve Yer Sağlığı:

Bandırma'da daha fazla vatandaşın katılımıyla, deprem öncesi riskli alanlar belirlenebilir ve gerekli önlemler alınabilir. Binaların iyileştirilmesi veya zeminlerin değiştirilmesi gibi çalışmalar, can ve mal kaybını önleyebilir.

TOKİ Binaları ve Yer Seçimi:

TOKİ binalarının yıkılmamasının sebebi, yer seçiminin iyi yapılmasıdır. 99 depreminden önce yapılan binalarda yer seçimi göz ardı edilmiş ve bu durum can kayıplarına yol açmıştır.

Düzce Depremi ve Marmara Bölgesi:

Düzce depremi, Marmara'nın batısındaki illeri de etkilemiştir. Bu depremden alınacak dersler, Marmara Bölgesi'nde depreme karşı hazırlık yapılması için önemlidir.

Sonuç:

Vatandaşlardan toplanan veriler, depreme karşı korunma ve riskli alanları belirlemede önemli bir araçtır. Bu veriler ışığında gerekli önlemleri alarak can ve mal kaybını önleyebiliriz.

Deprem Öncesi Binaları İyileştirme veya Kentsel Dönüşüm:

Vatandaşlardan toplanan veriler, hangi binaların depreme karşı daha riskli olduğunu gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, binaların iyileştirilmesi veya kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yapılması planlanabilir.

Mikro Gölgeleme:

Mikrobölgeleme çalışmasında, yerin deprem direnç durumunu belirlemek için VS30 ölçümleri incelenecek alan boyunca belirli aralıklarla yapılır. Bu yöntem, depremin etkisini azaltmak için kullanılabilir.

Uluslararası Veri Merkezi:

Uluslararası bir veri merkezi aracılığıyla, dünyanın farklı yerlerinden toplanan deprem verileri analiz edilebilir. Bu analizler, depreme karşı korunma konusunda daha iyi bilgi edinmemizi sağlayabilir.

Bursa'da Deprem Riski:

Vatandaşlardan gelen veriler, Bursa'da da deprem riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu risklere karşı gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.

Deprem Bilimine Katkıda Bulunmak:

Herkes deprem bilimine katkıda bulunabilir. Depremleri hissettikten sonra anketlere katılarak veya sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına destek olarak depreme karşı korunma konusunda önemli bir rol oynayabilirsiniz.

1994 Northridge Depremi:

Amerika Yer Bilimleri Servisi, 1994 Northridge depremi için Twitter'dan vatandaşlardan depremle ilgili anket doldurmalarını rica etti. Bu örnek, depremden sonra da veri toplamanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Bandırma Üniversitesi'nin Rolü:

Bandırma Üniversitesi, deprem konusunda önemli çalışmalar yapabilir. Vatandaşlardan veri toplayarak, anketler düzenleyerek ve araştırmalar yaparak depreme karşı korunma konusunda önemli bir rol oynayabilir.

Sonuç:

Deprem bilimine katkıda bulunmak ve depreme karşı korunmak için hepimiz birlikte çalışmalıyız. Herkesin katkısı, daha güvenli bir gelecek için önemlidir.

EMSC Anketi ve Bandırma için Önemli Veri Kaynağı

EMSC web sitesindeki ankete katılarak depremleri nasıl hissettiğimizi bildirebiliyoruz. Bu anket Türkçe de dahil olmak üzere birçok dilde mevcut. 94 depremi için de anket mevcut.

Okul müdürlerimiz bu anketi öğrencilere ödev olarak verebilir. Bu sayede Bandırma'daki depremin hissedilme şekli hakkında önemli bir veri kaynağı oluşabilir. Bu veriler, Bandırma'nın depreme karşı direncini belirlemede ve gerekli önlemlerin alınmasında kullanılabilir.

Üniversite-Lise İşbirliği ve Geriye Dönük Çalışmalar

Bu çalışmanın liselerle işbirliği içinde yapılması da mümkündür. Geriye dönük depremler için de benzer anketler yapılabilir. Bu sayede daha kapsamlı bir veri tabanı oluşturulabilir.

Deprem Tehlikesi ve Hazırlık

Depremler, yerin altında göremediğimiz bir tehlikedir. Özellikle deniz altındaki fay hatlarını tespit etmek oldukça zordur. Bu nedenle her an bir deprem olduğunda bizi sürprizler bekleyebilir.

