Thursday, August 4, 2022

Overview of Turkey's Earthquake Problem and Some Suggestions

Türkiye'nin Deprem Sorununa

Bakış



'Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Bazı Öneriler' isimli makale 2011 yılında yazıldı ve yazıldığı tarihden günümüze yaklaşık olarak 11 yıl geçti. Geçen süre içinde makale kapsamında önerilerin ne kadar uygulamaya geçti veya deprem riski açısından Avrupa'da en başta olan ülkelerin başında yer alan ülkelerden birisi olarak Türkiye'de neler yapıldı?

Yukarıda ki kapakta yer alan şekil için referans National Geographic.

Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Bazı Öneriler
13 Mart 2011 tarihli Miyagi-Oki depreminden sonra ülkemizin depreme hazırlık durumu tekrar konuşulmaya başlanmıştır. Miyagi-Oki depremi ülkemizde deprem sorunu ve afet planlaması ile ilgili önemli ve yeni fırsatlar vermektedir. Bu çerçevede, ülkemizdeki deprem sorunu ile ilgili alınması gereken bazı önlemler farklı başlıklar altında verilecektir.

  • Deprem sorunu ihmal edilmemelidir. 
  • 1995 Kobe depreminde Japonya'da meydana gelen yangınlar ve patlamalar büyük ölümlere neden olmuştu. Kobe depremin'den sonra Japonya'da erken uyarı ve risk azaltma çalışmaları hızlandırıldı. Son depremde yangına ve yıkılmalara bağlı zararların azalması, Kobe depreminin Japonlar tarafından iyi okunduğunu gösteriyor. Fakat nükleer santrallerin güvenliğinin yeterince sağlanamadığı ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni son zamanlarda tartışılmaya başlanan, kullanılan standart deprem tehlike belirleme parametrelerinin olabilecek en büyük deprem büyüklüğünü eksikli belirlenmesi ile ilişkili olabilir. 
  • 2007 yılında meydana gelen M6.8 büyüklüklü şiddetindeki  Niigata-Chuetsu Oki depremi nükleer sızıntıya neden olmuştu (1, 2) ve bunun zararları Japonya ile sınırlı kaldı. 


  • 11 Mart 2011 yılında meydana gelen  M9.0 büyüklüğündeki Tohoku-Oki depreminde nükleer sızıntının sonuçları dünyada insanların güvenliğini etkileyecek bir büyüklüğe ulaştı. Nükleer santrallerde meydana gelen sızıntıyı, 2007 yılından itibaren güncelleme, yenileme ve güvenliğin arttırılması ile ilgili olarak bir ihmalin sonucu olarak okunabilir. 
  • Deprem Tehlike Verilerine ulaşılmalıdır.

