Tuesday, October 15, 2024

Yaşam Bilimi ve İlimlerin Önemi: Geçmişten Günümüze

1. Teknolojik İyileştirmeler 💻

Öneri: Uzaktan katılım ve iletişim süreçlerini iyileştirmek için telekomünikasyon alanında daha fazla yatırım yapılmalı. Oturum başkanlarının, uzaktan katılanların sorularını konuşmacılara iletebilmesi için önlerine bilgisayar veya tablet konulması öneriliyor.

Gerekçe: İlk toplantıda yaşanan iletişim ve görüntü ile ilgili eksiklikler düzeltilmişti, ancak bazı katılımcılar uzaktan bağlanmada sorun yaşadıklarını belirtti. Bu da erişilebilirliği artırmak adına dijital araç ve platformların güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Daha verimli bir katılım sağlanması için teknolojik altyapının geliştirilmesi önemlidir. 📡


2. Müfredat ve Eğitim Reformları 📚

Öneri: Kur'an'da yer alan bilimsel gerçeklerle örtüşen ayetlerin hutbelere ve vaazlara eklenmesi için, vaizlerin "Arz Ayetleri Eğitimi" alması sağlanmalı.

Gerekçe: Kur'an'da bilimsel gerçeklerle örtüşen birçok ayetin bulunduğu belirtilmiştir. Eğitim müfredatına dahil edilmesi zor olsa da, bu bilgilerin hutbeler ve vaazlar aracılığıyla halka aktarılması, bilim ve din arasındaki ilişkinin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacaktır. Bu, topluma bilimsel ve teolojik bakış açıları kazandıracaktır. 🌍


3. Sempozyumun Düzenli Hale Getirilmesi 🗓️

Öneri: İslam, bilim ve toplum arasındaki kesişimi sürekli tartışmak amacıyla ARZ sempozyumu düzenli olarak yapılmalıdır. Her yıl farklı bir İslam ülkesinde Türkiye DIYK tarafından organize edilmesi, sempozyumun mobilize edilmesini sağlayacak ve markalaştıracaktır.

Gerekçe: Katılımcılar, sempozyumun kurumsallaştırılması ve akademik değişim ile kamuoyu katılımına zemin hazırlayacak bir platform haline getirilmesi gerektiği konusunda hemfikirdi. Düzenli etkinlikler, bilimsel ve dini alanlarda yeni perspektifler geliştirerek geniş kitlelerin dikkatini çekebilir. Türkiye'de başlatılan ARZ Sempozyumu'nun markalaştırılması, etkinliğin uluslararası alanda daha tanınır olmasına katkıda bulunacaktır. 📖


4. Bulguların Yayınlanması ve Yaygınlaştırılması 📝

Öneri: Sempozyumda elde edilen bulguların uluslararası bir dergi ile anlaşılarak, "Special Issue" kapsamında sunulan tebliğler, toplantıya katılan bilim insanlarının "Guest Editors" olması ile hakemden geçirilmeli ve ulaşılabilir, prestijli dergilerde basılması gerekir.

Gerekçe: Toplantılardan elde edilen içgörülerin resmi bir yayın aracılığıyla paylaşılması, bilimsel ve teolojik entegrasyonu destekleyecek ve sempozyumun daha geniş bir kitleye ulaşmasına olanak tanıyacaktır. Sempozyum bildirilerinin yayınlanmasını takip eden ikinci aşama olarak önerilmektedir. 🌐


5. Disiplinler Arası İşbirliği 🤝

Öneri: Kutsal Ekoloji veya Kutsal Sismoloji gibi derslerin tek bir akademisyenin vermesi yerine, multidisipliner bir yaklaşımla İlahiyat ve Mühendislik gibi farklı fakültelerden öğretim üyelerinin birlikte ders vermesi teşvik edilmelidir. Rektörlük havuz dersi kapsamında herkese açık seçmeli ders formatları oluşturulması önerilmektedir.

