Merhaba! Bugün 5 Şubat 2025, ben Tubam Yemiş ve "Bir Bakışta" podcast'ine hoş geldiniz. Bugünkü konumuz, Ege Denizi'nde peş peşe meydana gelen depremler. Peki, bu depremler büyük bir felaketin habercisi mi? Santorini Adası çevresindeki volkanik riskler ne anlama geliyor? İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa'dan Jeofizik ve Sismoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile bu sorulara yanıt arıyoruz.
📌 Deprem Fırtınası Nedir?
- Kısa süre içinde, aynı bölgede birçok depremin meydana gelmesi
- Büyük bir depremin habercisi olabilir mi? Yoksa bölgenin doğal tektonik hareketleri mi?
📌 Ege Bölgesi Neden Bu Kadar Hareketli?
- Ege Denizi, aktif fay hatları ve volkanik alanların kesiştiği bir bölge
- Son 24 saatte 200’den fazla, son 8 günde ise 800’den fazla deprem kaydedildi!
📌 Volkanik Patlama Riski Var mı?
- Depremler, Santorini çevresindeki volkanik hareketlilikle bağlantılı olabilir
- Deniz tabanına sismometre ve gravite ölçüm sistemleri kurulması gerekiyor
📌 Tsunami Riski: Kıyı Şehirler Tehdit Altında mı?
- 30 Ekim 2020’de Sisam Adası’ndaki deprem, tsunami riskini hatırlattı
- Türkiye ve Yunanistan iş birliği içinde önlemler almalı
📌 Afet Yönetimi: Geçmişten Hangi Dersleri Aldık?
- 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi, risk yönetiminin önemini gösterdi
- Şehirlerin depreme dirençli hale getirilmesi kritik bir adım
📢 Ege Denizi'ndeki sismik hareketlilik hakkında daha fazla bilgi almak için podcast’imizi dinleyin! 🎙️
#Deprem #EgeDenizi #Sismoloji #Tsunami #Volkan #AfetYönetimi #Santorini
Tuba Yemiş: Merhaba, bugün 5 Şubat 2025. "Bir Bakışta" podcast'imize hoş geldiniz. Ege Denizi'nde ard arda meydana gelen depremleri konuşacağız. Bugün değerli dinleyiciler, Ege Deprem Fırtınası hem aktif fayların hem de volkanların iç içe olduğu bir bölgede meydana geliyor. Peki, bu depremler daha büyük depremlerin habercisi mi? Biliyorsunuz, depremler Santorini Adası'nın etrafında gerçekleşiyor; yani Yunan adalarındaki mevcut volkanik risk de konuşuluyor. Bunların hepsini konuşacağız. Konuğum İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa öğretim üyesi, Jeofizik ve Sismoloji Uzmanı Profesör Doktor Ali Osman Öncel. Bizlerle hocam, hoş geldiniz!
Ali Osman Öncel: Hoş bulduk, efendim. Teşekkür ederim bu güzel davetiniz için.
Tuba Yemiş: Biz teşekkür ederiz. Ege Denizi'nde son zamanlarda art arda meydana gelen depremler "deprem fırtınası" olarak adlandırılıyor. Bu kavramla başlayalım. Öncelikle hocam, nedir bu kavram ve bölgenin tektonik yapısına baktığımızda, yani Ege bölgesinin tektonik yapısına göre bu hareketlilik normal mi yoksa olağan dışı mı?
Ali Osman Öncel: Evet, gerçekten herkes tarafından sıkça tartışılan bir konu. Deprem fırtınası, özellikle dalma-batma zonu gibi çarpışma sınırlarında meydana gelen sıklıkla görülen bir durumdur; sismolojik bir durumdur. Bu nedenle son günlerde Ege Denizi'nde peş peşe depremlerin olduğuna şahit oluyoruz. Deprem fırtınası genel olarak belirli bir bölgede kısa zaman içinde birbirine yakın büyüklükte çok sayıda depremin meydana gelmesi anlamına geliyor. Ancak bu büyük bir depremin habercisi mi yoksa bölgenin normal tektonik hareketlerinden biri mi, bu tabii ki tartışılıyor.
Tuba Yemiş: Peki, bu durumun Yunanistan'daki etkileri neler?
Ali Osman Öncel: Buna bağlı olarak Yunanistan'da önemli bir acil durum alarm durumu yapılmış durumda; önemli tedbirler almaya çalışıyorlar. Depremin meydana geldiği yere baktığımızda, derinlikleri ve büyüklükleri gün içerisinde değişiyor ve artarak bu deprem aktivitesinde bir artma meydana geliyor. Özellikle son meydana gelen deprem sayısı son 24 saat içerisinde 200 deprem kaydedildi ve son 8 günde toplamda 800 deprem sayısını geçti. Ayrıca iki büyük deprem meydana geldi.
Tuba Yemiş: Deprem fırtınaları neden meydana gelir? Hangi koşullar altında ortaya çıkıyor?
