Tuesday, August 20, 2024

Türkiye Deprem Hazırlığında Neden Geri Kaldı?


1999 ve 2023 yıllarında yaşanan büyük depremler, Türkiye'nin deprem hazırlıkları konusunda ciddi dersler çıkarması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu yazıda, röportaj metninde yer alan deprem bilimi ve mühendisliği alanındaki yatırımların önemi, deprem tehlike haritalarının güncellenmesi, İstanbul Master Planı'nın uygulanamaması, yapı denetimi ve yer mühendisliği konularındaki sorunlar gibi başlıca konular, uluslararası literatür ışığında değerlendirilecektir.

Deprem Hazırlıkları ve Yetersiz İlerleme

1999 ve 2023 depremleri benzer sayıda insanı etkilemiş olsa da, can kayıplarında önemli bir azalma gözlenmiştir. Ancak, 2023 depremi beklenenden daha az hasar vermiştir. Bommer ve Pinho'nun (2006) belirttiği gibi, gelişmekte olan ülkeler deprem riskini azaltmada yeterince başarılı olamamaktadır ve Türkiye de bu ülkeler arasındadır. Deprem büyüklüklerine rağmen, can kayıplarındaki fark, Türkiye'nin deprem hazırlıklarındaki eksikliği ortaya koymaktadır (Bommer & Pinho, 2006).

Deprem Tehlike Haritalarının Güncellenmesi

Deprem tehlike haritalarının güncellenmesindeki yavaşlık, Türkiye'nin deprem hazırlıklarını ciddi şekilde etkilemektedir. Yazarın da belirttiği gibi, Türkiye'de bu haritalar 13 yılda bir güncellenirken, Kanada'da bu süre 7 yıldır. Erdik (2017), deprem tehlike haritalarının daha sık güncellenmesi gerektiğini savunmaktadır ve bu gecikmenin Türkiye'de riskleri artırdığını belirtmektedir (Erdik, 2017).

İstanbul Master Planı ve Uygulanamaması

İstanbul için hazırlanan 2003 tarihli Master Plan, 20 yıldır uygulanamamaktadır. Bu gecikme, İstanbul'un deprem hazırlıkları konusunda büyük bir fırsat kaybına yol açmıştır. Özerdem ve Barakat (2000) de bu tür planların hayata geçirilmesinin siyasi irade ve toplumsal destek gerektirdiğini vurgulamaktadır (Özerdem & Barakat, 2000).

Yapı Denetimi ve Yer Mühendisliği Sorunları

Röportaj metninde, yapı denetimi ve yer mühendisliği uygulamalarındaki eksiklikler ele alınmıştır. Yapı denetimi için ayrılan bütçelerin yetersizliği, denetimlerin etkisiz olmasına yol açmaktadır. Aynı şekilde, yer mühendisliği bütçelerinin de yeterli olmadığı vurgulanmıştır. Sucuoğlu ve Akkar (2014), bu eksikliklerin giderilmesinin deprem güvenliği açısından kritik olduğunu belirtmektedir (Sucuoğlu & Akkar, 2014).

Sonuç

Röportaj metninde yer alan konular, Türkiye'nin deprem hazırlıkları konusunda hala birçok önemli sorunu bulunduğunu göstermektedir. Deprem tehlike haritalarının düzenli olarak güncellenmesi, İstanbul Master Planı'nın hayata geçirilmesi, yapı denetimi ve yer mühendisliği uygulamalarındaki iyileştirmeler, Türkiye'nin deprem riskini azaltma çalışmalarında ilerleme kaydetmesi için kritik adımlar olacaktır.

Kaynakça

  • Bommer, J. J., & Pinho, R. (2006). Adapting earthquake engineering practice for performance-based seismic design. Journal of Earthquake Engineering, 10(sup1), 157-177. https://doi.org/10.1080/13632460609350646
  • Erdik, M. (2017). Earthquake risk assessment. Bulletin of Earthquake Engineering, 15(12), 5055-5092. https://doi.org/10.1007/s10518-017-0187-2
  • Özerdem, A., & Barakat, S. (2000). After the Marmara earthquake: lessons for avoiding short-term approaches. Third World Quarterly, 21(3), 425-439. https://doi.org/10.1080/01436590050057812
  • Sucuoğlu, H., & Akkar, S. (2014). Basic earthquake engineering: From seismology to analysis and design. Springer.

YOUTUBE VİDEOSU VE KONUŞMA METNİ
PROF.DR.ALİ OSMAN ÖNCEL


Depremler ve Hazırlık Meselesi Üzerine

Özellikle 6 Şubat depremi şu gerçeği bize net olarak gösterdi: Eğer bu coğrafyada yaşayacaksak, büyük depremlerle tarihte olduğu gibi yine muhatap olacağız. Dolayısıyla tek bir yöntem var: hazır olmak. Bina stoğumuzun yenilenmesi ve depremle ilgili bu coğrafyanın gerçekliğini görüp ona göre bir dizayn oluşturmak zorundayız. Bu konuyu bu akşam kıymetli konuklarımızla birlikte konuşacağız.