Gerekçe: Farklı disiplinler arasındaki işbirliği, bilginin daha geniş bir perspektiften ele alınmasına katkı sağlayacaktır. Sempozyumda her oturum, multidisipliner bir bakışı temsil eden örnek çalışmalardı. Kur'an'da yer alan arz ayetlerini ilahiyatçı veya din uzmanlarının anlatması, akabinde bilimsel açıdan ilgili uzmanların değerlendirmeleri, önemli bir multidisipliner bakış açısının örneği olarak uygulandı. Bilimsel ve dini yaklaşımlar arasındaki diyalog, her iki alanda da önemli sonuçlar doğurabilir. 🌱


6. Kalite ve Verimlilik 🚀

Öneri: Bilimsel araştırmaların kalitesinin ve verimliliğinin artırılması amacıyla DIYK Lisans Üstü Bursları ile ortak danışmanlı lisans üstü çalışmaların yapılması önerilebilir.

Gerekçe: Multidisipliner açıdan Arz ayetlerinin incelenmesi, bilimsel çalışmaların hem kalite hem de verimlilik açısından güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu tür çalışmalar, sempozyumda bitmez; akademik ortamda devam eder ve çıktıları DIYK meal ve tefsir komisyonlarına feedback sağlar. Bu, bilimsel sonuçların güvenilirliğini artıracak ve daha verimli çalışmalara imkan tanıyacaktır. 📊


7. Açık Katılımın Desteklenmesi 👐

Öneri: Sempozyumlarda açıklık ve katılımı artırmak için, herkese kayıt yaptırmadan katılma imkanı sağlanmalı.

Gerekçe: Daha fazla insanın katılımını teşvik etmek, hem akademik hem de halk seviyesinde daha geniş bir katılımın sağlanmasına yardımcı olacaktır. Açık ve erişilebilir bir ortam, bilgi paylaşımının daha demokratik ve yaygın olmasını sağlar. 🌍


8. Diyanet TV Programı Önerisi 📺

Öneri: Diyanet TV'de DIYK uzmanları veya sempozyuma katılım sağlamış farklı uzmanlar moderatörlüğünde, "Kur'an ve Ayetler Işığında Arz Ayetleri" başlıklı haftalık en az iki saatlik bir program oluşturulması. Sempozyumda oturum formatı esas alınarak, "Bilim ve İslam" başlıklı bir programın başlatılması için DIYK Sempozyum kurulunun tavsiyede bulunması yararlı olacaktır.

Gerekçe: Bu tür bir program, Kur'an'da geçen arz ayetlerinin bilimsel bakış açısıyla ele alınmasına olanak tanıyacak ve toplumda daha geniş bir farkındalık oluşturacaktır. Uzmanların katılımı ile daha derin ve çeşitli bakış açıları sunularak, izleyicilerin ilgisi çekilebilir. 📖


Bu öneriler, sempozyum sonrası atılacak adımların önemini ve potansiyel etkilerini vurgulamaktadır. Herkesin katkıda bulunabileceği bir platform oluşturmak, bilim ve din arasındaki ilişkiyi güçlendirecektir.

ARZIN YARATILIŞ SÜRESİ

Uzay ve Yıldızların Oluşumu Üzerine

Giriş

Umut, umut, umut... Yavaş konuşuyorum çünkü bu konu gerçekten karmaşık. Ben, imam hatip mezunu olarak, bu konular üzerinde derin bir düşünme yeteneğine sahibim. Bugün dünya hayatından, uzaydan ve yıldızların oluşumundan bahsedeceğim.

Dünya ve Yıldızların Oluşumu

Dünya, fiziksel anlamda önemli bir noktadır. Biz burada, yıldızların nasıl oluştuğunu ve bunların evrenin diğer unsurlarıyla nasıl ilişkilendiğini anlamaya çalışıyoruz. Fiziksel olaylar, yıldızların yaratılmasına bağlıdır ve evrenin oluşumu bu süreçle başlar. Bu, milyarlarca yıl süren bir yolculuktur.

Büyük Patlama Teorisi

Büyük patlama, evrenin ilk anlarında meydana gelen bir olaydır. Her şeyin başladığı, hiçbir şeyin olmadığı bir noktada patlama gerçekleşmiştir. Yıldızların ve galaksilerin oluşumu, bu patlamanın sonuçlarıdır. Zamanla, bu yıldızlar arasındaki etkileşimler, galaksilerin oluşumunu hızlandırmıştır.

