2020 Depremleri ve Deprem Gerçeği: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Röportaj

2020 Depremleri ve Deprem Gerçeği: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Röportaj

Deprem Gerçeği Kapak Resmi

Sunucu: 2020 yılının depremlerin yoğun yaşandığı bir yıl olduğunu idrak ediyoruz. Elazığ Sivrice, Van Başkale, Manisa Akhisar, Karlıova, Çankırı, Marmaris-Muğla... İki gün öncesinde de. Şimdi biraz bu deprem gerçeğini sizinle konuşmak istiyoruz. Nasıl yorumluyorsunuz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Ülkemizin daha sakin, daha emniyetli, deprem açısından günlere dönmesini diliyorum.

Düşünce Atölyesi: 2020’de yaşanan çok sayıdaki depremler toplumun deprem riskine bakışını nasıl değiştirdi? Halkın algısı ile bilim insanlarının uyarıları arasında kopukluk varsa bu kopukluk hangi iletişim stratejileriyle kapatılabilir? Okul müfredatı, yerel yönetimler ve medyanın koordineli bilgilendirmesi nasıl tasarlanmalı?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Dünyada deprem sayısı her geçen yıl artıyor mu?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Dünyada, bilim insanları arasında sıkça tartışılan bir soru: Deprem sayısı her geçen yıl artıyor mu? Bizim farkındalığımızın temelinde artan deprem istasyonu sayısı yatıyor. Ben doktora yaptığım zaman, Türkiye’deki istasyon sayısı yüz civarındaydı. Bugün ise binler seviyesine ulaştı. Bu nedenle küçük depremleri kaydedebiliyoruz ve bu, farkındalığımızı artırıyor. Küçük de olsa, hissetmesek de, derin olsa da, bu depremler bize bir uyarı sağlıyor. Aslında dünyada deprem sayısı artmıyor, ancak depremleri kaydeden teknolojik cihazlar çoğalıyor. Bu, ülkemizde kaydedilen deprem sayısını artırıyor ve bu güzel bir şey. Çünkü artık depremleri daha küçük ölçekte izliyoruz. Bu küçük depremler, büyük, yıkıcı depremler öncesinde bize hazırlanma ve farkındalık fırsatı veriyor.

Düşünce Atölyesi: Artan istasyon ağı küçük depremleri ne ölçüde ortaya çıkarıyor? Bu veriler erken uyarı ve risk haritalarına nasıl entegre edilmeli? Yerel halkın teknoloji kaynaklı veri algısı nasıl güçlendirilmeli?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Bilim insanları geçmiş deprem verilerine bakarak geleceğe yönelik yorumlar yapabiliyor. Şu anki bilgilerimizle depremin ne zaman, saat kaçta, hangi gün olacağını bilemiyoruz. Ama geçmiş dönemde yaşananlar ışık tutuyor mu?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Çok doğru. Geçmiş dönemde yaşanan büyük depremler, gelecekte de büyük depremlerin olacağı yerleri gösteriyor. 1939 yılında başlayan büyük deprem, Erzincan’dan 1999 depremine kadar ülkemizin kuzeyinde Kuzey Anadolu Fay Zonu’nu tespit etmemizi sağladı. Fay zonu yaklaşık 3 milyon yıldır orada aktif ve üretken, fakat biz bu fayı 1939 yılından sonra keşfettik. Neden? Büyük depremlerin doğudan batıya doğru sistematik olarak kırılarak kendini belli etmesi, bu gizli fay hattını ortaya çıkardı. Bu nedenle aslında dünyada ve depremin meydana geldiği her ortamda, deprem üreten sistemin çok açık, jeofizik gerilme düzeninin bir sistematiği vardır. Bu, Prof. Dr. İhsan Ketin tarafından yapılan çok önemli bir keşiftir.

Düşünce Atölyesi: Tarihsel depremler hangi bölgelere öncelik verilmesi gerektiğini gösteriyor? Risk haritaları ve imar politikaları bu dersleri nasıl uygulamalı? Toplum hafızası, afet yönetiminde nasıl sürdürülebilir kılınır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun hareketi depremleri nasıl etkiliyor?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Ülkemizin kuzeyinde Kuzey Anadolu Fay Zonu var. Güneyde ise iki büyük levha var: Afrika levhası ve Arabistan levhası kuzeye doğru hareket ediyor. Bu hareket, ülkemizin doğusunu sıkıştırıyor ve bu sıkışma, Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinden kırılarak enerjinin açığa çıkmasına neden oluyor. Büyük depremler bize bu bilgileri veriyor. Amerika’da Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun eşleniği var; onlar bu fay zonuna bakarak kendi büyük depremlerine hazırlanıyorlar. Bu, 20. yüzyılın en büyük keşiflerinden biridir.