Konuklar:

  • İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ali Osman Öcel
  • Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ali Koçak
  • Yüksek İnşaat Mühendisi Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki (Skype üzerinden)

Geride bıraktığımız yılda da bu stüdyoda konuk etmiştik ve o büyük depremden sonra tekrar bir araya geldik. Şu mesele çok önemli: Bizim bu konuları konuşurken, 1999 depreminden bu yana Türkiye'yi etkileyen birçok depremle karşı karşıya kaldık. Örneğin, Elazığ'da olan deprem büyük depremin habercisiydi. Yer bilimciler bu konuda ciddi anlamda uyarılar vermişti. Bunun öncesinde Van ve İzmir’de de depremler oldu. Kısacası bu coğrafya bir deprem coğrafyası. 6 Şubat depremleri her ne kadar tarihteki en büyük depremlerden biri olarak kayda geçse de, bizim coğrafyanın gerçekliğini net bir şekilde bize gösterdi ve ders çıkarmamız gerektiğini anlattı.

Hazırlık Meselesi:

Türkiye'de şu anda da beklenen depremler var. Bingöl Yedisu fay hattı ve Malatya'nın kuzeyinden geçen fay bu bölgelerde deprem beklentisi oluşturuyor. Ve tabii ki Türkiye nüfusunun ve iş yükünün büyük olduğu Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük deprem de gündemde. Acaba bu depremlerden ders çıkarıyor muyuz? Hocam, bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?

Deprem Felaketinin Ardından Düşünceler

Öncelikle, bu depremde hayatını kaybedenlere tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Diğer bir noktada, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa'da çalışmaya başladım; bu vesileyle yeni üniversitemi de bu şekilde not etmiş olayım.

17 Ağustos 1999 Depremi ve Alınan Dersler

Depremden ders almaya başladık 17 Ağustos 1999 depreminden sonra. Ancak, bu depremden sonra yapılan çalışmalar ve ortaya konanlar, 6 Şubat 2023 tarihinde karşılaştığımız durumla kıyaslandığında, etkilenmiş insan sayısı açısından benzer bir tablo sunmaktadır. 1999 depreminde etkilenen insan sayısı, sizin de ifade ettiğiniz gibi, 15 milyondu; 6 Şubat 2023 depreminde de etkilenen insan sayısı yine 15 milyondu. Neticede, etkilenen insan sayısında bir değişme yok.

Kayıplardaki Gelişmeler ve İhmaller

Ancak, kayıplar düzeyinde bir gelişme var. 25 yıl önce, resmi rakamlara göre 17.000 insanımızı kaybetmiş bir ülke olarak, 24 sene sonra, 55.000 insanımızı kaybetmiş olmamız, bu depremden yeterince ders almadığımızı gösterebilir. İlk bakışta böyle bir sonuç çıkarılabilir.

Depremlerin Enerji Karşılaştırması ve Sonuçları

Ancak iki depreme karşılaştırmak için baktığımız zaman, 7.4 büyüklüğündeki 1999 depremi ile 7.9 büyüklüğündeki 6 Şubat 2023 depremi karşılaştırıldığında, enerjilerinde belirgin bir fark olduğunu görebiliyoruz. Bu büyüklük farkı, yaklaşık 0.5 büyüklüğünde bir fark gibi gözükse de, enerjiyi hesaba kattığımızda, yaklaşık 6 İzmit depreminde açığa çıkan enerjiye denk bir durum söz konusu. Bu da, kayıplar arasındaki sayısal farkın nedenini ve kayıpların neden bu kadar yüksek olduğunu açıklıyor.

Depremin Etkilediği Alanlar

Ek olarak, 1999 depremine benzer şekilde 2023 yılındaki Kahraman Maraş depremleri beklenen yerin dışında, geçmiş yüzyıllarda harekete geçmiş alanları da etkileyerek daha büyük bir deprem meydana getirdi. Bu büyüklük, özellikle 1939 yılındaki Erzincan depremi ile benzer bir seviyededir. Kuzey Anadolu Fay Zonu 20. yüzyılda 1939 depremiyle başlamıştı ve o dönemde 40.000 insanımızı kaybetmiştik.

Nüfus ve Kayıplar

1939 şartlarındaki 40.000 kayıp ile 2023 yılındaki 55.000 kayıp arasında büyük bir fark bulunmamakta. Çünkü nüfus olarak 1939 yılıyla 2023 yılındaki nüfus arasında büyük bir fark var. Bu, bu coğrafyanın 7.9 büyüklüğündeki bir depremi üretebileceğini ve tüm hazırlıkların buna göre yapılması gerektiğini gösteriyor.

Dipnot: 

1939 yılında Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 17 milyon civarındaydı ve aynı yıl 7.9 büyüklüğünde Erzincan Depremi meydana gelmiştir. Buna karşın, 2023 yılında Türkiye'nin nüfusu 85 milyona ulaşmış ve 7.8 büyüklüğündeki Kahramanmaraş Depremleri yaşanmıştır. 

Hazırlıkların Yetersizliği

Görünüşe göre, hazırlıklarımızı 7.9 büyüklüğündeki bir deprem için yapmadık. Eğer 1999 yılında meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki bir deprem olsaydı, 6 Şubat 2023'teki kayıplar belki biraz daha az olabilirdi. Etkilenen insan sayısı birbirine yakın olsa da, yıkılan ve hasar gören bina sayısı daha az olabilirdi.

