Deprem Farkındalığı ve Eğitim: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Söyleşi

Deprem Farkındalığı ve Eğitim: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Söyleşi

Prof. Dr. Ali Osman Öncel Doç. Dr. Nuran Çetin
Deprem Farkındalığı Kapak

Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Söyleşi

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Başladık hocam. Kıymetli dinleyenler, kıymetli hocamız, hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz üzere Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları ve Değerler Eğitimi Merkezi bünyesinde 4 yıldır, yani bu beşinci seneye gireceğiz inşallah, yaptığımız söyleşilerin hakikaten bir önemlisini daha bu akşam gerçekleştiriyoruz inşallah. Kıymetli hocamız Prof. Dr. Ali Osman Öncel, depreme dair bizlerin merak ettiği ne varsa inşallah bu akşam cevaplamaya gayret edecekler. Ben hocamıza çok çok teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Kıymetli vakitlerini bizlere ayırdılar. Müsaadenizle, her zaman yaptığımız üzere, kısaca hocalarımızın özgeçmişinden bahsediyoruz. Sonrasında sözü kıymetli hocamıza bırakıyoruz. Ben kısaca sizlere hocamızın özgeçmişini takdim etmek istiyorum. Profesör Doktor Ali Osman Öncel hocamız İstanbul’un tarih kokan Süleymaniye semtinde dünyaya geldiler. Eğitimine bu şehirde başladılar. Mühendislik dünyasına adım atan Öncel, 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümüne kaydoldu. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak göreve başladı ve yüksek lisans eğitimine adım attı. Yüksek lisans döneminde yaptığı Kuzey Anadolu Fay Zonu depremlerinin istatistiksel analizi konulu araştırmalar akademik hayatında kariyerine yön vermiş oldu. 1993 yılında doktora eğitimi için Edinburgh Üniversitesi’ne giden Öncel hocamız, sismoloji üzerine kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Uluslararası deneyimini İtalya’da Uluslararası Teorik Fizik Merkezi’nde sürdürerek deprem tehlike analizi konusundaki çalışmalara katkıda bulundu. 1996 yılında Anadolu Faylarının ve Depremlerinin Pratik Yapısı başlıklı doktora teziyle doktor unvanı aldı. Uluslararası alanda birçok ülkede araştırma bursuyla görev alan Öncel hocamız, sismoloji alanındaki başarıları ile tanındı. Türkiye’de ve dünya genelinde birçok projede görev aldı. Doçentlik unvanını 2000 yılında, profesörlük unvanını da 2010 yılında aldı. Uluslararası bir eğitimci olarak Türkçe ve İngilizce dersler hazırladı, tez ve proje yöneticiliği yaptı. Fakültede Erasmus koordinatörü olarak görev aldı ve üniversite-iş dünyası ilişkilerini geliştirerek sosyal medya araçlarıyla destekli duvarsız eğitim teknolojisi konularında çalışmalar gerçekleştirdi. Ayrıca uluslararası ilişkiler komisyonu kurarak başkanlığını üstlendi ve uluslararası işbirliklerine öncülük etti. Kurucu akademik bölüm başkanı olarak İstanbul Üniversitesi’nde Mühendislik Bilimleri Yüksek Lisans ve Doktora ders programını hazırladı ve bu programın kabul sürecinde katkıda bulundu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne atanarak Sismoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev aldı. Akademik kariyeri boyunca sivil toplum kuruluşları ile işbirlikleri gerçekleştiren Öncel hocamız, aynı zamanda Jeofizik Mühendisliği İstanbul Şubesi Başkanlığı gibi önemli görevleri üstlendi. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra toplumun bilinçlenmesi ve doğa olaylarına karşı hazırlıklı olunması gibi konularda sorumluluk alarak en ön planda yer aldı. Afet yönetimi, risk azaltma ve bilinçlendirme gibi konularda birçok projeye liderlik yaptı. Kronolojik özgeçmişi, ulusal ve uluslararası yayınları ile bilim dünyasında önemli bir isim olan Profesör Doktor Ali Osman Öncel hocamız, gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakma misyonunu hala sürdürmektedir. Kıymetli hocamız şu an itibariyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa bölümünün öğretim üyesi. Biz şimdi kıymetli hocamıza sözü bırakmak istiyoruz. Ama bu akşam diğer söyleşilerimizden farklı olarak bir takım sorular yönelteceğiz hocamızın. Tabii ki çok sayıda videoları var. Bunları gruplarda ben zaman zaman paylaşmıştım, yine bugün aynı şekilde hocamızın videolarını dinleyerek oradan edindiğim bilgiler çerçevesinde bir takım sorular hazırladım. Bu soruları da aynı şekilde gruplarımızda paylaşmıştık. Şimdi ilgili sorular çerçevesinde hocamıza yöneltmek istiyorum. Hocam nasılsınız? Hazırız inşallah.

