Sunday, August 11, 2024

Afet Haberciliğinde Yapay Zeka: Tarihsel Süreç ve Modern Yaklaşımlar


Afet haberciliği
, doğal ve insan kaynaklı felaketlerin etkilerini azaltmak ve toplumu bilinçlendirmek için hayati bir rol oynar. Bu ders, afet haberlerinin hazırlanması, sunumu ve yayılması konusunda kapsamlı bir bakış açısı sunar. Ders içeriği, tarihsel afet örneklerini, afetlerin neden olduğu yıkımı, haberciliğin önemini ve yapay zeka teknolojilerinin kullanımını ele alır.

Örneğin, 1509 İstanbul depremi, "Küçük Kıyamet" olarak adlandırılmış ve nüfus artışının afet risklerini nasıl artırdığı vurgulanmıştır. Ayrıca, canlı tanıkların afet haberlerindeki değeri ve jeofizik alanının deprem incelemelerindeki rolü de tartışılmıştır.

Afet haberciliği disiplinler arası bir alan olup, uluslararası bilimsel çalışmalar bu konunun önemini vurgular. Cutter ve arkadaşları (2003), toplumların afetlere karşı dirençlerini artırmada haberciliğin rolünü incelemiştir. Aynı şekilde, Drabek (2013), afet yönetiminde medyanın stratejik kullanımını ele almıştır. Ayrıca, Quarantelli (1996), afet haberlerinin etik ve profesyonel standartlarını tartışmıştır.

Bu ders, öğrencilerin afet haberciliği alanında bilgi ve beceri kazanmalarını sağlamayı amaçlarken, temel kavramlar, tarihsel örnekler ve güncel yaklaşımları sunar. Yapay zeka teknolojileri, haberciliği kolaylaştırsa da, içerik üretimi ve etik konular hala önemli tartışma alanlarıdır.

Anahtar Kelimeler: Afet Haberciliği, Afet Yönetimi, Yapay Zeka, Jeofizik, Dirençli Toplumlar

Referanslar:

Cutter, S. L., Boruff, B. J., & Shirley, W. L. (2003). Social vulnerability to environmental hazards. Social Science Quarterly, 84(2), 242-261.

Drabek, T. E. (2013). The human side of disaster. CRC Press.

Quarantelli, E. L. (1996). The future is not the past repeated: Projecting disasters in the 21st century from current trends. Journal of Contingencies and Crisis Management, 4(4), 228-240.


Başlık Bulma ve Yapay Zeka Kullanımı
Tabii ki, yapay zeka ile bazen başlıkları bulmak kolay oluyor. Normalde bu tür başlıkları bulmak oldukça zor. Bir makale başlığında nasıl olmalı? Tezin başlığı nasıl olmalı? Saatlerce uğraşıyoruz. Şu anda yapay zekası 10 farklı başlık önerisi verebiliyor. Bu nedenle de artık günümüzde yapay zeka desteğiyle dersleri ya da bilimsel çalışmaları yürüten insanlar için bu işi oldukça hızlandırıyor. Bu nedenle, bu ders kapsamında özellikle yapay zeka çağına girdiğimiz bu zamanda, hepimizin yapay zeka nasıl kullanıldığını öğrenmekte fayda var. Eğitim videolarını YouTube'da bulabilir veya öğrenmek istediğiniz konuyu araştırarak devam edebilirsiniz.

Yapay Zeka ile Metin Yazımı
Gerçekten bir başlık nasıl olmalı? Bir makalenin başlığı ya da bir haber manşeti hazırlarken saatlerce düşünüyorsunuz ve bir şey bulmak için günlerce hatta haftalarca sürebilir. Bu nedenle gerçekten yapay zeka ile bu süreçler kolaylaşıyor. İsterseniz sunum hazırlamak, editörlük yapmak, makalenizi yazmak, hatta istediğiniz kelime sınırlarında özetlemek için size yardımcı olabiliriz. Özellikle habercilik için kelime sayısı çok önemli, çünkü söylediğiniz her kelime haberin içeriğini etkiler. Bir konuşma süresi bir saat olsa bile, bu konuşmayı yazıya dökerken imla hatalarını, cümle düzeltmelerini ve dil kullanımını dikkatlice gözden geçirmeliyiz.

Yazılı metin oluşturmak, haber yazmak veya makale oluşturmak için oldukça önemlidir. Sonuçta, "söz uçar, yazı kalır." Şu anda sizinle paylaştığımız bilgiler, modern afet haberciliğinin sunum kısmıdır.

Sunum Hazırlama ve Yapay Zeka Desteği
Şimdi bir sonraki slayta geçelim. Genellikle, yapay zeka ile ilgili bir özet sunmanız gerekebilir. Bu, giriş olarak kullanılacak bir veriyi temsil eder. Yapay zeka bu giriş verisini kullanarak size uygun bir çıktı üretir.

