Wednesday, July 31, 2024

Eğitimin Geleceği ve Geleceğin Eğitimi

Eğitimde yenilikçi yaklaşımlar, teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte evrim geçiriyor. Blended, Flipped ve Hybrid öğrenme modelleri, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Bu modeller, öğrenci katılımını artırmak ve öğrenme deneyimini zenginleştirmek amacıyla geleneksel öğretim yöntemleriyle teknolojiyi harmanlıyor. 2004-2008 yılları arasında çalıştığım KFUPM'de blended learning kursu aldığım dönemden bu yana, eğitimdeki bu değişim ve gelişim sürecine yakından tanıklık ettim.

Blended Learning: Harmanlanmış Öğrenme

Blended learning, geleneksel öğretim yöntemleri ile dijital teknolojilerin birleştirilmesiyle öğrenci katılımını artırmayı hedefleyen bir eğitim modelidir. Videolar, öğrencilerin görsel ve işitsel olarak öğrenmelerine olanak tanıyan önemli bir kaynak olarak hizmet eder. Öğrenciler, ders içeriklerini çevrimiçi olarak takip edebilir ve sınıf içi zamanlarında bu bilgileri uygulamalı olarak pekiştirebilirler. Blended learning'in faydalarını deneyimlediğim KFUPM'de, haftada bir yüz yüze ders yapılırken diğer dersler videolar şeklinde sunuluyordu. Bu model, öğrencilerin kendi hızlarında öğrenmelerine olanak tanırken, öğretmenlerin de sınıf içi etkileşimi artırmalarına yardımcı oldu.

Flipped Classroom: Ters Yüz Sınıf Modeli

Flipped classroom modeli, geleneksel öğretim yöntemlerini tersine çevirir; öğrenciler ders materyallerini evde öğrenir ve sınıf zamanında bu bilgileri uygulamalı olarak pekiştirirler. Öğrenciler, genellikle YouTube gibi platformlardan video dersleri izleyerek konuları bağımsız olarak çalışırlar. Sınıf zamanı, problem çözme ve pratik çalışmalarla geçer, ders anlatımları yerine aktif öğrenmeye odaklanılır. Pandemi döneminde bu modeli uygularken, öğrencilere YouTube videoları yolladım ve videoların altına sorular yazmalarını istedim. Bu sayede öğrenciler, sınıfta daha hazırlıklı bulunup, merak ettikleri konuları tartışma imkanı buldular.

Hybrid Teaching: Hibrit Öğretim

Günümüzde daha ileri teknikler arasında yer alan hybrid teaching modeli, hem sınıfta hem de online olarak uzaktan eğitimi birleştirir. Pandemi koşullarında bu modeli uygulama şansı buldum; hem sınıfta ders anlattım hem de internet üzerinden MsTeams kullanarak uzakta kalan öğrencilere ders verdim. Ayrıca derslerimi YouTube'a yükleyerek, yeniden izlemek isteyen öğrencilere erişim imkanı sağladım. Bu model, öğrencilere esneklik ve erişilebilirlik sunarak, eğitimde fırsat eşitliğini destekler.

Eğitimin Geleceği

Bu üç modelin referans alınarak oluşturulan eğitim sistemleri, geleceğin eğitiminin temel taşlarını oluşturuyor. Blended learning, öğrencilerin kendi hızlarında ve tarzlarında öğrenmelerini sağlarken, flipped classroom, aktif öğrenme ve sınıf içi etkileşimi artırır. Hybrid teaching ise, esneklik ve erişilebilirlik sunarak, eğitimde fırsat eşitliğini destekler.

Eğitimde bu yenilikçi modellerin kullanımı, öğrenci merkezli öğrenme deneyimlerini zenginleştirir ve öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermelerine olanak tanır. Geleceğin eğitimi, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak, öğrenci katılımını ve başarısını artırmayı hedefleyen bu modellerin entegrasyonu ile şekillenecektir. Eğitimde sürekli gelişim ve yenilik, öğrencilerin bilgiye erişimlerini kolaylaştırarak, onları geleceğin belirsizliklerine daha iyi hazırlayacaktır.


Monday, July 29, 2024

Proje Merkezli Başarı: Takım Çalışması ve Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi

Hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar her zaman doğru olmayabilir, ancak bu, onların tamamen yanlış olduğu anlamına da gelmez. Herkesin doğru ve yanlış yanları vardır. Bu nedenle, hem iş dünyasında hem de akademik kariyer sürecinde önemli olan bireyler değil, projeler ve takım çalışmasıdır.

Proje Merkezli Yaklaşım: Bir projede başarılı olmanın anahtarı, bireyler yerine projeye odaklanmaktır. Bireylerin kişisel farklılıkları olabilir, fakat asıl önemli olan bu farklılıkların üstesinden gelerek ortak bir amaç için çalışmaktır. Bunun için takım içinde birey olabilmeyi başarmak ve takım oyuncusu olma refleksine sahip olmak önemlidir. Bir projede herkesin katkısı değerlidir ve takım çalışmasıyla daha iyi sonuçlar elde edilebilir.

Takım Çalışmasının Gücü: Takım çalışması, bireysel yeteneklerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sinerji ile daha büyük başarılar getirir. Herkesin farklı güçlü yönleri ve bakış açıları vardır. Bu farklılıklar, doğru bir şekilde yönlendirildiğinde, projenin başarısı için büyük bir avantaj sağlar. Bu sadece iş dünyasında değil, akademik araştırma ve projelerde de geçerlidir.

Akademik Örnekler ve Yaklaşımlar: Örneğin, İstanbul Üniversitesi gibi eski üniversitelerde anabilim dalları vardır, fakat anabilim dalında olanların ortak çalışma refleksi yoktur. Çünkü anabilim dalına insanların giriş süreçleri farklıdır. Bu nedenle, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) gibi bazı üniversitelerde anabilim dalı yapıları kaldırılmıştır. Bunun yerine, dünyanın en iyi 100 üniversitesinde olduğu gibi "research groups" (araştırma grupları) kurulmuştur. Bu gruplarda, önemli olan insanların gönüllü olarak çalışabileceği, takım ruhu ile paylaşımda bulunup üretebileceği bir ortam yaratmaktır.

Sivil Toplum Kuruluşları ve Multidisipliner Çalışmalar: STK'larda görev almak, çok farklı disiplinlerden insanların ortak amaç için birbirleri ile iletişim kurmalarına ve çalışmalarına olanak sağlar. Özellikle medya, bir deprem sonrasında depremin çok farklı alanlarında uzmanları bir programda bir araya getirerek bu tür multidisipliner çalışmaları teşvik eder. Maalesef üniversiteler içinde zor olsa da, bu mümkün olabilir. Multidisipliner açıdan tartışma, bir ortak sonuçta doğru bir ortak koşuşturma enerjisi sağlar.

Yapay Zeka ve Çalışma Partnerliği: Günümüzde yapay zeka, bir çalışma partneri olarak her konuda destek oluyor. Yapay zeka, çok farklı konularda bakış açıları sunabilme açısından önemli roller üstleniyor. Bilim veya iş dünyasında insanların ufuk sınırlarının dışına taşmasını sağlıyor ve farklı ülkelerdeki uygulamalar hakkında çok kısa sürede bilgilere ulaşma imkanı tanıyor. Şu an için en iyi, sadık çalışma partneri yapay zekalar değil mi?

Uluslararası Örnekler:

  • Kanada: Kanada'daki üniversitelerde, özellikle de University of Toronto ve University of British Columbia gibi önde gelen kurumlarda, araştırma grupları yaygındır. Bu gruplar, disiplinlerarası çalışmaları teşvik eder ve öğrencilerin, araştırmacıların ve profesörlerin birlikte çalışmasını sağlar. Bu sayede, farklı bakış açılarının bir araya gelmesiyle yenilikçi çözümler geliştirilir.
  • Japonya: Japonya'da, Tokyo Üniversitesi gibi önde gelen üniversitelerde, araştırma merkezleri ve laboratuvarlar ortak çalışma alanları olarak kullanılır. Bu merkezlerde, hem ulusal hem de uluslararası araştırmacılar birlikte projeler yürütür. Japonya'nın işbirliğine dayalı bu yaklaşımı, bilim ve teknolojideki hızlı ilerlemelerinin temel nedenlerinden biridir.
  • Avrupa Birliği: Avrupa Birliği ülkelerinde, özellikle Almanya'da, Max Planck Enstitüleri gibi kurumlar araştırma grupları ve merkezleri ile ünlüdür. Bu enstitüler, dünya çapında bilinen araştırmacıları bir araya getirir ve disiplinlerarası projeler yürütür. Avrupa Birliği'nin Horizon 2020 gibi programları da, araştırmacıların birlikte çalışmasını teşvik eden fonlar sağlar.

