Şehirlerin Deprem Riski ve Jeofizik Mühendisliği ilişkisi nedir?
AFAD'ın yapmış olduğu son deprem haritası üzerine sanıyorum düşürdüğünüz
deprem odaklarının dağılımını görüyoruz. Şimdi Türkiye'nin 6 tane deprem
bölgesi var. Bunların 3 tanesi ana deprem bölgesi. Bunlardan bir tanesi Etiyopya
dan gelerek, Ölüdeniz üzerinden Hatay'a geri daha sonra Osmaniye
Kahramanmaraş'ta kavşak yapıp, sonra Bingöl üzerinden tam ikisinin bulunduğu kesimden
bir atım kazanarak bu kez Erzurum'dan Kars'a doğru uzanan Doğu Anadolu kırığı bu
kırık yaklaşık 15 milyon yıl 12 ile 15000000 Yıl yaşında 1 kırık ve bu kırık Anadolu'nun
ilk kırıklarından bir tanesi Anadolu yarımadasına. Yani bu kırık çalışırken. Daha
kuzey Anadolu kırığı yoktu.
Değerlendirmede iyiler ama yorumda yoklar
genellikle yani yerle tam konuşamıyorlar. Şimdi artık her yere bilgisayar
ulaştı, bilgisayarları ölçüyor, alıyorsunuz bilgisayara, o kendiliğinden
bilgisayarı veriyorsunuz ve sonuç çıkıyor. Orada jeofizik mühendisleri
genellikle raporlarına uzun 1 şekilde kimsenin anlamayacağı eg değerleri.
Bunlar birimleri şunlar diye veriyor. Peki bunu bir inşaat mühendisi nasıl
değerlendirecek? İşte bunu bu konuda hiçbir bilgi yok. Yani bu konuda E değerinin
ne kadar yapı yükünü karşılayabileceğini jeofizik mühendisi yazmıyor. G
değerinin anlamının ne olduğunu yazmayı, dolayısıyla zaten Üniversitesi Eğitim
düzeyimiz çok düştü bize. Bu sadece bizim dalımızda değil, genellikle bütün
teknik dallarda, edebi dallarda. Genellikle eğitim düzeyi çok düştü. Dolayısıyla
inşaat mühendisiliğinde böyle bir yorum olmadığı için jeofizik mühendisinin bu
vermiş olduğu muhteşem bilgilerin hiçbirinden yararlanamıyor. Yani Et kıyma
makinesinin bir tarafından kıymet verip de öbür tarafından sucuk alamazsın. Şimdi
burada sucuğun formülünü oluşturacak, içeriğini oluşturacak ve jeofizik mühendisi
mutlaka gerekiyor, işte burada bir eksiklik var. Yani ölçüler harika. Sonuç
harika ama yorum yok. Değerlendirme var ama yorulduk. Şimdi bu mesleğimizde genellikle
sıkıntı; Bunun için de öğretim üyelerinden başlıyor. Aslında bu sıkıntı, Öğretim
üyelerinin uygulamadan genellikle yoksun öğretim üyeleri, yani bir jeofizik
mühendisi. Eğer dokunuyorsa yere. Yere bir jeofonu çakmadıysa efendim, eğer orada bir
balyozla vurmadıysa ya da elektro çakmadı ise o jeofizik mühendisi, yani
konuşamaz, yani jeofizik bilimi yerle konuşma bilimidir. Yani bunun da bizim
dillerimiz vardır. O jeofizik dillerinin birisi sismik birisi elektrik, birisi Gravitedir ve manyetiktir. Ben graviteciyim, ben sismikçiyim diye bir şey olmaz. Senin hepsi olman
gerekiyor yani jeofizik yöntemlerinin hepsini bilip ondan sonra ortak bir yorum
çıkartman gerekiyor. Bu konuda çok başarılı olduğumu söyleyemem ama
meslektaşlarımız arasında bu konuda çok başarılı olan övünç duyduğumuz insanlar
da vardır. Yani sıkıntı buradan kaynaklı. Mühendisler arasındaki
bilgi kullanma, becerisine varamıyoruz, şu anda öğretim üyelerinin doldurması
gereken konu bu. Dolayısıyla jeofizik raporları yapılıyor, toplantıya katıldık ancak
kullanıldığı alan son derece az bunun kaynağı biziz. Yani bilgiyi kullanan
yorumlayan jeofizik mühendisi
çıkarılması gerekir.
