Monday, April 11, 2022

Tıp_Ders_13

 

Tıp_Ders_12

 

Tıp_Ders_11

 


 

Tıp_Ders_10


Tıp_Ders_08

 

Tıp_Ders_07


  

   

Tıp_Ders_06

 

Tıp_Ders_05

 

Tıp_Ders_04

 

TIP_Ders_03

 

TIP_Ders_02

 

TIP_Ders_01

 

Sunday, April 10, 2022

Deprem Güvenliği ve Yapı Denetimi

Afetler, doğal ya da insan kaynaklı olarak meydana gelmektedir. İnsan etkisi, doğal afetlerin oluşumunda önemli bir rol oynamakla birlikte, pandemi gibi biyolojik afetler de tehlike oluşturmaktadır. Özellikle depremler, hem doğal yollarla hem de insan aktiviteleriyle tetiklenebilmektedir. Jeopolitik konum, deprem riskini artırabilmektedir. İstanbul gibi büyük şehirlerde kentsel dönüşüm çalışmalarıyla binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir, ancak bu süreç her zaman verimli olmamaktadır. Japonya'nın proaktif yaklaşımı, deprem öncesi önlemlerin alınmasına odaklanmaktadır. Binaların temel ve yapısal özellikleri, depremde hayatta kalma şansını belirleyen en önemli faktördür. Yapı denetimi, binaların güvenliğini garantileyen kritik bir süreçtir ve bu denetimlerin doğru ve eksiksiz yapılması hayati öneme sahiptir. Yurttaşların bilinçlenmesi ve sağlam konut edinme hakkının savunulması, deprem tehlikesine karşı alınacak önlemler arasında yer almalıdır.

Saturday, April 9, 2022

2022_TIP_DERS_07

 


2022_TIP_DERS_06


 

2022_TIP_DERS_05




2022_TIP_DERS_04

 



2022_TIP_DERS_03


2022_TIP_DERS_02


Ders 01: Notlar

2022_TIP_DERS_01

 




























DEPREM: TÜRKİYE

 


Evet, Efendim kahve gibi keyifli bir konudan biraz daha keyifsiz yaşamın içinde ama mutlaka konuşulması unutulmaması gereken bir başka konuya geçiyoruz. Depreme, cumartesi günü maalesef bir deprem geçirdi İstanbul. AFAD'ın verilerine göre İstanbul'un Kartal ilçesi merkezli ve M3.9 büyüklüğündeydi deprem. Herhangi bir can ve mal kaybı olmadı, sevindirici ama önümüzdeki deprem gerçeğini de bir kez daha hatırlattı.


Özellikle İstanbul'da beklenen olası deprem ve diğer deprem bölgelerinde olabilecek depremlerle ilgili riskleri azaltmak adına neler yapabiliriz diye konuşmak istedik biz de bugün telefon hattımızın diğer ucunda Sismoloji ve Jeofizik Yüksek Mühendisi Profesör Doktor Ali Osman Öncel ile birlikteyiz. Merhaba Sayın Öncel Hoş geldiniz efendim
.

Merhabalar efendim. İyi günler, iyi yayınlar diliyorum.

Teşekkür ediyoruz katıldığınız için öncelikle bizde. Nasıl değerlendiriyorsunuz son depremi onunla başlayalım dilerseniz. M=3.9 İstanbul'un Kartal ilçesi merkezli bu beklenen İstanbul Marmara depreminin bir öncüsü sayılabilir mi, bir hatırlatıcısı mı sayılabilir? Neler söylersiniz?

Evet, Marmara depremi ile ilgili olarak beklentilerimiz yıllardır devam ediyor.  Biliyorsunuz 1999 depreminden sonra İzmit Körfezinde Adaların önünde İzmit kırığı durdu ve Marmara Denizi'nin kuzeyinde kırılması beklenen ve Tekirdağ'a doğru devam eden bir sismik boşluk var. Bu depremlere Marmara depremleri diyoruz fakat bahsetmiş olduğunuz deprem bir İstanbul depremi. Yani bizler Marmara depremini beklerken aslında İstanbul depremlerini ihmal etmişiz ve unutmuşuz. İstanbul içerisinde kara üzerinde deprem üretecek fay sistemlerinin araştırılmasında bir ihmal olduğu ortaya çıkıyor ve bu depremde beni ihmal etmeyin Marmara Denizi'ne bakarken İstanbul'da büyük tehlikeleri ihmal etmeyin mesajı verdi diye düşünüyorum.

Ki aslına bakarsanız Marmara depremi de zaten İstanbul'u etkileyecek bir deprem olarak beklenirken bir İstanbul depremi doğrudan İstanbul'la ilgili bir riskin ve bir tehlikenin olduğunu hatırlattı bir kez daha bize büyüklük olarak çok şiddetli bir deprem değildi dolayısıyla can ve mal kaybı olmadı ama bundan daha büyüğü beklenebilir mi?

Şimdi M=3.9’u biz daha önce bekliyor muyduk? Beklemiyorduk, beklemediğimiz bir deprem olarak ortaya çıktı mı çıktı. M=3.9'u meydana getiren kırık sistemi hakkında bir bilgimiz yok ve bir araştırma yapılmamış. Tüm gözümüzü, enerjimizi, mesaimizi yıllardır Marmara Denizi içerisinde olacak depremlere ayırmışız. İstanbul depremleri olabileceği gerçeğini hiç aklımıza getirmemişiz. Bugün Avrupa deprem merkezi tarafından yürütülen deprem kataloğunu az önce inceledim. Özellikle 1509 yılında kıyameti-suğra olarak bilinen on eylül tarihinde meydana gelen İstanbul depreminin dış merkezini Marmara Denizi içi vermiyor İstanbul kara üstünde veriyor.

1509 da gerçekleşen deprem öyle mi efendim?

Bununla ilgili senaryolar var.  Denizin içinde gösteren var ama kara merkez olarak gösteren de var ve bunun özellikle doğu-batı hatasını da vermiş. Bu Avrupa Birliği tarafından yapılan bir katalog Marmara’da meydana gelecek deprem tüm Marmaray'ı sınırı olan tüm şehirleri etkileyeceği için büyük bir Marmara depremidir. Büyük Bir Marmara depremi olarak Marmara'da büyük risk meydana getirecektir. Fakat bu M=3.9 depremi üzerinde çok durulması gerekir. M=3.9 depremi bize gerçekten İstanbul merkezli M=3.9’u meydana getirmiş olan bu kırık sisteminin henüz keşfedilmediğini bize ayan ve beyan olarak gösteriyor.

