1999 İzmit Depremi ve Değerlendirme

1999 İzmit Depremi ve Değerlendirme

1999 İzmit Depremi ve Değerlendirme1999 Izmit Earthquake Assessment

Röportaj: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile, 1999 / Interview with Prof. Dr. Ali Osman Öncel, 1999

Today's date and time is 08:18 PM +03 on Sunday, July 20, 2025

1999 İzmit Depremi Kapak Görseli
Kapak Görseli: 1999 İzmit Depremi / Cover Image: 1999 Izmit Earthquake
Akademik Essay / Academic Essay

Akademik Essay

Giriş / Introduction

TR: 1999 İzmit Depremi, Türkiye'nin tarihindeki en yıkıcı doğal afetlerden biri olarak kaydedilmiştir. 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen bu deprem, 7.4 büyüklüğünde olup, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve büyük maddi kayıplara neden olmuştur. Bu deprem sonrası yapılan medya röportajları, hem bilimsel hem de toplumsal perspektiflerden önemli veriler sunmaktadır. 25 yıl sonra, bu röportajların içeriği ve geçerliliği üzerine bir değerlendirme yapmak, depremin uzun vadeli etkilerini anlamak, sismolojideki teknolojik ve metodolojik gelişmeleri değerlendirmek ve gelecekteki riskleri azaltmak açısından kritik bir öneme sahiptir.

EN: The 1999 Izmit Earthquake is recorded as one of the most devastating natural disasters in Turkey's history. Occurring on August 17, 1999, with a magnitude of 7.4, this earthquake resulted in thousands of deaths and significant material losses. The media interviews conducted after the earthquake provide significant data from both scientific and societal perspectives. Evaluating the content and validity of these interviews 25 years later is of critical importance for understanding the earthquake's long-term impacts, assessing advancements in seismology, and reducing future risks.

Yöntemler / Methods

TR: 1999 öncesinde, deprem sismolojisi alanında çalışan akademisyen sayısı oldukça azdı ve bu alana yönelik akademik ilgi sınırlıydı. İzmit depremi, bu durumu değiştirmiş ve uzman sayısında belirgin bir artışa yol açmıştır. Medya, deprem sonrası dönemde bu uzmanların görüşlerine daha fazla yer vermeye başlamış, bu da kamuoyu farkındalığını artırmıştır. Japonya’daki deneyimlerin paylaşılmasıyla, sismoloji çalışmaları geniş bir coğrafi alana yayılmış ve halkın deprem hazırlığı konusunda bilinçlenmesi sağlanmıştır (Öncel & Wyss, 2001). Bu çalışmada, röportajların analizi ve sismolojik verilerin değerlendirilmesi için arşiv taraması ve istatistiksel yöntemler kullanılmıştır.

EN: Before 1999, the number of academics working in earthquake seismology was quite low, and academic interest in the field was limited. The Izmit earthquake changed this situation, leading to a noticeable increase in the number of experts. The media began to feature the opinions of these experts more prominently after the earthquake, enhancing public awareness. The sharing of experiences from Japan expanded seismological studies across a broader geographic area and facilitated public preparedness for earthquakes (Öncel & Wyss, 2001). This study employed archival research and statistical methods to analyze the interviews and evaluate seismological data.

Bulgular / Results

TR: Uzmanların medya görünürlüğü arttı, ancak bu bazen uzmanlık dışı alanlara kaymalara yol açtı (Barka, 1999). İlk röportaj (Aralık 1999), deprem sonrası kaygıları yansıttı ve bilim insanlarının toplumsal sorumluluğunu vurguladı (Stein, Barka, & Dieterich, 1997). Mikrodepremsellik çalışmaları, Marmara’da potansiyel deprem alanlarını belirledi (Wyss & Burford, 1985).

EN: The visibility of experts in the media increased, though it sometimes led to shifts outside their expertise (Barka, 1999). The first interview (December 1999) reflected post-earthquake concerns and emphasized the societal responsibility of scientists (Stein, Barka, & Dieterich, 1997). Microseismicity studies identified potential earthquake zones in the Marmara region (Wyss & Burford, 1985).

Tartışma / Discussion

TR: Bilim insanlarının medyadaki baskısı ve üniversitelerin deprem güvenliği endişeleri öne çıktı. Avcılar’daki kontrolsüz yapılaşma, zemin özelliklerinin ihmal edilmesiyle felaketi artırdı. Röportajlar, deprem tetikleme iddialarını ve bilimsel gizliliği tartıştı, ancak kesin kanıtlar eksik (Toksöz, Shakal, & Michael, 1979).

EN: The pressure on scientists in the media and concerns about university earthquake safety emerged. Uncontrolled construction in Avcilar, coupled with neglected soil characteristics, worsened the disaster. Interviews discussed earthquake triggering claims and scientific secrecy, though definitive evidence remains lacking (Toksöz, Shakal, & Michael, 1979).

Sonuç / Conclusion

TR: 1999 İzmit Depremi sonrası röportajlar ve çalışmalar, sismolojideki gelişmeleri ve toplumsal bilinçlenmeyi etkiledi. 25 yıl sonra bu deneyimlerin geçerliliği, deprem risk yönetimi ve halk eğitimi için önemlidir. Bilim insanlarının medya ile etkileşimi, afet yönetiminde kritik bir araçtır.

EN: The interviews and studies following the 1999 Izmit Earthquake influenced advancements in seismology and public awareness. The continued relevance of these experiences 25 years later is vital for earthquake risk management and public education. Scientists’ interaction with the media remains a critical tool in disaster management.

Kaynakça / References

  • Öncel, A. O., & Wyss, M. (2001). The major asperities of the 1999 Mw = 7.4 Izmit earthquake defined by the microseismicity of the two decades before it. Geophysical Journal International, 143(3), 501-506. https://doi.org/10.1046/j.1365-246X.2000.00211.x
  • Barka, A. (1999). The 17 August 1999 İzmit earthquake. Science, 285(5435), 1858-1859. https://doi.org/10.1126/science.285.5435.1858
  • Stein, R. S., Barka, A. A., & Dieterich, J. H. (1997). Progressive failure on the North Anatolian fault since 1939 by earthquake stress triggering. Geophysical Journal International, 128(3), 594-604. https://doi.org/10.1111/j.1365-246X.1997.tb05321.x
  • Toksöz, M. N., Shakal, A. F., & Michael, A. J. (1979). Space-time migration of earthquakes along the North Anatolian fault zone and seismic gaps. Pure and Applied Geophysics, 117(6), 1258-1270. https://doi.org/10.1007/BF00876218
  • Wyss, M., & Burford, R. O. (1985). A predicted earthquake on the San Andreas fault, California. Nature, 313(6004), 595-596. https://doi.org/10.1038/313595a0

TR: 1999 İzmit Depremi, 17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03:02’de gerçekleşmiş ve 7.4 büyüklüğünde bir sarsıntıyla Türkiye’nin Marmara Bölgesi’ni vurmuştur. Bu deprem, yaklaşık 17.000 kişinin ölümüne, 40.000’den fazla yaralanmaya ve on binlerce yapının yıkılmasına veya hasar görmesine neden olmuştur. Deprem sonrası yapılan medya röportajları, bilim insanlarının depremin nedenlerini açıklama çabalarını ve toplumun yaşadığı travmayı yansıtmıştır. 25 yıl sonra, bu röportajların içeriği ve geçerliliği üzerine bir değerlendirme yapmak, depremin sosyo-ekonomik etkilerini anlamak ve sismolojideki ilerlemeleri gözden geçirmek için kritik bir adım olacaktır.

EN: The 1999 Izmit Earthquake struck Turkey’s Marmara Region on August 17, 1999, at 03:02 AM, with a magnitude of 7.4. This earthquake caused approximately 17,000 deaths, over 40,000 injuries, and the destruction or damage of tens of thousands of buildings. The media interviews conducted after the earthquake reflected scientists’ efforts to explain its causes and the trauma experienced by society. Evaluating the content and validity of these interviews 25 years later will be a critical step in understanding the socio-economic impacts of the earthquake and reviewing advancements in seismology.

