18 Eylül 2024 sabahı, saat 03:22'de, Türkiye'nin doğusunda bir kez daha sarsıldı. Malatya'nın 31 km güneydoğusunda, Çelikhan'ın 11 km kuzeydoğusunda, 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremin derinliği 7 km olarak kaydedildi. Koordinatları 38.0703 N | 38.3542 E olan bu sarsıntı, 898 km uzaklıkta bulunan konumunuzdan itibaren ölçüldü.
6 Şubat 2023'teki yıkıcı depremlerle karşılaştırıldığında bu küçük bir sarsıntı gibi görünse de, aslında bu deprem, Kahramanmaraş'ta gerçekleşen çift felaketin (M7.8 ve M7.5) harekete geçirdiği sismik zincirin bir parçası. Bu büyük depremler, birbirine bağlı fay hatları boyunca enerji transfer etmeye devam ederek, tıpkı bir virüs gibi bölgeyi etkisi altına aldı. Bu durum, ETAS artçı şok modeli tarafından öngörülmüştü.
Omori Yasası’na göre artçı sarsıntılar zamanla azalma eğiliminde olsa da, bu gibi beklenmedik depremler, dünyanın hareketlerinin ne kadar öngörülemez olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bir depremin artçı mı yoksa yeni bir sismik olay mı olduğunu anlamak için, fay hattında daha fazla aktiviteye yol açıp açmadığını analiz etmek gerekir. 6 Şubat depremlerinden sonra, Doğu Anadolu Fay Zonu'nun neredeyse her segmentinin potansiyel hareketliliğe açık olduğu görülüyor; özellikle de daha önce gerilim biriken bölgeler.
Peki, bölgede başka büyük bir deprem olabilir mi? Uzmanların bu konudaki görüşleri farklılık gösteriyor. Bazı jeologlar, serbest bırakılan enerjinin belirli bölgeleri yeniden harekete geçirebileceğini öne sürse de, kesin bir yanıt vermek zor. Eskiden uzmanlara bir sonraki büyük depremin hangi şehirleri etkileyeceği sorulduğunda, kimse 2023 felaketinde 11 ilin bu kadar ağır bir şekilde etkileneceğini tam olarak tahmin edememişti. Şimdi ise görüyoruz ki, insan hataları – yapı malzemelerindeki eksiklikler, mühendislik uygulamalarındaki sorunlar ve şehir planlamasındaki hatalar – yıkımın boyutunu daha da arttırdı.
Bu son deprem küçük olabilir, ancak bize toplumsal sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Vatandaşların "Hissettim" bildirileri üzerinden oluşturulan hasar raporları, bu depremlerin şehirler ve kasabalar üzerindeki etkilerini nasıl dalga dalga yaydığını gösteriyor. Zaten hasar görmüş binalarda yaşayan veya hasar alma potansiyeli yüksek alanlarda bulunan insanlar, bu raporları en çok gönderenler arasında yer alıyor.
Her binanın her sarsıntıdan sonra kendi raporunu tuttuğunu düşünün. Depremi hisseden herkes bir form doldursa, dayanıklılığı değerlendirmek ve karşılaştırmak için değerli veriler toplayabiliriz.
No comments:
Post a Comment