Wednesday, July 3, 2024

Kayseri: Tarih, Doğa ve Direnç

Kayseri, tarihin ve doğanın kucaklaştığı, Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Jeoturizm gezisi ve Talas'ta binicilik deneyimi şehrin doğal güzelliklerini keşfetmemizi sağladı. Erciyes, şehrin simgesi olup sismik aktivitesi üzerine yapılan çalışmalarla dikkat çekiyor. Talas'taki tarihi taş evler, doğa ve insana saygılı yapılaşmanın önemini vurguluyor. Modern yapılaşmanın deprem direnci konusundaki eksiklikleri, geleneksel yapılaşma anlayışının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. İstanbul'da Osmanlı mimarisiyle büyüdüm, fakat Kayseri'de Selçuklu mimarisinin sadeliği ve huzuruyla tanıştım. Ülkemizin mimari mirasını koruma ve doğru yerleşim kriterlerine dönme sorumluluğumuz büyük.




Tarih ve Mimari. Kayseri, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nin kalbinde tarih ve doğanın kucaklaştığı bir şehir. Şehrin sokaklarını adım adım gezerken, Selçuklu mimarisinin nefes kesen örnekleriyle karşılaşıyorsunuz. Özellikle camiler, süslerden arındırılmış yapısıyla insan fıtratına hitap ediyor. Giriş kapılarındaki ince işçilik ve detaylar, tarihin derinliklerine bir yolculuğa çıkarıyor bizi.

Jeoturizm ve Doğal Güzellikler. Jeoturizm amaçlı olarak Ali Dağ çevresinde 1 Eylül 2014 tarihinde düzenlediğimiz teknik gezimiz sırasında, bu tarihi dokuya tanık olduk. Ancak Kayseri, sadece tarihiyle değil doğal güzellikleriyle de beni şaşırtmayı başardı. Ali Dağ'daki teknik yürüyüşün ardından, Talas Belediyesi'nin atlarıyla gerçekleştirdiğimiz binicilik deneyimi bambaşka bir tecrübeydi. Çocukken merkeplere bindiğim ve bayramlarda atlarla kısa turlar yaptığımı hatırlıyorum. Ancak bu seferki deneyim, doğanın içinde atla bir bütün olma hissiyle çok farklıydı.


Erciyes Dağı ve Sismik Aktivite. Erciyes, bu şehrin sembollerinden biri. Çoğu kişi Erciyes'te sürekli kar bulunduğunu varsayar, ancak son ziyaretimizde karla karşılaşmadık. İklim değişikliğinden mi, yoksa farklı bir nedenden mi, emin değilim; fakat bu, kafamı kurcalayan bir durum. Erciyes uluslararası tanınırlığa sahip bir volkanik dağdır ve sismik aktivitesini inceleyen çalışmalar önemlidir. Bu çalışmalar, dağın iç yapısı hakkında detaylı bilgi sunar. Erciyes'in yakın gelecekte aktif olup olmayacağını kestiremiyorum, bu yüzden volkanoloji uzmanlarının görüşlerine başvurmak en doğrusu olacaktır. Erciyes'in sismik izleme sistemleriyle gözlemlenmesi, yer kabuğundan yerin merkezine kadar derinlemesine bilgiler elde etmemize katkıda bulunacaktır.

Talas ve Tarihi Taş Evler. Talas'ta karşımıza çıkan tarihi taş evler, modern yapılaşmanın hızla ilerlediği bu dönemde bile bize doğa ve insana duyulan saygıyla nasıl yapılaşma yapılması gerektiğini gösteriyor. Yaman Dede Konağı'nda yaşadığımız deneyim, modernitenin tüm olanaklarına karşın geçmişin sıcaklığını ve içtenliğini bize sunuyor. Rahmetli amcam, "Taşçı Osman" olarak anılırdı. Ömrünü Kayseri'nin dağlarının altındaki taşları kazarak geçirdi. Onun inşa ettiği taş evde yaşamanın verdiği huzuru, başka hiçbir yerde bulamazsınız.

Depreme Dayanıklı Yapılar. Yaman Dede Konağı, günümüzde nasıl depreme dayanıklı yapılaşma yapılması gerektiği konusunda mükemmel bir örnek teşkil ediyor. Taş evler sadece uzun ömürlü değil, aynı zamanda yazın serin, kışın sıcak tutan özelliklere sahip. Bu yapılaşma modeli, nesiller arası bağları da güçlendiriyor. Modern zamanların beton yapısı içerisinde yaşamaya itildiğimiz şu günlerde, bu yapının ömrünün aslında bir insanın ömründen bile kısa olduğunu unutmamalıyız. 6 Şubat depreminde, bile yüksek kira getiren modern yapıların dahi ayakta kalamadığını gördük. İnsanlık olarak, uzun ömürlü ve bağımsız yapılaşma anlayışıyla geleneksel taş ev modelini tekrar hayata geçirmeliyiz.