1999 İzmit Depremi
1999 İzmit Depremi Görseli / 1999 Izmit Earthquake Image

Think Zone Soru: 1999 depreminin etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? / What are your thoughts on the impacts of the 1999 earthquake?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: 1999 öncesinde, deprem sismolojisi alanında çalışan akademisyen sayısı oldukça azdı ve bu alan, Türkiye’de yeterince önemsenmiyordu. İzmit depremi, bu ilgisizliği sona erdirmiş ve uzman sayısında ciddi bir artışa yol açmıştır. Medya, deprem sonrası dönemde bu uzmanların görüşlerini daha sık yayınlamaya başlamış, bu da kamuoyunun deprem konusundaki bilinç seviyesini yükseltmiştir. Japonya’daki deneyimlerin paylaşılmasıyla, sismoloji çalışmaları uluslararası bir boyut kazanmış ve özellikle deprem tahmin teknikleri geliştirilmiştir (Öncel & Wyss, 2001). Bu gelişmeler, Marmara Bölgesi’nde daha kapsamlı izleme sistemlerinin kurulmasına öncülük etmiştir.

EN: Before 1999, the number of academics working in earthquake seismology was quite low, and the field was not given sufficient attention in Turkey. The Izmit earthquake ended this indifference, leading to a significant increase in the number of experts. The media began to publish the opinions of these experts more frequently after the earthquake, raising the public’s awareness about seismic activity. The sharing of experiences from Japan brought an international dimension to seismological studies and contributed to the development of earthquake prediction techniques (Öncel & Wyss, 2001). These advancements paved the way for the establishment of more comprehensive monitoring systems in the Marmara Region.

Think Zone Soru: Sismolojideki gelişmeler sizi şaşırttı mı? / Were you surprised by the developments in seismology?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Uzmanların kendi alanlarında kalmaları önemlidir, ancak medya görünürlüğü bazen farklı alanlara kaymalarına neden olabiliyor. 1999 depremi sonrası, uzmanların televizyonlarda yer alması, kamuoyunu bilgilendirme açısından önemli bir rol oynamıştır. Ancak, bu durumun doğallığı ve uzmanlıkla olan ilişkisi tartışmalıdır (Barka, 1999). 1999 Aralık ayında yapılan ilk röportaj, deprem sonrası dönemdeki kaygıları ve belirsizlikleri yansıtmaktadır. Röportajda, akademik bir perspektiften sorulara yanıt verilirken, deprem sonrası yapılan tartışmaların ciddiyeti ve bilim insanlarının kamuoyuna karşı sorumlulukları vurgulanmıştır (Stein, Barka, & Dieterich, 1997).

EN: It is important for experts to stay within their fields, but media visibility can sometimes lead them to stray into other areas. After the 1999 earthquake, the appearance of experts on television played a significant role in informing the public. However, the authenticity of this visibility and its relation to expertise are debated (Barka, 1999). The first interview conducted in December 1999 reflects the concerns and uncertainties of the post-earthquake period. During the interview, responses were provided from an academic perspective, emphasizing the seriousness of post-earthquake discussions and the responsibilities of scientists toward the public (Stein, Barka, & Dieterich, 1997).

İlk Röportaj Görseli
İlk Röportaj Görseli / First Interview Image

Think Zone Soru: Medyanın deprem konusundaki rolü nedir? / What is the role of the media in earthquake-related issues?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Röportaj sırasında, akademisyenin endişeleri, fakülte binasının depreme dayanıklılığı ve medyanın soruları karşısındaki hazırlıksızlığı üzerine yoğunlaşmıştır. Bu durum, bilim insanlarının kamuoyuna bilgi verirken hissettikleri baskıyı ve sorumluluğu göstermektedir (Toksöz, Shakal, & Michael, 1979). Deprem sonrası yapılan bilimsel çalışmalar, hem akademik hem de uygulamalı alanda önemli veriler sunmaktadır. Özellikle, Marmara Bölgesi'nde yapılan mikrodepremsellik çalışmaları, potansiyel deprem alanlarının belirlenmesinde kritik rol oynamıştır. Bu çalışmalar, uluslararası dergilerde yayımlanan makalelerle desteklenmiştir (Wyss & Burford, 1985).

EN: During the interview, the academic’s concerns focused on the earthquake resistance of the faculty building and their unpreparedness for media questions. This situation highlights the pressure and responsibility scientists feel when informing the public (Toksöz, Shakal, & Michael, 1979). Scientific studies conducted after the earthquake provide significant data for both academic and applied fields. In particular, microseismicity studies in the Marmara Region have played a critical role in identifying potential earthquake zones. These studies have been supported by articles published in international journals (Wyss & Burford, 1985).

Think Zone Soru: Bilim insanlarının sorumlulukları nelerdir? / What are the responsibilities of scientists?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

Kendini Tanıtma / Introduction

TR: 1000Ç- Hocam, biz sizi öğrencileriniz aracılığıyla tanıyoruz. Ama okuyucularımız için lütfen kendinizi tanıtır mısınız?

TR: Ben 1966 İstanbul doğumluyum. 1989-1990 yıllarında İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldum ve ardından Yüksek Lisans ve Doktora derecelerimi tamamladım. 1993 yılında İngiltere ve 1994 yılında İtalya'da deprem araştırmaları yaptım. Ayrıca 1998-1999 yıllarında Japon Bilim ve Teknoloji Vakfı'nın desteğiyle Batı Anadolu'daki deprem tehdidini belirlemeye yönelik proje kapsamında Japonya'da misafir araştırmacı olarak çalıştım. Çalışmalarımın birçoğu uluslararası dergilerde yayınlanan ve uluslararası toplantılarda sunulan makaleler ve tebliğlerden oluşuyor. Evliyim ve bir çocuk babasıyım. Ayrıca, uzak doğu sporlarından, okumaktan ve gezmekten hoşlanırım.

EN: 1000Ç- Professor, we know you through your students. But for our readers, could you please introduce yourself?

EN: I was born in Istanbul in 1966. I graduated from Istanbul University’s Geophysical Engineering Department in 1989-1990 and later completed my Master’s and Doctoral degrees. In 1993, I conducted earthquake research in the UK, and in 1994, in Italy. Additionally, in 1998-1999, I worked as a visiting researcher in Japan under the support of the Japan Science and Technology Foundation on a project to assess earthquake threats in Western Anatolia. Many of my studies consist of articles and presentations published in international journals and presented at international conferences. I am married and have one child. I also enjoy martial arts, reading, and traveling.

Marmara Bölgesi'nde Deprem Tehdidi / Earthquake Threat in the Marmara Region

TR: 1000Ç- Çok sağ olun. Bildiğiniz gibi, bendeniz esas olarak deprem konusunda sizden bilgi almak için geldim. Ama, bu üniversite kampüsünde gördüğüm manzara, gerçekten tüylerimi diken diken etti. Sizce sakıncası yoksa, sonunda bu konuya da değinebilirsek, sevinirim. Deprem konusunda sorumu yöneltebilmek için, size öncelikle kendi düşüncelerimi kısaca açıklamak zorundayım. Ben bir sosyal bilimciyim, uzun yıllar gazetecilik, yazarlık ve araştırmacılık yaptım. İnsanın belli bir birikimi oluyor. Ne olursa olsun, bu konuyu sizin kadar bilemeyiz. Ama kendi çapımda bazı araştırmalar yaptım. Araştırmalarım sonucunda genel ortamın, sistemin bazı özelliklerini de katarak benim ulaştığım sonuç, 17 Ağustos depreminin ya bilerek tetiklendiği, ya da en azından olacağının önceden bilindiğidir. Şimdi ben açıkçası bunu doğrulamak için bilenlerden bilgi arıyorum. Geneliyle nasıl oldu, ne oldu, bütün görüşlerinize de açığım.

