17 Şubat 1659'da, Marmara Denizi'nin kuzeyinde 7.1 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. Bu deprem, İstanbul ve Tekirdağ'da büyük bir yıkıma yol açtı. Tarihe "1659 Marmara Depremi" olarak geçen bu olay, 40.000 ila 400.000 arasında insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.
Deprem, sabahın erken saatlerinde meydana geldi. İstanbul'da birçok cami, minare, medrese ve ev yıkıldı. Ayasofya'nın kubbesi de depremden zarar gördü. Tekirdağ'da da birçok bina yıkıldı ve can kayıpları yaşandı.
Depremden sonra İstanbul'da büyük bir panik yaşandı. İnsanlar şehirden kaçmaya başladı. Yangınlar çıktı ve yağma olayları gerçekleşti.
Deprem, Osmanlı İmparatorluğu'nun en yıkıcı depremlerinden biri olarak kabul edilir. Depremden sonra şehirler yeniden inşa edildi ve depreme dayanıklı binalar yapılmaya başlandı.
Peki, bugün aynı deprem tekrar olsa ne olur?
Nüfus artışı ve yapılaşmadaki değişimler, depremin etkisini de değiştirecektir. Günümüzde İstanbul'da 16 milyondan fazla insan yaşıyor ve binaların büyük çoğunluğu betonarme. Bu da depreme karşı daha dirençli bir şehir anlamına geliyor.
Ancak İstanbul'un birçok bölgesi alüvyal zemin üzerine kurulu. Alüvyal zeminler, deprem dalgalarını büyütme ve yıkıcı hale getirme özelliğine sahip. Bu da binalar için risk oluşturuyor.
Çanakkale'de durum ne?
1659 depremi, Çanakkale'ye de İstanbul'a yakın bir mesafedeydi. Ancak Çanakkale'nin zemini İstanbul'dan daha sağlamdır. Bu da depreme karşı daha dirençli bir şehir anlamına gelir.
Sonuç olarak:
İstanbul'da Yaşananlar:
Deprem, İstanbul'da da önemli hasara neden oldu. Özellikle tarihi yarımadanın güneyinde, ahşap ve kerpiçten yapılmış binalar yıkıldı veya ağır hasar gördü. Ayasofya ve Sultanahmet Camii gibi tarihi yapılar da depremden etkilendi.
Bugün Aynı Deprem Olursa Ne Olur?
Aynı depremin bugün, İstanbul'da benzer bir yıkıma yol açıp açmayacağı merak konusu. Nüfus ve yapılaşmadaki değişimler, depremin etkisini de değiştirecektir.
1659 yılında İstanbul'un nüfusu yaklaşık 400.000 iken, 2023 yılında bu sayı 16 milyona yaklaştı. Nüfus artışı, depremden etkilenecek kişi sayısının da artmasına işaret ediyor.
Yapılaşmadaki Değişimler:
- yüzyılda İstanbul'daki binaların büyük çoğunluğu ahşap ve kerpiçten yapılıyordu. Günümüzde ise betonarme binalar hakim. Bu da depreme karşı daha dirençli bir şehir anlamına geliyor.
Alüvyal Zemin Riski:
Ancak İstanbul'un birçok bölgesi alüvyal zemin üzerine kurulu. Alüvyal zeminler, deprem dalgalarını büyütme ve yıkıcı hale getirme özelliğine sahip. Bu da binalar için risk oluşturuyor.
İstanbul'da Alüvyal Zemin:
- Fatih
- Beşiktaş
- Bakırköy
- Zeytinburnu
- Güngören
- Esenler
gibi ilçeler alüvyal zemin üzerinde yer alıyor.
Adalar ve Zemin Sınıfı:
Adalar'ın zemini kayalık ve sağlamdır. Zemin sınıflandırmasına göre ZA (kaya ve kaya benzeri zemin) ve ZB (çok sıkı kum, çakıl veya kayaç) sınıfındadır. Bu da depreme karşı daha dirençli olduklarını gösterir.
Çanakkale ve 1659 Depremi:
1659 depremi, Çanakkale'ye de İstanbul'a yakın bir mesafedeydi. Ancak Çanakkale'nin zemini İstanbul'dan daha sağlamdır. Büyük çoğunluğu ZB ve ZA sınıfındadır. Bu da depreme karşı daha dirençli bir şehir anlamına gelir.
Çanakkale'de Zemin Sınıfı:
- Ayvacık
- Biga
- Bozcaada
- Çanakkale Merkez
- Eceabat
- Gökçeada
- Lapseki
- Yenice - ZA (kaya ve kaya benzeri zemin)
- Bayramiç
- Çan
- Gelibolu
- Gökçeada
- Güney
- Kazdağları
- Küçükkuyu - ZB (çok sıkı kum, çakıl veya kayaç)
- Ezine - ZC (Sıkı Kum veya Çakıl)
- Erdek
- Marmara - ZD (Orta Sıkılıkta Kum veya Çakıl)
Çanakkale Merkez'de Zemin:
Çanakkale merkez'de ZA sınıfı zemin bulunmamaktadır. En iyi zemin ZD sınıfıdır.
Sonuç:
1659 Marmara Depremi, İstanbul ve Çanakkale için önemli bir tarihsel olaydır. Depremden dersler çıkararak, binalarımızı depreme dayanıklı hale getirmeli ve bilinçli bir şekilde yaşamayı öğrenmeliyiz.
No comments:
Post a Comment