  • Deprem tehlikesi ve parametreleri yıllara göre değişen ve güncellenen dinamik bir olaydır. Bu nedenle hükümete bağlı bir servis tarafından sürekli olarak deprem tehlikesinin tahminlerinin yeni verilere ve yöntemlere göre güncellenmesi ve kullanılabilir formatta ulaşılabilir olması gerekir. 
  • 1996-2018 yılları arasında Ülkemizle ilgili ulaşılan Türkiye Deprem Tehlike haritasıdır ve tehlikenin renklerle gösterilmesinden ibarettir. Tabi ki bu haritalarla ilişkili teknik detaylar olabilir fakat bunları herkesin anlamasının gereği yoktur. Tehlike haritalarında en riskli bölgeler, yatay hareketlerin (Anadolu Fay Zonları) ve düşey atımlı (Batı Anadolu’daki grabenler) gerilme alanlar kırmızı renkle gösterilmiştir. Deprem tehlikesi ile ilgili genel ve detay hesaplamalar deprem risk raporlarında istenmektedir ve bu hali ile önemli bir gelişmedir. Deprem sismolojisin'de uzmanlaşmış mühendislerin yeniden hesaplaması önemli olabilir ve buda merkezi hükümet servisi tarafından yapılmış haritaların yerinde denetimini sağlar. 
  • Deprem tehlikesi ve risk belirlemelerinin konusunda sertifika ve uzmanlık programlarını bitirmemiş mühendislerden beklenmemelidir. En önemli konu normal bir vatandaşın oturmuş olduğu yer ve iş yerinin deprem tehlikesi konusunda anında bilgi almasıdır ve vatandaşlarımızın bunu aracısız ve ricasız öğrenmeye hakkı olmalıdır. İsteyen Herkesin Deprem Tehlikesi bilgisine anında ulaşması gerekir.  Bir ev ya da iş yeri almak istiyorsunuz veya işyeriniz ve evinizin deprem tehlikesi durumu hakkında anında bilgi almak istiyorsunuz fakat istediğiniz bilgiye internet üzerinden ulaşamıyorsunuz. Ülkemizde Türkiye'de deprem tehlikesi hakkında deprem riskine maruz kalma durumunda olan her vatandaşın anında ve doğru bilgi alma hakkı vardır.
  • 1999-2018 yılları arasında yürürlükte kalan deprem tehlike veriler ve ortaya ürün olarak çıkan Boyalı deprem tehlike haritalarından öte, vatandaşın bulunmuş olduğu herhangi bir yerin durumu hakkında somut bilgiye ulaşması gerekir. Tehlike durumu hükümete bağlı deprem tehlike çalışmalarından sorumlu kurumlarca verilmesi, halkımızda ve kurumlarda deprem bilincini arttıracaktır. Kanada'da ülkemizdeki deprem haritalarına benzer tehlike büyüklüklerinin değişimi kabaca verilir fakat bugün ülkemizde mühendislerden raporlarında yazması istenen detay deprem parametreleri ücretsiz olarak herkese açıktır. Herkes, oturmuş olduğu binanın ya da çalıştığı işyerinin güvenlik ve risk durumunu öğrenebilir. 
  • Kanada'da yaşayan herkesin doğru ve güvenilir bilgiyi resmi kurumdan alma hakkı internet üzerinden sağlanmıştır(3) . Kanada Deprem Servisi tarafından yapılan güncelleme ile deprem riskinin hızlı ve jeofizik Vs30 değişimine bağlı olarak grafik tabanlı anlatılması deprem riskinin anlaşılır olması açısından çok önemli bir referans örnek.
  • Deprem Tehlikesi Çalışma Grupları kurulması gerekir Ülkemizdeki deprem yönetmeliği bağlayıcıdır. Fakat Amerika Deprem Yönetmeliği gibi fazla denetlendiği ve tartışılabildiği söylenemez. Bunun nedeni, ülkemizde deprem tehlikesini uluslararası düzeyde çalışan nitelikli uzman ve akademisyen sayısının yeterli olmamasıdır. 

