Ev sahipleri, mülk yöneticileri, gayrimenkul yatırımcıları, inşaat meraklıları. Mülk sahipliği alanında, sağlam temellerin ve sağlam yapıların önemi abartılamaz. İster yatırımınızı korumak isteyen bir ev sahibi, ister kiracı güvenliğini sağlamak isteyen bir mülk yöneticisi veya potansiyel varlıkları değerlendiren bir gayrimenkul yatırımcısı olun, zemin ve bina denetimlerinin kritik rolünü anlamak çok önemlidir.
Mülk bakımı dünyasına girerek kapsamlı zemin değerlendirmelerinin ve titiz bina denetimlerinin hayati önemini ortaya çıkardığımız kapsamlı kılavuzumuza hoş geldiniz. Yapısal bütünlüğün korunmasından etkili önleyici tedbirlerin uygulanmasına kadar, mülk bakımının arazisinde gezinerek ev sahipleri, mülk yöneticileri ve inşaatın özü ve cıvataları ile ilgilenen herkes için yankı uyandıran bilgiler sunacağız. Mülkiyet çalışmalarınız için güvenli ve kalıcı bir temel oluşturmak için gereken uzmanlık katmanlarını ortaya çıkarırken bize katılın.
Özet: 24 yıl önce yaşanan Marmara depreminin ardından Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve bu konuda atılması gereken adımlar hala gündemde. Son olarak yaşanan Kahramanmaraş depremi, ülkenin halen deprem riski taşıyan bölgelerde olduğunu gösterdi. Depremlerin öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda toplumsal bir bilinç oluşturulması önemlidir. Yapı denetimi, zemin ve bina dayanıklılığı kritik unsurlar olarak öne çıkıyor. Her binanın zemin ve yapı plakalarına sahip olması, yapı denetim belgelerinin oluşturulması ve bu belgelerin erişilebilir olması gerekmektedir. Bu konuda devletin etkin bir rol alması, yasal düzenlemelerle bu sürecin hızlandırılması vazgeçilmezdir. Deprem konusunda bilinçlendirme ve önlem almanın önemi bir kez daha vurgulanmalıdır.
YAYIN KAYDI17 AĞUSTOS 2023
Şekil 1 Deprem, yer kabuğundaki ani enerji salınımıdır; farklı türleri bulunur ve büyüklüğü ile şiddeti ölçülür. |
Ve bu yıl 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli bir deprem yaşadık. Bildiğiniz gibi 11 ilde hissedildi. Ne yazık ki bu deprem ve Marmara depremi kıyaslandığında çok daha fazla kayıp verildi. Ülkemiz, deprem riski taşıyan bir bölgede bulunuyor. Fay hatları üzerinde yer alıyor ve deprem gerçeği, hepimizin karşılaşabileceği bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapmamız gerektiğini...
Evet, konuşuyoruz. Bu gibi günlerde daha çok iletişim halinde olmamız gerekiyor, ancak asla konuşmaktan vazgeçmemeliyiz. Yapabileceklerimize odaklanmalıyız. Deprem riski ve özellikle binaların güçlendirilmesi veya depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi konusunda neler yapabileceğimize dair konuşacağız. Bugün, telefon hattımızın diğer ucunda sismoloji ve jeofizik alanında uzman yüksek mühendisi Profesör Doktor Ali Osman Öncel ile birlikteyiz. Merhaba, hoş geldiniz sayın Öncel. Merhabalar, efendim.
İyi yayınlar dilerim, teşekkür ediyoruz.
Şekil 2 Yapısal hasar türleri, hasarı etkileyen faktörler ve yapısal hasara yaygın nedenler. |
Depremde resmi raporlara göre 17,480 kişi hayatını kaybetti, 23,781 kişi yaralandı. 285,211 ev ve 42,902 iş yeri hasar gördü. Bu gerçekten büyük bir felaketti. 6 Şubat 2023 depremine kadar, galiba 6 Şubat'ta yaşanan deprem 11 ilde etkili oldu. Az önce de söylediğimiz gibi ve resmi rakamlarla açıklanan ölü sayısı, yaralı sayısı ve hasar sayısı çok daha fazla.
