Wednesday, December 18, 2024

Understanding the Recent Earthquake Activity in the Marmara Region


Introduction Recent seismic events in Turkey, particularly within the Marmara region, have heightened public concern about the tectonic activity in this densely populated area. As a leading expert in seismology, Prof. Dr. Ali Osman Öncel offers insights into the implications of these earthquakes and underscores the necessity of citizen engagement in earthquake preparedness efforts.


Tectonic Activity and Its Implications The Marmara region lies along the North Anatolian Fault Zone (NAFZ), a seismically active area prone to frequent tectonic stress. Prof. Öncel emphasizes that the recent earthquakes should not be seen as isolated incidents but as part of an ongoing pattern of tectonic movement.

Key observations include:

  • Increased seismicity: The active tectonic stress system can trigger minor tremors, which, although not catastrophic, provoke significant anxiety among residents due to the high population density and historical seismic disasters in the region.
  • Potential precursors: While some smaller earthquakes may precede larger seismic events, the evidence for a consistent predictive pattern remains inconclusive. Nonetheless, these smaller events highlight the need for vigilance and preparedness.

Case Example: The 1999 İzmit earthquake, which caused widespread destruction, followed a series of smaller tremors. Retrospective analysis revealed precursors, emphasizing the importance of monitoring subtle seismic changes.


Importance of Citizen Reporting Citizen engagement plays a vital role in seismic research and preparedness. Applications such as those developed by the European Seismological Agency enable individuals to report their earthquake experiences, providing valuable grassroots data.

Prof. Öncel advocates for:

  • National data collection platforms: Developing a Turkish national application for earthquake reporting could amplify data collection efforts significantly, enhancing real-time seismic monitoring capabilities.
  • Empowered citizens: Encouraging public participation in earthquake preparedness fosters a culture of safety and awareness, making individuals active contributors to disaster response strategies.

Utilizing Data for Future Preparedness The integration of citizen-reported data with scientific research allows for a more comprehensive understanding of seismic risk. Key applications include:

  • Mapping high-risk areas: Data-driven approaches enable the identification of vulnerable zones, aiding urban planners in designing resilient infrastructure.
  • Policy development: Insights from seismic data inform proactive measures, such as enforcing stricter building codes and relocating populations from high-risk areas.

Example: After the 1995 Dinar earthquake, data mapping revealed structural vulnerabilities that guided subsequent urban planning initiatives.


The Concept of Forewarning Earthquakes The idea of precursor earthquakes remains a topic of debate in seismology. While some minor tremors may foreshadow significant seismic events, Prof. Öncel cautions against oversimplification:

  • Scientific rigor: Labeling every small quake as a precursor can lead to misinformation. Comprehensive analysis is necessary to determine whether such events indicate an impending disaster.
  • Historical lessons: Instances like the 1995 Dinar earthquake demonstrate that some precursors can be identified post-event. However, predicting them in real-time remains a challenge.

Identifying High-Risk Areas Prof. Öncel identifies four critical zones within the Marmara Sea as particularly susceptible to significant seismic activity. Dedicated research teams are essential for monitoring these areas, using advanced tools like GPS strain measurements and seismotectonic analysis.


Conclusion: Collective Efforts for Earthquake Preparedness Earthquake preparedness requires a collaborative approach involving scientists, citizens, and policymakers. Prof. Öncel highlights the following priorities:

  1. Enhanced data collection: Expanding citizen reporting mechanisms.
  2. Proactive urban planning: Strengthening infrastructure and enforcing building regulations.
  3. Public education: Raising awareness about earthquake safety.

By integrating grassroots data into scientific research, communities can better equip themselves against potential disasters, fostering resilience and saving lives.


References

  1. Öncel, A. O., & Wilson, T. (2007). Anomalous seismicity preceding the 1999 İzmit event, NW Turkey. Geophysical Journal International, 169(1), 259-270. https://doi.org/10.1111/j.1365-246X.2006.03233.x
  2. Öncel, A. O., & Wilson, T. (2006). Evaluation of earthquake potential along the Northern Anatolian Fault Zone in the Marmara Sea using comparisons of GPS strain and seismotectonic parameters. Tectonophysics, 418, 205-218. https://doi.org/10.1016/j.tecto.2006.01.014

Marmara Bölgesi'ndeki 

Son Deprem Aktivitesini Anlamak


Giriş
Son dönemlerde Türkiye'nin Marmara bölgesinde meydana gelen sismik olaylar, bu yoğun nüfuslu bölgede tektonik faaliyetlere yönelik kamu endişesini artırmıştır. Prof. Dr. Ali Osman Öncel, bir jeofizik uzmanı olarak, bu depremlerin sonuçları hakkında önemli bilgiler sunmakta ve vatandaşların deprem hazırlığı konusundaki rolünün altını çizmektedir.


