Thursday, November 7, 2024

The Legacy and Academic Vision of Professor Nazif Gürdoğan: The Wall-less University and New Directions in Digital Education


The Islamization of Knowledge (IoK) framework has emerged as a pivotal approach within the Muslim world, addressing the urgent need to harmonize modern scientific knowledge with Islamic teachings. This framework seeks to revisit ancient sources and embed them within contemporary science discourse, ensuring the continuity and preservation of knowledge that resonates with Islamic values (Al-Faruqi, 1982). Such holistic integration is crucial for addressing the unique challenges of knowledge transfer faced by the Muslim world today.

Challenges in Knowledge Transfer
A significant challenge in the Islamic world is an educational landscape often characterized by a closed mindset towards new learning. This has resulted in considerable gaps in scientific literacy and innovation (Gürdoğan, 2011). With a population exceeding two billion across 57 countries, economic disparities are stark; collectively, the Muslim world produces less than half of Germany’s national income despite having over 25 times its population (UNESCO, 2023). This disparity underscores not only economic challenges but also the pressing need for effective knowledge transfer mechanisms to empower communities.

Innovations in Educational Models
Recent years have seen significant advancements in rethinking traditional educational approaches. Gürdoğan’s concept of a "university without walls" has gained prominence, particularly in light of shifts brought about by the COVID-19 pandemic. This model integrates face-to-face and online learning, fostering a hybrid educational environment that dismantles geographic and institutional barriers (Gürdoğan, 2011). By utilizing live webinars and remote learning tools, students can engage in a "kare dünya" (square world) approach, where learning transcends physical borders and promotes global collaboration.

Impact of Technology on Education
In his book Teknolojinin Ötesi (2011), Gürdoğan examines the implications of technology on education and society. He advocates for a critical approach to technological integration in learning environments, emphasizing that technology should enhance educational outcomes rather than dictate them. This perspective encourages educators to thoughtfully incorporate technology into their teaching practices, ensuring that it serves as a tool for empowerment rather than a replacement for traditional learning methods.

Impact of the Pandemic on Education
The pandemic has accelerated the transition towards remote learning, prompting a reevaluation of traditional educational structures. Many universities adapted by increasing their reliance on webinars and online platforms, creating flexible learning environments that cater to diverse student needs (Maiwada, 2023). This shift has proven essential for enabling students to develop networks across borders, enhancing cultural exchange and collaboration while ultimately strengthening educational foundations within the Muslim world.

The Role of Educators in Shaping the Future
Educators play a critical role in this evolving landscape by blending experiences from both private sector and academic realms. This combination of expertise allows them to impart managerial insights that contribute to more dynamic and relevant educational practices. According to Gürdoğan (2011), educators act as bridges between traditional knowledge systems and the demands of a modern, globalized workforce, nurturing a generation that values both Islamic principles and scientific inquiry.

Future Vision: A Hybrid University
The "university without walls" symbolizes a forward-looking vision that places skilled individuals at the core of academia and professional life. By integrating hybrid education models, it emphasizes a commitment to continuous learning, accessibility, and adaptability. This vision highlights the importance of empowering students with both theoretical knowledge and practical skills necessary to tackle the multifaceted challenges facing the Muslim world today (Gürdoğan, 2011).

Conclusion
The Islamization of Knowledge, as advocated by scholars like Gürdoğan, represents a pathway to bridging tradition and modernity in education. As educational models evolve to prioritize inclusivity and adaptability, there exists a significant opportunity for the Muslim world to advance intellectually and economically. This approach addresses immediate educational needs while promoting a sustainable development model informed by both scientific principles and Islamic values.

References
Al-Faruqi, I. R. (1982). Islamization of Knowledge: General Principles and Work Plan. International Institute of Islamic Thought.
Gürdoğan, E. N. (2011). Teknolojinin Ötesi. İz Yayıncılık.
UNESCO. (2023). Global Education Monitoring Report. Retrieved from UNESCO.
Maiwada, D. A. (2023). Islamization of Knowledge: Background and Scope. American Journal of Islamic Social Sciences, 14(2), 276-282.


