Wednesday, December 18, 2024

Deprem Riskine Karşı Kritik Öneriler: Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in Açıklamaları


Prof. Dr. Ali Osman Öncel, 9 Mart 2021 tarihinde Akit TV'de yayınlanan Vizyon Programı'nda, Türkiye'nin deprem riskine karşı hazırlıklı olması ve deprem güvenliğinin artırılması konularına değindi. Öncel, Türkiye'nin aktif bir deprem kuşağında yer aldığını ve deprem riskinin yüksek olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, yapı stokunun güçlendirilmesi, afet yönetim sistemlerinin iyileştirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması gibi konularda önemli önerilerde bulundu.

Öncel'in önerdiği adımlar, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinin öncesinde kısmen veya tamamen uygulanabilseydi, hem maddi hem de manevi kayıpların azaltılmasında önemli rol oynayabilirdi. Yapı stokunun güçlendirilmesi, özellikle eski ve riskli binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi, can ve mal kayıplarının önlenmesinde kritik öneme sahiptir. Afet yönetim sistemlerinin iyileştirilmesi, erken uyarı sistemlerinin kurulması ve acil durum planlarının etkin bir şekilde uygulanması, deprem sonrası müdahale ve kurtarma çalışmalarının hızlandırılmasına katkıda bulunabilir. Toplumsal farkındalığın artırılması ise, deprem riskinin azaltılmasında bireylerin ve toplumun aktif rol oynamasını sağlayabilir.

RÖPÖRTAJ VİDEO KAYDI

9 MART 2021


RÖPÖRTAJ

İstanbul'daki Olası Deprem Durumu ve Yapıların Dayanıklılığı

Bir şey sormak istiyorum; İstanbul'daki olası deprem durumu nedir? Bunları konuşacağız, ayrı bir konu.  Mesela, bizim tarihi binalarımız çok sayıda deprem geçirmiş olmalarına rağmen yıkılmıyorlar, ancak Adapazarı'nda eski binaların yan tarafındaki yeni binalar çökmüş. Hocam, bunun sebebi nedir? Yani, inşaat teknolojilerindeki ilerlemelere rağmen neden böyle bir fark var? Yapı konusundaki teknoloji gelişiyor, bizim mimarlarımız ve mühendislerimiz hesaplar yapıyorlar, direnç hesapları yapıyorlar. Peki, ne oluyor? Neden eski binalar ayakta kalırken yeni binalar çöker?

Erken Önlemler ve Tarihi Binaların Korunması

Bu durumda ne yapmamız gerekiyor? Lütfen buyurun. Özellikle tarihi binalarda erken önlemler almak önemli.

Mimarlık ve Mühendislik Eğitimindeki Kopukluk

Mimar Sinan, hem mimarlığı hem de mühendisliği bilen biriydi. Mimar Sinan'ın yaptığı o muhteşem eserlerin, Japonlar tarafından incelendiği zaman, aslında eserlerin içindeki matematiği ve mühendisliği görebiliyorlar. Ancak günümüzde, gezegenlerin rengini öğrenmek için uzay araçları gönderiyoruz, yani mimarlık ve mühendislik eğitimleri birbirinden oldukça kopuk.

Disiplinler Arası İşbirliği Eksikliği

Maalesef mimarlık eğitimi alıyoruz, ancak mimarlar için sismoloji dersi almıyoruz. Sismologlar var, ancak biz mimarlar ve inşaat mühendisleri eğitim olarak birbirimizden kopuk kalıyoruz.

Mimarlık eğitimi alıyoruz, ancak böyle bir şey duymadık. Eğitim müfredatlarımız belli; siz mimarları ve mühendisleri bir araya getiriyorsunuz. Ben de üyeleri Mimar ve Mühendisler 'den olan bir dernek yönetim kurulunda çalıştım ve bu sayede mimarlar ve mühendisler olarak bir araya gelip deprem sorununu tartışma fırsatı bulduk. Deprem çok disiplinli bir sorun olduğu için bir araya gelmemiz gerekiyor.

Kent ve Yapı Teknolojileri Üzerine

Kentten bahsetmeliyiz, mesela Japonya'da insanlar hem mimar hem de mühendis olabiliyor. İki açıdan bakabiliyorlar. Mimar Sinan ekolünde yetişen mimarlar Japonya'da büyük depreme dayanıklı zeminlerde veya zayıf zeminlere uygun yapı teknolojileriyle ahşap ya da betonarme binaların tasarımını yapıyorlar.