Bu nedenle girdi verileri, yani veri tabanınız ne kadar uygunsa, çıktı da yani sonuç o kadar uygun olabilir. Örneğin, bu sunumu yapay zeka oluşturdu; "Gama" adlı bir programla üzerinden geçerek bir özet hazırladım. Artık sunum hazırlamak için dert etmemize gerek yok. Ancak, sunum hazırlama için bu tür programların bir sınırlaması vardır. Sınıra ulaştıktan sonra para ödemeniz gerekebilir. Evet, görüldüğü üzere, yazıyı hazırlamak ve son düzenlemeleri yapmak noktasında sıkıntı yaşamıyoruz. Ancak sıkıntı, içerik üretme aşamasında ortaya çıkıyor.

Yapay Zeka ve İçerik Üretimi
Yani ne demek istiyorum, özetlemek gerekirse, yapay zeka kullanıcılarından aldığı verilere dayalı olarak içerik üretiyor. Demek ki, sonuç olarak, yapay zeka insanın verdiği içeriğe dayalı olarak uygun bir çıktı oluşturuyor. Ben "afet haberciliği nedir? Deprem, afet, haber vb." konularında bir özet yazdım ve yapay zeka bu özete uygun bir içerik oluşturdu. Bu da demek oluyor ki günümüzde, yapay zeka teknolojisinin ötesine geçebilmek için ilk adım, projenize uygun bir özet üretmektir.

Bu özet ile ilgili olarak yapay zeka, size görsel içerikler üretebilir, ve görüldüğü üzere, oldukça etkileyici görseller hazırlamıştır. Şimdi, neden bahsediyoruz? Tarihçe hakkında, amaç hakkında, çalışma alanı hakkında bilgi veriyor. Bu oldukça önemli. Habercilik yaparken haberin tarihçesini anlatmak, son depremin ne zaman olduğunu belirtmek gerekir. Bu, bölgede yaşanan önceki depremler ve tarihleri hakkında bilgi vermek anlamına gelir. Bu bilgilere sahip olmanız, araştırmanız gereken konuları belirlemenize yardımcı olur.

Amaç ve Motivasyon
Amaç nedir? Amaç, neden bu çalışmayı yapıyoruz sorusuna cevap vermelidir. Amaç, aslında projenizin motivasyonunu ifade eder. Genellikle motivasyon, namus anlamına gelir. Eğer bir amaç belirlerseniz, o amaca ulaşmak için çalışmaya başlayabilirsiniz. Bu dersi neden yapıyoruz? Motivasyonumuz şu: Eğer bu hafta dersimizi tamamlamazsak, kayıt altına almayız ve öğrencilere ders yapma esnekliği vermiş oluruz. Ancak bu yanlış bir yaklaşımdır. Öğrencilere bu tür bir esneklik vermemeliyiz. Öğrencilere, bütün dönemi düzenli bir şekilde tamamlamaları gerektiğini öğretmeliyiz.

Üretkenlik ve Afet Haberciliği

Alışkanlık ya da bu durumla yapabilir yansıyabilir. Demek ki amacımız, afet haberciliği dersi kapsamında üretken olmak ve üretken olmak için de interaction dediğimiz, yani iletişim içerisinde olmak, beyin fırtınası yapmak gereklidir. Bu tür dersleri uzaktan yapıyoruz. Tabii ki, bu durumun avantajı şu oluyor: Bu dersi kayıt altına aldığımızda kaydı yazıya da dönüştürebiliyoruz.

Uzaktan Eğitim ve Bilgi Paylaşımı
Ancak, eğer bu dersi yüz yüze yapsak ve sadece ikimiz arasında olsa veya beş kişi yapıyorsak, bilgi sadece bu kişiler arasında kalır ve belki de konuşulanlar unutulur. Ancak, uzaktan eğitim teknolojisi sayesinde, bu derslerin kaydı hem görsel hem de yazılı olarak kaydediliyor. Özellikle Türkçe dilini kullandığımız bu araçlar sayesinde, şu anda yazılı metin de oluşturuluyor.

Yazılı Metinlerin Düzenlenmesi
Ancak yazılı metin, düzgün bir metin olmayabilir, çünkü bunu düzeltmek için yardımcı bir araç kullanmamız gerekiyor. Önceden, bu tür düzeltmeleri yapmak için asistanlarımıza ihtiyaç duyuyorduk. Ancak şu anda daha iyi bir durumdayız. Şimdi, bir çalışma alanı seçmemiz gerekiyor. Bu, bir tarihçe içermeli. Afet haberciliği ile ilgili tarihçemize baktığımızda, özellikle İstanbul depremlerini ele alıyoruz. 1509 yılında özel bir görsel ve veri mevcut.