Bugün, hem Marmara depreminde hem de 6 Şubat'ta yaşamını kaybedenleri saygıyla anıyoruz.
Ve şimdi bina yapı denetimini konuşalım istiyoruz. Öncelikle belki bugünle ilgili söyleyeceklerinizle başlayabiliriz. Sonrasında yapı denetimi konusuna geçebiliriz. Buyurun, efendim.
Evet, öncelikle Allah rahmet eylesin. İzmit depremi gerçekten büyük bir felaketti. 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen bu deprem, ülkemiz için derin izler bıraktı. 6 Şubat 2020 tarihinde yaşanan çifte büyük depremlere kadar geçen süreçte, öğrencilerimiz tabii ki izmit depreminin ardından önemli çalışmaların yapıldığını, değişikliklerin ve düzenlemelerin uygulamaya konmaya çalışıldığını gördüler. Ancak sonuç olarak ne yazık ki, depremler sırasında hala binalarımız yıkılıyor ve insanlarımız hayatını kaybediyor.
Tabii ki bina yapıları da önemli.
Önemli binalar zemin üzerine oturuyor ve zemin denetimi kritik bir adım olarak öne çıkıyor. Tabii ki, bu zemin denetimini nasıl yaptıracağınız da son derece önemli bir konu. 6 Şubat 2023 depreminin ardından kendi oturduğum binanın zemin denetimini yaptırmak istedim. Ancak ne yazık ki, bu sürecin mümkün olmadığını fark ettim; çünkü bu denetim için imza toplamanız gerekiyor ve imza toplanamazsa, oturduğunuz binanın hangi zemin sınıfında olduğunu öğrenme şansınız olmuyor, maalesef.
Yani o binada yaşayan herkesin, tüm konut sahiplerinin bir araya gelerek ortak bir karar alması ve bu denetimi başlatması gerekiyor. Anladım, bu şekilde düşünmeniz çok yerinde. Sismoloji profesörü olarak, televizyonlarda ve radyolarda da ifade ettiğim gibi, diğer yapı denetimlerini bilmeden bina satın almamanız gerektiğini vurgulayan bir kişi olarak, yöneticiye başvurduk. Kendi adıma, yöneticiye başvurdum ve şans eseri kabul edildi.
Ancak maalesef, imza toplama aşamasında sıkıntı yaşandı ve sonuç olarak site bir komisyon oluşturdu. Komisyonun aldığı karar ise şu şekildeydi: Binanızın denetimini yaptırabilirsiniz. Fakat bu karara uymak zorunluluğunuz var, böyle bir açıklama yapıldı.
Araştırmalarım sonucunda, şu an oturduğumuz bina Beylikdüzü'nde yapı denetiminden ve zemin denetiminden geçtiğini öğrendik. Ancak şunu anlayamadık: Denetimi yaptırdınız da uygun bulunmadı mı, yoksa hiç yaptırmadınız mı? Bu kısmı tam olarak anlayamadık, çünkü kat malikleri ortak bir karar almadıkça böyle bir adım atamıyoruz.
Şekil 3 Zemin ve bina denetiminin amacı, Zemin ve Bina Denetiminin Türleri, Zemin ve Bina Denetiminin Faydaları |
Ben, 100 dairelik bir apartmanda ikamet ediyorum. Herkesin elbette öğrenmek istediği bir konu bu; ancak uygulamaya geldiğinde, herkesin öğrenmek istemediğini fark ediyorsunuz.
Zemin denetimi ve yapı denetimi raporları güçlendirme gerektiren kararlar içerdiğinde, bu kararlara uymak zorunlu oluyor ve bu durum herkes için kolay bir süreç değil. Belirli zamanlarda evinizde yaşayamayabilir, taşınmak zorunda kalabilir, yeni bir yere gitmek gerekebilir. İşte burada insanlar zorluklarla karşılaşıyor, bu endişeler mevcut.