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Çok teşekkür ediyorum. Gerçekten soruları son birkaç saat önce aldım. Soruları kategorize ettim, slaytlara yükledim. Umarım sayfa gözüküyordur ekranda, soruları okuma imkanları da vardır. Gözüküyor hocam. Yani bunlar şunu söylemek istiyorum. Kıymetli dinleyenlerimiz, hocamız bunu bir saat öncesinde aldı. Ben de bir buçuk saat öncesinde hazırladım. Dediğim gibi bir hastalığım vardı ama inşallah güzel olacak. Çünkü bazen böyle hazırlanmadan olan şeylerde böyle bir hayır oluyor. Elhamdülillah, inşallah güzel geçecek diye umuyorum. Kıymetli hocam, o zaman ilk sorudan başlayalım isterseniz. Sizin herhalde burada hazırladığınız metin değil mi hocam? Buyurun. Evet, evet. Ha, kıymetli dinleyenlerimiz, bu akşam diğer söyleşilerimizden farklı olacak. Diğerlerinde böyle hocamız önce bir söz hakkı alıyordu. Sonrasında biz işte sorunlarımızla ya da katkı sunmak isteyenler varsa o şekilde gidiyorduk ama bu akşam hocamız böyle soru cevap şeklinde olmasını arzu ettiler. İnşallah bu akşam böyle sizlerin de merak ettiği sorular çerçevesinde bu programı yürütmüş olacağız. Kıymetli hocam, o zaman ilk sorudan başlamış olalım. Bu arada hocamızın çok sayıda video içerikleri var, bunları da ben sizlerle paylaştım. Kendisine ait günlük yazılarını yazdığı blog sayfası var. Hakikaten hocamız çok etkili, verimli bir öğretim üyesi, kendisine gıptayla bakıyoruz. Darısı diğer hocalarımızın başına diyoruz.

📺 Açılış ve Tanıtım Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Ahmet Y. - 23/09/2025 12:30