Hedef ve Amaç: Bir projede hedef, belirli bir kişiye bağlılık değil, proje bütünlüğü içinde kalarak en iyi sonucu elde etmektir. Proje boyunca herkesin katkısı ve çabası önemlidir. Bu nedenle, hedefimiz her zaman proje merkezli olmalı ve takımın başarısına odaklanmalıdır. Akademik dünyada da, bireysel başarıdan çok, takımın ve projenin başarısı önemlidir. Araştırma grupları bu amaca hizmet eder ve ortak çalışmanın önemini vurgular.

Sonuç: Sonuç olarak, hem iş dünyasında hem de akademik kariyer süreçlerinde bireylerin doğruları ve yanlışlarından çok, takım çalışması ve proje bütünlüğü önemlidir. Bir projede başarıya ulaşmak için, herkesin katkısını değerli görmeli ve ortak bir amaç doğrultusunda birlikte çalışmalıyız. Araştırma grupları gibi yapılar, bu ortak çalışmanın en iyi örneklerindendir ve akademik dünyada büyük başarılara imza atılmasını sağlar. Kanada, Japonya ve Avrupa Birliği ülkelerindeki örnekler, takım çalışması ve proje odaklı yaklaşımın ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Yapay zekanın sunduğu imkanlar ise, bu süreçleri daha da hızlandırmakta ve desteklemektedir.

Kentsel Dönüşüm Süreci: Deneyimler ve Öneriler


Kayınvalidem, "Nedir bu kentsel dönüşüm?" diye sordu. Ona, "Hayırlı olsun, evin yenilenecek," dedim. İstanbul'da, 1986 yılında yapılmış, ana cadde üzerindeki evine doğru yol aldık. Binanın bakımlı olduğunu gördüm, ancak çevrede daha bakımsız, depreme dayanıksız evler de vardı. Kayınvalidem, karşıdaki evde kentsel dönüşüm müteahhidinin oturduğunu söyledi.

Müteahhitlik ve Kentsel Dönüşüm

Müteahhitlik ve kentsel dönüşüm süreci, düşündüğümde, kurslarda öğrendiğim bilgileri hatırlattı. Hocam, "Müteahhit kumarhanedeki kasaya benzer, hiç kaybetmez," demişti. Bu söz, müteahhitlerin kentsel dönüşüm projelerindeki rolünü anlamama yardımcı oldu. Ana cadde üzerindeki bir binanın yeniden yapılması, değerinin artması ve müteahhidin kazanç sağlaması anlamına gelir.

Toplantıya biraz erken geldik ve çevreyi dolaştım. Çıkma katlı binaların depreme karşı risk oluşturduğunu kayınvalideme anlattım. Merhum Prof. Dr. Hüseyin Kaplan'ın, "Çıkma katlı yapılar depremde ölüm makinesi gibi davranır," sözü aklıma geldi. Yasaklanmış olmalarına rağmen, bazı binaların hâlâ bu kuralları çiğnediğini fark ettim.

Kentsel Dönüşüm Süreci ve Yasal Düzenlemeler

Kentsel dönüşüm sektörü hakkında bir meslektaşımla önceden konuşmuştum. Bakanlık tarafından belirlenen %51 kuralı gereği, bina ve site yönetimi danışmanlığı eğitimleri almış biri olarak en az 10 daire malikinin onayı gerekiyordu. Ancak toplantıya sadece 5-6 malik katılmıştı.

Meslektaşıma, "Binaların Deprem Risk Durumu" incelemesinin maliyetini sordum. Ortalama 50 bin TL olduğunu söyledi. Bu fiyat, 15 kata kadar yüksekliğindeki binalar için geçerli. Yer incelemesi ve yapı radarı gibi tekniklerle yapılan incelemeler, betonun sağlığını ve yapı projelerine uygunluğunu kontrol ediyor.

Toplantı ve Proje Seçenekleri

Toplantıda, müteahhit iki seçenek sundu: Taahhüt Projesi veya Taşeron Projesi. Taşeronluk hizmeti olması durumunda m² için 2,800 TL, taahhüt işi durumunda ise  için 2,200 TL olduğunu belirtti. Ödemeler genellikle brüt alan üzerinden yapılıyor. Bu nedenle, brüt 100  alana sahip bir dairenin kentsel dönüşüm maliyeti 2 milyon 200 bin TL ile 2 milyon 800 bin TL arasında değişiyor. Ödemeler taksitle yapıldığında, taksit oranlarına aylık TÜİK enflasyon oranı kapsamında ekleme yapılacak. %51 imza toplayıp sözleşme yapılması gerektiğini belirtti.

Güçlendirme ve Alternatif Çözümler

Kayınvalidemle eve dönerken, "Bir kat daha izin çıkacak gibi, benden para çıkmadan bina yapılacakmış," dedi. Kentsel dönüşümün en büyük engeli imza ve bütçe işi çözülmeden bu iş nasıl olacak? Deprem korkusu ile yaşayan orta gelirli insanlar için güçlendirme projeleri de bir alternatif olabilir.

Meslektaşıma güçlendirme projelerinin maliyetini sordum. Maliyet, Bina Taban Alanı (m²) x 25 TL x Kat Yüksekliği formülü ile hesaplanıyor. Güçlendirme oranı %40'ın altında ise öneriliyor. Daire başına 100 m² için 400,000 TL güçlendirme maliyeti, kentsel dönüşüm maliyetinin %40'ından düşük çıkabilir.

Jeofizik Mühendisi Meslektaşımın Önerileri

Jeofizik mühendisi meslektaşım ile tartıştık. Bina projesine ilave verilen +1 kat ile binanın tamamının kaba inşaatı önemli ölçüde sağlanır. Müteahhit aradan çıkarılır ve taşeron yapıya iş verilir. Devletin "yarısı benden yarısı senden" desteği ile bina yenilenebilir. Taahhüt işi yapan firma piyasadan iş topluyor, kentsel dönüşüm için rantı yüksek alanlardan bina seçip para kazanma peşindeler. Diğer taraftan, kentsel dönüşüme binasını sokmak, devleti verdiği destekten yararlanmak isteyen kişiler de hem can güvenliği açısından daha emin bir binada oturmak, hem de binalarına imkan dahilinde verecekleri paralarla rant açısından güncel değeri yüksek yeni bina sahip olmak istiyor.

Ekonomik Kapasite ve Deprem Gerçekleri

Sorun, kentsel dönüşüme girecek binalarda oturan insanların ekonomik kapasitesinin, binaların kentsel dönüşümde yenilenme sürecinde ortaya çıkan masrafları karşılamayacak düzeyde olması. Herkes, 1999 yılından önce yapılan binaların depremde büyük hasar görecek, deprem olduğunda binanın deprem hasarı 1999 öncesi olmasından kaynaklı olarak eski teknoloji ve eski deprem yönetmeliklerine göre deprem performansı düşük binalarda yaşamak istemiyor. Genellikle, 1975 deprem yönetmeliğine uygun olarak doğru yapılmış binaların da büyük İstanbul depremine karşı deprem performansının yeterli olacağını tartışan bilim insanları var.

Ekonomik kapasiteyi artırmanın bir yolu aracıları ortadan kaldırmak, direkt yüklenici firmalarla muhatap olmak. Taahhüt firma, yüklenici firma değildir, piyasadan proje olacak yapı projelerini toplar, antlaşma yapar ve kendi kazancını üzerine ekler, geri kalan işi yüklenici veya taşeron yapı şirketine verir. Taahhüt firması aradan kalktığı zaman, yüklenici firma ile çalışıldığında yaklaşık toplam maliyet üzerinden %25 indirim sağlanır.

İlave olarak, kentsel dönüşüme teşvik için devletin +1 kat ilave etme olasılığı kullanılır. Giriş katın üstüne ilk yapılacak kat, yapım aşamasında satılır, buradan gelecek ilave kaynak veya cansuyu ile binanın neredeyse kaba inşaatını tamamlayacak bir kaynak sağlanabilir. Devletin, daire başına verdiği 1 milyon 400 bin TL destek ile birlikte başa baş binanın yenilenmesi sağlanabilir. Demek ki devletin vermiş olduğu kentsel dönüşüm desteği daire başı yarısı hibe olan "yarısı senden yarısı benden kampanyası" kapsamında nakdi destek, buna ilave olarak 1 kat ilaveyle sağlanan ikinci destek, aracı taahhüt firması aradan çıkarılarak, binanın başa baş yenilenmesi sürecinin tamamlanmasına yeter.

Sonuç ve Öneriler

Sonuçta, orta gelirli insanlar kentsel dönüşüm istiyor ama dönüşüme aktaracak parası yok. Kolon kesilmesi gibi insan kaynaklı afet riskleri araştırılmalı. Kentsel dönüşüm sektörü içinde yerden merkezli projeler tartışılmalı. Belediye veya bakanlığın +1 kat artışı ile proje maliyeti düşürülebilir.

