Muş AFAD Müdürü Veysi AS bey merhabalar. Öncelikle bizi kırmayıp yayınımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz Veysi Bey. Öncelikle kendimi takdim edeyim. Ayşenur Bilge. Eskişehirliyim. Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümünden mezun oldum. Çanakkale Üniversitesinde şuanda Doğal Afetlerin Risk Yönetimi üzerine Yüksek Lisansımı tamamlıyorum. Öncelikle sizi tanımak isteriz.
- Bizi kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ayşenur Hanım bende
teşekkür ediyorum. İsmim Veysi AS. 5 yıldır Muş Afet ve Acil Durum Müdürü
olarak görev yapıyorum. 1963 Muş doğumluyum. Tabi ilk,orta ve lise den sonra
aşağı yukarı 40 küsür yıldır Muş’tan ayrıyım. Türkiye’nin değişik yerlerinde
görev yaptım. 17-18 yıl Emniyet
Teşkilatındaydım. 2004 yılında Görevde Yükselme Sınavı ile Sivil Savunma Genel
Müdürlüğüne geçiş yaptım. Uzman olarak atandım. Sonrada Bursa Nilüfer
Belediyesine. Ailemde yıllardır Bursa da ikamet ediyorlardı. Dolayısıyla da
hala daha ailem Bursa’da. 5 yıldır ben Muş’tayım ailem Bursa’da. Bursa Nilüfer
Belediyesinde çalıştım. Ali Osman Hocamıda oradan biliyorum, misafir ettik. Biz
İstanbul Üniversitesine gittik. Ali Osman Hocam ile oradan tanışırız. Uzun süre
Bursa Nilüfer Belediyesinde Sivil Savunma uzmanı olarak Şube Müdürü olarak
görevimi yaptım. Nilüfer ilçesine de baktık bu arada. 2016 yılında şimdiki
Cumhurbaşkanı Yardımcımız sayın Fuat OKTAY AFAD Başkanımızdı. Onunda teklifiyle
Başbakan onayıyla Muş iline asaleten AFAD İl
Müdürü olarak atandım. 5 yıldır Muş’ta görev yapıyorum. Ailem Bursa’da,
evliyim ve 2 oğlum, bir kızım var.
Teşekkür ederiz Müdürüm. Peki, sorularımıza geçelim.
- AFAD nedir? AFAD ne iş yapar? Bize anlatabilir misiniz?
Veysi AS: Ayşenur
Hanım öncelikle AFAD’ı tanıtmamız gerekir. Bildiğiniz üzere Sivil Savunma, Afet
işleri ve Acil Durum ile ilgilenen üç tane genel müdürlük vardı. Biri eski
Bayındırlık bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına
bağlı Sivil Savunma genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Acil Durum Genel
Müdürlüğü vardı. Bu şekilde önceden üç tane genel müdürlük vardı. Hangisinin ne
iş yapacağı bilinmiyordu. Böyle bir karmaşa vardı. Organizasyon bozukluğu
vardı. Bunu ne zaman anladık? Ali Osman Hocam çok iyi bilir. 1999 yılı depremi
bir milat oldu. Orada bir kargaşa yaşandı. Bir koordinasyon eksikliği yaşandı.
Eksiklerimiz çoktu. 1999’dan sonra üç Genel Müdürlüğün kapatılarak bir çatı
altında toplanması düşünüldü. 2009 yılında 5902 sayılı kanunla AFAD kuruldu.
Önce Başbakanlık, Afet ve Acil Durum yönetim Başkanlığı şeklinde kuruldu. Yani
görevi adıyla böyle özdeşleşen, birleşen başka da bir kurum yok zaten.
Başbakanlığa bağlı kuruldu. Tabi ki son kararnameyle Başbakanlık’tan alınıp
İçişleri bakanlığına bağlı olarak çalıştı. Şimdi AFAD ne yapar? AFAD tek başına
bir şey yapmaz tabiki. Özellikle diğer kurumlarla, diğer bakanlıklarla
işbirliği içerisinde iş yapar. Yani ülkede meydana gelebilecek afet türlerini
biliyoruz. Çok sayıda afet türümüz var. Yani sadece afet diyeceğimiz aklımıza
tek deprem gelmesin. Velhasıl Bütün afetler ve koordinasyonu AFAD’da olmak
kaydıyla bütün bakanlıklarımız görev alır. Yani afet öncesi hazırlık
çalışmaları yapılır, zarar azaltma çalışmaları yapılır, afet sırasında müdahale
edilir ve afet sonrası iyileştirmeler yapılır. Daha önce 2013 öncesi illerde
kriz merkezleri kurulur, kriz çalışmaları yürütülürdü. Bu çalışmalar daha da
geliştirildi, daha da teknik hale geldi. Kısaca AFAD’ın görevi Afet ve acil
durumlara sadece müdahale değil, zarar azaltma ve iyileştirmede bu kapsamın
içindedir.
Teşekkür ederiz Veysi Bey. Biliyoruz ki Türkiye Afet bölgesinde yer alıyor.
- Deprem tehlike haritasına bakılırsa Muş
İlinin risk durumu ve afetselliği nedir?