6 Şubat depreminde yıkılan binalarda yaşayan insanlara sorsak, elbette yaptırsaydık derlerdi. Şimdi benzer bir büyük depremin tehlikeleriyle yüz yüze kaldık. Bu tür durumları, özellikle riskli bölgelerde, Türkiye'nin her ilinde zorunlu hale getirmek gerekiyor. Benim yaşadığım bölge, İstanbul'un yeni bölgelerinden biri olan Beylikdüzü. Burada 1996 yılında sınırlı bir zemin incelemesi yapıldı, ancak 2019'dan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığının zorunlu hale getirdiği zemin inceleme standartlarına uymayan, zemin bilgisi eksik olan tüm binaların denetimini yaptırması gerekiyor.
Yaptığım araştırmalar sonucunda, bu bilgilerin e-devlet platformu üzerinden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bildirilmesinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde, yaşadığımız binanın hangi zemin üzerine inşa edildiğini bilmek mümkün olmayacak ve binanın doğru bir şekilde inşa edilip edilmediği konusunda da kesin bir bilgi sahibi olamayacağız. Şu an e-devlet üzerinden deprem tehlike haritasına erişebiliyoruz. Ancak ilk sorduğu soru, yaşadığımız yerin zemin yapısıyla ilgili olmalı.
Şekil 4 Deprem hazırlığının önemi, Deprem hazırlığı adımları, Deprem hazırlığının faydaları. |
Düşünün, oturduğum binada 100 daire var. Yani 100 daire 5 kişi oturuyorsa, 500 kişinin yaşadığı bir yerde, herkesin görüşünü alamazsınız.
Böylesine bir tehlike altında herkesin farklı görüşleri olabilir. Farklı yaşam tarzları olabilir. İstisnai durumlara meydan vermek gereksiz. Zorunlu hale getirilmesi, herkesin daha kesin ve kalıcı bir çözüm için rahatlatıcı olur.
Evet, kesinlikle doğru bir noktaya değindiniz. Zeminin yapısını anladığımızda, binanın o zemine uygun şekilde inşa edilip edilmediğini ve depremin etkilerine karşı nasıl tepki vereceğini öngörebiliriz. Bu öngörüler doğrultusunda alınacak tedbirler ve gerektiğinde yapılacak güçlendirme projeleri belirlenebilir. Deprem riskini önceden tahmin etmek ve gerekli önlemleri almak, büyük zarar ve yıkımları önlemek adına son derece önemlidir. Ancak maalesef insanlar genellikle bu tür bilgileri öğrenmek istemiyorlar. Çoğu zaman tek endişeleri rahatlarını bozmamak, binanın hasar görmemesi.
Kendi oturduğum site, yaklaşık 100 benzer binadan oluşuyor. Eğer sadece bireylere bırakırsak, yani bina yönetimlerine bu konuyu havale edersek, maalesef istenilen sonuca ulaşmak zor olabilir. Bu nedenle toplu bir karar almak ve tüm site sakinlerinin bir araya gelerek bu denetimleri gerçekleştirmesi gerekiyor. En azından 100 kişiden fazlasının katılımı önemli bir eşik olabilir.
Özellikle büyük sitelerde, yani çok sayıda insanın yaşadığı yerlerde, zemin denetimlerini ve yapı denetimlerini zorunlu kılmak büyük önem taşıyor. Yeni yapılan binaların zemin sınıflarını incelediğinizde, deprem öncesi zemin yapısı konusundaki farklılıkları gözlemlemek mümkün.
Şekil 5 Zemin ve bina incelemenin özeti, Deprem hazırlığının önemi. |
Zemin sınıfları, coğrafi ve jeolojik farklılıklara bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Ancak önemli bir nokta, aynı sitede dahi bina içinde zemin sınıfının değişip değişemeyeceğidir. Yani farklı binalar arasında zemin sınıfının farklılık gösterebilmesi mümkün müdür, yoksa bu farklılık daha çok farklı siteler ve bölgeler arasında mı olur? Ayrıca zemin sınıfları, kullanılan malzeme türüne de bağlı olarak değişiklik gösterebilir. 6 Şubat depreminde olduğu gibi aynı malzemeden yapılmış binaların farklı sonuçlarla karşılaşması gerçekten dikkate değer bir durumdu. Yani aynı sitede yer alan binalardan biri yıkılırken diğeri yıkılmamış olabilir. Bu tür durumlar genellikle aynı veya yakın bölgelerde gözlemlenir.