Önerilerim:

  • Bina Durumu ve Risk Analizi: İlk adım olarak, bağımsız bir uzman tarafından binanın depreme dayanıklılık analizinin yapılması gerekiyor. Bu analiz, yapı radarı ve karot testleri gibi yöntemlerle desteklenmeli.
  • Güçlendirme Seçeneklerinin Değerlendirilmesi: Eğer bina yıkılıp yeniden yapılamıyorsa, güçlendirme projeleri ciddi bir alternatif olabilir. Güçlendirme maliyetleri, kentsel dönüşüm maliyetinin %40'ından az olduğunda bu seçenek daha ekonomik olabilir.
  • Finansal Destek ve Teşvikler: Devletin sunduğu finansal desteklerin ve teşviklerin etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor. "Yarısı benden, yarısı senden" kampanyası ve +1 kat ilave gibi teşvikler, maliyetleri önemli ölçüde düşürebilir.
  • Aracıların Ortadan Kaldırılması: Taahhüt firmalarının aradan çıkarılması, doğrudan yüklenici firmalarla çalışılması, maliyetleri %25 oranında düşürebilir. Bu, kat maliklerine büyük bir tasarruf sağlar.
  • Eğitim ve Bilinçlendirme: Kentsel dönüşüm süreci hakkında bilgilendirme ve eğitimler, vatandaşların bu süreci daha iyi anlamalarına ve sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olabilir.

Sunday, July 28, 2024

Marmara Depremleri

Beklenen İstanbul depremi olmamakla birlikte, Marmara Denizi'nde meydana gelmiş her bir deprem tekrar yaşandığında, bu İstanbul Depremi olarak kayda geçecektir, çünkü İstanbul'daki risk büyük ölçüde artmıştır. Nüfusun yükselmesi ve yapılaşmanın artmasıyla birlikte depreme karşı risk, Avrupa'daki diğer şehirlerden daha yüksektir. Depremin kaynağı olarak Marmara Denizi işaret edilebilir, ancak deprem riskinin kaynağı olarak İstanbul şehri üzerinde herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Depremin ne zaman meydana geleceği önceden bilinmez, bu nedenle öncesinde depremin olacağı tarihi tahmin etmek mümkün değildir. Bu durumda, daha rasyonel bir yaklaşım, depremin olacağı yıla odaklanmak yerine, depremin neden olacağı yıkıma ve risklere hazırlıklı olmaktır. 


 Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Türkiye’de Önemli Depremler ve Bazı Deprem Hikayeleri

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

Deprem İletişimi: Halkla Etkili ve Güvenilir Bilgi Paylaşımı


Bu yazıda, deprem iletişiminin nasıl olması gerektiği konusunda önemli bilgiler paylaşıyoruz. Andy Fetko’nun ev sahipliğinde ve USGS’den Lucy Jones'un konuşmacı olduğu bir webinardan ve "Deprem Durumunda Halkla Nasıl İletişim Kurulmalı?" başlıklı makaleden aldığımız önemli noktaları özetledik. Amacımız, doğal afetler sırasında halka nasıl etkili ve güvenilir bilgiler aktarılabileceğini anlamak ve bu konuda en iyi uygulamaları paylaşmaktır.

Friday, July 26, 2024

İstanbul Şişli İlçesi'nin Deprem Riski: Dünü ve Bugünü


Şişli'nin deprem riski hakkında 2013 yılında verdiğim röportajda, ilçenin karşı karşıya olduğu ciddi tehlikeleri ve bu tehlikelerin kaynaklarını ayrıntılı bir şekilde ele almıştım. O dönemden bu yana, Şişli'deki deprem riskini azaltmak için neler yapıldığını ve günümüzdeki durumu değerlendirmek istiyorum.

2013 Yılında Şişli'nin Deprem Riski

2013 yılında, Jeofizik Mühendisleri Odası Şişli Şube Başkanı olarak, Şişli'nin yüksek yapı ve alışveriş merkezleriyle dolu olmasına rağmen, bu yapıları denetleyecek bir "Yüksek Yapı Yönetmeliği"nin olmadığını ve belediyenin bu konuda eksikliklerini vurgulamıştım. Şişli Belediyesi'nde jeofizik mühendisi bile yoktu ve bu durum, binaların zemin etüdü ve sağlamlığı açısından büyük bir risk oluşturuyordu.

Binalara ruhsat ve oturma izni verirken, proje aşamasında zemin etüdünün bir jeofizik mühendisi tarafından denetlenmesi gerektiğini belirtmiştim. Ancak Şişli Belediyesi'nde 1 tane bile jeofizik mühendisi çalışmıyordu. Bu durum, olası bir depremde büyük kayıplara yol açabilecek ciddi bir sorundu.

Günümüzde Şişli'nin Deprem Riski

Aradan geçen yıllar içinde, Şişli'deki deprem riskini azaltmak için çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da, halen ciddi tehditlerle karşı karşıyayız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "Olası Deprem Kayıp Tahminleri" kitapçığında belirtilen verilere göre, Şişli'nin deprem riski hala yüksek. Ancak bu riski azaltmak için atılan bazı adımlar var:

  1. Yapısal Güçlendirme Çalışmaları: Şişli'deki binaların büyük bir kısmında yapısal güçlendirme çalışmaları yapılmış durumda. Bu çalışmalar, özellikle eski binaların dayanıklılığını artırmayı amaçlıyor.
  2. Deprem Farkındalığı ve Eğitim: Halkın deprem farkındalığını artırmak için çeşitli eğitim programları düzenlenmiş. Bu programlar, olası bir deprem durumunda daha hazırlıklı olmamıza yardımcı olmayı hedefliyor.
  3. Acil Durum Planları ve Tatbikatlar: Şişli Belediyesi, olası bir deprem durumunda hızlı ve etkili bir şekilde müdahale edebilmek için acil durum planları hazırlamış ve düzenli olarak tatbikatlar yapmaktadır.

Şişli'nin Geleceği ve Deprem Riski Yönetimi

Günümüzde Şişli'de yapılan çalışmalar, ilçenin deprem riskini azaltmak için önemli adımlar atıldığını gösteriyor. Ancak, bu çalışmaların devam etmesi ve yeni önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Deprem riskinin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da, etkilerini minimize etmek için yapılacak her türlü çalışma büyük önem taşıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ilgili sayfasında Şişli'nin günümüzdeki deprem risk durumu hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.

RÖPÖRTAJ - 25 MART 2013



TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Ali Osman Öncel, Şişli'deki yüksek yapı ve AVM’lerin artışına dikkat çekerek şu uyarıda bulundu: "Şişli yüksek yapı ve AVM’lerle doldu. Ancak belediyenin bu yapıları denetleyecek bir 'Yüksek Yapı Yönetmeliği' dahi yok. Standartları belirlenmeyen, yönetmeliği olmayan, ancak her geçen gün yüksek yapılarla dolan Şişli'de durum endişe vericidir."

Şişli Belediyesi'nde Jeofizik Mühendisi Bile Yok

Binalara ruhsat, oturma izni verirken, proje aşamasında o binanın zeminini mutlaka bir jeofizik mühendisinin denetlemesi gerekir. Ancak Şişli Belediyesi’nde 1 tane dahi jeofizik mühendisi çalıştırılmamaktadır. Jeofizik Mühendisleri Odası olarak, Başkan Sarıgül’e rica ettik. Ancak sonuç alamadık. Kadıköy Belediyesinde 6 tane jeofizik mühendisi çalıştırılıyor. Şişli Belediyesi’nde neden 1 tane bile jeofizik mühendisi çalıştırılmıyor? Düşündürücü bir durum! Şişli Belediyesi'nde yapı ruhsatlarına neye göre onay veriliyor? Bir tane bile jeofizik mühendisi olmayan kurumda, binanın zemin etüdünün uygunluğuna, binanın sağlamlığına kim karar veriyor? Şişli’de bu nedenle olabilecek her türlü olumsuz durumda sorumluluk bize değil, Şişli Belediye Başkanı'na aittir.

Kayseri'nin Deprem Güvenliği: Jeofizik Etütlerin Rolü


Jeofizik Etütlerin Önemi

Jeofizik etütler, binaların zemin ve temel durumunu ayrıntılı bir şekilde analiz ederek olası bir depremde meydana gelebilecek riskleri önceden belirlememize olanak tanır. Bu sayede binaların depreme karşı dayanıklılığı artırılarak can ve mal kayıplarının önüne geçilebilir.

17 Mart 2012 Öncesi Durum

2012 yılından önce Kayseri'de sadece 9 kat ve üzeri binalarda jeofizik etüt zorunluluğu vardı. Bu durum, 9 kattan az olan binaların depreme karşı daha az güvenli olduğu anlamına geliyordu.

Eğer Kat Sınırı Kalkmasaydı

Eğer 17 Mart 2012 sonrası kat sınırı kalkmasaydı ve jeofizik etütler sadece 9 kat ve üzeri binalarda zorunlu kalsaydı, Kahramanmaraş depremleri sonrası Kayseri'de şu durumlar yaşanabilirdi:

  1. 9 kattan az olan binalarda daha fazla yıkım ve hasar olabilirdi.
  2. Can ve mal kayıpları daha fazla olabilirdi.
  3. Depremden etkilenen bina sayısı daha fazla olabilirdi.