Kişisel Anılar ve Binicilik Deneyim. Kayseri'de yaz aylarını sık sık en büyük ilçesi olan Develi'de geçirirdim. Bağa ve bahçeye gitmek benim için büyük bir keyifti. Özellikle rahmetli Osman amcamın güçlü merkepleriyle bol bol gezmeyi tercih ettim. Amcam bu merkeplerle işe gidip gelir, onları günlük yaşantısının bir parçası haline getirirdi. Bu sayede, atlar kadar olmasa da boylu boyunca ve kuvvetli merkeplere binme deneyimi yaşadım. İstanbul Kadırga'da, çocukluğumda Cinci Meydanı'nda bayram zamanları at binmeye özenirdim. Sonuçta, Türkiye'de yaşayan birçok kişi için atlar vazgeçilmez ve sempatik varlıklardır. Yıllar sonra Kayseri'nin Talas ilçesinde bir at çiftliğiyle karşılaştığımda heyecanlandım ve binme şansını yakaladım. Gelecekte, binicilik dersleri almayı da planlıyorum."

Akıllı insan her zaman düşündüğünü söylemez mi?


 "Akıllı insan düşündüğünü her zaman söylemez; ama her söylediğini düşünür" sözü, yüzyıllardır filozoflar ve bilginler tarafından tartışılan bir soruyu gündeme getiriyor: Düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade etmeli miyiz, yoksa bazen sessiz kalmak daha mı akıllıca? Bu essayde, Aristoteles'in bu sözünü inceleyerek, bilgelik ve etkili iletişim arasındaki ilişkiyi araştıracağız.

Tartışma:

Aristoteles'in sözü ilk bakışta çelişkili görünebilir. Bir yandan, dürüstlük ve açık sözlülük önemli erdemler olarak kabul edilir. Öte yandan, her zaman aklımızdan geçenleri söylemek kaba ve düşüncesiz olarak algılanabilir. Peki, Aristoteles bu sözle ne demek istiyor?

Aristoteles, bu sözle bize düşünmeden konuşmamamız gerektiğini söylüyor. Akıllı bir insan, her zaman önce düşünür, sonra konuşur. Söyleyeceği şeylerin doğru olduğundan, kimseyi kırmayacağından ve herhangi bir zarara yol açmayacağından emin olur.

Ancak, düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade etmemiz gerektiği durumlar da vardır. Özellikle hakikat arayışı ve bilgi paylaşımı söz konusu olduğunda, dürüstlük ve açık sözlülük esastır. Bu durumlarda, akıllı insan düşüncelerini açıkça ifade etmekten çekinmez, ancak bunu saygılı ve nazik bir şekilde yapar.

Bilgelik, doğruyu söylemekle ve sessiz kalmayı bilmekle dengeyi kurmaktır. Akıllı insan, duruma ve karşısındaki kişiye göre davranır. Bazen düşüncelerini açıkça ifade etmeyi seçer, bazen de sessiz kalmayı ve daha uygun bir zamanı beklemeyi tercih eder.

Müzakere ve diyalog, bilgeliğe giden yolda önemli araçlardır. Farklı bakış açılarını dinlemek ve kendimizi ifade etmek için çaba göstererek, hem kendimizi hem de çevremizdekileri daha iyi anlayabiliriz. Müzakere yoluyla, fikir alışverişi yapabilir, uzlaşmaya varabilir ve ortak bir hakikate ulaşabiliriz.

Sonuç:

Aristoteles'in "Akıllı insan düşündüğünü her zaman söylemez; ama her söylediğini düşünür" sözü, bize düşüncelerimizin ve sözlerimizin sorumluluğunu almamızı hatırlatıyor. Doğruluk ve dürüstlük önemlidir, ancak her zaman her şeyi söylemek en iyi seçenek olmayabilir. Bilgelik, doğruyu söylemekle ve sessiz kalmayı bilmekle dengeyi kurmaktır. Müzakere ve diyalog yoluyla, farklı bakış açılarını dinleyerek ve kendimizi ifade etmeyi öğrenerek bilgeliğe ulaşabiliriz.

Bu essay, Aristoteles'in sözünü ve bilgelik kavramını genel hatlarıyla incelemektedir. Konuyu daha da derinlemesine keşfetmek için **farklı bakış açılarını okuyabilir, insanlarla konuşabilir ve kendi deneyimlerinizden ders çıkarabilirsiniz.

Bilim ve Teknoloji Toplantısı: Görüntü İşleme Teknolojileri ve Uygulamaları

Kayseri: Tarih, Doğa ve Direnç

Kayseri, tarihin ve doğanın kucaklaştığı, Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Jeoturizm gezisi ve Tal...