Saturday, August 10, 2024

İstanbul'un Depreme Hazırlığı: Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in Röportajından Çıkan Dersler

İstanbul'un Depreme Hazırlanması: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Röportajın Değerlendirilmesi

12 Kasım 2020 tarihinde Şehir ve Kültür TV programında gerçekleştirilen röportajda, Prof. Dr. Ali Osman Öncel, İstanbul'un depreme hazırlık durumunu kapsamlı bir şekilde değerlendirmiştir. Bu program, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve afetlere karşı dayanıklılığını artırma çabaları açısından kritik bir önem taşımaktadır.

Prof. Öncel, depremin büyüklüğü, şiddeti ve yapıların dayanıklılığı gibi konuları ele alarak, İstanbul'un deprem riski ile ilgili önemli bilgiler sunmuştur. Prof. Öncel'in vurguladığı gibi, depremlerle yaşamak, sadece fiziksel önlemler almakla kalmayıp, aynı zamanda toplumun bilinçlendirilmesini de gerektirmektedir.

Röportajda özellikle Japonya'daki yapı teknikleri ve Osmanlı dönemine ait inşaat uygulamaları gibi örnekler üzerinde durulmuş, bu uygulamaların deprem dayanıklılığı açısından nasıl bir örnek teşkil ettiği vurgulanmıştır.

Afet haberciliği ve depreme hazırlık üzerine yapılan uluslararası çalışmalar, bu konunun önemini daha da pekiştirmektedir. Örneğin, Alexander (2013), afet yönetiminde medya ve kamu bilincinin rolünü incelemiştir. Ayrıca, Tierney (2007), toplumların afetlere karşı dayanıklılığını artırmak için gerekli stratejileri ele almıştır. Bu çalışmalar, Prof. Öncel'in görüşlerini destekleyici niteliktedir.

Sonuç olarak, İstanbul'un deprem hazırlığı, sadece bilimsel ve teknik önlemlerle değil, aynı zamanda toplumun bilinçlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in röportajı, bu bilinçlendirme sürecinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Referanslar

Alexander, D. (2013). Principles of emergency planning and management. Routledge.

Tierney, K. (2007). Disaster preparedness and response: A social science perspective. Springer.

RÖPÖRTAJ VİDEO KAYDI
12 KASIM 2020



İstanbul'dan Canlı Yayın: Deprem Üzerine Önemli Bir Program

Merhaba! İstanbul'dan, Üsküdar Üniversitesi'nin televizyon stüdyolarından canlı yayın yapıyoruz. Salgın hastalık nedeniyle ara verdiğimiz yayınlarımıza bu sene tekrar başladık. Bu programımızı depreme ayırdık, çünkü depremle birlikte yaşamanın kaçınılmaz olduğunu anlamamız gerektiğine inanıyoruz.

Düzce Depremi Yıldönümü

Bugün, 12 Kasım 1999 Düzce depremi'nin yıldönümü. Büyük depremlerle ilgili yıl dönümlerinde, o depremlerin etkilerini tekrar hatırlatmak önemli. Halkımızın depremle yaşamayı öğrenmesi gerekiyor.

Konuğumuz Dr. Ali Osman Öncel

Programımızda Dr. Ali Osman Öncel ile birlikte olacağız. Kendisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden öğretim üyesi ve sismolog. Dr. Öncel ile, deprem büyüklüğü ve şiddeti arasındaki ilişki, depremin merkezinden uzaklık ve depremle dayanıklı yapılar konularını konuşacağız.

Önemli Konular

  • 30 Ekim 2020 İzmir depremi: Mw=7.0 büyüklüğündeki depremde 119 kişi hayatını kaybetti.
  • Düzce depremi: 1999'daki depremde 463 bina yıkıldı. Depremin büyüklüğü ile ölen kişi sayısı arasında doğrudan bir ilişki olmadığını belirtiyoruz.
  • Deprem Şiddeti: Örneğin, Japonya'da 9 büyüklüğündeki bir depremde şiddet 12'ye çıkmıyor. Ancak Türkiye'de 7 büyüklüğündeki bir depremde şiddet 12 olabiliyor.

Depreme Dayanıklı Yapılar

  • Japonya'daki evler ve eski Osmanlı evleri hakkında bilgi vereceğiz. Japonya'daki evler hafif ve ahşaptır. Osmanlı döneminde ise betonarme taş camilerde sismik izolatörler kullanılarak deprem şiddeti azaltılmıştır.