Gözlemsel Deliller

Gözlemsel deliller, büyük patlama teorisinin geçerliliğini destekler. Yıldızların ışıkları, bizden uzaklaşırken kırmızıya kaymaktadır. Bu durum, yıldızların ve galaksilerin bizden uzaklaştığını gösterir. Evrenin genişlemesi, bu fenomenin bir sonucudur.

Sonuç

Galaksilerin ve yıldızların oluşumu, uzayda meydana gelen karmaşık etkileşimler sonucunda ortaya çıkar. Bu etkileşimler ve gözlemler, evrenin dinamik yapısını anlamamıza yardımcı olur.


Anlamın Peşinde: Geçmişten Günümüze Gözlemler

Bu metin, bir konuşmanın veya sohbetin yazıya dökülmüş hali olarak karşımıza çıkıyor. Anlaşılan o ki, konuşan kişiler karmaşık konular etrafında düşüncelerini ifade etmeye çalışırken, bazı ifadeler eksik kalmış veya belirsizleşmiş. Şimdi, bu karmaşık yapıyı sadeleştirerek daha anlaşılır hale getirelim.

Ana Temalar: Bilim ve Gözlem

Konuşma, evrenin doğası, bilimsel gözlemler ve insanın bu gözlemler üzerinden gelişimi üzerine yoğunlaşıyor. İnsanlar, yaşadıkları coğrafyada karşılaştıkları olayları anlamlandırma çabası içerisindeler. Özellikle yıldızların gözlemlenmesi ve bu gözlemlerin insan hayatındaki yeri vurgulanıyor.

Yıldızların İzinde: Bilimsel Keşifler

Konuşmanın önemli bir bölümü, yıldızların incelenmesine ve bu incelemelerin insan bilincine katkısına odaklanıyor. Yıldızlar, insanlık tarihi boyunca merak ve araştırma konusu olmuştur. Ancak, belirli bir noktada, yıldızların gözlemlerinin nasıl yapıldığı ve bu gözlemlerden neler öğrenildiği hakkında belirsizlikler ortaya çıkıyor. Bu belirsizlikler, konuşma esnasında katılımcıların birbiriyle olan iletişiminde de hissediliyor.

Kozmosun Dili: Bilim ve Din

Bir diğer önemli tema, bilim ve din arasındaki ilişki. Bu konuda yapılan tartışmalar, insanların dünyayı nasıl anlamlandırdıkları üzerine yoğunlaşıyor. Müslüman bilim insanlarının tarih boyunca evrene dair görüşleri ve bu görüşlerin zamanla nasıl değiştiği, tartışmaların odak noktasını oluşturuyor. Geçmişteki düşüncelerin günümüze nasıl ışık tuttuğu ve insanların bu bağlamda neler öğrendiği ele alınıyor.

Sonuç: Bilimin Gücü ve İnsanlığın Geleceği

Sonuç olarak, konuşmanın genelinde bilimin insan yaşamındaki yeri, doğanın anlaşılmasına katkısı ve evrene dair sorgulamalar ön planda. Bilimin ışığında yapılan gözlemler, insanlığın geleceğine yön verebilirken, geçmişten gelen bilgilerin de önemini vurguluyor. Bu bağlamda, insanın doğaya bakışı, bilimin gelişimi ve insanlığın ilerleyişi arasındaki bağlantı üzerinde duruluyor.

Metin, karmaşık yapısıyla birlikte zengin düşünsel içeriğe sahip; ancak netlik ve anlaşılabilirlik açısından yeniden düzenlenmesi gerekmekte. Bu tür sohbetler, insanın merakını ve keşif tutkusunu besleyen bir kaynak olma niteliği taşıyor. Geçmişle günümüz arasında köprüler kurarak, insanlığın evrene dair sorularına yanıt arayışına katkıda bulunuyor.

Dünya'nın Katmanları ve Jeoloji Bilimi Üzerine Konuşma

Giriş
Bu metin, dünyanın yapısı ve jeolojisi hakkında bir konuşmanın yazıya dökülmüş hali olup, bazı ifadelerin eksik veya karmaşık olduğunu görebiliriz. Aşağıda metindeki ana temalar belirlenip sadeleştirildi ve daha anlaşılır hale getirildi.