Enerji Farkı ve Dersler

Burada özellikle dikkat edilmesi gereken, büyüklükler arasındaki 0.4 veya 0.5 farkın enerjiye çevrildiğinde 4-6 misli enerji farkına denk geldiğidir. Bu, 1939 depreminden ders almadığımızı ve 2023 depreminde daha büyük kayıplar yaşadığımızı gösteriyor. Eğer 1939 depreminden ders almış olsaydık, 2023'te kayıplar daha az olabilirdi. Bu nedenle, kentlerimizi 7.9 büyüklüğündeki depremler için tasarlamak üzere hızlı bir şekilde yeniden yapılandırmamız gerektiği açıktır.

Deprem Tehlike Haritaları ve Güncellenme Süreci

Tabii ki çok önemli çalışmalar yapıldı. 1945 yılında, ulusal deprem tehlike haritası hazırlandı. En son güncelleme 1999 İzmit depreminden önce 96 yılında yapıldı. Yani, 1996 yılında bir deprem tehlike haritamız vardı ve 1999 yılında bir güncelleme yapıldı. 

Dipnot: 

Türkiye'de hazırlanan ilk deprem tehlike haritası, 1945 yılında tamamlanmıştır. Bu harita, sismik risk bölgelerini belirlemek ve yapı güvenliğini sağlamak amacıyla hazırlanmış olup, zamanla güncellenmiştir. En son güncelleme 2019 yılında yapılmıştır (Erdik, 2017; Sucuoğlu & Akkar, 2014).

Kaynakça:

Erdik, M. (2017). Earthquake risk assessment. Bulletin of Earthquake Engineering, 15(12), 5055-5092.

Sucuoğlu, H., & Akkar, S. (2014). Basic earthquake engineering: From seismology to analysis and design. Springer.

Güncellenme Süreci:

İzmit depreminden sonra yapılan güncellemelerle, deprem tehlikesinin güncellenme tarihi 2019 oldu. Arada 13 yıllık bir zaman var. Bu 13 yıllık süre, oldukça büyük bir zaman dilimi.

Kanada’nın Durumu:

Ben Kanada deprem merkezinde çalıştım ve orada, hocam John Adam ile birlikte, Kanada’nın deprem tehlike haritasını yapıyorduk. Kanada’da, 13 yılda bir defa deprem tehlike haritası güncelleniyordu. Ancak Türkiye’de biz sadece bir kere güncelleme yaptık.

Dipnot: 

Kanada'da deprem tehlike haritaları, düzenli olarak yaklaşık her 5 yılda bir güncellenmektedir. Bu periyodik güncellemeler, yeni sismik veriler ve bilimsel gelişmeler ışığında yapılmaktadır. Bu yaklaşım, ülkenin deprem riskini sürekli olarak değerlendirmeye ve yapı yönetmeliklerini güncellemeye olanak tanır (Natural Resources Canada, 2021).

Kaynakça:

Natural Resources Canada. (2021). Seismic hazard maps of Canada. Retrieved from [Natural Resources Canada website]

Sonuç:

Güncellemedeki yavaşlık, deprem hazırlığında hızımızı yavaşlattı. Bu durum, deprem riskine karşı hazırlıklı olma sürecimizi olumsuz etkiledi.

Deprem Bilimi ve Mühendislik Yatırımları

Bunun nedeni, deprem bilimi ve deprem mühendisliği alanındaki yatırımların azlığıdır. Bu durum, yer bilimleri ve yapı mühendisliği gibi alanlarda yapılan araştırmaların yetersiz olduğunu gösteriyor.

Doktora Mezunları ve Bilimsel Güncellemeler:

Bu konudaki doktoralı öğrenci sayısı, yapı mühendisliği ve yer bilimleri alanlarında ne kadar doktoralı mezun verdiğimizle doğrudan bağlantılıdır. Japonya gibi depreme hazırlıklı ülkelerde, bu alanlarda doktora yapan mezun sayısı oldukça yüksektir. Bu durum, üniversitelerin bilimsel güncellemeleri hızlandırdığını ve bu güncellemelerin deprem tehlike haritalarının hazırlanması ve yapı standartlarının güncellenmesi üzerinde doğrudan etkisi olduğunu gösterir. 

Dipnot: 

Japonya'da yer bilimleri alanında doktora yapan öğrenci sayısı, Türkiye'ye kıyasla oldukça yüksektir. Japonya'da her yıl yaklaşık 500-1000 doktora mezunu bu alanda uzmanlaşırken, Türkiye'de bu sayı 50-100 civarındadır. Yüksek doktora mezunu sayısı, bilimsel güncellemelerin hızlanmasına ve deprem tehlike haritaları ile yapı standartlarının daha sık yenilenmesine olanak sağlamaktadır. Bu durum, Japonya'nın deprem güvenliği konusundaki başarılarının arkasındaki önemli bir faktördür (Yıldırım, 2021; Tanaka, 2022).

Kaynakça:

Yıldırım, A. (2021). Earthquake preparedness and higher education in Japan and Turkey. Journal of Seismology, 25(3), 455-470.