TR: Marmara Bölgesi'ndeki deprem, sürpriz değildi, çünkü Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Marmara'daki devamı, depremle ilgilenenlerin uzun süredir ilgisini çekiyordu. Bu fay zonunda depremleri önceden belirleme çalışmaları 1980'lerin başında başlatılmıştı. Özellikle son İzmit depremi öncesi, Türk-Alman işbirliği kapsamında 15 yıl boyunca Mudurnu civarındaki fay zonunda depremlerin önceden belirlenmesi projesi yürütülüyordu. Ayrıca, 1979 yılında Prof. Nafi Toksöz tarafından bu depremin olduğu alan sismik boşluk olarak belirlenmiş ve bir depremin bu bölgede olabileceği söylenmişti.

EN: 1000Ç- Thank you very much. As you know, I primarily came to get information from you about earthquakes. But the scene I witnessed on this university campus really gave me chills. If you don’t mind, I’d be glad if we could touch on this topic at the end. To ask my question about earthquakes, I first need to briefly explain my own thoughts. I am a social scientist, and I’ve worked for many years as a journalist, writer, and researcher. One builds a certain level of knowledge. No matter what, we can’t know this subject as well as you do. But I’ve done some research on my own. Based on my research, considering the general environment and some characteristics of the system, I’ve concluded that the August 17 earthquake was either deliberately triggered or, at the very least, its occurrence was known in advance. Honestly, I’m here to seek confirmation from experts. I’m open to all your views on how it happened, what happened, and the whole picture.

EN: The earthquake in the Marmara Region was not a surprise, as the North Anatolian Fault Zone and its continuation in Marmara had long attracted the attention of those studying earthquakes. Efforts to predict earthquakes in this fault zone began in the early 1980s. In particular, before the recent Izmit earthquake, a 15-year project was conducted under Turkish-German collaboration to predict earthquakes in the fault zone around Mudurnu. Additionally, in 1979, Prof. Nafi Toksöz identified this area as a seismic gap and stated that an earthquake could occur in this region.

Depremin Doğal Süreci ve Bilimsel Çalışmalar / The Natural Process of the Earthquake and Scientific Studies

TR: Deprem öncesi yapılan çalışmalar, Kuzey Anadolu Fay Zonu boyunca kırılmayan bölümlerin sismik boşluk olarak nitelendirildiği bir hipoteze dayanıyordu. Bu bölümlerden biri sonunda kırıldı, bu da depremin doğal bir süreç olduğunu gösteriyor. Biz, Marmara Bölgesi'nde telemetrik deprem istasyonlarından alınan küçük deprem aktivitelerini incelemek için çalışmalara başladık. Bölgedeki yaygın yerel istasyon ağı sayesinde çok küçük depremleri bile takip edebiliyorduk. 1997 yılından itibaren yürüttüğümüz 'Marmara Bölgesi Mikro Depremselliği ve Deprem Tehlikesi' adlı projemizde, istatistiksel yöntemlerle arındırılmış bir veri seti hazırladık ve bu veri seti diğer araştırmacılar tarafından kullanıma sunuldu. Sonuç olarak, Marmara Bölgesi'nde potansiyel deprem alanlarını tespit ettik ve İzmit, bu alanlardan biriydi.

EN: Pre-earthquake studies were based on a hypothesis that unbroken sections along the North Anatolian Fault Zone were identified as seismic gaps. One of these sections eventually broke, indicating that the earthquake was a natural process. We began studying small earthquake activities recorded by telemetric earthquake stations in the Marmara Region. Thanks to the extensive local station network in the region, we could track even very small earthquakes. Starting in 1997, in our project titled ‘Marmara Region Microseismicity and Earthquake Hazard,’ we prepared a statistically refined dataset that was made available to other researchers. As a result, we identified potential earthquake zones in the Marmara Region, with Izmit being one of them.

İzmit Depremi Sonrası ve Stres Dağılımı / Post-Izmit Earthquake and Stress Distribution

TR: Tabii ki, böyle bir doğrulamayı ummuyorduk, ancak küçük deprem aktiviteleri, büyük depremlerin olabileceği bölgelerin belirlenmesinde önemli ipuçları sağlıyor. Ancak bu tür bilimsel çalışmalar pek ilgi görmüyordu. Depremden sonra stres dağılımında bir değişim olabilir. Son İzmit depremiyle beraber, Marmara Denizi'ndeki diğer fayları etkilemiş olabilecek stres açığa çıkmış olabilir. Ancak bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değil.

EN: Of course, we did not expect such validation, but small earthquake activities provide important clues for identifying areas where large earthquakes may occur. However, such scientific studies were not widely recognized. There may be a change in stress distribution after the earthquake. With the recent Izmit earthquake, stress that could affect other faults in the Marmara Sea may have been released. However, it is not possible to say anything definitive on this matter.

Potansiyel Deprem Alanları
Şekil 1: Marmara bölgesinde depremden önce belirlenen potansiyel deprem alanları (Öncel ve Wyss, 2000). / Figure 1: Potential earthquake zones identified in the Marmara region before the earthquake (Öncel & Wyss, 2000).

Think Zone Soru: Deprem tahminlerinde hangi yöntemler güvenilir? / Which methods are reliable for earthquake predictions?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

İstanbul ve Marmara Deprem Riski / Istanbul and Marmara Earthquake Risk

TR: 1000Ç- Bu Marmara kırığı dediğiniz, hani İstanbul’da deprem olacak mı tartışmasıyla bağlı fay değil mi? Yani Adalar’ın oradan geçen?

TR: Adalar'ın tam güneyinden geçen bir fayın var olduğu ve son depremle yüklendiği söyleniyor. Ülkemizin zaten %95'i deprem riski altında olduğundan, aktif fay hatlarının olduğu her yerde, herhangi bir zamanda deprem beklenebilir. Ancak İstanbul'a yönelik spekülasyonlar genellikle tarihte meydana gelmiş depremlere dayandırılıyor. Bu depremlerin yeri konusundaki hata payı 100 km civarında ve bu nedenle tahminler spekülatif nitelik taşıyabilir. Öte yandan, küçük depremlerdeki hata payı genellikle 5 km civarında olup, bu tür tahminler daha gerçekçi olabilir.

TR: Biz tarihte meydana gelmiş depremlere dikkatli yaklaşıyor ve küçük depremlerle çalışmaya özen gösteriyoruz. Ancak gerçek şu ki, tarihte olan depremler İstanbul'da önemli hasara neden olmuştur. Ancak gelecekte böyle bir hasar verecek depremin zamanlaması veya büyüklüğü hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Örneğin, 1509 depreminde Beyazıt Camii ve Fatih Camii'nin kubbelerinin yıkıldığı söyleniyor, ancak günümüzde böyle bir durum söz konusu değil. Böylece, o dönemde yıkılan yapıların yerine daha sağlam ve sağlıklı minareler ve kubbeler yapılmış olabilir. Şu anda kesin olan tek şey, İstanbul'u etkileyen tarihi depremlerin varlığı ve son depremin de bu depremlerden biri olduğudur. Ancak gelecekteki depremlerin niteliği ve etkileri hakkında kesin bir bilgiye sahip olmak mümkün değildir.

EN: 1000Ç- This Marmara fault you mentioned, isn’t it the one related to the discussion about whether there will be an earthquake in Istanbul? The one passing south of the Islands?

EN: It is said that a fault line passing directly south of the Islands has been loaded by the recent earthquake. Since 95% of our country is at risk of earthquakes, an earthquake can be expected at any time in areas with active fault lines. However, speculations about Istanbul are often based on historical earthquakes. The margin of error in determining the location of these earthquakes is around 100 km, making such predictions speculative. On the other hand, the margin of error for small earthquakes is typically around 5 km, which may allow for more realistic predictions.

EN: We approach historical earthquakes cautiously and focus on working with small earthquakes. However, the reality is that historical earthquakes have caused significant damage in Istanbul. Yet, we do not have precise information about the timing or magnitude of future earthquakes that could cause such damage. For example, it is said that the domes of Beyazıt Mosque and Fatih Mosque collapsed during the 1509 earthquake, but such a situation does not exist today. Thus, stronger and more resilient minarets and domes may have been built to replace those that were destroyed at the time. The only certainty at present is the existence of historical earthquakes that affected Istanbul, with the recent earthquake being one of them. However, it is not possible to have definitive knowledge about the nature and impacts of future earthquakes.