Önemli olan deprem nerede olursa olsun, depreme karşı savunması zayıf yerlerin ve yapıların tespiti ve bu tespit edildikten sonra bunların iyileştirilmesi veya güçlendirilmesidir.

Bandırma Ölçeğinde Şiddet Dağılımı

Geriye dönük canlandırma projeleri ve EMSC anketleri gibi kaynaklar kullanılarak Bandırma ölçeğinde deprem şiddet dağılımı çıkarılabilir.

Türkiye'deki Depremler ve Bandırma Jeoparkı

Ülkemiz, levhaların çarpışma sınırında yer aldığı için depremler açısından riskli bir bölgedir. Bu durum, ülkemizi jeolojik açıdan oldukça zengin bir yer haline de getirmektedir.

Bandırma'nın jeolojik açıdan zenginliği, Bandırma Jeoparkı'nın açılmasını da gerekli kılmaktadır.

Sonuç

EMSC anketi, Bandırma'nın depreme karşı direncini belirlemede önemli bir araç olabilir. Üniversite-lise işbirliği ve geriye dönük çalışmalarla daha kapsamlı bir veri tabanı oluşturulabilir.

Bandırma Jeoparkı'nın açılması da bölgenin jeolojik açıdan zenginliğini ve önemini vurgulayacaktır.

Depremlerin Büyüklüğü ve Enerjisi

Depremlerin büyüklükleri bizi şaşırtmamalı. 4, 5, 6 büyüklüğündeki depremler oldukça yaygındır. 8 büyüklüğündeki bir deprem ise 476 milyon kat daha fazla enerji açığa çıkarır. 6 büyüklüğündeki bir deprem ile 7 büyüklüğündeki deprem arasında büyüklük olarak bir fark var gibi görünse de enerji açısından 32 kat fark var.

Küçük Depremler Büyük Depremlerin Habercisi

Yılda 1 milyon civarında küçük deprem meydana gelir. 8 büyüklüğünde bir büyük depremden önce ise 32 tane 7 büyüklüğünde deprem olması gerekir. Küçük depremler, büyük depremlerin olma riskini azaltmaz, aksine büyük depremlerin öncülleridir.

Deprem Bilimcileri ve Sismik Boşluklar

Deprem bilimciler, küçük depremleri izleyerek büyük depremlerin nerede ve ne zaman olabileceğini tahmin etmeye çalışırlar. Son bir haftadaki deprem dağılımı gibi bilgiler, bize büyük depremlerin olma ihtimalinin yüksek olduğu tehlikeli alanları gösterir.

Türkiye ve Kaliforniya'daki Fay Hatları

Türkiye ve Kaliforniya, jeolojik açıdan birbirine çok benzeyen iki bölgedir. Her iki bölgede de büyük depremler meydana gelmektedir. Kaliforniya'da büyük depremler 1906 ve 1857 yıllarında olmuştur. 20. yüzyılda Kaliforniya'da büyük bir deprem meydana gelmezken, Türkiye'de 900 kilometrelik bir fay hattı kırılmıştır. 21. yüzyılda ise Doğu Anadolu fayı aktif hale gelmiştir. Kırılmayan fay hatlarına "sismik boşluk" denir. Bu bölgelerde büyük depremlerin olma ihtimali yüksektir.

Son Depremden Alınacak Dersler

Son deprem bize, sismoloji öncesinde büyük deprem üretecek fay hatlarını bilmediğimizi gösteriyor. Modern sismoloji sayesinde depremlerin yoğunlaştığı bölgeleri ve büyük depremlerin olma ihtimalinin yüksek olduğu alanları belirleyebiliyoruz.


Pasifik Ateş Çemberi ve Türkiye

Pasifik Ateş Çemberi, aktif fay hatlarının yoğunlaştığı ve depremlerin en sık meydana geldiği bölgedir. Bu bölgede her 100 depremden 80'i gerçekleşmektedir. Türkiye, Pasifik Ateş Çemberi'nin bir üyesi değildir.

Türkiye'de 8 Büyüklüğünde Deprem Olabilir mi?

Türkiye'de 8 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimali düşüktür. Bu bölgede 7 büyüklüğünde depremler daha yaygındır.

