Wednesday, September 27, 2023

Şehirler ve Deprem Riski: 5N 1K ile Değerlendirme

Türkiye'nin deprem gerçeğiyle başa çıkma sürecinde, deprem hazırlığı ve planlamasının nasıl yapılması gerektiği sorusu önemli bir yere sahip. Çoğumuz depremleri, yaşadığımız şehrin coğrafi yapısı ve konumu nedeniyle kabul edilen bir gerçek olarak görüyoruz. Ancak, sadece depremin varlığını kabullenmek, önlem almak için yeterli değil. İşte bu noktada "Şehirsel Sismik Risk Tahminlerindeki Değişim: 5N 1K Sorusu" başlıklı bu yazı, depremle yaşama gerçeğimizi bilimsel bir perspektiften değerlendirerek, şehirlerimizin deprem risklerini anlamamıza yardımcı olmayı hedefliyor. Bu değerlendirme, Çanakkale'den İzmir'e, Balıkesir'den İstanbul'a kadar birçok şehrimizdeki riskleri 5N 1K yöntemiyle ele alıyor. Hangi şehirlerde ne zaman, neden, nasıl, nerede ve kimler için risklerin ortaya çıkabileceğini incelemek, sadece akademik bir çalışma değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Bu yazıyı okuyarak, yaşadığınız yerdeki sismik riskleri daha iyi anlamak ve bu risklere karşı neler yapabileceğinizi öğrenmek için ilk adımı atabilirsiniz.

YAYIN TARİHİ
23 HAZİRAN 2020



Şehirsel Sismik Riskler: 5N 1K Faktörü Üzerine Değerlendirme


Sismolojik çalışmalara dair sorunsallar üzerine tartışmalar gerçekleştirmekteyiz. Bu, dersimizin nihai sunumudur. Bir meslektaşınız, bu dersi şimdiye kadar almıştır ve ilgili bilgileri final sunumu olarak paylaşmayı arzu etmiştir. İlgili meslektaş sorular hakkında derinlemesine bilgi sunacaktır ve ben de kendi analizimi ve değerlendirmemi ekleyeceğim. Dolayısıyla analiz ve değerlendirme birlikte sunulacaktır. Elimizde incelenecek bir sorunsal mevcuttur; meslektaşımız konu üzerine değerlendirmesini sunacak ve ben de analitik yorumda bulunacağım. Bu metodolojiyle ilerleyeceğiz. Umarız ki bu kayıtlar, alana dair kritik bir bilgi kaynağı olur. Ana hedef, istatistiksel sismoloji ve jeofizik mühendisliği konularındaki bilgileri, herkesin erişimine sunabilecek açık platformlarda ve sosyal medya ortamlarında paylaşarak jeofizik mühendisliği alanındaki bilincin artırılmasıdır. Ayrıca, bu projenin hem akademik hem de toplumsal boyutları olduğunun altını çizmek gerekir. Bu yüzden meslektaşımız, tatil veya özel günlerle sınırlı kalmaksızın bu çalışmaya devam etmektedir; zira bu çalışmanın kamusal bir öneme sahip olduğunu değerlendiriyoruz.

Şimdi, "Şehirsel ölçekte sismik veya deprem riski tahminlerini etkileyen 5N 1K faktörünü açıklayınız?" şeklindeki soruyu meslektaşımıza yönlendiriyorum. Genelde sismik risk tahminleri, şehirler bağlamında "seismic risk" veya "earthquake risk" terminolojisi ile tanımlanır. Elbette, sismik riskin ardından potansiyel kayıpları, özellikle insan yaşamını tehdit eden faktörleri, ele almak esastır. Bununla birlikte, yapısal bütünlük risklerine ve binalara potansiyel zararları da göz önünde bulundurmamız gereklidir. Bu bağlamda, sismik tehlike, potansiyel büyük riskin olasılığı olarak tanımlanır. Fakat sismik veya deprem riskinden bahsedildiğinde, potansiyel kayıpların analizine odaklanmamız esastır. Bu nedenle, risk ve tehlike arasındaki ayrımı belirtmek amacıyla bu soru sorma tekniğini tercih ettim. Elbette, değerli katılımcılar kendi sorularını ve yorumlarını ekleyebilirler. Şimdi, meslektaşımızın bu soruya yanıt vermesi için kendisine söz veriyorum. Lütfen devam ediniz.


