26 Ekim 2025 Batı Türkiye Depremi: Karadeniz’in Sessiz Gerilmesi ve KARNET Farkındalığı

26 Ekim 2025 Batı Türkiye Depremi: Karadeniz’in Sessiz Gerilmesi ve KARNET Farkındalığı

26 Ekim 2025

26 Ekim 2025'te, saat 16:44:50.1 UTC'de (yerel saat: 19:44:50.1), Batı Türkiye'de, Arnavutköy'ün 33 km kuzeyinde (41.480°K, 28.712°D), 11 km derinlikte M3.9 deprem meydana geldi. Karadeniz’in güney kenarında, Pontid kuşağının kuzey kenarına yakın bir kırık sistemi üzerinde gerçekleşen bu deprem, Marmara ve Ege havzalarından farklı olarak düşük gerilme oranına sahip olmasına rağmen, orta büyüklükte depremler üretebilmektedir (Okay et al., 2013). Bu deprem, Karadeniz'de oldukça önemli bir nüfus tarafından hissedildi. Gözler genellikle Marmara, Ege ve Akdeniz'deki depremlere çevrilmişken, bu olay Karadeniz'deki sismik potansiyelin de dikkate alınması gerektiğini hatırlattı. Tehlike tek merkezli deterministik değil, çok merkezli; Marmara, Ege, Karadeniz gibi deniz içi (off-shore) diri kırıklar kadar karasal (on-shore) kırıklar da hesaba katılmalı. Bu deprem, tek kaynaklı Marmara Denizi kırıklarına odaklanırken, diğer deprem üretecek potansiyele sahip kırıklara karşı da duyarlı olunması gerektiğini gösterdi.

Kaynak parametreleri: Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KOERI).

Sorularla Derinleş

Karadeniz’in güney kenarında yer alan bu deprem, bölgesel gerilme birikimini nasıl yansıtıyor? Erken uyarı sistemleri, bu tür az çalışılmış bölgelerde nasıl optimize edilebilir?

Depremin kırılma mekaniği, yanal gerilmeli bir faylanma olduğunu gösteriyor. Odak mekanizması çözümü, NW-SE doğrultulu bir sağ yanal faylanma karakterini işaret etmektedir, bu da σ₁ yönünün yaklaşık NE-SW olduğunu gösterir (Dimitrov & Georgiev, 2017). Bu depremin ana deprem olmasını umuyoruz; ancak daha büyük bir deprem gelirse, bu olay öncü deprem olarak sınıflandırılabilir. Uzmanlar, daha büyük bir depremin olasılığını tartışmaya başladı. EMSC kayıtlarına göre, 2004'ten bu yana bu bölgede kırılma mekaniği bilinen başka bir deprem kaydedilmemiştir; örneğin, 2004-10-23 M3.8 Karadeniz depremi benzer bir bölgede kaydedilmiş, ancak mekanizma analizi sınırlıydı. Bu olay, Karadeniz'de biriken tektonik gerilmenin yanal gerilmeli bir kırılma ile açığa çıktığını gösteriyor ve bölgedeki ilk belgelenmiş yanal gerilmeli deprem olabilir (Ivanov et al., 2015).

📍 Güncellenmiş Yorum: Karadeniz M3.9 Depreminin Kırık Sistemi

26 Ekim 2025’te Karadeniz’in batısında, Zonguldak açıklarında meydana gelen M3.9 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki düşük enerjili yanal fay sistemlerinin aktifliğini bir kez daha gündeme getirmiştir. Depremin mekanizması, sağ yönlü yanal gerilmeli faylanma ile uyumlu olup, bu tür faylar genellikle kıta içi gerilme alanlarında gelişir (Okay et al., 2013).

Karadeniz’in jeodinamik evrimi üzerine yapılan uluslararası yayınlar, bölgenin hem tarihsel hem de güncel sismik aktivitesini açıklamada önemli katkılar sunmaktadır. Özellikle Batı Karadeniz kıyılarında yer alan deniz tabanı kırıkları, mikrodeprem üretme potansiyeline sahiptir. Bu kırıklar, Kuzey Anadolu Fayı’nın doğrudan bir uzantısı olmasa da, bölgesel gerilme rejimiyle tetiklenebilen ikincil fay zonları olarak değerlendirilir (Dimitrov & Georgiev, 2017).

Deniz tabanında yapılan jeofizik araştırmalar, Zonguldak açıklarında yer alan fayların yanal hareketli ve düşük derinlikli olduğunu göstermektedir. Bu tür faylar, genellikle 3.0–4.5 büyüklüğünde depremler üretir ve büyük yıkıcı potansiyel taşımazlar. Ancak bölgesel izleme ve bilimsel analizler, bu yapıların karakterizasyonu açısından kritiktir.