Tsunami Tehlikesi

Büyük depremler, tsunami gibi ikincil afetlere de yol açabilir. 2011 yılında Japonya'da meydana gelen 8.2 büyüklüğündeki depremde tsunami nedeniyle birçok kişi hayatını kaybetmiştir.

Deprem Büyüklüğündeki Hata

Son depremin büyüklüğünü tahmin etmede hata yapılmış olması kabul edilmiştir. Depremin merkezi doğru tahmin edilmesine rağmen büyüklüğü öngörülemedi.

Zemin İncelemesinin Önemi

Depremlerde yıkıma neden olan faktörlerden biri de zeminin yapısıdır. Yeterli zemin incelemesi yapılmadığı için depremlerde daha fazla can ve mal kaybı yaşanmaktadır.

Jeofizik Mühendisi Yetiştirme Sorunu

Ülkemizde jeofizik mühendisi yetiştirmek için yeterli sayıda öğrenci bulunmamaktadır. Bu durum, depreme karşı hazırlık çalışmalarını olumsuz etkilemektedir.

Depremde Bina ve Zemin Etkisi

Depremlerde binaların sağlamlığı kadar zeminin yapısı da önemlidir. "Deprem öldürmez, bina öldürür" sözü, binaların depreme dayanıklı olması gerektiğini vurgular.

Depremlerde Zemin Faktörü

Depremlerde binaların yıkılmasının en önemli nedenlerinden biri zeminin yapısıdır. Yüzde 70 oranında deprem yıkımları zeminle ilişkilidir. Binalar sağlam olsa bile zemin uygun değilse yıkımlar kaçınılmazdır.

Doğru Yer Seçimi

Depremde yıkılma riskini en aza indirmek için doğru yer seçimi çok önemlidir. TOKİ'nin yaptığı binaların yıkılmamasının en önemli nedenlerinden biri doğru yer seçmesidir. Tepelik ve sağlam zeminler depreme karşı daha güvenlidir.

Asi Nehri Örneği

Hatay'da Asi Nehri'nin kenarına yapılan binalar depremde yıkılırken, tepedeki sağlam zemine yapılan binalar ayakta kalmıştır. Bu durum, zemin yapısının deprem dalgalarını nasıl etkilediğini ve depremin yıkıcı etkisini nasıl artırdığını göstermektedir.

Nehir ve Kanal Islahı

Nehir ve kanalların ıslahı sırasında daraltılması ve dolgu yapılması zemin sıvılaşmasına neden olabilir. Bu durum da depremde binaların yıkılma riskini artırır.

Sonuç

Depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için zemin etkisini dikkate almak ve doğru yer seçimi yapmak çok önemlidir. Binalar sağlam olsa bile zemin uygun değilse yıkımlar kaçınılmazdır.

Depremde Yıkıcı Etkiyi Artıran Faktörler

Depremlerde binaların yıkılmasının en önemli nedenlerinden biri zeminin yapısıdır. Binalar sağlam olsa bile zemin uygun değilse yıkımlar kaçınılmazdır. Zemin mühendisliği çalışmaları ve zemin direnci araştırmaları ihmal edilmemelidir.

Tehlike Haritaları ve Güncellemeler

Türkiye'de tehlike haritaları yeterince sık güncellenmemektedir. Son güncelleme 2019 yılında yapılmış, 1996 ile 2019 yılları arasında önemli bir zaman dilimi boşluğu oluşmuştur. Gelişmiş ülkelerde tehlike haritaları her 5 yılda bir güncellenmektedir.

Avrupa Birliği Tehlike Haritası

Avrupa Birliği 2013 yılında bir tehlike haritası yayınlamıştır. Türkiye bu haritadan faydalanabilir ve güncelleme yapabilir.

Deprem Riskini Azaltma

Deprem riskini azaltmak ve yıkıcı etkilerini hafifletmek için yapılabilecekler şunlardır:

  1. Depreme dayanıklı binalar inşa etmek
  2. Zemin etkisini dikkate almak
  3. Tehlike haritalarını güncel tutmak
  4. Profesyonel mühendislik hizmeti almak

Profesyonel Mühendislik Kavramı

Türkiye'de profesyonel mühendislik kavramı tam olarak oturmamıştır. Mühendislik hizmeti alırken deneyim ve uzmanlık göz önünde bulundurulmalıdır.