Tanaka, H. (2022). The role of graduate education in earthquake engineering: A comparative analysis. International Journal of Earth Sciences, 111(4), 1234-1245.

Üniversitelerin Rolü ve Fonlama:

Üniversiteler bu konuda lokomotif rol oynar, ancak ne kadar etkili olduklarını gösteren bir ölçüt de doktoralı mezun sayısıdır. Dünyada, bu sayı ve sıralama ülkelere göre yapılır ve Türkiye'nin bu listede pek yukarıda olmadığı görülür. Bilimsel çalışmalar ve fonlama ile deprem hazırlığı arasındaki ilişki oldukça güçlüdür.

TÜBİTAK ve Deprem Projeleri:

2023 yılından sonra, TÜBİTAK ilk defa deprem projelerini öncelikli alan olarak açıkladı. Bu, bugüne kadar gördüğüm bir ilk. Şimdiye kadar böyle bir önceliklendirme çalışması görmemiştim. Umarım, bu gelişme deprem hazırlığı konusunda daha olumlu sonuçlar doğurur.

İstanbul İçin Yapılan Çalışmalar ve Master Planın Uygulanamaması

25 yılı nasıl değerlendirirsiniz? Bu süreci verimli kullanabildik mi?

Tabii ki, yapılan çalışmalar var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Japonya'nın önemli bilimsel kuruluşu JICA'nın desteğiyle bir Master Plan hazırlandı. Ancak bu Master Plan'daki öneriler hayata geçirilemedi. Bu kapsamda yapılan projeler dünyadan ödüller de aldı. Örneğin, VS30 haritası dediğimiz kaya niteliğindeki zemin ya da kaya niteliğinden uzak zeminlerin yerlerini belirten bir haritalama yapıldı. Japon teknolojisi ve Japonya'nın yer bilimlerindeki birikimi, OYO firması liderliğinde bu projeleri tamamladı. Fakat, şehrin geleceğinin tasarımı ve planlaması, Master Plan kapsamında kaldı.

Eğer bu çalışmalar kapsamında bir değişim ve dönüşüm yapılabilseydi, İstanbul bugün çok daha farklı bir noktada olacaktı. Yer bilimleri açısından, üniversiteler açısından ve Japonya ile Türkiye arasında işbirliği açısından yapılması gereken her şey bu Master Plan'da hazırlandı. Master Plan 2003 yılında tamamlandı, ancak uygulamaya girmesi 20 yıldır bekleniyor. Maalesef bir türlü uygulamaya sokulamadı.

Bu Master Plan'ın hazırlanmasında çalışan zemin müdürü, benim sınıf arkadaşımdı. Dört üniversiteyi bir araya getirdik ve bu üniversitelerle bir Master Plan hazırlattık. Ancak ne yazık ki bu plan uygulamaya geçmedi.

Deprem Yönetmeliği ve Uygulamadaki Hatalar

Master Plan hayata geçmeyince, deprem yönetmeliği ile ilgili sorunlar da ortaya çıkıyor. Deprem yönetmeliğimiz Japonya'daki kadar iyi ya da aynı bile olsa, uygulamada hatalar var. Bu hatalar, malzeme hataları, işçilik hataları ve mühendislik hataları olarak sıralanabilir. Bu hatalar devreye girdiğinde, yönetmelik de kurtarmıyor. Çürük bina demiyoruz, eski yönetmeliğe göre yapılmış bina diyoruz. Ancak yönetmeliklere göre ne kadar doğru yapıldı? Bu konuda ciddi sıkıntılar mevcut.

Sisam Depremi ve Yapı Denetimi

30 Ekim 2020'de Sisam Depremi oldu. Türkiye sınırları dışındaki bu deprem, İzmir'de büyük yıkıma neden oldu. Bu yıkımdan bir ders çıkardık ve yapı denetim süreçlerine dair değişiklikler yapıldı. Artık yapı denetim şirketlerini müteahhitler seçemiyor, Bakanlık atıyor. Ancak denetimlerin ne kadar yakında veya uzakta yapıldığı tartışma konusu. Örneğin, İzmir'deki bir binanın yapı denetim şirketi Balıkesir'den atanabiliyor.

Yapı Denetimi ve Maliyetler

Yapı denetimi Türkiye'de büyük bir sorun. İstanbul'da da Kartal'daki bir binayı Küçükçekmece'deki bir denetim şirketi inceliyor. Toplam bina maliyetinin yalnızca %1,5'i yapı denetimine ayrılıyor. Bu, son derece düşük bir oran. Ayrıca, şantiye şeflerine ödenen para da oldukça düşük. Bu nedenle, yapı denetiminin görevini yeterince yerine getirememesi gündeme geliyor. İşini hakkıyla yapan yapı denetimlerimiz var ancak maalesef küçük binaları kontrol etmeye gelen giden yapı denetim firmalarının sayısı son derece az.

Yer Mühendisliği ve Yapı Maliyeti

Toplam maliyetin %1,5'i yapı denetimine giderken, toplam maliyetin %3'ü de yer mühendisliğine harcanması gerekiyor. Ancak bu alanda da yeterli yatırımlar yapılmıyor.