Müslüman Dünyasında Eğitimi ve Bilgiyi Dönüştürmek: Ersin Nazif Gürdoğan’dan Öngörüler

Bilginin İslamileştirilmesi Çerçevesi (Islamization of Knowledge - IoK), modern bilimsel bilgiyi İslami öğretilerle uyumlu hale getirme ihtiyacına yanıt veren önemli bir yaklaşım olarak İslam dünyasında öne çıkmıştır. Bu çerçeve, kadim kaynakları yeniden inceleyerek çağdaş bilimsel söyleme entegre etmeyi ve İslami değerlere uygun bir bilgi sürekliliğini sağlamayı hedefler (Al-Faruqi, 1982). Bu bütüncül entegrasyon, İslam dünyasının bugün karşılaştığı bilgi transferi ile ilgili zorluklara çözüm getirmede kritik bir rol oynamaktadır.

Bilgi Transferindeki Zorluklar

İslam dünyasında en büyük zorluklardan biri, yeni öğrenmelere kapalı bir eğitim anlayışının yaygın olmasıdır. Bu durum, bilimsel okuryazarlık ve inovasyon açısından önemli eksiklikler doğurmuştur (Gürdoğan, 2011). 57 ülkede 2 milyarı aşan nüfusa rağmen, İslam dünyasının toplam milli gelirinin Almanya’nın milli gelirinin yarısından daha az olması, ekonomik açıdan büyük eşitsizlikleri gözler önüne sermektedir (UNESCO, 2023). Bu fark, sadece ekonomik sorunları değil, aynı zamanda toplumları güçlendirecek etkin bilgi transferi mekanizmalarına duyulan acil ihtiyacı da ortaya koymaktadır.

Eğitim Modellerindeki Yenilikler

Son yıllarda geleneksel eğitim yaklaşımlarını yeniden düşünmeye yönelik önemli adımlar atılmıştır. Gürdoğan’ın “duvarsız üniversite” konsepti, özellikle COVID-19 pandemisinin getirdiği değişimlerle birlikte ilgi görmüştür. Bu model, yüz yüze ve çevrimiçi eğitimi harmanlayarak coğrafi ve kurumsal engelleri ortadan kaldıran bir eğitim ortamı sunmaktadır (Gürdoğan, 2011). Canlı web seminerleri ve uzaktan öğrenme araçları ile öğrenciler, fiziki sınırları aşan ve küresel iş birliğini teşvik eden bir “kare dünya” yaklaşımıyla öğrenim görme imkânına kavuşmaktadır.

Teknolojinin Eğitime Etkisi

Gürdoğan, Teknolojinin Ötesi adlı kitabında (2011), teknolojinin eğitim ve toplum üzerindeki etkilerini inceler. Teknolojik entegrasyonun eleştirel bir yaklaşımla yapılması gerektiğini vurgulayan Gürdoğan, teknolojinin eğitim çıktılarının iyileştirilmesine katkıda bulunması gerektiğini, ancak geleneksel öğrenme yöntemlerinin yerini almaması gerektiğini savunur. Bu bakış açısı, eğitimcileri teknolojiyi dikkatlice entegre etmeye teşvik eder, böylece teknoloji, geleneksel öğrenmenin yerini almak yerine bir güçlendirme aracı olarak kullanılabilir.

Pandeminin Eğitim Üzerindeki Etkisi

Pandemi, uzaktan eğitime geçişi hızlandırmış ve geleneksel eğitim yapılarının yeniden gözden geçirilmesine yol açmıştır. Birçok üniversite, esnek öğrenme ortamları yaratmak amacıyla web seminerleri ve çevrimiçi platformlara olan bağımlılığını artırarak öğrencilerin çeşitli ihtiyaçlarına hitap eden sistemler geliştirmiştir (Maiwada, 2023). Bu geçiş, öğrencilerin sınır ötesi ağlar kurmasını kolaylaştırarak kültürel değişim ve iş birliğini artırmış, böylece İslam dünyasında eğitim temellerinin güçlenmesine katkıda bulunmuştur.

Eğitimcilerin Geleceği Şekillendirmedeki Rolü

Eğitimciler, hem özel sektör hem de akademik deneyimlerden beslenerek bu gelişen eğitim ortamında kritik bir rol oynar. Bu bilgi ve deneyim birleşimi, yönetimsel bakış açıları kazandırarak daha dinamik ve güncel eğitim uygulamalarına katkıda bulunur. Gürdoğan’a göre (2011), eğitimciler geleneksel bilgi sistemleri ile modern, küreselleşmiş iş gücünün talepleri arasında köprü görevi üstlenerek hem İslami değerleri hem de bilimsel sorgulamayı önemseyen bir nesil yetiştirmeye yardımcı olur.