Deprem Mühendisliğinde Profesyonellik

Deprem mühendisliğinde profesyonellik, deneyim ve etik değerlere dayanır. Kuzey Amerika'da 5 yıl mühendislik hizmeti vermenin yanı sıra, etik referans almak da profesyonel mühendislik için gereklidir.

Deprem Yıkımlarının Nedenleri

Deprem yıkımlarının temel nedenlerinden biri mühendislikte profesyonelliğe geçilmemesidir. Yapı ve zemindeki kusurlar, depremlerde can ve mal kaybına yol açmaktadır.

Avrupa'daki Deprem Verileri ve Türkiye

Avrupa'da 1000 yıldır deprem olmaktadır. Türkiye'de de benzer şekilde deprem verileri toplanmakta ve analiz edilmektedir. 1556 ve 1509 yıllarında Marmara Denizi'nde meydana gelen depremler ve yıkımları hakkında bilgiler mevcuttur.

1509 Depremi ve Büyük Kıyamet

1509 depreminde İstanbul'da 5000 ila 10.000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu sayı, son depremde hayatını kaybedenlerin sayısından 10 kat fazladır. Bu nedenle 1509 depremi "küçük kıyamet" olarak adlandırılmaktadır.

Sonuç

Deprem mühendisliğinde profesyonelliğe geçilmesi ve yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi, can ve mal kaybını önlemek için büyük önem taşımaktadır.


Depremlerin Etkileri ve Sismolojinin Önemi

Lizbon, Messi ve Gölcük depremleri gibi birçok büyük deprem yıkıcı sonuçlara yol açmıştır. 1999 depreminde Avcılar'daki kampüsün yıkılması ve yanındaki binada 33 kişinin hayatını kaybetmesi buna örnektir.

Sismoloji bilimi sayesinde depremlerin yeri ve büyüklüğü önceden tahmin edilebilmektedir. 1999 depreminde sismoloji olmasaydı, Avcılar depremi, Gölcük depremi, Adapazarı depremi gibi ayrı ayrı isimlerle anılabilirdi.

Maraş'ta meydana gelen deprem 11. ili de etkilemiştir. Bir deprem 15 milyon insanı etkileyebilmektedir.

Türkiye ve Suriye Depremi

Suriye'de de birçok insan hayatını kaybetmiştir. Ölenlerin sayısını açıklarken Türkiye ve Suriye depremi olarak değerlendirmek ve toplam can kaybını 100.000 olarak açıklamak daha doğru olacaktır.

Deprem Tahminleri ve Bilim

2009 yılında İtalya'da bir deprem önceden tahmin edilemediği için psikologlar hapse atılmıştır. Bilimde olasılık vardır. 2030'a kadar Bandırma'yı etkileyecek büyük bir depremin olma olasılığı %45 olarak hesaplanabilir.

"Şaşırırım, şaşırmaz" gibi sübjektif ifadeler yerine bilimsel veriler ve olasılıklar üzerinden konuşmak daha doğrudur.

Deprem Tehlikesi ve Karşılaştırmalı Değerlendirme

Türkiye, deprem tehlikesi bakımından en önde gelen ülkelerden biridir. Japonya da deprem tehlikesi altında olmasına rağmen, depreme karşı alınan önlemler sayesinde can ve mal kaybını en aza indirmeyi başarmıştır. Türkiye'nin de bu seviyeye ulaşması için çalışmalar yapılması gerekmektedir.

İran ve Türkiye'deki Depremler

İran'da 2003 yılında meydana gelen depremde, Türkiye'deki BAM depremine benzer şekilde can kayıpları yaşanmıştır. Japonya'da da aynı büyüklükte bir deprem meydana gelmesine rağmen can kaybı çok daha az olmuştur. Bu durum, depremlerin yıkıcı etkisinin sadece büyüklüğe bağlı olmadığını, zemin ve yapısal faktörlerin de önemli rol oynadığını göstermektedir.

Ulusal Tehlike Haritası ve Yetersizliği

Türkiye'de 2019 yılında güncellenen ulusal tehlike haritası, binaların zemin durumuna göre risk değerlendirmesi sunmaktadır. Ancak son depremde Hatay'da beklenenden 3 kat daha fazla yer ivmesi ölçülmüştür. Bu durum, zemin etkisinin depremin yıkıcı etkisini nasıl artırdığını göstermektedir.