-Bir an önce bu çalışmaların yapılması gerekir. Bu M=3.9 depremi doğal bir deprem de değil birden oldu ve durdu, doğal depremler birden olur ve durmaz.

Artçıları olur değil mi?

Bir jeofizik kökenli bir deprem midir yoksa başka insan faktörü olabilecek insan faaliyetlerine bağlı bir deprem midir? Çünkü deprem olur ve durmaz yani.

Evet, olabilir mi böyle bir olasılık üzerinde duruyorsunuz anladığımız kadarıyla.

Niye olmasın ki? Çünkü insanlar deprem üretmeye başladı biliyorsunuz dünyanın pek çok yerinde insanların faaliyetlerine bağlı olarak şehrin altına yüksek basınçlı atık su pompalamalarına bağlı olarak. Yerin altından yüksek basınçlı ne bileyim petrol ve doğalgaz çıkarılmasına bağlı olarak M=5.3 büyüklüğüne kadar büyük depremler üretildi.

İşte Çin’de ne bileyim M=7.2 büyüklüğünde insan faaliyetlerine bağlı olarak depremlerin meydana geldiği bilinirken ve herkes tarafından kabul edilirken bu deprem nasıl olur? Olup ve durur?  Böyle bir deprem olabilir mi?

Öncüsü ve artçısı da yok sanıyorum değil mi?

Ne önü ve ne sonu var. Oldu ve durdu bunun araştırılması gerekir. Özellikle müsilaj sonrasında bunun olması çok ilginç acaba denize atık sularını akıtamayan insanlar orada açık ya da ne bileyim kapatılmamış bir kuyuya şey mi yapmaya başladılar. Yani yüksek basınçla atıkları mı vermeye başladı ve böyle bir deneyden sonra böyle bir deprem mi oldu?  Bilemiyorum. Atık su verdiler mi bilemiyoruz?  Depremin olduğu yere baktığınız zaman bir açık ve yeşil alana denk geliyor noktasal olarak. Baktığım zaman bir yerleşim yok orda.

Kartal… Peki o bölge aslında beklenen hani hem Marmara depreminin hem de beklenmesi gereken İstanbul depreminin de daha yoğunlukla görülebileceği bir bölge değil mi Kartal-Maltepe o taraflar?

Şimdi tabi ki Kartal’a baktığınız zaman ve özellikle jeofizik direnç durumuna baktığınız zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan özellikle Jeofizik direnç verilerine göre, Kartal oldukça dirençli bir alan. O nedenle de öyle dirençli bir alanda olmasına bağlı olarak bu deprem tabii ki orada fazla bir hasar meydana getirmedi. Fakat bu deprem İstanbul'un batı yakasında olsaydı ki oldu. 2013 yıllarında da buna benzer büyüklükte bir deprem oldu. Büyükçekmece'de o da bir fabrika alanına denk geliyordu. Ben o zaman dedim ki bu depremde insan faktörleri olabilir çünkü önü yok sonu yok bunun.

O Büyükçekmece deprem için de öyle konuşulmuştu öyle mi?

Haber olmuştu. Ben demiştim bunun ne önü var ne sonu var. Oldu ve bitti böyle bir deprem yani tabii ki deprem biliminde böyle bir şey yok, ne başı var ne sonu var. M=4.1 depremi normal büyük bir deprem. Kanada’da meydana gelse yer yerinden oynar böyle bir deprem. Çünkü bazı ülkeler için bu oldukça büyük bir deprem.  M=4.1 tam olarak bilemiyorum yani doğal Jeofizik deprem mi diyelim? Jeofizik gerilmeli bir depreme benzemiyor çünkü önünü görmedik bir sonunu görmedik oldu ve bitti. Bunu oldurup da bitiren sistem nedir? insan mıdır?  Yoksa başka bir şey midir? Ben bunu merak ediyorum bir Jeofizik mühendisi olarak, sismolog olarak bunun araştırılması gerektiğini söylüyorum. Özellikle müsilajla bir alakası var mıdır? Denizi ne bileyim kirleten birtakım ne bileyim kurumlar acaba denize değil de yerin altına mı şeyleri yüksek basınçla atmaya başladılar. Ben bunu sesli olarak arkadaşlarımla da tartışıyorum olabilir mi? Araştırılması lazım yani…

Böyle bir olasılık eğer siz bir bilim insanı olarak var diyorsanız evet bu konuda farklı taraflara da söz hakkı düşüyor tabii gerçekten önemli bir ihtimal eğer varsa araştırılması gerekir diye düşünüyoruz. Peki biz yeniden hani doğal yollarla olan, olacak olan, olası deprem senaryoları üzerine dönersek sanıyorum bir 2019 tarihinden itibaren yenilenen deprem tehlike haritası var Türkiye'nin ve o haritaya göre özellikle zemin yapılarının incelendiğini biliyoruz. Bulunduğunuz bölgelerin zemin yapılarını araştırın diyor uzmanlar. Siz bu konuyla ilgili neler söylersiniz evden çok yani binanın sağlamlığından çok zeminin sağlamlığı önemli, nasıl öğrenebiliriz bu zemin sağlamlığı ile ilgili bulunduğumuz bölgenin zemin haritasına nasıl ulaşabiliriz ve neden zemin yapısı deprem açısından çok daha etkili binadan?

Evet. Çünkü zemin yapısı özellikle Jeofizik direnç durumu beş sınıfa ayrılıyor. A B C D E diye… Bu C sınıfı zemin orta dirençli zemin,  A ve B iyi ve çok iyi, D ve E kötü ve çok kötü. Sizler bütün binaların direnç durumunu sabit kabul ederseniz aynı dirençle yapıldı, aynı projede yapıldı diye kabul ederseniz ne olur? Bu durumda ortaya bir yıkım veya hasar çıkıyorsa, demek ki bu 5 farklı zemin direnç durumuna bağlı olarak ortaya çıkan 5 farklı şiddet ve hasar durumu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

4 parametre var yani zeminle ilgili değil mi efendim?

Beş sınıfa ayrılıyor.