Beklenen İstanbul Depremi

Son olarak, İstanbul'da beklenen büyük depremin büyüklüğü ve şiddeti hakkında bilgi alacağız. Oturduğumuz binaların bu depreme nasıl dayanacağı gibi konulara değineceğiz. Depremle yaşamayı öğrenmek ve önlemler almak hayati öneme sahiptir.

Teşekkür ve Devam

Programımıza katıldığınız için teşekkür ederiz. Şimdi Dr. Ali Osman Öncel'e söz veriyorum. Konuğumuzla deprem hakkında önemli bilgileri paylaşacağız. Lütfen dinlemeye devam edin.

Depremle Yaşamanın Önemi ve Alınacak Önlemler

Başlangıç: Depremleri Anma

Ölenlerimizi rahmetle anarak başladığım konuşmamda, yaşadığımız depremleri özellikle anmak istiyorum. Düzce 1999 depremini Halkalı'da otobüs beklerken hissetmiştim. Düzce'ye olan uzaklığımız yaklaşık 150 kilometreydi, ancak depremin dalga dalga yayılmasına şahit oldum.

Depremin Şiddeti ve Etkileyen Faktörler

Depremin şiddeti yerin fiziksel direncine bağlı olarak farklı yerlerde farklı şiddetlerle hissedilir. İzmit 1999 depremi örneğinde, İstanbul'un Avrupa Yakası'nda Bağcılar, Zeytinburnu, Bahçelievler ve Avcılar bölgelerinde depremin şiddeti daha büyük hissedildi. Hatta bazı binalar 12'lik şiddeti hissetti ve yıkıldı.

Bina Temeli ve Şiddet

Depremin şiddetini etkileyen faktörlerden biri binanın temelindeki su sistemleridir. Eğer bina temelinde su birikirse, bu depremin şiddetini artırabilir. Yapı malzemesinin kalitesi ve binanın kütlesi de depremin şiddetini etkiler. Özellikle yüksek katlı binalar, kütle değerini artırarak depremin şiddetini büyütür.

Zemin Titreşim Periyodu

Her zeminin bir titreşim periyodu vardır ve bu periyodun aşılması durumunda, bina yıkılabilir. Örneğin, zeminin titreşim periyodu iki saniyeyse, o zemin üzerinde 20 kata kadar bina yapabilirsiniz. Ancak 21. kat veya daha yüksek katlar yıkılabilir. Bu durum, 1985 M8 New Mexico City depremi sırasında gözlemlenen bir durumdur.

Yükseklik Sınırlamaları

Zeminin fiziksel direnci ve bina yüksekliği gibi faktörler dikkate alınarak, belirli bir bölgedeki yapılaşma belirlenmelidir. Örneğin Beylikdüzü bölgesinde yüksek binalar vardır ve ben bu bölgedeki yükseklik sınırlamasının belirlenmesi için Beylikdüzü Belediyesi'ne başvurmuştum. Yükseklik sınırlamalarını belirlemek için zeminin titreşim periyodunu ölçmek gerekir.

Depremle Yaşamanın Önemi

Bir bina yaparken, zeminin dayanıklılığını ölçerek binanın

Süleymaniye Camii
kaç kata kadar çıkabileceğini belirlemek önemlidir. Zeminin direnci düşükse, daha hafif binalar yapılmalıdır. Aksi halde, deprem sırasında binalar yıkılabilir.

Sonuç: Bilinçli ve Güvenli Yaşam

Son olarak, depremle birlikte yaşamanın önemini vurgulamak istiyorum. Depremle yaşamak demek, depremin yasalarına uymak demektir. Her zeminin farklı bir fiziksel direnci olduğunu ve bu nedenle her zemin için farklı bir yapılaşma stratejisi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Olan yıkıcı depremlerin bize öğrettikleri deprem gerçeğini unutmadan, depremlerle birlikte yaşamayı öğrenmeli ve alınacak önlemlere dikkat etmeliyiz. Unutmayalım ki, depremle baş etmenin en iyi yolu bilgi sahibi olmak ve bu bilgileri uygulamaktır. Bu şekilde depremler karşısında daha güvende olabilir, can ve mal kaybını minimize edebiliriz. Anılarımızda ve kalbimizde olan depremde ölen insanlarımızı tekrar rahmetle anıyorum. Herkesin depremle ilgili bilinçli ve güvenli bir yaşam sürmesini diliyorum.