Tektonik Aktivite ve Sonuçları

Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAFZ) üzerinde yer alması nedeniyle sık sık tektonik gerilimlere maruz kalan bir bölgedir. Prof. Öncel, son depremlerin bağımsız olaylar olarak değil, devam eden bir tektonik hareket modelinin parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Öne Çıkan Gözlemler:

  • Artan Sismisite: Aktif tektonik gerilim sistemi, küçük çaplı sarsıntılara yol açabilir. Bu tür sarsıntılar, yıkıcı olmasalar da bölgedeki yoğun nüfus ve geçmişte yaşanan büyük depremler nedeniyle önemli bir endişe kaynağıdır.
  • Olası Öncü Depremler: Daha küçük depremler bazen daha büyük sismik olayların habercisi olabilir, ancak tutarlı bir öngörü modeli oluşturmak henüz mümkün değildir. Bununla birlikte, bu küçük depremler, dikkat ve hazırlığın önemini vurgular.

Örnek Olay:

1999 İzmit Depremi öncesinde bir dizi küçük sarsıntı yaşanmış, bu depremler sonrası yapılan retrospektif analizlerde öncü işaretlerin olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, küçük sismik değişimlerin izlenmesinin önemini ortaya koymaktadır.


Vatandaş Katılımının Önemi

Sismik araştırmalar ve hazırlık süreçlerinde vatandaş katılımı hayati bir rol oynamaktadır. Avrupa Sismoloji Ajansı tarafından geliştirilen uygulamalar, bireylerin deprem deneyimlerini raporlamasına olanak tanıyarak, değerli veri akışı sağlar.

Prof. Öncel'in Önerileri:

  • Ulusal Veri Toplama Platformları: Türkiye için özel bir deprem raporlama uygulaması geliştirilmesi, veri toplama çabalarını önemli ölçüde artırabilir ve gerçek zamanlı sismik izleme yeteneklerini güçlendirebilir.
  • Güçlendirilmiş Vatandaşlar: Halkın deprem hazırlığına aktif katılımı, güvenlik ve farkındalık kültürünü pekiştirir ve bireyleri afet müdahale stratejilerinin aktif birer parçası haline getirir.

Verilerin Gelecek Hazırlıkları İçin Kullanımı

Vatandaşlar tarafından sağlanan verilerin bilimsel araştırmalarla entegre edilmesi, sismik risklerin daha kapsamlı anlaşılmasını sağlar.

Ana Uygulamalar:

  • Riskli Bölgelerin Haritalanması: Veri odaklı yaklaşımlar, savunmasız alanların belirlenmesine olanak tanıyarak şehir planlamacılarının dayanıklı altyapılar tasarlamasına yardımcı olur.
  • Politika Geliştirme: Sismik verilerden elde edilen bilgiler, daha katı yapı yönetmeliklerinin uygulanması ve yüksek riskli bölgelerden nüfusun taşınması gibi proaktif önlemlere rehberlik eder.

Örnek Olay:

1995 Dinar Depremi sonrası yapılan veri haritalamaları, yapısal zayıflıkları ortaya koymuş ve bu bulgular kentsel planlama girişimlerine rehberlik etmiştir.


Öncü Deprem Kavramı

Öncü depremler fikri, jeofizik alanında tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Bazı küçük sarsıntılar önemli depremleri öngörebilirken, Prof. Öncel bu konuda bilimsel titizliğin önemini vurgulamaktadır.

İki Önemli Nokta:

  • Bilimsel Analiz: Her küçük depremin öncü olarak sınıflandırılması yanlış bilgilendirmeye yol açabilir. Bu tür olayların bir felaketin habercisi olup olmadığını belirlemek için kapsamlı analizler gereklidir.
  • Tarihten Dersler: 1995 Dinar Depremi gibi olaylar, bazı öncü işaretlerin olay sonrası belirlenebildiğini göstermiştir. Ancak, bu tür olayları gerçek zamanlı olarak tahmin etmek hâlâ zorlu bir görevdir.

Yüksek Riskli Bölgelerin Belirlenmesi

Prof. Öncel, Marmara Denizi içinde özellikle önemli sismik aktivite riski taşıyan dört kritik bölgeyi işaret etmektedir. Bu bölgelerde, GPS gerilim ölçümleri ve sismotektonik analizler gibi ileri araçlar kullanılarak araştırmalar yürütülmelidir.