-Ha beş sınıf, evet

Beş sınıfa ayrılıyor. C dediğimiz orta dirençli zemini C’ nin üstü A-B iyi- çok iyi, altı D ve E kötü ve çok kötü. Çok kötü dediğimiz bataklık zemin oluyor. C orta oluyor, A ve B de iyi ve çok iyi zemin oluyor. Kartal'a baktığımız zaman Kartal örneğinde gerçekten zemin iyi ve iyi zeminler oldukça çoğunlukta bulunuyor. O nedenle de bu depremin olduğu alan aslında depremin enerjisini üretmeyen, depremin hızını büyüten ve bir an önce bu depremin etkilerinin gitmesini ve bitmesini temin eden bir zemin özelliğine sahip. Fakat Avcılar biliyorsunuz işte bu D ve E nitelikli zemin o nedenle de, deprem 1999'da olduğunda çok uzak olmasına rağmen depremin dalga genliğinin enerjisini çok büyüttüğü için oradaki binalar yıkılmıştı.

Fakat yakın olan işte Kartal gibi Kadıköy gibi yerlerde ve bir çatlak dahi meydana gelmemişti. Tabii ki nasıl öğrenebiliriz? Bunun için bir Jeofizik mühendisi çağıracaksınız. Ben zemin durumuna baktırmak istiyorum, işte oturmuş olduğum binamın zemin durumunu inceletmek istiyorum diye çağıracaksınız. Onlar size 24 saat içerisinde binanızın zemin durumunu verecek. Yani zemin durumu demek A mı B mi onu bileceksin.

Bunu bildikten sonra e-devlet'e gireceksiniz, e-devlet diyor ki zemin durumu nedir?

Zemin durumunu bilmiyorsanız zaten e-devlette binanızın risk durumunu hesap edemiyorsunuz. Çünkü zemin durumu nedir diyor ve 5 farklı zemin sınfına göre bina risk parametresi hesaplıyor.

E-devlet üzerinden de binanın risk durumunu öğrenebiliyoruz değil mi efendim.

Tabi, tabi vatandaş olarak siz de e-devlet üzerinden girebiliyorsunuz ve binamın risk durumu nedir diye ama en temel parametre… Zemin

Zemin durumunu bilmemiz gerekiyor. Evet.

Bilmeniz için ne yapmanız lazım? Zemin check-up’ı yaptırmanız lazım. Bu zemindeki durum, değişen bir durum aya göre değişebiliyor. Japonya'da 12 ay bu zemin durumu, zemin sağlık durumu inceleniyor ve ölçülüyor. Bu nedenle de arada bir zemin durumundaki değişmeyi görmek lazım. Büyük depremlerden sonra zemin durumundaki direnç durumu da değişebiliyor. Çünkü binalar tabi ki nasıl depremde sarsılınca bir yorulma meydana geliyorsa, buna benzer bir durumda zeminlerde direnç değişimi olarak ortaya çıkabiliyor.

Evet. Zemin haritaları var. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin zemin ile ilgili çalışmalarını gösteren haritalar var. Herkes kendi ışığında öğrenebilir mi? öğrenemez mi? yoksa illaki bir Jeofizik mühendisinin danışmanlığına ihtiyacı var mı?

Tabi dediğiniz çok doğru ya bu zemin haritaları özellikle Japonya ile işbirliği içerisinde yapıldı. 500 metre hassasiyet ile ölçümler yapıldı.

Fakat bu zemin haritaları içeresinde mesela Avcılar’ın bir bölümü, Büyükçekmece, Silivri, Beylikdüzü, Esenyurt dâhil değil. Oraları tamamlayamadılar, eksik kaldılar. Ama baktığınız zaman orda ilçe ilçe verilen işte deprem kayıp senaryosunda belirli zemin verileri kullanılıyor. Bu zemin verileri tabi ki 500 metre, bence kötü bir şey değil çünkü hiç olmazsa 500 metre hassasiyetli zemin durumunu bilebiliyorsunuz.

Şimdi Japonlar tabii ki bunu nasıl kullanıyor. Bir defa diyor ki kardeşim diyor deprem nerede gücünü kuvvetini büyütür işte kötü ve çok kötü zeminde büyütür. O zaman kötü ve çok kötü zemindeki binaları tespit edelim diyorlar. Yani çalışmaya, deprem risk durumu çalışmasına kötü ve çok kötü zeminde başlıyorlar. Oradaki binaları sayısal olarak tespit ediyorlar.

O binaların yapısal risk durumunu tespit ediyorlar. Sonra yapısal risk durumu çok kötü olanlar işte diyorlar ya 99 öncesi yapıldı ya 99 sonrası yapılan hiç mi kötü bina yok. 99 öncesi yapılan hiç mi iyi bina yok. Bu toptancı bakış açısı doğru bir şey değil sanki 99 öncesi hep deniz kumu mu kullanıldı? Sanki 99 sonrası hiç mi deniz kumu kullanılmadı?


Binanın risk durumu tarihe bağlı değil. Tamamen o binanın yapılışı ile ilgili malzemelerin vesaire kullanılması ile ilgili değerlendirilmeli diyorsunuz değil mi?

Tabi tabi… Tek tek yapılması yani işte deniyor ya bir kentsel dönüşüm yapacağız. Şimdi kentsel dönüşümü Japonlar bu şekilde yapıyor. Önce diyor ki depremin kuvvetini ne büyütüyor zemin büyütüyor. O zaman ben ne yapmam lazım en kötü zemin yani işte E tipi zeminden başlamam lazım.  O binalarda işte ne bileyim direnci çok düşük olan binaları tespit etmem lazım, önce onu dönüştürmem lazım, sonra ondan daha kötüsü D tipi kötü zemin ya bu şekil en kötüden en iyiye doğru gidiyor. Bu şekilde de ne yapıyorlar kaynaklarını, ulusal kaynaklarını çok doğru kullanıyorlar ve gerçekten bir deprem olduğunda zemine bağlı jeofizikteki direnç tespitine bağlı olarak depremin kuvvetini çok büyük hissettiği için yıkılacak binalardaki insanları kurtarmış oluyorlar.

Evet. Bu bilgi çok önemli önce zemin, kötü zeminler, riskli zeminler ve sonra o zeminler üzerindeki riskli binaların tespiti dediniz. Vaktimizin sonundayız. Son bir dakikanın içindeyiz Sayın Öncel sizin afet haberciliği konusunda eğitimler verdiğinizi de biliyoruz çok önemli bir konu bu belki bununla ilgili son birkaç cümle ile sonlandırabiliriz sohbeti.