1509 İstanbul Depremi: Küçük Kıyamet
1509 İstanbul depremi, nüfusun 100.000 ile 200.000 arasında olduğu bir dönemde meydana geldi ve 5.000 ile 10.000 arasında insan hayatını kaybetti. Ancak bu dönemde, olayı anlatan bir haber yapılmış ve bu haberin başlığında, "kıyameti suğra" yani "küçük kıyamet" ifadesi kullanılmıştır. Bu iki kelime, 1509'daki olayı anlatmak için oldukça etkili bir biçimde kullanılmıştır.

Nüfus Artışı ve Deprem Riskleri
Şimdi, düşünün ki, 200.000 nüfusa sahip olan İstanbul'da, 10.000 kişinin öldüğü bu depreme "kıyameti suğra" deniyor. Şu anda İstanbul'un nüfusu 20 milyonun üzerinde. Bu, 200.000 nüfusun 100 katıdır. Bu demek oluyor ki, bu tür küçük kıyametlerin potansiyeli artmıştır. Depremin etkileme potansiyeli 200.000'den 20 milyona çıkmıştır. Yani, 200 tane "kıyameti suğra" meydana gelebilir. Bu, potansiyel riskin arttığını gösteriyor, çünkü nüfus 200.000'den 20 milyona çıkmıştır.

Haberciliğin Önemi
20 milyon artmış. Tabii ki, 200.000 nüfuslu olsaydı, yine olağan bir deprem benzer şekilde 200.000 kişiyi etkilerdi ve bu nedenle "küçük kıyamet" olarak adlandırılırdı. Bu, haberciliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. 1509 yılındaki bu depreme dair kayda geçen başlık, hala bizler için önemli bir referans noktası olarak duruyor.

Çalışma Alanları ve Deprem Araştırmaları
Şimdi çalışma alanına baktığımızda, tabii ki çalışma alanı ne olabilir? İşte görüyoruz ki, hocamız okulda çalışıyor. Acaba okul, bir çalışma alanı olabilir mi? Örneğin, okuldaki depremzedelerle ilgili öğretmenler var. Acaba depremzedelerin yaşadığı deneyimlerle ilgili bir araştırma yapılabilir mi? Mesela, dün hemşirelik bölümünde bir dersten bahsediyordum. Hastanelerin deprem riskini azaltma konusuyla ilgili olarak öğrencilere kısa bir konuşma yaptırıyorum. Derste ters 100 eğitim yaptığım için bir öğrenci, "Ben depremi yaşadım." dedi. Ben de, "Anlat bize." dedim.

Canlı Tanıkların Önemi
Öğrenci, o anı anlatmaya başladı. Anlattığına göre, o sırada uyuyordu. Uyanıklıkla ilgili dedim. Öğrenci, uykuda olduğunu ve sonra depremi hissettiğini anlattı. Deprem sırasında uyandı ve nasıl hissettiğini baştan sona anlattı. Binanın durumunu anlattı. Aslında, canlı tanıklar habercilikte çok önemli bir veri olabilir. Bu, gerçekten ilginç bir örnekti. Büyük bir depreme tanıklık etmiş bir öğrencinin o günleri hatırlaması istenmeyebilir, ancak bu tür tanıklıklar çok değerlidir.

Tarihsel Depremler ve Olasılıklar
Dikkate alınması gereken başka bir ilginç detay da, 1502'de yaşanan ve 1000 yılda bir tekrarlanma olasılığına sahip olan büyük bir depremin bir daha bizlerin görmesi olasılığının çok düşük olmasıdır. Marmara bölgesinde bu kadar büyük bir deprem beklenmese de, 1939'daki Erzincan depremi gibi büyük depremler hala olasılık dahilindedir. 1999 depremi, 10 yılda bir tekrarlanma olasılığına sahip 7.7 büyüklüğünde bir deprem olarak kaydedildi, ancak bu tür büyük depremler her zaman tahmin edilemez.

Jeofizik ve Deprem İncelemeleri
Gerçekten bu tür veriler çok önemli. Şimdi, afet haberciliği bilimsel yaklaşımlarına baktığımızda, birçok bilimsel yaklaşımın ne yaptığını ve yapay zekanın bu alandaki araştırmalarını inceliyoruz. Özellikle jeofizik alanında, bu konuyu iyi anlayabiliyorum, çünkü benim alanım jeofizik. Jeofizik, depremler gibi jeofizik tehlikeleri inceliyor. Yani, yer altında fiziksel enerji birikir ve fiziksel direncin zayıflaması sonucu yer hareket eder. Bu, jeofiziği ilgilendiren bir konudur ve depremin büyüklüğünü diğerlerinden ayıran bir özelliktir. Şu anda modern jeofizik, bu tür büyük depremleri hemen tespit edebilir.

