'Gezelim görelim, görelim öğrenelim' hedefini gerçekleştiren insan sayısının artması, hem ülkemizde hem de dünyada insanlar arasındaki paylaşımı ve birleştirici gücü yükseltecektir. 'Çok gezen mi çok okuyan mı?' sorusu yıllardır tartışılan bir konudur, ancak seyahatin içerisinde okuma, yaşama ve keşfetme fırsatları bulunmaktadır. Çok gezen ülkelerin, farklı kültürleri özümsemeleri, yeni motivasyonlarla ve taze umutlarla ülkelerine dönerek bu deneyimleri paylaşmaları mümkündür. Gezgin olma yolunda ilerleyelim ve gezgin ruhumuzu besleyelim.
Türkiye'de İstanbul dışında en çok zaman geçirdiğim ikinci şehir Çanakkale oldu. Bu yıl, Çanakkale'ye çok yakın bir köyü ziyaret etme şansım oldu. Tepe üzerinde bulunan bu köyde harika taş evler yapılmıştı. Normal bir günde arabayla çıkmak oldukça zorlayıcıydı, çünkü yol dar ve virajlıydı. Bu köyde yaşayan insanların, kış aylarında düz araziyle olan bağlantılarını keserek yüksek tepelerden aşağıya bakarak yaşadıklarını tahmin ediyorum. Köyün yanında bir GeoPark bulunuyor, ancak bu sefer gezecek vaktim olmadı. Tepe bölgelerinde yaşam, depreme dayanıklı zeminleri ve üzerlerine inşa edilen evleriyle depreme karşı dirençli yapı örneklerini temsil ediyor. Geçmişteki insanlar, yaşanabilir yerleri çok iyi seçmişler. Denizin kenarında düz ve zayıf bölgeleri değil, yüksek ve dik alanları tercih ederek yaşamışlar!
Yıllar sonra ailemle ilk defa Türkiye'nin Balıkesir Altınoluk ilçesinde bir tatil yapmak benim için iyi bir deneyim oldu. Konakladığımız tatil tesisi aile oteli konseptindeydi ve alkolsüz bir ortama sahipti. Denize çok yakın bir konumdaydı. Ailemle birlikte keyifli ve kaliteli bir zaman geçirdik. Tesiste konaklayanların bir kısmı yurt dışından gelen konuklardı ve farklı insanları kısa sürede tanıma fırsatımız oldu.
Tatil boyunca, yemeklerin servis edildiği bölümde Araf Suresi Ayet 31'de ifade edilen "Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez." uyarısı dikkat çekici bir kutsal referanstı. İsraf etmeden yemek kültürü önemlidir ve israfa karşı mücadele evrensel bir ilkedir.
Hayatım boyunca israf etme kültürünü, sadece ihtiyacım kadarını yemek veya almak şeklinde anlamlandırdım. Ancak yıllar sonra aşırı kilo sorunu yaşamaya başladıktan sonra, bir diyetisyenden destek almam gerektiğini fark ettim. İhtiyacımız kadar yemek düşüncesinin daha doğru olduğu farkındalığım gelişti.
Her şey dahil tatil kültürü, yüksek farkındalığa sahip insanlarda bile değer aşınmasına neden olabiliyor. Bu nedenle tatil süreçlerinde hizmet sunan turizm sektöründe israfla mücadele için düzenlemeler yapılması iyi olabilir.
Yurt dışında en az 10 yıl yaşamış bir birey olarak, sınırsız ikramın sadece Türkiye'de gördüğüm bir durum olduğunu söyleyebilirim. Diğer ülkelerde sınırsızlık kavramı vardır, ancak sunulan ürünler sınırlı tutularak bu sağlanır.
