Sunday, November 19, 2023

Deprem Riskini Azaltma Rehberi - 05

Merhaba Değerli Okuyucular,

Bugün burada "Hastanelerde Deprem Riskinin Azaltılması" dersini veren bir Jeofizik Profesörü olarak, öğrencilerimizin proje ödevleri kapsamında ortaya attıkları önemli sorunları ele almak amacıyla bir aradayız. Deprem bilimi ve güvenliği konularında meraklı, bilinçli ve çözüm odaklı bir topluluğun bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz.

Öğrencilerimizin ortaya koyduğu bu projeler, Türkiye'de sismik tehlike haritası güncellemeleri, kötü zeminlerin deprem riski üzerindeki etkileri, deprem yer hareket düzeyleri ve halkın bilgilendirilmesi, yerel zemin sınıfları ve inşaat uygunluğu gibi konulara odaklanıyor. Bu konular, deprem risklerini azaltma ve toplumumuzun daha güvende olmasını sağlama konusunda hayati öneme sahiptir.

İlk makalemizde, Türkiye'de sismik tehlike haritaları güncellemelerinin gecikmelerini ve bu süreci hızlandırmak için neler yapılabilir sorusunu ele alacağız. Kuzey Amerika'da bu haritalar neden daha sık güncellenirken, Türkiye'de güncelleme neden 23 yıl sonra gerçekleşti? Bu sorunun cevabını arayarak, daha güncel ve doğru bilgilere nasıl ulaşabileceğimizi inceleyeceğiz.

Siz de deprem riskleri, sismik güvenlik, ve depreme dayanıklı binalar hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, bu sayfayı takip etmeye devam edin. Öğrencilerimizden gelen sorulara ve önerilere her zaman açığız ve bu önemli konularda daha fazla insanı bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz.

PROJE 365 SORULARI


TEMEL KAVRAMLAR

Jeofizik Tehlike Kuşakları
Avrupa'da kullanılan deprem tehlike haritası nasıl çalışır ve deprem şiddeti neye dayanarak belirlenir? Deprem Tehlike Haritası, gelecekteki olası yerel veya daha uzak bölgelerde meydana gelebilecek depremlerin neden olduğu beklenen yer sarsıntısının belirli bir konumda ne kadar olacağını gösterir. Yer sarsıntısı, genellikle "g" yüzdesi olarak ifade edilen Peak Ground Acceleration (PGA) olarak ifade edilir, bu değeri Dünya'nın yerçekimi ivmesi olarak kabul ediyoruz. Avrupa'nın deprem tehlike haritasında görünen değerler, Avrupa'nın güncellenmiş deprem tehlike modeli (ESHM20) hesaplamalarına dayanmaktadır.

Avrupa Deprem Tehlike Haritası Nasıl Okunur? Düşük tehlike bölgeleri beyazdan yeşile, orta tehlike bölgeleri sarıdan turuncuya ve yüksek tehlike bölgeleri koyudan mora kadar farklı renklerle gösterilir.

Güncel tasarım kurallarına göre, depreme dayanıklı konut veya ofis binaları, belirli bir zaman diliminde (örneğin 50 yıl) aşılabilecek deprem sarsıntısı seviyelerini karşılayacak şekilde tasarlanır. Bu, tipik bir konut binasının ortalama beklenen ömrüdür ve ayrıca tehlike dönüş süresi veya yinelenme periyodu olarak adlandırılan 475 yıl boyunca aşılabileceği beklenen sarsıntıyı ifade edebilir.

Avrupa Deprem Tehlike Haritası, farklı bölgeler hakkında bize neler anlatır? 

Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk, İtalya ve Romanya, Avrupa'nın en yüksek deprem tehlikesine sahip ülkelerdir ve diğer Balkan ülkeleri bu sırayı takip eder.

Ancak, deprem tehlikesi aynı zamanda Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İzlanda, Norveç, Portekiz, Slovenya, İspanya ve İsviçre'nin bazı bölgelerinde de dikkate değerdir. Ancak düşük veya orta derecede deprem tehlikesi olan bölgelerde bile depremler her zaman meydana gelebilir.

Küresel Sismik Tehlike Haritası, ne tür bilgiler sunar ve hangi amaçlarla kullanılabilir?
 
Global Sismik Tehlike
Küresel Deprem Modeli (GEM) Küresel Sismik Tehlike Haritası (sürüm 2023.1), 760-800 m/s kesme hızıyla karakterize edilen referans kaya koşulları (Vs30) için 50 yılda %10 olasılıkla aşılabilecek Zirve Zemin Hızı (PGA) dağılımını göstermektedir.
 

Bu harita, çeşitli kuruluşlar ve projeler tarafından geliştirilen ulusal ve bölgesel olasılıksal sismik tehlike modellerini kullanarak, GEM Vakfı bilim adamları ile işbirliği yaparak oluşturulmuştur. Bu sürüm, 2018'den önceki sürümden güncellemeleri temsil ediyor ve dünya genelinde çoğu bölgede gelişmeler sunuyor, aynı zamanda önceki sürüme göre daha yüksek bir mekânsal çözünürlüğe sahip (yaklaşık 2.5 kat).

Bu harita şimdi ilk kez CC BY-NC-SA 4.0 lisansı altında doğrudan indirilebilir bir raster biçiminde ve çevrimiçi etkileşimli bir görüntüleyici (CC BY-NC-SA 4.0) ile mevcuttur. Ayrıca, bu sayfadaki bağlantılar aracılığıyla bir PDF poster ve yüksek çözünürlüklü PNG (CC BY-SA 4.0) bulunmaktadır.

Ayrıca, 50 yılda %2 ve %10 aşılma olasılığı için referans kaya ve mekânsal olarak değişken zemin koşulları hesaba katılarak hesaplanmış PGA ve spektral ivme (SA) için dört titreşim periyodunu (0.2s, 0.3s, 0.6s ve 1.0s) içeren 20 katmanlı kapsamlı haritalar da mevcuttur. "Lisans Talebi" düğmesine tıklayarak, tam set veya bireysel katmanlar, araştırma ve kamu yararı uygulamaları için ücretsiz olarak talep edilebilir veya ticari uygulamalar için lisans ücreti talep edilebilir.