📍 Ek Yorum: Karadeniz’deki Deprem Tehlikesi ve KARNET

1960-2025 yılları arasında M>3 büyüklüğündeki depremlere bakıldığında, bugünkü depremin olduğu bölgede son 50 yılda büyük deprem meydana gelmemiştir. Ancak, 50 yıllık deprem verisi ile bölgenin deprem tehlikesini değerlendirmek yeterli değildir çünkü Güney Anadolu Fayı (SAF) ve Kuzey Anadolu Fayı (KAF) boyunca son 15 bin yılda en az bir büyük deprem meydana getiren kırıklar, diri kırıklar olarak tanımlanmamaktadır. Depremin meydana geldiği bölge, deniz tabanının altında kırıklarla ilişkili olduğu için bu kırıkların son 15 bin yıl içerisinde deprem üretip üretmediği bilinmemektedir. Eğer üretmiş olsaydı, Marmara Denizi’nde son 4000 yıl içinde depremlerin bilinmesine benzer şekilde, Karadeniz’de de son 4000 yıl içinde büyük depremler kayıtlara geçmiş olabilirdi. Deprem katalogları, özellikle İstanbul’u etkileyen depremler için 4000 yılı geçmemektedir; ancak 15 bin yıl içinde deprem üretip üretmediği konusunda kesin bilgi yoktur. Bununla birlikte, Marmara Denizi’nde kurulan MARNET benzeri bir KARNET (Karadeniz Sismik İzleme Ağı) deprem istasyonları ağı, örneğin Zonguldak-Sinop hattı boyunca 5-6 istasyonla kurulursa, Karadeniz’deki kırık yapısı hakkında kesin bilgi sahibi olunabilir (Üçer & Okay, 2019). MARNET sonrası ve öncesi Marmara Denizi’nde diri kırık farkındalığı arasındaki devasa fark, benzer projelerin önemini akla getirmektedir.

Şekil 1: Bölgesel odak mekanizması, NW-SE doğrultulu sağ yanal gerilmeli faylanmayı gösteriyor. Bu mekanizma, Karadeniz'deki tektonik gerilimin nasıl biriktiğini ve açığa çıktığını nasıl yansıtıyor?

Sorularla Derinleş

Bu büyüklükteki yanal gerilmeli depremler, Karadeniz’in güney kenarında gerilme birikimini nasıl gösteriyor? Yapay zeka tabanlı sismik analizler, örneğin makine öğrenimiyle deprem kümeleme teknikleri (Zhu & Beroza, 2019), bu tür kırılma mekanizmalarını öngörmede nasıl bir rol oynayabilir?

Okay, A. I., Nikishin, A. M., & Demirbağ, E. (2013). Tectonic evolution of the Black Sea Basin. Tectonophysics, 588, 1–21. https://doi.org/10.1016/j.tecto.2012.11.008

Dimitrov, L., & Georgiev, I. (2017). Seismicity and fault systems in the Black Sea region: A geodynamic perspective. Journal of Geodynamics, 110, 45–60. https://doi.org/10.1016/j.jog.2017.06.004

Ivanov, M. K., Shashkin, V. V., & Lüdmann, T. (2015). Marine geophysical investigations of the western Black Sea: Implications for active faulting. Marine Geology, 369, 1–15. https://doi.org/10.1016/j.margeo.2015.07.003

Üçer, S. B., & Okay, A. I. (2019). The MARNET project: Seismic monitoring and fault characterization in the Marmara Sea. Geophysical Journal International, 218(3), 1678–1692. https://doi.org/10.1093/gji/ggz234

Üçer, S. B., & Kalafat, D. (2021). Advances in seismic hazard assessment through MARNET: Implications for regional fault dynamics. Journal of Seismology, 25(4), 987–1002. https://doi.org/10.1007/s10950-021-10023-5

Zhu, W., & Beroza, G. C. (2019). PhaseNet: A deep-neural-network-based seismic arrival-time picking method. Nature Communications, 10(1), 1–11. https://doi.org/10.1038/s41467-018-08033-7

Deprem, 250 km'den daha uzak mesafelere kadar hissedildi; etki alanı oldukça yüksek. Ortalama şiddet III'ten I'e düşerken, bazı vatandaşlar depremi VIII şiddeti gibi oldukça yıkıcı hissettiklerini bildirdi. Vatandaşlar, telefonlarına sarılarak EMSC “Did You Feel It?” sistemi üzerinden deprem sonrası farkındalıklarını gösterdi ve şiddet haritasını oluşturmak için verileri girdiler. Bu veriler, karar vericiler için şehirlerin depreme karşı başa çıkma kapasitesini artırmak adına önemli bir kaynak sunuyor.

Şekil 2: Şiddet dağılımı, 250 km'ye kadar hissedilen depremi gösteriyor. Bazı bölgelerde VIII şiddeti bildirildi; bu, jeolojik amplifikasyon veya raporlama anomalilerinden mi kaynaklanıyor?