Şehirsel Sismik Risk Tahminlerindeki Değişim: 5N 1K Sorusu


Bu çalışmada, şehirlere göre sismik deprem riski tahminlerindeki değişimi incelemeyi ve 5N 1K sorusunu ele almayı amaçlıyorum. Ülkemiz, bilindiği gibi deprem ülkesi olarak kabul edilmekte ve bu nedenle yapılar olası risklere ve fay hatlarına karşı mümkün olan en iyi şekilde hazırlıklı olmalıdır. Bu çalışmada, 5N 1K kuralı çerçevesinde sismik deprem riski tahminlerinin şehirler üzerindeki etkisini akademik bir perspektifle ele alacağım.

İlk olarak, 'NE' sorusunu ele aldığımızda, Çanakkale, İzmir ve Balıkesir gibi şehirlerimizi örnek olarak ele alabiliriz. Bu şehirlerde etkili olan fay hatları ve sismik riskler nelerdir? Batı Anadolu'daki bölgesel fay etkilerini göz önünde bulundurarak, bu fay hatlarının bu şehirlere potansiyel etkilerini ve taşıdığı riskleri değerlendirmeyi planlıyorum.

'NASIL' sorusunu ele aldığımızda, bu şehirlerin nüfus yoğunluğunun bu fay hatlarından ve deprem riskinden nasıl etkilenebileceğini düşünmeye odaklanmalıyız. Bu olası yıkıcı etkileri göz önünde bulundurarak uygun önlemlerin alınması gerekmektedir.

'NEDEN' sorusuyla, etkilenen yapıların neden bu şekilde etkilendiğini ve bu yapıların fay hatlarına olan mesafesini ve yapılaşma biçimini incelemeyi amaçlıyorum.

'NEREDE' sorusuyla, söz konusu fay hatlarının bu şehirlere olan uzaklığına odaklanacağım. Türkiye genelinde 18 il merkezi, bu fay hatlarının üzerinde yer aldığı bilinmektedir. Bu üç il için fay hatlarına olan mesafenin taşıdığı riskleri değerlendirmeyi planlıyorum.

'NE ZAMAN' sorusuna yanıt olarak, Balıkesir, İzmir ve Çanakkale için fay hatlarının özelliklerine göre beklenen depremleri incelemeyi hedefliyorum. Balıkesir'de son büyük deprem 1897 yılında yaşanmıştır ve İzmir ile Balıkesir'de depremlerin dönüşüm periyodunda olduğu tahmin edilmektedir. Şehirlerin inşası ve risk azaltma önlemleri için 'NE ZAMAN' sorusuna yanıt vermenin önemli olduğunu düşünüyorum.

'KİM' sorusuyla ilgili olarak, potansiyel riskin azaltılabilmesi için yerel yönetimlerden üst düzey yönetimlere kadar her seviyedeki yönetimlerin sorunları tespit edip çözüm üretmeleri gerektiğini savunuyorum. Bu çalışmanın amacı, sismik deprem risklerini anlamak ve azaltmak için toplumun bilincini artırmak olduğu için, bu projenin hem akademik hem de toplumsal bir öneme sahip olduğunu vurgulamak istiyorum.  Teşekkür ederim.


Şehirlerde Sismik Risk Yönetimi: Nüfus ve Kapasite Artırımı


Evet, şu anda tartışmakta olduğumuz sorunun "KİM" boyutu büyük bir öneme sahiptir; yani kimler etkilenecektir? Bu bağlamda, "KİM" sorusu, nüfusla doğrudan ilişkilendirilmektedir. Etkilenme veya risk konusunu ele aldığımızda, insan nüfusu veya "kalabalık indeksi" son derece önemlidir.