Sosyal medya kampanyaları çok etkili olabilir!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Kıymetli hocam, deprem farkındalığı noktasında eğitim sistemimiz yeterli mi? Yani, şu anki mevcut eğitim sistemimiz içerisinde deprem farkındalığına yönelik neler yapılıyor? Eksiklerimiz nelerdir? Bu konuda neler yapılabilir? Bu soruyu biraz açmak istiyorum. Mesela, ilkokuldan itibaren, üniversiteye kadar, hatta belki yetişkin eğitimi anlamında, deprem farkındalığı noktasında neler yapılıyor? Eksiklerimiz nelerdir? Ve bu konuda neler yapılabilir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Çok teşekkür ederim. Aslında bu soruya şöyle bir giriş yapayım. Deprem farkındalığı konusunda eğitim sistemimiz maalesef yeterli değil. İlkokuldan itibaren deprem farkındalığına yönelik bir eğitim programı mevcut, ama bu daha çok yüzeysel kalıyor. Mesela, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatında fen bilimleri derslerinde depremle ilgili bazı temel bilgiler veriliyor, ama bu bilgiler genellikle teorik ve yetersiz. Çocuklara depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu anlatılıyor, ama pratik uygulamalar, yani deprem anında ne yapılacağı, nasıl korunulacağı gibi konulara yeterince ağırlık verilmiyor. Örneğin, Japonya’da ilkokul çağından itibaren çocuklar düzenli olarak deprem tatbikatlarına katılıyor. Okullarda deprem çantası hazırlama, masa altına girme, güvenli alanları tanıma gibi uygulamalı eğitimler var. Bizde ise tatbikatlar yapılıyor, ama çoğu zaman formalite icabı. Çocuklar bunu ciddiye almıyor, öğretmenler de yeterince bilinçli değil. Ortaokul ve lisede durum biraz daha iyi, ama yine de deprem mühendisliği, jeofizik gibi konulara giriş yapılmıyor. Üniversite seviyesinde ise, mühendislik fakültelerinde jeofizik veya inşaat mühendisliği bölümlerinde depremle ilgili dersler var, ama bu dersler genelde teknik ve uzmanlaşmış. Toplumun geneline hitap eden bir deprem farkındalığı eğitimi yok. Yetişkin eğitimi konusunda ise durum daha vahim. AFAD’ın bazı bilinçlendirme kampanyaları var, ama bunlar genellikle afet sonrası yoğunlaşıyor. Sürekli bir eğitim sistemi yok. Eksiklerimizden biri, deprem farkındalığının sadece afet anına odaklanması. Oysa deprem öncesi hazırlık, yapı güvenliği, zemin etüdü gibi konulara da ağırlık verilmeli. Japonya’da olduğu gibi, toplumun her kesimine yönelik sürekli bir eğitim modeli geliştirilmeli. Mesela, mahalle bazında deprem eğitimleri, halka açık seminerler, interaktif uygulamalar yapılabilir. Ayrıca, sosyal medya ve teknolojiyi daha etkin kullanabiliriz. Çocuklar için oyunlaştırılmış deprem eğitim uygulamaları, yetişkinler için ise online kurslar düzenlenebilir. Özetle, eğitim sistemimiz deprem farkındalığı konusunda daha bütüncül, uygulamalı ve sürekli bir yaklaşım benimsemeli. Bu konuda Japonya ve Şili gibi ülkeleri örnek alabiliriz.

📺 Deprem Farkındalığında Eğitim Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Ayşe K. - 23/09/2025 13:15

Oyunlaştırılmış eğitim uygulamaları çocuklar için çok etkili olabilir!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, ikinci soruya geçiyorum. Deprem bir afet midir? Depremi afete dönüştüren unsurlar nelerdir? Japonya örneğini çokça veriyorsunuz, bu bağlamda Türkiye’deki eksikliklerimiz nelerdir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Deprem bir afet değil, bir rahmettir. Deprem bize yerkürenin iç yapısını anlamamızı sağlayan bir doğa olayıdır. Ay’da, Mars’ta depremler bu amaçla inceleniyor. Japonya’da depremle yaşama kültürü var. Safranbolu’daki eski yapılar yüzyıllardır ayakta, ama Türkiye’de modern yapılar yıkılıyor. Neden? Çünkü malzeme kalitesi düşük, tasarım hatalı, jeofizik mühendisliği kullanılmıyor, denetim eksik. Depremin afete dönüşmesi, zayıf zemin koşullarından ve denetimsizlikten kaynaklanıyor. Japonya’da 1995 Kobe depreminden sonra yapı yönetmelikleri değişti, sismik izolasyon zorunlu hale geldi. Türkiye’de de bu yapılmalı. Sağlam mühendislik, doğru tasarım ve ustalıkla bu sorunlar çözülebilir. Japonya’da her binanın zemin etüdü yapılıyor, mikro bölgeleme haritaları var. Bizde ise zemin etüdü çoğu zaman formalite. 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde gördük, Hatay’da binalar zayıf zemin üzerine yapıldı, denetim yapılmadı, sonuç felaket oldu. Türkiye’de eksikliklerimiz şunlar: Bir, jeofizik mühendisliği yeterince kullanılmıyor. İki, yapı denetimi yetersiz. Üç, halkın bilinç seviyesi düşük. Dört, yönetmelikler var ama uygulanmıyor. Japonya’da halk deprem anında ne yapacağını biliyor, bizde ise panik var. Eğitimle, denetimle ve teknolojiyle bu sorunları çözebiliriz. Mesela, sismik izolasyon teknolojisi Türkiye’de yaygınlaşmalı. Ayrıca, belediyeler zemin etüdü ve mikro bölgeleme haritalarını zorunlu kılmalı. Japonya’da her mahallede deprem eğitim merkezleri var, bizde de bu tür merkezler kurulmalı. Özetle, deprem afete dönüşüyorsa, bu bizim hatamız. Doğru mühendislik, eğitim ve denetimle depremle yaşamayı öğrenebiliriz.

