Thursday, August 29, 2024

Türkiye’nin Deprem Gerçeği ve Alınması Gereken Önlemler


6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, Türkiye'nin uzun yıllardır mücadele ettiği deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ancak bu yazı, 2016 yılında yapılan bir röportajı temel alarak, Kahramanmaraş depremlerinden yaklaşık 8 yıl önceki deprem kayıplarını ele almaktadır. Bu nedenle, yazının içeriği doğrudan Kahramanmaraş depremleri ile ilişkili değildir; fakat geçmişteki depremlerden çıkarılan dersler ve öneriler üzerine odaklanmaktadır.

Geçmişteki Deprem Kayıpları

2016 yılında yapılan röportajda, Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Türkiye'nin deprem riskine karşı hazırlık düzeyinin yetersiz olduğunu vurgulamıştır. 1966-2023 yılları arasında yaşanan depremler sonucunda 58,202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122,096 kişi yaralanmış ve yaklaşık 411,465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür (Kahn & Ghosh, 2019). Bu rakamlar, her yıl ortalama 1,003 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini ve 7,096 binanın yıkıldığını göstermektedir. Örneğin, 1999 İzmit depreminde 17,000'den fazla insan hayatını kaybetmiştir ve bu tür büyük kayıplar, Türkiye'nin deprem gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Deprem Tehlike Haritaları ve Yapı Denetimi

Deprem tehlike haritaları, aktif fay hatlarının da içinde yer aldığı ve her 5 yılda bir güncellenen temel çalışmalardır. Ancak 1 Ocak 2019’a kadar güncellenmemiştir. Bu haritalar, deprem riskinin belirlendiği ve önlemlerin alınması gereken yerler olmasına rağmen, yeterli bütçe ve önlem sağlanmamaktadır (Stein & Wysession, 2009). Yapı denetim çalışmaları ile ilgili saha verileri ve uygulamaların denetlenmesi de durdurulmuştur.

Bilimsel Çalışmalar ve Erken Uyarı Sistemleri

Ülkemizde deprem bilimi çalışmaları yeterli seviyede değildir. Tokyo Üniversitesi'nde 300 profesör sismoloji ve deprem bilimi üzerine çalışmalar yaparken, Türkiye'deki profesör sayısı oldukça azdır (Sweeney, 2020). Deprem erken uyarı sistemleri için çalışmalar yapılsa da, bu çalışmaların desteklenmesi ve genişletilmesi gerekmektedir.

Çarpık Kentleşme ve Yapısal Eksiklikler

Depremlerde çarpık kentleşmenin ve depreme dayanıklı binaların yetersizliğinin etkisi büyüktür. Deprem sonrasında standart dışı müdahaleler ve yerel yönetimlerin kendi inisiyatiflerini kullanmaları da sorun oluşturmaktadır. İlk olarak yapılması gereken, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve bunun için gerekli standartları uygulamaktır (Omer & Al-Hadid, 2021).

Sonuç ve Öneriler

Ülke olarak depreme hazır değiliz. Yönetmelik değişikliği ve kamu binalarının incelenmesi gibi adımlar atılmakta, ancak uygulama yetersiz kalmaktadır. Mevzuat ve uygulamalar arasında ciddi bir eksiklik vardır. Halkımızın deprem konusunda bilinçlenmesi için eğitimler ve seminerler düzenlenmeli, deprem acil müdahale planları oluşturulmalı ve halk, bu planlara uygun hareket etmelidir (United Nations Office for Disaster Risk Reduction [UNDRR], 2021).

Sonuç olarak, deprem konusunda hazırlık her bireyin sorumluluğundadır. Evde alınacak basit önlemler dahi hayat kurtarabilir. Halkımızın duyarlı olması, devletin ve yerel yönetimlerin gerekli önlemleri alması elzemdir. Deprem sırasında panik yapmamak ve daha önce edinilen bilgileri doğru şekilde uygulamak büyük önem taşır. Geçmişten ders çıkararak, geleceğe yönelik daha sağlam adımlar atılması, can ve mal kayıplarının azaltılması için elzemdir.

Referanslar


Son 58 Yıl İçerisinde Depremler ve Kaybımız

Son 58 yıl içerisinde depremlerden, 58,202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122,096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411,465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir ki, depremlerden her yıl ortalama 1,003 vatandaşımız ölmekte ve 7,096 bina yıkılmaktadır.

