- En çok hangileri gözlenir ?
- Dalma batma ile oluşan dağlara örnekler nelerdir?
- Levhaların dalma hızları ortalama nasıldır?
1) Türkiye’de en çok hangileri
gözlenir?
Türkiye’de
Arabistan levhası, Afrika levhası, Avrasya levhası, Karadeniz levhası, Ege
levhası, Anadolu levhası vardır.
2)
Dalma batma ile oluşan dağlara
örnekler nelerdir?
Yaklaşan
levhaların ikisi de okyanusal levha ise, daha yaşlı olan biri levha diğerinin altına doğru kayar, bu
durum ‘dalma-batma’ olarak adlandırılır. Bu durumda ada yayları, 'iceland arcs' olarak bilinen volkanik adalar oluşur.
Bir okyanus levhası, bir kıta levhası
ile karşılaştığında, okyanusal levha daha ince ve daha ağır yoğun olduğu için onun kıtasal levhanın altına doğru kayar, yine
dalma-batma durumu gerçekleşir.
Dalma-batma söz konusu olduğunda manto tabakasının sıcak derinliklerine inen taş küre dilimi ısınarak erir ve yoğunluğu azalan bir akışkan halde yükselir. Bu, yaklaşma sınırlarındaki yanardağ etkinliğinin ve dağ oluşumunun temelidir.
İki kıtasal levhanın
yaklaşması ise çarpışma ile sonuçlanır, her iki levha da manto içine
batamayacak kadar hafif ve kalın olduğundan kırılma, kıvrılma, yükselme, dağ oluşumu
görülür büyük bir deformasyonla yüksek dağ sıraları ve platolar ortaya çıkar. Avrasya ve Hindistan levhalarının çarpışması sonucunda oluşan Himalaya dağları ve Tibet yaylası buna örnek olarak verilebilinir. Hindistan levhasının günümüzde Asya levhasına doğru kuzey doğrultuda ilerlemesi devam ettiğinden, Himalaya dağlarında yükselme 5 - 20 mm/yıl olarak devam etmektedir.
Ayrıca
dalma-batma alanlarında denizaltı çukurları oluşur. Dünyanın derin çukurları, Pasifik
levhasının Avrasya levhasının altına daldığı batı Pasifik kıyılarında
sıralanmıştır. Dünyanın en derin çukuru olan Mariana-Guam (11034 metre
derinlikte), Pasifik levhasının Filipinler levhası altına daldığı alanda
oluşmuştur.
3)
Levhaların dalma hızları ortalama
nasıldır?
Levhalar
üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine
göre insanların hissedemeyeceği bir hızla (ortalama 1-15cm/yıl) hareket
etmektedirler.
Afrika levhasının Avrasya levhasına yakınsama ve dalma hızı 4-10 mm/yr’dır. Bu iki levha arasındaki yakınsama hızı Pasifik’teki levhaların yakınsama hızından daha küçüktür ama yine de Afrika levhasının hızı Doğu Akdeniz’in fayları üzerinde stresi biriktirecek ve depremselliğinin sürmesine neden olacak güçtedir.
- Levha hareketlerindeki değişimin kriterleri nelerdir?
- Levhaların dalma hızlarından bahsettik mesela Cocos-Haiti levhası. Bu hızlar neye göre değişir?
CEVAP 2
a) Bu, plakanın hareketinin hızını kontrol eden dalma plakası olduğu anlamına gelir. Ve bir plakanın batma hızı çoğunlukla yaşına, sıcaklığına, yoğunluğuna bağlıdır. Eski plakalar daha yoğun ve daha soğuktur, bu nedenle genç plakalardan daha yüksek bir hızda batarlar.
b) 12 Ocak 2010 Haiti’de meydana gelen Mw=7.0 depremde meydana gelen kırık zonu boyunca oluşan depremlerin oluşum sayıları ve yığılma büyüklükleri değişir. Haiti depreminin meydana geldiği fay düzlemi boyunca kırılma hızı aynı ya da farklıdır. Aynı değil ise, Haiti depreminin benzeri depremlerin oluşumunda etkili levhaların hareket hızı farklı büyüklüklerdedir. Haiti depreminin meydana geldiği yerde levhalar farklı yönlerde ve hızlarda hareket eder. Cocos levhası yılda KD yönünde 67 mm hızla hareket eder. Hızlı levhaların hareket etmiş olduğu yerde çok fazla depremler meydana gelir. Cocos levhası, Kuzey Amerika ve Caribbean levhası ile sınırlanmıştır. Hareket hızı daha düşük levhalar ile Cocos levhası karşılaştırıldığında, hızlı bir levha olduğu için bu hız depremlerin oluşum süresi ve tekrarlanma sayısıyla orantılıdır.
- Bu oluşum hızları hesaplanarak hastaneler için güvenli bölgeler belirlenebilir mi?