Deprem Şiddeti ve Risk Haritaları

Depremlerin büyüklüğünden ziyade şiddetine odaklanmak ve risk haritalarını buna göre güncellemek önemlidir. Türkiye'de 2010 yılında başlatılan ve 2020 yılında güncellenen risk haritası, Avrupa Birliği ile bütünleştirilmiş ve ilk defa risk kalitesi de sunulmuştur.

Sonuç

Depremlere karşı korunmak için geçmiş depremlerle ilgili bilgi, jeolojik bilgi ve yer sarsıntı modelleri kullanılarak risk haritalarının sürekli güncellenmesi gerekmektedir. 6.2 depreminden sonra yaşanan yıkımlar, bu konudaki eksikliklerin ve gerekli önlemlerin alınmamasının bir göstergesidir.


3 Yıl Öncesinden Tahmin Edilen Yıkım Bölgeleri

3 yıl öncesinden yapılan çalışmalarda, Türkiye'de olası yıkım bölgeleri kırmızı renkte gösterilmiştir. Bu bölgeler, son depremde en çok etkilenen bölgelerle örtüşmektedir.

Eldeki Bütçenin Doğru Kullanımı

81 ili dönüştürmek yerine, eldeki bütçeyi 3 yıl öncesinden kırmızı renkte gösterilen riskli bölgelere yatırmak daha doğru olurdu. Kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme kavramları birbirinden farklıdır. Kırmızı alanlarda kentsel dönüşüm, mavi alanlarda ise bina yenileme çalışmaları yapılmalıdır.

Önceliklendirme ve Bütçeleme

Bütçe sınırlı olduğu için, riskli bölgelere öncelik verilmeli ve bütçelendirme buna göre yapılmalıdır. Avrupa'daki bilim insanları, Türkiye'dekiler dışında, tüm Avrupa'da büyük bir deprem olduğunda nerelere yıkılacağını ön görebilmektedir.

Depremin Zamanı Bilinmese de Yıkım Tahmini Yapılabilir

Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz, ancak yıkım riski yüksek bölgeleri önceden belirleyebiliriz. Bu sayede, depremden önce gerekli önlemleri alarak can ve mal kaybını önleyebiliriz.

Haritanın Gösterdikleri ve Hızlı Çalışma

3 yıl öncesinden yapılan harita, bize olası yıkım bölgeleri hakkında bilgi vermektedir. Bu bilgiyi kullanarak, riskli bölgelerde hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm ve bina yenileme çalışmaları başlatabiliriz.

Deprem Riski ve Zemin Koşulları

Deprem riski sadece büyüklük ve şiddete bağlı değildir, zemin koşulları da yıkıcı etkiyi önemli ölçüde etkiler. Yumuşak zeminlerde yapılan binalar, depremde daha fazla hasar görmektedir.

TOKİ'nin Yer Seçimi ve Yer Sağlığı Haritası

TOKİ, depreme dayanıklı binalar inşa etmede önemli bir rol oynamaktadır. Yer seçimi konusunda titiz davranan TOKİ, bilimsel verileri ve yer mühendislerinin görüşlerini dikkate almaktadır.

İstanbul için hazırlanan "Yer Sağlığı Haritası", şehrin sağlam ve zayıf zeminlerini göstermektedir. Mavi alanlarda yer sağlığı bozuk olduğu için, buralarda kentsel dönüşüme öncelik verilmelidir.

Afete Hazırlık ve Yer Sağlığı

Şehri afete karşı hazırlamak için öncelikle yer sağlığı bozuk olan bölgelerdeki binalar yenilenmeli veya güçlendirilmelidir. Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler ve Zeytinburnu gibi riskli bölgelerde deprem sonrası çadır kurulma ihtiyacı, bu bölgelerin depreme karşı yeterince hazır olmadığını göstermektedir.

Asya Yakasının Nispeten Daha Güvenli Olması

Asya yakası, Avrupa yakasına göre daha sağlam zeminlere sahip olduğu için İzmit depreminde daha az hasar görmüştür.

Eurocode Standartları ve Zemin Etkisi

Depremde zemin etkisini göz ardı etmemek ve Eurocode standartlarına uymak önemlidir. Zemin etüdü 30 metreye kadar yapılmalı ve doğru ekipman kullanılmalıdır. Özel sektörde hızlı para kazanma hırsı, eksik zemin etütlerine yol açabiliyor. Denetim eksikliği de bu tür hataları göz ardı ediyor.

