Sunday, September 17, 2023

Deprem Tahminleri: Bilim ve Teknolojinin Rolü

Depremleri önceden tahmin edebilir miyiz? Bu, yüzyıllardır bilim insanlarını ve genel halkı aynı şekilde etkileyen bir sorudur. 1999 İzmit M7.4 Depremi, Kuzeybatı Türkiye'yi vuran yıkıcı bir olaydı ve ardında büyük bir tahribat bıraktı. Ancak eğer önceden görebilseydik? Eğer erken tespit edilebilecek işaretler, anomaliler ve göstergeler varsa ve bunlar erken fark edilirse, hayatları kurtarabilir ve zararı en aza indirebilir miydi?


Bu blog yazısında, deprem tahmini dünyasının içine dalıyoruz ve 1999 İzmit Depremi öncesinde meydana gelen olaylara odaklanıyoruz. "Öncül anomali" veya ön belirteç anomalileri kavramını ve fiziksel çevredeki değişiklikleri, zaman ve mekanda gözlemlenebilir şekilde nasıl erken uyarılar olarak hizmet edebileceğini keşfedeceğiz.

Yolculuğumuz bizi sismoloji biliminin içine götürüyor, burada deprem izleme istasyonlarının sayısındaki artışın küçük depremlerin tespitinde büyük bir yükselişe yol açtığını vurgulayacağız. "Öncül deprem anomali" izlemenin büyük bir depremin beklenildiği bölgelerde ne kadar önemli olduğunu vurgulayacağız.

Tartışacağımız en çarpıcı teori, İzmit bölgesini tehlikeli bir deprem bölgesi olarak yıllar öncesinden tanımlayan "Sismik Boşluk" teorisidir. Ayrıca deprem öncesi anomali verilerinin kullanılmasındaki zorluklara ve sonrasındaki ihmaller iddialarına ışık tutacağız.



Ancak bu sadece bilim insanları ve uzmanlarla ilgili değil. Vatandaş katılımının deprem risk değerlendirmesinde nasıl kritik bir rol oynadığını vurgulayacağız. Depremleri deneyimleyenlerin "deprem etki/şiddet raporlarının toplanması, aletsel ölçümlerle birleştirildiğinde deprem riskinin daha kapsamlı bir resmini çizer.

Bu keşif süreci boyunca teknoloji, yerel ve ulusal otoriteler arasındaki işbirliği ve deprem enerjisini toplumsal yarar için nasıl kullanabileceğimiz konusunu önemle vurgulayacağız. Amacımız, deprem tahmini ve hazırlığı hakkında bilgi sahibi olarak depremleri sadece felaketler değil, aynı zamanda Dünya'nın ince işaretlerini dinlemeye istekli olanlar için bir uyarı mesajı olarak nasıl görmemiz gerektiğini vurgulamaktır.

Bize katılın, deprem biliminin, teknolojinin ve insan işbirliğinin, depremleri nasıl algıladığımızı ve nasıl tepki verdiğimizi değiştirebileceği bir yolculuğa çıkalım.


Hedef Kitlesi: Bu blog yazısı, deprem tahmini ve risk değerlendirmesinin bilim ve teknoloji tarafını anlamak isteyen geniş bir kitleyi hedeflemektedir. Özellikle deprem bölgesinde yaşayanlar, sismoloji araştırmacıları ve doğal afetleri hafifletmede bilimin rolünü merak eden bireyler için önemlidir.