Dünya'nın Yapısı
Konuşmada, dünyanın iç yapısının katmanlarından bahsediliyor. Dünya, dış kabuk, iç çekirdek ve dış çekirdek olarak üç ana katmandan oluşmaktadır. Yüzeyden derinlere doğru inildiğinde, yoğunluğun arttığı ifade ediliyor. Özellikle, yoğunluğu farklılaşan kayaçların oluşumunu anlatmak için örnekler veriliyor.

Yoğunluk ve Derinlik
Derinlikte yoğunluğun arttığı vurgulanıyor. Türkiye'de yapılan jeolojik çalışmalarla, yer kabuğunun 12 kilometre derinliğine kadar inilebildiği, okyanus tabanlarında ise bu derinliğin 8-10 kilometreye kadar düştüğü belirtiliyor. Jeofizik verilerle bu katmanların incelendiği ve çeşitli laboratuvar çalışmalarıyla desteklendiği aktarılıyor.

Enerji ve Depremler
Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde, depremlerin enerji kaynağı olarak nasıl oluştuğuna dair bilgiler veriliyor. Depremlerin oluşum süreci, yer hareketleri ve bu hareketlerin enerjiyi nasıl serbest bıraktığı üzerine yorumlar yapılıyor. Ayrıca, bu süreçlerin nasıl gözlemlendiği ve analiz edildiği anlatılıyor.

Kimyasal Ayrışma ve Oluşum Süreci
Dünya'nın yüzeyindeki kimyasal ayrışma süreci, yer yüzeyinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu ayrışma süreci, sıcaklık ve basınç değişimleriyle etkileniyor ve yeni mineral oluşumlarına yol açıyor. Bu bağlamda, araştırmaların ve deneylerin önemine vurgu yapılıyor.

Sonuç
Özetle, konuşmada, dünyanın katmanları, yoğunluk değişimleri, depremlerin oluşumu ve kimyasal ayrışma süreçleri üzerinde duruluyor. Bu bilgiler, jeoloji biliminin temel unsurlarını oluşturmakta ve dinleyicilere yer bilimi konusunda daha derin bir anlayış kazandırmayı hedefliyor.


Arz Kavramı Üzerine Bir İnceleme

Bu metin, karmaşık ve düzensiz bir yapıya sahip; muhtemelen bir konuşmanın ya da sohbetin yazıya dökülmüş hali. İçerisinde eksik ifadeler ve net olmayan cümleler bulunmakta. Konuşma esnasında anlaşılan bazı bölümler eksik veya tam olarak netleşmemiş olabilir.

Giriş: Arzın Anlamı

"Arz" kelimesi, Kuran'da çeşitli anlamlar taşıyan önemli bir terimdir. Bu kelime, sadece "yeryüzü" veya "toprak" anlamına gelmekle kalmaz; aynı zamanda daha derin ve semavi anlamlar da içerir. Arz kelimesinin yeryüzü ile olan bağlantısı, insanların dünya üzerindeki yaşam alanını ifade ederken, aynı zamanda kozmik bir perspektif sunar.

Yaratılış ve Arz

Yaratılış sürecinde, "arz" kelimesinin nasıl geçtiği Kuran'da belirgin bir şekilde yer alır. Arzın yaratılışı, bilimsel verilerle desteklenen bir anlatım sunar. Bu bağlamda, arzın anlamı sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda manevi ve kozmik bir boyut da taşır. Kuran’daki açıklamalar, bilimsel yorumlarla örtüşürken, arzın çok yönlü doğasına ışık tutar.

Günlük Hayatta Arz

Arz kelimesinin günlük hayattaki kullanımı da dikkat çekicidir. Dini metinlerde sıkça rastlanan bu terim, insan ilişkileri ve çevre ile olan etkileşimleri yansıtır. Arz, hem fiziksel olarak yaşadığımız yerleri hem de manevi bir zemin olarak iç dünyamızı ifade eder.

Müfessirlerin Tanımları

Müfessirler, "arz" kelimesini genellikle yeryüzü olarak tanımlarlar. Bu tanım, İslami anlayışla derin bir bağlantıya sahiptir. Müfessirlerin açıklamaları, arzın kapsamını genişleterek, sadece bir fiziksel alan değil, aynı zamanda insanın manevi ve sosyal yaşamını da kapsayan bir çerçeve sunar.