Sonuç: Deprem Hazırlığı İçin Ortak Çaba

Deprem hazırlığı, bilim insanları, vatandaşlar ve politika yapıcıların ortak çabalarını gerektirir. Prof. Öncel'in öncelikli önerileri şunlardır:

  1. Veri Toplamanın Geliştirilmesi: Vatandaş raporlama mekanizmalarının genişletilmesi.
  2. Proaktif Kentsel Planlama: Altyapının güçlendirilmesi ve yapı yönetmeliklerinin uygulanması.
  3. Halk Eğitimi: Deprem güvenliği hakkında farkındalığın artırılması.

Vatandaş tabanlı verilerin bilimsel araştırmalarla entegre edilmesi, toplulukların olası felaketlere karşı daha donanımlı hale gelmesini sağlayarak dayanıklılık oluşturur ve hayat kurtarır.


Kaynakça

Öncel, A. O., & Wilson, T. (2007). Anomalous seismicity preceding the 1999 İzmit event, NW Turkey. Geophysical Journal International, 169(1), 259-270. https://doi.org/10.1111/j.1365-246X.2006.03233.x

Öncel, A. O., & Wilson, T. (2006). Evaluation of earthquake potential along the Northern Anatolian Fault Zone in the Marmara Sea using comparisons of GPS strain and seismotectonic parameters. Tectonophysics, 418, 205-218. https://doi.org/10.1016/j.tecto.2006.01.014

Deprem Gerçeği ve Hazırlık Önerileri: 

TVNET Röportaj


Deprem Gerçeğini Konuşuyoruz

Çiğdem Hanım: Sayın Profesör Doktor Ali Osman Öncel, yayınımıza hoş geldiniz.

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Hoş bulduk, Çiğdem Hanım. Öncelikle geçmiş olsun diyelim.

Çiğdem Hanım: İzleyicilerimiz için bu son depremler ne anlam ifade ediyor? Buradan başlayarak değerlendirebilir misiniz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel:


Elbette. Son depremler, bulunduğumuz coğrafyada meydana gelen tektonik hareketlerin tesadüf olmadığını bir kez daha gösteriyor. Bu bölgedeki tektonik gerilme sistemi aktif durumda ve güncelliğini koruyor.

Depremler küçük ya da orta büyüklükte olsa bile, yoğun nüfusun bulunduğu bölgelerde hissedilmesi endişe yaratıyor. Marmara bölgesinde bu tür depremlerin hissedilmesi ve korkunun yaygın olması, büyük depremler öncesinde bir uyarı anlamına geliyor.


Vatandaş Bildirimlerinin Önemi

Bu tür depremler sonrası, yıkıcı bir hasar olmasa da insanlar hissettiklerini rapor ediyor. Şu an önümde, Avrupa Deprem Ajansı’nın kullandığı bir aplikasyonun raporu bulunuyor. Bu uygulama sayesinde vatandaşlar, "Ben bu depremi hissettim" diyerek bildirim yapıyor.

Marmara bölgesinde nüfusun yoğun olduğu yerlerden gelen bu bildirimler, çok önemli bir duyum ve ihbar ağı oluşturuyor. Eğer böyle bir uygulama ülkemizde ulusal çapta kullanılabilse, Avrupa Deprem Ajansı tarafından toplanan veriler en az 10 kat artabilir.


Ulusal Aplikasyonun Faydaları

Çiğdem Hanım: Bu veriler nasıl kullanılabilir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel:


Bu veriler, gelecekteki yıkımların büyük olacağı bölgeleri tespit etmek için kritik bir öneme sahip.

  • Şehirlerin risk ve afet durumu zayıf olan bölgeleri daha net belirlenebilir.
  • Bu bilgiler, karar vericilere şehri depreme hazırlama sürecinde güçlü bir rehberlik sağlar.

Çiğdem Hanım: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel:


Deprem hazırlığı bir ekip işidir. Vatandaşların bireysel olarak hissettikleri depremleri rapor etmesi, alınacak önlemlerin başarısında önemli bir role sahiptir. Ulusal çapta bir aplikasyon, sadece bilim insanlarına değil, karar alıcılara ve topluma da katkı sağlar. Herkesin bu sürece dahil olması gerekiyor.

Çiğdem Hanım: Değerli bilgileriniz için teşekkür ederiz, sayın Öncel.

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Ben teşekkür ederim.

Öncü Deprem İfadesi Kullanılabilir mi?

Evet, şimdi öncü deprem ifadesini kullanmak doğru mu? Bu depremler Marmara’daki gerilim birikiyor mu? Böyle bir yorum yapılabilir mi?

Marmara için öncü deprem tabirini kullanmak mümkün değil. Öncü depremin tanımına göre, büyük bir depremin hemen öncesinde oluşması ve sonrasında büyük bir ana depremin meydana gelmesi gerekir.