Yorumlar

Mehmet T. - 23/09/2025 14:00

Japonya’daki sismik izolasyon teknolojisi Türkiye’de yaygınlaşmalı!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, depremle başa çıkma yöntemleri nelerdir? Bireysel ve toplumsal olarak neler yapmalıyız? Özellikle deprem anında ve öncesinde alınabilecek önlemler nelerdir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Depremle başa çıkma, üç aşamada ele alınmalı: öncesi, sırası ve sonrası. Deprem öncesinde en önemli adım, yapı güvenliği. Binalarımızın zemin etüdü yapılmış, depreme dayanıklı olduğundan emin olmalıyız. Japonya’da her binanın zemin etüdü zorunlu, bizde de bu kültür yerleşmeli. İkincisi, deprem çantası hazırlamak. İçinde su, yiyecek, ilk yardım kiti, el feneri, battaniye gibi temel ihtiyaçlar olmalı. Üçüncüsü, aile bireyleriyle bir acil durum planı yapmak. Nerede buluşulacak, kiminle iletişime geçilecek, bunlar önceden belirlenmeli. Deprem anında ise panik yapmamak çok önemli. Japonya’da çocuklar bunu ilkokuldan öğreniyor. ‘Çök, kapan, tutun’ kuralı uygulanmalı. Yani masa altına girin, başınızı koruyun ve sağlam bir eşyaya tutunun. Asansör kullanılmamalı, merdivenlerden kaçılmamalı. Deprem sonrasında ise artçı sarsıntılara dikkat edilmeli, hasarlı binalara girilmemeli. Toplumsal olarak, AFAD’ın koordinasyonunda mahalle bazlı kurtarma ekipleri kurulmalı. Japonya’da her mahallede gönüllü ekipler var, bizde de bu olmalı. Belediyeler, deprem öncesi risk haritalarını halkla paylaşmalı. Mesela, mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalı, hangi bölgeler riskli, halk bilmeli. Eğitim de çok önemli. Okullarda, iş yerlerinde düzenli tatbikatlar yapılmalı. Bizde tatbikatlar genelde formalite, ama bunu ciddiye almalıyız. Özetle, bireysel olarak hazırlıklı olmalı, toplumsal olarak organize hareket etmeliyiz. Japonya ve Şili örnek alınabilir.

📺 Depremle Başa Çıkma Yöntemleri Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Zeynep Ç. - 23/09/2025 14:30