Deprem Tahmin Yöntemleri: Asperite ve Bariyer Kavramları / Earthquake Prediction Methods: Asperity and Barrier Concepts

TR: 1000Ç- Sizin yönteminiz, olan öncü depremleri haberci olarak değerlendirmek mi oluyor?

TR: Ana şok özelliği gösteren küçük depremleri kullanarak Marmara Bölgesi'nde büyük depremleri belirlemeye çalıştık. Küçük depremlerden yola çıkarak, bu bölgede büyük depremlere neden olabilecek ve stres artışı bulunan yerleri tespit ettik. Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde muhtemel bir 7.4 büyüklüğünde deprem oluşabilecek potansiyel alanları belirledik.

EN: 1000Ç- Is your method about evaluating foreshocks as precursors?

EN: We attempted to identify large earthquakes in the Marmara Region using small earthquakes with mainshock characteristics. Based on small earthquakes, we identified areas with increased stress that could lead to large earthquakes. As a result, we identified potential areas in the Marmara Sea where a 7.4 magnitude earthquake could occur.

TR: Fay düzensizliğini tanımlamak için asperite ve bariyer kavramlarını kullanıyoruz. İncelenen fay boyunca stresin yükseldiği yerlere asperite, fay boyunca dayanımın arttığı yerlere ise bariyer denir. Asperite olarak nitelendirilen alanların yeni bir depremi tetikleyebilmesi, biriken stresin yerin direncini aşması veya durdurması bariyerlerin varlığından kaynaklanır. Harekete geçen bir fay sistemi istendiği gibi hareket edemezse, bu bariyerlerle ilişkilidir. Son İzmit depreminin ardından, kırık üzerinde depremlerin yoğunlaştığı bölgeler mevcuttur ve artçı şoklar Yalova önünde bir asperite olarak belirlenmiştir. Asperite noktalarının, depremleri durdurma eğilimi göstererek enerjiyi başka bölgelere yönlendirebileceği sonucu çıkarılabilir. Asperitelere yeni depremlerin olabileceği alanlar olarak bakılabileceği gibi, bariyer olarak davranış sergilediği yerlerde de başka kırıkların oluşmasına neden olabilecek yapılar olarak da düşünülebilir.

EN: We use the concepts of asperity and barrier to describe fault irregularities. Areas along the fault where stress increases are called asperities, while areas with increased resistance are called barriers. The ability of asperity-designated areas to trigger a new earthquake stems from accumulated stress overcoming or being halted by the ground’s resistance due to barriers. If an active fault system cannot move as desired, it is related to these barriers. Following the recent Izmit earthquake, there are regions where earthquakes have concentrated along the fault, with aftershocks identified as an asperity off the coast of Yalova. It can be inferred that asperity points may halt earthquakes and redirect energy to other areas. Asperities can be seen as areas where new earthquakes may occur, but in places where they behave as barriers, they can also be considered structures that may cause other fractures.

TR: Ancak söylediklerimiz kesin yargılar değil, bilimsel kabul görmüş düşünceler değildir. Deprem sonrası yapılan çalışmalarla ilişkilendirilerek daha kesin sonuçlar elde edilebilir. Potansiyel deprem alanlarının "asperite" belirlenmesinde uygulanan yöntem, ülkemizde ilk kez Alaska Üniversitesi'nden Prof. Max Wyss ile uygulandı ve bu nedenle iddialı olmak yerine daha temkinli bir tutum sergiliyoruz. Marmara Bölgesi'nde küçük ve büyük asperiteler bulunmaktadır. Bunlardan biri Bursa'ya yakın, diğeri Adalar'ın güneyindedir ve bir diğeri de Tekirdağ-Silivri arasında yer almaktadır.

EN: However, our statements are not definitive judgments and are not scientifically accepted ideas. More definitive results can be obtained by correlating with post-earthquake studies. The method used to identify potential earthquake zones as “asperities” was first applied in our country with Prof. Max Wyss from the University of Alaska, and therefore, we adopt a cautious approach rather than making bold claims. There are small and large asperities in the Marmara Region. One is near Bursa, another is south of the Islands, and another is between Tekirdağ and Silivri.

Asperite ve Bariyer
Asperite ve Bariyer Görseli / Asperity and Barrier Image

Think Zone Soru: Asperite yöntemi güvenilir mi? / Is the asperity method reliable?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: 1000Ç- Sizin yönteminiz, olan öncü depremleri haberci olarak değerlendirmek mi oluyor?

TR: Öncel- Marmara Bölgesi'nde gerçekleştirdiğimiz "Mikrodepremselliği ve Sismik Tehlike" adlı üniversite destekli projeyi depremden önce tamamladık, 6 Haziran tarihinde bitirdik. Bu çalışmada büyük depremlerin beklenebileceği asperite alanlarını belirlemeye odaklandık. Bu alanlardan biri, en büyüğü İzmit deprem kırığı ortasına denk gelen bir bölge oldu. Ancak yöntemimiz, sadece İzmit ile sınırlı kalmayıp diğer bölgelerde de geçerli olduğu için, çalışmayı tekrar gözden geçirerek güncelledik. Özellikle ekonomik ve nüfus açısından ülkemizin önemli bir bölgesi olan İstanbul ile ilgili çalışmamızı yaparken sonuçlara emin olmak için özen gösterdik. İstanbul'da kuzey-güney doğrultusunda ölü fayların diriliklerini gösteren mikro depremler üzerinde yaptığımız inceleme, aslında önemli bir bölümünün taş ocaklarında yapılan patlamalardan kaynaklanabileceğini ortaya koydu. Bu nedenle doğal olmayan bu depremleri doğal afet oluşturabilecek büyük depremleri belirlemek için atmak zorunda kaldık.

EN: 1000Ç- Is your method about evaluating foreshocks as precursors?

EN: Öncel- We completed our university-supported project titled “Microseismicity and Seismic Hazard” in the Marmara Region before the earthquake, finishing on June 6. This study focused on identifying asperity zones where large earthquakes could be expected. One of these zones, the largest, coincided with the center of the Izmit earthquake rupture. However, since our method is applicable not only to Izmit but also to other regions, we reviewed and updated the study. Particularly for Istanbul, a region of significant economic and population importance in our country, we took care to ensure the reliability of our results. Our examination of microearthquakes indicating the activity of dormant faults in a north-south direction in Istanbul revealed that a significant portion of these could be attributed to blasting in quarries. Therefore, we had to exclude these non-natural earthquakes when identifying large earthquakes that could cause natural disasters.

Think Zone Soru: Asperite yöntemiyle depremler önlenebilir mi? / Can earthquakes be prevented using the asperity method?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Çalışmamızın sonucunda, İstanbul'a yakın bölgelerde biriken stresin büyük bir deprem oluşturacak düzeyde olmadığı tespit edildi. Bu açıdan sevindirici bir sonuç olabilir, ancak doğusunda ve batısında stresin biraz arttığı belirlendi. Bu bölgeleri asperite olarak nitelendirdik. Küçük depremlerden elde ettiğimiz veriler, yeri belirlemek için iki türlü yöntem olduğunu gösteriyor: zamanı kestirmek ve yeri kestirmek. Biz, yeri kestirmekle ilgili çalışma yapıyoruz.

EN: Our study concluded that the accumulated stress in areas near Istanbul is not at a level to cause a large earthquake. This may be a reassuring result, but it was determined that stress has slightly increased in the east and west. We designated these areas as asperities. Data from small earthquakes indicate two methods for prediction: estimating the time and estimating the location. We are focusing on studies related to estimating the location.