CEVAP 3
Beklenen depremin maksimum büyüklüğü alınacak önlemler bakımından özellikle son derece önemlidir. Ek olarak depremin büyüklüğü ile hastanelerin etkilenmesi ve zarar görmesi birbiriyle ilişkilidir. Aslında depremin henüz kırılmamış ancak kırılmaya hazır
- Türkiye de yapılan hastaneler en çok bu iki tipten hangisinde daha çok bulunuyor?
CEVAP 5
Bir hastanenin depremden zarar görebilmesi için depremin oluşturduğu enerji patlamasından etkileniyor olması gerekir öncelikle. Bu alanlara da fay hattı deniliyor zaten. Yani bir hastane fay hattına ne kadar yakınsa depremden etkilenme riski o kadar da yüksek oluyor. Peki fay hattına yakın olup da depremden etkilenmemek mümkün mü? Ya da çok az etkilenen hastaneler var mıdır? Evet Japonya'da bulunan ve Türkiye'de son yapılan şehir hastaneleri buna örnek gösterilebilir.
O halde ikinci şart olarak depremden etkilenmemesi için bu hastanelerin bulunduğu jeofiziki zeminin sağlam olmaması gerekir. Eğer zemin sağlam değilse veya zemin iyileştirme sürecinden geçmemişse, depremin oluşturduğu PGA (Yerin Maksimum İvme) etkisiyle yıkımdan hastane maksimum etkilenir.
Bir hastanenin depremden daha fazla etkilenmesine neden olabilecek diğer bir parametre ise hastanenin kendisinden kaynaklanan yapısal ve temel bazı özellikleridir. Örneğin hastanenin kat sayısı, inşa edildiği malzeme ve sismik izolatör varlığı bunlara örnektir. Kat sayısı fazla olan yüksek hastane, hacme bağlı kütlesel büyüklüğüne ve yüksekliğine bağlı olarak daha çok risk barındırdığından, gerek içinde yatan hasta sayısı gerekse fizik yasalarına (F=m x a) göre depremden zarar görmeye daha eğilimli olacaktır.
Sismik izolatör ise depremde meydana gelen kırılmalar sonucu oluşan sallantıları en aza indiren ve dünyada pek çok ülkede yapılması artık zorunlu hâle getirilen araçlardır. Türkiye'de sağlık bakanlığı bünyesinde 100 yatak kapasitesinden fazla kapasiteye sahip hastanelerde, Sismik İzolatör sisteminin zorunlu hale gelmesi ve başta Şehir Hastanesinde uygulanması örnek çalışmalardır.
- Yanal atımlı deprem en son 17 Ağustos 1999 M7.4 İzmit depreminde meydana gelmişti. Bu tarz kompleks depremlerin görülmesinin sebebi nedir?
- 1906 San Francisco depreminde de yanal atım meydana gelmişti. İzmit ile fay hatları açısından benzerliği olabilir mi?
Taban bloğunun tavan bloğuna göre düzlem üzerinde eğim aşağıya doğru hareket eder.A. Normal Kırılma B. Ters Kırılma C. Yanal Kırılma D. Hiçbiri
İki bloğun birbirine yaklaştığı ya da birbirinin üzerine bindiği, burkulma gibi olaylar görülen ve dalma batma kuşaklarında oluşur.A. Normal Kırılma B. Ters Kırılma C. Yanal Kırılma D. Hiçbiri
A. Normal Kırılma B. Ters Kırılma C. Yanal Kırılma D. Hiçbiri
Eğim olmayan, iki bloğun birbirine göre yer değiştirdiği, sola veya sağa doğru kendini atan ve aynı zamanda buna nazaran sağ veya sol şeklinde isimlendirilebilen, fay düzleminin her iki yanında yer almakta olan blokların birbirine göre fay düzleminin doğrultusu boyunca kaymaları ile meydana gelmiş olan, Kuzey Anadolu ile San Andreas Fay Zonu’nda görülen ve düşey hareket olmayan kırılmadır.
A. Normal Kırılma B. Ters Kırılma C. Yanal Kırılma D. Hiçbiri
- Depremler izlenerek depremlerin belirli bir patern oluşturduğu görülüyor. Bu paternler izlenerek keşifler yapılıyor. Kuşakların, enerjilerin dışa atıldığı bu noktaların yerleri belirlenerek haritalandırmalar yapılıyor ve bu haritalardan yararlanılarak birçok bilgiye erişebiliyoruz.
- Modern yöntemler gelişmeden önce bu bilgilere nasıl erişiliyordu, depremlerin merkezi ve büyüklükleri belirlenebiliyor muydu ?
- Dalma, batma zonları zincirleme volkanik dağları oluşturuyor.
- Bu zincirleme volkanik dağlar nasıl oluşuyor tek bir dağ yerine birden fazla dizili yan yana dağın oluşmasının sebebi nedir ?