Mahalle bazlı gönüllü kurtarma ekipleri çok önemli!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, yeni bir ev alırken veya kiralık ev seçerken zemin sağlığı açısından nelere dikkat etmeliyiz? Zemin etüdü nasıl yapılır, nelere bakılır?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Zemin sağlığı, deprem güvenliği için en kritik unsurlardan biri. Ev alırken veya kiralarken önce bölgenin deprem risk haritasını inceleyin, AFAD’ın haritaları var. Zemin etüdü yapılmış mı, bunu sorgulayın. Zemin etüdü, jeofizik ve jeoloji mühendisleri tarafından yapılır. Sismik dalgalarla zeminin yapısı analiz edilir, sıvılaşma riski, fay hattı yakınlığı, zemin dayanımı ölçülür. Örneğin, 6 Şubat depreminde Hatay’da sıvılaşma yüzünden binalar devrildi. Zemin etüdü raporu, binanın projesiyle uyumlu olmalı. Eğer rapor yoksa veya eksikse, o evden uzak durun. Belediyelerden mikro bölgeleme haritalarını isteyebilirsiniz, ama Türkiye’de bu haritalar her yerde yok. Japonya’da her mahallenin zemin haritası halka açık. Bizde de bu olmalı. Ayrıca, evin çevresine bakın: Dere yatağı, alüvyon zemin, dolgu alanları risklidir. Sert kaya zeminler daha güvenlidir. Ev almadan önce bir jeofizik mühendisine danışın, raporları inceletin. Müteahhidin verdiği bilgilere körü körüne güvenmeyin. Özetle, zemin etüdü, deprem güvenliğinin temel taşıdır. Bunu ihmal etmeyin.

📺 Yeni Ev veya Kiralık Ev Seçiminde Zemin Sağlığı Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Ali R. - 23/09/2025 15:00

Zemin etüdü raporları dijital platformlarda halka açık olmalı!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, Türkiye’de bu kadar jeofizik, jeoloji ve mimarlık fakülteleri varken, neden deprem kayıpları hala çok yüksek? Bu konuda neler eksik, neler yapılmalı?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Bu çok önemli bir soru. Evet, Türkiye’de jeofizik, jeoloji ve mimarlık fakülteleri var, ama sorun uygulama ve koordinasyonda. Birincisi, bu disiplinler arasında yeterince işbirliği yok. Jeofizikçiler zemin etüdü yapıyor, ama bu bilgiler inşaat mühendislerine veya mimarlara tam ulaşmıyor. İkincisi, eğitimlerimiz teorik ağırlıklı. Öğrenciler deprem mühendisliği, sismik tasarım gibi konularda yeterli pratik deneyim kazanmıyor. Üçüncüsü, denetim eksik. 6 Şubat depreminde gördük, binalar projeye uygun yapılmamış, malzemeden çalınmış. Dördüncüsü, mezunlarımız sahada yeterince etkili değil. Jeofizik mühendisleri zemin etüdü yapıyor, ama belediyeler bu raporları ciddiye almıyor. Beşincisi, halkın bilinç seviyesi düşük. Üniversiteler sadece öğrenci eğitmiyor, toplumu da bilinçlendirmeli. Japonya’da üniversiteler halk eğitimine katkı sağlıyor, bizde bu eksik. Çözüm önerilerim şunlar: Üniversiteler arasında disiplinlerarası projeler artırılmalı. Örneğin, jeofizik ve inşaat mühendisliği bölümleri ortak projeler yapmalı. İkincisi, uygulamalı eğitim artırılmalı. Üçüncüsü, mezunların sahada daha aktif olması için meslek odaları devreye girmeli. Dördüncüsü, belediyeler ve devlet denetimi sıkılaştırmalı. Son olarak, üniversiteler halka yönelik deprem farkındalık programları düzenlemeli. Özetle, akademik bilgi var, ama bunu sahaya ve topluma yansıtamıyoruz.