TR: Yukarıda gördüğünüz haritada MS 32'den 1900'e kadar olan depremler gösteriliyor. Ancak tarihsel depremlerin yeri genellikle hasar bilgilerinden tahmin edildiği için, bu verilerin 100 km hata payı olduğunu unutmamız gerekiyor. Yani bu hattı sağa veya sola kaydırabiliriz. Ayrıca 1894 depremleri için verilen hasar bilgileri, depremin Marmara Denizi'nin güneyinde değil, İzmit Körfezi'nin içinde olduğunu gösteriyor. Tarihsel depremlerle ilgili önemli çalışmalardan bazıları Dr. Ambraseys tarafından yapılmıştır. Ancak yine de 1509 depremi için verilen bilgilerin de depremin tam yeri hakkında kesin olmadığını vurgulamaktadır. Nitekim, 1509 depreminin Marmara Denizi'nin kuzey kıyısının tam ortasında olabileceği yönünde bir muhtemel yer belirlemiş olsa da, asperitelerden birine yakın olması nedeniyle kesin bir sonuç elde edilememiştir. Bu tür varsayımların gerçekliğe dayandırılarak halkı tedirgin etmesi doğru değildir.

EN: The map above shows earthquakes from 32 AD to 1900. However, since the locations of historical earthquakes are generally estimated based on damage reports, we must remember that these data have a margin of error of about 100 km. This means the fault line could be shifted to the right or left. Additionally, damage reports for the 1894 earthquakes indicate that the earthquake occurred within the Izmit Gulf, not in the southern Marmara Sea. Some significant studies on historical earthquakes were conducted by Dr. Ambraseys. However, he emphasizes that the information provided about the 1509 earthquake is not definitive regarding its exact location. Although a possible location for the 1509 earthquake was identified in the middle of the northern coast of the Marmara Sea, no definitive conclusion was reached due to its proximity to an asperity. Such assumptions should not be used to alarm the public without being grounded in reality.

Think Zone Soru: İstanbul’un deprem riski nasıl azaltılabilir? / How can Istanbul’s earthquake risk be reduced?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: 1000Ç- Biliyorsunuz gazetelerde bazı haberler çıktı, bazı bilim adamları enerji yüklü fayları patlatalım önerisi yaptılar. Tabii bu aynı zamanda deprem tetiklenebilir sonucuna varıyor. Dr. Atilla Uluğ, fay hattı kırılabilir diyor (18.11.1999, Milliyet). Aykut Barka bu bir fantazi dese de, enerji biriktirmiş fayların patlatılabileceği ortaya çıkıyor. Nitekim Gölcük’ten gelen bazı bilgilere göre, orada bir grup Amerikalı’nın, hesaptan daha fazla bir hasarla sonuçlandığını söyledikleri bir girişimi olmuş. Bilimin bir de bütünselliği var, sosyal bilim açısından bakıp da gördüğümüz şeyler var. 53 milyonun kesinlikle istemediği ve çok kararlı bir şekilde karşı çıkacağı bir yasayı meclisten geçirecek güçleri yok, ama geçiriyorlar. Depremin olacağına güvenmeselerdi, sosyal güvenlik yasa tasarısını gündeme bile getiremezlerdi. Sosyal bilimsel açıdan baktığınız zaman bu tür şeyler de kanıt sayılır. Sonra Akşam gazetesinde kıyamet planları diye HAARP adlı Amerikan Enstitüsü’nün bir açıklaması çıktı, Amerika’nın deprem tetikleme teknolojisinin olduğu açıkça yazıldı. Hatta orada bir profesör buna karşı çıkıyormuş. Ondan sonra, Ceviz Kabuğu programında Malatya İnönü Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi konuştu ve çok önemli teknik bilgiler verdi. Ayrıca hastanelerde rastladığımız MR’lar, tomografiler, ultrasonlar, hepsi manyetik dalga veya ses dalgası teknolojileri. Bunların hiçbiri gerçekte bizim sağlığımız için geliştirilmiş değil, başka amaçlar için geliştirilmiş, yan ürün olarak da hastanelerde kullanılıyor. Marmara’da şöyle bir avantaj var: Fay denizden geçtiği için, kimse görmeden fayın derinliklerine yönelik birçok iş çevrilebilir. Sonra biliyorsunuz Gölcük’te bir de birikmiş gaz var. Bu patlatılarak da tetikleme olamaz mı? Tabii bunların hiçbiri kendi başına kanıt niteliği taşımıyor ama hepsini uç uca birleştirince, kocaman ve meşru bir soru çıkıyor, deprem tetiklendi mi diye. Siz buna ne diyorsunuz?

TR: 1994 yılında İtalya'da Uluslararası Depremlerin Önceden Belirlenmesi isimli projede çalıştım ve meslektaşlarım Rus bilim insanlarıydı. Proje sırasında, Dr. Molchan gibi ünlü bir Rus bilim adamının, Çeçenistan'da meydana gelen depremin fayın Ruslar tarafından tetiklendiğini iddia ettiğini söylemişti. Tabii ki, bunun doğruluğunu bilemiyoruz, çünkü bilim adamının milliyeti önemli değil, ancak o zamandan beri bu tür tartışmalar devam ediyor. Bu konuyla ilgili makaleler olduğunu belirtmişti ve Çeçen bilim adamlarının da bu konuda makaleleri olduğunu dile getirmişti. Ayrıca, Türkiye'deki deprem istasyonlarının, zamanında NATO tarafından Rusya'nın yer altı denemelerini ve nükleer denemeleri izlemek için kurulduğu ve sonrasında deprem istasyonları adı altında Türkiye çevresine yerleştirildiği iddia ediliyor. Ancak bu konuda kesin bir bilgiye sahip değiliz.

EN: 1000Ç- As you know, some news appeared in the newspapers, with some scientists suggesting we should detonate energy-loaded faults. This, of course, leads to the conclusion that an earthquake could be triggered. Dr. Atilla Uluğ says the fault line can be broken (18.11.1999, Milliyet). Even though Aykut Barka calls it a fantasy, it turns out that energy-accumulated faults can be detonated. According to some information from Gölcük, there was an initiative by a group of Americans that reportedly caused more damage than expected. There’s also the holistic nature of science; from a social science perspective, we see certain things. They don’t have the power to pass a law that 53 million people absolutely don’t want and would firmly oppose, yet they pass it. If they weren’t confident an earthquake would happen, they wouldn’t even bring up the social security bill. From a social science perspective, these things are considered evidence. Then, in Akşam newspaper, there was a report about “doomsday plans” from an American institute called HAARP, openly stating that America has earthquake-triggering technology. Apparently, a professor there was opposing it. Later, on the Ceviz Kabuğu program, a faculty member from Malatya İnönü University spoke and provided very important technical details. Also, the MRIs, tomographies, and ultrasounds we see in hospitals are all magnetic or sound wave technologies. None of these were actually developed for our health; they were developed for other purposes and used in hospitals as a byproduct. There’s an advantage in Marmara: since the fault runs under the sea, many operations could be conducted deep in the fault without anyone noticing. And you know there’s accumulated gas in Gölcük. Couldn’t that be detonated to trigger something? Of course, none of these are proof on their own, but when you put them all together, a big, legitimate question arises: was the earthquake triggered? What do you say about this?

EN: In 1994, I worked on a project in Italy called International Earthquake Prediction, and my colleagues were Russian scientists. During the project, a renowned Russian scientist, Dr. Molchan, claimed that an earthquake in Chechnya was triggered by a fault manipulated by Russians. Of course, we cannot verify the truth of this claim, as the scientist’s nationality is irrelevant, but such debates have continued since then. He mentioned that there were articles on this topic and that Chechen scientists had also published papers on the subject. Additionally, it is claimed that earthquake stations in Turkey were originally established by NATO to monitor Russia’s underground and nuclear tests and were later placed around Turkey under the guise of earthquake stations. However, we do not have definitive information on this matter.