Muş Doğu Anadolu ve
Kuzey Anadolu Fay hattının kesiştiği yerde yer almaktadır. Özellikle bizim
Varto ilçemiz. Türkiye’deki afet sayılarına, büyüklüklerine, oluşumlarına
baktığımız zaman, Varto bir milattır. Varto hep aklımızdadır. Marmara depremi
gibi, Van depremi gibi, Erzincan depremi gibi Varto’da önemli bir depremdir.
1946 ile 1966 arasında o 20 yıllık arada çok sayıda deprem olmuştur. Mesela
1946 yine Varto fay hattında küçük olmasına rağmen M=5.9 büyüklüğünde olduğu
halde 1000’e yakın can kaybı yaşanmıştır. Ama 1966 depremi biraz daha büyük o
günkü kayıtlarda M=6,9 diye geçiyor. Yaklaşık 2500 yakın can kaybı, 1500 de
yakın yaralı kayda geçmiştir. Bu rakamlar şuan ki nüfusta olsaydı belki de 4’e,
5’e katlardı. Yapılaşmalara baktığımızda, tabi o zamanki yapılaşmalar ile
bugünkü bir değil. Aynı değil. Toprak, yığma, taş evler yıkımların tamamı
bunlardı. 1999 depreminden sonra özellikle ülkemizin genelinde olduğu gibi
İlimizde de Deprem Yönetmeliğine uygun binalar yapıldı. Dolasıyla biraz daha
depreme dayanıklı, belki M=6.0, M=6.5 büyüklüğünde depremde yıkılmayacak
durumda. Dolayısıyla Muş Varto ile büyük deprem kuşağı üzerinde. Hocam daha iyi
bilir, depremler genelde böyle aynı yerde tekrarlayabilir diye bir inanış
vardır. Yaklaşık aradan 55 yıl geçti. 55 yıl büyük bir rakamdır. Biz her an
Varto’da deprem olabilir diye hazırlıklıyız, çalışmalarımızı bu yönde
yürütüyoruz.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Bir sonraki sorumuza geçelim.
- Afet öncesinde Hazırlık çalışmalarınız var mı?
- Kısacası Muş Afete hazır mı?
- Tatbikatlar yapıyor musunuz?
Veysi AS: Geçmişe
göre evet biraz daha hazırız. %100 hazır mıyız? Maalesef hazır değiliz. Nasıl
ki depremi %100 engelleyemediğimiz gibi, afetlere de %100 hazırız diyemeyiz.
Ama geçmişe göre çok çok iyi durumdayız. Biraz önce başlarken de söyledim.
Aşağıda bizim şu anda büyük salonda Muş IRAP 1. Çalıştayı yapılmakta. IRAP
nedir? Buna da değinmek istiyorum. IRAP afet risklerinin azaltılmasıyla ilgili
bir çalışmadır. Yine kamu kurumlarının katılımıyla, bizim öncülüğümüzde iyi bir
çalışma yapılıyor. Afet riskleri tespit ediliyor. Öncelikle önümüzde hangi afet
riskleri var. Muş’tan örnek verecek olursam başta deprem, sel, su baskını, kaya
düşmesi, çığ gibi. Bizim ilimizde bu afetleri yaşıyoruz. Sık sık yaşadığımız su
baskınlarıdır. İklimi dolayısıyla kış mevsimlerinde özellikle çığ düşme
olayları oluyor. Dolayısıyla böyle bir çalışmamız var. Afet riskleriyle ilgili
tespiti, bunların önlenmesi, azaltılması, azaltılamıyorsa en az can ve mal
kaybıyla atlatılması için büyük bir çalışma yapılıyor. Bunun dışında Muş’un
afetselliği ile ilgili sadece IRAP değil, 2013-2014 Cumhurbaşkanı yardımcımız
Fuat Oktay Başkanlığında başlatılan bir Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP)
çalışması yapıldı. Bu plan sadece Türkiye için değil, uluslararası örnek bir
plan oldu. Diğer ülkelerde bu plandan yararlanmak istedi. Bu planları illere
entegre ettiler. Merkezde ulusal anlamda 28 hizmet grubundan oluşan bir plandı.
Bunları illere de entegre ettiklerinde sayın valilerimizin başkanlığında 26 ana
hizmet grubu oluşturduk. Dolayısıyla İl Afet Müdahale Planı hazırlamış olduk.
Sadece AFAD sorumlu değil. Diğer kurumlarımızda sorumludur. Yani biz
duyarlıyız. 1999 yılında yaşanan deprem gibi aniden deprem haberi alınıp hiç
kimse ne yapılacak bilmiyor diye öyle bir durum yok. Şuan neler
yapabileceğimizi biliyoruz. Olası bir afette, olası bir depremde Afet Yönetim
Merkezlerimiz var. Bunları harekete
geçiriyoruz. Sayın Valimizin Başkanlığında koordinasyon topluyoruz. Hizmet
gruplarını topluyoruz. Dolayısıyla her grup, her kurum görevlerinin
sorumluluğunun bilincinde görev almış oluyor.
Evet sizin dediğiniz çok doğru. Bu önlemleri almamız gerekiyor.
- Doğal afetler dışında da kurtarma çalışmalarınız
oluyor mu peki?
