Son yıllarda meydana gelen büyük depremler, dünya genelinde insanların bu doğal olaylara karşı duyarlılığını artırmıştır. Özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ülkelerde, depremlerin etkileri ve bu etkilerin nasıl yönetileceği konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. 25 Şubat 2023 tarihinde gerçekleştirilen röportajda, Profesör Doktor Ali Osman Öncel, depremlerin dinamik tetikleme etkileri, deprem izleme merkezlerinin önemi ve vatandaş sismolojisi gibi konulara değinmiştir.
Deprem izleme merkezlerinin kurulması, bu tür olayları daha iyi anlamak ve olası depremlere karşı hazırlıklı olmak için kritik öneme sahiptir. Büyük şehirlerde bu merkezlerin varlığı, risklerin azaltılması açısından önemli bir rol oynamaktadır (Geller & Hough, 2011). Ayrıca, vatandaşların deprem deneyimlerinden elde edilen verilerin toplanması, depremin etkilerinin daha doğru bir şekilde değerlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Öncel, bu verilerin depremin merkezine uzak olmanın riskleri azaltmadığını gösterdiğini vurgulamaktadır.
Vatandaş sismolojisi, bireylerin yaşadıkları deprem deneyimlerinden elde edilen verilerin toplanması ve bu verilerin deprem izleme çalışmalarına katkı sağlaması anlamına gelir. Amerika’da son 20 yılda yapılan çalışmalar, bu tür uygulamaların teknoloji tabanlı verilerle %90 oranında örtüştüğünü göstermektedir (Meier & Huber, 2017). Bu durum, binaların risk durumunun anlık olarak izlenmesine olanak tanımaktadır.
Sonuç olarak, depremler hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hazırlık gerektiren doğal olaylardır. Bilimsel verilerin ve vatandaş katkısının bir araya gelmesi, depremlerin etkilerini azaltmak için kritik öneme sahiptir. Doğayla barışmak ve depremlerden ders almak için zaman kaybetmeden harekete geçmek gerekmektedir.
Referanslar
- Geller, R. J., & Hough, S. E. (2011). Earthquakes: A new model for the future. Nature, 472(7342), 47-48. https://doi.org/10.1038/472047a
- Meier, M. A., & Huber, C. (2017). Citizen seismology: A new approach to earthquake monitoring. Seismological Research Letters, 88(6), 1427-1432. https://doi.org/10.1785/0220170062
- Öncel, A. O. (2023). Röportaj. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü.
RÖPÖRTAJ VİDEO KAYDI
25 Şubat 2023
RÖPÖRTAJ
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Profesör Doktor Ali Osman Öncel, Stüdyoda Konuğumuz
Hoş Geldiniz, Tekrar Geçmiş Olsun.
Teşekkür ederim.
Son Bir Yılın En Büyük Depremleri: Dinamik Tetikleme
Son bir yılın en büyük depremi veya depremleri meydana geldi. Bu nedenle, yeryüzünde kırılmaya yakın bütün noktalarda bu depremin etkileri gözlenebilir. Buna "dinamik tetikleme" diyoruz. Bugüne kadar, yakın tetikleme etkisiyle bu deprem yakınında, Elbistan'da, Hatay'da kırıkları tetiklemiştir. Şu anda da uzakta olan kırıkları tetiklediğini görüyoruz. Özellikle, 2002 yılında Amerika'da meydana gelen deprem, 3000 kilometre uzaklıkta olan bölgelerdeki depremleri tetiklemişti. Şu anda hem yakında hem de uzakta depremlerin tetiklenmesi zaten beklenebilir bir durumdur.
Bin Yılın En Büyük Depremlerinden Biri
Bu deprem pek de şaşırtıcı değildir. Bin yılın en büyük depremlerinden biri meydana gelmiştir. Özellikle Doğu Anadolu Fayı ile Kuzey Anadolu Fayı'nın birleştiği bölgede meydana gelmiştir ve enerji birliklerini hızla değiştiren bir bölgede beklenen bir durumdur.
Deprem Fırtınası ve Volkanik Bölgelerdeki Tetikleme
Deprem İzleme Merkezlerinin Önemi
Bu depremlerle ilgili tespitler yapmak için deprem izleme merkezleri kurulmalı. Şehirlerde deprem izleme merkezlerinin kurulması çok önemlidir. İstanbul'da deprem olması durumunda İstanbul Deprem İzleme Merkezi'nin önemli olacağını düşünüyorum.
Vatandaşların Deprem Hissine Dair Verilerin Önemi
Vatandaşların deprem hissine dair verileri çok önemli. Depremin merkezine uzak olmak, riski azaltmaz. Artan ve azalan yerlerin farklı faktörlere bağlı olduğunu görüyoruz. Avrupa'da da depremler oluyor, ancak özellikle Yunanistan ve İtalya'da büyük deprem riski daha yüksek. Bu verilerin doğru bir şekilde rapor edilmesi, deprem riskinin azaltılması için önemli.