Tabi ki Afet haberciliği çok önemli, afeti bilen insanların afet haberciliği programı yapması. Afet ile ilgili afetin yerinde doğru bilgilendirmeler yapması da, gerçekten afeti bilen depremi bilen yapıyı bilen insanlara gerçekten onların doğru bilgi vermesini sağlayıcı doğru sorular sorması ile ilgili ve bu dönem açtığım bir ders vardı. Çok da başarılı oldu sekiz AFAD müdürü ile arkadaşlarımız, afet eğitim alan arkadaşlarımız röportajlar yaptı.  Bunları da yayına dönüştüreceğiz. Afet haberciliği çok önemli. Özellikle TRT İstanbul radyoya afet haberciliği ile ilgili olarak yirmi saatlik program önermiştim Tabi ki bu tür afet haberciliği eğitimini alan insanlar.  Tabi ki afeti bilen insanların bilmediği nokta habercilik haberciliği bilen insanların bilmediği nokta afet…

Evet doğru
Yani haberci olanlara biz afeti öğretirsek afet habercisi olur. Afeti bilenlere haberciliği öğretirsek afet habercisi olur. Ve doğru bir şekilde aktarılmış olur. Halkın bilgilendirilmesi anlamında. O zaman Profesör Doktor Ali Osman ÖNCEL’in aynı isimli sosyal medya hesaplarını takibe çağırıyoruz.

 

Friday, April 8, 2022

AFET: MARDİN

 


Sayın müdürüm hoş geldiniz. Mardin bu kadar hiç yakın olmamıştı önce Mardin'deki okul müdürümüzü içimize kattık.  Şimdi de Mardin'deki AFAD müdürünü içimize katıyoruz. Tabii Mardin'in afet durumu nedir? Risk durumu nedir?  Gerçekten ben de merak ediyorum orada yıkılmaz taş evler var taş evlerle dolu bir Mardin acaba bu depremlerde bir hasar aldı mı?  O taş evler gerçekten depremlerde ayakta kaldı mı? Mardin taş evler modeli acaba Türkiye'deki Depreme dayanıklı şehrin deprem direncini yükseltilmesi bir model olabilir mi? Aklıma bu sorular geldi. katılımınızdan dolayı çok teşekkür ederim ben moderasyon için okul müdürümüz, öğrencimiz Orhan Demir Hocam’a sözü teslim etmek istiyorum. Buyurun, buyurun Orhan Hocam.

Öncelikle iyi akşamlar. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Doğal Afetler Risk Yönetimi Tezli Yüksek lisans Programına hoş geldiniz. Sismoloji Profesörü Sayın Ali Osman Öncel Hocamızın genel koordinatörlüğünde,  ben moderatör Orhan Demir ve Mardin AFAD İl müdürümüz Sayın Davut ESEN hoş geldiniz. İyi akşamlar

Teşekkür ediyorum ben de herkese saygılar sunuyorum hayırlı ramazanlar diliyorum.

Çok teşekkürler. Oruç vakti sizi geciktirdiğimiz için öncelikle özür diliyorum.  Davut ESEN kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?

1965 Mardin Doğumlu. İlkokul, Ortaokul ve lise tahsilini Adana’da, Üniversite tahsilini Erzurum Atatürk Üniversitesinde yapmış. 1990 yılın İlçe Sivil Savunma Memuru olarak mesleğe başlayan, 2007 yılında İl Sivil Savunma Müdürü olan, 2009 yılında da Mardin İl Afet Müdürü olan evli ve 3 çocuk müdürü olan bir memurdur.

Sahada ki bir eleman olarak AFAD Tatbikatları hakkında bilgi verebilir misiniz?

 AFAD tatbikatları şimdi biz görevlerimizi yapmak için seferberlik ve savaş hali zamanında afetler zamanında biz görevlerimizi yapabilmek için planlamalar yapıyoruz.  Eskiden birçok plan vardı. Daha sonra bunu da sadeleştirdik tek çatı altında topladı ve Türkiye Afet Müdahale Planı adını verdi. İllerde de İl Afet Müdahale Planları yapıldı. Bu İl Afet müdahale planları yapıldıktan sonra biz yılda en az bir kez bunların tatbikatlarla uygulanabilirliğini deniyoruz yani şöyle bir örnek vereceğim affınıza sığınarak bir kişiye siz ne kadar arabayı şu şekilde kullanacaksınız, kağıt üzerinde öğretirseniz ezberletirseniz de ama o kişiyi arabayı kullanmadıktan sonra siz istediğiniz kadar debriyaja basacaksınız boşa alacaksınız sonra vitese alacaksınız sonra ayağınızı debriyajdan kaldırıp yavaş yavaş gaza basacaksınız… İstediğimiz kadar anlatalım uygulamasını yapmadıktan sonra öğrenmiş olmuyor.

Biz de biz uygulama her zaman afetler olmuyor. Bu sefer yaptığımız bu planların uygulanabilirliğini görmek için tatbikatlar yapıyoruz.  Masa başı tatbikatları yapıyoruz saha tatbikatları yapıyoruz işte bu saha tatbikatlarında tahliye tatbikatı kurtarma tatbikatı arama kurtarma tatbikatı gibi tatbikatlar yapıyoruz ve kampta görevli olan kurumlar yani hizmet grupları bunlarda görevlerini ifa ediyorlar aksaklıklarımız ortaya çıkıyor. Bu şekilde yarın o bir gün bir afet meydana geldiğinde en az hatayla görevimizi nasıl yapacağımızı denemiş oluyoruz.

Teşekkür ederiz Sayın Müdürüm. 

Peki, şu anda yürütülmekte olan ne gibi projeleriniz var?

-AFAD tatbikatları şimdi biz görevlerimizi yapmak için seferberlik ve savaş hali zamanında afetler zamanında biz görevlerimizi yapabilmek için planlamalar yapıyoruz.  Eskiden birçok plan vardı. Daha sonra bunu da sadeleştirdik tek çatı altında topladı ve Türkiye Afet Müdahale Planı adını verdi. İllerde de İl Afet Müdahale Planları yapıldı. Bu İl Afet müdahale planları yapıldıktan sonra biz yılda en az bir kez bunların tatbikatlarla uygulanabilirliğini deniyoruz yani şöyle bir örnek vereceğim affınıza sığınarak bir kişiye siz ne kadar arabayı şu şekilde kullanacaksınız, kağıt üzerinde öğretirseniz ezberletirseniz de ama o kişiyi arabayı kullanmadıktan sonra siz istediğiniz kadar debriyaja basacaksınız boşa alacaksınız sonra vitese alacaksınız sonra ayağınızı debriyajdan kaldırıp yavaş yavaş gaza basacaksınız… İstediğimiz kadar anlatalım uygulamasını yapmadıktan sonra öğrenmiş olmuyor.