Elbette doğal afetler dışında sayamayacağım kadar olay var. Biz bunları afet kapsamına alıyoruz ama insan kaynaklı birçok olayda büyüdüğü zaman afet kapsamına alınıyor. Örneğin; yangın, insan kaynaklı bir olay. Büyüdüğü zaman afete dönüşebiliyor. Dolayısıyla doğal kaynaklı afete dönüşmeyen olaylarla da ilgileniyoruz. Örneğin; trafik kazaları gibi, mahsur kalma gibi, kaybolma gibi birçok olaya ekiplerimiz müdahale ediyor. Trafik kazası oluyor, sıkışmalı oluyor profesyonelce arama kurtarma yapan ekiplerimizi gönderiyoruz onlara müdahale ediyorlar. Boğulma olaylarında, kaybolma olaylarında sık sık televizyonlarda görüyoruz kayalıklarda mahsur kalma. Tabi bizim bu afet dışında saydıklarımız sadece insana yönelik değil, bazen mala da yönelik olabiliyor. Yani biz sadece can denince insanı değil, hayvanı da katıyoruz. Keçi, koyun, büyük baş hayvan kayalıklarda mahsur kalma birçok olay yaşıyoruz. Doğal afet dışında evet AFAD görev yapıyor. Kısacası bizim bir sloganımız var. “ NEREDE HAYAT ORADA AFAD”.
Sloganınız çok güzel Müdürüm. Tamamen AFAD’a hitap ediyor.
- Peki, arama,
kurtarma ekipmanlarınız yeterli mi?
Ayşenur Hanım buraya beş (5) yıl önce atandım. Ekipman açısından Muş’un yeterli olduğunu gördüm. Tabii benim de geldikten sonra katkılarım oldu. Birçok taleplerim oldu. Bu taleplerim neticesinde alet, ekipman gönderildi. Ankara'dan temin ettik. Ayrıca burada kendi imkânlarımızla da aldık. İlimizi örnek verecek olursak personel yönünden, arama kurtarma yönünden profesyonelce çalışan arkadaşlarımızla kadro tam dolu. Ekip ve araç yönünden baktığımızda da donanımımız çok çok iyi diğer illere nazaran. Yani genel anlamda AFAD çok iyi diğer illeri de katıyorum tabii çok çok iyi. Muş çevredeki illere göre biraz daha iyi. Ekipman yönünden. İkinci bir iyi tarafımız ne? Karayoluna, demiryolu ağına, yakın konumu itibariyle güzel bir büyük bir lojistik depomuz var. 96 konteynerlik kapasiteli büyük bir lojistik depomuz var. Yani 13 dakikada bir tırın yüklenebildiği bir sisteme sahip. Bu lojistik depomuzun tamamı yardım malzemeleriyle doludur. Yani çadırıdır, battaniyesidir vesaire vesaire. Dolayısıyla bu da bizim için bir artı. Bu lojistik takımımızdan ben beş yıl içinde Irak'a, Suriye’ye birçok yere, birçok ülkeye de buradan yardım tırları göndermiş olduk. Yani Muş biraz daha merkez o yönüyle. Dolayısıyla biz Arama kurtarma yönüyle ekipman donanımı yönüyle diğer illerimize nazaran biraz daha iyiyiz diyebiliyorum.
Anladım müdürüm. Peki, örnek vermek istiyorum. Bir deprem olduğunda ya da afet olduğunda biliyorsunuz ki etkisi çok fazla oluyor.
- İnsanlar o anda korkup panik yapıyorlar. Siz toplanma alanlarını neye
bağlı olarak belirlediniz?
Şimdi bu, hizmet grubunun sorumluluğunda olan
bir proje. Gene 28 /26 hizmet grubu dedik, Türkiye afet müdahale planı
içerisinde. Yani bir tanesi de bu. Toplanma alanlarıyla ilgili sorumlu bir
hizmet grubu var. Biz bu çalışmayı belediyelerden istedik Yani belediyeler bize
o ildeki parkları özellikle boş alanların tespitini yaparak bize sundular.
Özellikle ki şurası uygun, burası park alanları toplanma alanı olabilir. Ayrıca
kurumlardan da kamuya ait özellikle yerlerden boş alan seçmek şartıyla bu da
binalardan biraz daha uzak toplanma alanlarıyla barınma alanlarını karıştırmayalım
tabi ki. Barınma alanları ayrı, toplanma
alanları ayrı. Yani kısa süreli deprem anında binanızı terk ettiniz gidip,
eşinizi, dostunuzu, arabanızı bulabileceğiniz bir yer ya da ilk etapta yardımın
gelebileceği bir yer. Böyle kısa süreli bir toplanma alanı olsun diye ilimizde
birçok yerde tespitini yaptık. Bunu levhalarla belirledik. Ayrıca herkesin yine
link üzerinden TC numarası ile girdiği toplanma alanını tespit ettiği yerler
olarak belirledik. Yani kişi hangi mahallede ise, nerede oturuyorsa, o sisteme
girerek kendisine en yakın toplanma alanını biliyor. Bunu da ilan ediyoruz.