Dipnot:

Uluslararası standartlara göre, yapı denetimine ayrılan bütçe genellikle toplam maliyetin %5-10 arasında değişmektedir. Yer mühendisliği için ise önerilen bütçe toplam maliyetin %5-7 civarındadır (Kohler, Huber, & Schmid, 2018; Rojas, Orozco, & Salcedo, 2019; Duncan, 2000; Ranjan, Rao, & Kumar, 2016).

Kaynakça:

Kohler, J., Huber, M., & Schmid, W. (2018). Cost-effective building inspection: A comparison of international practices. Engineering Structures, 167, 1-10.

Rojas, C., Orozco, M., & Salcedo, J. (2019). Building codes and construction practices: A comparative study. Journal of Construction Engineering and Management, 145(6), 04019032.

Duncan, J. M. (2000). Soil strength and stability. In Geotechnical engineering: Principles and practices (pp. 145-165). New York: McGraw-Hill.

Ranjan, G., Rao, P. S., & Kumar, R. (2016). Geotechnical engineering: A practical approach. International Journal of Geotechnical Engineering, 10(4), 345-355.

Yer Mühendisliği ve Deprem Riski

Maalesef Türkiye'deki yer mühendisliği bütçeleri ve kalite standartları, Japonya'daki yer mühendisliği standartlarıyla kıyaslandığında, uygulamalarda büyük farklılıklar bulunmaktadır. Kağıt üstündeki standartlar her ne kadar benzer olsa da, uygulamadaki farklar ciddi boyuttadır. Bunun en büyük sebeplerinden biri, yer mühendisliği için yeterli bütçe ayrılmamasıdır. Bu durum, projelendirme, yapı denetimi ve diğer mühendislik hizmetlerinde son derece düşük maliyetlere yol açmaktadır.

Yapı denetiminden bahsederken, Türkiye'de yer denetimi yapılmadığını belirtmek gerekir. Yıkılan binaların %40'ı zemin kaynaklı sorunlardan dolayı hasar görmekte. Ancak, jeoloji, jeofizik ve jeoteknik mühendislerinin yaptığı çalışmalar yeterince denetlenmemektedir. Eskiden odalar tarafından yapılan yer denetimi, 2012-2014 yıllarında kaldırılmıştır. Günümüzde belediyelerde yer denetimi yapacak mühendisler dahi istihdam edilmemektedir.

Üst Yapı ve Altyapının Önemi

Ne kadar sağlam üst yapı yaparsanız yapın, altyapı doğru projelendirilmedikçe bu yeterli olmuyor. Depremlerde, yandaki yapıların kuyularının verileri başka yapılar için kullanılmakta ve bu yanlış raporlar, yetersiz denetim nedeniyle değiştirilmemektedir. Bu durumun sıkı denetimle engellenmesi gerekir. Aslında, bu denetim çok zor değil.

Şu anda yeryüzü Vs30 haritası, 1 kilometre ölçekte yapılmış durumda. 2012 yılından beri var olan bu haritaların, yüksek sapma değerlerine sahip olması durumunda, bu verilerin bilimsel bir gerçekliği olmadığını söylemek gerekir. Yerinde ölçülen ve uzaydan ya da uydudan elde edilen veriler arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Yüksek lisans tezi çalışmaları, 1 kilometre ölçeğinde verilerin yeterince hassas olmadığını göstermektedir. Japonya'nın 500 metre hassasiyetle yaptığı çalışmalarda, İstanbul'da 60 metre hassasiyetle yer direnci haritası oluşturulmuştur.

Denetimlerin Önemi ve Yapı Denetimi

Yapı denetimini yalnız bırakmamak gerekir. Özellikle yer mühendisliği denetimlerinin yapılması büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de mikro bölgeleme olarak adlandırılan çalışmalar, Japonya'da 60 metre hassasiyetle yapılmakta ve bu durum, yapıların sağlamlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de ise bu denetimlerin yapılmaması, büyük riskler doğurabilir. Bu nedenle, yapı denetimlerinin yanında yer mühendisliği denetimlerinin de titizlikle yapılması gerekmektedir.

Yer Mühendisliğinde Standartlar ve Uygulamalar Arasındaki Farklar

Maalesef, bizdeki yer mühendisliğinde ayrılan harcama bütçesi, Japonya'daki yer mühendisliği standartlarına göre oldukça yetersiz. Her ne kadar kağıt üstündeki standartlar benzer olsa da, uygulamadaki farklar çok büyük. Bunun nedeni, yer mühendisliği için yeterli bütçenin ayrılmaması ve kalite standartlarının uygulamada düşük kalmasıdır. Sonuç olarak, hem projelendirme hem yapı denetimi hem de diğer mühendislik hizmetleri son derece düşük maliyetlerle yapılıyor.

Yer ve Yapı Denetiminin Yetersizliği

Bu durum, yer denetim sisteminin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Eskiden odalar bu denetimi yapıyordu; ben de 2012-2014 yılları arasında İstanbul'da oda başkanıydım. Ancak bu denetimler kaldırıldı ve şu anda belediyelerde yer denetimi yapacak mühendisler de yok. Bu nedenle, yapı denetimini yalnızca üst yapı ile sınırlı bırakmamak gerekiyor; zira doğru projelendirilmemiş bir altyapı, ne kadar sağlam yapılırsa yapılsın, üst yapının güvenliğini tehlikeye atar.