Ali Osman Öncel: Deprem fırtınaları genellikle sıcak malzeme içeren alanlarda meydana gelir. Bu sıcak malzemelerin nerede olabileceği sorusuna gelince; Türkiye'nin Batı Anadolu'sundaki jeotermal alanlar veya volkanik dağlar gibi yerlerde bulunabilirler. Bu tür sıcak malzemelerin bulunduğu yerler, yeryüzünde meydana gelen yediden büyük depremlerin olmasına bağlı olarak tetiklemeye açık alanlardır. Örneğin, 2001 yılında Alaska'da meydana gelen 8.1 büyüklüğündeki bir deprem, 3.000 km uzaktaki Utah Yellow Knife jeotermal alanında ani yükselişlere neden olmuştur.
Tuba Yemiş: Peki, hocam, deprem fırtınaları neden meydana gelir? Hangi koşullar altında ortaya çıkıyor?
Ali Osman Öncel: Deprem fırtınaları, genellikle sıcak malzeme içeren alanlarda meydana gelir. Bu sıcak malzemelerin nerede olabileceği sorusuna gelince; Türkiye'nin Batı Anadolu'sundaki jeotermal alanlar veya volkanik dağlar gibi yerlerde bulunabilirler. Bu tür sıcak malzemelerin bulunduğu yerler, yeryüzünde meydana gelen büyük depremlerin olmasına bağlı olarak tetiklemeye açık alanlardır. Örneğin, 2001 yılında Alaska'da meydana gelen 8.1 büyüklüğündeki bir deprem, 3.000 km uzaktaki Utah Yellow Knife jeotermal alanında ani yükselişlere neden olmuştur.
Tuba Yemiş: Ege bölgesinde geçmişte volkanik patlamalar da yaşanmış. Bu durum günümüzdeki depremlerle nasıl bir ilişki içinde?
Ali Osman Öncel: Evet, Ege bölgesi geçmişte aktif volkanik patlamalara tanıklık etti. Günümüzdeki depremler, bu volkanik aktivitenin devam ettiğini gösteriyor olabilir. Ancak volkanik patlamaların habercisi olup olmadığını anlamak için yerinde incelemeler yapmak gerekiyor. Özellikle sıcak malzeme çıkışının olup olmadığını gözlemlemek önemli.
Tuba Yemiş: Tsunami riski hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ali Osman Öncel: Tsunamiler, denizde meydana gelen büyük depremler sonrası oluşabilir. Örneğin, 30 Ekim 2020'de Sisam Adası önünde meydana gelen deprem, Türkiye'nin karasal alanları kadar deniz içindeki kırıkları da etkileyebilir. Dolayısıyla kıyı şehirlerimizde tsunami tehlikesine karşı önlemler alınması önemlidir. Son meydana gelen depremler, denizdeki kırılmaların karada beklenen büyük depremler kadar etkili olabileceğini göstermektedir.
Tuba Yemiş: Geçmişte Türkiye'de tsunami riski ile ilgili bir örnek var mı?
Ali Osman Öncel: Evet, 2020'deki Sisam depremi sonrası Türkiye'de bir tsunami gözlemlendi. Bu durum, deniz altındaki kırılmaların büyük tsunamilere yol açabileceğini gösterdi. Japonya'da 2011 yılında meydana gelen büyük deprem ve tsunaminin sonuçları da bunun ne kadar ciddi bir risk olduğunu ortaya koyuyor. Kıyı şehirlerimizde bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Tuba Yemiş: Peki, bu tür depremlerin Türkiye ve Yunanistan üzerindeki etkileri neler?
Ali Osman Öncel: Ege Denizi'ndeki depremler her iki ülkeyi de etkileyebilir. Özellikle Yunan adalarının yakınlığı nedeniyle, burada meydana gelen bir deprem hem Türkiye'yi hem de Yunanistan'ı aynı anda etkileyebilir. Bu nedenle her iki ülkenin ortak işbirliği yaparak halkı eğitmesi ve farkındalık yaratması önemlidir.
Tuba Yemiş: Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümünde Türkiye'deki afet yönetimi açısından hangi derslerin çıkarıldığını düşünüyorsunuz?
Ali Osman Öncel: Türkiye'de risk azaltma çalışmaları kapsamında önemli adımlar atıldı. Her şehir için il risk azaltma programları hazırlandı. Ancak geçmişte yapılan hatalar nedeniyle beklenen büyüklükteki depremlerin daha büyük etkiler yaratabileceği anlaşıldı. Geçmişteki verilerin doğruluğu konusunda dikkatli olmamız gerekiyor. Bu bölümde, deprem fırtınalarının nedenleri ve olası sonuçları üzerinde durulmuş; ayrıca tsunami riski ve afet yönetimi konularında bilgiler verilmiştir. Devam eden bölümlerde daha fazla detay ve uzman görüşleri sunulabilir.