-Biz de biz uygulama her zaman afetler olmuyor. Bu sefer yaptığımız bu planların uygulanabilirliğini görmek için tatbikatlar yapıyoruz.  Masa başı tatbikatları yapıyoruz saha tatbikatları yapıyoruz işte bu saha tatbikatlarında tahliye tatbikatı kurtarma tatbikatı arama kurtarma tatbikatı gibi tatbikatlar yapıyoruz ve kampta görevli olan kurumlar yani hizmet grupları bunlarda görevlerini ifa ediyorlar aksaklıklarımız ortaya çıkıyor. Bu şekilde yarın o bir gün bir afet meydana geldiğinde en az hatayla görevimizi nasıl yapacağımızı denemiş oluyoruz.

Teşekkürler. Ulusal gazetelerin birinde Mardin AFAD olarak gerçeği aratmayan deprem tatbikatlarının okulda yapıldığını okumuştum. 

  • Gerçeği aratmayan deprem tatbikatı nasıl yapıyoruz? 
  • Bununla ilgili bilgi alabilir miyim?

Şunu şöyle yapıyoruz yani Türkiye afet müdahale planında ilimizin riski belirlenmiş ve ilimizin etkilenebileceği durumlar ortaya konulmuş.  Biz de ona göre bir senaryo yazıyoruz bu senaryoda kurumlara görev veriyoruz ve bazen haberli bazen habersiz bunu uygulamaya geçiriyoruz saatte tutuyoruz kurumların ne kadar bu işi yapabildiklerini ne kadar hazır ola bildiklerini deniyoruz. Bizim ilimiz depremden fazla etkilenen bir il olmasa da ama bizde de sel olayları var bizde kaya düşme tehlikeleri var Bizde en çok göç hareketleri özellikle geçmiş geçen 10 yılda Suriye'den ilimize çok akın oldu. Göç, nüfus hareketleri oldu, inanın belki Yüzyıl boyunca planlarda tatbikatlarda öğrenemeyeceğimizi bu göçle öğrenmiş olduk ve çok daha büyük faydası oldu. Sıkıntılar çektik zorluklar çektik ama biz tatbikattan çok uygulamasını da yapmış olduk bu Suriye'den gelen sığınmacılar. Sığınmacılara verdiğimiz hizmetlerden dolayı.  İlimizde 3 tane kamp kurmuştuk o zaman adına işte geçici barınma merkezleri diyoruz hala bunları koruyoruz yarın öbür gün Allah göstermese ülkemizin herhangi bir köşesinde bir olay olduğunda zaten bu vatandaşlarımız orada barınamaz hem Psikolojik olarak hem diğer nedenlerden dolayı bunları belki buraya naklederiz. Burada barındırır rahat ettiririz diye bu kamplarımızı hazırda bekletiyoruz. İnşallah lazım olmaz.

İnşallah hocam. Peki, Doğal Afetler dışında kurtarma çalışmalarınız oluyor mu? Örnek verebilir misiniz?

Evet. Biz günlük hayatta itfaiyenin müdahale ettiği ve baş edemediği trafik kazalarına yardıma da gidiyoruz, kayıp vakalarına da gidiyoruz, boğulma vakalarına gidiyoruz. Yani sürekli personelimizi hazırda tutmak için günlük hayatta bu olaylara da müdahale ediyoruz Hatta son zamanlarda işte bazen vatandaşlarımız afattan çok böyle daha fazla şeyler istiyor keçisi dağa kaçıyor indiremeyince fazla da uğraşmıyor AFAD’ı arıyor keçimi kurtarın diye bu gibi olaylarda karşılaşıyoruz.

Çok güzel. Peki, Afet öncesi hazırlık çalışmalarından örnek verebilir misiniz?


Afet öncesinde biz personellerimizin az önce de belirttiğim gibi afetlerde sürekli hazır tutmak için     yani sürekli olmadığı için bu afetler personel bazen gevşeyebiliyor. Biz bunları hazır tutmak için     günlük haftalık ve aylık eğitimlerimiz var. Bu eğitimlerde biz araç-gereç malzememizi deniyoruz ve sürekli bunları hazırda tutmak için bu hazırlıkları yapıyoruz zaman zaman daireyi arayıp şurada böyle bir olay oldu, ben onlardan önce oraya gidiyorum ben onların oraya gelişini de izliyorum bu şekilde birbirimizi deniyoruz ve bu hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Evet müdürüm. Peki, Afet esnasında yapılan çalışmalardan örnek verebilir misiniz?

Afet esnasında ise bizim Afet ve Acil Durum Merkezimiz var bizim burada 24 saat açık. Olayları oraya ihbar ediliyor, Bu ihbarlar gelince bizim nöbetçi personellerimiz var nöbet tutuyoruz arama kurtarma personeli. Bunlar hemen olay yerine müdahale ediyoruz, intikal ediyorlar. Ve Kurtarma çalışmalarına işte sel ise selde mahsur kalanları kurtarmaya başlıyorlar. Eğer gücümüzün yetmediği durumlarda bize en yakın olan destek il Diyarbakır’dır. Diyarbakır'da Birlik var bizim 8 arama kurtarma personelimiz var Diyarbakır'ın kadrosu yüzdür yani bir saatlik mesafededir. Gerçi Jandarma, Emniyet ve STK’nın gönüllü arama kurtarma personelleri de var onlardan da yararlanıyoruz. Ama böyle çok sıkıştığımız, tıkandığımız noktalarda Diyarbakır'dan yardım talep ediyoruz baş edemediğimiz olaylarda 1 saat içerisinde onlar da intikal ediyorlar ve bu şekilde olaya müdahale ediyoruz olay sonlandıktan sonra gerekiyorsa bu sefer iyileştirme çalışmalarına başlıyoruz kurtarma çalışmalarından sonra.

Peki,  yaşadığınız ilginç sizi etkileyen unutamadığınız bir anınız var mı?