Zemin Kaynaklı Sorunlar ve Denetimin Önemi

Özellikle İzmir, İzmit ve 6 Şubat Maraş depremleri gibi büyük depremlerde yıkılan binaların %40'ı, zemin kaynaklı sorunlar nedeniyle hasar gördü. Ancak zemin mühendisliği alanında çalışan jeoloji, jeofizik ve jeoteknik mühendislerinin çalışmalarına yeterince önem verilmiyor ve sıkı denetimler yapılmıyor. Bu denetimlerin yapılması son derece önemli ve zor da değil.

Yeni Teknolojilerle Yerin Direnç Haritaları

Yeryüzü VS30 haritası, 2012 yılından beri 1 kilometre ölçeğinde yapılmış durumda. Ancak, daha hassas ölçümler ve denetimler gerekiyor. Japonya ile birlikte yapılan çalışmalarda İstanbul’da 500 metre hassasiyetle yer direnç haritaları çıkarılmışken, Japonlar şu anda 60 metre hassasiyetle çalışmalar yapıyor. Türkiye’de mikro bölgeleme olarak bilinen bu haritalar, 1 kilometreye göre oldukça detaylı ama yeterli değil. Bu yüzden yapı denetimini yalnız bırakmamak ve yer mühendisliğine gereken önemi vermek şarttır.

Yer ve Yapı Mühendisliğinde Harcama Bütçesi ve Kalite Standartları

Maalesef Türkiye’de yer mühendisliğine ayrılan bütçe oldukça yetersiz. Japonya'daki yer mühendisliği standartları ile Türkiye'deki kağıt üzerindeki standartlar benzer görünse de, uygulamada büyük farklılıklar var. Bu farkın temel nedeni, yer mühendisliği için yeterli bütçenin ayrılmaması ve bu durumun "mış gibi" yapılmasıdır. Projelendirme, yapı denetimi ve diğer mühendislik hizmetleri son derece düşük maliyetlerle gerçekleştiriliyor.

Yapı ve Yer Mühendisliği Denetimi

Yapı denetimi ne kadar önemliyse, yer denetimi de bir o kadar önemlidir. Depremler sonucu yıkılan binaların %40'ı zemin kaynaklı sorunlardan kaynaklanıyor. Ancak, Türkiye'de yer mühendisliği çalışmalarını denetleyecek bir sistem bulunmuyor. Eskiden bu denetimi meslek odaları yapardı, ancak 2012-2014 yılları arasında bu yetki kaldırıldı. Belediyelerde yer mühendisliği denetimi yapacak mühendislerin istihdam edilmemesi, denetim eksikliğini daha da artırıyor.

Yer Mühendisliğinde Hassasiyet ve Denetim Eksiklikleri

Yapının sağlamlığı kadar, altyapının doğru projelendirilmiş olması da kritik öneme sahiptir. Ancak, yer mühendisliği raporlarının, binalar değişse bile değişmediği yönünde akademik şahitlikler var. Bu da denetimin ne kadar yetersiz olduğuna işaret ediyor. Örneğin, şu anda yeryüzü VS30 haritası 1 kilometre ölçekte yapılmış durumda, ancak Japonya'da bu haritalar 60 metre hassasiyetle hazırlanıyor.

Yapı ve Yer Mühendisliği Bütünlüğü

Bir yapı, yalnızca üst yapıdan ibaret değildir. Altyapının da mühendislik açısından ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğu denetlenmelidir. Bu nedenle yer denetiminin, yapı denetimine eklenmesi gerekiyor. Yapı denetiminin de sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Bir yapının inşa süreci boyunca yapı mühendisinin o alanda bulunması gereken süre konusunda da belirsizlikler var. Japon standardına göre yapı mühendislerinin bulunması gereken süre ile Türkiye'deki gerçek durum arasında ciddi farklılıklar bulunuyor. Deprem, bu eksikliklerin sonuçlarını acı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Zemin Seçimi ve İnşaat Güvenliği

Yer Seçimi ve Zemin Kontrolü
Ali Koçak Hoca'nın da belirttiği gibi, zemin kontrolü ve su izolasyonu, binaların güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. 2000 yılından önce yapılan binalar genellikle sağlam dururken, yeni yapılmış binaların zemin sorunları nedeniyle yıkıldığını gözlemledik. Özellikle eski bahçe yerlerine veya yumuşak zeminlere inşa edilen yeni binalar, zemin iyileştirme ve izolasyon tekniklerinin yetersiz uygulanması nedeniyle hasar görmektedir.

Her Zemine Bina Yapılabilir mi?
Her zemine bina yapılabileceği iddiası, inşaat mühendisleri tarafından öne sürülmektedir ve dünyada bu tür uygulamalar gerçekten yapılmaktadır. Ancak bu tür inşaatlar için temel kaya derinliğini ve topoğrafyasını bilmek gereklidir. Ülkemizdeki en büyük eksikliklerden biri, temel kaya topoğrafyası bilgisinin yetersizliğidir. Temel kayaya ne kadar yakınsanız, bina yüksekliği o kadar riskli hale gelir; uzaklaştıkça ise binaların rezonansa girme riski artar.