  1.  1999 İzmit Depremi: Önceden Belirlenen Anomaliler ve İhlaller: Depremlerin oluşum fiziği 5B olarak izlenebilir. Büyük deprem öncesi depremin fiziksel değişimleri, zaman ve uzay ortamında gözlemlenerek "öncül anomali" değişimleri tespit edilebilir. Özellikle 1999 İzmit depremi öncesi, 2.5 yıl önceki öncül anomali değişimleri bilimsel çalışmalarla rapor edilmiştir (Oncel and Wilson, 2007).
  2. Depremlerin Öncül Anomali Takibi: Bilimin Deprem Öngörüsü: Deprem istasyonu sayısındaki artış, küçük deprem sayısında önemli bir yükselişe yol açmaktadır. Bilim insanları tarafından büyük depremin beklendiği alanlarda "öncül deprem anomali" takibinin yapılması büyük önem taşımaktadır.
  3. Sismik Boşluk ve Geleceğin Deprem Bölgelerinin Tahmini: Sismik Boşluk teorisiyle Nafi Toksöz ve arkadaşları, 1979 yılındaki çalışmalarında Kuzey Anadolu Fayı boyunca, 1999 İzmit depreminin olduğu batı alanını ve Yedisu seğmenti olarak bilinen doğu alanını geleceğin büyük deprem bölgeleri olarak belirlemiştir (Toksoz et al.,1999).
  4. 1999 İzmit Depreminin Önceden Tespit Edilmesi: Potansiyel Uyarılar ve Kaçırılan Fırsatlar: İzmit sismik boşluğunda Türk-Alman İşbirliği kapsamında "öncü anomali tespiti" çalışmaları yapılmıştır. Bu projede yer alan deneyimli jeofizik mühendisi Ugur Kuran (Kuran, 2012), depremden sonra "tiltmetre verilerini" deprem öncesi kaydetmiştir. Ancak, verilerin yorumlanması ya da ilgili makamlara bilgilendirme konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle, 1999 İzmit depremi öncesi "öncül anomali" verisinin kullanılamadığı ve projede yer alan bazı kişilerin görev ihmalinde bulunduğu iddiaları sosyal medyada zaman zaman gündeme gelmektedir.
  5. Büyük Depremden Önceki Önemli İşaretler: M4-M6 Büyüklüğünde Depremler: Depremin önceden belirlenmesinde "Tehlike Tahmini" ve "Risk Tahmini"  önemlidir. Büyük deprem öncesi, şiddeti 4-7 arasında değişen 'M4-M6' büyüklüğünde orta ölçekli depremler meydana gelir. Bu depremlerin enerjisinin tespit edilmesi teknolojik olarak mümkündür, ancak ekonomik olarak maliyetlidir. Aletsel verilere dayalı yapı veya zemin performansı izlemek yerine, depremi hisseden vatandaşlardan "deprem etki/şiddet raporları" toplanarak maliyetsiz, gerçekçi risk verisi elde edilmektedir. Aletsel ve insani verilerin karşılaştırılmasında büyük farklar olmadığı belirlenmiştir (USGS, DYFI Project).
  6. Vatandaşların Deprem Etki Raporlamalarının Önemi ve Teknolojinin Rolü: Depremin etkileri ve risk tespiti çalışmaları "Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı"nın sorumluluğundadır. "Depremin Çevresel Risk Etkileri" projesinin yaygınlaştırılması ve vatandaşların deprem risk raporlamalarına katılımını teşvik etmek için ulusal ve yerel kanalların etkinleştirilmesi büyük avantaj sağlar.
    • EMSC ve Depremin Çevresel Risk Etkileri: Vatandaşların Aktif Katılımı: EMSC tarafından hazırlanan web ve mobil uygulamalar sayesinde vatandaşların katılımı olumlu olmuştur. Ancak bu katılımın daha da güçlendirilmesi için yerel ve ulusal otoritelerin destek sağlaması gerekmektedir. Özellikle, dün akşam meydana gelen M4.8 büyüklüğündeki depremin binalar üzerindeki etkisini raporlayan vatandaşların sayısının artırılması için hızlı harekete geçilmesi gerekmektedir (Citizen Seismology).
      • Risk Tespiti Çalışmaları: Deprem Enerjisiyle Desteklenen Modern Yaklaşımlar: Riskli yapılara etki eden orta büyüklükteki depremlerin enerjileri, vatandaş sismologlar aracılığıyla "Citizen Seismology" tespit edilmeli ve bu yapıların depreme verdikleri tepkiler yerinde incelenmelidir. Bu yaklaşım, beklenen büyük deprem öncesinde büyük kayıpları önleyecektir. 
      • Avrupa ve Türkiye'de Depremlerin Etkileri: Yerel ve Ulusal Önlemlerin İncelenmesi: Avrupa Birliği ülkelerinde, yerel ve ulusal otoriteler tarafından toplanan "deprem etki verisi", deprem enerjisinin hızla kullanılmasıyla on katına çıkarılabilir. Deprem enerjisiyle desteklenen risk tespiti çalışmaları günümüzde yapılmaktadır.
      • Şiddetli Olmayan Depremler İle Yüksek Riskli Alanların Hızla Tespiti İçin Kritik Veri Kaynakları: Şiddeti 4-7 arasında olan, yıkıma veya ölüme neden olmayan tüm depremler, risk tespiti çalışmalarında kullanılması gereken önemli verilerdir. Gelişmiş ülkeler, depremin enerjisini kullanarak yapı ve zemin sağlığını 7/24 izlemekte ve deprem etkilerini vatandaşlardan online olarak toplayarak, yüksek riskli binaların ve jeofizik zeminlerin tespitini hızla gerçekleştirmektedir.
      • Deprem Enerjisi: Felaketten Daha Fazlası ve Toplumsal Uyarı Sistemi: Deprem enerjisini toplumsal yarar için kullanmada geciken ya da deprem enerjisi üzerinden riskli alan ve yapı tespiti yapmayan her ülke büyük bir risk altındadır. Deprem, felaketin bir aracı değil, felaket öncesi insanları uyarıcı bir mesaj kanalıdır.

Sonuç

Depremler, insanlık tarihinde büyük yıkımlara yol açan doğal afetlerden biridir. Ancak, bilim ve teknolojinin sürekli ilerleyişi, bu felaketlerin etkilerini azaltma kapasitemizi artırmaktadır. Deprem tahminlerinde kullanılan teknolojik araçlar ve bilimsel yaklaşımlar, bizi depremlere daha hazırlıklı kılmak için hayati öneme sahiptir. Ancak bu araçların etkinliği, doğru değerlendirme ve uygulamaya bağlıdır. 1999 İzmit Depreminde gördüğümüz gibi, var olan verilere göz ardı ederek veya yeterince değerlendirmeyerek büyük felaketlere yol açabiliriz. Depremlerden gelen enerji, toplumun yararına kullanılmalı ve bir uyarı sistemi olarak değerlendirilmelidir. Hem yerel hem de uluslararası düzeyde, deprem enerjisini daha iyi anlamak ve bu bilgileri risk azaltma stratejilerine dönüştürmek için yapılan çabalar, toplumsal dayanıklılığımızı artıracaktır.


İstek: Blogu okuduktan sonra, deprem hazırlığı ve bilinçlendirme konusunda daha fazla bilgi edinmek ve yerel topluluklarda bu bilincin yayılmasına katkıda bulunmak isterseniz, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın web sitesini ziyaret edin ve yerel inisiyatiflere katılın. Bilgi sahibi olmak, hem kendimizi hem de sevdiklerimizi korumada ilk adımdır.








No comments:

Post a Comment