-Daha Afad kurulmadan önce 2006 yılında ben Sivil Savunma Müdürüydüm. Yine o zaman Arama Kurtarmalara biz bakıyorduk. 30 Ekim 2006 yılında çok aşırı yağışlar meydana geldi özellikle Diyarbakır tarafında hatta o zaman Çınar ilçesi Diyarbakır'ın Çınar ilçesi resmen ikiye bölündü.  Ne biz Diyarbakır tarafına geçebildik ne Diyarbakır Mardin tarafına geçebildi. Diyarbakır valisi bizim valiyi aradı kendilerine bağlı olup yalnız Mardin tarafında kalan bir köyde büyük bir sıkıntı olduğunu oraya intikal etmemizi rica ettiler. Arkadaşlarıma aldım gittim köyün ortasında resmen dere akıyor sel olabildiğince hızlı akıyor. Tam selin ortasında da Kerpiç bir ev vardı.Hiç unutmuyorum bir yaşlı dede, nine, iki tane de torunları vardı bağrışıyorlar çatıya çıkmışlardı. Köyde elektrik yok. Aydınlattık çevreyi ama yani zamanla yarışıyoruz her gelen dalga Kerpiç duvarları biraz daha eritiyor, yüreğimiz gerçekten ağzımıza geliyordu. O zaman artık ben de Vali Bey'i aramışım özel idareden ne kadar iş makinesi varsa 10 dakika içerisinde burada olmasa 4 kişiyi kaybedeceğiz diye böyle bağırmışım, kendimi de kaybetmişim. oraya yakın karakolda bir kepçe vardı geldi kepçe ağzıyla çatıdan iki yavruyu iki tane de büyüğümüzü aldı, inanın oradan ayrılmadan daha o ev çöktü nereye gitti nasıl oldu görmedik ve ilk kez orada o zaman bizim kurumun işe yaradığını kendi gözlerimle görmüş oldum. Biraz böyle hep kağıt üzerinde kalıyordu, hep tatbikatlarda kalıyordu. O gün onları kurtardık o anı hiç unutamıyorum.

  • Yüreğinize sağlık. Peki, 2021 yılı Türkiye Afet eğitim yılı ilan edildi. 
  • Bu konu ile ilgili bilgi verir misiniz? 
  • Bununla ilgili çalışmalarınız var mı?

Benden önceki Hilal hanımın söylediklerine biraz atıfta bulunacağım. Gerçekten hani olay olmadan biz bazı şeylerin farkına varamıyoruz. Ne kadar anlatsak ne kadar çizsek hep böyle olmayacakmış gibi duruluyor, fazla böyle farkındalık yaratamıyoruz. Bu eğitim seferberliği İçişleri Bakanlığınca bu yıl eğitim seferberliği ilan edildi ve gerçekten seferber olduk bunda amacımız: halkımızda farkındalık yaratmak ve halkın bu konuda bir şeyler öğrenip halkımızın yaşadığımız coğrafyada olabilecek afetler sırasında riskler sırasında hem kendilerini koruyabilmeleri görebilecekleri zararları en aza indirmelerini sağlamak için uğraşıyoruz bu sene. Şanssızlık bu ya bu sene de pandemi yüz yüze eğitimlere gidemiyoruz fazla.

Gerçi biz köy köy dolaşıp taziye evlerinde camilerimizde ve okullarımızda eğitim yoksa köy halkını toplamaya çalışıyoruz öğrenci ve öğretmenlerimize EBA sistemi üzerinden ulaşmaya çalışıyoruz.

Üniversitemizde protokol hazırladık.  O protokol üzerinden yine çevrimiçi eğitim vermeye çalışıyoruz ama inanın uzaktan eğitim ne kadar hani fazla kişiyi ulaşabiliyorsak da yüz yüze eğitimler daha faydalı olduğu için biz ikinci devre yani yılın ikinci yarısında belki bu pandeminin bu vakaların biraz azalmasıyla biz yüz yüze eğitimi tekrar yinelemeye çalışıyoruz. Şu anda uzaktan eğitimle götürüyoruz işi ama o zaman inşallah sonbaharda vakalar azalırsa yüz yüze eğitimle bunu pekiştirmek istiyoruz.

Evet Mardin’imizde fazla deprem riski yok ama selde çok zarar görüyoruz, ilk yardım dersi vereceğiz bizim burada yazın. Çatılarda, damlarda, tahtlarda uyuyor bir çocuk düştüğünde, boğazına bir şey kaçtığında ,yılan soktuğunda… En azından doktora götürünceye kadar sağlık kuruluşuna veya ambulans gelinceye kadar o anne baba ne yapacak? Bunları bile öğretebilirsek bunlar bu konuda bile farkındalık yaratabilirsek çok faydalı olacağını düşünüyoruz benim bir eğitim uzmanım var ,8 tane de arama kurtarma teknisyeni var diğer personelleri de eğitmen olarak yetiştirdik ve sahaya onları gönderdik. Hepimiz bu sene inşallah Türkiye geneli 51 milyona ulaşılmaya çalışılıyor. hedef elli bir milyon bizim ilimizin nüfusu 850.000 bizde en az 550 bine ulaşalım diyoruz. Belki 550 bine böyle bire bir eğitim veremeyeceğiz ama en azından şehrin meydanlarındaki bir hareketli billboardlar da küçük filmler yayınlatıyoruz, resmi kurumlarımızın web sitelerinde küçük küçük filmler koyuyoruz işte birey ve aile için işyerleri için afet filmleri koyuyoruz. Ulaşabildiğimiz radyo programları yapıyoruz. Bizim burada yerel televizyon yok ama yerel radyolar var bu şekilde herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Yani başımıza bir olay gelmeden bu olayı bu farkındalığı yaratabilirsek kendimizi başarılı olmuş sayacağız. İnşallah bu konuda başarılı oluruz diye düşünüyorum.

    • Müdürüm son bir soruyla sizi rahatsız edeceğiz. AFAD gönüllüsü ne demek?
    • Neden bir AFAD gönüllüsü olmalıyım?  
    • AFAD gönüllüsü olursam ne tür çalışmalar ve faaliyetler beni bekliyor?

Şimdi Aslında en çok gönüllünün bizim ülkemizden çıkması lazım. Bunun sebebi de şöyle açıklayabilirim. Çünkü yapılan istatistiklere göre arama-kurtarma çalışmalarında enkaz altında veya diğer olaylarda kurtarılanların %5’ini ancak profesyonel arama kurtarmacılar kurtarıyormuş. Geri kalanların hepsini oraya en yakın halkımız konu komşu tarafından kurtarılıyor. Birde halkımız zaten yardımsever bunu yapmak istiyor, madem kurtarılanların çoğunu konu komşu yakındakiler kurtarıyorsa ve halkımızda yardımseverse bunlara bu eğitimleri verelim zaten doğal olarak hepimiz gönüllüyüz bu gönüllü olarak çalışan vatandaşlarımıza biraz daha bilgilendirme eğitimle onları daha bilinçli bir arama kurtarmacı yaparak bu işi daha verimli hale getirebiliriz. Yani gönüllü kişi bu işi gönül rızasıyla hiçbir karşılık maddi menfaat beklemeden afet ve acil durum çalışmalarına katılmak isteyen kişilerdir.