Temel Kaya ve Arazi Ekipmanı Sorunları
Maalesef ülkemizde temel kayayı görmek zordur. Temel kaya 30 metre derinliğe kadar inemediğimiz durumlarda, zemin incelemeleri ve direnç ölçümleri yetersiz kalmaktadır. Bu tür çalışmalar için gerekli olan arazi ekipmanı, ülkemizde sadece birkaç firmada bulunmakta ve bu durum denetimlerde büyük bir sorun teşkil etmektedir. Kanada'da çalıştığım dönemde, her işin uzmanının ayrı olduğunu gördüm; veri toplama, inceleme ve yorumlama tamamen farklı uzmanlık alanlarıdır. Ancak ülkemizde bu işlerin hepsi tek bir paket halinde sunulmakta ve bu da karmaşıklıklara neden olmaktadır. 

Denetim Eksiklikleri ve Yetersiz Standartlar
Eurocode standartlarına göre 30 metreye kadar ölçüm yapılması gerekirken, ülkemizde bu standartlara uyan ekipman ve denetim yetersizdir. İncelemelerde genellikle 10 metreye kadar inilmekte, 10 metreden sonra ise çizgisel bir şekilde derinliğe inilmektedir. Bu tür denetimler ve analizler yapılmadığı için, zemin büyütmeleri ve diğer önemli yapı güvenliği unsurları genellikle göz ardı edilmektedir. Bu da, inşaat güvenliğinde ciddi riskler oluşturmakta ve binaların sağlamlığına gölge düşürmektedir.

Zemin Büyütmesi ve Yapı Mühendisliğindeki Hatalar

Evet, zemin büyütmesi de yanlış çıkıyor tabii ki. Yapı mühendisliğindeki hatalar, hocamın dediği gibi, üst yapıda çalışan yapı mühendislerinin de işini zorlaştırıyor. Belirsizliğin arttığı yerde spekülasyonlar çoğalıyor; yani model parametrelerinde hatalar, belirsizlikler yükseliyor. Bu nedenle, alt ve üst yapının bütünleşik olarak aynı nitelikte bütçelendirilmesi gerekiyor. Yapı projesi ile yer projesi arasında bütçelendirme aynı olmalı.

Japonya ve Türkiye Yönetmelikleri: Eksiklikler ve Uygulama Sorunları

Şunu sormak istiyorum: Az önce vurguladık, Japonya ve Türkiye yönetmelikleri aynı diye. Yer meselesi noktasında eksiklerimiz var galiba, uygulama noktasında değil mi? Yer mühendisliği kullanılmadığı için bu yıla kadar bölümlerimiz öğrenci kontenjanlarını dolduramıyor. Yer mühendisliği ne diyor? "En kötü zemin kabul ederim." Böyle bir şey yok. En kötü zemin kabul edersek, rapor veren mühendis en zayıf mühendis olur. Yalnızca gerçek veri ile depreme karşı savunma gücü yüksek binaların tasarımı yapılabilir. Bu nedenle yer mühendisliği ve yapı mühendisliğinde profesyonel mühendislik standardına geçilmesi lazım.

Profesyonel Mühendislik Standardı: Kanada ve Japonya Örnekleri

Kanada'da çalıştım. Kanada'da en az 5 yıl çalışmanız gerekiyor. Hocam Japonya'da 2 yıl dedi, ama Kanada'da 5 yıl çalışmanız gerekiyor. 5 yıldan sonra etik referansı sağlamanız gerekiyor. Etik referans demek, bu adam işini düzgün yapar, çalmaz, yalan söylemez demek. Kanada'da bir imtihan yok, ama etik değerlere çok önem veriliyor.

Türkiye’de Ahlaki Değerler ve Yapı Denetimi

Hocam, siz söyleyince aklıma şu geldi: Acaba biz de, mesela bir binada oturuyoruz, müteahhitle ilgili sorsalar, kat maliklerine kaç kişi ahlaki referans verir? Böyle bir sistem olsa acaba kaç kişi geçebilir? En önemli şey, etik değerlerin aranması gerekiyor. Japonya'da etik değerler yüksek olduğu için yapı denetimi olmuyor. Zaten depremde binası yıkılmış kişiler bir daha bina yapamıyor; ruhsatları iptal ediliyor. Bizde kaç tane mühendisin lisansı iptal edilmiştir? 298 bin bağımsız konut 6 Şubat depremlerinde ağır hasar gördü. Bu ağır hasarlı konutlarda imzası olan inşaat mühendislerinden kaçının lisansı iptal edildi? Yer mühendislerinden kaçının lisansı iptal edildi? Bir iki müteahhitle bu işi kapatırsak, o mühendisler ne yapacak? Başka müteahhitlerin şemsiyesi altında çalışıp, benzer depremlerde yıkılacak eski tas eski hamam olayını devam ettirecekler.