Bu durumu, inşaatın kalitesiyle ilişkilendirdiğimizi düşünüyorduk. Ancak zeminle de bağlantılı olduğunu aklımıza getirmiyorduk. Çünkü binalar birbirine çok yakın. Aynı zemin üzerine inşa edildikleri düşünülüyor. Acaba yanılgı mı içindeyiz?
Zemin, aslında o kadar basit bir kavram değil; 30 metre derinliğe kadar olan toprak katmanını tanımlar. Ancak bu derinliği baz alarak zeminin tam yapısını ve sınıfını belirlemek uluslararası standartlara uygun bir değerlendirmeyi gerektirir.
1999 öncesinde inşa edilmiş binalar için belirli bir standardın arandığını biliyoruz. Fakat 2019 öncesine dair binalar için uluslararası standartlarda bir uygunluk kriteri olmalıdır. Zemin sınıflamasının doğru belirlendiği ve buna uygun olarak inşa edilmiş binalar için deprem sigortalarında indirim sağlanmalı, böylece insanlara teşvik sunulmalıdır. Ne yazık ki, bu konuda kişisel çabalar yeterli olmuyor. Bina incelemeleri konusunda lisanslı kuruluşlara başvurabiliriz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bu konudaki yaklaşımı da önemlidir. Örneğin, ben 100 daireli bir apartmanda yaşıyorum. Eğer profesyonel ekipler gelip inceleme yaptığında binanın depremde yıkılma riski olduğuna karar verirse, tüm daire sahipleri olarak 45 gün içerisinde binayı boşaltma zorunluluğumuz olacaktır. Ancak binadaki sakinler olarak proaktif bir yaklaşım sergileyebilir, lisanslı firmaları davet ederek yapı denetimi gerçekleştirebiliriz. Eğer binanın güçlendirilmesi gerekiyorsa, bu konuda gerekli adımları atabiliriz. Aksi takdirde, olası bir depremde evsiz kalma riskimiz bulunmaktadır. Güçlendirme veya alternatif çözümleri değerlendirmek, bu riski azaltabilir.
Evet, kesinlikle haklısınız. Güçlendirme işlemi nasıl bir teknik gerektiriyor ve binanın içinde yaşamaya devam edip edemeyeceğimiz gibi sorular insanların zihnini meşgul ediyor. Elbette, bu noktada güçlendirme maliyetini, bina yeniden yapma maliyetiyle karşılaştırmak mantıklı bir yaklaşımdır. Eğer tamamen yeniden yapmanın maliyeti güçlendirmeye göre çok daha yüksekse, genellikle yeniden yapma tercih edilebilir. Ancak her durum için özel bir inceleme yapılması gerektiğini unutmamalıyız.
Güçlendirme alternatifleri ve maliyetleri göz önüne alındığında, bina sahipleri ve sakinleri arasında karar verme süreci karmaşık hale gelebilir. Fakat bu sürecin başlangıcında, normal bir yerde yapı denetimi yaptırmak oldukça önemlidir. Eğer güçlendirme seçeneği varsa, bu seçeneği araştırarak binanın güvenliği konusunda sakinlerin rahatlamasını sağlayabilirler. Kiracılar için de binanın güçlendirilmiş olduğunu bilmek oldukça önemlidir. Binanın güvenli olduğunu göstermek amacıyla bina güçlendirme logosu kullanmak da akıllıca bir fikirdir. Bu tür analizleri gerçekleştirebilecek lisanslı şirketler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen standartlara uygun bir şekilde çalışabilirler.