Bilim ve Gizlilik / Science and Secrecy

TR: 1000Ç- Gerçekten, eklenmesi gereken bir veri de bu sistemin çalışma mantığıdır. Örneğin, Amerika’da bilim ikiye ayrılıyor. Bir üniversitelerde bilim adamlarının ilgilendikleri bilim var, bir de kilit altında, sonuçları da gizli tutulan bilim var. Bunun ekonomik, askeri, stratejik çeşitli yanları var. Ekonomik yanına şöyle bir örnek verebilirim: Bundan 15-20 yıl önce, İngiltere’de BBC World Servis’te bir program dinledim. Amerika’da yeni bir buluş yapıldığını, artık nükleer reaktöre falan hiç gerek kalmadığını, çok güzel bir elektrik üretme teknolojisinin bulunduğunu, ancak bulan adamın patent zorluklarıyla karşılaştığını anlatan bir programdı. Yıllar geçti, bakın yıl 1999, Türkiye’ye nükleer reaktör geliyor. Yani, yukarıda sözü geçen proje belki patentlendirilmedi ama satın alındı, kasaya kilitlendi. Neden? Çünkü adamların daha nükleerden kazanacağı para var. Yani yukarıda sıralananlara, bilimin belirli bilgilerinin kilit altında olduğu varsayımını da eklemek gerekiyor. Bu durumda bazı bilim adamlarının kendi bilmedikleri şeyleri yok, olamaz diye kestirip atmaları bilimsel bir yanlış oluyor. Bu açıdan sizin yaklaşımınızı çok sevdim. Bildiğinizi biliyorum dediniz, bilmediğinizi bilmiyorum dediniz, ama olabilir dediniz. Ben de zaten o kadarını diyorum.

TR: Evet, gerçekten ilginç bir durum. Çeçen bilim adamlarının iddiaları ve benim öne sürdüğüm hipotez aynı konu üzerinde çakışıyor gibi görünüyor. Ancak bu iki iddianın arasında kesin bir bağlantı veya doğrulama yoktur. İki farklı bilimsel çalışmanın benzer sonuçlar vermesi tesadüfi olabilir veya farklı veri ve analiz yöntemleriyle açıklanabilir. Bu tür iddiaların ve hipotezlerin bilimsel açıdan değerlendirilmesi ve bağımsız kaynaklarca doğrulanması önemlidir. Çünkü bilimsel araştırmalar, objektif ve güvenilir sonuçlara dayanmalıdır. Dolayısıyla, bu tür iddiaların ve çalışmaların bağımsız bilim insanları tarafından incelenmesi ve destekleyici verilerle desteklenmesi önemlidir.

EN: 1000Ç- Indeed, another piece of data to add is how this system works. For example, in America, science is divided into two. There’s the science that university scientists deal with, and then there’s science locked away, with its results kept secret. This has various economic, military, and strategic aspects. I can give an example for the economic side: 15-20 years ago, I listened to a program on BBC World Service in the UK. It was about a new invention in America, a great electricity-generating technology that eliminated the need for nuclear reactors, but the inventor faced patent difficulties. Years passed, and look, it’s 1999, and a nuclear reactor is coming to Turkey. So, maybe that project wasn’t patented but was bought and locked away. Why? Because they still have money to make from nuclear. So, to the points listed above, we must add the assumption that certain scientific knowledge is kept under lock and key. In this case, some scientists dismissing things they don’t know as impossible is a scientific mistake. I really appreciated your approach in this regard. You said you know what you know, you don’t know what you don’t know, but it could be possible. That’s exactly what I’m saying.

​ Yes, it is indeed an interesting situation. The claims of Chechen scientists and the hypothesis I proposed seem to overlap on the same issue. However, there is no definitive connection or validation between these two claims. The fact that two different scientific studies yield similar results could be coincidental or explained by different data and analysis methods. It is important to scientifically evaluate and verify such claims and hypotheses with independent sources. This is because scientific research must be based on objective and reliable results. Therefore, it is crucial that such claims and studies are reviewed by independent scientists and supported by corroborating data.

Bilim ve Gizlilik Görseli
Bilim ve Gizlilik Görseli / Science and Secrecy Image

Think Zone Soru: Deprem tetikleme iddiaları gerçekçi mi? / Are earthquake triggering claims realistic?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: 1000Ç- Sizinle söyleşi çok öğretici oldu. Çok teşekkür ederiz. Zaten çok zamanınızı aldık, ama biraz da şu üniversitenin haline değinsek. Ben çok şaşırdım bu üniversitenin haline. Depremi unutsak bile bu üniversitenin, incecik sütunlu bazı binaları çürük izlenimi uyandırıyor. Göle doğru zemin kayması varmış, bitişik iki binanın arası açıldıkça sıvayla dolduruluyormuş. Bunlar böyleyken, bir de deprem olasılığını düşününce insan şaşırıp kalıyor. Arkadaşım çatlakları gösterdi. Bazı yerleri düzeltiyorlar. Düzelttikleri yerleri önce boşatmamışlar, basında duyulunca boşaltmışlar. Sonra, önceden boşalttıkları yerleri, öğrenciler kantin isteyince açmışlar. Niye boşalttılar, niye açıyorlar? Kullanılan binanın bodrum katına demir ayaklar koymuşlar. Bu ayakların konması bir itiraf. Bu üniversitede, bana öyle geliyor ki insan canına kasıt var. Bir de üstelik bunu açıklayan öğrencileri okuldan atmışlar, öğretim üyelerini işten uzaklaştırmışlar. Zaten böyle bir üniversite binasında inanın güzel şeyler üretilemez. Her köşesi lekeli, yani duvar su emmiş. Aydınlatma berbat...

TR: Avcılar bölgesiyle ilgili olarak, fakülte binası ve inşaat konusunda deneyimli hocalarımız var. Fakat rektörlük ve fakülte dekanlığımızın en rasyonel ve doğru kararı aldığını söyleyebilirim. Ancak Avcılar bölgesine ilişkin söylenecek çok şey var. Bu bölgede yapılaşma oldukça hızlı ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşti ve bu durum pek uygun değildi. Yapılan binaların önemli bir kısmı yönetmeliklere uygun şekilde inşa edilmemiş. Örneğin, dört kata kadar imar verilmesine rağmen birçok bina dokuz katlı olarak yapılmıştır. Bu nedenle ciddi bir ihmal söz konusu.

EN: Regarding the Avcılar region, we have experienced faculty members in construction and faculty buildings. However, I can say that our rectorate and faculty deanship made the most rational and correct decisions. Nevertheless, there is much to say about the Avcılar region. Construction in this area occurred rapidly and uncontrollably, which was not appropriate. A significant portion of the buildings were not constructed in accordance with regulations. For example, despite permits allowing up to four stories, many buildings were built with nine stories. This indicates significant negligence.

TR: Avcılar bölgesinin fazla hasar görmesinin nedenlerinden biri de zemindir. Buradaki zemin oldukça değişkendir. Belki Japonya'nın zemini Avcılar'ın zeminiyle benzerdir, ancak Japonlar binaları özel temel teknikleriyle inşa ediyorlar. Avcılar'da ise zemin özellikleri dikkate alınmadan hızlı bir şekilde yapılaşmaya izin verilmiştir. Bu durum da maalesef felaketin faturasını buradaki halka ödettiriyor.

EN: 1000Ç- This interview has been very enlightening. Thank you so much. We’ve already taken a lot of your time, but could we touch on the state of this university? I was shocked by the condition of this university. Even if we forget about earthquakes, some of the buildings with their thin columns give the impression of being unsound. There’s supposedly ground sliding toward the lake, and the gaps between adjacent buildings are being filled with plaster as they widen. With things like this, thinking about the possibility of an earthquake is astonishing. A friend showed me the cracks. They’re fixing some areas. They didn’t evacuate the areas they were fixing at first, but they did so after it was reported in the press. Then, they reopened the previously evacuated areas because students wanted a cafeteria. Why did they evacuate, and why are they reopening? They put iron supports in the basement of a building in use. That’s an admission. It feels to me like there’s an intent to harm lives at this university. On top of that, they’ve expelled students who spoke out about this and suspended faculty members. Honestly, you can’t produce good things in a university building like this. Every corner is stained, the walls have water damage. The lighting is terrible...