Sonuç: Arzın Çok Boyutluluğu

Arz kelimesinin anlamı ve kapsamı üzerine yapılan bu inceleme, terimin çok boyutlu doğasını ortaya koymaktadır. Yeryüzü ile ilişkili anlamların yanı sıra, arzın semavi ve kozmik perspektifleri de önem taşımaktadır. Bu çok yönlülük, hem bireysel hem de toplumsal yaşamda arzın nasıl algılandığını etkiler.

Bu metin, "arz" kavramının derinliğini anlamak ve onun günlük yaşamda nasıl bir yer edindiğini gözler önüne sermek amacıyla kaleme alınmıştır.


Yaşam Bilimi ve İlimlerin Önemi: Geçmişten Günümüze

Bilim ve ilim tarihimiz, insanlığın varoluşundan bu yana büyük önem taşımıştır. Bu yolculuk, Hazreti Âdem’den günümüze kadar, ilimle insanlığın yolunu aydınlatan peygamberlerle başlamış ve devam etmiştir. İnsanlık tarihindeki önemli gelişmelerden biri, Allah’ın peygamberlerine gönderdiği vahiylerdir. Vahiyler sadece dini bilgiler vermekle kalmamış, aynı zamanda kainatı ve doğayı anlama yolunda insanlara ışık tutmuştur.

Kur’an ve Kainatı Okuma

Kur'an'ın ilk emri olan "Oku" ifadesi, sadece yazılı metinleri değil, aynı zamanda doğadaki işaretleri, yani kevni ayetleri de okumayı içerir. Bu yaklaşım, hem Kur'an ayetlerinin hem de kainattaki işaretlerin derinlemesine anlaşılmasını gerektirir. Bu anlayışla tarih boyunca Müslüman alimler, sadece dini ilimlerle değil, aynı zamanda pozitif bilimlerle de ilgilenmişlerdir.

Müslüman Alimlerin Bilime Katkıları

Özellikle 7. ve 11. yüzyıllar arasında Müslüman alimler, tıptan matematiğe, fizikten astronomiye kadar pek çok alanda önemli çalışmalar yapmışlardır. Bu dönem, Müslümanların bilimsel gelişmelerde zirveye ulaştığı bir zaman dilimidir. Örneğin, İbn Sina’nın "El-Kanun Fi’t-Tıb" adlı eseri, Avrupa’da asırlarca okutulmuş bir başyapıttır. Yine İbn Rüşd ve diğer Müslüman bilim insanları, Batı’nın bilimsel gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlardır.

İlimlerin Tasnifi: Dini ve Pozitif Bilimler

Müslüman alimler için ilim, sadece dini ilimlerle sınırlı değildi. Onlar, pozitif bilimlerin de Allah’ın yaratışını anlamada önemli olduğunu savunuyorlardı. Bu yüzden, İslam dünyasında dini ve pozitif bilimler arasında bir ayrım yapılmamıştır. Müslüman bilim insanları hem dini hem de pozitif bilimlerde zirveye ulaşmayı başarmışlardır.

İnterdisipliner Çalışmaların Önemi

Bugün, bilimsel çalışmalarda disiplinler arası yöntemlerin önemi büyüktür. Farklı bilim dallarının bir araya gelmesi, bilginin derinlemesine anlaşılmasını sağlar. Örneğin, mühendislik öğrencilerinin tarih veya ilahiyat dersleri alabilmesi, onların düşünsel kapasitelerini genişletir. Üniversitelerde bu tür interdisipliner yaklaşımların benimsenmesi, öğrencilere daha geniş bir perspektif sunar.

İlim ve Kuran: Birbirini Tamamlayan Kaynaklar

Kur’an-ı Kerim, ilmi çalışmalar için bir rehberdir. Müslüman alimlerin yaptığı çalışmalar da bu rehberliğin bir sonucudur. Bugün, farklı ülkelerden bilim insanlarının katıldığı sempozyumlar, ilim ve dinin bir araya geldiği platformlar olarak öne çıkmaktadır. Bu tür çalışmalar, Kur’an ayetleri ile kainat ayetleri arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Sonuç

Müslümanların bilim ve ilim tarihine katkıları, sadece dini değil, aynı zamanda pozitif bilimler alanında da büyük olmuştur. Bugün, bu mirası daha ileri taşımak, yeni nesillerin hem dini hem de bilimsel alanda donanımlı olmalarını sağlamakla mümkündür. İlim, nerede bulunursa alınmalı ve bu bilgiler, insanlığın faydasına kullanılmalıdır.