CEVAP 9
a) Modern Sismoloji'nin kurucusu olarak bilinen bilim insanı Jeolog ve Mühendis olan John Milne, 1880'de Ewing ve Gray ile birlikte çalışan Milne, basit bir yatay sarkaçlı sismograf icat etti, dünyadaki bir fay hattı boyunca ani hareketle meydana gelen titreşimleri kaydeden bir cihazı geliştirdi. 1880 yılında geliştirilen bu cihaz ile ilk kayıt edilen depremlerden birisi 1906 San Fransisco depremidir.
Modern sismoloji öncesinde gözleme
dayalı olarak belirlemeler yapılıyordu. Gelen hasar bilgisine göre tahminler
yapılıyordu. Depremin meydana geldiği yer yıkıma göre belirleniyordu ancak
depremin merkezi ve yıkımın en çok olduğu yer aynı olmak zorunda değildir.
Modern sismoloji olmadığı için de öncesi dönemde depremin iç merkezi belirlenemiyordu. Yer
belirlemelerinde çok büyük hatalar yapılabiliyordu. Modern sismolojiyle
birlikte yeryüzünde artan WWSSN (World-Wide Standardized Seismic Network) ile birlikte bu hatalar minimuma indirildi. Modern sismolojiyle birlikte sonrası dönemde depremin
dış merkezi ve derinliği tespit edilebiliyor. Yeryüzünde ki depremlerin iç ve dış merkez belirlemeleri ile ilgili çalışmalar Ay Depremleri 'Moon Quakes' ve Mars Depremler 'Mars Quakes' gezegenlerde de devam etmektedir.
b) Türkiye’de Afrika levhasının kuzeye
doğru ilerlemesiyle dalma batma zonları meydana geliyor. İlerledikçe yukarı
doğru enerji transferiyle sıcak malzemenin ve sıcaklığın yukarı doğru
yükselmesiyle sıcaklığın şiddetine bağlı olarak malzeme direnci düşer ve
yoğunluğun azaldığı yerde de volkanlar harekete geçer. Malzeme çıkmış olduğu
yerden taşınırken soğur. Çıkıp taşınarak da volkan zincirleri meydana gelir. Bu
şekilde de okyanus ortalarında volkan zincirleri meydana gelir.
John Milne, 1880 : İlk Sismometre |
Üç farklı türde levha sınırı vardır. Bunlardan ilki malzemenin bir sırt meydana getirerek yukarı doğru çıkmasıyla oluşan levha türüdür. Diğeri okyanus-kıta levhaları arasında veya iki okyanusal levha arasında gerçekleşebilen ve farklı yoğunluktaki levhalardan yoğunluğu büyük olanın aşağı doğru dalmasıyla oluşan levha türüdür. Sonuncusu ise başlangıçta paralel ilerleyen iki levhanın daha sonra birbirine doğru kaymasıyla oluşan levha türüdür.
A. Açılma türü levha B. Dalma batma türü levha C. Yanal atımlı transform levha
CEVAP 10
Sırasıyla açılma türü 'divergent' veya türkçede 'diverjans' olarakda isimlendirilen levha, dalma batma 'convergent' veya türkçe olarak 'converjans' türü
levha ve yanal atımlı 'lateral faulting' transform
levhadır. Kıtasal levhaların birbirini sıkıştırması sonucu farklı büyüklükte dağlar
oluşmuştur. Okyanussal levhaların kıtasal levhalar ile çarpıştığı
alanlarda ise okyanussal levhalar mantoya doğru dalma yapar. Bu alanlara
dalma-batma zonu (bölgesi) veya ingilizcesi ile 'subducting-plates' denir. Helenik yayı veya Ege yayı ve Kıbrıs yayı bu dalımlara
verilebilecek güzel örneklerdir.
Yanal atımlı faylar, fay düzleminin her iki
yanında bulunan blokların birbirlerine nazaran fay düzleminin, düzleminin
doğrultusu boyunca kaymaları sonucu meydana gelmektedir. Doğrultu atımlı faylar
kayma hareketinin yönüne göre ikiye ayrılmaktadır. Bunlar sağ yönlü atımlı
faylar ve sol yönlü atımlı faylardır.
Bir fayın hangi yönde yanal atımlı olduğunu anlamak için,
fayın hangi tarafında iseniz size göre karşıda olan bloğa bakarsınız. Eğer
karşı blokta yer değiştirme sağa doğru ise, fay sağ yanal atımlıdır. Tersine
karşıdaki bloktan baktığınızda ise karşıya geçmek yönünüzü değiştirdiği için
karşınızdaki blok size göre yine sağa doğru yer değiştirmiş olur. Yer
değiştirmenin/yanal atımın yönünü bulmak için her zaman karşı bloğa bakarız.
Böylece fayın sağ ya da sol yanal atımlı olduğuna karar veririz.
Deprem bölgesinde yer alan Türkiye hangi levhalar arasındadır.
- Levha hareketleri sonucu ne olur?
No comments:
Post a Comment