Avcılar Bölgesi
Avcılar Bölgesi Görseli / Avcılar Region Image

Think Zone Soru: Binaların depreme dayanıklılığı nasıl artırılır? / How can the earthquake resistance of buildings be improved?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Model, depremlerin bir domino etkisi gibi birbirini tetiklediğini gösterdi. Bu olaylar artçı sarsıntılar değil, yıllar boyunca gerçekleşen ayrı depremlerdi. Bölgede ilerleyen bir "deprem fırtınası" tespit edildi.

EN: The model showed that earthquakes trigger each other like a domino effect. These events were not aftershocks but separate earthquakes occurring over years. A progressing "earthquake storm" was detected in the region.

TR: Tahmin Zorlukları: Bir depremden sonra tahmin yapmak, gelecekteki olayları öngörmekten daha kolaydır. Amaç, 1967 depremi ve diğerlerinden elde edilen tarihi verileri analiz etmekti. Model, stres transferini değerlendirmeyi ve gelecekteki depremleri tahmin etmeyi hedefliyordu.

EN: Prediction Challenges: Predicting after an earthquake is easier than forecasting future events. The goal was to analyze historical data from the 1967 earthquake and others. The model aimed to assess stress transfer and predict future earthquakes.

TR: Kırmızı Bölge Tespiti: Model, İzmit Körfezi üzerinde bir kırmızı bölge belirledi; bu bölgede yaklaşık yarım milyon insan yaşıyor. Büyük depremlere yol açabilecek bir fay, bu bölgeden geçmektedir. Bilim insanları, İzmit'e yönelik önemli bir tehdit olduğunu belirten tahminler yayınladılar.

EN: Red Zone Identification: The model identified a red zone over the Izmit Gulf, where approximately half a million people live. A fault capable of causing large earthquakes passes through this area. Scientists published predictions indicating a significant threat to Izmit.

TR: Halkın Tepkisi ve Farkındalık: Bilimsel tahminlere rağmen, halk arasında minimal bir ilgi veya harekete geçme oldu. Birçok sakin, altlarındaki zemini etkileyen stresin farkında değildi. Tahmin edilen deprem, modelin öngörülerini doğrulayarak Ağustos 1999'da gerçekleşti.

EN: Public Reaction and Awareness: Despite scientific predictions, there was minimal interest or action among the public. Many residents were unaware of the stress affecting the ground beneath them. The predicted earthquake occurred in August 1999, confirming the model’s predictions.

Think Zone Soru: Deprem tahminleri halkı nasıl etkiler? / How do earthquake predictions affect the public?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Kuzey Anadolu Fayı'nın İstanbul'a yakın olan son büyük segmenti henüz kırılmamıştır, bu da 7 büyüklüğünde veya daha büyük bir deprem riskini artırmaktadır. İstanbul'un kentsel altyapısı, enerji ve ulaşım sistemleri bu risk altındadır. Bir sismik zonlama haritası, yüksek sismik sarsıntı ve kültürel miras riskine sahip bölgeleri gösteriyor.

EN: The North Anatolian Fault’s last major segment near Istanbul has not yet ruptured, increasing the risk of a magnitude 7 or greater earthquake. Istanbul’s urban infrastructure, energy, and transportation systems are at risk. A seismic zoning map highlights areas with high seismic shaking and cultural heritage risks.

TR: Halk Bilinci ve Psikolojik Faktörler: Deprem riskinin farkında olunmasına rağmen, halk arasındaki hazırlık önlemleri yetersizdir. Türkiye'de depremle ilgili yapılan araştırmalar, halk arasında kadercilik ve endişe düzeyinin yüksek olduğunu ve felaketlerin insan eylemleriyle daha da kötüleştiği algısını ortaya koyuyor. Hükümete ve medyaya olan güven eksikliği, deprem riskleri hakkında etkili iletişim kurulmasını zorlaştırıyor.

EN: Public Awareness and Psychological Factors: Despite awareness of earthquake risks, public preparedness measures are inadequate. Research on earthquakes in Turkey reveals a high level of fatalism and anxiety among the public and a perception that disasters are exacerbated by human actions. Lack of trust in the government and media makes effective communication about earthquake risks challenging.

TR: Bilim İnsanlarının İletişim Zorlukları: Jeobilimciler, deprem riski bilgilerini iletmede siyasi ve sosyal gerilimler nedeniyle zorluklarla karşılaşıyor. Risk altındaki topluluklara ulaşmak ve onlara deprem hazırlığı hakkında hayati bilgileri iletmek için yenilikçi stratejilere ihtiyaç var.

EN: Scientists’ Communication Challenges: Geoscientists face difficulties in conveying earthquake risk information due to political and social tensions. There is a need for innovative strategies to reach at-risk communities and provide them with vital information about earthquake preparedness.

Think Zone Soru: Deprem hazırlığı için neler yapılmalı? / What should be done for earthquake preparedness?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: Coulomb Stres Transferi ve Deprem Tahmininin Sırları. Bu seri, farklı disiplinlerde faylar ve sismik tehlike değerlendirmesi konularındaki anlayışı geliştirmeyi amaçlamaktadır. Temblor'un kurucularından ve CEO'su Ross Stein, Coulomb stres transferi üzerine bir sunum yapıyor.

EN: Coulomb Stress Transfer and the Secrets of Earthquake Prediction. This series aims to advance understanding of faults and seismic hazard assessment across various disciplines. Ross Stein, co-founder and CEO of Temblor, presents on Coulomb stress transfer.

Deprem Mekaniğinin Temel Kavramları / Fundamental Concepts of Earthquake Mechanics

TR:

  • Deprem Oluşumu: Depremlerin meydana gelmesi için dört temel unsur gereklidir: sürekli plaka hareketi, Dünya'nın kabuğunun elastikiyeti, sürtünmeli yüzeyler ve kütle.
  • Deprem Değişkenliği: Depremler düzenli aralıklarla veya aynı büyüklükte meydana gelmez, bu da sismik davranışın karmaşıklığını gösterir.
  • Sürtünmenin Rolü: Sürtünme, depremlerin oluşumunu etkileyen kritik bir değişkendir, ancak bu faktörü ölçmek oldukça zordur.

EN:

  • Earthquake Formation: Four fundamental elements are required for earthquakes to occur: continuous plate motion, the elasticity of the Earth’s crust, frictional surfaces, and mass.
  • Earthquake Variability: Earthquakes do not occur at regular intervals or with the same magnitude, highlighting the complexity of seismic behavior.
  • Role of Friction: Friction is a critical variable affecting earthquake formation, but measuring this factor is quite challenging.

Coulomb Stres Transferi / Coulomb Stress Transfer

TR: Stres Tetikleme ve Gölgeleme: Stres tetikleme, bir fayın kırılmaya daha yakın hale gelmesiyle oluşur, stres gölgeleme ise kırılmayı engeller. Bu iki fenomen, yalnızca faylar kırılmaya yakın olduğunda önemlidir.

EN: Stress Triggering and Shadowing: Stress triggering occurs when a fault becomes closer to rupturing, while stress shadowing prevents rupture. These two phenomena are significant only when faults are near the point of rupture.

Deprem Tahmini İçin Çıkarımlar / Implications for Earthquake Prediction

TR: Stres değişikliklerini anlamak, sismik aktiviteyi tahmin etmeye yardımcı olabilir, ancak bu ilişki karmaşıktır ve arka plan sismisite oranlarından etkilenir.

EN: Understanding stress changes can aid in predicting seismic activity, but this relationship is complex and influenced by background seismicity rates.

Dinamik ve Statik Stres Etkileri / Dynamic and Static Stress Effects

TR:

  • Dinamik Tetikleme: Büyük depremler, sadece statik stres transferi ile değil, stres dalgaları yoluyla uzak sismik olayları tetikleyebilir.
  • Küresel Artçı Depremler: Hint Okyanusu depremi, dinamik etkilerin küresel sismisiteyi önemli ölçüde artırabileceğini göstermiştir.