2012 Sonrası Jeofizik Etüt Yönetmeliği

2012 yılından sonra yapılan düzenlemeyle birlikte, Kayseri'de jeofizik etütlerde kat sınırı kalktı. Bu değişiklik, tüm binaların jeofizik açıdan incelenmesini zorunlu hale getirdi. Bunun anlamı, 6 Şubat 2023'teki M7.8 Kahramanmaraş depremleri sonrasında afet bölgesi ilan edilen Kayseri'de, 2012 sonrası kat sınırı olmadan jeofizik etütlere göre yapılan binalar, 2012 öncesi sadece 9 kat ve üzeri binalarda yapılan jeofizik etütlere göre daha dirençlidir.

Gerçeklerin Işığında

17 Mart 2012'de Kayseri'de jeofizik etütlerin tüm binalarda kat sınırlaması olmadan zorunlu hale getirilmesi, şehrin depreme karşı korunmasında hayati önem taşıyan bir karardı. Bu karar, Kahramanmaraş depremleri sonrası Kayseri'de yaşanabilecek bir facianın önlenmesinde önemli rol oynadı.

Ancak unutulmamalıdır ki:

  1. Jeofizik etüt tek başına yeterli değildir. Binaların depreme dayanıklı olması için tasarım, malzeme seçimi ve inşaat aşamalarında da gerekli önlemlerin alınması gerekir.
  2. Kayseri'de hâlâ depreme karşı riskli birçok bina bulunmaktadır. Bu binaların tespit edilmesi ve gerekli güçlendirme çalışmalarının yapılması için acil adımlar atılmalıdır.
  3. Deprem bilinci ve eğitimi toplumda yaygınlaştırılmalıdır. Deprem anında ne yapılacağının bilinmesi can kayıplarının önlenmesinde büyük önem taşır.

Sonuç

Kayseri'nin depreme karşı güvenli bir şehir olması için hep birlikte hareket etmeliyiz. Jeofizik etütlerin önemini kavramak, binaların depreme dayanıklılığını artırmak ve deprem bilincini yaygınlaştırmak için gereken adımları atmalıyız.

Depreme karşı güvenli bir gelecek için hep birlikte hareket edelim!

Not: Bu blog yazısı, bilimsel bir makale değildir. Deprem hakkında genel bir bakış açısı sunmaktadır. Daha detaylı bilgi için lütfen güvenilir kaynaklara başvurunuz.

Deprem Analizinde Yeni Ufuklar: ISC Earthquake Toolbox ile Tanışın


Merhaba değerli okuyucularım ve sevgili öğrencilerim,

Bugün sizlere, sismoloji alanında devrim niteliğinde bir araç olan ISC Earthquake Toolbox hakkında bilgi vermek istiyorum. Bu araç seti, deprem verilerini analiz etmek ve yorumlamak için güçlü ve kullanıcı dostu bir platform sunuyor. Hem akademik araştırmalarınızda hem de pratik uygulamalarınızda büyük fayda sağlayacak bu araçla, deprem analizinde yeni bir boyuta adım atabilirsiniz.

ISC Earthquake Toolbox Nedir?

ISC Earthquake Toolbox, MATLAB Central üzerinde sunulan ve International Seismological Centre (ISC) tarafından sağlanan bir araç setidir. Bu toolbox, araştırmacıların ve mühendislerin deprem verilerini daha etkin bir şekilde analiz etmelerine ve anlamalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bu yazılım, Tom Garth tarafından geliştirilmiştir ve GitHub üzerinden erişilebilir: ISC Earthquake Toolbox.

MathWorks bloguna göre, ISC Earthquake Toolbox, sismik verilerin toplanması, işlenmesi ve görselleştirilmesi konusunda kapsamlı bir çözüm sunar. Toolbox, kullanıcıların verileri kolayca analiz etmelerini ve anlamalarını sağlamak amacıyla çeşitli fonksiyonlar ve araçlar içerir. (Kaynak: Introducing ISC Earthquake Toolbox)

Neden Önemli?

Deprem analizinde kullanılan veri setleri genellikle çok büyük ve karmaşıktır. Bu nedenle, verileri işlemek ve analiz etmek zaman alıcı ve zor olabilir. Ancak ISC Earthquake Toolbox, bu süreci hızlandırmak ve kolaylaştırmak için geliştirilmiştir. Bu araç seti, kullanıcıların deprem olaylarını daha hızlı ve doğru bir şekilde analiz etmelerine olanak tanır, bu da sismoloji araştırmalarının kalitesini artırır.

MathWorks blog yazısında Kostas Leptokaropoulos, ISC Earthquake Toolbox'ın sismologlar için veri yönetimi ve analizini nasıl kolaylaştırdığını anlatıyor. Onun deneyimine göre, bu toolbox sayesinde küresel deprem parametre verilerini yönetmek ve analiz etmek çok daha erişilebilir hale geliyor. (Kaynak: Introducing ISC Earthquake Toolbox)

ISC'nin resmi web sitesine göre, ISC Earthquake Toolbox, MATLAB ve Mapping Toolbox'ı kullanarak ISC Bulletin'deki deprem verilerine kolay erişim, filtreleme, karşılaştırma ve görselleştirme imkanı sağlar. Örneğin, Alaska/Aleutian alt dalma zonunda 2000-2020 yılları arasında tespit edilen 4.0'dan büyük depremleri gösteren bir özet harita oluşturabilirsiniz. (Kaynak: ISC Projects: MATLAB)

Araç Setinin Özellikleri

ISC Earthquake Toolbox, çeşitli analiz araçları ve fonksiyonları içerir. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Deprem Katalogları: Deprem olaylarının listeleri ve bu olaylarla ilgili detaylı bilgiler.
  • Veri Görselleştirme: Deprem verilerini grafiksel olarak temsil etme ve analiz etme yeteneği.
  • Analiz Araçları: Deprem büyüklüğü, derinliği ve konumu gibi parametreleri analiz etme araçları.
  • Zaman Serisi Analizi: Deprem olaylarının zaman içindeki dağılımını analiz etme.
  • Sismik b-değerlerinin Hesaplanması: Deprem büyüklüğü-frekans ilişkilerini analiz etmek için kullanılır.
  • Farklı Ajanslar Tarafından Bildirilen Konumların Değerlendirilmesi: Farklı kaynaklardan gelen verilerin karşılaştırılması ve değerlendirilmesi.

Toolbox, MATLAB ve Mapping Toolbox'ı kullanarak ISC Bulletin'deki deprem verilerine kolay erişim, filtreleme, karşılaştırma ve görselleştirme imkanı sağlar. Örneğin, Alaska/Aleutian alt dalma zonunda 2000-2020 yılları arasında tespit edilen 4.0'dan büyük depremleri gösteren bir özet harita oluşturabilirsiniz. (Kaynak: ISC Projects: MATLAB)

Daha fazla teknik detay ve kullanım bilgisi için MATLAB Central'daki ISC Earthquake Toolbox sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Kendi Deneyimlerim ve Öğrencilerim İçin Faydaları

Sismoloji profesörü olarak, bu tür araçların akademik ve pratik uygulamalarını çok önemsiyorum. Özellikle deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan topluluklar için yaptığımız araştırmalarda, doğru ve hızlı veri analizi hayati önem taşır. ISC Earthquake Toolbox, bu bağlamda araştırmalarımızı destekleyen önemli bir araçtır. Öğrencilerimle bu aracı kullanarak yaptığımız projeler, hem onların hem de benim bu alandaki bilgi ve yeteneklerimizi geliştirmemize yardımcı oldu. Kostas Leptokaropoulos’un da belirttiği gibi, öğrenciler bu toolbox’ı kullanarak veri işleme süreçlerini daha kolay hale getirip araştırmalarının içeriğine ve sonuçlarına daha fazla odaklanabilirler. (Kaynak: Introducing ISC Earthquake Toolbox)

Bilim İnsanlarına Teşekkür

ISC Earthquake Toolbox'ın geliştirilmesinde emeği geçen Tom Garth'a ve International Seismological Centre (ISC) ekibine teşekkür etmek istiyorum. Bu araç, sismoloji alanında çalışan bizler için büyük bir kolaylık ve değer sağlıyor. Tom Garth'ın bu yazılımı için tam referans şu şekildedir:

Tom Garth (2024). ISC Earthquake Toolbox (https://github.com/tomgarth/ISC_Earthquake_Toolbox), GitHub. Retrieved June 10, 2024."

Sonuç

Deprem verilerini analiz etmek, doğru kararlar alabilmek ve afet yönetimi stratejileri geliştirebilmek için kritik öneme sahiptir. ISC Earthquake Toolbox, bu süreci daha etkili ve verimli hale getirerek sismoloji alanındaki çalışmalara büyük katkı sağlıyor. Siz de bu araç setini kullanarak kendi araştırmalarınızı ve analizlerinizi geliştirebilirsiniz.