Kaynak: K. Johnson, M. Villani, K. Bayliss, C. Brooks, S. Chandrasekhar, T. Chartier, Y. Chen, J. Garcia-Pelaez, R. Gee, R. Styron, A. Rood, M. Simionato, M. Pagani (2023). Global Earthquake Model (GEM) Seismic Hazard Map (version 2023.1 - June 2023), DOI: https://doi.org/10.5281/zenodo.8409647




Sebep ve Çözüm: 
Türkiye'de Sismik Tehlike Haritası Güncellemeleri


  • Kuzey Amerika'da Sismik Tehlike Haritaları (STH) 5 yılda bir güncellenirken, Türkiye'de 1996'da yapılan STH güncellemesi neden 23 yıl sonra 2019'da gerçekleştirildi? Türkiye'de Sismik Tehlike Haritası güncellemelerinin bu kadar uzun sürmesinin sebebi nedir ve bu süreci hızlandırmak için neler yapılabilir?@tugbadogan3150 
  • Kuzey Amerika'da deprem tehlike haritaları 5 yılda bir güncellenirken, Türkiye'de 1996 yılında yapılan deprem haritasına son güncelleme 23 yıl sonra 2019 yılında gelmiştir. Ülkemizde deprem tehlike haritalarındaki güncellemelerin bu kadar uzun sürmesinin nedeni nedir? Bu güncellemelerin sıklaştırılması için nasıl çalışmalar yapılabilir? @mevacaprak

Türkiye'de Sismik Tehlike Haritası (STH) güncellemelerinin Amerika'daki gibi düzenli aralıklarla yapılmamasının birden çok nedeni vardır:

Kaynak Sorunları: Sismik tehlike haritası güncellemeleri için önemli bir kaynak gereklidir. Bu kaynaklar, yeraltı sismoloji araştırmaları, jeolojik çalışmalar, yeraltı kayaç örneklemeleri, GPS verileri ve diğer verileri içerir. Türkiye'nin bu tür kaynaklara erişimi sınırlı olabilir veya bu kaynakları toplamak ve analiz etmek zaman alabilir.

Teknolojik İlerlemeler: Sismoloji, jeofizik ve jeoloji alanlarında teknolojik ilerlemeler, deprem tehlikesini daha iyi anlamamıza ve daha doğru haritalar oluşturmamıza yardımcı olur. Bu nedenle, güncellemeler teknolojik ilerlemelerle uyumlu hale getirilmelidir. Türkiye'de bu ilerlemelerin takip edilmesi ve uygulanması bazen gecikebilir.

Bürokrasi ve Finansman: Sismik tehlike haritası güncellemeleri için gerekli olan süreçler ve finansman, bürokratik ve ekonomik zorluklarla karşılaşabilir. Proje onayları, bütçe tahsisleri ve diğer faktörler bu süreci uzatabilir.

Sosyal ve Ekonomik Öncelikler: Türkiye, depremlere karşı tedbirler almak için birçok acil önceliğe sahiptir ve kaynakların yönlendirilmesi gereken birçok sorun vardır. Bu nedenle sismik tehlike haritası güncellemeleri diğer acil ihtiyaçlarla rekabet edebilir.

Bu süreci hızlandırmak için aşağıdaki adımlar atılabilir:


Finansmanı Artırmak: Türkiye hükümeti ve diğer ilgili kurumlar, sismik tehlike haritası güncellemeleri için daha fazla kaynak tahsis edebilir. Daha fazla bütçe, daha fazla uzman istihdamı ve daha fazla teknolojik ekipmanın kullanımı bu süreci hızlandırabilir.

İşbirliği ve Veri Paylaşımı: Türkiye, diğer ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak veri paylaşımını artırabilir. Bu, daha kapsamlı ve güncel verilere erişimi kolaylaştırabilir.

Teknolojik İlerlemeleri Kullanmak: En son sismoloji, jeofizik ve jeoloji teknolojilerini kullanarak, daha hızlı ve daha hassas güncellemeler yapabilirler.

Eğitim ve Kapasite Geliştirme: Sismik tehlike haritası güncellemeleri için yerel uzmanların eğitilmesi ve kapasitelerinin geliştirilmesi önemlidir. Bu, daha fazla yerel kaynağın kullanılmasını sağlayabilir. PSHA (Olasılıklı Deprem Tehlike Analizi) uzmanlarının istihdamı gerekebilir.

Halk Bilincini Artırmak: Deprem tehlikesine karşı kamu bilinci ve hazırlık önemlidir. Halkın deprem riskini ve önlemlerini daha iyi anlaması için eğitim kampanyaları veya okullarda sismoloji kültürü dersleri veya sismik okulların çoüaltılmasıyla farkındalığın yükseltilebilir.

Tüm bu adımlar, Türkiye'de sismik tehlike haritası güncellemelerinin daha sık ve etkili bir şekilde yapılmasına yardımcı olabilir. Bu, deprem riskini daha iyi anlama ve bu risklere daha iyi hazırlanma kapasitesini artırabilir.

Kötü Zemin ve Deprem Riski: Yerleşim Planı ve Önlemler


VS 30(m/s) haritasına göre kötü zeminde bulunan bir bölgeyi kullanmanın olanakları ve yerleşim planının deprem sırasındaki etkilerini azaltmak için alınabilecek önlemler nelerdir? @asldogan4051


VS30 (Yüzey Sismik Hız) değeri düşük olan bölgeler kötü zemin koşullarına işaret eder. Bu tür bölgelerde yerleşim ve inşaat faaliyetleri, deprem sırasında daha büyük riskler taşıyabilir. VS30 haritasına göre kötü zeminde bulunan bir bölgeyi kullanmanın olanakları ve deprem sırasındaki etkilerini azaltmak için alınabilecek önlemler şunlar olabilir:

Mühendislik İncelemeleri: Kötü zemin koşullarına sahip bir bölgeye inşaat yapmayı düşünüyorsanız, profesyonel yerel mühendislerden ve jeofizik mühendisliği uzmanlarından tavsiyesi almalısınız. Zeminin türü, taşıma kapasitesi ve yeraltı su seviyeleri gibi faktörlerin detaylı bir incelemesi yapılmalıdır.

Bina Tasarımı ve İnşaat: Kötü zemin koşullarına sahip bir bölgede bina tasarımı ve inşaatı, depreme dayanıklılığı artırmak için özel dikkat gerektirir. Binanın temel ve yapısal sistemleri, yerel zemin koşullarına uygun olarak tasarlanmalıdır.

Yerleşim Planlaması: Yerleşim planlamasında, depreme dayanıklı inşaat standartlarına uygun olarak açık yeşil alanlar, acil tahliye yolları ve acil toplanma bölgeleri gibi faktörler göz önüne alınmalıdır.