Not: Prof.Dr. Ali Erbaş'ın konuşmasından özetlenmiştir.


Ankara'da, 25-27 Eylül 2024 tarihleri arasında, bilim insanları ve din alimleri dünyanın sırlarını çözmek için bir araya gelecekler. Konu, büyük ve anlamlı: Arz yani yeryüzü. Ama bu seferki bakış açısı sıradan bir coğrafya dersinden çok daha derin. Kur'an ayetleri ve bilimsel veriler ışığında Arz’ın yapısal özellikleri tartışılacak. Peki neden bu kadar önemli bu sempozyum?

Bir düşünün: Kur'an’da geçen ayetlerle modern bilimin bulguları bir araya geliyor. Sadece yeryüzünün nasıl oluştuğunu değil, yeryüzünün katmanlarının ve yapısal özelliklerinin ne anlama geldiğini de konuşacaklar. Bu sempozyumda anlatılanlar sadece bilim insanlarına değil, aslında hepimize hitap ediyor.

Cumhurbaşkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın himayesinde düzenlenen Uluslararası Arz Sempozyumu, din ile bilimin bir arada nasıl ele alınabileceğinin en güzel örneklerinden biri olacak. Ankara’da düzenlenecek bu büyük buluşma, Kur’an ayetlerinin bilimsel verilerle nasıl örtüştüğünü inceleyecek.

Sempozyumun açılışında, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve diğer önemli isimler, dinin ve bilimin ortak noktalarda buluşmasının ne kadar değerli olduğunu vurgulayacak. İlk oturumda, "Arz’ın Yaratılış Süresi ve Katmanları" başlığı altında konuşmalar yapılacak. Kur’an ayetleri üzerine yapılan bu derin bilimsel yorumlar, din ve bilimin birbirinden ne kadar çok öğrenecek şeyleri olduğunu bir kez daha gösterecek.

Bu sempozyumda dikkat çeken oturumlardan biri de yeryüzünün yapısal özelliklerine dair tartışmalar olacak. Katılımcılar, yeryüzünün yayılmasından, katmanlarındaki yapısal özelliklere kadar geniş bir yelpazede bilimsel yorumlar getirecek. Mesela, "Arz'ın beşik olması" gibi ayetler üzerinden modern bilim ile inanç arasındaki köprüler kurulacak.

Ancak bu sempozyum sadece bilim insanlarının değil, herkesin anlayabileceği, katılabileceği bir buluşma olacak. Konuşmalar sırasında yapılan açıklamalar sade ve anlaşılır tutulacak. Din ile bilimin böylesine harmanlandığı bu tarz etkinliklerin daha fazla insanın ilgisini çekmesi bekleniyor.

Bu büyük sempozyumda, Tunus'tan Irak’a, ABD’den Türkiye’ye birçok farklı ülkeden bilim insanları yer alacak. İklim biliminden jeofiziğe, fiziksel yapıları yorumlayan uzmanlar ile Kur'an ayetlerinin anlamını keşfetmeye çalışan din alimleri yan yana oturacak. Her biri, yeryüzünün sırlarını anlamak için büyük bir çaba sarf edecek.

Sonuç olarak, 25-27 Eylül 2024 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirilecek Uluslararası Arz Sempozyumu, sadece akademik bir toplantı değil, insanlığın yeryüzü ile olan derin bağını keşfetme çabası olacak. Bu üç gün sürecek etkinlik boyunca, bilim insanları ve din alimleri arasındaki işbirliği sayesinde Kur’an ayetleri ve modern bilimin verileriyle yeryüzü yeniden yorumlanacak.

Belki siz de bir sonraki sempozyuma katılıp bu derin bilgilere tanıklık edersiniz!



















No comments:

Post a Comment