Örneğin, İstanbul'da mahalleden mahalleye "kalabalık indeksi" farklılık göstermektedir. İstanbul'un ilçeleri, "kalabalık indeksi"ne göre sıralanmaktadır ve aynı şekilde Çanakkale, İzmir ve Balıkesir gibi illerde ilçeler, "kalabalık indeksi"ne göre büyükten küçüğe sıralanmaktadır. Bu nedenle, bir şehir içinde en yüksek riskle karşı karşıya kalan ilçeler, nüfusun veya kalabalığın yoğun olduğu ilçelerdir.

Riskin yüksek olduğu ilçelerden başlamak gereklidir. Yani buradaki yerel ilçe yöneticilerinden beklenti nedir? Bu tür riskleri azaltıcı ve çözümler üretmeleri gereklidir. Özellikle "Belediye Kanunu," bir şehir veya ilçedeki afet riskini azaltma görevini belediye yöneticilerine vermektedir. Bu nedenle afet riskini azaltmanın bir yolu, "kapasiteyi artırmaktır."

Peki, bu "kapasite artırma" ne anlama gelir? Bu, yerel yönetimin yürüttüğü çalışmaları içerir. Yani yerel yönetim ne kadar hazırlık yaparsa, kapasitedeki artışla beklenen risk seviyesinde bir azalma meydana gelir. Şehir veya ilçe birden fazla ilçeden oluşur ve her ilçenin başındaki yöneticilerin kapasitesi, hazırlık ve vizyonlarına bağlı olarak neler yapabileceğiyle ilgilidir. Bu risk artırılabilir veya azaltılabilir.

"Kapasite" dediğimiz şey, yöneticilerin yetenekleridir. O yöneticinin sorumlu olduğu ilçedeki afet riskini azaltmaya yönelik "Kentsel Dönüşüm," jeofizik merkezli imar veya şehir planlamaya odaklanabilir. Ayrıca, jeofizik mühendisliği veya yapı mühendisliği ile ilgili olarak uluslararası standartlara ne kadar uyulduğunu denetlemeye önem vermek de bir kapasite artırımıdır. Bu nedenle denetim, kapasite artırmanın en önemli yolu olarak kabul edilir. Ne kadar denetim yapılırsa, o kadar etkili yönetim ve afet riskinin azaltılması sağlanabilir.

Tabii ki, kim "yönetenler" ve kim "yaşayanlar" olduğunu belirtmek isterim. Yani 2K olarak ayırdığımızda, bizim yapmamız gereken şey seçtiklerimizi denetlemektir. Halk, yönetimdeki kapasiteyi artırabilirse, depremde yıkılacak binaları istemez veya afet riskini büyütecek uygun olmayan yapılaşmayı kabul etmezse ne olur? Oradaki yönetici kapasitesini artırabilir. Yani yönetici kapasitesi ile orada yaşayanların kapasitesi arasındaki etkileşim ne yapabilir? Bu, riskin azaltılmasına katkıda bulunabilir.

Aslında burada sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bu farkındalığı sağlamış oluyoruz. Örneğin, Beylikdüzü'nde yaşayan bir akademisyen olarak, mikro jeofizik haritası veya kat yüksekliği toleransı haritası gibi şeylerin olup olmadığını sorguladım ve Beylikdüzü Belediyesi'ne bir dilekçe yazdım. Belediye, kat yüksekliği toleransı nedir diye beni çağırdı. Onlara açıkladım ki, "jeofizik zemin titreşimi" ile "binanın titreşimi" örtüşmemelidir. Bu iki titreşim örtüştüğünde, depremin etkisi artar ve hasar artar. Bu nedenle kat yüksekliği tolerans haritası veya Vs30 haritası oluşturularak, insanların yaşadıkları yerdeki tehlikenin mahalle ölçeğindeki değişimini bilmeleri gerekmektedir. Bunun üzerine aldığım cevap, gelecek yılın bütçesine dahil edildiğiydi. Bu, 2017 yılında oldu, sonraki yıllarda bir değişiklik oldu mu bilmiyorum. Ancak, bizler, bu "kimler" içindeki bir ilçede yaşayan bu "kimler," taleplerimizi iletebilir ve riskin azaltılması yönünde katkıda bulunabiliriz.