Yapı Denetimi: İnşaatın süreci boyunca sıkı bir şekilde izlenmelidir. Kalite kontrol ve yapı denetimi, inşaatın güvenli ve depreme dayanıklı bir şekilde yapılmasını sağlar (Detay: Video Link).

Yer Denetimi: İnşaat süreci öncesinde yapılan 3J yer mühendisliği (Jeoloji, Jeofizik ve Jeoteknik) çalışmalarının denetlenmesi ve uluslararası standartları uyarlı yer incelemenin yapıldığından emin olunması gerekir.

Deprem Sigortası: Kötü zemin koşullarına sahip bölgelerde yaşayanlar ve işletmeler için deprem sigortası almak önemlidir. Bu, olası hasarları finansal olarak hafifletmeye yardımcı olabilir. Zemin ve binaların depreme karşı dayanıklılığında ki değişime göre sigorta primlerinin farklı olması, depreme karşı yer ve yapıda iyileştirme yapılan binalar için sigorta priminin azaltılması gerekir.

Acil Durum Hazırlığı: Deprem sırasında yapılması gerekenler konusunda toplum bilincini artırmak için eğitim kampanyaları düzenlemek önemlidir. Acil durum tahliye planları ve ilk yardım bilinci geliştirilmelidir. Özellikle, depremzedelerin deprem anında ki yaşanmışlıklardan çıkarılacak dersler ile birlikte güncelleme yapılması yararlı olur.

Drenaj Sistemleri: Zemin sıkışması ve su birikmesi gibi zemin problemlerini azaltmak için iyi bir drenaj sistemi kurulmalıdır. Korezyon riskinin azaltılması ve binalarda ki taşıyıcı sistemlerinin dayanımını azaltıcı nem faktörünün ortadan kaldırılmasının temin edilmesi ve denetlenmesi gerekir.

Sürekli İzleme: Jeofizik hareketleri izlemek ve deprem öncesi uyarılar almak için sürekli izleme sistemleri kurulmalıdır. Sürekli yer ve yapı sağlığını izlenmesi için yerel yapı ve yer sağlığı izleme ağları kurulması iyi olur.




DD-4 Deprem Yer Hareketi ve Halkın Bilgilendirilmesi: Ne Sıklıkta ve Nasıl?

Deprem yer hareket düzeylerinin sınıflandırılmasında DD-4 Deprem Yer Hareketi, spektral büyüklüklerin 50 yılda açılma olasılığının %68 ve buna karşı gelen tekrarlanma periyodunun 43 yıl olduğu, çok sık deprem yer hareketini tanımlamaktadır. Ancak, bu sınıfa ait şehirlerde yaşayan halk ne sıklıkta ve nasıl bir içerikle bilgilendirilmektedir? @Gevherarzybaeva7929


Bilgilendirme ve farkındalık oluşturma önlemleri şunları içerebilir:

Acil Durum Hazırlık Kampanyaları: Yerel yönetimler, deprem hazırlığı ve acil durum planlaması konusunda bilgilendirme kampanyaları düzenleyebilirler. Bu kampanyalar, halkın deprem riskini ve nasıl hazırlıklı olmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olur.

Seminerler ve Eğitim Programları: Deprem konusunda seminerler ve eğitim programları düzenlenerek halka deprem riski hakkında daha fazla bilgi verilebilir. Bu programlar, güvenli tahliye yolları, ilk yardım bilgisi ve afet planlaması gibi konuları kapsayabilir. Üniversitelerde, Sismoloji Kültürü dersleri konarak geleceğin profesyonel ve yöneticilerinde farkındalık sağlanması iyi olur.

Deprem Tatbikatları: Deprem tatbikatları, halkın deprem sırasında nasıl davranmaları gerektiğini uygulamalı olarak öğrenmelerine yardımcı olabilir. Tatbikatlar, okullarda, iş yerlerinde ve toplum etkinliklerinde yapılabilir. Tatbikatlar Japonya'da ayda bir yapılırken, diğer ülkelerde yılda bir kez yapılmaktadır.  Tatbikat tekralarının Japonya düzeyine çıkarılması iyi olur.

Halka Açık Bilgilendirme Kaynakları: Yerel yönetimler ve acil durum yöneticileri, web siteleri, sosyal medya hesapları ve broşürler aracılığıyla halkı deprem riskleri ve hazırlık konularında bilgilendirebilir. Telefonlara mesaj gönderilmesi, deprem aplikasyonlarının kullanımı ile eğitim verilmesi, deprem riskinin azaltılması veya deprem okur yazarlığı eğitimleri ile farkındalık düzeyi iyileştirilmelidir.

Deprem Alarm Sistemleri: Bazı bölgelerde deprem alarm sistemleri kullanılmaktadır. Bu sistemler, deprem öncesi uyarılar veya sarsıntı anında halkı bilgilendirmek için kullanılır. Deprem sonrasında, telefon üzerinden depremin hissedildiği illerde yaşayan halka mesaj gönderilmesi ve depremi değerlendirmek için yerel, ulusal veya uluslararası anketlere katılımı teşvik edilmelidir.  Katılım oranında iyileştirme için deprem anket verilerinin önemiyle ilgili olarak "vatandaş sismoloji" eğitimleri verilmesi iyi olur.

Okullarda Eğitim: Deprem konusundaki eğitim, okullarda genç nesillere sağlanabilir. Bu, deprem bilinci ve hazırlığı genç yaşlardan itibaren oluşturabilir. Deprem kültürü, Jeoloji kültürü, Yerbilimleri veya Jeofizik Tehlikeler gibi seçmeli dersler programlara eklenebilir.  Yılda en az bir kez, Jeofizik Tehlike kaynakları olan faylara geziler düzenlenmesi yararlı olur. Mesela, Şarköy-Mürefte Fay Zonu'nda Yürüyüş etkinliği benzeri etkinlikler yararlı olur.

Yerel yönetimler ve otoriteler, halkın ihtiyaçlarına ve yerel koşullara uygun bir bilgilendirme stratejisi oluşturmalıdır. Halkın düzenli olarak güncel bilgilere erişebilmesi ve deprem hazırlığı yapabilmesi önemlidir. Bu şekilde, deprem risklerine karşı daha hazırlıklı olabilirler.