Bu yazımı okuyarak ISC Earthquake Toolbox hakkında bilgi edindiğiniz için teşekkür ederim. Eğer bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz, MathWorks blogundaki ISC Earthquake Toolbox tanıtım yazısını ve ISC'nin resmi web sitesindeki ISC Projects: MATLAB sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Sevgi ve bilimle kalın,

İyi Araştırma Fikirlerinin Peşinde

Thursday, July 25, 2024

Şehirleri Güçlendirmek: Kentsel Dönüşümde Jeofiziğin Rolü

Yeni Mezunlar İçin Küresel Rehber: Yapay Zeka Çağında Kariyer Planlaması



Merhaba Sevgili Mezunlar ve İş Arayışında Olanlar,

2013 yılında yeni mezunlara yönelik olarak kaleme aldığım "Yeni Mezun Oldum Ne Yapmalıyım?" başlıklı yazımın üzerinden tam 10 yıl geçti. Bu süre zarfında dünya büyük değişimler yaşadı, özellikle yapay zeka alanında önemli gelişmeler oldu. Şimdi, küresel bir bakış açısıyla, Amerika'da, Japonya'da, Avrupa Birliği'nde veya başka bir ülkede mezun olan gençlere hitap eden güncel tavsiyelerle bu yazıyı yeniden ele almak istiyorum. Türkiye'de mezun olanlar için de uluslararası perspektifle hazırlanmış bu rehberin faydalı olacağını umuyorum.

Yeni Mezunlar İçin Yapay Zeka Çağında Kariyer Önerileri

1. Yapay Zeka ve Dijital Beceriler

Yapay zeka ve dijital beceriler, günümüz iş dünyasında büyük önem taşımaktadır. Python, R, TensorFlow gibi programlama dillerini ve yapay zeka araçlarını öğrenmek, kariyerinizde size büyük avantaj sağlayacaktır. Online platformlarda (Coursera, Udacity, edX) bu becerileri geliştirebileceğiniz kurslar bulabilirsiniz.

2. Küresel Fırsatları Değerlendirmek

Artık mezunlar, dünya çapında iş fırsatlarına erişebilirler. LinkedIn, Glassdoor, Indeed gibi uluslararası iş bulma platformlarını aktif olarak kullanarak, Amerika, Avrupa, Asya veya başka bir bölgede iş fırsatlarını değerlendirebilirsiniz. Çevrimiçi ağlarınızı genişletmek ve uluslararası etkinliklere katılmak da bu süreçte size yardımcı olacaktır.

3. Gönüllü Çalışmak ve Stajlar

Gönüllü çalışmak ve stajlar, hem deneyim kazanmanız hem de ağınızı genişletmeniz için mükemmel fırsatlar sunar. UNICEF, UNESCO, WHO gibi uluslararası kuruluşlarda gönüllü çalışabilir veya Google, Microsoft, Siemens gibi küresel şirketlerde staj yapabilirsiniz.

4. Yüksek Lisans ve Sertifika Programları

Yüksek lisans ve profesyonel sertifika programları, uzmanlaşmanızı ve kariyerinizde ilerlemenizi sağlar. Özellikle yapay zeka, veri bilimi, siber güvenlik gibi alanlarda alacağınız eğitimler, iş bulma şansınızı artıracaktır. Harvard, Stanford, MIT gibi prestijli üniversitelerin online programlarına katılabilirsiniz.

5. Yabancı Dil Öğrenmek

Yabancı dil bilmek, küresel iş dünyasında büyük bir avantajdır. İngilizce dışında, Almanca, Fransızca, Japonca veya Çince gibi dilleri öğrenmek, iş başvurularınızda size büyük bir avantaj sağlayacaktır. Dil öğrenme uygulamaları (Duolingo, Rosetta Stone, Babbel) bu süreçte size yardımcı olabilir.

6. Meslek Odaları ve Profesyonel Dernekler

Meslek odaları ve profesyonel dernekler, ağınızı genişletmek ve kariyerinizi ilerletmek için mükemmel fırsatlar sunar. IEEE, ACM, PMI gibi uluslararası meslek kuruluşlarına üye olabilir ve etkinliklerine katılabilirsiniz.

7. İletişim ve Networking

İletişim ve networking becerileri, iş dünyasında başarının anahtarıdır. Profesyonel kartvizitler bastırarak ve çeşitli konferanslara, seminerlere katılarak çevrenizi genişletin. Tanıştığınız kişilere kartvizitinizi verin ve onlardan kartvizit alarak bağlantılarınızı güçlendirin.

8. Özgeçmiş ve Kapak Mektupları

Özgeçmişinizi (CV) güncelleyip, her iş başvurusu için özel kapak mektupları yazmalısınız. Kapak mektubu, başvurulan işle ne kadar uyumlu olduğunuzu gösteren kısa bir özet metnidir. Profesyonel yardım almak için kariyer danışmanlarından veya online platformlardan faydalanabilirsiniz.

9. Takip ve Teyit

İş başvurusu yaptıktan sonra, başvurunuzun ulaşıp ulaşmadığını teyit etmek için firma ile iletişime geçin. Bu, işverenin dikkatini çekebilir ve iş bulma şansınızı artırabilir.

10. Sürekli Öğrenme ve Kendini Geliştirme

Yapay zeka çağında, sürekli öğrenme ve kendini geliştirme çok önemlidir. Online kurslar, web seminerleri, kitaplar ve profesyonel etkinliklerle kendinizi sürekli olarak geliştirin. Udemy, Khan Academy, Coursera gibi platformlar bu süreçte size yardımcı olabilir.

Uluslararası YouTube Video Önerileri

  1. TED Talks - Kariyer ve kişisel gelişim üzerine pek çok faydalı konuşma bulabilirsiniz.

  2. LinkedIn Learning - Profesyonel becerilerinizi geliştirebileceğiniz dersler ve eğitimler.

  3. Big Think - İş dünyası ve kariyer üzerine ilham verici videolar.

  4. Gary Vaynerchuk - Girişimcilik ve iş hayatı üzerine motive edici konuşmalar.

  5. Simon Sinek - Liderlik ve iş dünyası üzerine etkileyici konuşmalar.

Wednesday, July 24, 2024

The Journey of Mastering Soft Skills


Today, I want to share a significant chapter from my life that might resonate with many of you, especially those navigating new beginnings in foreign lands. Back in 2008, I moved to Canada, where I had the privilege of working as an academic at Alberta University. As a new permanent resident, I participated in the LINC program designed for newcomers, which immensely enriched my understanding of Canadian culture and, most notably, soft skills.

In 2009, I delivered a talk on "Soft Skills" at NorQuest College in Edmonton, a city known as the economic heart of Canada. This experience was not just about imparting knowledge but also about embracing the values of communication, emotional intelligence, and adaptability in a multicultural environment. I still cherish the CD of my talk, a keepsake that reminds me of how these skills are pivotal in shaping our professional and personal lives.

Although I returned to Istanbul University in 2010 and have not been back to Canada since, the lessons I learned there remain invaluable. Today, I am excited to bring that experience into the digital realm, hoping to provide insights and support to immigrants who share similar anxieties and aspirations.

Over the next few blog posts, I will delve into the essential soft skills that can help you thrive in any professional setting. From effective communication to leadership, these skills are not just about professional success but about enriching every interaction you have.

Stay tuned as we embark on this journey together, exploring strategies to develop these crucial skills and ensuring that your path to success is both fulfilling and impactful.

Warm regards,

Ali


Depreme Hazırlık: 10 Yılın Ardından Alınan ve Alınmayan Önlemlerin Etkisi

Ayasofya: İstanbul Depremlerinin Sessiz Tanığı


Evet, Ayasofya'dayız. İstanbul'un ve dünyanın en eski ve en kutsal mabetlerinden biri olan Ayasofya, pek çok insanın ziyaret ettiği önemli bir noktadır. Aynı zamanda Ayasofya, İstanbul'un depremlerine dair birçok bilgi barındıran tarihi bir yapı.


Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet Han'ın bize bıraktığı bir miras ve İstanbul'un fethinin sembolüdür. Ancak, bunun ötesinde Ayasofya, İstanbul'un sismik geçmişinin de sessiz bir tanığıdır. Son 2000 yıl içinde gerçekleşen depremlerle ilgili bilgiler büyük ölçüde Ayasofya üzerinden elde ediliyor.

Ayasofya'nın tarihi boyunca maruz kaldığı depremler ve bu depremlerden nasıl etkilendiği üzerine yapılan çalışmalar, İstanbul depremlerinin şiddeti hakkında bize önemli bilgiler veriyor. Örneğin, Ayasofya kaç defa yıkıldı, kaç defa onarıldı? Bu bilgiler, geçmişteki depremlerin ne kadar güçlü olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.

Ayasofya, adeta bir şiddet ölçer gibi çalışıyor. Yapının deprem performansını ve tarihini anlamak, İstanbul'un sismik geçmişini anlamamıza yardımcı oluyor. Böylelikle, gelecekte olası depremlere karşı daha hazırlıklı olabiliriz.


Ayasofya, İstanbul'da yer aldığı için özellikle İstanbul depremleriyle ilgili etkilenme durumu önemlidir. 2023'teki Maraş depremleri İstanbul'da hissedilmiş olsa da, doğrudan Ayasofya'ya zarar vermemiştir. Ancak 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi, İstanbul'u ciddi şekilde etkileyerek Ayasofya'da da hasara yol açmıştır.

