Tuesday, June 17, 2025

Depremler Neden Bu Kadar Çok Can Alıyor? Mühendislik ve Kentsel Planlama Açısından Bir Bakış



Depremler Neden Bu Kadar Çok Can Alıyor? Mühendislik ve Kentsel Planlama Açısından Bir Bakış

Depremler, sadece yer kabuğunun hareketiyle sınırlı değildir. Asıl yıkım, bu hareketin şehirlerimizi, yapılarımızı ve hayatlarımızı nasıl etkilediğiyle ilgilidir. Son yüzyılda dünya genelinde milyonlarca insanın yaşamına mal olan depremler, aslında doğanın değil, insan eliyle oluşan risklerin sonucudur. Bu yazıda, tarih boyunca can kayıplarının neden bu kadar yüksek olduğunu, zemin-yapı ilişkisi, nüfus yoğunluğu ve plansız kentleşme gibi faktörlerle birlikte değerlendiriyoruz. Mühendislik çözümlerini, geçmişten ders çıkarmanın yollarını ve daha güvenli bir gelecek için atılması gereken adımları birlikte ele alıyoruz.


🧱 Deprem, Risk ve Can Kaybı: Ne Öğrendik?

  • Dünya genelinde, son bin yılda 13 milyon kişi, yalnızca son yüzyılda 2,7 milyon kişi depremler nedeniyle hayatını kaybetti.

  • Türkiye’de ise 100.000 kişiden fazla insan deprem kaynaklı olarak yaşamını yitirdi.

  • Bu veriler, depremin değil, hazırlıksızlığın ve yapı güvenliğindeki eksikliklerin ölüme yol açtığını gösteriyor.


📊 Sıkışıklık İndeksi Nedir, Neden Önemli?

Sıkışıklık indeksi, bir kilometrekareye düşen kişi sayısını ifade eder. Örneğin:

  • İstanbul’da bu değer 17.000 kişi/km²,

  • Tunceli gibi şehirlerde bu oran çok daha düşüktür.

👉 Aynı büyüklükteki bir deprem, farklı kentlerde çok farklı sayıda can kaybına neden olabilir. Çünkü nüfus yoğunluğu ne kadar yüksekse, bir binanın çökmesiyle etkilenen insan sayısı da o kadar fazladır.


🌍 Zemin Kalitesi Her Şeydir

Deprem sırasında zemin, yapının kaderini belirler.

  • Sıvılaşma olan yerlerde zemin adeta bataklığa döner, binalar yana yatabilir veya çöker.

  • Sağlam zeminlere oturan binalar ise çoğunlukla daha iyi performans gösterir.


🏢 Yüksek Yapılar mı, Yatay Yerleşim mi?

Dikey yapılaşma, özellikle İstanbul gibi metropollerde binlerce kişinin aynı yapıda yaşaması anlamına gelir.

  • Yüksek yapı = yüksek risk.

  • Yatay kentleşme = yayılmış, daha az yoğunluklu yerleşim = daha az risk.


🔧 Mühendislik Çözümleri ile Ne Yapabiliriz?

  • Taban yalıtımı gibi teknolojilerle yapı sarsıntıdan daha az etkilenebilir.

  • Enerji sönümleyici sistemler, yapının esnekliğini artırarak yıkımı engelleyebilir.

  • Zemin etüdü, inşaat öncesinde yapılmalı; her bina zemine uygun tasarlanmalıdır.


📚 Tarihten Ders: 1509 ve 2023

  • 1509 İstanbul Depremi: “Kıyamet-i Suğra” olarak anılır. O dönemde bile ciddi kayıplar yaşanmıştı.

  • 2023 Kahramanmaraş Depremleri: Modern yapıların çökmesiyle 50 binden fazla insan hayatını kaybetti.

Bu iki olay, bin yıllık fark olmasına rağmen aynı hataların tekrarlandığını gösteriyor.


✅ Ne Yapmalı?

  1. Kentleşme planları, yalnızca nüfus artışına göre değil, deprem tehlikesine göre yapılmalı.

  2. Yapı denetimi bağımsız, teknik ve sıkı olmalı.

  3. Toplum bilinci artırılmalı: herkes binasında hangi zemin üzerinde oturduğunu bilmeli.


🎯 Sonuç

Depremler engellenemez. Ancak bilimle, mühendislikle, planlamayla ölümleri azaltmak elimizde. Kentlerimizi risk değil, direnç üzerine kurarsak gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakabiliriz.


📎 Ek Kaynaklar (APA 7 Formatında)

  • Kramer, S. L. (1996). Geotechnical earthquake engineering. Prentice Hall.

  • FEMA. (2020). NEHRP Recommended Seismic Provisions for New Buildings and Other Structures.

  • CEN. (2004). Eurocode 8: Design of structures for earthquake resistance. European Committee for Standardization.

  • Öncel, A. O. (2025). Kentsel deprem riski üzerine mühendislik bakış. Mühendislik Sismolojisi Notları.

No comments:

Post a Comment