İzmit Depreminin Etkileri ve Yeniden Ayağa Kalkma

İzmit Depreminin Ardından Dayanma Gücü

İzmit depremi sonrasında, demirlerimiz ve emeklerimiz nasıl çöktüyse, insanın dayanma gücü de benzer bir şekilde erozyona uğradı. Ancak bu tür zorlukların ardından nasıl yeniden ayağa kalkacağımızı sorguluyoruz. Romatizma sancısı gibi süren acılarla, Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii'nde attığı temel ve bu temelin özelliklerini düşünmeye devam ediyoruz.

Mimar Sinan'ın İnşaat Teknikleri

Bildiğimiz üzere, Mimar Sinan bir temel attıktan sonra inşaatı bir süre durdurmuş ve bu durum padişahın dikkatini çekmiştir. "Neden çalışmıyorsun?" diye sorduğunda, Mimar Sinan'ın verdiği yanıtın tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz, ancak bugün anlıyoruz ki, Mimar Sinan'ın eserleri yüzlerce yıldır dimdik ayakta duruyor. Peki ama neden? İstanbul'da yaşanan depremler onları neden yıkmadı? Bu, hem yapı tekniği hem de inşaatın temelinde yatan derin anlayışla ilgilidir.

Mimar Sinan'ın Sismik İzolatör Sistemi ve Modern Uygulamaları
Dikilitaş

Mimar Sinan'ın Sismik İzolatör Sistemi

Derinlemesine bir inceleme yaptığımızda, Mimar Sinan'ın sismik izolatör sistemi kullandığını ve modern mimarların da bu yöntemi hala tercih ettiklerini görüyoruz. Bu, Mimar Sinan'ın bilgi birikiminin ve vizyonunun ne denli etkileyici olduğunu bize gösteriyor.

Tarihi ve Modern Yapılarda Sismik İzolatör Kullanımı

Evet, camilerimiz ve taş yapılı mimari eserlerimiz hala dimdik ayaktalar. Bu, doğru yapı teknikleriyle binalarımızın depremlere karşı dayanıklı olabileceğini gösteriyor. Mimar Sinan, bunu asırlar önce bize kanıtlamıştı.

Sismik İzolatörlerin Günümüzdeki Kullanımı

Örneğin, Sultanahmet'teki Dikilitaş'ın temeli 15. yüzyıldan günümüze kadar aynı yerde ve depremlerin şiddetini hafifletmek için özel bir yapı tekniği kullanılıyor. Aynı şekilde, Sağlık Bakanlığı tarafından inşa edilen şehir hastaneleri tamamen sismik izolatör kullanıyor. Bu teknoloji, depremin şiddetini azaltmak için kullanılıyor.

Sismik İzolatörlerin Önemi ve Gerekliliği

Depremin bize zarar vermemesi için, sismik izolatör sistemini sadece büyük hastanelerde değil, küçük yapılarımızda da kullanmalıyız. Bu, bir seçenek değil, bir gerekliliktir. Sağlam yapı teknikleri ve bilinçli inşaat çalışmalarıyla, depremler karşısında daha güvenli bir yaşam sürebiliriz. Bu, hem modern teknolojinin hem de tarihi bilgilerin ışığında, bizlere rehber olmalıdır.

Bir Anı ve Depremle İlgili Gözlemler

Sakarya Depremi ve Fatih Camii'nde Gözlemler

Fatih Camii

Bir anımı paylaşmak isterim. 22 Temmuz 1967 yılında Sakarya'da yaşanan bir M6.8 deprem sırasında İstanbul'da, Fatih'teydim. Gözlerimle Fatih Camii'nin minarelerinin bir metreye yakın bir mesafe ile sağa ve sola sallandığını gözlemledim.

Minarelerin Dayanıklılığı ve Yapısal Özellikleri

Sonrasında bu konuyu birkaç uzmana danıştığımda, minare taşlarının dört bir yanından dövme demirlerle birbirine bağlandığını öğrendim. Bu sayede minareler tek bir yapı gibi davranıyor ve hızla yıkılmalarını engelliyorlar.

Kaliteli İnşaat Tekniklerinin Önemi

Genellikle yıkılan minareler, son dönemlerde kötü işçilik ile inşa edilmiş olanlardır. Tarih boyunca ayakta kalmayı başaran en eski yapılarımız genellikle camiler ve bu yapılar hala dimdik ayakta durmaktadırlar. Bu da bize, sağlam ve kaliteli inşaat tekniklerinin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.