Tatil sürecinde denize ve havuza girmenin yanı sıra 'animasyon etkinlikleri' oldukça faydalı oluyor ve farklı ülkelerden veya şehirlerden gelen kişiler arasında sosyalleşmeyi sağlıyor. Bu etkinliklerde uluslararası spor kültürü öğretiliyor ve evrensel oyunlar uygulanarak öğrenme deneyimi yaşanıyor. Aşağıdaki videoda paylaşılan DART oyununu ilk kez puanlı ve müsabaka kurallarıyla oynadım ve hemen hemen her gün bu oyunla vakit geçirdim. İlk gün birinci oldum ve sonraki günlerde birinci olamasam da ailemle beraber oynamaya başladık. Eşim iki kez birinci oldu. Bu sayede ailece uluslararası bir oyunun oyuncuları haline geldik. Sporun birleştirici gücünün ne kadar önemli olduğunu fark ettik.
"Gülle atma oyunu var, katılır mısınız?" diye teklif edildiğinde, lise öğrencisiyken Beden Eğitimi dersinde Salih hocamızın bize öğrettiği 'Gülle atma tekniği' aklıma geldi ve bu eski günleri hatırlamak ilginç geldi. Ancak, oyunun aslında adı 'Bocce' idi ve bu oyunda merkeze yerleştirilen bir cisme en yakın olan oyuncu puan alıyordu. Cisme isabet ettiren oyuncu ise daha yüksek puan alıyordu. Gerçekten ilginç bir oyundu. En güzel yanı, sporun birleştirici gücüyle birlikte yıllar sonra 'tatlı rekabet ortamını' yeniden yaşayabilmek ve uluslararası bir oyunu öğrenmek oldu.
Plaj voleybolu oynamak benim için keyifli bir deneyim oldu. Yıllar önce iyi servis atabildiğimi ve orta düzeyde gelen topları karşılayabildiğimi fark ettim. Plaj voleybolu sayesinde servislerim giderek gelişti ve rakip takım da "ortaya atalım" diye söylemeye başladı. Servislerimle sayı kazanmak beni mutlu etti. Uçarak atlayarak gelen topları karşılamak gibi hareketlerle kendime olan güvenim arttı. Plaj voleybolu, farklı yaş gruplarından insanlarla tanışmamı sağladı ve tatil sürecinde sosyal iletişimi geliştirmeme fırsat verdi. Servis atışlarım rekabeti artırdığı için takım arkadaşlarım tarafından tebrik edildi ve rakiplerim tarafından rekabet seviyesine olumlu katkı sağladığım için teşekkür aldım.
Genel olarak, güçlü rakiplerle karşılaşmayı tercih ettim, ancak servis atarken zayıf bölgelere isabet ettirme stratejisini kullandım. Bazı zamanlarda kazandığım sayılar maçı kazanmamı sağladı. Sporun birleştirici gücü gerçekten harikaydı.
Tatilimiz sona erdi ve dönüş yolunda ziyaret etmemiz gereken bir köyümüz vardı. Köye vardığımda telefonumu, ayrıldığım tesiste unuttuğumu fark ettim ve bu yüzden fazla fotoğraf çekme şansım olmadı. Ancak Yeşilyurt köyü muhteşem görünüyordu. Cuma günü olduğu için ve hava oldukça sıcak olduğu için fazla gezme imkanım olmadı, ancak köy meydanı harikaydı. Köydeki planlama ve taş yapılarında estetik dokuyu görünce, "işte aradığım köy" düşüncesi geçti aklımdan. Tamamen turistik bir hale dönüşmüş bu köylerde yaşamak ve mekan sahibi olmak kesinlikle kolay değil gibi görünüyor.
Sonuç olarak, sporun birleştirici gücünü destekleyen tatiller oldukça faydalı olabilir. Kazandığım deneyim benim için çok değerliydi ve uluslararası spor kültürünü yaşayarak tatlı bir rekabet ortamına katılmak büyük bir fırsattı. Tatil sürecinde köylere uğramak da çok olumlu bir etki yarattı. "Kökü mazide olan bir atiyiz" sözüne atıfta bulunarak, gelecekteki insan doğasına uygun yeni köyleri tasarlarken, eski köylere bakarak ilerlemek önemlidir. Deprem güvenliği yüksek ve jeofiziksel olarak dirençli alanlar üzerinde inşa edilen "Deprem Kalkanı Köyleri"ne olan ihtiyacımız oldukça büyük.
No comments:
Post a Comment