İşbirliği ve Zemin Araştırmalarının Önemi

Disiplinler arası bir program eksikliği var. İnşaat mühendisleri olarak ben İstanbul Üniversitesi'nde neredeyse 30 yıldır çalışıyorum, ancak bir araya gelemiyoruz. Bu nedenle, mimarlık ve mühendislik arasında bir kopukluk var. Birbirimizin bilgisi hakkında farkında değiliz. Bu nedenle bir araya gelip daha çok disiplinli bir yaklaşım oluşturmamız gerekiyor.

Yer, Yapı ve Yükseklik olarak üç boyutlu bir 3Y araştırması yaparız. Yapıda da mimar ve inşaat mühendislerinin işbirliği çok önemli, ama en önemli noktalardan birisi yapının oturacağı zemini doğru belirlemek.

Jeofizik Direnci ve Depreme Dayanıklı Yapılar Üzerine

Geçmişten Gelen Bilgelik

Yukarı Develi
Ben Kayseriliyim, dedem yukarı Develi'den gelmiş. Yukarı Develi taşlık bir yer, bugün uydudan dünyanın her tarafındaki jeofizik direnci görülebiliyor. Öyle bir noktada, dedelerimiz sadece binaları doğru yapmakla kalmamış, aynı zamanda doğru yerlere, yüksek yerlere yapmışlar. Yumuşak zemin üzerine yapmamışlar. Ama biz ne yapmışız? Dağlara, bağlara, tarım alanlarına gitmişiz ve şimdi, hocalarımızın da dediği gibi, insanların yaşadığı yerler bir karmaşa haline gelmiş.

Doğru Zemin Seçiminin Önemi

Öncelikle, jeofizik açıdan ölçülebilir ve bugün uzaydan ölçülebilen, direnci yüksek bir zemini tercih etmemiz gerekiyor. Bugün Amerika'daki bir servis, Amerikan deprem servisi, size telefonunuzda jeofizik zeminin direncini 1 km hassasiyetle Vs30 (Kayma Dalgası Hızı) değişimiyle veriyor. Deprem direnci yüksek zemine, deprem direnci düşük zemini ayırt edebiliyoruz. Çünkü deprem direnci düşük olan zemin (E,D sınıf), depremin enerjisini alıyor ve sinyal büyük oluyor. Sinyalde bir yükselme oluyor. Direnci yüksek olan zeminde (A,B sınıf) bu durum azalıyor. Bugün her büyük depremden sonra, uluslararası deprem ve sismoloji merkezi, deprem enerjisinin nasıl kullanıldığına ilişkin bir video yayınlıyor. Oradaki sinyallerin büyüklüğü, o zeminin deprem enerjisine nasıl tepki verdiğini gösterir.

Depreme Dayanıksız Mekanları Belirlemek

Esas mesele, dünyada, ayda, Mars'ta depremin enerjisini kullanarak, gerçekten depremin enerjisini büyütmeyen, insanların yaşayamayacağı depreme dayanıksız mekanı belirlemektir. Tehlike (Deprem) meydana geldiğinde, risk düzeyini yükseltmeyen zeminlerde yaşamamız gerekiyor. Atalarımız, dedelerimiz dağlık bir yere, yüksek yerlere yerleşmişler. Ama şimdiki nesiller, bağlara, tarım alanlarına yerleşiyorlar. Yani, şehirleşme, uygulama alanlarında, belediyelerimiz ve çevre şehircilik ve iklim bakanlığı bazı bölgeleri belirliyorlar.

Jeofizik Mühendisliği ve Deprem Riski

Mevcut durum çok iyi değil, çünkü ben jeofizik mühendisiyim ve özellikle büyük deprem bekleyen bir ülkede, büyük deprem riski altında olan bir ülkede, jeofizik mühendislerinin işsiz kalmaması gerekiyor. Jeofizik mühendisliği bölümlerinin öğrencisiz olmaması ve işsiz kalmaması gerekiyor. Ancak, ne yazık ki, bölümlerimiz kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, adım adım bu deprem riskini ciddiye almadığımızı gösteriyor. Amerika'da, Avrupa Birliği'nde jeofizik mühendisleri iş bulurken, bizim ülkemizde jeofizik araştırmalar çok hassas ve dört boyutlu olması gerekmesine rağmen, masa başında üretilen güvenilmez raporlar çok fazla.

Denetimin Önemi

Ben 12 dönem İstanbul Jeofizik Başkanlığı yaptım ve 2013 yılına kadar bizler tüm yapılan jeofizik proje raporlarını denetledik. Ancak, 2013'ten sonra bu yönetim kalktı ve şu anda ne yapıldığını bilmiyoruz. Denetim kalkınca kalite ortadan kalkıyor ve risk ortaya çıkıyor.