Türkiye'de hiçbir yerde deprem olmasa Bingöl'de olur. Yani hiçbir yerde deprem olmasa burada olur. Çünkü kavşak yerleri kırıkların genellikle depremlerin en bol olduğu yerlerden bir tanesidir. Burada tarihli birinci durum şudur ki, Bingöl çok dağlık bir alandır. Ve dağlık alanlarda genellikle kayalık olduğu için yapıların deprem çekincesi biraz daha düşük olur. Oysa depremler büyük olsa dahi yüzde 20 ile 25 oranında yıkımı azalır.
Şimdi buradan Erzincan üzerinden, Sivas'ın kuzeyinden, Tokat'ın kuzeyinden, Samsun'un güneyinden daha sonra Çankırı Çankırı üzerinden. Bolu, Bolu'nun üzerinden Düzce, Düzce'den, Kocaeli, Kocaeli den.
Kuzey Marmara, Kuzey marmara'dan. Tekirdağ bulunduğu kesimden. Çanakkale'nin tam yarımadası Gelibolu yarımadası'nın kuzeyinden Saros körfezi'ne girer ve buradan Selanik'e doğru devam eder ve Selanik'de sönümlenir bu kırık. Bunun yaşı yaklaşık 3 buçuk milyon yıl yaşında.
Kırık ne kadar gençse yaratacağı deprem nerde o denli
büyüktür. Kırıklar yaşlandıkça büyük deprem üretebilirlikleri düşer. Şimdi en
yaşlı kırık Doğu Anadolu kırığı dediğimize göre. O arada olan kırığın
üretebileceği en büyük deprem M7.3 onda 1 07:10 da 3 arasında 1 ve daha büyük depremler
üretebileceği en büyük yatırım kırık M8 büyüklüğünde bir deprem üretir mi? Asla
üretemez çünkü Doğu Anadolu kırığı boyunca kırık boyları zaten çok küçüktür.
Yaklaşık 20 kilometre, 10 kilometre, 30 kilometre gibi kırık boyları vardır. Bu
da geçmişte Doğu Anadolu kırığı çok büyük depremler üretme, yediğimin yeterlilğinin göstergelerinden bir tanesidir. Eğer Doğu Anadolu kırığı üzerinde birisi çıkıp da
M7.5 büyüklüğünde deprem büyük bekliyoruz diyor ise, bu biraz jeofizik
filmine biraz ters düşebilir diye düşünüyorum.
Kuzey Anadolu kırığı ise son 150
yıldır en büyük depremini üretmiştir Erzincan'da. Bu M7.9 büyük bir
depremdir. Evet, yaklaşık 40.000 kişi ölmüşdür demekten de ve Erzincan depremi 1939
yılında olmuştur. Üretebileceği en büyük deprem M8'dir.
Türkiye'nin ürettiği en büyük deprem beklenebilecek yeri kuzey Anadolu kırığı kaldı ki bu da yerleşimin Türkiye'deki hemen hemen 5 kişiden 1.5 ila 2 kişinin oturduğu Marmara'dan geçen depremdir bu. Dolayısıyla bunun deprem çekincesi en yüksek olan budur. Sekize (M8) kadar üretebilir.
Türkiye birinci derece deprem
bölgesidir? Hayır değil. Çünkü Türkiye'de M9 ve M9.5 büyüklüğünde deprem
asla olmaz. Yani bu depremler nerede olur? 99 çocuk büyütmek, depremler bunlar.
Pasifik denizinde genellikle Pasifik deprem çemberi dediğimiz o çember boyunca M9.5 ve daha büyük depremleri görüyoruz ama Türkiye kırıkları bu büyüklükte 1 deprem
üretmiyor.