Ayasofya ve Depremler

Ayasofya, İstanbul'da yer alan ve Bizans İmparatorluğu tarafından 532-537 yılları arasında inşa edilen tarihi bir yapı olarak, tarih boyunca birçok büyük depreme maruz kalmış ve bu depremlerden çeşitli şekillerde etkilenmiştir. İşte Ayasofya'nın depremlerden nasıl etkilendiğine dair bazı önemli örnekler:

557 Depremi

  • Etkisi: Bu deprem, Ayasofya'nın kubbesinde büyük hasara yol açtı. Kubbenin önemli bir kısmı çöktü.
  • Onarım: Kubbe, Bizans İmparatoru Justinianus'un emriyle yeniden inşa edildi. Bu süreçte kubbenin tasarımı da güçlendirilerek yapının depreme karşı dayanıklılığı artırıldı.

1509 Depremi (Küçük Kıyamet)

  • Etkisi: İstanbul'un büyük bölümünü etkileyen bu deprem, Ayasofya'da da önemli hasarlara neden oldu. Yapının bazı bölümleri zarar gördü.
  • Onarım: Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan onarımlarla Ayasofya tekrar restore edildi ve güçlendirildi.

1766 Depremi

  • Etkisi: Bu büyük depremde Ayasofya'nın kubbesi ve duvarlarında ciddi hasarlar meydana geldi.
  • Onarım: Osmanlı döneminde yine kapsamlı onarım çalışmaları yapılarak yapının dayanıklılığı artırıldı.

1894 Depremi

  • Etkisi: İstanbul'u etkileyen bu depremde Ayasofya'nın bazı bölümlerinde yapısal hasarlar oluştu.
  • Onarım: Sultan II. Abdülhamid döneminde yapılan onarımlar, yapının tekrar sağlamlaştırılmasını sağladı.

1999 Marmara Depremi

  • Etkisi: Bu büyük deprem, İstanbul'u ciddi şekilde etkiledi ve Ayasofya'da bazı yapısal hasarlara yol açtı. Minareler ve duvarlarda çatlaklar oluştu.
  • Onarım: Depremin ardından yapılan incelemeler ve onarımlar ile Ayasofya'nın dayanıklılığı artırıldı. Yapının temeli ve diğer kritik bölümleri güçlendirildi.

Genel Güçlendirme ve Koruma Çalışmaları

Temelin Sağlamlaştırılması (2000)

  • Detaylar: 2000 yılında yapılan çalışmalarla Ayasofya'nın temeli sağlamlaştırıldı ve yapının depreme karşı dayanıklılığı artırıldı.

Minarelerin Güçlendirilmesi (2013)

  • Detaylar: 2013 yılında, Ayasofya'nın minareleri çelik çubuklarla güçlendirilerek yapının depreme karşı direnci artırıldı.

Sürekli Bakım ve Koruma

  • Detaylar: Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Ayasofya'nın depreme karşı korunması için sürekli bakım ve onarım çalışmaları yapılmaktadır. Ayasofya'nın depreme dayanıklı hale getirilmesi amacıyla sürekli olarak bilimsel araştırmalar ve teknik incelemeler gerçekleştirilmektedir.

Öne Çıkan Akademik Çalışmalar ve Projeler

Ayasofya'nın depremlerden nasıl etkilendiği ve bu etkilerin nasıl onarıldığı konusunda birçok uluslararası akademik çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, mühendislik, mimarlık, arkeoloji ve tarih gibi çeşitli disiplinlerden bilim insanları tarafından yürütülmüştür. İşte bazı önemli uluslararası akademik çalışmalar ve projeler:
  1. UNESCO ve ICOMOS Raporları

    • Detaylar: UNESCO ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS), Ayasofya'nın korunması ve restorasyonu hakkında birçok rapor yayınlamıştır. Bu raporlar, Ayasofya'nın tarihsel ve yapısal analizlerini içerir ve restorasyon çalışmaları için rehberlik sağlar.
    • Öne Çıkan Çalışma: "Hagia Sophia: A Technical Report" adlı rapor, Ayasofya'nın yapısal analizini ve depreme karşı dayanıklılığını inceleyen kapsamlı bir çalışmadır.
  2. Harvard University and MIT Collaboration

    • Detaylar: Harvard Üniversitesi ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından ortaklaşa yürütülen projeler, Ayasofya'nın yapısal analizini ve deprem mühendisliği çalışmalarını içermektedir. Bu projeler, yapının dinamik davranışını ve depreme karşı dayanıklılığını incelemektedir.
    • Öne Çıkan Çalışma: "Dynamic Analysis of Hagia Sophia" adlı çalışma, Ayasofya'nın deprem sırasında nasıl davrandığını ve hangi bölgelerin en çok etkilendiğini analiz etmektedir.
  3. University of Oxford

    • Detaylar: Oxford Üniversitesi'nde yapılan çalışmalar, Ayasofya'nın tarihi ve yapısal özelliklerini inceleyerek, yapının depreme karşı dayanıklılığını artırmak için önerilerde bulunmuştur.
    • Öne Çıkan Çalışma: "Seismic Assessment of Hagia Sophia" adlı makale, Ayasofya'nın yapısal analizini ve depreme karşı alınabilecek önlemleri kapsamaktadır.
  4. ETH Zurich

    • Detaylar: İsviçre'deki ETH Zurich tarafından yürütülen çalışmalar, Ayasofya'nın yapısal analizini ve tarihi depremlerden nasıl etkilendiğini incelemiştir. Bu çalışmalar, modern mühendislik teknikleriyle yapılan restorasyonların etkinliğini değerlendirmektedir.
    • Öne Çıkan Çalışma: "Structural Health Monitoring of Hagia Sophia" adlı proje, Ayasofya'nın sürekli olarak izlenmesini ve yapısal sağlığının değerlendirilmesini içermektedir.
  5. Bogazici University Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute (KOERI)

    • Detaylar: Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ayasofya'nın depreme karşı dayanıklılığını artırmak için kapsamlı analizler yapmış ve restorasyon çalışmalarına katkıda bulunmuştur.
    • Öne Çıkan Çalışma: "Seismic Retrofitting of Historical Monuments in Istanbul" adlı çalışma, Ayasofya'nın depreme karşı güçlendirilmesi için önerilerde bulunmuştur.

Yayınlar ve Konferanslar

  • Journal of Architectural Conservation: Bu dergide yayınlanan makaleler, Ayasofya'nın tarihi ve yapısal analizlerini içermektedir.
  • Earthquake Engineering & Structural Dynamics: Bu dergide, Ayasofya'nın deprem mühendisliği açısından incelendiği makaleler bulunmaktadır.
  • International Conference on Earthquake Engineering: Bu konferansta sunulan bildiriler, Ayasofya ve benzeri tarihi yapıların depreme karşı dayanıklılığını incelemektedir.

Önerilen Kaynaklar ve Referanslar

  1. UNESCO Reports on Hagia Sophia: UNESCO'nun Ayasofya hakkında yayınladığı teknik raporlar ve restorasyon rehberleri.
  2. Harvard-MIT Papers on Hagia Sophia: Harvard Üniversitesi ve MIT tarafından yayınlanan akademik makaleler.
  3. Seismic Assessment of Hagia Sophia (Oxford University): Oxford Üniversitesi'nden Ayasofya'nın depreme karşı dayanıklılığını inceleyen makaleler.
  4. Structural Health Monitoring of Hagia Sophia (ETH Zurich): ETH Zurich tarafından Ayasofya'nın yapısal sağlığını izleyen projeler ve raporlar.
  5. Seismic Retrofitting of Historical Monuments in Istanbul (KOERI): Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan çalışmalar.

YouTube ve Diğer Kaynaklar

  • Ayasofya'nın Depremle Mücadelesi - National Geographic
  • Ayasofya'nın Restorasyonu ve Depreme Dayanıklılığı - TRT Belgesel
  • Ayasofya ve Depremler - BBC Earth

Bu kaynaklar ve çalışmalar, Ayasofya'nın depremlerden nasıl etkilendiğini ve bu etkilerin nasıl onarıldığını detaylı bir şekilde incelemektedir. Ayasofya'nın tarihi ve yapısal özelliklerini daha iyi anlamak ve yapılan restorasyon çalışmalarını görmek için bu kaynakları inceleyebilirsiniz.

Sonuç:

Ayasofya, tarih boyunca birçok depremden etkilenmiş ve her seferinde yapılan onarımlar sayesinde ayakta kalmayı başarmıştır. Yapının depreme karşı dayanıklılığını artırmak için yapılan çalışmalar ve uluslararası bilimsel araştırmalar, Ayasofya'nın gelecek nesillere aktarılmasını güvence altına almaktadır. Eğer Ayasofya'nın depremle mücadelesi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, önerdiğim YouTube videolarını izleyebilir ve ilgili bilimsel çalışmaları inceleyebilirsiniz. Ayrıca, AFAD'ın resmi web sitesinde de depremler ve korunma yöntemleri hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.