Düşünce Atölyesi: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kırılma örüntüsü hangi yerleşim merkezlerini daha fazla risk altına alıyor? Bu verileri şehir planlamasına entegre etmek için hangi veri setleri öncelikli olmalı ve nasıl paylaşılmalı?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Afrika levhasının kuzeye doğru sıkıştırmasından dolayı Ege’de etkilenen bir durum mu var?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Evet, kuzey-güney doğrultulu bir açılma var. Arabistan levhası Türkiye’nin doğusunu sıkıştırıyor, bu da Anadolu’nun batıya kaymasına neden oluyor. Bu kayma, Ege’de Anadolu’nun altına çarpmasına ve kuzey-güney açılmasına yol açıyor. Ayrıca, Afrika levhası Türkiye’nin altına doğru hareket ediyor ve depremler üretiyor.

Düşünce Atölyesi: Afrika levhasının derin dalışları Ege’de hangi tür deprem tehlikelerini artırır? Jeodinamik süreçler şehir planlamasını nasıl yönlendirmeli?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Depremlerin halk tarafından hissedilme durumu nedir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Genellikle Mw≈5 üzerindeki depremler hissediliyor ve toplumda korku yaratıyor; çünkü potansiyel yıkım riski var. Batı Anadolu’da inşaat teknolojisi ve denetimler nispeten daha iyi; vatandaşlar bir deprem hissettiklerinde mobil cihazlarla durumu raporluyor ve hissetme haritaları oluşturuluyor. Bu tür raporlar, sismolojik gözlemleri destekleyerek depremin etkilediği alanları hızlıca tespit etmemize yardımcı oluyor.

Düşünce Atölyesi: Halk tarafından yapılan gözlemler sismolojiye nasıl entegre edilebilir? Hissetme haritaları afet yönetiminde hangi karar süreçlerini hızlandırır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Risk yönetimi ve zemin seçiminin önemi nedir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Risk yönetimi ve afet hazırlığı çok önemlidir. Her yere aynı bina yapılamaz; zeminler farklıdır. 2019’da yürürlüğe giren Türkiye deprem tehlike haritasında zeminler beş kategoriye ayrıldı: çok iyi, iyi, orta, kötü, çok kötü. Kötü zeminlerde bina yaparsak depremin enerjisi binaya daha fazla iletilir; iyi zeminler ise bir ölçüde koruma sağlar. Bu nedenle jeofizik etütler ve doğru zemin sınıflandırması hayati önemdedir.

Düşünce Atölyesi: Zemin analizleri ve mikro-bölgelendirme programları risk yönetiminde nasıl önceliklendirilmelidir? Yerel yönetimler zemin verilerini paylaşmak için hangi mekanizmaları kurmalı?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Zemin kategorileri bina güvenliğini nasıl etkiler?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Zemin kategorileri bina davranışını belirler. Türkiye deprem tehlike haritasındaki sınıflandırma (çok iyi→çok kötü) bina tasarımında ve yönetmeliklerde doğrudan kullanılır. Jeofizik çalışmalar zemin seçiminde kritik rol oynar; yanlış zemin seçimleri büyük hasarlara yol açabilir.

Düşünce Atölyesi: Zemin sınıflandırmasının bina tasarımına entegrasyonu nasıl geliştirilebilir? Hangi teknolojiler zemin analizi sürecini hızlandırır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Bina yüksekliği ve titreşim süreleri deprem riskini nasıl etkiler?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Zemin titreşim süresi ile binanın titreşim süresi eşitlendiğinde rezonans oluşur ve deprem etkisi artar. 1985 Mexico City depreminde yüksek binaların hasar görmesi buna örnektir. Şehir planlamasında zemin–bina uyumu göz önünde bulundurulmalı; örneğin ova zeminlerine çok yüksek binalar dikmek risk oluşturabilir.

