Depremlerin meydana geldiği kırık zonlarının geçmişi çok eskiye gitmiyor. Türkiye'de Anadolu Fay Zonları olarak bilinen devasa fay zonlarının varlığının tespiti ancak 1939 Erzincan depreminden sonra birbirini tek yönde kıra kıra doğudan batıya deprem göçü sonunda anlaşılabildi fakat insanların anlaması kırıkların 1939 yılından sonra deprem üretmeye başladığı anlamına gelmiyor. En azından son 15 bin yılda deprem üreten devasa diri fay sistemlerinin varlığını anca son 100 yıl içinde fark edebildiğimizi, başka bir ifadeyle insanların deprem faylarının varlığından haberdar olunmasında ne kadar geç kaldığını gösteriyor.
Yüzeyde görünen kırıklar kadar, yüzeyde varlığıyla ilişkili izleri olmayan kırıklarda bulunuyor. Genellikle, görünen ve deprem üreten kırık sistemleri üzerinde deprem istasyonları yoğunlaşıyor, artan deprem istasyonlarına bağlı olarak kayıt edilen depremlerle birlikte deprem bilimciler, varlığı bilinen kırıklar üzerinde çalışmalar yapıyor. Bilinmeyen kırık sistemleri, her an patlamaya hazır bir kaynak olarak duruyor.
Gizli fayların araştırılması için yoğun deprem istasyonları önemli fonksiyon sağlayabilir fakat yüksek yoğunluklu istasyonlar ile yerin altında ki kırıkların varlığı ortaya çıkarılabilir. Deprem olmadan önce tespiti yapılan kırıklara göre önlem almak için zaman olabilir, fakat tespiti önceden bilinmeyen kırıkların meydana getireceği depremler olduğunda yıkım gücü çok yüksek olur.
No comments:
Post a Comment