TARİHYERBÜYÜKLÜK
9 Ağustos 1912Tekirdağ, Mürefte7.3
7 Mayıs 1930Türk-İran sınırı7.2
20 Aralık 1942Tokat, Erbaa7.0
26 Kasım 1943Samsun, Ladik7.2
1 Şubat 1944Bolu, Gerede-Cerkes7.2
18 Mart 1953Çanakkale, Yenice7.2
25 Nisan 1957Muğla, Fethiye-Rodos7.1
26 Mayıs 1957Bolu, Abant7.1
6 Ekim 1964Balıkesir, Manyas7.0
19 Ağustos 1966Muş, Varto7.2
22 Temmuz 1967Adapazarı, Mudurnu7.1
3 Eylül 1968Tokat, Niksar7.0
24 Kasım 1976Van, Muradiye7.5
6 Ekim 1979Köyceğiz, Gölcük7.0
13 Mart 1992Erzincan6.8
17 Ağustos 1999İzmit, Gölcük7.4
3 Şubat 2002Afyon, Sultandağı6.4
1 Mayıs 2003Bingöl6.4
23 Ekim 2011Van7.2

"Deprem Gerçeğini Unuttuk Mu?"

8 Ağustos 1912 tarihinde yaşanan depremde yaklaşık 2,836 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Unutmadık.

Deprem Tehlike Risk Haritası

Deprem Tehlike Risk haritası her 5 yılda bir güncellenir olarak bilinmektedir. Ancak son güncelleme ne zaman yapılmıştır? 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden beri güncellenen bir Deprem Tehlike Risk Haritası bulunmaktadır. İncelendiğinde, bu haritanın risk olarak gösterdiği yerlerde herhangi bir önlem alındığı görülebilir mi? Bu çalışmalara bir bütçe ayrılıyor mu?

Deprem Tehlike haritaları temel çalışmalardır ve aktif fay hatlarının da içinde yer aldığı, bu çalışmalara eklenen her bir detayın hayati derecede önemli olduğu gerçektir. Depremin tehlike riskinin belirlendiği ve önlemlerin alınacağı, alınması gerektiği yerlerdir. Ancak bu haritalar yeterli midir? Deprem tehlike risk haritaları güncellenirken yapılacak olan çalışmalara olanak tanıyacak önlem ve bütçe sağlanmış mıdır? Bu haritalar, sonradan yürürlüğe girecek olan yapı denetim çalışmaları ile ilgili olarak saha verileri ve uygulamaların denetlenmesi durdurulmuş mudur?

Ülkemizdeki Fay Hatlarının Teşhisinden, Bu Sistemler İçerisinde Olan Yeniliklere Kadar Hangi Çalışmalar Yapılıyor?

Ülkemizdeki fay hatlarının teşhisinden, bu sistemler içerisinde olan yeniliklere kadar hangi çalışmalar yapılıyor? Aktif fay hatlarının da içinde yer aldığı ve güncellendiği deprem tehlike risk haritasında tüm bunlar göz önünde bulundurulmuş mu? 70 milyon insanı ilgilendiren bu çalışmaların eksiklikleri yok mu? Tüm yapılan çalışmalar, her zaman mükemmel midir? Yapılan ve yapılacak olan her şey geçmişte yaşanmış olan bu acı tecrübeler doğrultusunda gerekli ve yeterli midir?

Deprem Bilimi ve Türkiye'de Yapılan Çalışmalar

Örneğin Tokyo Üniversitesi'nde 300 Profesör Sismoloji ve Deprem Bilimi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Ülkemizdeki durum nedir? Ülkemizdeki profesörlerin bir araya gelip Deprem Araştırma Grubu veya Bilimsel İlgili çalışmalarını sürdürür mü?

Ülkemizde Deprem Jeofiziği çalışmalarının sistematik olarak yürütüldüğü söylenemez. Çalışmaların büyük bir bölümü sismoloji ve Jeofizik Mühendisliği bölümlerinde yer alan öğretim üyelerinin sınırlı kaynaklarla yürüttükleri çalışmalardan oluşmaktadır. Profesör düzeyine ise 30 ya da 50 değil, çok az sayıda bilim insanı ulaşabilmiştir. Bunun dışında, Ulusal Deprem Stratejisi kurumu oluşturulmuş ve burada da Depremin önlenmesine dair çalışmalara destek sağlanmıştır. Ancak Deprem Konusunda Çalışmalar adı altında Deprem Yüksek Lisans ve Deprem Doktora konularına yönelik bir yapılanma bulunmamaktadır.