Diğer faktörlere arkadaşımızın güzel bir açıklama yaptığı için fazla değinmeyeceğim. Kendisine teşekkür ediyorum ve burada kaydı sonlandırıyoruz. Hepinize iyi günler.

Sonuç


5N 1K Faktörü, şehirlerin sismik risklerini değerlendirmek için kapsamlı bir yaklaşım sunar. Şehirsel Sismik Riskler, farklı risk seviyelerine göre şehirlerin ne kadar bilgiye sahip olduğunu ve hangi önlemleri alması gerektiğini belirler. Türkiye'de, özellikle fay hatlarına yakın bölgelerde, deprem riski tahminleri ve sismolojik çalışmalar hayati bir öneme sahiptir. Her seviye, şehirlerin deprem riskine ne kadar hazırlıklı olduğunu ve bu risklere karşı ne kadar bilinçli olduklarını belirtir.

Özellikle yapısal bütünlük riskleri ve kapasite artırımı, şehirlerin bu tehlikelere karşı daha dirençli hale gelmesi için kritik öneme sahiptir. Depremler, önceden tahmin edilemez ve önlenebilir olmadığı için, risk seviyelerinin bilincinde olmak ve bu bilgiye göre hareket etmek esastır.

Unutmayın, her şehrin depremlere karşı ne kadar hazır olduğunu anlamak için 5N 1K Faktörü' nü kullanmak, hem yerel yönetimlerin hem de vatandaşların daha güvenli ve dirençli bir çevre inşa etmelerine yardımcı olabilir. Bu bilgiler ışığında, şehir sakinlerinin ve yöneticilerinin, Türkiye'deki depremlere karşı nasıl daha iyi hazırlanabileceği üzerine düşünmelerini ve eyleme geçmelerini teşvik ediyoruz.

Öne Çıkan Öneriler:


  1. KİM" Boyutu: Riskin veya etkilenmenin kime yönelik olduğunu belirlemek, etkilenecek olan nüfusu anlamak için önemlidir.
  2. Kalabalık İndeksi: İstanbul gibi büyük şehirlerde, mahalle bazında nüfus yoğunluğunu ölçmek için "kalabalık indeksi" kullanılır. Bu indeks, riskin yoğunlaşma noktalarını belirlemek için kritiktir.
  3. Yerel Yönetimlerin Rolü: Afet riskini azaltma görevi, "Belediye Kanunu" ile belediye yöneticilerine verilmiştir. Bu, yerel yönetimlerin bu konuda daha aktif olmaları gerektiğini gösterir.
  4. Kapasite Artırma: Yerel yönetimlerin hazırlık yapma kapasitesini artırarak beklenen risk seviyelerinde bir azalma sağlamaları esastır.
  5. Yapısal Bütünlük Riskleri: Şehirlerin depremlere karşı daha dirençli olabilmeleri için yapıların sismik dayanıklılığını artırmak esastır.
  6. Uluslararası Standartlara Uyum: Jeofizik mühendisliği veya yapı mühendisliği konularında uluslararası standartlara ne kadar uyulduğu, afet riskini doğrudan etkiler.
  7. Denetim: Kapasitenin artırılmasında denetim, etkili yönetim ve afet riskinin azaltılmasında kritik bir yoldur.
  8. Sosyal Sorumluluk Projeleri: Farkındalığı artırmak ve riskleri azaltmak için sosyal sorumluluk projelerine önem verilmelidir.
  9. Mikro Jeofizik Haritası ve Kat Yüksekliği Toleransı Haritası Oluşturma: Bu tür haritalar, bireylerin yaşadıkları yerlerdeki deprem tehlikesini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
  10. Halkın Katılımı ve Denetimi: Halkın, yerel yönetimleri denetlemesi ve taleplerini ileterek riskin azaltılmasında aktif rol alması gerekmektedir.

Bu öneriler, şehirlerin ve ilçelerin deprem risklerini daha etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir.

No comments:

Post a Comment