Ancak geçmişte, örneğin 1995 Dinar Depremi öncesinde, öncü niteliğinde sayılabilecek sarsıntılar tespit edildi. Bu küçük depremler, halkı uyarmış ve önlemler alınmasını sağlamıştı. O dönemde, uzmanlar bu depremleri “olağan” olarak değerlendirmiş olsa da, bu depremlerin büyük bir deprem öncesi uyarı niteliği taşıdığı sonradan anlaşıldı.

Öncel ve ark., 1998. Dinar depremleri


Marmara Bölgesindeki Durum

Son yaşanan 4. büyüklüğündeki depreme öncü diyemiyoruz, ancak bu bir uyarıcı depremdir. Marmara Bölgesi oldukça kompleks bir yapıya sahip olduğu için, bu bölgede deprem davranışlarını incelemek ve öncü işaretleri takip etmek kritik önem taşır.

Marmara’yı 20 farklı parçaya ayırarak inceledim ve her bir parçanın kendine has özellikler taşıdığını gördüm. Bu nedenle:

  • Her bir parça için ayrı bir çalışma grubunun oluşturulması gerekiyor.
  • Bu gruplar, özellikle Marmara Denizi’nde büyük deprem üretebilecek alanları izlemeli.

Büyük Deprem Riski Taşıyan 4 Bölge


Marmara Denizi’nde büyük deprem üretebilecek dört ana bölge tespit edilmiştir.

  • Çınarcık Çukurluğu, bu alanlardan biridir ve son deprem bu bölgeye yakın bir noktada meydana gelmiştir.

Yüksek Dirençli Yapılar ve Marmara’daki Durum

İzmit Depremi’nden sonra, Marmara’da büyük depremi durduran yüksek dirençli bir yapının varlığı dikkat çekiyor. Bu yapı:

  • Büyük depremlerin ilerlemesini yavaşlatıcı bir etkiye sahiptir.
  • Ancak bu yapı da bir kırılma ile büyük bir depreme yol açabilir.

Bu nedenle, Marmara’daki deprem riskine her zaman hazırlıklı olmalıyız.


Öncel ve Wilson (2006) Marmara Sismik Zonları

Deprem Öncesinde Risk Yönetimi Nasıl Yapılmalı?

Güncel Deprem Risk Haritası


Türkiye genelinde, özellikle Maraş Depremi sonrasında etkilenen 11 ilde, yerlerin jeofizik direncinde azalmalar ve yapıların projeye uygun yapılmadığı durumlar gözlemlendi.

  • Riskli bölgelerdeki vatandaşların, düşük riskli alanlara taşınması sağlanabilir.
  • Bu çalışmalar, depremden sonra değil, deprem öncesinde yapılmalıdır.

İstanbul ve Diğer İller İçin Öneriler

  • Büyük deprem öncesinde, riskli alanlar hızlı bir şekilde tespit edilmeli.
  • Vatandaşların da katkı sağlayacağı bir sistemle, bilgiler toplanarak önlem alınabilir.
  • Marmara’da beklenen büyük deprem öncesinde yapılacak her bir hazırlık, can kaybını ve yaralanmaları engellemede etkili olacaktır.

Sonuç: Deprem Öncesinde Ne Yapmalıyız?

Deprem sonrası yapılan yer değişimleri ve yapılaşma, can kaybını önlemede etkili olsa da, önemli olan bu hazırlıkların büyük deprem öncesinde yapılmasıdır.

  • Riskli bölgelerdeki yapıların güçlendirilmesi,
  • Riskli bölgelerdeki vatandaşların daha güvenli alanlara taşınması,
  • Ve bu süreçlerin maliyetini azaltmak için proaktif önlemler alınması gereklidir.

Depreme hazırlık, vatandaşlar ve bilim insanlarının ortak çabalarıyla sağlanabilir. Herkesin bu sürece katkı sağlaması, hem maliyetleri düşürür hem de hayat kurtarır.

Deprem Öncesi Çalışmaların Önemi

Risk azaltıcı çalışmaları yaparsak, ülkemiz ekonomik olarak deprem sonrası depremin etkilerinden kurtulabilir.

  • Hem insanlarımız ölmekten kurtulur,
  • Hem de şehirlerimizin geleceği garanti altına alınabilir.

Teşekkür Mesajı

Peki, teşekkür ederiz. Yayınımıza katkısından dolayı sağ olun, teşekkür ederim.
Efendim, iyi günler, saygılar.

Profesör Doktor Ali Osman Öncel, bizimleydi, deprem gerçeğini konuştuk.




Earthquake maps



Earthquake maps

Earthquake maps

Understanding Earthquake Risks in the Marmara Region: Historical and Current Insights











No comments:

Post a Comment