Sahte Zemin Etütleri ve Profesör Mühendislerin Önemi

Bazı firmalar, 30 metreye inmeden sahte raporlar düzenleyebilmektedir. Bu durum, depremde can kaybına yol açmaktadır. Profesör mühendisler, zemin etkisini doğru şekilde analiz ederek gerekli önlemlerin alınmasını sağlayabilir.

Avcılar Örneği ve Zemin Direnci

Avcılar'da yıkılan binaların zemin etkisinden etkilendiği açıkça görülmektedir. Zemin direnci yüksek olan yerlerde depremden etkilenme daha az olmuştur. 1999 depreminde de zemin etkisinin önemi vurgulanmış, ancak bu konuda yeterince çalışma yapılmamıştır.

Kahramanmaraş Depremi ve Öngörü

Kahramanmaraş'ta yüksek lisans yapan bir öğrenci tarafından 2020 yılında hazırlanan tezde, şehrin deprem riski yüksek olduğu belirtilmiştir. Bu öngörü, son depremde maalesef gerçekleşmiştir.

Kahramanmaraş'ta Yapı Denetimi ve Fay Hattı Üzerine İnşaat

Kahramanmaraş'ta depremde hayatını kaybeden bir öğrencinin, şehrin zemin bilgilerini güncellediği tez çalışması önemli bilgiler içeriyor. Son zamanlarda yapılan bu çalışmalara göre, sağlam zemine sahip binalar depremden daha az etkilenmektedir.

Yapı Denetim Belgesi ve Önemi

2012 yılından beri yapı denetim zorunluluğu vardır. Ev almadan veya kiralamadan önce mutlaka yapı denetim belgesi kontrol edilmelidir. Valilik ve belediyelerin görevi, afetlere karşı hazırlıklı olmaktır. Bu nedenle, yapı denetimden geçmeyen binaların kullanımı yasaklanmalıdır.

Fay Hattı Üzerine İnşaat Yasağı

Kahramanmaraş ve Sakarya'da fay hattı üzerine inşaat yasağı kalkmış durumda. Bu durum, deprem riskinin artmasına neden olmaktadır. Diri fay hattı üzerinde inşaat yapılmadan önce detaylı inceleme yapılmalı ve gerekli raporlar alınmalıdır.

Deprem Tehlikesini Azaltmak için Önlemler

Deprem tehlikesini ve sıvılaşma riskini azaltmak için gerekli önlemlerin alınması önemlidir. Ovalara yapılan binalar, depremden daha fazla etkilenmektedir. Risk haritaları dikkate alınarak, sağlam zemine sahip ve depreme dayanıklı binalar inşa edilmelidir.

Afet Yönetimi ve Risk Azaltma

Afet yönetimi sadece afet sonrası müdahale ve kurtarmadan ibaret değildir. Deprem öncesi yapılan çalışmalarla riski azaltmak da önemlidir. Türkiye'de afet yönetimi genelde afet sonrası müdahale olarak algılanmaktadır.

Afet Öncesi İyileştirme ve Risk Azaltma

Depremden etkilenmeyi azaltmak için afet sonrası müdahaleden ziyade afet öncesi iyileştirmeye ve risk azaltmaya odaklanmak gerekir. Kentsel dönüşüm ve zemin araştırmaları gibi çalışmalara yatırım yapmak önemlidir.

Deprem Senaryo Çalışmaları ve Mahalle Verileri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan deprem senaryo çalışmaları, mahalle bazında yıkım ve can kaybı tahminleri sunmaktadır. Bu bilgiler, gerekli önlemlerin alınması için kullanılabilir.

Kurumsal Baş Edelim Kapasitesi Eksikliği

Belediyelerin, depreme karşı bireysel başa çıkma kapasitesini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapması gerekmektedir. Mahalle bazında risk bilgileri paylaşmak ve olası can kayıplarını önlemek için gerekli adımları atmak önemlidir.

Marmara Bölgesi Deprem İzleme Merkezi

Marmara bölgesi 20 bölgeye ayrılmış ve her bölge için ayrı bir deprem izleme merkezi kurulmalıdır. Bu merkezler, bölgedeki depremleri izleyecek ve gerekli çalışmaları yürütecektir.