Düşünce Atölyesi: Şehir planlamasında zemin–bina uyumu nasıl ölçülmeli? Hangi normlar bina yüksekliğini belirlemede kullanılmalı?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Deprem bilinciyle ev alırken nelere dikkat edilmeli?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Evet, doğru. Deprem bilinciyle ev alırken ilk adım zemin etüdü olmalı. Zemin, binanın dayanıklılığını doğrudan etkiler. Türkiye deprem tehlike haritasına göre zemin sınıflandırmasını kontrol etmek gerekir: çok iyi, iyi, orta, kötü, çok kötü. Kötü zeminlerde, örneğin alüvyonlu veya killi zeminlerde, deprem dalgaları büyütülerek binaya daha fazla zarar verebilir. İkinci olarak, binanın yapısal tasarımı ve kullanılan malzemeler incelenmeli. Beton kalitesi, kolon-kiriş bağlantıları ve deprem yönetmeliğine uygunluk kritik. Ayrıca, binanın yaşı ve geçmiş depremlerdeki performansı da sorgulanmalı. Üçüncü olarak, konum önemli; fay hattına yakınlık riski artırır. Bu nedenle, yerel yönetimlerden veya jeofizik mühendislerinden detaylı raporlar talep edilmelidir.

Düşünce Atölyesi: Ev alıcıları için zemin etüdü raporları nasıl daha erişilebilir hale getirilebilir? Hangi teknolojiler veya platformlar bu süreci kolaylaştırır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: 2009 yılından sonra yapı denetim firmaları kuruldu. Bu sistem nasıl işliyor?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: 2009 yılından sonra yapı denetim firmaları kuruldu ve her binanın yapı denetim belgesi olması gerekiyor. Ancak uygulamada sorunlar var. Örneğin, Beylikdüzü’nde proje ofislerine gidip zemin bilgisi istediğimde, “Depreme dayanıklı” diyorlar, ama belge sorduğumda tereddüt ediyorlar. Zemin sınıflandırması A ve B ise deprem şiddetini artırmaz; D ve E ise artırır; C ise orta seviyededir. Bu belgelerin şeffaf ve erişilebilir olması lazım.

Düşünce Atölyesi: Yapı denetim sisteminin etkinliği nasıl artırılır? Hangi şeffaflık mekanizmaları halkın güvenini artırır ve denetim kalite kontrolünü nasıl sağlar?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Kaliforniya’da bir gayrimenkul satış uzmanı deprem tehlikesiyle ilgili tüm detayları vermek zorunda. Türkiye’de bu bilgiler genellikle vatandaşlardan saklanıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Kaliforniya’da gayrimenkul satışlarında deprem riski açıkça belirtilir. Türkiye’de ise bu bilgiler genellikle paylaşılmıyor. Örneğin, “7.2 büyüklüğüne dayanıklı” deniyor, ama belge gösterilmiyor. Tavsiyem, yapı denetim belgesi olmadan bina alınmamalı. Belgede zemin sınıfı A veya B ise deprem şiddetini artırmaz; D veya E ise artırır; C ise orta seviyededir. İstanbul için ilçe bazında deprem tehlike haritaları açıklandı, ama örneğin Beylikdüzü’nde zeminler genelde kötü kabul edilerek senaryolar oluşturulmuş. Bu tür varsayımlar doğru değil.

Düşünce Atölyesi: Türkiye’de deprem bilgilendirme süreçleri Kaliforniya modelinden neler öğrenebilir? Hangi politikalar şeffaflığı artırır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Zemin sağlığı izleme sistemleri ve sürekli ölçüm ihtiyacı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Zemin sağlığı, deprem güvenliği için kritik. Sürekli izleme sistemleri, zemin davranışını anlamak için şart. Örneğin, zemin sıvılaşması riski olan alanlarda sensörler kullanılarak anlık veri toplanmalı. Bu, hem mevcut binaların güvenliğini değerlendirmek hem de yeni inşaatlar için doğru zemin seçimi yapmak için gerekli. Türkiye’de bu tür sistemler henüz yaygın değil, ancak Japonya ve Kaliforniya gibi yerlerde örnek uygulamalar var. Yerel yönetimler ve mühendislik firmaları bu teknolojiyi benimsemeli.