Dolayısıyla bunu da eğitimlerimizde anlatıyoruz. Her vatandaş toplanma alanının
neresi olduğunu biliyor. Örneğin bizim ilimizde, il merkezimizde 23 tane ayrı
yerde toplanma alanımız var. Tabii bunların yanında bir de barınma alanları
var. Barınma alanı dediğimiz yerler ise geçici çadır, geçici konteynerlerin
kuruduğu yerlerdir. Yani biraz daha uzun süreli. Ne zamana kadar? Kalıcı konut
yapılıncaya kadar. Toplanma alanlarına farklı öncelikle vatandaşı barınma için,
beslenme için yerleştirdiğimiz önce çadır sonra konteyner, sonra kalıcı
konutlar yapılıncaya kadar yerleştirdiğimiz barınma işlemi. O da şehrin
genelinde yerleşim yerlerinin biraz daha dışındadır. Afet oldu, deprem oldu
eğer gerçekten bir yakında olduysa biraz da bunların geniş alanlarda altyapısı
yapılmıştır. Tabii devletin bütün hizmetlerinde sunabildiği yerlere barınma
alanı diyoruz.
Peki Müdürüm izniniz olursa kişisel bir soru yöneltmek istiyorum.
- Peki, Muş halkı sizce yeteri kadar bilinçli mi afet için?
Ayşenur Hanım,
bizim en önemli görevlerimizden bir tanesi eğitimdir. Benim bahsetmedim ama
daha önceki görevlerimizde eğitimde vardı. Ben iki yıl eğitmenlikte yaptım.
Yine beş yıl önce atandıktan sonra buraya eğitime çok çok önem verdim. Yani ben
bir rakamlar söyleyeceğim. Muş’un 401 bin nüfusu var. Beş yıl içinde 140 bin,
150 bin kişiye ulaşarak eğitim verdik. Eğitimle ilgili belki sorunuz olacak.
Onunla ilgili biraz daha detaylı anlatacağım. Bu 140 bin kişiye eğitim verirken
özellikle afet konusunda afete hazırlık konusunda çok çok iyiydik. Yani
vatandaşımızı afete hazırlıklı olsun diye çok çok eğittik. Ben Muş'un afete
hazır olduğuna inanıyorum. Afete hazır olduğuna inanıyorum.
Tamamdır müdürüm. Teşekkür ederim.
- Peki, afete hazır Türkiye bilinçlendirme ve eğitim projesi nedir?
- Bize kısaca açıklayabilir misiniz?
Evet Afete Hazır Türkiye Projesi tabii geniş bir proje. Afete hazır aile, afete hazır okul, afete hazır gençler, afete hazır iş birliği böyle birkaç başlık adı altında projeler üretildi ve eğitmeye başladık. Ben dediğim gibi son bu beş yıl içerisinde 140 bin insana, Muş'ta eğitim verdik. Ama bu sene biraz daha farklı oluştu. Bizim İçişleri Bakanımız 2021 yılını Afet Eğitim yılı ilan etti Ve büyük bir şeyle ortaya çıktı iddiayla ortaya çıktı. Dedi ki 51 milyon insana eğitim vereceksiniz dedi Türkiye genelinde bu 51 milyon insana eğitim veriyoruz demek ilimizi hesaplıyorum, şöyle ilimizde kimlere ne kadar eğitim vermemiz gerekiyor 250 bin, 300 bin insana eğitim vermemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu bir seferberlik. Yani Afete Hazır Türkiye kapsamında bir de 2021 yılı Afet Eğitimi yılı ilan edilince seferberlik ilan edildi. Bakanlığımız diğer bakanlıklarla, protokoller yaparak diğer bakanlıkları da bu işin içine kattık. Yani AFAD'ın sadece tek başına yapacağı bir iş değil, 51 milyon insana yetmek. Gönül isterdi ki 51 milyon insan değil tabii, 83 milyar insan birebir eğitilsin. Ama 51 milyon insanda büyük bir rakam. Biz yılbaşından beri eğitimlere başladık Kamu kurumlarının tamamına, vatandaşa. Ben kısaca liste yapmıştım. Mesela Kamu kurumlarına, fabrika tekstil merkezlerine, ilimizde bulunan dernek, sendikalara, yine cami cemaatine, taksi duraklarına, veteriner hekimlere, sanayi bölge esnafına, Özel hastane çalışanlarına, Rehabilitasyon merkezlerine, din görevlilerine, okullara, öğretmen ve öğrencilerine, Biz Cuma öncesi camilere gidip, Cuma öncesi vaazda Afet bilincini anlatıyoruz. Afet farkındalık eğitimini anlatıyoruz. Yani deyim yerindeyse burada herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Bu tarih itibariyle aşağı yukarı 55, 60 bin insana ulaştık. Yeni eğitim bu. Önceki anlattığım 140 binin dışında, bugünkü tarihi itibariyle bu anlattıklarımın içinde biz eğitim, farkındalık eğitimini 55, 60 bin insana ulaşarak eğitim verdik. Genellikle zoom üzerinden, online üzerinden yine bu şekilde eğitim veriyoruz özellikle salgın nedeniyle yüz yüze eğitimleri biraz daha askıya aldık demeyelim de biraz daha sayıyı azaltmaya çalışıyoruz. Örneğin salonlarda yüz kişilik salon varsa biz o salona kırk kişi alıyoruz. Sayıyı biraz daha azaltarak alıyoruz. Bu da bizim işimizi biraz zorlaştırıyor. Yani 51 milyon insana Türkiye genelinde nasıl ulaşacağız onu düşünmüyoruz ama ben inanıyorum bütün kurumlarımız da bu işin içinde. Hatta Kurumlarımızdan biz eğitmen olabilecek insanları talep ettik. Her kurumdan iki kişi, üç kişi aldık. Biz bu kişileri bir de eğittik. Önce eğitmen yaptık onları. Iki üç gün eğitim verdik. Ankara'da da AFAD yine AFAD Eğitim Daire Başkanlığımızdan eğitmen hocalarımız geldi. Bunları bir de sınav yaptık burada. Onları bir de belgelendirdik. Sertifikalandırdık. Bunlardan da yararlanıyoruz zaman zaman. Dolayısıyla bu 51 milyon insana ülke genelinde ulaşmayı hedefliyoruz. Muş olarak da biz en az iki yüz iki yüz elli bin üç yüz bin insana ulaşmayı hedefliyoruz.