Gelecek Vizyonu: Hibrit Üniversite

Duvarsız üniversite konsepti, akademi ve profesyonel yaşamın merkezine yetenekli bireyleri yerleştiren ileriye dönük bir vizyonu temsil eder. Hibrit eğitim modellerini entegre eden bu yaklaşım, sürekli öğrenmeye, erişilebilirliğe ve uyarlanabilirliğe olan bağlılığı vurgular. Bu vizyon, öğrencileri hem teorik bilgi hem de pratik becerilerle donatarak İslam dünyasının bugün karşı karşıya olduğu çok yönlü zorluklarla başa çıkmaya hazırlamayı hedeflemektedir (Gürdoğan, 2011).

Sonuç

Bilginin İslamileştirilmesi, Gürdoğan gibi akademisyenler tarafından savunulan bir yaklaşım olarak, eğitimde gelenek ile modernite arasında köprü kurmayı temsil eder. Eğitim modelleri kapsayıcılık ve uyarlanabilirliği ön planda tutacak şekilde evrilirken, İslam dünyasının entelektüel ve ekonomik olarak ilerlemesi için önemli bir fırsat ortaya çıkmaktadır. Bu yaklaşım, hem bilimsel prensiplerle hem de İslami değerlerle şekillenmiş sürdürülebilir bir kalkınma modeli sunarak acil eğitim ihtiyaçlarına yanıt vermektedir.

Karaca, Ö. (2024, 6 Ekim).
Nazif Gürdoğan Anma ve Anlama Programı [Fotoğraf].

Karaca, Ö. (2024, 6 Ekim).
Nazif Gürdoğan Anma ve Anlama Programı [Fotoğraf].

Karaca, Ö. (2024, 6 Ekim).
Nazif Gürdoğan Anma ve Anlama Programı [Fotoğraf].

Karaca, Ö. (2024, 6 Ekim).
Nazif Gürdoğan Anma ve Anlama Programı [Fotoğraf].

Nazif Gürdoğan Hoca'nın Mirası ve Akademik Vizyonu: Duvarsız Üniversite ve Dijital Eğitimde Yeni Yönler 

KONUŞMANIN TÜRKÇE DÖKÜMÜ

İslam İlimleri ve Toplumsal Değerler Üzerine 

Derinlemesine Bir Değerlendirme

Şaban Kızıldağ

Öncelikle, buradaki dostlara teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun, destekleriniz için sağ olun. Konuşmamızda önemli bir noktaya değinmiş bulunuyoruz. Esas mesele, kendi kaynaklarımızdan doğruyu bulmaya çalışırken İslami ilimlerle bilim arasındaki köprüleri kurmak. Bu konuda yıllar önce Nazif Hoca'nın Hüseyin Nasr ile özel bir ilişkisi vardı. Bilginin İslamileştirilmesi konusuna dikkat çekiyordu ve şunu ifade ediyordu: "Bizim kadim kaynaklarımızı popüler bilimle toplumla buluşturmak, bu bilgilere hayat vermek gerekiyor."

Kur’an’daki Değerler:

Bir iletişimci olarak benden Kur'an’da en çok hangi değerlere vurgu yapıldığını paylaşmam istendiğinde, adalet, sadakat, merhamet, sevgi, emniyet ve ehliyet gibi değerlere dikkat çekildiğini aktardım. Özellikle de ehliyete yani işi ehline vermek gerektiğine dikkat çektim. Bu değerlerin toplumda yaygınlaştırılması için çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

İslam Dünyasının Büyük Problemleri:

Ali Bazak Hocam da bu konuda katkıda bulunarak, bugün İslam dünyasının en büyük problemlerine dikkat çekti. 57 Müslüman ülke, yaklaşık 2 milyarlık nüfusa sahip olmasına rağmen, ekonomik üretim açısından Almanya'nın yarısını dahi üretemiyor. Almanya’nın geçen yılki milli geliri 4.5 trilyon dolar iken, 57 Müslüman ülkenin toplam milli geliri 7 - 7.5 trilyon dolar civarında.

Müslüman Dünyasının Üç Büyük Problemi:

  1. "Bana Ne" Belası: Televizyondan Filistin’de yaşanan acılara, dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanların sorunlarına kayıtsız kalıyoruz. Başka ülkelerdeki seçimlerle ilgilenirken, kendi toplumumuzdaki sorunlara "bana ne" diyerek uzak duruyoruz.