Yorumlar

Fatma S. - 23/09/2025 15:30

Disiplinlerarası projeler üniversitelerde zorunlu olmalı!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, bir de yapay depremler meselesi var. Özellikle HAARP tartışmaları çok konuşuluyor. Depremler yapay olarak tetiklenebilir mi? Bu konuda neler söylersiniz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: HAARP konusu, bilimsel bir temelden çok komplo teorilerine dayanıyor. HAARP, Alaska’da iyonosfer araştırmaları için kurulmuş bir tesis. Elektromanyetik dalgalarla iyonosferi inceliyor, ama deprem tetikleme gücü yok. Depremler, yerkabuğundaki tektonik hareketlerden kaynaklanır. Bu, milyarlarca tonluk enerji demek. HAARP’ın böyle bir enerjiyi üretmesi imkansız. Ancak, insan faaliyetleri deprem tetikleyebilir. Mesela, barajlar, maden patlatmaları, petrol ve gaz çıkarma gibi faaliyetler küçük ölçekli sarsıntılara neden olabilir. Bunlar genelde 3-4 büyüklüğünde mikro depremler. 6 Şubat gibi büyük depremlerin yapay olarak tetiklenmesi mümkün değil. Bilimsel olarak elimizde böyle bir teknoloji yok. HAARP tartışmaları, halkın bilimsel bilgiye erişim eksikliğinden besleniyor. Japonya’da halk, bu tür komplo teorilerine rağbet etmiyor, çünkü bilimsel eğitim güçlü. Bizde de halkı bilinçlendirmeliyiz. Sosyal medya bu tür yanlış bilgileri yayıyor, bu yüzden üniversiteler ve bilim insanları daha aktif olmalı, doğru bilgiyi halka ulaştırmalı. Özetle, HAARP deprem yaratmaz, ama küçük ölçekli insan kaynaklı sarsıntılar mümkün. Bunları büyük depremlerle karıştırmamalıyız.

Yorumlar

Can B. - 23/09/2025 16:00

Bilim insanları sosyal medyada daha aktif olmalı, kısa videolarla bu tür söylentileri çürütebilir!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, mevcut binalarımızı depreme karşı nasıl güçlendirebiliriz? Bu konuda neler yapılabilir, bireyler ve devlet ne yapmalı?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Binaları güçlendirmek, deprem güvenliği için çok önemli. Öncelikle, binanızın depreme dayanıklılık durumunu öğrenmelisiniz. Bunun için bir inşaat mühendisine veya jeofizik mühendisine danışın. Binanın projesi ve zemin etüdü kontrol edilmeli. Güçlendirme, binanın taşıyıcı sistemine müdahale etmeyi gerektirir. Örneğin, kolon ve kirişlere çelik sargılar eklenebilir, betonarme duvarlar güçlendirilebilir. Japonya’da sismik izolasyon sistemi yaygın; bina temeline özel yaylar yerleştiriliyor, bu deprem enerjisini sönümlüyor. Türkiye’de bu pahalı, ama eski binalar için karbon fiber kaplama veya ek taşıyıcı kolonlar kullanılabilir. Maliyet, binanın durumuna göre değişir, ama yeni bina yapmaktan genelde daha ucuzdur. Devlet, güçlendirme için teşvikler sunmalı; düşük faizli krediler, vergi indirimleri gibi. 6 Şubat depreminde gördük, güçlendirilmemiş binalar büyük kayıplara neden oldu. Bireyler olarak, binanızın yaşını, yapı kalitesini ve zemin durumunu sorgulayın. Belediyeler, riskli binaları tespit edip güçlendirme zorunluluğu getirmeli. Japonya’da eski binalar düzenli olarak kontrol edilir, bizde de bu sistem kurulmalı. Özetle, güçlendirme teknik olarak mümkün, ama uzman denetimi ve devlet desteği şart.

📺 Binalarımızı Nasıl Güçlendirebiliriz? Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Emre K. - 23/09/2025 16:30