Teşekkür ederim Müdürüm. Gerçekten yaptığınız farkındalık eğitimleri çok önemli. İnşallah hep birlikte bilinçli bir toplum olarak ilerleriz. Diğer sorumuza geçeyim, seferberlik kelimesine değindiniz AFAD Gönüllülük Projesine değinmek istiyorum.
- Bu konu hakkında bize
bilgi verebilir misiniz?
- Yani gönüllü nedir?
- Gönüllü olmak için nereye
başvurmanız gerekiyor?
- Gönüllü ne yapar?
Veysi AS: Tabii
gönüllü nedir, neye gönüllü bu kişiler? Dünyanın her yerinde bu çalışma var.
Yani özellikle hocam çok daha iyi bilir de yurt dışı diğer ülkelerde özellikle
itfaiye gönüllüsü çok. Bizde de gönüllü kapsamı özellikle son iki yıldır biraz
daha ivme kazandı. Özellikle bugün Tanzanya'ya atanan büyükelçimiz Mehmet
Güllüoğlu başkanımız bu konuya çok çok önem verdi geçen yıldan beri. Gönüllü
deyince nedir gönüllü? Onu bir anlamak istiyoruz. Gönüllü kendi isteğiyle
dayanışma ve yardımlaşma amacıyla bireysel çıkar gözetmeksizin hiçbir maddi
beklentisi de olmadan sadece topluma faydalı olmak arzusuyla fiziksel gücünü ve
birikimini kullanarak AFAD koordinesinde yardım yapmak isteyen kişidir. Hiçbir
çıkar gözetmeyecek önce maddi menfaat beklemeyecek. Ben gönüllü olacağım,
bundan sonra devlet bana maaş bağlayacak, öyle bir şey yok. Önce gönüllünün
adını tarifini yaptık. Herkes Türkiye Cumhuriyeti kimliğiyle e-devlet üzerinden
başvurarak gönüllü olabiliyor. Tabii bunların aşaması var gönüllü kaydını
yaptıktan sonra birkaç aşamadan geçiyor. Online eğitim alıyor. Önce bir kendi
kendine, bizden değil kendi kendine bir eğitim alıyor. Birkaç aşamadan geçiyor.
Hem eğitimini alıyor, hem online sınavını doğuruyor. Teşvik olsun diye
başkanlığımız güzel bir sistem de koymuş. Aldığı puanlarla hediye de talep
edebiliyor başkanlıktan. Nedir bu hediyelerimiz afet çantası, acil durum
çantası, matara, bıçak, el feneri, radyo vesaire buna benzer hediyeleri de
talep ediyor, hediyeleri de gelmiş oluyor. Tabii bu Online Eğitimi bitirdikten
sonra biz bu kişileri bir de çağırıyoruz. Yüz yüze eğitim veriyoruz. Birkaç
aşamadan da geçiriyoruz. Yani sahada uygulamalı yüz yüze eğitim de veriyoruz.
Yani bizim Muş’ta başvuru bin üç yüz (1300), bin dört yüze (1400) yakın
başvurumuz var. Bu da büyük bir rakam.. Bin beş yüz, bin, bin üç yüz, bin dört
yüzü yüz yüze eğitimi aldı mı diğerlerini tamamladı mı? Hayır. Henüz
tamamlayamadılar ama yine de en az yüz (100), yüz elliye (150) yakın kişiyi biz
istediğimiz zaman bulabiliyoruz. Bunlar birebir gelip katılıyorlar. Yüz yüze
eğitimleri tamamlıyoruz. Bugün de yine özellikle bugün çok yoğun bir günümüzdü.
Aşağıda dediğim gibi IRAP Afet Sistemlerini Azaltma Planıyla ilgili bir
toplantımız çalıştayımız var ve bir grup da şu anda gönüllümüz yine bizim
görevlilerimizle beraber İl Sağlık Müdürlüğünde ilk yardım eğitimindeler şu
anda. Gönüllülerimize şu anda eğitim veriliyor. 18 yaşını dolduran herkes
gönüllü olabiliyordu. Bu yaşı 15’e düşürdüler. Yani artık 15 yaşından itibaren
herkes gönüllü olabiliyor.