  2. "Ben Bilmem" Belası: Öğrenmeye kapalı bir toplum olduk. Bilgi edinmek için çaba sarf etmiyoruz. Eskiden, öğrenmek için büyük bir çaba sarf eder, ilim meclislerinde bulunurduk. Ancak bugün bu gayret eksik.

  3. "Bahane ve Mazeret" Belası: Toplumumuzda her konuda bir mazeretimiz var. Okumaktan yardımlaşmaya, düşünceden tartışmaya kadar her konuda bahane üretiyoruz. Bu mazeretler, bizi toplum olarak bir araya gelmekten alıkoyuyor.

Ali Osman Hocam bu konuda önemli katkılar yapacaktır. Devamında siz değerli katılımcıları tanımak da isterim. Tekrar hepinize teşekkürler.

Nazif Gürdoğan Hoca'nın Mirası ve Akademik Vizyonu: Duvarsız Üniversite ve Dijital Eğitimde Yeni Yönler

Ali Osman ÖNCEL

Değerli hocalarım, çok teşekkür ediyorum. Gerçekten büyük bir kayıp yaşadık. Nazif Gürdoğan Hoca, görünmeyen üniversitenin yazarı olarak tanınırdı. Sosyal medyada oldukça aktifti; yazılarını her gün 12'den önce yayımlardı. "Facebook benim için çok önemli" derdi. Facebook'ta adeta bir üniversite açmış gibiydi ve yazıları bizleri her gün beslerdi. Ancak böyle bir bilgi kaynağını kaybetmiş olduk.

Hocamızın Mirasını Devam Ettirmek:

Bizim yapmamız gereken şey, hocamızın iyi yönlerini alıp kendi özelliklerimizle harmanlamak ve bu mirası güçlendirmektir. Hocamızın bir sözü vardı: "40 kitap okumadan bir yazı yazılmaz." Günümüzde ise o kadar çok şey yaşanıyor ki, yaşananları bile düzgün bir şekilde aktarmak önemli bir dijital kayıt olarak karşımıza çıkıyor. Facebook hafızası, benim için geçmişte yazdıklarımı hatırlamak için değerli bir kaynak oldu; neler yaşamışım, neler görmüşüm, ne notlar almışım… Bu nedenle Facebook hafızasında kayıt bırakmamız önemli.

2010 yılından beri Facebook kullanıyorum. Facebook’taki anılar bana kaybettiğim hafızamı yeniliyor. Eğer geçmişte yazdıklarımızı bugün yazamaz duruma geldiysek şaşırmamak lazım; çünkü o dönemin konuşmaları ve yazıları şimdi bir değer olarak karşımıza çıkıyor.

Duvarsız Üniversite ve Kare Dünya:

2015 yılında, hocamız Mimar Mühendisler Grubu Derneği'nde "Kare Dünya ve Yeni Yön Arayışları" konulu bir seminer vermişti. Orada hocama bir soru sorduktan sonra, en büyük özelliklerinden biri olarak telefon numarasını verirdi. Tanıştığı insanlarla iletişimde kalmak için hep numarasını paylaşırdı. Sonrasında bir gün yolda yürürken telefonum çaldı, "Ben Nazif Gürdoğan," dedi. "Bizim bir grubumuz var, ayda bir toplanıyoruz; yetkin ve donanımlı insanlar bir araya geliyor," dediğinde çok heyecanlandım. Çünkü 30 yıldır üniversitede çalışan biri olarak, yetkin kişilerin bir araya gelmesi nadir görülen bir durumdu.

Nazif Hoca’nın en önemli vizyonlarından biri, Duvarsız Üniversite konsepti idi. O, görünmeyen üniversitenin temsilcisiydi. Bizler ise duvarların arasına sıkışmış akademisyenleriz ve maalesef mezunlar da rahatça iş bulamıyor. O nedenle, Duvarsız Üniversite kavramı onun mirasıdır. Pandemi sürecinde duvarlar yıkıldı, webinarlar başladı; bizler de bu hibrit eğitimle bu mirası sürdürmeliyiz.