  • Başbakanlığa bağlı Deprem Araştırma Dairesi’nde doktoralı bir jeofizikçinin bulunmaması deprem risk ve tehlike 13 Mart 2011 tarihli Miyagi-Oki depreminden sonra ülkemizin depreme hazırlık durumu tekrar konuşulmaya başlanmıştır. Miyagi-Oki depremi ülkemizde deprem sorunu ve afet planlaması ile ilgili önemli ve yeni fırsatlar vermektedir. Bu çerçevede, ülkemizdeki deprem sorunu ile ilgili alınması gereken bazı önlemlerfarklı başlıklar altında verilecektir. PROF. DR. ALİ OSMAN ÖNCEL İstanbul Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Bazı Öneriler MART-N‹SAN 2011 85 çalışmalarına yön verecek kurumların yeterli donanımda elemanlara sahip olmadığını göstermektedir. Amerika Deprem Servisi bünyesinde Çalışma Grupları (Working Grup) tarafından ülkenin değişik bölgelerini iyi bilen bilim adamı ve uzmanlarca oluşturulan ekiplerle deprem tehlikesi belirleme çalışmaları yapılır ve bunlar BSSA Dergisi’nde yayınlanır. Yayınlandığı için kullanılan veri, model ve yaklaşımlar herkes tarafından bilinir ve bu hali ile denetime tabidir. Yayın üzerinden güncellenen deprem tehlike çalışmaları nedeni ile yayın üzerinden denetim ve öneri yapan çalışmalarla devam eder. Mesela, Amerikan Deprem Servisi’nin New Madrid Sismik Zonu hakkında yapmış olduğu deprem tehlikesi tahminleri tartışılmakta ve gerektiğinden daha az tehlikeli gösterildiği bilimsel çalışmalarda gösterilmektedir. Kısaca, deprem sorunu ülkemizle ilgili bir sorun değildir, sonuçları itibarı ile tüm dünyayı da etkileyebilir. Bir an önce bölge tabanlı ve geniş katılımlı çalışma grupları kurulmalı ve ülkemiz deprem tehlikesi çalışmaları periyodik olarak güncellenmelidir. Uluslararası Sismoloji Programları Açılmalıdır Depremle ilgili yüksek lisans ve doktora programlarının ülkemizde İngilizce olması ve dünyanın her yerinden ülkemizin deprem sorunu üzerine çalışacak kişilerin verilecek burslarla desteklenmesidir. Bugün için, Japonya, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan iş, global insan kaynaklarını ulusal deprem sorunları için kullanılmasıdır. Uluslararası (İngilizce) Entegrasyonlu Yüksek Lisans ve Doktora Programları (Integrated Graduate Seismological Program) açılmalı ve dünyanın her yerinden gelecek öğrenci ve bilim insanlarına açık şekilde ülkemiz ve dünyanın deprem sorunu çalışmalarına hız verilmelidir. Deprem Teknolojisi Aletleri Sağlama Merkezi Kurulmalıdır Yüksek kaliteli jeofizik alet ve bu tür aletler ile kayıt edilmiş verilerle, deprem jeofiziği konusunda yapılan çalışmalarda bir ilerleme olur ve bu konuda eğitim almış ve alan kişiler iyi bir veri tabanına ve modern alete dayalı bir çalışma ortaya çıkarırsa, deprem jeofiziği konusunda işsiz kalma riski azalır. Bu nedenle bilimsel çalışma yapmak isteyenlere ihtiyacı olan mevcut verileri, deprem jeofiziği ölçüler yapmak istiyorum diyenlere alet sağlayacak bir kuruma ülkemizde şiddetle ihtiyaç vardır. Amerika’da kurulu Uluslararası Deprem ve Araştırma Merkezi (IRIS)'e bağlı PASSCAL ALET MERKEZI (4), ölçülen verilerin geri dönmesi ve daha sonra çalışmak isteyenlere açılması şartı ile dünyanın dört bir tarafından isteyenlere alet sağlıyor. Verilmiş aletler ile alınmış ölçüleri proje bitiminden 2 sene sonra, hiçbir kayıt ve koşul koymadan akademik çalışma yapanlara açıyor. Ülkemizde IRIS'in dengi olan bir kuruma bağlı olarak PASSCALTURK açılması, ülkemizde aletlerin alımı için harcanacak kaynak israfını önler, deprem jeofiziği çalışmalarına kalite getirir. Ülkemizde deprem bilimi konusunda çok iyi akademik proje ve çalışmaların yapılmasını sağlar! Aynı zamanda deprem jeofiziği konusunda iyi yetişmiş insanların işsiz kalması önleneceği için işsizliği de azaltır! Sonuç 2007 yılında orta büyüklükteki (M6.5) bir depremden ders almayıp nükleer reaktörlerin güvenliğini arttırmayan Japonya, bugün meydana gelen nükleer sızıntı ile dünya için bir risk oluşturmuştur. Ülkemizde deprem sonrasında zemin etüdü ve deprem sigortası konusunda düzenlemeler yapılmıştır. Zemin etüdü ile ilgili olarak Avrupa Birliği ülkelerindeki standartların bir an önce getirilmesi gerekir. Deprem tehlike ve risk belirlemeleri gibi ülkemizin bir depreme karşı güvenliğini arttıracak zemin ve yapı etütlerinin profesyonel (uzman mühendis) mühendisler tarafından yapılması zorunlu hale getirilmeli ve muhakkak zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılması sağlanması için daha etkin çalışmalar yapılması gerekir. Kaynaklar 1. http://www.cbsnews.com/video/watch/?id=3066074n 2. http://www.buzzle.com/articles/145446.html 3.http://earthquakescanada.nrcan.gc.ca/hazard-alea/interpolat/index-eng.php 4. http://www.passcal.nmt.edu


 


No comments:

Post a Comment