Teşekkürler müdürüm. Ben de bir AFAD gönüllüsüyüm. Ben de AFAD’ın sayfasındaki birçok eğitimi tamamlayarak küçük bir matara hediyesi almıştım. O zaman son sorumuza geçelim. Biraz daha genel bir soru olsun bu da.
- Şu ana kadar ilginç, sizi etkileyen bir olay oldu mu?
Şimdi ben dün
İbrahim hocamı dinlemiştim. Bilmiyorum siz yoktunuz hocam iyi bilir. İbrahim
hocama da sormuşlardı bu soruyu da. Bir sürü olay olunca hangisini söyleyeyim
diye hatırlayamadım. İbrahim abimiz çok değerli bir büyüğümüz ayrıca tecrübeli
yani bizden çok çok tecrübeli. Yıllardır bu işi yapıyor. Şimdi 2005 yılından
beri ben de bu AFAD’ın içindeyim. O
yıldan beri birçok yöneticilik yaptım. Birçok acil olaya birçok afet olayına
dâhil olduk. Koordinasyonu yürüttük. Müdahil olduk, gittik, gördük. Önce
Bursa'da sonra beş yıldır burada da olunca tabii Elazığ, Bingöl, Malatya, Van
bu çevrede de yakın tarihlerde de depremler yaşandı. Bu depremlere de gittik.
Koordinasyon da görev aldık. Yani bizim görev aldığımız yerler acil durumlar
trafik kazasından tutun ne tür afet derseniz deyin. Dolayısıyla burada bir can
kaybı söz konusu, mal kaybı söz konusu yani bir mağduriyet söz konusu.
Gittiğiniz karşılaştığınız yerler hep mağdur insanlar. Dolayısıyla bir yerde
cenaze vardır. Bir yerde ceset vardır, can kaybı vardır. Bir yerde de o can
kaybının yakınları vardır. Bu tür insanlarla karşılaşıyorsun. Her yerden bir
kere bir şey aldık. Her yerde ne derler? Yüreğinizde bir yer bıraktı yani
yüreğinize dokundu. Bunların hepsi iz bıraktı. Anılarımız çoktur. Ama ben
özellikle bir tanesinden bahsetmek istiyorum. Yakın tarihte olduğu için geçen
yıl Van'da bir çığ olayı yaşandı. 42 kişiyi kaybettik. 42 kişinin çığda can
kaybı verdiği çığ olayı yaşandı. Tabi Van bize yakın. Çığ olayında başkanlık
hemen Koordinasyon için beni görevlendirdi. Ben hemen ekibimle Van’a gittim,
koordinasyonu ele aldık. Müdahale ettik. Biz gidinceye kadar vatandaşın da
tabii müdahalesi çok oldu. Kurtarılma çalışmaları devam etti. En son bir kişi
kaldı çığın altında. Tabii buradaki karın yoğunluğu tipi, fırtına, tehlike. Bu
arada tehlike de devam ediyor. Zaten kırk iki kişi olmasının sebebi de özellikle
tehlikenin devam ettiği sırada ilk etapta ikinci bir çığ daha oldu zaten. 7
kişi kaybediyor. Yedi kişiyi kurtarayım derken ikinci bir çığ geliyor, kırk iki
kişi oradan doğdu. Dolayısıyla üçüncü bir çığ olmasın. Bir felaket daha
yaşamayalım diye buna da dikkat ederek bu riski de göze böyle bir çalışma
yaptık. En son bir tane itfaiye eri çığ altında kaldı. Onu çıkaramıyoruz. Çok
uğraştık. Kar tipi tabii bu arada kar tipi de devam ediyor. Akşam gece
dönülüyor, sabah gidince yol kapalı. Fırtına, kar, yolu kapatıyor. Bahçesaray
yolu belki siz bilmezsiniz ama hatırlayamazsınız ama hocamız da çok iyi bilir.
Biz yıllarca duyardık altı ay Bahçesaray yolu kapalı doğru mu hocam? Altı ay
süreyle kapalı olurdu. Yani devlet tüm imkânlarını seferber etse de altı ay kapalı
kalırdı. Ama son yıllarda devletin imkânları teknolojik imkânlar da biraz daha
geliştikçe altı ay değil bir hafta bile kapalı kalmıyor artık. Yani bu yol da
gene aynı şekilde olmuştur. O kar yağışı ve tipi nedeniyle gidip müdahale
edemiyorduk. Karayolları Bölge Müdürlüğümüz her gün çıkıyor 5-10 kilometre
kala, yol kapalı gidemiyoruz. Arama kurtarma ekiplerimizi götürüyoruz oraya
kadar. Gidip olaya müdahale edip o itfaiye erini çıkaramıyoruz. Günlerce böyle
gidip geldik. Tabii biz gidip geliyoruz ama yakınlarını teselli etmek de bize
kalıyor. Sayın Valimiz, Van Valimizle birlikte ailesini teselli etmekte bana
kalmıştı. Çoğu zaman telefonla görüşüyoruz, yüz yüze görüşüyoruz, inanın, yüz
yüze görmek istemiyordum. Çok dokunuyordu çünkü. Mahcup oluyorduk. Ne yapacağımızı
şaşırmıştık. Bize yalvarıyorlardı. Sizin yakınınız orada olsaydı ne yapardınız?