Kare Dünya ve Dijital Eğitim:

Kare Dünya kavramı, Nazif Hoca’nın en çok üzerinde durduğu konulardan biriydi. O, dünyanın her yerinden insanların bir araya gelebildiği, bilgi paylaşımı yapılabilen bir dünya hayal ediyordu. Bugün dijital ortamda, dünyanın dört bir yanından insanlarla canlı yayınlar yapabiliyoruz, onlarla iletişime geçebiliyoruz. Nazif Hoca'nın “Duvarsız Üniversite” ideali, yüz yüze eğitimle dijital eğitimi birleştirerek hibrit bir modele dönüştü.

Veda Hutbesi ve Bıraktığı Miras:

Nazif Gürdoğan Hoca’nın Veda Hutbesi'nde geçenBurada olanlar burada olmayanlara dinlediklerini anlatsın” sözü beni çok etkiler. Bugün burada dinlediklerimi, öğrendiklerimi paylaşmak benim için bir görevdir. Nazif Hoca’nın bize bıraktığı bu vizyonu devam ettirmeli ve daha geniş kitlelere ulaştırmalıyız.

Mühendislik ve İş Dünyasında İzlediği Yollar:

Nazif Gürdoğan hocamızın hem mühendislik hem de işletme alanında bilgi birikimi vardı. Özel sektör deneyimi ile üniversitedeki bilgi ve tecrübesini birleştirdi. Bu kapsamda, üniversite ve iş dünyası buluşmalarında birçok şehir gezdik. Tabii ki bu tempolu çalışma nedeniyle evde bazı sıkıntılar da yaşandı. Eşim bana "Bizi ihmal ediyorsun, Nazif Hoca nereye derse oraya koşuyorsun" diyerek sitem ederdi.

Seyit Hüseyin Nasır’a Olan İlgi ve Çeviri Projeleri:

Seyit Hüseyin Nasır’a olan ilgisi çok fazlaydı. Seyit Hüseyin Nasır’ın kitaplarının Türkiye’de basılmasını duyunca heyecanlandı ve bana "Ali Osman, bu hocaya ödüller verelim" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi rektörünü arayıp durumu ilettik. En sonunda Ostim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erhan Yülek hocamız, Seyit Hüseyin Nasır’a bir ödül verdi. Gürdoğan Hoca bu durumdan çok memnun oldu ve "Hak ediyordu" diyerek sevincini dile getirdi.

Nazif Gürdoğan Hoca'nın son dönem projelerinden biri de İngilizce bir bilim tarihine dair, sekiz ciltlik bir eserin Türkçeleştirilmesi idi. Bu eserin çevirisi için IRICICA ile iletişime geçtim ve gereken çalışmaları yaptık. Bir diğer hoca da bu projeye sahip çıkınca Nazif Hoca rahatladı ve "Görevimizi yaptık" diyerek huzur buldu.

Değerler ve Alıntılar:

Hocamızın beni en çok etkileyen özelliklerinden biri de kendi değerlerimizi önemsemesiydi. Yazılarına genellikle Mesnevi’den veya Mukaddime’den birer alıntı eklerdi. Ben de hocanın bu mirasını devam ettirerek, yazılarımı yazdıktan sonra bu iki eserden alıntılar ekliyorum. Hoca, "Yunus gibi tüketmek, Sinan gibi üretmek" sözlerini sıkça kullanırdı.

İlk Davet ve Moderatörlük:

İlk kez beni Edirne'ye, Mimar Sinan’ın izinden gitmek üzere davet ettiğinde şöyle dedi: "Ali Osman, seni moderatör yaptık." Böylece her toplantıda moderatör olarak görev almaya başladım ve bu da hocamızın insanları yanında tutma tekniğiydi. Bir panel düzenlemenin önemli bir yönü de sağlam bir moderatör ve konuşmacı ekibine sahip olmaktır. Gürdoğan Hoca da bana bu konuyu öğretmiş oldu; böylece kendi markamı oluşturmamda bana yardımcı oldu.

Nazif Gürdoğan Hocamızın Mirası ve Öğretileri

Nazif Gürdoğan hocamızın öğretileri ve görüşleri bizlere büyük bir miras bıraktı. Kendisi, bilgi ve deneyimini paylaşmak için sosyal medyayı aktif kullanarak adeta "duvarsız bir üniversite" kurmuştu. Onun bu mirasını yaşatmak ve güçlendirmek, bizlere düşen en önemli görevlerden biridir.