Dediğim şekilde yani bizim gönüllü sayımız ne kadar çok artarsa zaten vardır da ne kadar bilgilendirirsek bu gönüllerimizi o kadar çalışmalarında fayda sağlamış olurlar kurtardıkları kişilere. Belki daha az zararla kurtarmış olurlar. Gönüllülük sistemimizde iki üç yıldan beri devam ediyor çalışmalarımız. Ama şu eksiğimiz var: Yani bunun yasal mevzuatla, bunun temeli doldurulması lazım şu anda bir gönüllü bir çalışmaya katıldığı zaman o gönüllünün parmağı kırılırsa, ne bileyim bir zarar görürse… En azından bunların da hani telafi edileceği zarar görmeden veya zararının karşılanabileceği yasal bir düzenleme yapılırsa.  Bununla ilgili çalışma olduğunu biliyorum ama bir an önce sonlandırılırsa bu gönüllülük aşamasında da amacımıza ulaşmış olacağız inşallah.

Çok teşekkür ediyorum sözü ben sözü genel koordinatörümüz Profesör Ali Osman Öncel hocamıza bırakıyorum.

Ben teşekkür ediyorum

Öncelikle Ben teşekkür ediyorum. Afat müdürüme ve İstanbul'da radyomuzun çok değerli yapımcısı Hilal Hanım’a gerçekten bir tarafta afetin içinde bir tarafı da haberin içinde iki değerli konuğumuzu bir haberde buluşturduk. 

İlk defa böyle dışarı açık bir yayın yapıyoruz arkadaşlarımız tabii ki bir afet habercisi olmak istiyorlar. Hilal Hanım’ın açmış olduğu yolda Mardin'de Ankara'da Eskişehir'de Çanakkale'de afet haberciliği yapmak istiyorlar oradaki yerel radyolarda Hilal Hanım’ın oluşturmuş olduğu o soru setinin bizler üzerinden geçiyoruz. 

Afet Bilimi ve Sismoloji ile o soruların nasıl içerik olarak şekil olarak daha da ileri götürebiliriz konusunda kafa yoruyoruz, soru setlerimizi biz hazırlıyoruz, elimizde bir afet ve Sismoloji soru bankamız oluşuyor.  Çünkü amacımız aynı soruları sormak değil, afet bilimi sismoloji ve jeofizikte bu soruları bizler nasıl daha bilimsel daha evrensel düzeye çıkartabiliriz. Bunun peşindeyiz bu soru bankamızı tüm AFAD müdürlerimiz de paylaşabiliriz. Bu soruları sizler sorabilirsiniz kendi bulmuş olduğunuz tabii ki üniversitedeki uzmanlar Mardin’deki afet durumunu daha iyi bilir Ben Mardin'deki insanlara Afet bilimini ve sismoloji anlatsam Mardin’i bilmediğim için gerçekten çok doğru bir durum olmaz. Özellikle iki arkadaşımız bugün afet haberciliği yaptı. Hilal Hanım performanslarını nasıl buldunuz? 

İki arkadaşımız da ilk defa böyle bir canlı yayında soru hazırladılar soruları sordular. Dikkatimi çeken Cansu hiç giremedi müdahale edemedi neredeyse. Cansu bir soru ile bitirecekti programı. Siz ne tavsiye edersin arada bir agresif olması lazım ne yapması lazım.

HA: Aslında böyle konuklu programlar için mesela ben kendim için söyleyeyim bir radyocu için en önemli konuk konuşkan konuktur. Konuşan konuktur çünkü bazı konuklarımıza soruları ilettiğiniz zaman bize bir cümle veriyor sonrasında susuyor.  Biz ondan onların cevaplarını alabilmek için aynı soruları çok değişik yöntemlerle soruyoruz.  Ben biraz bunun sıkıntısını da bildiğim için ben de biraz fazla konuştum. Onun da farkındayım ama onun dışında sorular gayet iyiydi, sorular gayet yeterliydi ve çok daha iyi sorular olduğunu soru havuzunuzda çok daha iyi sorular olduğuna kesinlikle eminim. Zaten böyle bir uzmanlık gerektiren bir alanla alakalı bir habercilik gazetecilik yapılıyorsa bununla alakalı cüzi miktarda da olsa bir eğitimin alınması gerektiğini ben düşünüyorum. Sizler bu işin uzmanı olarak eminim bizlerin yani sadece belli tezler makaleler ya da haberler okuyarak videolar izleyerek öğrenmeye çalışan bizlerden çok daha önemli noktaları değineceğinizi de ben düşünüyorum. O yüzden eminim ki çok çok daha güzel sorular da vardır o havuzda.

Hilal Hanım 2021 yılı afet eğitim yılı ilan edildikten sonra sizin bu Podcast’lerin 2021 yılında kullanılabilirliği kullanılabilirlik oranı arttı mı tıklanma sayısında bir oran var mı ya da AFAD müdürlerimizi bu elinizde ki arşiv ile ilgili bilgilendiriyor musunuz? 

Gerçekten müthiş bir hazine arkadaşlarımız, anlattıkça bakıyorum uzmanların cevapları bir başka, sorular gerçekten bir başka. 

Böyle bir bilgilendirme 81 ilin AFAD İl Müdürlüğü'ne yolladınız mı? 

Çünkü bu tür 26 programın çekilmesini ne kadar zor olduğunu ben de biliyorum çünkü Çanakkale'den geldim. Sizin programınıza katılmak için bunu ses kaydı var bilmem öncesi var sonrası var işte gelişi var götürüşü var nedir bu konuda bir işbirliği yaptınız mı İçişleri Bakanlığı'na bizim elimizde böyle bir 26 bölümlük afet eğitim Podcast yayını var dediniz mi yoksa öyle bekliyor musunuz?