Yerel Zemin Sınıfları ve İnşaat Uygunluğu


Bir bina veya yaşam yeri inşa edilirken göz önünde bulundurulan kriterlerden biri yerel zemin sınıfıdır. Yerel zemin sınıfları, binaların depreme karşı dayanıklılığını etkileyen önemli bir faktördür. Bu sınıflar, genellikle sismik risk analizleri ve bina tasarımı için belirlenir. Ancak, yerel zemin sınıfı sınıflarının neler olduğu ve hangi zemin türlerinin bina veya yaşam yeri inşası için uygun olduğu konusunda daha fazla bilgi alabilir miyim?@berdansat

Yerel zemin sınıfı, bir bina veya yaşam yeri inşa edilirken göz önünde bulundurulan önemli bir faktördür, çünkü zemin türü, binaların depreme karşı dayanıklılığını etkileyebilir. Zemin sınıfı, genellikle yerel coğrafyaya, zemin özelliklerine ve sismik risk analizlerine dayalı olarak belirlenir. Deprem mühendisliğinde kullanılan bazı genel zemin sınıfı kategorileri şunlar olabilir:

Zemin Sınıfı A: Bu sınıf, en sağlam ve dayanıklı zemini temsil eder. Genellikle sağlam kaya tabakalarını veya çok sıkışmış ve sağlam kayaçları içerir. Binalar için bu tür zeminler en uygun olanlardır ve depreme karşı daha yüksek bir dayanıklılık sunar.
TDBY 2018 Yönetmeliğine göre Zemin Sınıfları

Zemin Sınıfı B: Bu sınıf, daha az sağlam zeminleri temsil eder. Zeminde kayaçlar daha gevşek veya tabakalar arasında kum ve çakıl gibi malzemeler bulunabilir. Bu tür zeminlerde binalar için ek deprem dayanıklılığı önlemleri alınmalıdır.

Zemin Sınıfı C: Bu sınıf, daha zayıf ve gevşek zeminleri temsil eder. Zeminde kil, silt, çakıl ve kum gibi malzemeler bulunabilir. Bu tür zeminlerde bina tasarımı ve yapımında özel dikkat gerekebilir.

Zemin Sınıfı D: Bu sınıf, en zayıf ve gevşek zeminleri temsil eder. Zeminde organik malzeme, gevşek kum ve silt bulunabilir. Binalar için depreme karşı dayanıklılık sağlamak için daha fazla güçlendirme gerekebilir.

Bu sınıfların ayrıntılı tanımları ve kullanımı, yerel bina kodlarına ve bina tasarım yönergelerine bağlı olarak değişebilir. Binaların yerel zemin sınıfına uygun bir şekilde tasarlanması ve inşa edilmesi, depreme karşı daha dayanıklı olmalarını sağlayabilir. Yerel yetkililer, zemin sınıfı belirleme ve deprem dayanıklı bina tasarımı konusunda rehberlik edebilir. Bu nedenle, bina sahipleri ve inşaatçılar yerel zemin sınıfları hakkında yerel otoritelerle işbirliği yapmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.


Depremin Şiddetinin Belirlenmesi: 

Hangi Özelliklere Göre ve Nasıl Numaralandırılır?


Yazdığımız makalede depremin incelenen etkilerine bakılmış ve bu incelemeye göre deprem bölgesindeki insanlar hakkında bilgilendirme yapılırken bu kişilerin deprem noktasına uzaklığı kilometre cinsinden ve bu bölgede yaşayan insanların hissettikleri depremin şiddeti 12345 olarak belirtilmiş.

Depremin şiddetini belirtmek istediğimizde, depremin hangi özelliğine göre şiddetini belirler ve numaralandırırız? @vefaalp8515


Depremin şiddetini belirtmek için kullanılan ölçü Mercalli Yoğunluk Derecesi'dir. Bu derece, depremin etkilediği bölgedeki insanlar tarafından hissedilen etkileri ve gözlemlenen hasarı değerlendiren bir ölçüdür. Mercalli Yoğunluk Derecesi, depremin yerleşim yerlerindeki etkilerini temel alır ve I'den XII'ye kadar derecelendirilir. İnsanların hissettikleri sarsıntıların şiddetini ve depremin çevresindeki çevresel etkileri yansıtır.

Örneğin, I derecesi çok hafif bir sarsıntıyı ifade ederken, XII derecesi ise ciddi hasara neden olan bir sarsıntıyı ifade eder. Bu derecelendirme, depremin etkisi altındaki bölgenin yerel koşullarına ve binaların dayanıklılığına bağlı olarak değişebilir.

Bu nedenle, depremin şiddetini belirtmek için Mercalli Yoğunluk Derecesi kullanarak, depremin yerleşim yerlerindeki insanlar üzerindeki etkileri ve gözlemlenen hasarı temsil edebilirsiniz. MM ölçeği, depremin yer yüzeyinde nasıl hissedildiğini ve çevresel etkilerini değerlendirmeye yardımcı olur.


HAFTANIN DERSİ
VİDEO VE NOTLAR


Etkili Dinleme ve Projelerin Kapsamlı Yönetimi: Bu dersin ikinci bölümünde, gelecek hafta yapılacak olan ilk bölümün hazırlıklarını ele alacağız. Dinleme kalitesinin önemine vurgu yaparak, etkili dinlemenin kapsamlı bir sorunun giriş kısmında açıklama yazmaya ve son kısımda güçlü bir soru sorarak haftalık projeyi tamamlamaya nasıl katkı sağlayabileceğini anlatacağım. Ders sırasında not almanın önemine dikkat çekecek ve öğrencileri, takıldıkları noktaları not alarak, bu soruları dersin kaydını YouTube'a yükledikten sonra altına yazarak ödevlerini kolayca tamamlamaları konusunda teşvik edeceğim. Bu yöntemle, öğrencilerin dersin sonunda 15 dakika içinde ödevlerini tamamlama şanslarını artırabilecekler.

Türkiye'de Deprem Tehlike Haritalarının Tarihsel Analizi. Evet, bu haftanın dersini şu anda gerçekleştiriyoruz. Derste ele alacağımız konuları paylaşmak istiyorum. Özellikle deprem tehlike haritaları üzerine yoğunlaşacağız. Tarihsel bir perspektiften bakarak, 1945 yılında oluşturulan ilk deprem tehlike haritasını inceleyeceğiz. Güncellemelerin öncesinde büyük depremler dikkat çekmektedir.  Bu depremlerden birisi ve ülkemizin 20. yüzyılda hissettiği Erzincan 1939 depremidir

TEMEL NOTLAR

Yıllara yayılan bir süreç içinde, deprem haritası güncellemelerini 2 yılda bir gerçekleştirmişiz, ancak 1948 yılından sonra bir duraksama yaşanmış. 1963 yılına kadar hiçbir güncelleme yapılmamış, ve bu durum 15 yıl boyunca devam etmiş. Sonrasında, 1972-1996 yılları arasında tekrar bir güncelleme yapılmamış ve arada geçen süre 24 yıl olmuş.