Tarihsel Belirsizlikler
Ancak, 1509 depreminin nerede meydana geldiğini hala bilmiyoruz. Bu büyük bir felaketin yaşandığına dair bilgilerimiz var, ancak depremin tam yeri hala belirsiz. Tarihsel verilerdeki yer belirlemeye yönelik belirsizlikler çok büyük. Ama bir şey kesin: Deprem gerçekleşti ve insanlar o depremde hayatlarını kaybettiler.

Modern Sismoloji ve Jeofizik İstasyonlarının Önemi

Ancak, günümüzde artık depremin yerinin tespiti ile ilgili bir sorunumuz yok. Derinlikle ilgili bir sorunumuz yok ve kırılma mekanizması ile ilgili bir sorunumuz yok. Modern sismoloji ve jeofizik istasyonları sayesinde, bu bilgilere birkaç saniye içinde erişebiliriz. Ayrıca, dünyanın dışındaki yer hareketlerini de inceleyebiliyoruz. Mars'taki depremler için Mars'ta bulunan istasyonları kullanarak, diğer gezegenlerdeki yer titreşimlerini inceleyebiliriz. Aydaki yer titreşimleri de uzun süredir izleniyor.

Günümüzde, yerin altındaki sarsıntıları izlemekle ilgili herhangi bir sorunumuz yok gibi görünüyor.


İklim Değişikliği ve Afetler Üzerindeki Etkisi

İklim değişikliği, afet sonrası koşulları etkileyebilir. Geçen dersimizde, bir öğrenci iklim değişikliğinin afetlere etkisini sordu. Bu gerçekten ilginç bir soruydu, çünkü 1999'daki Marmara depremi yaz aylarında meydana geldi, 6 Şubat depremi ise kışın. Ancak her iki deprem de gece saatlerinde oldu.

Mevsimler farklı olabilir, ancak her iki deprem de insanları büyük ölçüde evlerine kapatmıştı. Ağustos 17 depremi İzmit depremi ne yaptı? Bir avantaj sağladı, ancak 6 Şubat depreminin ardından insanlar, zorlu hava koşullarıyla başa çıkma kapasitelerine karşı mücadele etmek zorunda kaldılar.


Uzaktan Algılama Teknolojisi ve Afet Haberciliği

Uzaktan algılama oldukça ilginç bir konudur. Türkiye'de yer bilimi ile ilgilenen insanlar, genellikle deprem sonrasında sahaya giderek araştırmalar yaparlar. Sahada, depremin yüzeyde bıraktığı izleri incelerler. Ancak ilginç olan şey, artık insanların deprem sonrası sahaya gitmelerine gerek olmayabileceğidir.

Uzaktan algılama teknolojisi, insanların gözlemleyemediği kırıkları görülebileceğini göstermektedir. Bu teknoloji sayesinde, göremediğimiz detayları inceleyebiliriz. Depremler birincil afetlerdir, ancak depremlerin neden olduğu yer kaymaları gibi ikincil afetler de meydana gelebilir. Uzaktan algılama teknolojisi, bu ikincil etkileri de inceleyerek bize önemli veriler sunar.

NASA gibi kuruluşlar, uzaktan algılama teknolojisi kullanarak heyelanların ne zaman meydana geldiğini hızlı bir şekilde tespit edebilirler. İnsanların sadece depremler nedeniyle ölmediğini, depremin tetiklediği toprak kaymaları gibi sayısız yer hareketinin de ölümlere neden olduğunu gösterdi. Bu veriler afet haberciliği için son derece önemlidir.

Uydu jeolojisi, afet sonrası kurtarma çalışmalarında kayıp insanların bulunmasını ve hasar tespiti yapılmasını sağlayan bir görüntüleme çalışmasıdır. Bu konuda ayrıntılı bilgim olmasa da, araştırmak için buradayım. Bildiğim bir şey, binalara yerleştirilen sismik sensörlerin, canlıların varlığını tespit etmek için kullanıldığıdır. Bu sensörler, yüksek frekansta çalıştıkları için ufak bir hareketi bile algılayabilirler, bu da canlıların tespit edilmesine yardımcı olur. Deprem sonrası arama-kurtarma çalışmalarında bu teknoloji büyük bir öneme sahiptir.