Sonuç

Afet yönetimi sadece devlet kurumlarının değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Risk azaltma ve afet öncesi iyileştirme çalışmaları için topyekûn bir seferberlik gereklidir.

Marmara Bölgesi Deprem Riski ve Çalışmalar

Marmara Bölgesi'nde deprem riskini azaltmak için doktora, lisans ve yüksek lisans çalışmalarını desteklemek önemlidir. Bu sayede, bölgedeki deprem tehlikesini daha iyi anlayabilir ve gerekli önlemleri alabiliriz.

Tektonik Stres ve Deprem Enerjisi Birikimi

2007 yılında yapılan bir çalışmada, Marmara Bölgesi'nde tektonik stresin düştüğü ve arttığı yerler belirlenmiştir. Bu bilgiler, deprem riskinin yüksek olduğu bölgeleri belirlemek için kullanılabilir.

Deprem Tekrarlanma Aralığı ve Kabuk Kalınlığı

Deprem tekrarlanma aralığı, kabuk kalınlığı ile ilişkilidir. Marmara Denizi'nde kabuğun ince olması, depremlerin tekrarlanma aralığını uzatabilir.

Bandırma ve Marmara Bölgesi Deprem Riski

Bandırma'da yakın tarihte büyük depremler meydana gelmiştir. Mart 2023'te meydana gelen depremden Marmara Bölgesi de etkilenmiştir. Bu nedenle, Bandırma ve Marmara Bölgesi'nde deprem riskini araştırmak ve gerekli önlemleri almak önemlidir.

Balıkesir ve Edremit Körfezi Deprem Riski

Balıkesir'de de geçmişte birçok deprem meydana gelmiştir. Edremit Körfezi, deprem açısından riskli bir bölgedir. Bu nedenle, Balıkesir ve Edremit Körfezi'nde de deprem riskini araştırmak ve gerekli önlemleri almak önemlidir.

TÜBİTAK Tehlike Haritası

TÜBİTAK tarafından hazırlanan tehlike haritası, Marmara Bölgesi'ndeki deprem riskini göstermektedir. Bu harita, depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve kentsel dönüşüm çalışmaları yapmak için kullanılabilir.

Sonuç

Marmara Bölgesi'nde deprem riskini azaltmak için bilimsel çalışmalara ve araştırmaya önem vermeliyiz. Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde gerekli önlemleri alarak can ve mal kaybını önleyebiliriz.

Sonuç ve Öneriler

Bandırma'nın da birinci dereceden deprem tehlikeli bir alanda olduğu açıkça görülmektedir.

Yapay Zekanın Kullanımı

Deprem riskinin azaltılması için yapay zeka gibi yeni teknolojilerden yararlanmak önemlidir. Yapı standartları ve risk azaltma stratejileri geliştirirken yapay zekadan faydalanılabilir.

Vatandaş Katılımı

Vatandaşların da deprem riskini azaltmak için aktif rol alması önemlidir. Yer ve yapı izleme merkezlerine katılarak ve eğitimlere katılarak farkındalıklarını artırabilirler.

Maliyeti 0 Olan Projeler

Bandırma ve Balıkesir için maliyeti 0 olan birçok proje geliştirilebilir. Bu projeler, depreme karşı bilinçlendirme ve farkındalık oluşturmaya yönelik olabilir.

Gönüllü Çalışmalar

Deprem riskinin belirlenmesi ve azaltılması için 10.000 gönüllüden oluşan bir ekip kurulabilir. Bu ekip, Bandırma'nın gerçek durumunu belirlemek için çalışmalara başlayabilir.

Toplumsal Farkındalık

Deprem riskinin azaltılması için toplumsal farkındalık çok önemlidir. Eğitimler ve bilgilendirme çalışmaları ile depreme karşı bilinçli bir toplum oluşturmak mümkündür.

Teşekkür ve Blog Sayfası

Bu önemli konuyu ele almak için bana bu fırsatı veren rektörümüze ve katılımcılara teşekkür ediyorum.





No comments:

Post a Comment

Malatya İli'nde 18 Eylül 2024 Depremi: Sismik Etkiler ve Toplumsal Sorumluluk

18 Eylül 2024 sabahı, saat 03:22'de , Türkiye'nin doğusunda bir kez daha sarsıldı. Malatya'nın 31 km güneydoğusunda , Çelikhan&...