Evet, bizim yakınımızda olsaydık belki aynı şeyler olacaktı iş değişmeyecekti
ama imkânsızdı gidip çıkaramıyorduk o itfaiye erini. Eşi, çocuğu, yalvarıyordu
bize her gün. Bu bana çok dokundu. Günlerce kaldım orada. Helikopterle keşif
yapıyorduk sayın valimizle oradaki bir Tümgeneral komutanlığı, askeri
helikopterle biz çığları düşürmeye çalışıyorduk. Yani orada çığ alanda çalışma
yapılamıyordu. Üçüncü, dördüncü, beşinci çığ düşebilir diye tehlike vardı. Biz
onları düşürelim. Ve gidip çalışma yapalım diye uğraşıyorduk. Biz helikopterle
ses çıkartarak o çığları defalarca düşürmeye çalıştık. Düşmüyor maalesef. Yol
çalışmaları yapıyor Karayolları, bir türlü oraya ulaşılamıyor. Yani günlerce bu
devam etti. Bir buçuk ayın sonunda oradaki itfaiye erimiz çığ altından
çıkartıldı. Ben de o arada orada beklerken özellikle yakınını kaybedenlerin o
itfaiye erinin yakınlarıyla sürekli karşı karşıya geldiğim için yalvarmalarını
özellikle dinlediğim, muhatap olduğum için çok duygulanmıştım. Bana o hiç
unutulmayacak bir anı olmuştu.
Evet ben teşekkür ediyorum. Gerçekten 2020 yılı baktığımızda tam bir afet yılı olmuştu. Depremler açısından olsun çığ açısından olsun tüm Türkiye olarak hepinizi çok derinden etkilemişti bu olaylar. Teşekkür ederiz yayınımıza katıldığınız için, bize vakit ayırdığınız için. Bu yoğun günümüzde vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Size yönelteceğimiz sorular bu kadardı.
Evet Ayşenur Hanım ben de teşekkür ediyorum. Sayın Hocam, ben size de özellikle çok teşekkür ediyorum.
Sayın Müdürüm gerçekten teşekkür ediyorum. 19 Ağustos tabii ki Varto depremi ile dünyada ismini duyuran bir depremdi. Varto özellikle depremi üzerinde çalışanlar Varto ismini Muş'tan daha çok duymuştur. Varto bir marka ismi. Bu isim tabii ki nasıl kamusal yarar amaçlı kullanılabilir? Yani Varto Depremi, araştırmaları çünkü dediğiniz doğru bir deprem olduysa bir bölgede tekrar deprem olacaktır gene o bölgede. Tabii ki Varto depremi ile ilgili araştırmaları yönlendirmek ya da Varto Araştırma destekleri yani dünyada Varto ne kadar çok çalışılırsa o depremin Muş iline etkisi de o kadar çok anlaşılacaktır. Varto depremi ile ilgili siz konuşurken gazete broşürlerine baktım. Oldukça büyük bir kaybı simgeleyen gazete manşetleri var. Ne yapılabilir? Varto fayı M=6.9 büyüklüğünde bir deprem üretti.
- Acaba üretebileceği maksimum deprem M=6.9 büyüklüğünde miydi? Yoksa 6.9 üstünde de bir deprem beklenebilir mi?
- Muş için olabilecek maksimum depremin büyüklük sınırı 6.9 mudur?
Bunun çok iyi araştırılması gerekir. Çünkü bundan daha büyük bir deprem meydana geldiği zaman genelde Amerikalılar şunu söylerler. Derler ki biz aslında hata yaptık. Nerde de hata yaptık? Beklenen depremlerin büyüklüklerinin tahminin de hata yaptık. Olabilecek deprem büyüklüğünü aslında olması gerekenden daha düşük tahmin ettik Düşük tahmine bağlı olarak da hazırlıklarımızı daha düşük yaptık ve deprem daha büyük olunca da zararlar arttı.
- Benim merak ettiğim M=6.9 büyüklüğü gerçekten olacak en büyük bir depremin büyüklük değeri midir? Daha sonra bunda bir düzeltme var mıdır? Bir sismolog olarak merak ettiğim ilk konu bu. İkinci merak ettiğimde büyük Varto depreminden bir süre önce Mart'ta bir 5.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geliyor. Bu şu açıdan önemli demek ki büyük deprem öncesi bir öncü depremler üretme potansiyeli var. Bu da şu bakımdan önemli. Demek ki Varto depremi biraz daha yakından incelenebilir daha yakından izlenebilirse İzmit depreminden iki buçuk yıl önce nasıl öncü ya da küçük depremlerin iki buçuk yıl önce sayısal olarak zaman ve uzay ortamında bir artış göstermesi ki konuda bir uluslararası yayınımda var. Benzer bir şekilde, Muş civarında büyük depremden yıllar öncesinde öncüleri hakkında haberdar olma şansımız da olabilir. Fakat bunun için Varto deprem izleme, Varto yoğun deprem izleme ağının kurulması gerekir. Sismolog olarak aklıma ne geldi diye düşündüm. Tabii ikincisi de yalnız Varto depremi yok, aynı zamanda Muş'un hem Kuzeyinde Muş fay zonu var.