Depremden Önceden Bilgilendirme ve Hazırlık

Depremin önceden yeri ve zamanı belirlenip bilgi verilebilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Bu konuda çalışmalar yapılsa da tam anlamıyla bir başarı sağlanamamıştır. Depremin ne zaman olacağını tahmin etme ya da erken uyarı sistemleri oluşturmak için çalışmalara ihtiyaç vardır.

Özellikle deprem erken uyarı sistemleri için İstanbul Teknik Üniversitesi ve diğer üniversiteler çalışmaktadır. Ancak bu çalışmaların desteklenmesi ve genişletilmesi gerekmektedir.

Depremlerde Çarpık Kentleşmenin Etkisi

Depremlerde çarpık kentleşmeden, depreme dayanıklı binaların yetersizliğine kadar farklı yapı dinamikleri üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir. Ülkemizde bu konuda yeterli çalışmaların yapıldığını söylemek maalesef zor. Depremlerden en çok etkilenen yerlerin başında yapısal eksikliklerin yoğun olduğu bölgeler gelmektedir.

Deprem Sonrası Standart Dışı Uygulamalar

Deprem sonrasında ise maalesef gerekli standart dışı müdahaleler ile karşılaşıyoruz. Betonarme binalarda standart dışı kullanım ve yerel yönetimlerin kendi inisiyatiflerini kullanmaları da büyük bir sorundur. İlk olarak yapılması gereken, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve bunun için gerekli standartları uygulamaktır.

Ülke Olarak Depreme Ne Kadar Hazırlıklıyız? Afet ve Acil Durum Yönetiminden Bahseder Misiniz? Bu Süreçleri Daha İyi Nasıl Geliştirebiliriz?

Ülke olarak depreme hazır değiliz. Yönetmelik değişikliği ve kamu binalarının incelenmesi gibi adımlar atılmakta, ancak uygulama yetersiz. Mevzuat ve uygulamalar arasında ciddi bir eksiklik var. Deprem Tehlike Haritası halen güncel değil. Önlem almadığımız takdirde, depreme hazırlıklı olmak bir hayal olarak kalacak. Belediyeler ve devlet kurumları tam olarak iş birliği yapmamaktadır. Geçmişten ders çıkarılmadığı sürece, depremin zararları artacaktır.


Halkımız Depreme Hazırlık Projesine Nasıl Katkı Sunabilir?

Halkımızın deprem konusunda bilinçlenmesi için eğitimler ve seminerler düzenlenmeli. Deprem acil müdahale planları oluşturulmalı ve halk, bu planlara uygun hareket etmelidir. Afet sonrasında yapılacak müdahaleler önceden planlanmalıdır. Deprem simülasyonları ve tatbikatlarla halkın bilinçlenmesi sağlanmalıdır.


Okuyucularımıza Deprem İle İlgili Projelerinizden Bahseder Misiniz?

Ben ve ekip arkadaşlarım uzun yıllardır deprem ve afet yönetimi konusunda bilimsel çalışmalar yürütmekteyiz. İstanbul Üniversitesi bünyesinde Deprem Risk Analiz Laboratuvarı kurarak, projeler geliştirdik. Deprem öncesi risklerin azaltılması için çeşitli simülasyonlar ve analizler yapıyoruz. Bu çalışmalarla halkımızın ve yöneticilerin bilgilendirilmesini amaçlıyoruz. Deprem eğitimleri ve bilgilendirme seminerleri düzenleyerek topluma katkı sağlamaya çalışıyoruz.


Okuyucularımıza Deprem Konusunda Vermek İstediğiniz Mesaj Nedir?

Deprem konusunda hazırlık her bireyin sorumluluğundadır. Evde alınacak basit önlemler dahi hayat kurtarabilir. Halkımızın duyarlı olması, devletin ve yerel yönetimlerin gerekli önlemleri alması elzemdir. Deprem sırasında panik yapmamak ve daha önce edinilen bilgileri doğru şekilde uygulamak büyük önem taşır.









No comments:

Post a Comment