Ayasofya'nın hikayesini keşfetmek, İstanbul'un depremselliğini anlamamıza katkı sağlıyor. Bu tarihi yapı, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir bilgi hazinesidir. Ayasofya'nın sessiz ama güçlü hikayesini anlamak, bizi İstanbul'un sismik geçmişine götürüyor.


Uluslararası Video Önerisi:

Video: The Great Hagia Sophia: Earthquake Resilience Through Ages

Bu video, Ayasofya'nın tarih boyunca maruz kaldığı depremleri ve yapının bu depremlere karşı nasıl dayanıklı kaldığını detaylı bir şekilde anlatıyor. Ayasofya'nın mühendislik harikası yapısını ve tarihi sürecini anlamak isteyenler için harika bir kaynak.


Monday, July 22, 2024

Hayat ve Pozitif Düşünmenin Gücü

Hayat, doğumla başlayıp ölümle biten bir sınav gibidir. Hepimiz farklı yollardan geçer, çeşitli deneyimler yaşarız. Bazen başarırız, bazen başarısız oluruz. Önemli olan, her deneyimden ders çıkarıp asla pes etmemektir.

Tıpkı nehirler gibi, biz de sürekli ileriye akarız. Geçmiş geride kalır ve onu değiştiremeyiz. Ama geleceği şekillendirme gücüne sahibiz. Geçmişten ders alarak ve olumlu bir bakış açısıyla geleceğe bakarak daha anlamlı ve başarılı bir hayat yaşayabiliriz.

Ben de kendi hayatımda geçmişten ders almanın ve olumlu düşünmenin önemini çok gördüm. Akademik hayatımda engellerle karşılaştım, mücadele ettim. Hayallerimi başka ülkelerde gerçekleştirdim. Ülkeme dönmekten ve burada üretmekten vazgeçmedim. Engeller hep çıktı ama asla yıkılmadım, her seferinde ayağa kalkmayı bildim.

Muhammed Ali'nin dediği gibi, "Kaç kere başardığımı değil, kaç kere düştükten sonra kalktığımı bana sorun." Ben de çok düştüm ama pes etmedim. Çünkü umutsuzluğa kapılmanın ve vazgeçmenin bir çözüm olmadığını biliyordum.

Mevlâna Celaleddin Rumi'nin Mesnevi'sinde dediği gibi, "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım." Bu söz, geçmişe takılıp kalmanın anlamsız olduğunu ve her yeni günün yeni fırsatlar sunduğunu hatırlatıyor bize.

İbn Haldun da Mukaddime'sinde, toplumların ve medeniyetlerin de tıpkı nehirler gibi aktığını ve sürekli değiştiğini söylüyor. Ona göre, geçmişten ders çıkarmayan toplumlar aynı hataları tekrarlamaya mahkumdur.

Hem Mesnevi hem de Mukaddime, bize geçmişten öğrenerek geleceği inşa etmemiz gerektiğini öğütlüyor. Geçmişte yaptığımız hataları tekrarlamamalı, aynı zamanda geçmişte başardıklarımızdan ilham alarak daha da ileriye gitmek için çabalamalıyız.

Olumlu düşünmek, geleceği şekillendirmede önemli bir rol oynar. Umutlu ve iyimser bir bakış açısı bizi motive eder ve hedeflerimize ulaşmak için gereken enerjiyi verir. Mevlâna'nın da dediği gibi, "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var. Karanlığın ardında nice güneşler var." Her zaman umudumuzu korumamız gerektiğini unutmamalıyız.

Pozitif düşünmenin gücü, motivasyon konuşmacısı Brian Tracy'nin de üzerinde durduğu önemli bir konudur. Tracy, pozitif düşünmenin pozitif sonuçlar doğurduğunu ve genellikle mutluluk sağladığını belirtir. Pennsylvania Üniversitesi’nde yapılan 22 yıllık bir çalışmada, başarılı bireylerin hedefleri ve bunlara ulaşma yollarını düşündükleri tespit edilmiştir. Başarılı kişiler, istedikleri şeyler hakkında düşünürken, başarısız kişiler sorunlarını ve geçmişteki olayları sorgulamaktadır.

İyimserlik öğrenilebilir bir özelliktir ve bireylerin başarısı için kritik öneme sahiptir. Pozitif düşünce teknikleri, pozitif kendine konuşma, görselleştirme ve pozitif insanlarla bir arada olma gibi yöntemlerle zihin eğitilebilir. Zihninizi olumlu içeriklerle beslemek, ruh halinizi ve genel sağlığınızı iyileştirir. Hayat boyu öğrenme ve kişisel gelişim, bireylerin başarıya ulaşmasını hızlandırır.

Dengeli beslenmek, düzenli spor yapmak ve yeterli dinlenme sağlamak, pozitif bir zihin durumu oluşturur. Pozitif beklentiler, bireylerin hayatta iyi sonuçlar elde etmesine yardımcı olur, çünkü bunlar kendi kendini gerçekleştiren kehanetlerdir. Zorluklar karşısında pozitif kalabilmek önemlidir; bu sayede bireyler ruh halleri üzerinde kontrol sahibi olabilirler.

Pozitif düşüncenin ve etkili iletişimin gücünü vurgulayan bir diğer önemli kaynak ise Marjorie Templeton'un deneyimleridir. Marjorie, Parkinson hastası olan kocasına bakarken yaşadığı sağlık sorunlarını paylaşarak, Alzheimer ve bunama hastaları için tasarlanmış bir "fidget mouth" cihazını tanıtmaktadır. Bu cihaz, hastaların zihinsel ve fiziksel olarak meşgul kalmalarını sağlamaktadır. Marjorie, ayrıca diyabet doktoru ziyareti sırasında yaşadığı komik bir anıyı paylaşarak, kişisel sorumluluğun ve olumlu tutumun önemine vurgu yapmaktadır. Bu hikaye, sağlık sorunlarıyla başa çıkmada pozitif düşüncenin ve mizahın gücünü göstermektedir.

Jane Frost, Marjorie'yi hemşirelik sınıflarında gerçek bir karakter olarak kullanarak öğrenci etkileşimini artırmaktadır. Etkili iletişim ve şefkatli etkileşimlerin sağlık sonuçlarını iyileştirdiğini vurgulayan Frost, deneyim yoluyla öğrenmenin ve geri bildirimin iletişim becerilerinin gelişimindeki rolünü savunmaktadır. Öğrenciler, hasta bakımında onur ve kırılganlık gibi kavramları daha iyi anlamak için karakterlerle etkileşimde bulunmaktadır. Simülasyon etkinlikleri sayesinde öğrenciler, empati kazanmaları için kolostomi torbası ve bariatrik kostüm giymektedirler.

Frost, komaya yatmış bir hasta ile olan deneyimini paylaşarak insan bağlantısının önemine dikkat çekmektedir. Bu deneyim, öğrencilerin hasta bakımında empati ve insanlık değerlerinin ne kadar önemli olduğunu anlamalarına yardımcı olmaktadır. Son olarak, Frost herkese bir hemşire ile etkileşimde bulunacaklarını hatırlatarak, şefkat ile birey olarak tanınmanın önemini vurgulamaktadır. Bu çağrı, sağlık profesyonellerinin ve genel halkın, sağlık iletişimini ve insan onurunu her zaman ön planda tutmaları gerektiğini hatırlatmaktadır.

Sonuç

Hayat sınavında başarılı olmak için geçmişten ders almalı, olumlu düşünmeli ve asla pes etmemeliyiz. Unutmayalım ki, her başarısızlık yeni bir başlangıç için bir fırsattır. Pozitif düşünce ve etkili iletişim, hem kişisel hem de toplumsal başarının anahtarıdır. Hem bireysel hem de profesyonel hayatımızda, bu değerleri benimsemek ve uygulamak, daha mutlu ve başarılı bir geleceğe adım atmamıza yardımcı olacaktır.

Depremler ve Uyanış Çağrısı: Global Bir Sorun ve Alınması Gereken Dersler

Depremler, doğanın uyanış çağrısı olarak kabul edilebilir; ancak bu çağrıyı duymayan birçok ülke var. Her yıl dünyanın dört bir yanında meydana gelen depremler, ölüm ve yıkım getiriyor ve bu durumun önüne geçebilmek için global ölçekte harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor.

1 Mayıs 2003 sabahı, Bingöl ve çevresini sarsan büyük bir deprem yaşandı. Yerel saatle 03:27'de meydana gelen bu 6,4 büyüklüğündeki deprem, büyük bir yıkıma yol açtı. Depremin merkez üssü, Bingöl'ün kuzeyindeki Çeltiksuyu köyü idi.

Bu felakette 177 kişi hayatını kaybetti, 521 kişi yaralandı. 625 bina tamamen yıkıldı ve 1602 bina ağır hasar aldı. Depremin etkileri, Bingöl ve çevresindeki birçok ilde hissedildi.