Lisanslı şirketler, yapı güçlendirme ve analizleri yapma yetkisi ve taahhütnamesine sahiptir. Bu raporları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na, belediyeye ve size ileterek saklarlar. Ancak unutulmamalıdır ki, eğer bina güçlendirme gereksinimini karşılamıyorsa, 45 gün içinde binayı boşaltmak durumunda kalabilirsiniz. Bu süreç bazen 90 güne kadar uzayabilir ve bakanlık tarafından da binanın yeniden yapılması kararı alınabilir.
Lisanslı şirketler, yapı denetimi ve analizleri konusunda yetkilendirilmiş kuruluşlardır. Ancak herkes bu işi yapamaz; lisanslı şirketlerin çalışmaları daha güvenilir olabilir. Zemin yapısının deprem riskine etkisi gerçekten önemlidir. Aslında binanın sağlamlığı kadar zeminin yapısı da deprem riskini belirleyen faktörlerden biridir. İzmit depreminin etkilerini Avcılar'da ve Tokyo Havalimanı'nda hissettiğinizi ifade ettiniz. Avcılar Depremi olarak da bilinen bu olayı biliyorum.
Evet, doğru. Avcılar Depremi, İstanbul'da en fazla yıkıma neden olan depremlerden biriydi. Ancak Gölcük ve İzmit depremleri, Kocaeli merkezden uzak bölgelerde meydana geldi.
Avcılar'da yıkım daha fazla mıydı? Kadıköy'deki binalar daha iyi durumda mıydı? Avcılar'daki binalar daha riskli zeminlere oturmuştu. Zemin yapısının farklı bölgelerde farklı etkileri olabilir.
Bu durumda, zemin yapısı gerçekten önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Riskli zeminlerde yapılaşmaya izin vermemek veya bu bölgelerde daha sıkı yapı denetimleri uygulamak mantıklı bir adım olabilir. Bu sayede daha güvenli ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek mümkün olabilir. Kentsel dönüşüm projeleri de bu bağlamda büyük öneme sahiptir.
Japonya, kötü zeminler üzerine inşa edilmiş binaları inceleyerek ve güçlendirerek bu sorunu çözdü. Bu yaklaşım gerçekten etkili bir çözüm olabilir. Anladığım kadarıyla, bu incelemeleri yapmak için gerekli olan bilgileri ve belgeleri lisanslı şirketler sağlayabiliyorlar.
Şekil 6 Kitaplar, web siteleri ve dergiler. |
Kesinlikle doğru, zemin ölçümlerinin hassasiyeti, binaların deprem sırasındaki davranışlarına dair değerli bilgiler sunar. Japonya'nın 60 m gibi oldukça detaylı bir hassasiyetle ölçüm yapmasının sebebi budur. Şu an İstanbul için 500 m hassasiyetle ölçümler mevcut, ancak daha detaylı ölçümler deprem riskini daha doğru bir şekilde değerlendirmemize olanak tanır.
Zemin yapısının coğrafi olarak değişkenlik göstermesi, bölgesel farklılıkları ve hatta aynı alandaki farklı bölgeleri dahi etkileyebilir. Yani, bir bölgede iki bina yan yana olabilir ama zemin yapısı nedeniyle biri depremden daha fazla zarar görebilir. Bu, zeminin derinliklerine, malzeme türüne ve diğer jeolojik faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Bu nedenle, sadece genel zemin haritalarına değil, aynı zamanda spesifik bina zeminlerine de odaklanmamız gerekiyor. Bir binanın dayanıklılığı, üzerinde bulunduğu zemine bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Bu, doğru ve detaylı zemin bilgisinin, deprem riskini azaltmak için ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
Yapı denetimi nasıl yapılır?
6 Şubat depreminin ardından binaların güvenilir olup olmadığına karar vermek için mühendisler devreye giriyor. Yapı mühendisleri, binanın genel yapısal durumunu, zeminle olan ilişkisini ve taşıdığı yükü analiz ediyorlar. Burada temel bir unsur, binanın oturduğu zeminin belirli bir yüksekliğe ne kadar izin verdiğidir. Zeminin ve binanın titreşim periyodlarının birbiriyle uyumlu olup olmadığını ölçmek de hayati bir öneme sahiptir. 1985'ten beri, yapıların zeminle olan uyumsuzluğunun yıkımlara sebep olabileceğini biliyoruz.