Devlet düşük faizli krediler sunarsa, güçlendirme daha yaygınlaşır!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, bir binanın yapı denetiminden geçip geçmediğini nasıl anlarız? Vatandaş olarak nelere dikkat etmeliyiz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Bir binanın yapı denetiminden geçip geçmediğini anlamak için birkaç adım izlenmeli. İlk olarak, binanın ruhsatını ve yapı kullanım izin belgesini kontrol edin. Bunlar belediyeden alınabilir. İkincisi, yapı denetim firmasının raporlarını isteyin. Türkiye’de 2001’den beri yapı denetimi zorunlu, ama bazı firmalar sadece kâğıt üzerinde denetim yapıyor. 6 Şubat depreminde bunu gördük, bazı binalar denetimden geçti denmesine rağmen yıkıldı. Üçüncüsü, binanın projesine uygun inşa edilip edilmediğini bir inşaat mühendisine inceletin. Beton kalitesi, demir donatı sayısı, zemin etüdü uyumluluğu kontrol edilmeli. Dördüncüsü, belediyeden binanın zemin etüdü raporunu talep edin. Eğer rapor yoksa veya eksikse, riskli olabilir. Ayrıca, binanın yaşına bakın; 1999 öncesi binalar eski yönetmeliklere göre yapıldı, riskli olabilir. Japonya’da her binanın denetim geçmişi halka açık, bizde de bu sistem olmalı. Vatandaş olarak, müteahhidin veya emlakçının sözüne güvenmeyin, belgeleri inceletin. Özetle, ruhsat, yapı kullanım izni, denetim raporları ve uzman görüşü alın.

Yorumlar

Selin A. - 23/09/2025 17:00

Belediyeler denetim raporlarını online bir portalda paylaşmalı!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, İstanbul ve diğer bölgelerdeki deprem riski hakkında neler söylersiniz? Özellikle İstanbul için ne gibi önlemler alınmalı?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde, yüksek deprem riski taşıyor. 1999 Gölcük depremi sonrası risk daha da ciddiye alındı. Bilimsel çalışmalar, 7 büyüklüğünde bir depremin İstanbul’da 30-50 yıl içinde olabileceğini gösteriyor. İstanbul’un zemin yapısı karmaşık; Avrupa yakasında Haliç çevresi, Asya yakasında Kadıköy civarı riskli. Mikro bölgeleme haritaları var, ama halka yeterince ulaşmıyor. Diğer bölgelerde, Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay gibi yerler 6 Şubat’ta büyük zarar gördü. Ege Bölgesi’nde İzmir, Manisa, Aydın da riskli. Önlemler için, İstanbul’da eski binalar acilen güçlendirilmeli veya yenilenmeli. 1999 öncesi binalar büyük risk taşıyor. Belediyeler, riskli bölgeleri halka açık şekilde paylaşmalı. Deprem çantası, acil durum planları ve tatbikatlar yaygınlaşmalı. Japonya’da her mahallede deprem eğitim merkezleri var, İstanbul’da da bu olmalı. AFAD ve belediyeler koordineli çalışmalı, zemin etüdü zorunlu olmalı. Halk, fay hatlarından uzak alanları tercih etmeli. Özetle, İstanbul için acil güçlendirme, eğitim ve şeffaf bilgilendirme şart.

📺 İstanbul ve Diğer Bölgelerde Deprem Riski Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Murat Y. - 23/09/2025 17:30

Mikro bölgeleme haritaları halka açık bir mobil uygulamada yayınlanmalı!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, deprem anında eşyaların sabitlenmesi neden önemli? Evde hangi eşyaları nasıl sabitlemeliyiz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Deprem anında eşyaların devrilmesi, yaralanmaların ve ölümlerin önemli bir nedeni. 1999 depreminde birçok kişi düşen eşyalar yüzünden yaralandı. Özellikle dolaplar, televizyonlar, kitaplıklar riskli. Japonya’da eşya sabitleme kültürü çok yaygın. Mesela, dolapları duvara L şeklinde braketlerle vidalıyorlar. Televizyonlar için kayışlar kullanılıyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ağır eşyalar yere sabitlenmeli. Çocuk odalarında yüksek raflar kullanılmamalı. Kitaplıkların üstüne ağır eşyalar konmamalı, çünkü depremde düşebilir. Sabitleme için yapı marketlerde uygun fiyatlı malzemeler var. Ayrıca, cam eşyaları düşük raflarda tutun, kırılacak eşyaları plastik kaplara koyun. Deprem çantanızda düdük ve el feneri olsun, çünkü eşyalar devrilirse mahsur kalabilirsiniz. Japonya’da her evde sabitleme kiti var, bizde de bu alışkanlık yerleşmeli. Özetle, eşya sabitleme basit ama hayat kurtarır. Herkes evinde bunu yapmalı.