Toplamda, deprem tehlike haritalarının güncellenme süreci incelendiğinde, bu sürecin zaman içinde farklı dönemlerde farklı aralıklarla gerçekleştiği görülmektedir. Bu bilgiler, öğrencilere deprem tehlike haritalarının oluşturulması ve güncellenmesi sürecini anlamalarına yardımcı olacaktır.

Aradan geçen süre 24 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre zarfında, 96'dan 2019'a kadar herhangi bir güncelleme yapılmamıştır. 96'dan 2019'a kadar olan bu dönemde geçen süreyi kesin olarak belirleyememekteyim. Ancak, bu durum deprem tehlike haritalarının güncellenme sürecindeki belirli bir zaman aralığının atlandığını göstermektedir.

Bu durumda, deprem tehlike haritalarının güncellemelerinde maksimum 23 yılda bir güncelleme yapıldığını görmekteyiz ve bu süre 24 yıla kadar çıkmıştır. Deprem tehlike haritaları, deprem tehlikesini göstermek amacıyla kullanılmaktadır.

Deprem tehlike haritaları, gerçek anlamda tehlikenin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Tehlikenin doğru bir şekilde algılanması, etkili önlemlerin alınmasına olanak tanır. Bu bağlamda, özellikle Kanada'da çalıştığım dönemde, oradaki deprem tehlike haritalarının güncelleme standartlarını merak ettim. Kanada'da deprem tehlike haritaları, 5 yılda bir güncellenmektedir. Bu güncelleme süresinin, deprem riskini azaltmak adına önemli olduğunu düşünüyorum.

TEMEL NOTLAR
Kanada Sismik Tehlike Haritaları, Kanada Jeoloji Servisi (Geological Survey of Canada) tarafından her 5 yılda bir güncellenir. En son haritalar 2020 yılında yayınlandı. Kanada Jeoloji Servisi, depremler hakkındaki bilgimizi ve anlayışımızı geliştirmek için sürekli olarak çalışıyor. Bu, haritaların düzenli olarak güncellenmesini gerektirir. Güncellenmiş haritalar, deprem riskinin en son bilgilerini yansıtır ve insanların ve işletmelerin hazırlıklı olmalarını sağlar.

2020 Kanada Ulusal Bina Yönetmeliği sismik tehlike haritaları, Kanada genelinde sismik tehlike seviyesini ve tehlike eğiminin yönünü ve dikliğini göstermektedir. Renk skalasının, ülke çapındaki varyasyonları anlamlı bir şekilde göstermek için haritadan haritaya ayarlandığına dikkat edin. Bu haritalardan değerlerin okunması amaçlanmamıştır (bu nedenle küçük ölçeklidirler). Bunun yerine, bireysel siteler için değerler, 2020 Kanada Ulusal Bina Yönetmeliği sismik tehlike aracından belirlenebilir. Spektral (Sa(T), T saniye cinsinden süredir) ve tepe zemin ivmesi (PGA) değerlerinin haritaları, g birimleri (9,81 m/s2) cinsinden verilmiştir. Tepe zemin hızı (PGV) haritası m/s cinsinden verilmiştir.

NBC 2020 kodu ve yorumu, XV (Vs30 140 - 3000 m/s aralığında) veya XS (Site Sınıfları E-A) için bir site tanımı için 11 yoğunluk ölçüsü ve 3 olasılık için sismik tehlike değerleri gerektirir. Aşağıda, 50 yılda %2 olasılıkla X450 (yani, 450 m/s'lik bir Vs30 için) bir site tanımı için temsili bir harita paketi sağlıyoruz. Sismik tehlike aracında belirtildiği gibi, haritalanan değerler, sitenin tanımı (Vs30 veya Site Sınıfı) ve olasılığa duyarlıdır.

Güncelleme Sürelerinin Dengesi: Deprem Riski ve Bilgi Üretimi.  Güncelleme sürelerinin ne kadar sık olması gerektiği konusunda ise dikkatli bir denge kurmamız gerekmektedir. Güncellemelerin sık olması, deprem riskini azaltabilir; ancak aynı zamanda, deprem tehlikesi ile ilgili bilgilerin hızlı bir şekilde üretilmesi de önemlidir. Fiziksel durum, direnç durumu ve yer altındaki görülen veya görülemeyen fayların deprem üretme potansiyeli, hızlı bir şekilde anlaşılmalı ve bu bilgiler güncel tutulmalıdır. Bu, deprem riskini azaltma çabalarımızı daha etkili hale getirecektir.

Deprem Tehlike Haritalarında Anlamlı Değişiklik: Noktasal Tanımlama ve Bilimsel Adımlar.  Depremin bilgisiyle ilgili olarak, bilimsel çalışmaların az olduğu gözlemlenmektedir. Deprem tehlike haritalarının güncellenme sürelerindeki sıklaşma ve uzama, depremin bilgisiyle bağlantılıdır. Bu haritaların hayat kurtardığını ve gerçek anlamda tehlikeyi gösterdiğini belirtmek önemlidir. Türkiye'de 2019 yılından sonra deprem tehlike haritalarında önemli bir değişiklik yaşanmıştır. Türkiye'de 1996 yılındaki sınıflandırmaya dayalı haritalar bırakılarak, noktasal tanımlamaya geçmiştir. Bu değişiklik, deprem tehlikesinin genelleyici alansal tanımlama yerine, yere özel gerçekçi, zeminin jeofizik direnç ölçümlerinin noktadan noktaya değişimini esas alan  büyük bir değişimi açıklar.

Bu noktada, deprem tehlike haritalarındaki bu devrim niteliğindeki değişiklik önemlidir ve bilimsel araştırmaların bu alandaki azlığına dikkat çeker. Bu değişiklikler, deprem riski ve tehlikesi konularında önemli bir gelişme ve bilimsel bir adım olarak değerlendirilebilir.

E-Devlet Üzerinden Deprem Tehlike Haritaları: Kullanılabilirlik ve Hastane Tercihleri. Hastanenin deprem tehlike durumunun incelenmesi, uluslararası standartlar güncellenmiş 2019 deprem tehlike haritası standartlarına göre gerçekleştirilmektedir. 2019 deprem tehlike haritasına  e-devlet üzerinden erişim sağlanabilmektedir.