Meksika City'de 1985'teki deprem sırasında, 20 katlı binaların çökmesinin sebebi zeminin ve binanın titreşim periyodlarının birbiriyle eşleşmesiydi. Bu tür bir uyumsuzluk, yapıların dayanıklılığını ciddi şekilde azaltabilir.
Son tahlilde, binanın yapısı ve zeminle olan uyumu, depremlere karşı dayanıklılık için hayati bir faktördür. Modern yapı denetim yöntemleri, özellikle 3Y formülü gibi teknikler, bu uyumu doğrulamak için oldukça yararlıdır.
Örneğin, bir bina 16 kata izin veren bir zemin üzerinde inşa edildiyse, bu binada yaşayanların güvende olduğunu bilmeleri gerekiyor. Ancak depremlerin ardından, binaların çökme nedenlerinin genellikle yükseklik ya da zeminle ilgili sorunlardan kaynaklandığını fark ediyoruz. Deprem gerçeğiyle yüzleşmek yerine önlem almanın önemini kavramalıyız. Özellikle 6 Şubat depreminde yıkılan binalarda bu tür sorunları gözlemledik.
Önemli olan bu bilgiye sahip olmamız, ancak bu belgeler bizi deprem anında kurtaramaz. Şehrimiz büyük ve pek çok riskli bölge var. İstanbul'da olduğu gibi Türkiye genelinde deprem riski mevcut. Kahramanmaraş depremi bunun bir örneği.
Ancak bir seferberlik ve yasal düzenlemelerle yer yapı yükseklik denetimleri İstanbul içinde yapılabilir. Evet, şehir kalabalık olabilir, ancak bu kaygılar bizi harekete geçmekten alıkoymamalı. 24 yıl boyunca hala bu konuları konuşuyor olmamız, esasen endişe verici bir durumdur.
Son olarak, gerçekten bir seferberliğe ihtiyaç var. Günümüzde her binanın zemin ve yapı plakalarıyla donatılması gerekmektedir. Yapı denetim yasası çerçevesinde, zemin sınıfının belirlenmesinin yanı sıra eski binalar için de yapı denetim belgeleri oluşturulmalıdır. Bu belgelerin binaların girişine asılması önemlidir, böylece herkes bina hakkında bilgi sahibi olabilir. Devletin bu konuda etkin bir rol oynaması gerekmektedir. Binanın yapı denetim belgesine ulaşılması, güvende olmak için hayati bir adımdır.
Bu belge olmadan kiralamalar, iş yerleri açmalar ve diğer faaliyetler gerçekleşmemeli. Her binanın yapı denetim belgesi oluşturulmalı ve okullardan hastanelere, konutlardan kamu binalarına kadar tüm yapılar için bu düzenleme geçerli olmalı.
Çok teşekkür ediyoruz. Katılımınız için teşekkür ederiz. Sağlıklı günler dilerim. İyi günler, sağ olun. Prof. Dr. Ali Osman Öncel, sismoloji ve jeofizik yüksek mühendisi olarak sizleri ağırladık. İyi günler.
SONUÇLAR
- Türkiye, özellikle Marmara Bölgesi, aktif fay hatları üzerinde bulunuyor ve ciddi bir deprem riski altında.
- 1999 Marmara depremi gibi büyük depremler ülkemizin yakın tarihinde derin izler bıraktı ve binlerce insanın ölümüne sebep oldu.
- Yapıların zemini, depremlerdeki en önemli etkenlerden biridir. Yapıların dayanıklılığını zemin yapısı büyük oranda etkiliyor.
- Mevcut yapı denetimleri, özellikle zemin yapısı konusunda yeterli değil. İstanbul gibi büyük şehirlerde daha detaylı zemin incelemelerine ihtiyaç var.