Sağlam Zeminlerin Belirlenmesi

Zemin Sağlamlığının Ölçülmesi

Sağlam zeminlerin belirlenmesi de önemli bir faktördür. Zeminin sağlamlığını belirlemek için genellikle fiziksel ölçümlere dayanan bir tanım kullanılır. Eğer bir zemin, deprem dalgalarını 760 metre/saniye veya daha hızlı bir hızda taşıyabiliyorsa, bu zeminin kaya gibi sağlam olduğunu gösterir.

Küresel Zemin Durumlarının Belirlenmesi

Bu standart, dünya genelindeki tüm zeminlerin durumunu belirlemek için kullanılır. Zeminin durumunu belirlemek artık çok kolaydır ve Amerika'daki deprem servislerinden bu bilgiye ulaşabiliriz. Herkesin bu bilgiye ne kadar kolay ulaşabileceğini bilmesi çok önemlidir.

Güvenli Alanların Belirlenmesi

Deprem sırasında hangi alanların daha güvenli olduğunu belirlemeli ve bu alanları korumalıyız. Bu, hem depremden korunmamızı hem de deprem sonrası toparlanmamızı kolaylaştırır.

Konuşmanın Başında Yapılan Tanıtım

Bilimsel Deneyim ve Birikim

Sayın Hocam, konuşmamızın başında belirtmemiş olsam da, siz dünyanın birçok yerinde deprem araştırmaları yapmış bir bilim insanısınız. Japonya, Kanada, Arabistan gibi birçok yerde edindiğiniz deneyimler ve birikimler ile ülkemize hizmet ediyorsunuz.

Sismoloji Konusundaki Uzmanlık

Siz sismoloji konusunda gerçekten uzman bir kişisiniz ve bu alandaki başarılarınız için sizleri tebrik ediyorum.

Yanıltıcı Bilgiler ve Kamu Bilincinin Önemi

Sahte Uzmanlık ve Kafa Karışıklığı

Ne yazık ki, depremler hakkında gerçekten bilgili olmayan bazı kişiler, 1999 depremi sonrasında bizim yayınlarımızı okuyarak sanki bir sismologmuş gibi konuşmaya başladılar. Bu durum ülkemizde büyük bir kafa karışıklığına sebep oldu. Deprem konusunda doğru ve bilimsel bilgileri ne kadar çok yayarsak, deprem gerçeği halkımıza o kadar etkili bir şekilde ulaşır.

Gerçek Uzmanlık ve Bilimsel Bilgilerin Yayılması

Bugün bir iç hastalıkları uzmanının kardiyoloji üzerine konuştuğunu görmezsiniz. Aynı şekilde, depremi fırsata çevirme niyetinde olan ve kendilerini bir anda, meslek grubu olmayan 'deprem uzmanı!' olarak ilan eden insanlar da bulunmakta. Bu kişilerin yaydığı yanıltıcı bilgi akışı, ne yazık ki bizleri zor durumda bırakıyor.

Gecikmeler ve Ulusal Deprem Haritaları

Sismoloji alanında 2000 yılında doçentlik unvanı alan biri olarak, Türkiye gibi Kanada'nın da büyük bir depremle karşı karşıya olduğunu ve bu depremin büyüklüğünün ciddi seviyede olacağını belirtmeliyim. Ancak Kanada'da, deprem tehlike haritaları beş yılda bir güncellenirken, Türkiye'de maalesef büyük 1999 İzmit depremi sonrası geçen 20 yıllık süre zarfında ulusal deprem tehlike haritalarımızı yeni 2019 yılında güncelledik. Bu 20 yıllık gecikme, beklenen ölüm ve yıkım sayısının artmasının önemli bir faktörü olarak ortada duruyor ve bunun bedelini depremlerde ödüyoruz.

Teknoloji ve Erişim Sorunları

Vs30 Jeofizik Zemin

Kanada'da, herkesin cep telefonuna indirebileceği bir uygulama bulunuyor. Bu uygulama aracılığıyla, herhangi bir binanın deprem riskini ve zemin durumunu kolayca öğrenebiliyorsunuz. Türkiye'de ise, 2019'da güncellenen deprem tehlike haritasına ulaşmak için e-Devlet platformuna giriş yapmanız gerekiyor. Bu durum, birçok kişi için erişim engeli oluşturuyor.

