DEPREMDEN
KORUNMA ANATOMİSİ
Selin
PINAR
Tıp
Fakültesi Lisans Öğrencisi, 18 Mart Üniversitesi,
Çanakkale,
Türkiye (selpinar2001@gmail.com)
Anahtar
kelimeler: Deprem riski, Hastanelerde deprem, Depremden korunma, Korozyon
ürkiye % 95’ inin yüksek
deprem riski taşıyan bölgelerde olduğunu biliyor muydunuz? Türkiye bir deprem
ülkesidir. Geçmişten günümüze ülkemizde Türkiye'de birçok büyük, yıkıcı ve kayıplara neden olan depremler olmuştur ve olmaya da devam
edecektir. Peki biz bunun için önlemler alıyor muyuz? Türkiye gibi bir deprem ülkesinde yaşıyor
olmamıza rağmen depreme adapte olmuş hayatlar yaşamıyoruz. Evlerimizi, hastanelerimizi birçok yapımızı
deprem tehlikesine uygun şekilde yapmıyoruz. Depremden korunmak ve depremle
birlikte yaşamayı öğrenmek için neler yapılması gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Bizler bu coğrafyada ve bu fayların üzerinde yaşamaya devam edeceğiz. Hem de
her an yeni bir deprem olasılığını bilerek. Biz depremle yaşamayı öğrenmezsek, acı gerçeklerle bugüne kadar karşılaştığımız gibi kayıplar vermeye devam edeceğiz.
Bu kayıplarla baş etmek ve tedavi sürecinin devam edebilmesi açısından
hastanelere çok yük düşmektedir. Öncelikle hastanelerinde depremler sırasında
zarara uğramaması gerekmektedir. Hatta bir hastanenin yapısını depreme
dayanıklı yapmak da yeterli değildir. Aynı zamanda yapısal olmayan elemanları da
deprem sırasında insanlara zarar vermeyecek ve telafisi zor hasara uğramayacak şekilde planlayıp, hastanelere afet
durumlarında da erişimin olmasını sağlamak zorundayız.
aponya da bir deprem
ülkesidir. Aynı kaderi paylaştığımız Japonya’nın nasıl bir yol izlediğine
geçmişten günümüze deprem riskinden korunmak adına neler yaptığına bakalım. 1923 Tokyo Kanto
depremi (Mw=7.9) 149 bin kişinin ölümüne neden olan bu deprem Japonya’nın dönüm noktası
olan en büyük depremlerindendir. Bu deprem öncesinde Japonya’ da deprem
yönetmeliği bulunmamaktadır. Kanto depreminin hemen sonrasında 1924 yılında deprem yönetmeliğini hazırlamışlardır.
Japonya’da deprem olmadan önce hasar bilgilerini önceden tahmin edemiyorlar
ancak denetlemelerle ve güçlendirme çalışmalarıyla binalara dayanıklılık
sağlayarak deprem riski için önlemlerini alıyorlar. 1923 Kanto depremine benzer depremlerin tekrarlanma süresi 200-400 yıl arasında olarak hesaplanmıştır. Yeniden 1923 Kanto tipi depremin yeniden olması durumunda 25 Mayıs 2022 tarihli açıklanan rapora ve bununla ilgili olarak verilen hasar sonuçlarına göre, Japonya’nın %70’inin yok olacağı önemli ölçüde etkileneceği öngörülüyor. Japonya bu öngörüler üzerine hasar senaryo çalışmaları yaparak olası deprem riskini en aza indirmeye çalışıyor. Yapısal
olmayan hasarlardan korunmak için Japonlar öncelikle eşyalarını duvara
sabitleyerek sabit ama etkili bu yöntem sayesinde çoğu yapısal hasardan
korunuyorlar. Hastanelerde yapısal olmayan hasarlardan korunmak için hastane
maketleri üzerinde deneyler yaparak eşyaların sabitlenmesinin ve
sabitlenmemesinin veya yöntem farklılıklarını bir maket üzerinde
senoryalandırarak deneyler yapıyorlar, her detayı tek tek inceleyerek en iyi
sonucu uygulamaya geçiriyorlar. Özellikle hastanelere çok önem veriyorlar.
Deprem sırasında sağlık hizmetlerinin aksamaması ve afetten etkilenenler için
de bu tedavi sürecinin devam ediyor olması çok önemlidir, bunun için de büyük
önlemler alıyorlar. 17 Ocak 1995 yılındaki Kobe depreminden (Mw=6.9) sonra sismik izolatörleri
özellikle kamu binaları başta olmak üzere kullanmaya başlayarak, depreme karşı
en etkili korunma yöntemlerinden birini alıyorlar. Sismik izolatörler yeni
yapılan binalarda da kullanıma başlanarak büyük binalarda ve müstakil binalarda kullanımı yaklaşık 10 bin sismik izolatör kullanım oranına ulaşarak belki de bir rekora imza atmışlardır.
Türkiye’ de sismik izolatörler 100 yatak ve üzeri yatak sayısına sahip yeni
yapılan hastanelerde kullanımı zorunlu hale Sağlık Bakanlığı tarafından 2013 yılında zorunlu hale getirilmişken, Japonya’da 50 ve
üzeri yatak sayısına sahip hastanelerde kullanımı zorunludur. Japonya’ya
bakarak örnek almamız gereken birçok nokta vardır. Bizim ülkemiz de deprem ülkesidir ancak biz
Japonlar kadar deprem konusunda donanımlı değiliz, yürüttükleri deprem
politikalarını örnek alarak çok daha doğru deprem sürecini yönetebiliriz.
Deprem kader değildir.