Sismik Sensörlerin Afet Sonrası Kullanımı

Sismik sensörler veya diğer adıyla deprem tarama sensörleri, deprem sırasındaki yer hareketlerini ölçen cihazlardır. Bu sensörler, yer yüzeyinin titreşimlerini algılar. Hatta bu kadar hassastır ki, insanların nefes alış-verişini bile tespit edebilirler. Sensör, insanların parmağını bile yerin yüzeyine hafifçe dokundurmasını veya tıklamasını algılayabilir.

Bunun sonucunda, sismik sensörler hangi binada canlı varlığı tespit edebilir ve bu bilgiyi gösterebilir. Özellikle deprem sonrası habercilik için bu veriler büyük bir öneme sahiptir. 6/2 depremi sonrası, haberciler canlıların varlığını tespit etmek için bu tür sensörleri kullanmışlardır. Böylece, afet sonrası kurtarma çalışmalarında ve habercilikte büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.


Afet Haberciliğinde Bilimsel Yaklaşımlar

Depremle ilgili bilimsel araştırmalar ve veri toplama çalışmaları, 6/2 depremi gibi olağanüstü olaylar sonrasında büyük önem kazanmıştır. Bu tür depremler dünyada pek yaşanmamıştır. Örneğin, 9 saat arayla iki büyük deprem meydana gelmiştir ve bu depremler birbirinden bağımsız faylarda olmuştur. Bu tür olaylar neredeyse 30 yıl boyunca gözlemlenmemiştir.

Deneyimsel olarak afet haberciliğine baktığımızda, insan davranışları ve yerel koşullar göz önünde bulundurularak afetlerin önceden tahmin edilmesi önemlidir. Önceden tahmin etmek, olayın ne zaman gerçekleşeceği konusunda bir zamanlamayı içerir. Örneğin, bir depremin ne zaman olacağını tahmin edebilirsiniz, ancak olayın ne zaman gerçekleşeceği konusu daha karmaşıktır.

Deprem Tahmininde Zamanlama ve Olasılıksal Tahminler

Zamanlamayı öngörmek, ne zaman beklenmesi gerektiği konusunda bir zorluk oluşturur. Yakın öngörü, bir olayın kısa bir süre içinde (örneğin, birkaç ay içinde) gerçekleşeceğini tahmin etmeyi içerir. Orta vadeli öngörü ise bir olayın daha uzun bir süre (örneğin, 10 ila 30 yıl) içinde olabileceğini tahmin eder.

Sonra, "uzak" olarak yıllarla ifade ettiğimizde, genellikle 100 yıl gibi uzun bir süreyi ifade ederiz. Örneğin, "2070'ye kadar bu fayda bir deprem meydana gelebilir mi?" sorusuyla karşılaşabilirsiniz. Ancak, "2071 yılında bu fayın büyük bir deprem üretebilme olasılığını tahmin edebiliriz" şeklinde cevap verebiliriz. Yani öngörülemeyen bir tarihte olası depremler hakkında tahminler yapabiliriz.

Deprem mühendisleri olarak, olasılıksal tahminlerle çalışırız. Bu, hava durumu tahminine benzer bir şekilde, bir olayın ne zaman gerçekleşme olasılığını ifade eder. Örneğin, "2030 yılında Marmara Denizi'nde bulunan bu fayın ne zaman deprem üretebileceğini tahmin ediyor musunuz?" sorusuna, olasılık hesaplamaları ile yanıt verebiliriz. Bu tahminlere genellikle "Olasılıksal Sismik Tehlike Analizi" (PSHA) adını veririz.

PSHA mühendisleri, bu alanda uzmanlaşmış profesyonellerdir ve deprem riskini olasılıksal olarak analiz ederler. Örneğin, ben Japonya'da bir PSHA çalışması yaptım. Bu çalışmada, Japonya'daki tüm fay hatlarının deprem üretebilme potansiyelini araştırdım ve sonuçlarım bir dergide yayınlandı. Bu tür bir makale, bir kişinin bu konuda uzmanlık düzeyine sahip olduğunun bir göstergesidir.

Dolayısıyla, bir deprem beklentisi hakkında röportaj yaparken, ne zaman bir deprem beklendiği konusunu netleştirmek önemlidir. "Yakın zaman" ifadesi neyi kastettiğinize bağlıdır. Örneğin, "2030 yılına kadar Marmara'da bir deprem bekliyor musunuz?" gibi bir soruyu sormadan önce, terimleri ve zaman dilimlerini net bir şekilde belirlemek faydalı olacaktır.