Kentsel Dönüşüm ve Depreme Dayanıklılık Üzerine

Denetim Eksikliğinin Getirdiği Riskler

"Ben 12 dönem İstanbul Jeofizik Başkanlığı yaptım ve 2013 yılına kadar bizler tüm yapılan jeofizik proje raporlarını denetledik. Ancak, 2013'ten sonra bu yönetim kalktı ve şu anda ne yapıldığını bilmiyoruz. Denetim kalkınca kalite ortadan kalkıyor ve risk ortaya çıkıyor.

Kentsel Dönüşümde Sorunlar

Kentsel dönüşümde sorun var ve kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmaktan çıkarılmalı. Öncelikle, bir şehrin jeofizik riskini, jeofizik tehlikesine karşı ortaya çıkacak jeofizik riski sıfırlayarak çözmemiz gerekiyor.

Doğru Soruları Sormanın Önemi

1999 depreminde İstanbul'un Asya yakası yıkılmalıydı çünkü İzmit'e daha yakındı. Ama yıkılan Avcılar oldu, yıkılan Bağcılar oldu, yıkılan Bahçelievler oldu. Kentsel dönüşüm konusunda ise, doğru soruları sormak çok önemli. Kentsel dönüşüm danışmanlığı eğitimi aldım ve orada öğrendim ki, yanlıştan doğru çıkmaz. Örneğin, 'Beklenen Marmara depremi maksimum 7.4 olabilir, bu bina bu depremi hisseder mi?' diye sormak gerekiyor.

Kentsel Dönüşümde Tehlikeli Binaların Yeniden Yapılandırılması

Kentsel dönüşümün, İzmit depreminde gözlemlediğimiz gözlemsel sismoloji verisi ışığında, yıkılan merkezlerden başlaması gerektiğini göreceksiniz. Çünkü, bir deprem yaşadık ve deneyimledik.

Avcılar'da, Kadıköy'de kentsel dönüşüm yapan kaç kişi var? Kentsel dönüşümde yanlış sorular soruluyor. Depremin merkezindeki büyüklüğü referans alarak yıkılmayacak binaların yenilenmesi yapılan yanlış bir dönüşümdür.

Kentsel dönüşüm, tehlikeli binaların yeniden yapılandırılması olmalıdır, ancak şu anda olan durum sadece var olan binaların yenilenmesidir. Kentsel dönüşümde, öncelik insanların hayatta kalmasıdır.

Binaların Kimlik Kartları ve Prosedürlerin Önemi

Önerilmiş bir çözüm, binaların kimlik kartları olmasıdır. Bu kimlik kartı, binanın risk durumunu gösterir ve vatandaşlar, bir ev alırken, binanın hangi kategoride olduğunu bilebilirler. Bu sistem şu anda hayata geçirilme aşamasında ve 2021'de büyük bir adım atılabilir.

Kentsel dönüşümde uygulanacak prosedür önemlidir. Deprem yaşamış bir ülke olarak, bütün binaların bir kimliği olmalıdır. Yani, bir yapı kimliği, bir zemin kimliği ve bir mimari kimliği olmalıdır. Bu, kentsel dönüşüm sürecini kolaylaştıracaktır.

Öncelikle, oturduğumuz binaların, yapıyı gerçekleştiren mimar ve inşaat mühendisleri hakkında bilgi veren bir kimliği olmalıdır. İnşaat mühendisinin ve mimarın sicil durumları temiz mi, bunları görmeliyiz.

Kentsel Dönüşüm ve Depreme Dayanıklılık Üzerine

Kentsel Dönüşümde Esas Amaç

"Kentsel dönüşümde esas amaç, insanları kurtarmak olmalıdır. Yenilenme odaklı bir yaklaşım değil, tehlikeli binaların yeniden yapılandırılması ve insanların güvende olması önemlidir.

Bina Kimliği Oluşturmanın Önemi

Bir bina kimliği oluşturma fikri gerçekten önemlidir. Her bina, yapının durumu, zemin durumu ve mimari özellikler gibi detayları içeren bir kimliğe sahip olmalıdır. Böyle bir sistem, devletin vatandaşlara güvence vermesi ve halkın konut alırken daha bilinçli kararlar vermesi açısından çok önemlidir.

İnşa Bilgisi ve Kentsel Dönüşüm

Şu anda, 20.000 yıllık inşa bilgimiz ve 10.000 yıllık kerpiç inşa bilgimiz var. Bu bilgileri kullanarak, kentsel dönüşüm sürecinde insan hayatını kurtarmak odaklı bir yaklaşım benimsemeliyiz.