Tuba Yemiş: Hocam, bir de tsunami riskinden bahsediliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ali Osman Öncel: Evet, 30 Ekim 2020’de Sisam Adası önünde büyük bir deprem meydana gelmişti. Bizler, gözümüzü Türkiye’nin Anadolu coğrafyasına çevirmişken; Marmara’da, İstanbul’da bir deprem olup olmadığını merak ediyorduk. Ancak deprem denizde meydana geldi. Türkiye’nin karasal alanlarındaki depremler kadar deniz içindeki kırıklara da dikkat etmemiz lazım. Son depremler, sadece kara üzerindeki fayları değil, denizdeki kırılmaları da göz önünde bulundurmamız gerektiğini gösterdi. Sisam depremi, denizdeki kırılmaların da karada beklenen büyük depremler kadar etkili olabileceğini ve tsunamiye neden olabileceğini ortaya koydu. İlk defa Türkiye’de bir tsunami canlı yayında izlendi ve bir kişi hayatını kaybetti. Bu da deniz altındaki kırılmaların ciddi riskler oluşturabileceğini gösteriyor. 2011 Japonya depremi ve tsunami de, uzak bir alanda meydana gelen depremin ne kadar yıkıcı olabileceğini bizlere gösterdi. Kıyı şehirlerimizde tsunami tehlikesine karşı önlemler alınması gerekiyor. Yunanistan’da yapılan çalışmalarla benzer tedbirlerin Türkiye’de de alınmasında fayda var.
Tuba Yemiş: Ege Denizi'nde meydana gelen bir deprem, hem Türkiye’yi hem de Yunanistan’ı aynı anda etkileyebilir. Bu durumda ortak bir işbirliği yapmanın önemi büyük değil mi?
Ali Osman Öncel: Kesinlikle! Ortak işbirliği yapmak çok önemli. Her iki ülkenin halkları arasında sürekli bir etkileşim olduğu için, Yunanistan’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den Yunanistan’a geçişler oluyor. Tehlike her iki ülke için de ortak bir nokta. O yüzden bu tür afetlere karşı birlikte hareket etmek büyük bir önem taşıyor.
Tuba Yemiş: Yarın, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümünde, Türkiye’de afet yönetimi açısından hangi derslerin çıkarıldığını düşünüyorsunuz?
Ali Osman Öncel: Türkiye’de risk azaltma çalışmalarına önemli adımlar atıldı; il risk azaltma programları her şehir için hazırlandı. Amaç, büyük bir deprem gelmeden önce şehirlerin daha dirençli hale getirilmesi. Önümüzde çok önemli bir yol haritası var. Ancak bir diğer önemli hata, deprem büyüklüğü ile ilgili yapılan varsayımlar. İl risk azaltma planlarında, 7.5 büyüklüğünden daha büyük bir deprem olamayacağı düşünülüyordu. Oysa elimizdeki veriler, 6 Şubat 2023 depreminin meydana geldiği alanda daha büyük bir deprem yaşanabileceğini gösteriyor.
Tuba Yemiş: Bu durum geçmişteki verilerin güvenilirliğini sorgulatıyor değil mi?
Ali Osman Öncel: Kesinlikle! Geçmişteki verilerle doğru sonuçlara ulaşamıyoruz. Tarihte daha büyük depremler olabileceğini ancak elimizdeki verilerle bunu doğru tespit edemediğimizi görüyoruz. Örneğin, tarihte bu bölgede 7.9 büyüklüğünde depremler olmuş ama biz bunu 7.5 olarak okuduk. Bu da demek oluyor ki, verilerimiz yanlıştı.
Tuba Yemiş: Peki, bu hatalar başka hangi sonuçlara yol açtı?
Ali Osman Öncel: Benzer bir durum Amerika’da da yaşandı; Amerikalılar da tarihteki depremlerin büyüklüğünü doğru tespit edemedikleri için büyük kayıplar yaşadılar. Eğer 7.5 büyüklüğündeki bir deprem olsaydı, bu kadar büyük kayıplar yaşanmayabilirdi. Ama hazırlığımız olmadı, bu kesin. Yapılan raporlara göre, 2032 yılına kadar şehirlerin dönüşümünün öngörüldüğü belirtiliyor. Ancak bu bölgede meydana gelen deprem, beklenen büyüklüğün neredeyse 23 katı kadar bir enerjiye sahipti.
Tuba Yemiş: Sonuç olarak, bu durum gelecekteki afet yönetimi açısından ne gibi önlemler alınmasını gerektiriyor?
Ali Osman Öncel: Deprem riskiyle ilgili doğru verilerle hareket edilmesi çok önemli. Yerleşim alanlarının doğru seçilmesi ve geçmiş verilerin düzeltilmesi gerekiyor. Depremin nasıl olacağına dair kesin bir senaryo yok ama en kötü senaryoları göz önünde bulundurarak hazırlıklı olmamız şart.
![]() |
X'te Communications Earth & Environment: "The 2023 Mw 7.8–7.7 Kahramanmaraş earthquakes were loosely slip-predictable https://t.co/YehdiCyhLt https://t.co/UaqXz6AtD8" / X |
No comments:
Post a Comment