Afet Haberciliğinde Uzmanlık ve Teknoloji Kullanımı

Yer belli. Zamanı da merak ediyorsun, işte 2032, 1050, 2070 gibi tarihlerde bu bölgede bir deprem olma olasılığı hakkında konuşuyorsunuz. Hangi depremden bahsediyoruz? Örneğin, 7.2 büyüklüğünde bir depremin 2030 yılında Marmara'nın ortasında olma olasılığı nedir diye sorarsanız, böyle bir konuda uzman bir kişiye ihtiyacınız var, değil mi? Habercilik yapıyorsunuz. Ancak genellikle başkalarının çalışmalarına dayanarak konuşuyorlar. Örneğin, "2004 ile 2030 yılları arasında Marmara Denizi içinde 7.2 büyüklüğünde bir depremin olasılığı %60'ın altındadır" diyorlar. Peki, bu çalışmayı siz mi yaptınız? Hayır. Buna benzer çalışmalarınız var mı? Yok. O zaman neden konuşuyorsunuz? En azından bu alanda uzmanlaşmış kişileri, bu alanda uzmanlaşmamış kişilerden ayırt etmek için bu konuda uzmanlık gerektiğini belirtmemiz gerekiyor. Afet haberciliği, uzmanları seçme konusunda gerçekten önemli bir alan olduğunu söylüyoruz. Afeti anlayan ve işini bilen insanlarla çalışmak gerekiyor. Dolayısıyla, afet haberciliği alanında öğrenme, geliştirme ve eğitim çalışmaları yapılabilir. Benim konum deprem bilimi ve sismoloji olduğu için örnekler de bu alanda oluyor. Ancak sağlık haberciliği gibi farklı alanlarda da aynı ilke geçerli olacaktır. Bu nedenle, örneklerle konuyu açıklamaya çalışıyorum. Teknolojik yeniliklere baktığımızda, afet haberciliğindeki son teknolojileri inceledik. İnsansız hava araçları tehlikeleri önceden görebiliyor ve bu tehlikeleri önlemek için görevlendirilen ekiplere fotoğraflarını çekiyor. Ayrıca, afete neden olabilecek beşeri tehlikeleri de belirleyebiliyor ve önlem alınıyor.

Teknoloji ve Hologramların Afet Sonrası Kullanımı

Beşeri afet kaynaklarının yanı sıra, teknolojik gelişmelere de değinmekte fayda var. Örneğin, hologram teknolojisi, özellikle hasar tespiti yapılırken kullanılıyor. Bu teknoloji sayesinde, sonuçlar hızla ilgili alanlara aktarılıyor. Robotlar ve yapay zeka, afet kurtarma görevlerinde etkin bir şekilde kullanılıyor. Ancak ülkemizde, özellikle 6/2 depreminden sonraki süreçte bu tür teknolojilerin kullanıldığına dair somut bir gözlemimiz olmadı. Bu, belki de Japonya gibi teknolojik olarak daha ileri ülkelerde yaygın bir uygulamadır.

Afet Haberciliğinin Önemi

Afet haberciliğinin önemine gelecek olursak; bu alanda yapılan doğru ve etkin haberler, farkındalığı arttırarak can kaybını ve maddi zararı azaltma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, bu tür haberler, deprem riskinin azaltılması için alınabilecek önlemlere dair fikirler sunarak, olası zararların önüne geçilmesine yardımcı olabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, afetler sadece insanları değil, tüm canlıları olumsuz etkiler. Örneğin, bir orman yangınında insanlar zarar görmese bile, orada yaşayan birçok hayvan ve bitki zarar görebilir. Bu nedenle, afetlere karşı alınabilecek önlemlerin sadece insanlar için değil, tüm canlılar için önemli olduğunu unutmamalıyız. Özellikle afet öncesinde yapılan hazırlıklar ve planlamalar, olası zararları büyük ölçüde azaltabilir. Örneğin, eğer 2023 Maraş depremi öncesinde yapılan hazırlıklar, deprem sonrasında yapılanlara benzer olsaydı, birçok zararın önüne geçilebilirdi. Afet sonrasında ise hızla ve etkin bir şekilde müdahale edilerek, zararlar minimize edilebilir.

Daha hızlı müdahale, can kaybını ve yaralı sayısını minimize etme açısından son derece önemlidir. Modern sismolojinin, deprem sonrası olayların haritasını oluşturmasının önemine gelince, bu haritalar, afet bölgelerini ve müdahale için öncelikli noktaları belirlememize yardımcı olur. Ancak bu haritaları oluşturabilmek için yer ivme cihazları gibi teknolojilerin de kullanılması gerekmektedir.

Özellikle MEb teknolojisi, depremin etkilerini kaydeden bu tür cihazlar sayesinde, depremin en fazla hasara neden olduğu bölgeleri tespit edebilir ve bu bölgelerde acil durum ve afet müdahale ekiplerine yol haritası sunar. Amerika'daki Jacc MEp teknolojisi bu verileri hızla toplar ve bu verileri kullanarak dünya genelindeki acil durum ve afet ekiplerine nereye gitmeleri gerektiği konusunda bilgi verir.