HA: Hayır demedik bununla alakalı herhangi bir reklam yapmadık. Sadece program yayınlandığı sırada program tanıtımlarımız radyoda dönüyordu ama geçen sene bu pandeminin başında mart ayından önce sanırım ocak ayı olabilir, İstanbul radyosu Afad’la bir işbirliği içine girdi.  İstanbul Afad’da bizler ayda 2 defa hatta Günebakan ekibi olarak bizim programımızda Afad kendisine bir stüdyo kurmuş. İstanbul'da biz ayda 2 defa gidip kendilerini program yayını gerçekleştirecektik. Bununla alakalı ama hemen sonrasında maalesef pandemi işin içine girdikten sonra bizler stüdyoya kendi stüdyomuza kapandık. Konuklarımıza da sadece telefon aracılığı ile iletişim kurarak yayınlarımızı gerçekleştiriyoruz Şu an için Afad ile çalışmamız askıya alındı tekrar ne zaman biz bu çalışmaya devam edeceğiz, onunla ilgili net bir bilgim yok açıkçası. Aslında dediğiniz gibi evet, hani, siz bu işin uzmanı olarak daha net görebiliyorsunuz bunun daha çok insana daha çok kitleye ulaşması için bir çalışma yapılabilir.  Ben bununla ilgili öncü olmaya çalışacağım Bununla ilgili bir haberdar edeceğim.

Evet, Mardin Afad Müdürümüzün haberi oldu artık bilemiyorum. Mardin AFAD il müdürümüz ne yapar biz kullanıyoruz gerçekten dersimizi neredeyse dönemi bu podcast ile tamamladık onlar olmasaydı ne yapardık bilemiyorum.  

Evet, Sayın İl Müdürüm Siz ne diyorsunuz? Böyle bir arşiv var. 26 programlık her biri 20 dakikadan oluşan 26 farklı… Japon'u var, benim danışman hocam var ,psikoloğu var ,ruh bilimcisi var… Sizler bu tür hap şeklinde yani hap şeklinde bir afet eğitim programı İstanbul radyoda var. Bunu da size bu program vesilesi ile bildirmiş olduk buradan nasıl bir proje çıkabilir Mardin için.

Sayın hocam bu sene eğitim seferberliğinin yanı sıra biz çok önemli bir çalışma daha yapıyoruz İrap denilen bir çalışma İl Afet Risk Azaltma Planları yapılıyor. Tüm Türkiye'de tüm illerde biliyorsunuz malumunuz olduğu üzere siz bu konuda uzmansınız geçmişi daha iyi bilirsiniz. Hep olay olduktan sonra maalesef işin içine giriyorduk. Şimdi bu AFAD kurulduktan sonra bu sene şöyle bir planlama yapılıyor, illerimizde ileride olabilecek afetleri ortaya koyuyoruz. Hangi afetler olabilir, bu afetlere şimdiden risklerini azaltmak için bertaraf etmek için hangi önlemler alınabilir ve bu önlemler hangi takvimle hangi kurumlar tarafından alınacaktır diye bir planlama içerisindeyiz. Bunu da Eylül ayı sonu itibari ile tüm Türkiye'de bitmiş olması lazım. Geçen sene 7 pilot ilde yapıldı bu sene geriye kalan 74 ilimizde bu çalışma yapılıyor. Bu çalışmanın içine biz özel kurumları, üniversitelerimizi yani bu işle alakalı bütün odaları davet ediyoruz. Yeter ki bize fikir versinler, bu planlamada bu fikirlere çok ihtiyacımız var. Bu nedenle bu çalışmadan çok faydalanacağımızı düşünüyorum ve bizim için bir hazine olacağını düşünüyorum. Çünkü az önce arkadaşlarımız söyledi biz bazı kurumları çağırıyoruz yani inanın ağızlarından kelime alamıyoruz. Diyoruz ki Mardin'de hiç geçmişte bir olay oldu mu afet oldu mu? Oldu. İllerden ne olabilir yani nasıl bir şey olabilir bu olay nerelere etkileyebilir hiç mi bir öngörünüz yok. Bize bir fikir böyle bir çalışma varsa hazırda balıklama atarız Sayın hocam.

Ama sayın müdürüm o çalışmaya ulaşmanız için Hilal Hanım’dan istemeniz lazım. Bize linki  verdi. Haberimiz oldu yoksa ulaşılabilir bir şey değil. Google'dan yazınca bulamıyorsunuz. O gerçekten bize özel bir şeydi alma bilemiyorum genel olabilir mi? Buyrun Hilal hanım.

HA: Google'a bir Türkiye gerçeği deprem Podcast yazıldığında ilgili link çıkıyor. Ama tabi bunun bir duyurusunu yapmadıktan sonra kimsenin de haberi olmaz. O konuda haklısınız.

Sayın Müdürüm şimdi zaten Sayın Hilal Hanım Afad Müdürlerinin bir WhatsApp grubu vardır.

Müdürüm şimdi onu hemen paylaşır, 81 il duyar yani hiçbir sorun yok.  Sayın müdürüm benim de Youtube kanalında tüm derslerimin YouTube videoları var. Afet Haberciliği dersleri, Sismoloji afet yönetimi dersleri bunları da tabii ki istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Bu da tabii ki açık bir arşiv. 

Her hoca açmıyor tabi ki her grup açmıyor. Bizler açık çalışıyoruz, derslerimizi de projelerimizi de açık yapıyoruz. Öncelikle bu programa katıldığınız çok teşekkür ediyorum. İstanbul'da da iftar vakti yaklaşıyor bizler de Hilal Hanım’la Beylikdüzü’nde yaşıyoruz. O nedenle hepinize katılımınızdan dolayı gerçekten teşekkür ediyoruz. 

Tabi Mardin'de bize düşen bir görev olursa her zaman ulaşılabilir bir durumdayız görüyorsunuz kamerayla ulaşılabilir bir durumdayız. Bu pandemi bize ulaşılabilir olmayı öğretti. Bu pandemi öncesinde gelişimiz gidişimiz oldukça zordu ama pandemi sonrası bu tür teknolojiyi kullanmayı da öğrendik şu an bu tür eğitimleri vermek daha kolay. 

Pandemi sonrası olduğu için hocamız üniversitemize öğrenci olabildi. Onun dışında öğrenci olmak için bizim Çanakkale'ye gelmesi gerekiyordu. Pandeminin de böyle faydaları var Sayın müdürüm, Sayın Hilal Hanım inşallah bu imkânları kullanalım ikiniz de çok rahat katılabildiniz. 

Görüntü mükemmel ses kalitesi mükemmel hepinize teşekkür ediyorum izniniz olursa bu yayını YouTube'a yüklemek istiyorum sizden de izinli olarak. Çok teşekkür ederiz hepinize iyi akşamlar diyorum, arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.


AFET : İSTANBUL