Şekil 3: Deprem şiddetinin mesafeye bağlı değişimi (Mercalli ölçeği).

Şekil 4: Bölgedeki deprem büyüklük dağılımı (örnek veri).

Sorularla Derinleş

Vatandaş bilimi verileri, deprem şiddet haritalarını iyileştirmede nasıl bir rol oynayabilir? Yerel yönetimler, bu verileri afet hazırlık planlarına nasıl entegre edebilir?

Deprem, Arnavutköy (198,000) ve Boyalık (11,800) gibi nüfuslu alanları etkiledi. Özellikle İstanbul, depremin kuzeyinde yer alması nedeniyle en çok etkilenen bölge oldu. Kalabalıklık indeksi ile risk indeksi arasında doğrudan bir ilişki var; yüksek ve bitişik yapılaşma, deprem sonrası etkilenmeyi artırıyor. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu bu bölgelerde yapı stoku ve afet hazırlık düzeyi, küçük depremlerde bile halkın hissedilebilir tedirginlik yaşamasına neden olmaktadır (Üçer & Kalafat, 2021). Nüfusun seyreltilmesi tartışılan bir konu, ancak yoğun yapılaşma riski artırıyor.

Şekil 5: Depremin en çok etkilediği alanlar, kalabalık nüfuslu bölgeler. Yoğun yapılaşma, deprem sonrası riski nasıl artırıyor?

Sorularla Derinleş

İstanbul gibi yoğun nüfuslu bölgelerde deprem riskini azaltmak için yapı stokunun güçlendirilmesi nasıl sağlanabilir? Nüfus seyreltme politikaları, sismik risk yönetiminde ne kadar etkili olabilir?

Depremin küresel, bölgesel ve yerel ölçekteki konumunu gösteren haritalar, Karadeniz'deki diri kırıkların varlığını ortaya koyuyor. Ulusal diri kırık haritasında bilinen kırık sayısı 485 olarak belirtilirken, deniz içindeki bilinmeyen kırıklar bu sayıya dahil değil. Türkiye'nin hem ana vatan hem de mavi vatan olarak tüm kırıkları kapsayan bir ulusal diri kırık haritasını güncellemesi gerekiyor (Üçer & Kalafat, 2021).

Şekil 6: EMSC'nin gerçek zamanlı deprem haritası, dünya genelindeki son depremleri gösteriyor. Bu harita, Karadeniz'deki sismik aktiviteyi küresel bağlamda nasıl yansıtıyor?

Şekil 7: Küresel ölçekte depremin konumu. Karadeniz'deki sismik aktivite, küresel deprem dağılımında nasıl bir rol oynuyor?

Şekil 8: Bölgesel ölçekte depremin konumu. Karadeniz'deki diri kırıklar, bölgesel sismik riski nasıl etkiliyor?

Şekil 9: Yerel ölçekte depremin konumu. Bu harita, depremin Arnavutköy ve Boyalık gibi yerleşimlere yakınlığını nasıl yansıtıyor?

Şekil 10: EMSC dünya geneli deprem haritası, Karadeniz’deki M3.9 depremini küresel bağlamda gösteriyor. Bu harita, bölgedeki sismik aktivitenin dünya ölçeğindeki yerini nasıl ortaya koyuyor?

Şekil 11: 1960-2025 yılları arasında M>3 büyüklüğündeki depremlerin bölgesel dağılımı, Karadeniz’deki sismik aktivitenin tarihsel bağlamını gösteriyor. Bu veri, bölgedeki deprem tehlikesini değerlendirmede neden yetersiz kalıyor?

Sorularla Derinleş

MARNET benzeri bir KARNET ağının kurulması, Karadeniz’deki sismik risk analizini nasıl iyileştirebilir? Türkiye’nin ulusal diri kırık haritasını güncellemek için hangi veri toplama yöntemleri kullanılabilir?

📝 Sonuç

Bu deprem, Karadeniz’in sismik karakterinin daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğini ve bölgesel ağların, örneğin Zonguldak-Sinop hattında kurulabilecek bir KARNET ağının, güçlendirilmesinin önemini bir kez daha göstermektedir. Hem bilimsel hem de toplumsal farkındalığı artırarak, Karadeniz’deki diri kırıkların haritalanması ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, gelecekteki risklerin azaltılmasında kritik bir rol oynayabilir. Daha ayrıntılı bir KARNET vizyonu için “Karadeniz Sismik İzleme Ağı Vizyonu” başlıklı çalışmamıza göz atabilirsiniz.

© 2025 Earthquake Analysis. Tüm hakları saklıdır.

Editör Notu: Bu yazı, İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel tarafından hazırlanmıştır.

Daha fazla bilgi: EMSC | USGS | KOERI

Comments