Sonuç olarak, bu teknolojiler günümüzde afet haberciliği ve müdahalesinde büyük bir öneme sahiptir. Daha hızlı ve etkili müdahale, can kaybını ve hasarı minimize etmek için kritik bir faktördür. Buraya kadar anlatılanlar, afetlerle başa çıkmada teknolojinin ve doğru verilerin nasıl büyük bir yardımcı olabileceğini göstermektedir. Umarım bu konuda daha fazla farkındalık yaratır ve afetlere karşı daha hazırlıklı olmamıza katkıda bulunur.


Michael Brown'un Katrina 

Kasırgası'ndaki Deneyimleri

Michael Brown, 2005'teki Kasırga Katrina sırasında kendisine haksız yere yüklenen suçlardan bahsediyor. O dönemde yerel ve federal yetkililer arasında iletişim ve koordinasyon eksikliği olduğunu vurguluyor. Ayrıca, politik çekişmelerin etkili bir felaket yanıtını engellediğini belirtiyor.

Geçmiş Felaketlerden Öğrenilen Dersler

Brown, Kasırga Katrina'dan alınan derslerin, sonrasındaki kasırgalara, özellikle de Kasırga Ian'a uygulandığını düşünüyor. Mevcut politik iklimin daha az tartışmalı olduğunu ve bu durumun daha iyi işbirliğine olanak tanıdığını ifade ediyor. Medyanın doğru ve sakin bilgi sunma rolünün felaketler sırasında çok önemli olduğunu belirtiyor.

Kriz Yönetiminde İletişim Zorlukları

Brown, acil durum yöneticileri ile liderlik arasındaki açık iletişimin önemini tartışıyor. Yetkililerin kritik bilgileri kamuoyuna iletmeyi, kamuoyuna hitap etmeyi önceliklendirmesi gerektiğini öneriyor. Ayrıca, krizler sırasında yanlış anlamaların önlenmesi için proaktif iletişimin gerekliliğini vurguluyor.

Kamu Hazırlığı ve Kasırgalara Yanıt

Florida’daki birçok yeni sakin, kasırga hazırlığı konusunda bilgi sahibi olmayabilir, bu da tahliye sorunlarına yol açabilir. Brown, yerel doğal afet risklerinin anlaşılmasının önemini vurguluyor. Felaket yönetiminde gerçekçi bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini ve bu tür olayların kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

Eğitim ve Medyanın Felaket Farkındalığındaki Rolü

Brown, doğal afetlerin doğası ve etkileri üzerine daha iyi eğitim verilmesi gerektiğini savunuyor. Medya ve yerel yönetimlerin farkındalık yaratma konusunda önemli bir rol oynaması gerektiğini düşünüyor. Felaket hazırlığı konusundaki konuşmaların geçmiş deneyimlere dayanarak sürekli gelişmesi gerektiğini vurguluyor.


Yapay Zekanın Afet Yönetimindeki Uygulamaları

Bu webinar, modern teknolojiler ve afet yönetimi üzerine yapılan bir seri webinarda ikinci bölümdür. Robotik, yapay zeka (AI), dronlar ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi konulara odaklanmaktadır. İlk oturumda robotikten bahsedilirken, bu oturumda afet yönetiminde yapay zekanın rolü ele alınmıştır.

Dr. Monique Koblich, yapay zekanın doğal afet yönetimindeki rolü üzerine odaklanılan grup hakkında bilgiler verdi. Doğal afetler, can kaybı, yaralanmalar ve finansal maliyetler gibi büyük etkilere sahiptir. Bu odak grubunun amacı, yapay zekanın anlama, tespit, tahmin ve iletişim süreçlerini nasıl iyileştirebileceğini araştırmaktır.

Yapay zeka, veri toplama, izleme ve işleme süreçlerini geliştirebilir. Algoritmalar, geleneksel tahmin modellerini iyileştirebilir ve erken uyarı sistemlerini destekleyebilir. Odak grubu, yapay zeka uygulamaları için en iyi uygulama yöntemleri ve çerçeveler geliştirmektedir.

Örnek Olaylar ve Pratik Uygulamalar

Dr. Muhammad Imran, sosyal medyanın kriz yanıtında nasıl kullanıldığını tartıştı ve ilk müdahale ekipleri için zamanında bilginin önemini vurguladı. Afet sırasında sosyal medyadan kritik bilgiler çıkaran yapay zeka sistemleri geliştirilmiştir. Mr. Amritje Andrei ise yapay zekanın orman yangını tespitindeki müşteri hikayelerini paylaştı ve erken tespitin riskleri azaltmadaki önemine değindi.