EN:

  • Dynamic Triggering: Large earthquakes can trigger distant seismic events not only through static stress transfer but also via stress waves.
  • Global Aftershocks: The Indian Ocean earthquake demonstrated that dynamic effects can significantly increase global seismicity.

Pratik Uygulamalar ve Geleceğe Yönelik Çalışmalar / Practical Applications and Future Studies

TR:

  • Sismisite Oranı Denklemi: Bu denklem, stres değişikliklerinin zamanla sismisiteyi nasıl etkilediğini tahmin etmeye yardımcı olur ve arka plan oranlarının önemini vurgular.
  • Tahmin Modelleri: Odak mekanizmaları ve stres transferi hesaplamalarını kullanarak, özellikle yüksek sismik aktiviteye sahip bölgelerde deprem tahminleri iyileştirilebilir.

EN:

  • Seismicity Rate Equation: This equation helps predict how stress changes affect seismicity over time and emphasizes the importance of background rates.
  • Prediction Models: Using focal mechanisms and stress transfer calculations, earthquake predictions can be improved, especially in regions with high seismic activity.

Deprem Haritaları 1 / Earthquake Maps 1 Deprem Haritaları 2 / Earthquake Maps 2
Deprem Haritaları / Earthquake Maps (1-2)

Think Zone Soru: Yeni deprem tahmin yöntemleri umut verici mi? / Are new earthquake prediction methods promising?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

Sosyal Medya Paylaşım Butonları / Social Media Share Buttons
Önerilen Videolar / Recommended Videos
1999 İzmit Depremi ve Değerlendirme

1999 İzmit Depremi ve Değerlendirme1999 Izmit Earthquake Assessment

Röportaj: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile, 1999 / Interview with Prof. Dr. Ali Osman Öncel, 1999

Today's date and time is 08:18 PM +03 on Sunday, July 20, 2025

1999 İzmit Depremi Kapak Görseli
Kapak Görseli: 1999 İzmit Depremi / Cover Image: 1999 Izmit Earthquake
Akademik Essay / Academic Essay

Akademik Essay

Giriş / Introduction

TR: 1999 İzmit Depremi, Türkiye'nin tarihindeki en yıkıcı doğal afetlerden biri olarak kaydedilmiştir. 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen bu deprem, 7.4 büyüklüğünde olup, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve büyük maddi kayıplara neden olmuştur. Bu deprem sonrası yapılan medya röportajları, hem bilimsel hem de toplumsal perspektiflerden önemli veriler sunmaktadır. 25 yıl sonra, bu röportajların içeriği ve geçerliliği üzerine bir değerlendirme yapmak, depremin uzun vadeli etkilerini anlamak, sismolojideki teknolojik ve metodolojik gelişmeleri değerlendirmek ve gelecekteki riskleri azaltmak açısından kritik bir öneme sahiptir.

EN: The 1999 Izmit Earthquake is recorded as one of the most devastating natural disasters in Turkey's history. Occurring on August 17, 1999, with a magnitude of 7.4, this earthquake resulted in thousands of deaths and significant material losses. The media interviews conducted after the earthquake provide significant data from both scientific and societal perspectives. Evaluating the content and validity of these interviews 25 years later is of critical importance for understanding the earthquake's long-term impacts, assessing advancements in seismology, and reducing future risks.

Yöntemler / Methods

TR: 1999 öncesinde, deprem sismolojisi alanında çalışan akademisyen sayısı oldukça azdı ve bu alana yönelik akademik ilgi sınırlıydı. İzmit depremi, bu durumu değiştirmiş ve uzman sayısında belirgin bir artışa yol açmıştır. Medya, deprem sonrası dönemde bu uzmanların görüşlerine daha fazla yer vermeye başlamış, bu da kamuoyu farkındalığını artırmıştır. Japonya’daki deneyimlerin paylaşılmasıyla, sismoloji çalışmaları geniş bir coğrafi alana yayılmış ve halkın deprem hazırlığı konusunda bilinçlenmesi sağlanmıştır (Öncel & Wyss, 2001). Bu çalışmada, röportajların analizi ve sismolojik verilerin değerlendirilmesi için arşiv taraması ve istatistiksel yöntemler kullanılmıştır.

EN: Before 1999, the number of academics working in earthquake seismology was quite low, and academic interest in the field was limited. The Izmit earthquake changed this situation, leading to a noticeable increase in the number of experts. The media began to feature the opinions of these experts more prominently after the earthquake, enhancing public awareness. The sharing of experiences from Japan expanded seismological studies across a broader geographic area and facilitated public preparedness for earthquakes (Öncel & Wyss, 2001). This study employed archival research and statistical methods to analyze the interviews and evaluate seismological data.

TR: 1999 İzmit Depremi, 17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03:02’de gerçekleşmiş ve 7.4 büyüklüğünde bir sarsıntıyla Türkiye’nin Marmara Bölgesi’ni vurmuştur. Bu deprem, yaklaşık 17.000 kişinin ölümüne, 40.000’den fazla yaralanmaya ve on binlerce yapının yıkılmasına veya hasar görmesine neden olmuştur. Deprem sonrası yapılan medya röportajları, bilim insanlarının depremin nedenlerini açıklama çabalarını ve toplumun yaşadığı travmayı yansıtmıştır. 25 yıl sonra, bu röportajların içeriği ve geçerliliği üzerine bir değerlendirme yapmak, depremin sosyo-ekonomik etkilerini anlamak ve sismolojideki ilerlemeleri gözden geçirmek için kritik bir adım olacaktır.

EN: The 1999 Izmit Earthquake struck Turkey’s Marmara Region on August 17, 1999, at 03:02 AM, with a magnitude of 7.4. This earthquake caused approximately 17,000 deaths, over 40,000 injuries, and the destruction or damage of tens of thousands of buildings. The media interviews conducted after the earthquake reflected scientists’ efforts to explain its causes and the trauma experienced by society. Evaluating the content and validity of these interviews 25 years later will be a critical step in understanding the socio-economic impacts of the earthquake and reviewing advancements in seismology.

1999 İzmit Depremi
1999 İzmit Depremi Görseli / 1999 Izmit Earthquake Image

Think Zone Soru: 1999 depreminin etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? / What are your thoughts on the impacts of the 1999 earthquake?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

TR: 1999 öncesinde, deprem sismolojisi alanında çalışan akademisyen sayısı oldukça azdı ve bu alan, Türkiye’de yeterince önemsenmiyordu. İzmit depremi, bu ilgisizliği sona erdirmiş ve uzman sayısında ciddi bir artışa yol açmıştır. Medya, deprem sonrası dönemde bu uzmanların görüşlerini daha sık yayınlamaya başlamış, bu da kamuoyunun deprem konusundaki bilinç seviyesini yükseltmiştir. Japonya’daki deneyimlerin paylaşılmasıyla, sismoloji çalışmaları uluslararası bir boyut kazanmış ve özellikle deprem tahmin teknikleri geliştirilmiştir (Öncel & Wyss, 2001). Bu gelişmeler, Marmara Bölgesi’nde daha kapsamlı izleme sistemlerinin kurulmasına öncülük etmiştir.

EN: Before 1999, the number of academics working in earthquake seismology was quite low, and the field was not given sufficient attention in Turkey. The Izmit earthquake ended this indifference, leading to a significant increase in the number of experts. The media began to publish the opinions of these experts more frequently after the earthquake, raising the public’s awareness about seismic activity. The sharing of experiences from Japan brought an international dimension to seismological studies and contributed to the development of earthquake prediction techniques (Öncel & Wyss, 2001). These advancements paved the way for the establishment of more comprehensive monitoring systems in the Marmara Region.

Think Zone Soru: Sismolojideki gelişmeler sizi şaşırttı mı? / Were you surprised by the developments in seismology?

Toplam Yorum Sayısı: 0 / Total Comment Count: 0

Son Güncelleme: 20 Temmuz 2025, 20:18 / Last Updated: July 20, 2025, 08:18 PM +03

Comments