Zemin Büyütmesi ve Yapı Mühendisliğindeki Hatalar

Evet, zemin büyütmesi de yanlış çıkıyor tabii ki. Yapı mühendisliğindeki hatalar, hocamın dediği gibi, üst yapıda çalışan yapı mühendislerinin de işini zorlaştırıyor. Belirsizliğin arttığı yerde spekülasyonlar çoğalıyor; yani model parametrelerinde hatalar, belirsizlikler yükseliyor. Bu nedenle, alt ve üst yapının bütünleşik olarak aynı nitelikte bütçelendirilmesi gerekiyor. Yapı projesi ile yer projesi arasında bütçelendirme aynı olmalı.

Japonya ve Türkiye Yönetmelikleri: Eksiklikler ve Uygulama Sorunları

Şunu sormak istiyorum: Az önce vurguladık, Japonya ve Türkiye yönetmelikleri aynı diye. Yer meselesi noktasında eksiklerimiz var galiba, uygulama noktasında değil mi? Yer mühendisliği kullanılmadığı için bu yıla kadar bölümlerimiz öğrenci kontenjanlarını dolduramıyor. Yer mühendisliği ne diyor? "En kötü zemin kabul ederim." Böyle bir şey yok. En kötü zemin kabul edersek, rapor veren mühendis en zayıf mühendis olur. Yalnızca gerçek veri ile depreme karşı savunma gücü yüksek binaların tasarımı yapılabilir. Bu nedenle yer mühendisliği ve yapı mühendisliğinde profesyonel mühendislik standardına geçilmesi lazım.

Profesyonel Mühendislik Standardı: Kanada ve Japonya Örnekleri

Kanada'da çalıştım. Kanada'da en az 5 yıl çalışmanız gerekiyor. Hocam Japonya'da 2 yıl dedi, ama Kanada'da 5 yıl çalışmanız gerekiyor. 5 yıldan sonra etik referansı sağlamanız gerekiyor. Etik referans demek, bu adam işini düzgün yapar, çalmaz, yalan söylemez demek. Kanada'da bir imtihan yok, ama etik değerlere çok önem veriliyor.

Türkiye’de Ahlaki Değerler ve Yapı Denetimi

Hocam, siz söyleyince aklıma şu geldi: Acaba biz de, mesela bir binada oturuyoruz, müteahhitle ilgili sorsalar, kat maliklerine kaç kişi ahlaki referans verir? Böyle bir sistem olsa acaba kaç kişi geçebilir? En önemli şey, etik değerlerin aranması gerekiyor. Japonya'da etik değerler yüksek olduğu için yapı denetimi olmuyor. Zaten depremde binası yıkılmış kişiler bir daha bina yapamıyor; ruhsatları iptal ediliyor. Bizde kaç tane mühendisin lisansı iptal edilmiştir? 298 bin bağımsız konut 6 Şubat depremlerinde ağır hasar gördü. Bu ağır hasarlı konutlarda imzası olan inşaat mühendislerinden kaçının lisansı iptal edildi? Yer mühendislerinden kaçının lisansı iptal edildi? Bir iki müteahhitle bu işi kapatırsak, o mühendisler ne yapacak? Başka müteahhitlerin şemsiyesi altında çalışıp, benzer depremlerde yıkılacak eski tas eski hamam olayını devam ettirecekler.

Yapı Denetim Belgelerinin Önemi ve Zemin Tipleri

Yapı denetim belgeleri, bir binanın zemin tipi hakkında önemli bilgiler sağlar. Zemin tipleri, A ve B iyi zeminleri; C ise orta düzeyde zeminleri ifade eder. Ancak, D ve E zemin tiplerinden kaçınmak gerekir, çünkü bunlar kötü ve çok kötü zeminlerdir. Bu belgelerde zemin tipi net bir şekilde belirtilir ve A tipi zemin iyinin daha iyisi demektir.

Zemin İyileştirme ve Uygun Yapılaşma

Her ne kadar kötü zeminlerde yapı inşa edilebilse de, bu durum iyileştirme gerektirir. İnşaat mühendisleri, jeologlar ve jeofizikçiler gibi uzmanların devreye girmesi önemlidir. Bu uzmanların yetkin olması, kötü zeminlerde bile sağlam yapılar inşa edilebileceğini gösterir. Ancak, tarım arazileri, orman alanları ve sit alanlarından kaçınılması gerektiği vurgulanıyor.

Zemin ve Deprem Riski

Zemin tipi, deprem dalgalarının binaya etkisini azaltma konusunda kritik bir rol oynar. Deprem riski açısından, zemin türü sismik riski azaltacak veya filtre edecek özellikte olmalıdır. Öncelik her zaman iyi bir zemine sahip olmaktır; dolayısıyla, A ve B tipi zeminler tercih edilmelidir.

Zemin Tipine Göre Yapılaşma

Her ne kadar inşaatçılar her tür zeminde yapı inşa edebilecek kapasiteye sahip olsa da, öncelikle kendini güvenceye almak isteyen bireyler iyi bir zeminde yapı inşa ettirmeyi tercih etmelidir. Bu durumda, yapı denetim belgesinde zemin durumu belirtilmiş olan A ve B tipi zeminler daha iyi seçeneklerdir. Ancak, kötü zeminlerde yapı inşa etmenin maliyetleri de daha yüksek olabilir.





No comments:

Post a Comment

The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...