E-devlet üzerinden giriş yapıldığında, bir sayfa açılarak uygulamaya geçiş yapılabilir. Bu uygulama, kullanıcının bulunduğu bina veya çalıştığı hastane gibi yerlere özel deprem tehlike durumunu göstermektedir. Ancak, bu işlem sadece e-devlet numarasına sahip olan kişiler için geçerli olup, bu bilgilerin ulaşılabilirliği kolay bir süreç gibi görünse de aslında bazı zorluklar içermektedir.

Ayrıca, bu harita üzerinde il bazında hastanelerin ayrıntılarına ulaşmak mümkündür. Örneğin, Eskişehir, İstanbul, İzmir ve Kırklareli gibi şehirlerde bulunan hastaneler ayrıca belirtilmiştir. Bu durum, hastane tercihi yaparken deprem tehlike durumunun göz önüne alınabileceğini düşündürmektedir. Ancak, bu tercihlerin nasıl yapıldığı ve ne kadar etkili olduğu konusu daha fazla bilgi gerektirmektedir.

Sonuç olarak, deprem tehlike durumunu hastanelerde araştırırken, e-devlet üzerinden sağlanan bu haritanın kullanılabilirliği ve etkinliği dikkate alınmalıdır. Ayrıca, hastane tercihlerinin deprem riskini göz önüne alıp almadığı konusu üzerine daha fazla detaylı çalışma ve bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır.

Hastane Seçimi ve Deprem Tehlike Durumu: E-Devlet Üzerinden Örnek Bir İnceleme. Örneğin, bir hastane seçimi üzerinden, belirli bir hastanenin deprem tehlike durumu e-devlet üzerinden incelenebilmektedir. Öğrencilere, bu sürecin ayrıntılarına odaklanarak e-devlet üzerinden hastane seçimi yapılması ve deprem tehlike durumunun öğrenilmesi konusunda örnek bir uygulama sunulmuştur.

Arnavutköy'de bir hastane seçilerek, bu hastanenin deprem tehlike durumu incelenmiştir. Bu süreçte, hastanenin konumu ve yerine dair detaylar üzerinde durularak, öğrencilere e-devlet üzerinden hastane seçimi yapmanın pratikliği gösterilmiştir. Ancak, sunumda bazı yer değişiklikleri nedeniyle hastanenin yerinin tam olarak gösterilememesi üzerine öğrencilere, seçilen hastanenin yerini belirlemenin önemi vurgulanmıştır.

Deprem Yer Hareketi Düzeyleri ve Temel Kavramlar. Hastane seçiminden sonra, deprem yer hareketi düzeyi konusuna geçilmiştir. Bu bağlamda, deprem yer hareketi düzeyi ile ilgili dört farklı düzeyin öğrencilere aktarılması ve bu terimlerin anlaşılabilirliğinin sağlanması hedeflenmiştir. Ancak, öğrencilerin bu terimleri daha önce öğrenip öğrenmedikleri konusunda belirsizlik olduğundan, bu konuya ilişkin temel bilgiler de sunulmuştur.

Deprem Olasılığı ve Yer Hareketi Düzeyleri: Bölgesel Analiz. Bir bölgede, örneğin Eski Şehir veya Kırklareli gibi yerlerde yaşayan bireylerin deprem tehlikesini değerlendirmesi gerekmektedir. Örneğin, İzmir'de bir depremin tekrarlama süresi 2475 yıl olarak belirlenmiştir, bu da bir yıl içinde gerçekleşme olasılığının %2 olduğu anlamına gelir. Bu durum, deprem olma olasılığının düşük olduğu bir yer hareket düzeyi anlamına gelir.

Depremin tekrarlama süresi daha kısa, örneğin 475
yıl olan bölgelerde, depremin olma olasılığı artar. Bu durumda, yer hareket düzeyi yüksektir ve deprem olasılığı %10'a kadar çıkabilir. Bu bölgelerde, depremler daha sık görülür ve bu nedenle deprem riski daha yüksektir.

Bölgesel Deprem Riski ve Subjektif Değerlendirme.  Özellikle 70 yılda bir deprem meydana gelen bölgeler, örneğin Kuzey Anadolu Fay Zonu, daha yüksek bir deprem riskine sahiptir.

Bu bölgelerde yaşayanlar, 70 yılda bir büyük bir deprem olabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmalıdır. Ancak, deprem riski subjektif olarak önceden belirlenmesi zor olan bir durumdur ve bu nedenle güvenilir bilimsel yöntemlerle değerlendirilmelidir.

Deprem Tekrarlama Süresi ve Olasılık İlişkisi. Buradaki analizden anlaşılacağı üzere, deprem tekrarlama süresi azaldıkça depremin olma olasılığı artmaktadır. Olma olasılığındaki bu artış, deprem yer hareketi düzeyinin yükseldiğini göstermektedir. Örneğin, 43 yılda bir büyük depremin meydana geldiği bir bölgede, yılda deprem olma olasılığı %68'dir. Bu durum, yer hareketi düzeyi yüksek olan bölgelerde deprem riskinin daha büyük olduğunu ortaya koymaktadır.

Deprem Tekrarlama Süreleri ve Yer Seçimi Bilinci. Analizin bir sonraki kısmında, deprem tekrarlama süresiyle ilgili sorular yöneltilmektedir. Örneğin, Eskişehir gibi belirli bir yerde 1 büyük depremin kaç yılda bir meydana geldiğini bilmek önemlidir. Bu bilgi, deprem yer hareketi düzeyini seçerken önemli bir kriter olabilir. Öğrencilere, bu analizle birlikte deprem tekrarlama sürelerine göre farklı bölgelerin risklerini değerlendirebilir ve bilinçli kararlar alabilirler.

Öğrenci Tercihleri ve Deprem Riski: Bilinçli Hastane ve Yer Seçimi. Ayrıca, öğrencilere deprem yer hareketi düzeyini belirleme ve bu bilgiye dayalı olarak yaşadıkları şehir veya bölgedeki deprem riskini anlama fırsatı tanınmaktadır. Bu da öğrencilere deprem hazırlığı ve bilinçli yer seçimi konusunda önemli bilgiler sağlayabilir. 1999 yılında büyük bir deprem meydana geldi ve ardından daha küçük çaplı depremler yaşandı. Şu anda hangi depremi seçeceğinizi soruyorum. Yani, deprem tarihinde hangi olayı seçersiniz?

Deprem Büyüklükleri ve Tercihler: Öğrenci Analizi. Öğrenci, D 3'ü seçerken diğer bir öğrenci ise 72 yıl tekrarlama süresine sahip olan bir depremi tercih ediyor. Bu tercihler, öğrencilerin yaşadıkları bölgenin deprem riskine dair farkındalıklarını göstermektedir. Bu aşamada, öğrencilere yöneltilen sorular aracılığıyla deprem tekrarlama süreleri ve deprem büyüklükleri arasındaki ilişkiyi anlamaları amaçlanmaktadır.