Amerika'da Uygulanan Deprem Enerjisi Kullanımı ve Yapı Sağlığının İzlenmesi
Biliyor musunuz, deprem enerjisinin kontrollü bir şekilde yararlanılması ve yapı sağlığının izlenmesi Amerika'da uygulanan bir yöntemdir. Son 20 yılda toplanan veriler, teknoloji tabanlı verilerle karşılaştırıldığında, insanların raporlamaları bu verilerle hemen hemen %90 oranında uyuşmaktadır. Her binanın başına bir sismometre yerleştiremeyiz, ancak deprem sonrası her binadaki insanlar canlı bir sismograf gibi rapor verebilirler ve bu raporlamalar sonucunda binaların risk durumunu anlık olarak izleyebiliriz. Amerika'da bu 20 yıldır uygulanıyor.
Avrupa Akdeniz Sismografi Merkezi ve Ülkemizdeki Durum
Avrupa Akdeniz Sismografi Merkezi de benzer bir uygulamayı yürütüyor, ancak bizim ülkemizde henüz böyle bir uygulama başlatılmadı. İlgimi çeken başka bir konu da yanıtlama ve yanıtlama ile ilişkili bir durumdu. Depremin büyüklüğü ne olursa olsun, sonuçlar depremin yerleşim alanlarına ve insan yoğunluğuna göre değişiyor.
Depremin Büyüklüğü ve Derinliği
Depremin büyüklüğü ve derinliği dört farklı merkez tarafından belirlenebilir ve sığ bir deprem bile, 10 km derinlikte olduğu için beklenenden daha büyük bir şiddet oluşturabilir.
Deprem Etkilerinin Nüfus Yoğunluğuna Bağlı Olarak Artması
Depremin etkileri, nüfus yoğunluğuna bağlı olarak artıyor. Özellikle Hatay'da, yüzeye yakın olan küçük depremler bile yüzeyde büyük bir şiddet oluşturabiliyor. Deprem yüzeye geldikçe, zemin direnci azaldığı için deprem şiddeti küçük oluyor ama sığ olduğu için etkileme gücü daha fazla oluyor.
Vatandaş Sismolojisi ve Yapı İzleme Çalışmalarının Önemi
Deprem enerjisi ve insanların yaşadıkları deprem deneyimlerinden faydalanmak, vatandaş sismolojisi ve yapı izleme çalışmalarıdır. Lütfen, vatandaşlarımızın deneyimlerini toplayalım ve şehirlerimizin dayanıklılığını ve deprem karşısındaki savunmasını izleyelim. Bu veriler, bina dayanıklılığı hakkında bilgi verir ve bu bilgiyi en iyi şekilde vatandaşlar sunabilir.
Deprem Gerçeği ve Şehirlerin Geleceğini Anlamak
Geçmişteki depremler, değerli bir kaynak oluşturur. Örneğin, son 60 yılda olan depremleri incelediğimizde, bize nereye odaklanmamız gerektiğini söylüyorlar. Bir deprem, çevresindeki boşluğu bize gösterir ve bu boşluk yanıltıcı olabilir. Depremler, yoğun nüfuslu alanlarda tehlike oluşturur ve bu bir uyarıdır. Eğer nüfus yoğun bir alanda meydana gelseydi, yıkımın boyutunu ve can kaybını görecektik. Ülkemizde deprem riski olmayan yer yoktur. Bu, düşük riskli ya da yüksek riskli alanlar olabilir ama riski olmayan yer yoktur. Deprem bize bu mesajı verir.
Doğa Değil İnsan Öldürür
Depremin etkisi, özellikle binalarımızı savunamazsak, sınır ve mesafe tanımaz. Bu deprem, dikkatli olmamız gerektiğini bir kez daha gösterdi. Evet, bir afet büyük bir afettir ama binalarımız savunmasızsa daha büyük bir tehlike oluşturur. Deprem bölgesinde, çevresindeki tüm binalar yıkılmışken ayakta duran binalar gördük. Bu demektir ki, aslında doğa değil insan öldürür. Bu gerçeği deprem sonrası çok net bir şekilde gördük.
Ana Haber Bülteni: İskenderun'da Depremden Sonra Kaynayan Su
"Şimdi biz ana haber bülteninin başında bir haber aktardık. İskenderun'da depremden 29 dakika sonra zeminin altında su kaynadı dedik. Şimdi siz de az önce su kaynaklarından bahsettiniz. Hatta gidip ekibiyle incelemeye falan bir bilim insanlarımız var, deniz suyu da değil diyorlar. Nedir hocam bu durum?"
Tabii ki, az önce dediğim gibi büyük depremlerden sonra yer altındaki sıcaklığın yüksek olduğu alanlarda bu tür etkiler meydana gelebiliyor. Özellikle jeotermal kaynakların bulunduğu yerlerde, depreme bağlı olarak tetiklenen su hareketleri ve kaymalar yaşanabilir. Jeotermal kaynakların olduğu bölgelerde bu tür hareketlenmeler normaldir.
Jeotermal Kaynaklar ve Uzaktan Tetikleme
3000 kilometre öteden bile tetiklenmiş jeotermal kaynakların örnekleri bulunmaktadır. Bu konuda 2002 yılında Amerikan deprem toplantısında ilk soruyu sormuştum. O zaman Kanada Deprem Servisi'nde çalışıyordum ve uzaktan tetiklemeye dair önemli veriler sunmuştum. Bu tür uzak tetikleme olayları, depremin etkilerinin tahmin edilmesi açısından önemlidir.