📺 Eşyaların Sabitlenmesi Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Esra D. - 23/09/2025 18:00

Eşya sabitleme için ücretsiz atölyeler düzenlenmeli!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, Japonya ve Kanada gibi ülkeler depremle nasıl başa çıkıyor? Onlardan neler öğrenebiliriz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Japonya ve Kanada, depremle yaşama kültürünü başarıyla uygulayan ülkeler. Japonya’da her şeyden önce eğitim var. Çocuklar ilkokuldan itibaren deprem tatbikatlarına katılıyor, deprem çantası hazırlıyor. Her mahallede deprem eğitim merkezleri var. Binalar sismik izolasyonla inşa ediliyor, 1995 Kobe depreminden sonra yönetmelikler sıkılaştırıldı. Japonya’da mikro bölgeleme haritaları halka açık, herkes evinin riskini biliyor. Kanada’da, özellikle Vancouver gibi bölgelerde, deprem yönetmelikleri çok katı. Binalar düzenli denetleniyor, güçlendirme zorunlu. Kanada’da halk, deprem anında ne yapacağını biliyor, çünkü sürekli eğitim var. Her iki ülkede de devlet, belediyeler ve halk koordineli çalışıyor. Türkiye için önerilerim: Bir, Japonya gibi her mahallede deprem eğitim merkezleri kurulmalı. İki, Kanada gibi düzenli bina denetimleri yapılmalı. Üç, mikro bölgeleme haritaları halka açık olmalı. Dört, sismik izolasyon teknolojisi teşvik edilmeli. Beş, halk eğitimi artırılmalı. 6 Şubat depremi bize şunu gösterdi: Hazırlıksızız. Japonya ve Kanada’dan bu disiplini öğrenmeliyiz.

📺 Japonya ve Kanada Örnekleri Videosu

Daha fazla video için YouTube kanalımıza göz atın!

Yorumlar

Ahmet S. - 23/09/2025 18:30

Japonya’daki gibi mahalle bazlı eğitim merkezleri şart!

Sunucu (Doç. Dr. Nuran Çetin): Hocam, aynı bölgede yan yana binalardan bazıları depremde yıkılıyor, bazıları ayakta kalıyor. Bunun nedeni nedir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Yan yana binalardan bazılarının yıkılıp bazılarının ayakta kalmasının birkaç nedeni var. Birincisi, zemin koşulları. Aynı sokakta zemin yapısı değişebilir. Örneğin, 6 Şubat depreminde Hatay’da bazı binalar sıvılaşma yüzünden çöktü, diğerleri sağlam zeminde olduğu için ayakta kaldı. İkincisi, bina tasarımı ve inşaat kalitesi. Projeye uygun yapılmayan binalar, kötü malzeme veya eksik demir donatı yüzünden yıkılır. Üçüncüsü, bina yaşı. 1999 öncesi binalar eski yönetmeliklere göre yapıldı, genelde dayanıksız. Dördüncüsü, bakım ve güçlendirme. Güçlendirilmiş binalar daha dayanıklı. Japonya’da bu farkı görüyorsunuz; aynı sokakta eski bina yıkılır, yeni bina ayakta kalır. Beşincisi, rezonans etkisi. Deprem dalgaları, binanın yüksekliği ve zeminle uyumuna göre farklı etkiler. Uzun binalar kısa dalgalarda, kısa binalar uzun dalgalarda daha çok sallanır. Türkiye’de bu analizi yapacak mikro bölgeleme eksik. Çözüm, zemin etüdü ve bina denetimlerini artırmak. Özetle, zemin, tasarım, malzeme ve denetim farkı bu sonucu doğuruyor.

Yorumlar

Berna T. - 23/09/2025 19:00

Mikro bölgeleme ve rezonans analizleri zorunlu olmalı!

© 2025 Medeniyet Araştırmaları ve Değerler Eğitimi Merkezi. Tüm hakları saklıdır.

Comments