Bina Dayanıklılığı ve Mühendislik Perspektifi. Son olarak, konuşmanın bu bölümü, öğrencilere binaların genellikle en kötü senaryoya göre inşa edildiği gerçeğini vurgulamaktadır. Bu, yapı sektöründe güvenliğin ve dayanıklılığın önemini vurgulayarak öğrencilere mühendislik ve inşaat konularında bilgi verme amacını taşımaktadır.

Devlet ve Deprem Bilgisi: Eleştirel Bir Bakış. Bu ders, öğrencilere deprem tekrarlama süreleri, büyüklükleri ve devletin bu konudaki rolü hakkında bilgi verme amacını taşımaktadır. Vatandaş ne bilecek ki hangi depremin geleceği ya da gelmeyeceği konusunda? Doğru bir noktayı eleştirdin. Ancak, ders sonrasında bir soru olarak şunu düşünebilirsin: Neden bu kadar uğraştırıyoruz? Hangi deprem yer hareketi düzeyinde olacak? Bu soruyu neden vatandaşa sormuyorsunuz? Bu bilgiler zaten devlette mevcutsa, niye otomatik olarak doldurmuyorsunuz?

Deprem Yer Hareketi Düzeyleri ve Olasılıkları. 
Bu bölümde, deprem yer hareketi düzeylerinin belirlenmesi ve bu düzeylerin aşınma olasılıkları ile tekrarlanma periyotları ele alınmıştır. İlgili terimlerin tanımları yapılarak, 50 yılda bir aşınma olasılığının yüzde 2 olduğu "DD 1" düzeyinden, 50 yılda bir olma olasılığının yüzde 50 olduğu "DD 3" düzeyine kadar olan farklı yer hareketi düzeyleri açıklanmıştır. Bu bilgiler, deprem risk değerlendirmelerinde kullanılan kritik kriterleri temsil etmektedir.

Bilgi Kaynakları ve Yerel Zemin Sınıfları. 
İstanbul özelinde, deprem tehlike haritasının oluşturulmasında kullanılan bilgi kaynakları ve yerel zemin sınıfları üzerinde durulmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yürüttüğü çalışmalar, 1999 yılından bu yana bölgedeki deprem riskinin anlaşılmasına yönelik önemli adımlardan biridir. Ayrıca, yerel zemin sınıfları gibi kritik bilgilerin toplanması ve paylaşılmasının önemi vurgulanmıştır.

Heyelan Riski ve Bölgesel Farkındalık. 
Arnavutköy ilçesi örneğinde, heyelan riski ve bölgesel farkındalık üzerinde durulmuştur. İlçe bazında hazırlanan heyelan farkındalık kitapçığı, bölgedeki heyelan riskini anlamak için önemli bir kaynak olarak değerlendirilmiştir. Kitapçık, yerel zemin sınıfı büyüklüklerini belirlemek ve buna bağlı olarak bireyleri bilinçlendirmek amacıyla kullanılabilecek bir araç olarak öne çıkmaktadır.

İlçe Bazında Deprem Tehlike ve Risk İncelemeleri. Bu bölümde, İstanbul'un ilçeleri bazında gerçekleştirilen deprem tehlike ve risk incelemelerine odaklanılmıştır. Özellikle Arnavutköy ilçesi için hazırlanan kitapçıkların, yerel zemin sınıfları ve mahalle bazında can kaybı tahminlerinin elde edilmesinde kritik bilgiler sağladığı belirtilmiştir. İlçe bazında yapılan bu incelemeler, yerel düzeyde deprem riski ve tehlikesi konularında detaylı bilgi sunma amacını taşımaktadır.

Yerel Zemin Sınıflarının Can Kaybı Tahminlerine Etkisi. Son olarak, yerel zemin sınıflarının can kaybı tahminlerine olan etkisi ele alınmıştır. Yerel zemin sınıflarındaki değişikliklerin gözlemlenerek, bölgedeki zemin özelliklerinin belirlenmesi ve buna bağlı olarak can kaybı tahminlerinin yapılabileceği vurgulanmıştır. Bu, ilçe bazında yerel zemin sınıflarının deprem riski üzerindeki etkisinin anlaşılmasına yönelik bir önemli adımdır.

Risk Raporlarının Önemi ve İstanbul'da Deprem Riski. Bu başlık altında, risk raporlarının içeriğinin büyük deprem durumunda ortaya çıkabilecek olası ölümler, yaralanmalar ve hastanede tedavi gören kişiler gibi detayları içerdiği vurgulanmaktadır. Raporların her bir ilçe ve mahalle için detaylandırılması, deprem sonrası müdahale planlaması ve acil durum önlemleri açısından neden kritik olduğu ele alınmıştır.

Deprem Sonrası Hafif Yaralı Sayısının Belirlenmesi ve Mahalle Analizi. Bu başlık, deprem sonrası hafif yaralı sayısının mahalle bazında nasıl detaylandırıldığını ve bu bilgilerin İstanbul sakinlerine önemli bilgiler sunduğunu ele almaktadır. Raporun bu büyük depremin etkilerini anlamak adına nasıl hazırlandığı ve İstanbulluların bu raporlardan haberdar olup olmadığı konusundaki belirsizlik vurgulanmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çalışmaları ve Bilinçlenme. Bu başlık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlar konusunda katılımcılar arasındaki tartışmayı ele almaktadır. Katılımcıların bu raporlardan haberdar olup olmadığındaki belirsizlik, raporların ulaşılabilirliği konusunda ortaya çıkan sorunları işaret etmektedir. Konuşma, İstanbul'da olası bir depremin etkileri hakkında bilinçlenmenin ve alınacak önlemlere dair bilgi sahibi olmanın önemini vurgulamaktadır.

Mahallelerdeki Deprem Riski ve Bilgi Erişilebilirliği. Bu başlık altında, katılımcıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmalarından haberdar olup olmaması üzerinde durulmaktadır. Ayrıca, deprem riski altındaki mahallelerin raporlar aracılığıyla nasıl detaylı bilgilere ulaşılabilir olduğu vurgulanmıştır. Bu, yerel halkın deprem riskini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.