Yeraltı suları konusu ciddiyetle ele alınması gereken bir konudur. Son yıllarda obrukların artışı, yeraltı sularının bilinçsiz kullanımıyla ilişkilidir. Dün de Konya'da 37 metre çapında bir obruk oluştu. Depremden bağımsız olarak, yeraltı su seviyesinin düşmesi nedeniyle direnci azalan kayaçlarda göçmeler meydana gelmektedir.
Konya'da Obruklar ve Adana'da Yeraltı Suyu Seviyesi
"Depremle bağlantısı var mıdır zaten? Deprem olmadan önce de Konya'da obruklar meydana geliyordu. Deprem olmadan önce de binalar depremde yıkılıyordu, öyle savunmasız bir yer Konya biliyorsunuz. Konya'da yeraltı su seviyesi çöktüğü için su tutan o kayaçlardaki su kaybolduğu için direnci düştüğü için zayıfladığı için durduğu yerde burada göçmeler oluyordu."
Konya'da yeraltı su seviyesi düşerken, Adana'da yeraltı suyu seviyesi yükseliyor. Bu durumlar insan kaynaklıdır ve kontrolsüz yapılaşma veya sulamanın sonucudur. Özellikle Adana'daki yeraltı su seviyesi yükselmesi, temellerde korozyona yol açarak binaların yıkılmasına neden olabilir. 99 depreminde de görüldüğü gibi, korozyona bağlı yıkımlar büyük bir sorundur.
Doğayla Barışmak İçin Kaybedecek Zamanımız Yok
"Artık doğayla barışmak için kaybedecek gerçekten bir dakikamız yok, daha kaç ay örnek görmemeniz lazım bilmiyorum."
Denizi doldurup üstüne ev yapıyoruz, yeraltı sularını hoyratça kullanıyoruz, nehir yatağına ev yapıyoruz, göl yatağına havalimanı yapıyoruz. Sonuç olarak doğa bu alanları geri alıyor. Çeltik tarlasına ev yapmak, 8-9 katlı binalar inşa etmek doğaya karşı bir mücadeledir ve bu mücadele her zaman doğanın galibiyetiyle sonuçlanır. Artık doğayla barışmamız gerekiyor, daha fazla ders almadan harekete geçmeliyiz.
Depremden Ders Almak İçin Ne Yapmalıyız?
"Evvela bize çok dersler veriliyor, yalnız ülkemizde bu tür depremlerin meydana gelmesini bekleyerek, depremlerden ders çıkarmamamız gerekiyor."
Türkiye'de olan depremlerden ders almak için depreme karşı savunma durumu güçlü olan Japonya, Amerika, Şili gibi ülkelerden bilim insanları geliyor. Bizim bilim insanlarımızın da bu tür depremlerin olduğu yerlere gitmesi gerekiyor ki biz de bir depremde göçmeyelim. Deprem neredeyse, biz de orada olmalıyız ve oradan dersler çıkarmalıyız.
Doğru Bilgi İçin Global Merkezlerle İşbirliği
"Hocam merak ediyorum, ben de şimdi okuyunca. İlk 7 noktaya gelip Pazarcık merkezde deprem için zaten AFAD ile Kandil arasında fark oluyor. Başka ölçüm yurt dışı ölçüm istasyonlarından da farklı veriler geliyor. Ama merkez üssü konusunda Kandilli Rasathanesi Gaziantep Şehitkamil sofalaca diyor. Hani büyüklüklerin farklı ölçülmesinin durumunu biliyoruz işte, kurumların ismi, kayıt istasyonlarının merkeze uzaklığı gibi etkili olan bazı faktörler var ama merkez üssü konusunda da mı bu geçerli?"
Evet, hem merkez üssü hem de deprem büyüklüğü konusunda ulusal deprem istasyonlarının verdiği ilk bilgiler önemlidir. Ancak daha sonra global deprem merkezlerinden gelen verilerle güncellemeler yapılmalıdır. Bu güncellemeler ne kadar doğru yapılırsa, depremin sonuçlarını da o kadar doğru okuruz.
Bilime Kulak Verirsek Hazır Oluruz
"Profesör Doktor Ali Osman Öncel'e çok teşekkürler hocam, dilerim bir gün şunu konuşuruz, ütopik gibi geliyor şu an, ama ne kadar büyük bir deprem oldu, kimsenin burnunu kanamadı, bir bina bile yıkılmadı hani böyle. Japonya'yı izliyoruz ya, belki bir gün bunu konuşmak nasip olur. Ama tabii bunu da öyle mucize gibi beklememek lazım, dediğiniz gibi bilime kulak verirsek belki."
Gerçekten mucizelere tutunmak yerine bilime tutunsak, zaten o mucizelere ihtiyacımız kalmayacak, hazır olacağız. Depremler her gün, her yerde olabilir; önemli olan bilime dayalı hazırlık yapmaktır.
No comments:
Post a Comment