- Deprem sonrası yapı denetimlerinde, binaların zemin yapısının yanı sıra yapı kalitesi de göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerekiyor.
- Zemin yapı denetimleri, bireysel çaba ile yeterince gerçekleştirilemiyor ve bireylerin birçoğu bu incelemeleri yapma konusunda isteksiz.
- Ülkede zorunlu bina denetimi eksikliği, potansiyel deprem riskini artırıyor.
ÖNERİLER
- Zemin yapısının belirlenmesi için detaylı incelemelerin yapılması ve bu incelemelerin uluslararası standartlara uygun olması gerekiyor.
- Yapı denetim belgeleri, her binanın girişine asılmalı ve halka açık olmalıdır.
- Deprem riskine karşı tüm binaların güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gerekiyorsa, bu konuda devlet destekli teşvikler sunulmalıdır.
- İstanbul gibi büyük şehirlerde, özellikle riskli bölgelerde, zorunlu yapı denetimi yapılmalıdır.
- Yapı denetim yasasının güncellenerek, tüm binaların zorunlu denetimden geçirilmesi sağlanmalıdır.
- Yapı denetimi yapmamış veya uygun olmayan binalarda kiralama, satış ve diğer işlemler yasaklanmalıdır.
- Yapı ve zemin denetimi lisanslı firmalar tarafından yapılmalı ve bu firmaların standartları uluslararası normlara uygun olmalıdır.
- Okullar, hastaneler ve kamu binaları gibi toplum için kritik öneme sahip yapılar öncelikli olarak denetlenmelidir.
- Binaların zemin ve yapı kalitesi hakkında bilgilendirici seminerler, eğitim programları ve kampanyalar düzenlenmelidir.
ÇOKTAN SEÇMELİ SORULAR
Marmara depremi hangi tarihte gerçekleşmiştir?
a) 6 Şubat 2020
b) 7 Ağustos 1999
c) 17 Ağustos 1999
d) 6 Şubat 2023
1999 Marmara depreminde resmi raporlara göre kaç kişi hayatını kaybetmiştir?
a) 20,000
b) 23,781
c) 17,480
d) 285,211
6 Şubat 2023'te hangi ilde merkezli bir deprem yaşandı?
a) İstanbul
b) Kocaeli
c) İzmir
d) Kahramanmaraş
Prof. Dr. Ali Osman Öncel hangi alanda uzmandır?
a) Jeoloji
b) İnşaat Mühendisliği
c) Sismoloji ve Jeofizik
d) Deprem Mühendisliği
1985'te hangi şehirde büyük bir deprem meydana gelmiştir?
a) İstanbul
b) Gölcük
c) Meksika City
d) Kahramanmaraş
Zemin sınıflamasında ne kadar derinliğe kadar olan toprak katmanı dikkate alınır?
a) 60 metre
b) 45 metre
c) 500 metre
d) 30 metre
Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in oturduğu binanın bulunduğu bölge hangisidir?
a) Avcılar
b) Kadıköy
c) Gölcük
d) Beylikdüzü
Meksika City'deki 1985 depreminde hangi faktör, 20 katlı binaların çökmesine sebep olmuştur?
a) Binanın yüksekliği
b) Zeminin ve binanın titreşim periyodlarının eşleşmesi
c) Yetersiz inşaat malzemesi
d) Yapı denetiminin olmaması
Depremlerin ardından binaların çökme nedenlerini belirlemek için kimler devreye girmektedir?
a) Belediye görevlileri
b) Jeolojik araştırma ekipleri
c) Yapı mühendisleri
d) Sivil savunma ekipleri
Yapı denetim belgesi nerede asılmalıdır?
a) Binanın bodrumunda
b) Belediyede
c) Binanın girişinde
d) Deprem araştırma enstitüsünde
Cevap Anahtarı: 1-c, 2-c, 3-d, 4-c, 5-c, 6-d, 7-d, 8-b, 9-c, 10-c.
No comments:
Post a Comment