Bölgesel Farklılıklar ve Başakşehir Örneği. Bu başlık, Başakşehir'de yaşayan bir bireyin perspektifi üzerinden diğer ilçelere göre daha az yıkım beklentisinin, deprem riskiyle ilgili rakamların ciddiyetini nasıl düşündürdüğünü ele almaktadır. Bölgesel farklılıkların insanların endişelerini nasıl etkilediği ve sevdiklerinin bu risk altında olabileceği düşüncesinin nasıl ortaya çıktığı tartışılmıştır.

Kişisel Psikoloji ve Deprem Bilgileriyle Yüzleşme. Bu başlık, deprem konusundaki bilgilerle yüzleşmenin insanlar üzerindeki etkilerini ele almaktadır. İnsanların bu tür bilgilerle yüzleştiklerinde içsel bir daralma yaşayabileceği ve bu durumun kişisel psikoloji üzerinde nasıl etkiler yaratabileceği vurgulanmıştır.

Bireylerin Deprem Riskine Karşı Bilinçlenmesi ve Toplumsal Farkındalık Eksikliği. Bu başlık altında, derste aktarılan bilgilerin bireyleri etkilemesi ve doğal afetlerin, özellikle depremlerin, bireylerin ve sevdiklerinin hayatını etkileyebileceği gerçeğiyle yüzleşmenin önemi vurgulanmaktadır. Konuşmacının ifadesindeki rahatsızlık ve düşünme isteği, deprem konusundaki bilincin artırılmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Bölgesel Büyüme ve Sağlık Altyapısının Önemi: Başakşehir Örneği. Bu başlık altında, Başakşehir ilçesinin muhtarlık statüsünden şehir ilçesine geçişi ve hızlı büyümesinin, sağlık altyapısının ve hastanelerin önemini nasıl artırdığını ele alınmaktadır. İlçedeki büyüme, sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı artırmaktadır. Ancak, şu anki istatistiksel bilgilere ulaşılamadığı belirtilmiştir.

Sağlık Haritaları ve Hastane Tercihinde Bireylerin Rolü. Bu başlık, sağlık haritaları kullanılarak bölgenin sağlık durumunun analiz edilebilirliğini ele almaktadır. Özellikle Arnavutköy ilçesindeki örneklem üzerinden, bireylerin sağlık durumlarına yönelik kararlar alırken hastanelerin yerleşim yerlerinin önemine vurgu yapmaktadır.

Bölgesel Sağlık Haritası Analizi ve Renk Kodlaması. Bu başlık altında, sağlık haritasının incelenmesiyle birlikte mavi, yeşil ve sarı bölgelerin anlamını açıklamaktadır. Bu renk kodlaması üzerinden bireylerin sağlık hizmetlerini değerlendirirken nelere dikkat etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

VS30 Haritası ve Deprem Riski Analizi. Bu başlık, yerin sağlık durumunu gösteren VS30 haritasının deprem riski analizinde nasıl kullanılabileceğini ele almaktadır. Harita üzerindeki renk kodlaması, deprem anında olası yıkımın en fazla olacağı bölgeleri belirlemekte ve bireylere önlem almada rehberlik etmektedir.

Yerel Sağlık Durumu ve Yatırım Güvenliği. Bu başlık altında, sağlık durumunun gayrimenkul yatırımları üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bölgesel sağlık durumu incelemelerinin, yatırım güvenliğini artırabileceği ve riskleri azaltabileceği vurgulanmaktadır.


Yer Seçimi ve Can Güvenliği: Hastane İşletmelerinde Alınacak Önlemler. 
Bu başlık altında, hastane yerleşiminin, can güvenliği ve işletme güvenliği açısından kritik önem taşıdığı vurgulanmaktadır. Verilere dayanarak alınacak önlemlerin belirlenmesi, hastane yerleşiminin stratejik kararlarını etkileyebilir.

Zemin Durumu ve Yapısal Güvenlik: Hastane Yapıları İçin Optimizasyon Stratejileri. Bu başlık, hastanenin yerel zemin sınıfının, yapısal güvenlik önlemlerini belirlemede kritik bir faktör olduğunu vurgulamaktadır. Zemin durumu dikkate alınarak yapı malzemeleri seçimi ve bina tasarımının optimize edilmesi, deprem etkilerine karşı direnci artırabilir.

Deprem Risk Analizi ve Güvenlik Standartları: DD2 Düzeyi Üzerinden Hastane Güvenliği. Bu başlık altında, raporun tamamlanması için seçilen deprem düzeyi DD2'nin, yapısal tasarım ve güvenlik önlemlerini belirlemede nasıl kullanılabileceği anlatılmaktadır. Istanbul ve Marmara Denizi çevresindeki deprem riskleri de değerlendirilmektedir.


Yerel Zemin Sınıfı ve Bölgesel Deprem Riskleri: Hastane Yerleşim Planlamasında Kritik Faktörler. 
Bu başlık, hastane yerleşimini planlarken yerel zemin sınıfının ve bölgesel deprem risklerinin dikkate alınmasının önemine odaklanmaktadır. ZC sınıfı zeminin, sağlamlığı ve depreme direnci hakkında bilgi verdiği vurgulanmaktadır.

Deprem Parametreleri ve Analiz Süreci: Hastane
Yapılarında Güvenlik Değerlendirmesi. 
Bu başlık, raporun içeriğini oluşturan deprem parametrelerini ve analiz sürecini ele almaktadır. Maksimum deprem kuvveti, spektral ivme ve zemin etkisi gibi parametreler, yapısal güvenlik önlemlerinin planlanmasında kullanılmaktadır.

Rapor Oluşturma Süreci ve Kullanımı: Hastane Yapılarında Deprem Riskine Karşı Güçlendirme. 
Bu başlık, raporun hazırlanma sürecini adım adım açıklamakta ve bu raporun bir kaynak olarak inşaat mühendislerine yönlendirilebileceğini, ancak anlamak için özel bir eğitim gerektirmediğini vurgulamaktadır. Raporda yer alan bilgilerin, hastane yerleşimi, gayrimenkul yatırımı ve taşınma gibi kararlar için kullanılabileceği vurgulanmaktadır.

Dersin Odak Noktaları ve Profesyonel Gelişim: Sağlık Durumu Verisinin Değerlendirilmesi. Bu başlık, dersin odak noktalarını özetleyerek, öğrencilere yerin sağlık durumu ile ilgili bilgilerin değerlendirilmesinde nasıl bir bakış açısı geliştirebileceklerini vurgulamaktadır. Jeofizik mühendisleri olarak, öğrencilere sağlık ve sağlamlık konularında daha fazla bilgi kazanma fırsatı sunmaktadır.

No comments:

Post a Comment