İstanbul'da Risk Altındaki Binalar

İstanbul'da 40.000 bina yıkılma riski altında ve bu binalarda yaşayan yaklaşık 200.000 kişi depremde hayatını kaybetme riski altında. Bu binaların yerleri biliniyor ve önceliğimiz, bu yerlerde yaşayan insanları kurtarmak olmalı.

Kentsel Dönüşüm Sürecinin Önceliği

Sonuç olarak, kentsel dönüşüm sürecinin insan hayatını kurtarmak ve tehlikeli binaları yeniden yapılandırmak odaklı olması gerektiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda, bu süreçte binaların ve zeminin kimliğini belirleyen kapsamlı bir sistem kurulmalıdır.

Adapazarı'ndaki Çalışmalar

Adapazarı'nda başlayan ve yıllar içinde süren önemli çalışmalar var. Bunlar arasında zemin araştırmaları, yapı standardı belirlemeler ve İstanbul'un deprem mastır planı bulunuyor. Bu tür bilgilerin vatandaşlar tarafından bilinmesi önemli çünkü kentsel dönüşüm ve depreme dayanıklılık bu bilgilere dayanıyor.

Depreme Dayanıklı Hale Getirme

Önceliğimiz, 40.000 binanın bir an önce depreme dayanıklı hale getirilmesi olmalı. Bu, büyük bir maliyet oluştursa bile, bir vatandaşın canını kurtarmak bu maliyeti göze almaya değerdir. Bu binaların, depremde insan yaşamını tehlikeye atacak yapılar olduğunu belirtmek ve içinde yaşayanları önceden bilgilendirmek önemlidir.

Bina Kimlik Kartı ve Bilgilendirme

Bunun yanı sıra, vatandaşların yaşadıkları binaların durumu hakkında bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Bu, bina kimlik kartı ile sağlanabilir. Bu kart, binaların yapı durumunu, zemin durumunu ve diğer önemli bilgileri içerir.

Çalışmalar ve Araştırmaların Önemi

Deprem konusunda yapılan çalışmalar ve araştırmalar, vatandaşların can güvenliğini sağlamak için önemlidir. Bu çalışmaların sonuçları, kentsel dönüşüm sürecini şekillendirebilir ve İstanbul'un depreme dayanıklı bir kent haline gelmesine yardımcı olabilir.

Araştırmaların Vatandaşlara Açık Olması

Bununla birlikte, bu tür araştırmaların ve çalışmaların sonuçlarının vatandaşlara açık olması ve herkesin bu bilgilere ulaşabilmesi gerektiğini belirtmek önemlidir. Bu sayede vatandaşlar, yaşadıkları binaların deprem güvenliği hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirler. Bu, deprem hazırlıkları ve kentsel dönüşüm sürecinde önemli bir adımdır.

Mühendislik Standartları ve Zemin İncelemeleri

Yaptığımız bu konuşma sonucunda vatandaşların yeni bir dünya keşfetmeye gerek olmadığını, dünyada mevcut olan mühendislik standartlarının, zemin incelemelerinin ve depreme dayanıklı yapı tasarımının bilindiğini söyleyebiliriz.

Standartların Belirlenmesi ve Kabulü

2012'de başkanlık yaptığım dönemde mecliste birçok milletvekili ve Türkiye Standartları Araştırma kurumu ile görüştüm. Ülkemizin kabul etmesi gereken standartları belirlemeye çalıştım. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday bir ülke olarak, Avrupa Birliği standartlarını kabul etmesi ve özgün bir standart oluşturamayacağını belirtmek istiyorum.

VS30 Çalışması ve Standartların Kabulü

Bizim 2019'dan sonra yaptığımız ve Jeofizik zemin araştırması olarak adlandırılan VS30 çalışması, bu standartları kabul etme konusunda ne kadar geç kaldığımızı gösteriyor.

Meslek Gruplarının Koordinasyonu

Sorun, her meslek grubunun, yapı mühendisi, mimar veya diğer profesyonellerin kendi alanlarında ayrı ayrı düşünmesi ve birbirleriyle tam anlamıyla koordinasyon içinde olmamasıdır. Her birim ayrı ayrı işlem yapıyor ve bu dağınıklık sorunlara yol açıyor.

Yapı Denetimi Mekanizmaları ve Eğitimli Denetim Ekipleri

Yapı denetimi mekanizmaları ve yetkilendirmeler de bu dağınıklığı artırıyor. Yapı denetimi mekanizmaları belki işliyor ancak yerinde denetim ve yönetim mekanizmaları eksik.