Zorluklar ve Gelecek Yönelimler

Yapay zekanın afet yönetiminde entegrasyonu veri kalitesi, model doğruluğu ve sürekli güncellemeler gibi zorluklarla karşı karşıyadır. Toplulukların dirençliliğini artırma ve tedarik zincirlerindeki zayıflıkları anlama konularına odaklanılmaktadır. Paydaşlar arasında işbirliği ve verilerin paylaşımına yönelik regülasyon çerçevelerinin gerekliliği vurgulandı.

Sonuç

Oturum, yapay zeka uygulamaları, uygulamadaki zorluklar ve veri yönetiminin önemi hakkında çeşitli soruların yanıtlandığı bir Q&A bölümü ile sona erdi. Bir sonraki webinar, afet yönetiminde dronların rolüne odaklanacak ve 12 Ekim tarihinde gerçekleştirilecektir.


Depremlerin Nedenleri

Depremler, tektonik levhaların hareketi sonucu meydana gelir. Dünya, sürekli hareket eden ve sıcak bir gezegendir ve altında erimiş tabakalar bulunur. Levhalar sıkıştığında enerji birikir, bu enerji aniden serbest kaldığında deprem oluşur. Bu serbest kalan sismik dalgalar, depremleri hissetmemize neden olur.

Richter Ölçeği

Richter ölçeği, deprem sırasında sismik dalgaların genliğini ölçer. Logaritmik bir ölçek kullanır; her bir tam sayı artışı, genlikte on kat artış anlamına gelir. Bu ölçek, Kaliforniya'daki belirli bir deprem temel alınarak tanımlanmış ve depremlerin göreceli büyüklüğünü belirlemek için kullanılmıştır.

Deprem Dayanıklı Yapılar İnşa Etme

Uygun fiyatlı ve basit depreme dayanıklı temeller oluşturmak için çeşitli teknikler vardır. Farklı yapı katmanlarının birleşimi, yer hareketine karşı dayanıklılığı artırır. Ağır yapılar, hareketi azaltabilir ancak bu bazen yapı üzerinde yapısal sorunlara neden olabilir. Kesme duvarları, binalarda depreme dayanıklılığı artırmak için kullanılan bir yöntemdir.

Deprem Tahmini Zorlukları

Depremlerin güvenilir bir şekilde tahmin edilmesi, sismologlar için büyük bir zorluktur. Mevcut çabalar, hassas bölgelerin tahminine ve sarsıntı şiddetinin anlaşılmasına odaklanmaktadır. Doğru tahmin, zamanında tahliye yapmayı mümkün kılabilir, ancak bu belki de tamamen gerçekleştirilemeyecektir.

Diğer Gök Cisimlerinde Depremler

Mars'ta "Mars Sarsıntıları" meydana gelir, ancak Dünya'ya göre daha az sıklıktadır çünkü Mars'ta daha az tektonik faaliyet vardır. Ay'da Sarsıntılar, Ay üzerindeki gelgit gerilmeleri sonucunda oluşur. Diğer gök cisimlerinin de benzer sismik faaliyetlere sahip olduğu varsayılmaktadır, ancak şu ana kadar Mars ve Ay bu konuda yapılan ölçümlerin ana odak noktası olmuştur.

Afet Bölgelerinde Gazetecilerin Sorumlulukları

Joel Simon, Komite'nin İcra Direktörüdür. Bu kuruluş, 30 yıldır gazetecilerin haklarını savunmaktadır. Tehlikeli ve baskıcı ortamlarda çalışan gazetecilere odaklanır.

Gazeteciler, gerekli lojistik desteğe sahip olmalıdır. Kaynakların kıt olduğu durumlarda, yük olmamak önemlidir. Ayrıca, benzin, su ve yiyecek gibi yeterli malzemelere sahip olmak gerekmektedir.

Raporlama İçin Güvenlik Önlemleri

Felaket bölgelerinde, örneğin Haiti'de, hükümet varlığı ve kamu güvenliği sınırlı olabilir. Çevre hızla güvenli olmaktan tehlikeli hale gelebilir. Gazeteciler, kendi güvenliklerini raporlama ihtiyaçlarının önünde tutmalıdır.

Tehdit Altındaki Gazetecilere Destek

Tehditlerle karşılaşan gazeteciler, CPJ ile doğrudan iletişime geçmelidir. CPJ, birden fazla dilde yardım sağlar. Kuruluş, dünya genelinde gazetecilere yönelik saldırıları izler ve belgeler. Tehditleri ele almak için yerel basın özgürlüğü organizasyonlarıyla işbirliği yapar.

No comments:

Post a Comment

Overview of the Gutenberg-Richter Law