Düşünce Atölyesi: Zemin sağlığı izleme sistemlerinin yaygınlaşması için hangi adımlar atılmalı? Teknoloji maliyetleri nasıl dengelenir?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Depremle yaşamaya alışmak neden önemli?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Türkiye, deprem kuşağında yer alıyor. Depremle yaşamayı öğrenmek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hayati. Bu, sadece bina güvenliğiyle değil, aynı zamanda deprem öncesi hazırlık, deprem anında doğru davranış ve sonrası kurtarma çalışmalarıyla ilgilidir. Eğitim, farkındalık kampanyaları ve düzenli tatbikatlar bu alışkanlığı geliştirebilir. Japonya gibi ülkelerde bu kültür yerleşmiş durumda; biz de bunu örnek almalıyız.

Düşünce Atölyesi: Depremle yaşamaya alışma kültürü nasıl yaygınlaştırılır? Eğitim müfredatına neler eklenmeli?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: İstanbul için beklenen Marmara depremi ve olası büyüklüğü hakkında ne söylersiniz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun batı ucunda yer alıyor. Tarihi veriler ve jeofizik çalışmalar, burada 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini gösteriyor. Bu deprem, İstanbul’un yoğun nüfusu ve yapı stoku nedeniyle ciddi bir risk oluşturuyor. Hazırlıklar, bu büyüklüğe göre yapılmalı; özellikle kıyı bölgelerindeki zemin koşulları ve eski binalar riski artırıyor.

Düşünce Atölyesi: İstanbul’un deprem hazırlığı için hangi öncelikli adımlar atılmalı? Kıyı bölgelerindeki risk nasıl azaltılır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Deprem anında ve sonrasında neler yapılmalı? Yapısal ve yapısal olmayan hasarlar nelerdir?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Deprem anında çök-kapan-tutun kuralı uygulanmalı. Güvenli bir yerde, sağlam bir mobilyanın yanında veya altında pozisyon alınmalı. Deprem sonrası, bina güvenliği kontrol edilmeden içeri girilmemeli. Yapısal hasarlar, kolon ve kiriş gibi taşıyıcı elemanların zarar görmesidir; bu, binanın çökme riskini artırır. Yapısal olmayan hasarlar ise mobilyalar, camlar veya iç dekorasyon gibi unsurların zarar görmesidir. Her ikisi de tehlikeli olabilir, ancak yapısal hasarlar daha kritiktir.

Düşünce Atölyesi: Deprem anı eğitimleri halka nasıl daha etkili ulaştırılır? Yapısal olmayan hasarları azaltmak için hangi önlemler alınabilir?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Deprem sonrası bina hasar tespiti ve sağlık izleme sistemleri nasıl işliyor?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Deprem sonrası hasar tespiti, uzman ekipler tarafından yapılmalı. Görsel inceleme ve sensör tabanlı sistemler kullanılıyor. Bina sağlık izleme sistemleri, yapıya yerleştirilen sensörlerle gerçek zamanlı veri toplar; bu, hasarın boyutunu ve binanın güvenliğini belirlemede yardımcı olur. Türkiye’de bu sistemler henüz yeterince yaygın değil. Hasar tespiti, hem yapısal hem de yapısal olmayan hasarları değerlendirmeli ve hızlı bir şekilde raporlanmalı.

Düşünce Atölyesi: Bina sağlık izleme sistemlerinin yaygınlaşması için hangi yatırımlar gerekli? Hızlı hasar tespiti nasıl sağlanır?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Sunucu: Son olarak, bilime dayalı risk yönetimi hakkında neler söylersiniz? Ve kapanış için düşünceleriniz?

Prof. Dr. Ali Osman Öncel: Bilime dayalı risk yönetimi, depremle mücadelede temel olmalı. Bu, doğru veri toplama, risk haritalarının güncellenmesi ve şeffaf iletişimle mümkün. Toplumun her kesimi, bilim insanlarıyla iş birliği yapmalı. Kapanış olarak, bu tür tartışmaların farkındalığı artırmasını umuyorum. Herkesin depreme hazırlıklı olmasını dilerim. Katılımınız için teşekkürler.

Düşünce Atölyesi: Bilime dayalı risk yönetimi için hangi kurumlar öncülük etmeli? Toplum nasıl daha aktif katılabilir?

Önerilen Okuma: Ali Osman Öncel Blog

İlgili Videolar:

Yorumlar

Comments