Bu nedenle eğitimli ve yetenekli denetim ekiplerine ihtiyaç var. Bu denetimlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek, inşaat projelerinin ve zeminin doğru bir şekilde incelenmesini sağlamak önemli.

Deprem Tehlike Haritaları ve Uygulama Deneyimleri

Son birkaç yılda devreye giren deprem tehlike haritaları da bu konuda yardımcı olabilir. Bu haritalar, her parselin deprem riskini gösterir ve bu bilgi, doğru yapı tasarımı ve inşaatı için önemlidir. Bu sayede, yapılar ve zeminler doğru şekilde incelenir ve deprem riski azaltılır.

Deprem merkezlerinde çalıştığım süre boyunca Kanada ve Japonya'da edindiğim deneyimler, bu konuda bilgi ve deneyim kazanmamı sağladı. Bu deneyimlerim, Türkiye'deki deprem riskinin azaltılması ve yapı güvenliğinin artırılması konusunda bana rehberlik ediyor.

Kanada ve Japonya'daki Uygulamalar

Kanada Deprem Merkezi'nde ve Japonya'da çalıştığım süre boyunca hem Kuzey Amerika hem de Japon standartları hakkında bilgi edindim. Kanada Deprem Merkezi'nin bir telefon uygulaması vardı. Bu uygulama ile binanın önüne gidebilir ve binanın deprem durumunu öğrenebilirsiniz.

Bir kişi, deprem riskini ölçen bir uygulama paylaştı. Uygulama, binanın yaşını, yüksekliğini ve yapı tipini soruyor ve buna göre bir risk skoru veriyor. Bu skor, zemin durumuna göre dört katına kadar çıkabiliyor. Zemin bilgisi çok önemli.

Deprem Tehlike Haritası ve E-devlet

Deprem tehlike haritasını e-devlet üzerinden öğrenebilirsiniz. Bu, zeminin durumunu belirlemeniz için çok önemlidir. Deprem tehlike haritasını öğrenmek ve bu bilgiyi kullanarak binaların depreme dayanıklılığını artırmak önemlidir.

Proje Fiyatları ve Güvenilirlik

Ayrıca, proje fiyatları da bir diğer önemli faktör. Her proje için belirlenen bir minimum proje fiyatı var. Eğer proje fiyatını minimumun altına çekerseniz, proje güvenirliğini düşürürsünüz. Eğer proje fiyatını minimumun üzerine çıkarırsanız, proje güvenirliğini artırırsınız. Ancak, proje fiyatlarının düşük olması nedeniyle kaliteli iş bulmak zorlaşıyor.

Ücret Denetimi ve Kalite

Sonuç olarak, ücret denetiminin yapılması gerekiyor. Ücret denetiminin yapılmaması, kalite denetiminin de yapılamamasına neden oluyor. İşlerin sadece yapılması için değil, sağlam ve kaliteli olması için de yapılması gerekiyor. Yasal düzenlemeler ve denetimler olmadan, bu sağlanamaz. 

Sonuç

Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in 9 Mart 2021 tarihindeki açıklamaları, Türkiye'nin deprem riskine karşı hazırlıklı olması ve deprem güvenliğinin artırılması için önemli öneriler içermektedir. Bu önerilerin, 6 Şubat 2023 tarihindeki Kahramanmaraş depremlerinin öncesinde kısmen veya tamamen uygulanması durumunda, hem maddi hem de manevi kayıpların azaltılmasında önemli rol oynayabileceği değerlendirilmektedir.

Türkiye'nin aktif bir deprem kuşağında yer alması nedeniyle, yapı stokunun güçlendirilmesi, afet yönetim sistemlerinin iyileştirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması gibi adımların hayata geçirilmesi, ülkenin deprem riskine karşı daha dayanıklı hale gelmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda, ilgili yasa ve yönetmeliklerin güncellenmesi, finansal destek mekanizmalarının oluşturulması ve eğitim programlarının düzenlenmesi gibi adımlar atılmalıdır.

Referanslar

UNDRR. (2015). Sendai Framework for Disaster Risk Reduction 2015-2030. United Nations Office for Disaster Risk Reduction.

FEMA. (2015). Earthquake-resistant design concepts: An introduction to the NEHRP recommended seismic provisions for new buildings and other structures. Federal Emergency Management Agency.

Öcal, A. (2019). Disaster education in Turkey. International Journal of Disaster Risk Management, 1(1), 1-12.






No comments:

Post a Comment