Thursday, June 6, 2024

Yükselen Gölgeler: Bir Akademisyenin Yolculuğu


Bu hikaye, bir akademisyenin karşılaştığı adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında verdiği zorlu mücadeleyi anlatıyor. Eğitim dünyasında, bilimsel çalışmaların, yeniliklerin ve fikirlerin ön plana çıkması gereken bir ortamda, kişisel çıkarların, entrikaların ve güç oyunlarının nasıl akademik ilerlemeyi baltaladığını gözler önüne seriyor. Gölgeler arasında verilen bu mücadele, sabrın, direncin ve hukukun ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Bu hikaye, akademik dünyada var olan zorlukları, bilim insanlarının karşılaştığı engelleri ve bunların üstesinden gelme yollarını merak eden herkes için yazıldı. Özellikle akademisyenler, araştırmacılar, üniversite öğrencileri ve eğitimciler, bu hikayede kendi yaşantılarından izler bulabilirler. Ayrıca, eğitim sisteminin işleyişi ve bu sistemde var olan güç dinamikleri hakkında derinlemesine bir bakış açısı sunan bu eser, genel okuyucu kitlesi için de ilgi çekici olacaktır.


Bölüm 1: Yeniden Başlangıç

2010 yılının ilkbaharında, yeniden atanmanın getirdiği karışık duygularla Avrupa'nın tarihi üniversitelerinden birinin giriş kapısından içeri girdim. Onca yılın emeği, akademik mücadeleler ve sonunda gelen bu görev... Ancak, bu görevin ne denli sancılı bir sürecin ardından geldiğini en iyi ben bilirdim. Önceden kadro mağduru olduğum bu üniversitede, yönetim değişse de bölüme egemen olan eski güçlerin değişmediğini biliyordum. Üniversite yönetimine yakın arkadaşlarımın ısrarları ile kadroya atanmıştım, ama bunun bedelini nasıl ödeyeceğimden henüz emin değildim.

Bölüm başkanı ile ilk görüşmem bu karmaşık duyguların somutlaşmış haliydi. Makam odasına girer girmez, "Hayırlı olsun," demesini beklemiyordum; ama en azından çalışacağım ofisi öğrenmek istiyordum. Yıllardır perde arkasında bölüm başkanını yöneten, şimdi ise resmen bölüm başkanı olan adam soğuk bir sesle, "Seninle açık konuşacağım, sana oda yok. Seni biz istemedik, seni buraya getirenler kimse, git odayı onlardan iste," dedi. Söyledikleri, yılların getirdiği alışkanlıkla içimde pek bir yara açmamıştı. Provokasyon ve zorluklar benim için yeni değildi.

Dekanlığa gidip genç Dekan Vekili ile görüştüm. Kendisi de benim gibi akademik mağduriyetler yaşamış, rektörlük üzerinden kadro alması engellenmişti. Durumu anlattığımda, "Bana 48 saat ver," dedi. Biraz umutlanmıştım. İki gün sonra aradı ve bölümü ziyaret ettiğini, odaları incelediğini, bölüm yöneticilerine iki oda gösterdiğini ve 24 saat süre verdiğini söyledi. Gerçekten de, 24 saat sonra bir oda boşaltılmış ve profesör olarak atandığım bölümde ofisim olmuştu. Bu çözüm odaklı yaklaşım, bana biraz da olsa umut verdi.


Bölüm 2: Gölgelerin Ardındaki Güçler

Yıllar geçti. Benzer mağduriyetleri yaşayan birçok akademisyen gördüm. Onlar da benim gibi bir şekilde haksızlığa uğruyor, ancak sabırla ve hukuk içinde mücadele ederek haklarını almaya çalışıyorlardı. Bu süreçte hukuki danışmanlığımı yapan, başka bir üniversiteye atanmış akademisyen arkadaşım da benzer zorluklarla karşılaştı. Aylarca ofis verilmedi, bazen bu durumun şaka olduğunu düşündüm. Sonunda, "Ofis işim tamam," mesajını aldım. Bu sıradan biri değildi; Oxford Üniversitesi'nde ders vermiş, Kuzey Amerika'da kitabı yayınlanmış bir akademisyendi.

Ancak hayat her zaman garip ve zorlayıcıydı. Kamu malını kendi çiftliği gibi gören ve görev yetkilerini kötüye kullanan insanlar eksik olmuyordu. Bu kişilerin olduğu ülkelerde bilimsel ilerleme zorlaşıyor, çünkü ilerlemeye karşı direnenler ile ileri gitmek isteyenler arasında harcanan kamusal enerji boşa gidiyordu. Ancak sabır ve hukuk içinde mücadele edenler, sonunda haklarını alıyorlardı. Tekrar mağdur olduğum yere geri dönmem 8 yılımı aldı.


Bölüm 3: Mücadelenin Getirdiği Zafer

Bu yıllar boyunca karşılaştığım zorluklar, beni güçlendirdi. Her defasında ayağa kalktım, mücadele ettim ve sonunda hak ettiğim yere geri döndüm. Üniversitedeki zorluklar, bana sabrın ve hukukun ne kadar önemli olduğunu öğretti. Her şeye rağmen, sonunda zafer benim oldu. Bu süreçte tanıştığım insanlar, yaşadığım deneyimler, beni daha da güçlendirdi. Hikayem, mücadele edenlerin sonunda kazandığına dair bir örnekti.

Arkadaşımın, "Ofis işim tamam," mesajı, bu uzun mücadelenin sonunda gelen küçük ama anlamlı bir zaferdi. İnsanlar çalışmasın diye odaklanmış kötü niyetli yetkililere rağmen, biz çalışmaya ve üretmeye devam ettik. Çünkü biliyorduk ki, sonunda hak yerini bulacaktı.

Gölgeler arasında süren bu akademik mücadele, belki de birçoklarının hikayesiydi. Ama bu hikaye, her nerede geçerse geçsin, bilimsel açıdan üniversite performanslarının yükselmediği bir yerin kesin olduğunu gösteriyordu. Yine de, mücadele edenler için her zaman bir umut vardı. Çünkü sonunda, hak edenler hak ettikleri yere geliyorlar.


Bu hikaye tamamen kurgusaldır ve gerçek olaylarla, kişilerle veya yerlerle herhangi bir ilgisi yoktur.

No comments:

Post a Comment