- Hem de Muş'un altında baktığımız zaman bir kavakbaşı fayı var doğru hatırlıyorsam. Bunlar tabii ki küçük kırıklar olarak gözüküyor. Baktığımız zaman bunların boyu nedir? Tam olarak bilemiyorum. Burada ölçmedim ama. Boyu nedir sayın müdürüm? Bunların, tam olarak Muş Fay zonu’nun boyu ile Kavakbaşı?
Sayın hocam bu biraz daha teknik konu olduğu için ben ona da girmek istemiyorum aslında. Yani tam da net olarak bilgim yok. Bu fay zorunun özellikle boyunun ne kadar olduğu, kırıklar olduğunu biliyorum. Evet, kavakbaşı Muş’tan geçer. Dolayısıyla 6.9 da gelince Sayın Hocam birçok kaynaklarda M=6.5 ve M=6.9 arası oynuyor. Ama bizim kayıtlarımıza geçen 6.9 olarak geçiyor. Varto depreminin M6.9 olarak geçtiği biliniyor. Onun dışında bazı kaynaklarda M=6.5’te yazıyor. Yani bu M=5.9 özellikle bir ay önce meydana gelen 5.9’un öncü mü olduğu artçı mı olduğu ya da gene kendi başına ayrı bir deprem olduğu hakkında çok da fazla bilgimiz yok. Yani bizim Varto ile ilgili bir deprem araştırmasıyla ilgili bizim şu anda yaptığımız, Deprem Daire Başkanlığımızın oraya kurduğu bir istasyon var. Onun dışında bir çalışmamız Varto'yla ilgili Üniversiteden Alparslan Üniversitesi'nden İskender hocanın bununla ilgili bir çalışması var. Yine birlikteyiz şu anda IRAP toplantısında o da. Bununla ilgili biz belki çalışma ortaya koyacağız, bir plan koyacağız. Şu anda tam netleşmedi. Onun dışında yine Bitlis Eren Üniversitesi'nden bir hocamız küçük bir kitap hazırlamıştı Varto ile ilgili, onun dışında henüz çok fazla detaylı bir çalışma yok hocam.
Evet sayın müdürüm gerçekten AFAD çok
deneyim kazandı depremleri izleme konusunda. Özellikle Marmara Bölgesi'nde,
Postdam Üniversitesi'nin yapmış olduğu ortak çalışma var. 10-12 tane kuyu içi
deprem izleme sistemi yerleştirdi. Kuyu içi deprem izleme sistemi şu bakımdan önemli.
Sizler yüzeyde bir deprem istasyonuyla
20 yılda toplayacağınız veriyi Kuyu içi deprem izleme sistemiyle 1 yılda
topluyorsunuz. Size yirmi sene kazandırıyor. O açıdan da Varto'nun tabii ki dış
merkezi sayın müdürüm, dış merkezine bir tane kuyu açılarak hizmete
derinliğinde. Buyurun.
Şu anda Deprem
Daire başkanlığımız görevli gönderdiler, yer tespiti yapıldı. Varto'da böyle
bir çalışma projemiz var başlatacağız. Deprem daire başkanlığımızın öncülüğünde
yapılacak.
1966 Varto dış merkezinden 300 metre aşağı
doğru yoğun yeraltı deprem izlemesine başladık diyelim. 1966 Varto depremi
unutulmadı. Nasıl San Andreas fayı'nda 10-12 kilometre sondaj aşılıyor.
Gerçekten o depremin merkezine kadar on kilometre gidiyorlarmış Burada yüz
metreden bahsediyoruz. Depremin merkezinde ki birikimi inceliyorlar. Biz hem o
dış merkezi unutmamak, hem de o dış merkezden en azından yüz metre aşağı
giderek deprem tehlikesi ile ilgili bize somut veri verecek verilerin
performansını 20 kat arttırma şansımız olabilir. Varto çok önemli. Yalnız
Türkiye için değil Dünya için de önemli. Uluslararası Varto araştırmaları ile
ilgili bir çalışma başlatılabilir. Uluslararası Varto araştırmaları, Varto fay
zonu araştırmalarıyla ilgili.
Sayın müdürüm emeklerinize çok teşekkür
ediyorum katıldığınız çok önemli bir toplantıyı da bıraktınız. Tabii ki bu
emekler beş yılın Muş'a katmış olduğu bu değerler özellikle arkadaşımızın bu
gönüllü tabii ki kendisi dersimizin bir gönüllüsü hem de AFAD'ın gönüllüsü
olarak bu programı sizinle yaptı. Tekrardan teşekkür ediyorum Sayın Müdürüm.
Sayın Müdürüm ben de tekrardan teşekkür
ediyorum.
Bende çok teşekkür
ediyorum. Hem davetiniz için hem de bu güzel çalışma için tekrardan
teşekkürler.
No comments:
Post a Comment