Girişimcilik ve Proje Önerileri

Söz vermek istiyorum, arkadaş hocalarımıza da söz verelim, onları da dinleyelim. Benim konuşmam bitmiştir, dersiniz tabii. Genelde bizler, sorulmadan konuşmamayı tercih eden bir gelenekten geliriz, ancak hocamızın girişimcilik özelliği ve proje önerileri konusunda konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Mesela, Bursa ve diğer şehirlerde girişimcilik eğitimleri verelim diye bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bu tür projelerle, akademik dünyadan iş dünyasına daha yakın olmayı hedefliyoruz.


İş Dünyasıyla İletişim Kurmanın Önemi

MÜSİAD ile bu projeyi ilettik ve hocamızla birlikte müsaade alarak eğitimler vermek için dolaştık. Bizim kendimizi öne çıkarmamız gerekiyor, yoksa kimse gelip bizi bulmaz. Benim de böyle bir fırsatım oldu, hocam beni aramasaydı ben de onu bulmayacaktım. Yani iş dünyasıyla ilişki kurmak, kendi değerimizi tanıtmak çok önemli.


Takım Çalışmasının Gücü

Bir diğer önemli mesajım ise takım çalışması. Bir takım olmadan hiçbir şey yapmak mümkün değil. Takım olmanın zorlukları vardır ama unutmayın, tek başımıza bir şey başarmak çok zordur. Başarının sırrı, bir arada olmaktan geçiyor.


Singularity Üniversitesi Modeli ve Birlikte Güçlü Olmak

Geçen günlerde Amerika’daki Singularity Üniversitesi'ni örnek aldık. Burada 80 girişimci ve 20 akademisyen bir araya geliyor, bir hafta boyunca akademik unvanlarını bir kenara bırakıp, sadece birbirleriyle konuşuyorlar. Bizim Türkiye'de de böyle bir modelimiz olmalı. Bu şekilde bir arada olmak, birbirimizden daha fazla fayda sağlamamıza yardımcı olacaktır. "Birlikte olursak güçlüyüz, tek başımıza olduğumuzda gücümüz yok."


Yatılı Etkinliklerin Verimliliği

Bunlar dışında, Taraklı’da termal otelde yapılan yatılı etkinliklerden bahsetmek istiyorum. Bu tür etkinliklerdeki yatılı kalma fırsatları, hem verimlilik açısından hem de sürekli iletişimde kalarak birbirimizi daha iyi anlamamıza olanak tanıyor. Keşke ben de sürekli buraya gelip kalabilsem, 6 saatlik yolculuk önemli değil, çünkü burada olacağım ve hocamı dinleyeceğim.


Hafta Sonu MBA Programları Hayali

Bir diğer hayalim ise hafta sonu MBA programları. Hocamızın büyük projelerinden biri de bu ve bu projeyi gerçekleştiremedik. Ancak Sultan Hanım’ın da desteğiyle bu programı tekrar gündeme getirebiliriz. Taraklı’daki termal otelde bu projeyi tekrar hayata geçirebiliriz. Ankara'dan gelenler için kolay olur, hatta benim için de mesafe Ankara kadar. Sizlerle bu projeyi paylaşmak istiyorum.

Hocamın derslerine olan ilgisi ve heyecanı gerçekten çok etkileyici. Yaşına rağmen hala ders vermek için laptopunu açıp çalıştığını gördüm. Ders vermek için hiçbir zaman heyecanı azalmamış. "Herkesin vereceği bir bilgi vardır," diyor hocamız. Bizler de mütevazı olmamalıyız. Herkesin bir katkısı vardır ve bu katkıyı paylaşmak gerekir.

Son olarak şunu söylemek isterim: Birlikte güçlü olduğumuzu unutmayalım. Bizler bir takım olmalı ve birbirimizden öğrenerek yol almalı, başarıyı birlikte yakalamalıyız.

Yeter ki kendimizi davet ettirmeyelim. Son zamanlarda webinar burada, webinar şurada, ama sanmayın ki insanlar çağırıyor. İnsanlar "gelin, konuşun" diyor. O nedenle de bizim kendimizi davet ettirmemiz gerekiyor, davet beklemememiz lazım. Gitmek lazım, yani davete icabet etmek gerek. Bir davet gelsin, biz geliyoruz demek önemli. Bu yaklaşımı hocamdan gördüm. Teşekkür ediyorum hocama.

No comments:

Post a Comment