Deprem Bilincinin Artırılması Gerekliliği

Deprem gerçekleri halka etkin bir şekilde aktarılmalı ve insanların güvenli bir konut seçebilmeleri için rehberlik sağlanmalıdır. Ancak, ne yazık ki bu konuda eksikliklerimiz bulunuyor. Vatandaşlarımız, evlerinin ve çocuklarının okullarının zemin durumlarını kolayca öğrenebilmeli ve bu bilgilere hızlı bir şekilde ulaşabilmeli. Ancak bu hizmetler yetersiz ve erişim engeli oluşturduğunda, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği tehlike altında kalıyor.

Yerel ve Merkezi Yönetimlerin Çabaları

Yerel yönetimler ve merkezi hükümetin deprem bilincini artırmak için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Herkesin oturduğu veya oturmayı planladığı binanın deprem riskini ve zemin durumunu kolaylıkla öğrenebileceği bir sistem oluşturmalıyız. Sadece bu şekilde, depremlerin yol açtığı hasarı en aza indirebiliriz.

İstanbul'un Deprem Tarihi

Marmara'da son 2000 yılda
meydana gelen depremler
İstanbul tarih boyunca pek çok deprem yaşamıştır. Bu, sadece Osmanlı dönemiyle sınırlı değil, Bizans döneminden kalan pek çok deprem kaydı da bulunmaktadır. Örneğin, 553 ve 869 yıllarında yaşanan depremler tam 40 gün sürmüştür. Bu süre muhtemelen artçı sarsıntıları da içermektedir. 553 yılında Ayasofya'nın yıkıldığını biliyoruz; bu büyük ihtimalle o dönemde yaşanan depremden kaynaklanmıştır.

Daha yakın dönemlerde, 1346 ve 1509 yıllarında da büyük depremler yaşanmıştır. Dönemin belgelerinde bu depremler kıyamet gibi tasvir edilmiştir.

Deprem Kelimesinin Etimolojisi

Deprem kelimesinin etimolojisine gelecek olursak, bu kelime aslında Türkçe kökenlidir ve eski Türk topluluklarının hâlâ kullandığı bir ifade olan "tepreş" kelimesinden gelir. Tepreş, Çerkesçe ve Tatarcada bir bayram veya şenlik günü anlamına gelir. Dolayısıyla deprem kelimesi bizim kültürümüzün ve dilimizin bir parçasıdır.

İnsan ve Doğa İlişkisi

İnsan ve doğa birbirine bağlıdır ve birbirlerinden etkilenirler. İnsanın ve doğanın hareketleri birbirine benzer, çünkü biz topraktan yaratılan bir varlığız. Toprağın hareketlerine deprem diyoruz, bu nedenle insanların deprem deneyimleri de bir şekilde toprağın hareketlerine benziyor.

Deprem Tahminleri ve Spekülasyonlar

Bu konuda pek çok şey söylenebilir, ancak zamanımız kısıtlı. Son olarak, İstanbul depremi konusunda çeşitli tahminler ve spekülasyonlar olduğunu biliyorum. Kimi insanlar depremin çok yakın bir tarihte, belki yarın veya öbür gün olacağını iddia ediyor. Bazıları ise depremin 2045 yılında olacağını söylüyor. İnsanların bu tahminlere ne kadar inanması gerektiği hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.

Depremlerle İlgili Bilinçli Yaklaşım

Depremlerle ilgili güncel bilgilere sahip olmak ve yaşadığımız yerleri depremlere dayanıklı hale getirebilmek için daha bilinçli bir yaklaşım sergilememiz gerekiyor.

İstanbul'un Deprem Riski

İstanbul'un deprem riskini her zaman hatırlamalıyız ve buna göre hareket etmeliyiz.

Yetkili Kurumların Rolü

Evet, büyükşehir belediyesinin ve diğer yetkili kurumların kendi sorumluluklarını yerine getirmesi son derece önemlidir.

Bireysel Sorumluluklar

Ancak bireyler olarak, kendi güvenliğimizi sağlamak ve doğru bilgiye dayalı kararlar vermek için de elimizden geleni yapmalıyız. Deprem gerçekliğiyle yaşamayı öğrenmeli ve bu konuda bilgili olmalıyız.

Bu güzel bilgileri paylaştığınız için teşekkür ederim. İnşallah başka bir programda tekrar görüşürüz.

No comments:

Post a Comment

Yaşam Bilimi ve İlimlerin Önemi: Geçmişten Günümüze

ARZIN YARATILIŞ SÜRESİ