Çeltiksuyu Yatılı Bölge Okulu'nda 84 öğrencinin hayatını kaybetmesi, depremin en üzücü yönüydü. Bu olay, eğitim kurumlarının depreme dayanıklı olması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

Depremde yıkılan ve hasar gören binaların çoğu, deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmemişti. Bu durum, yapı denetimi ve imar uygulamalarının önemini vurguladı.

Depremden sonra, Türkiye’nin dört bir yanından bölgeye yardım yağdı. Bu dayanışma, zor zamanlarda birlik ve beraberlik içinde olmanın önemini gösterdi.

Depremden Alınması Gereken Dersler:

  • Eğitim kurumlarının depreme dayanıklı olması: 20 yıl sonra 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi'nde de birçok eğitim kurumu yıkıldı. 2003 depreminden gerekli dersler alınmadığı görülüyor.
  • Yapı denetimi ve imar uygulamalarının önemi: 2023 depreminde de çoğu bina deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmemişti. Bu, bu konudaki eksikliklerin devam ettiğini gösteriyor.
  • Acil durum planlarının hazırlanması: 2003 ve 2023 depremlerinde, acil durum planlarının yetersizliği ve koordinasyon eksiklikleri yaşandı.
  • Deprem bilincini artırmak: Deprem bilincini artırmak ve topluma doğru bilgi sunmak, gelecekteki can kayıplarını azaltmak için kritik öneme sahip.

2003 Bingöl Depremi'nden gerekli dersler alınmış olsaydı, 2023 Kahramanmaraş Depremi'ndeki can kayıpları ve yıkım daha az olabilirdi. Deprem gerçeğini her zaman aklımızda tutmalı ve gerekli önlemleri alarak geleceğe daha güvenli bir şekilde hazırlanmalıyız.

Unutulmamalıdır ki, 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi, Türkiye’nin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu gerçeğin farkında olmak ve gerekli önlemleri almak, gelecekteki trajedileri önlemenin tek yoludur.

Doğrulanmış Referanslar:

  • Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü - 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi: Kandilli Rasathanesi
  • Anadolu Ajansı - 2003 Bingöl Depremi
  • Ulusal Jeofizik Enstitüsü - Bingöl Depremleri: AFAD Deprem

Sunday, July 21, 2024

1930-2024 Yılları Arasında Türkiye ve Japonya'daki Depremlerin Karşılaştırmalı Analizi

Son 70 Yılda Türkiye'yi Sarsan Depremler: Can Kaybı, Bina Hasarları ve Ekonomik Maliyetler


Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alan ve deprem riski yüksek bir ülkedir. Son 70 yılda (1930-2024) ülkemiz birçok yıkıcı depremle sarsılmıştır. Bu yazıda, bu depremlerin neden olduğu can kayıplarına, bina hasarlarına ve ekonomik maliyetlere göz atacağız.

Veriler:

  • Kaynak: AFAD, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları Enstitüsü (KRDAE)
  • Zaman Dilimi: 1930-2024
  • Büyüklük: 7 ve üzeri
  • Veriler: Can kaybı, hasarlı bina sayıları ve ekonomik maliyetler

Thursday, July 18, 2024

Geri Dönüşün Ruhu

 

Başlangıç Noktası: 28 Şubat 2024

Soğuk bir kış günüydü. Buz gibi bir hava, içime işleyen soğuğu ile her adımımda yüzüme çarpıyordu. Ama içimdeki ateş, bu soğuğa meydan okuyordu. Uzun ve zorlu bir hukuki mücadeleden sonra, haksızlık ve hukuksuzlukla uzaklaştırıldığım Aldebaran Üniversitesi’ne geri dönmüştüm. Geri dönüşüm, adaletin küçük bir zaferi gibiydi. Yeniden başlamak için hazırım, ama karşılaşacağım zorluklardan habersizdim.

Yeni Başlangıç

Bana verilen ofis, başka bir profesörle ortaklaşa kullanacağımız bir odaydı. Kendime ait 2012 model bilgisayarımı çıkardım ve masama yerleştirdim. Ofiste internet bağlantısı yoktu, bu yüzden kendi ödediğim internetimi kullanmak zorunda kaldım. Dilekçeler yazıp, bağlantı sorunlarıyla uğraşırken, yaklaşık bir ay sonra ofis internetine bağlanmayı başardım. Ancak, ofis bilgisayarı talebim fakülte dekanlığı tarafından reddedilmişti.

Bilgisayarın Macerası

Bilgisayar ihtiyacım için Teknolojik Destek Birimi’ne başvurdum. Uzun süre cevap alamadım. Görev ihmali nedeniyle Rektörlüğe dilekçe yazmayı düşündüm. Tam bu sırada, bölüm sekreterliğinden mesaj geldi: Bilgisayar teslim edilmişti. Ancak, teslim alınacak bilgisayar yeni değildi, kullanılmıştı.

2012 model bilgisayarımın bile bellek ve hard diskini yenilemiştim. Bu yüzden teslim edilen bilgisayarın da iyileştirilmiş olabileceğini düşündüm. Teknolojik Destek Birimi’ni arayıp, bilgisayarı test edip etmediklerini sordum. Hayır cevabını aldım. Bilgisayarı alıp ofisime götürdüm.

Bilgisayarın Gerçek Yüzü

Bilgisayar eski, çok kullanılmış bir durumdaydı. Test etmeden iade etmenin doğru olmayacağını düşündüm. Bağlantıları yaptım, ancak ekranın arka kısmındaki dişli yerleştirilemiyordu. Yan ofisteki mesai arkadaşımı çağırdım, o da dişliyi yerleştiremedi. "Sana ezik bilgisayar vermişler" dedi. Bilgisayarı çalıştıramadım.

Eski Bir Dostla Karşılaşma

O sırada karşıdan birisi geliyordu. Yürüyüşü tanıdıktı. Gerçekten de 8 yıldır görmediğim bir arkadaşımdı. Selamlaştık, “Hafif bir zarar gördün, sonunda döndün” dedi. “Hafif denemeyecek kadar ağırdı, aldığım nefese şükürler olsun,” dedim. Daha sonra, bilgisayar almaya geldiğimi fakat bilgisayarın eski olduğundan bahsettim. Kendisi, bölümlerine de bilgisayar verilmediğini, ancak birkaç yıl önce ilk 18,000 arasında öğrenci alan bölüm oldukları için öğrenci laboratuvarındaki bilgisayarların yenilendiğinden bahsetti.

Kendisine, bilişim sektöründe çok büyük firmalar olduğunu ve sponsor olarak rahatlıkla bu bilgisayarların temin edilebileceğinden bahsettim. Bölümlerin markalaşmasında, tanıtımın önemli olduğunu, tanınmış bölümlerin iş dünyası ile bağlantı kurmasının kolay olduğunu belirttim. İlave olarak, hala bölüm başkanı olup olmadığını sordum. “Evet,” dedi, “hala bölüm başkanıyım.”

Kendisine, “8 sene önce de bölüm başkanıydın, hala bölüm başkanısın, garip değil mi? İnsanın enerjisi, motivasyonu bittiyse, bulunduğu makam ve mevki iş yapma motivasyonundaki düşüş nedeniyle kamu zararına neden oluyorsa, bırakması gerekmez mi? Bulunduğum bölümde de, ayrılırken bölüm başkanı olan kişi, döndüğümde gene başkanı, garip değil mi? Bölüm yönetiminde rotasyon gerekmez mi?” diye sordum.

“Bölüm başkanlığı hamallık, kimse almak istemiyor,” dedi. “O zaman sen neden alasın?” diye sordum. “Bırakın bu hamallığı herkes paylaşsın. Siz istemezseniz, kimse size hamallığı yükleyebilir mi ki?” dedim. Üniversite yönetimi, uyumlu çalışacak kişiler istiyor,” dedi. “Sorun uyumlu çalışacak kişiler değil, sorun bulunduğu bölümü büyütecek enerjisi olan insanlara yerlerin bırakılması,” dedim. “Değişmesi gereken çok şey var,” dedi. “Kim değiştirecek? Gökten birilerinin inmesini mi bekliyoruz? Değişimi talep edecek ve getirecek bizleriz,” dedim. Bu arada telefonu çaldı ve ayrılmak zorunda kaldı.

Sonuçsuz Çabalar

Teknolojik Destek Merkezi’nde herkese ulaşmaya çalıştım, aradıklarım başka numaralara yönlendirdi. En sonunda bir teknik elemana ulaştım. Ofisimin Quendil’de olduğunu düşündüğü için gelemeyeceğini söyledi. Kendisine ofisime ulaşabilecek birini yönlendirmesini rica ettim.

Sonuç

Durumu dilekçe ile Teknolojik Destek Birimi’ne yazdım. 28 Şubat 2024 tarihinde göreve başlamış, 14 yıllık profesör deneyimli bir akademisyenin, 18 Temmuz 2024 tarihinde yaşadığı bu macera, bana tekrar ne kadar güçlü ve sabırlı olmam gerektiğini hatırlattı. Aldebaran Üniversitesi’ne geri dönmenin sevinci, zorluklarla harmanlanmıştı. Ancak, bu zorluklar beni daha da güçlendirdi.