Batı Anadolu kırıklı üzerine geliyoruz. Burada sizin kırmızılılarla göstermiş olduğunuz yer. Bu elmalı yarımadası'nın bulunduğu kesimden ta Bursa'ya kadar etkiliyor. Bursa'da balıkesir'in çok ilginç bir konumu var? Şimdi coğrafik olarak biliyorsunuz. Balıkesir'in yarısı ege yarısı Marmara bölgesi'nde kalır. Deprem açısından da kuzeydeki işleyiş ile güneyde ki işleyiş birbirinden farklıdır. Nedir bu? Burada birden deprem olayları değişiyor.
Batı Anadolu'ya gelince Batı anadolu'da yanal atımlı kırıklar değil. Çünkü çöküntü kırıkları ile karşılaşıyoruz. Yani bunun ana nedeni ne? Çöküntü kırıklarının olması nedeniyle. Çünkü Türkiye'de sanki bir el. Bu da inanın olduğu yerden tutup kuzeye doğru çekiyor. Bir elde elmalı yarımadası'nın bulunduğu yerden güneye doğru çekiyor ve burada doğu-batı doğrultusunda ki yırtılmalar oluşur. Bu yırtılmaların en büyüklerinden bir tanesi büyük Menderes yırtılma alanı. Bu Denizli'nin bulunduğu kesimden başlıyor, Kuşadasına ve buradan Sisam ve Ege'ye kadar uzanıyor. Diğer yırtılma alanı, küçük Menderes, yani Ödemiş üzerinden pamuk pamucak. Yine Kuşadası'nın kuzeyinden nereye gidiyor? Kuşadası'nın kuzeyinden Ege denizi'ne doğru gidiyor. Islam odasına kuzeyine doğru uzanır ya. Diğer bir olay Gediz, Gediz'in başladığı yerde yine Pamukkale çukurunun bulunduğu kesimden. Sarıgöl Alaşehir, Alaşehir'den sonra Salihli ve Turgutlu. Turgutlu'dan sonra yani Manisa iline girdikten sonra izmir'e gidiyor bu. Izmir'de.
İzmir kırıyor adı altında izmir körfezi'ne giriyor. Bir kolda foça'ya
doğru uzanır. Soma üzerinden foça'ya doğru üzerine. Diğer bir göçük ise Kütahya
Sındırgı üzerinden Edremit körfezi'ne doğru giden. Başka bir kırık daha var. Bu
yırtılma alanlarında çökmeler oluşur. Yani biz bunları göçük kırıkları
diyoruz. Bu göçün kırıklarının büyük üretebilecekleri depremler M7.3'e kadar varıyor. Şimdi ama ve bu depremler çok seyrek oluyor burada. Şimdi göçün tüm
kırıkları üzerinde, çünkü kırıklarının depreme olan etkileri. Yanal atımlı
kırıklara göre daha büyük oluyor. Yani M7 büyüklüğündeki bir depremin Doğu
Anadolu ve Kuzey Anadolu kırığı da yapacağı tahribatlar ile Batı Anadolu da
yapacağı tahribat aynı değil, yani daha fazla oluyor. Birde tabii sen burada. Şehirler
demesin. Ister istemez şehirler Türkiye'de çok.
Çamaşırın böyle sıkıldığı
yer gibi Asya ile Avrupa arasında çamaşırının tam böyle sıkıldığını, dağlık bir
bölge olması nedeniyle kentler genellikle tarım yapılan ovaların ya içlerinde
ya da kıyı kesimlerinde yerleşmiş. Dolayısıyla ovaların ortak kesimleri çok
oynak, sulak alüvyon arazisi olması nedeniyle çok katlı yapılaşmaya genellikle
uygun değildir. Hadi bunlardan 1 tanesi en genç örneklerinden bir tanesi izmir
Bornova Bayraklı ovaları diye adlandırabiliriz. Biliyorsunuz geçen yıllarda
oluşan altında M7.0 Sisam depremi, yaklaşık 100 kilometre ilerideki bir deprem. Hemen.
Izmir'in beslenme alanı olan Bayraklı'daki yaklaşık 18 tane yapıyı yıkarak 17
tane yapı yerel 118 kişinin canını almıştı. Şimdi bu göçü alanlarında daha kıyılarında.Yerleşim alanları anakaranın tam üzerinde yer alır ve
özellikle burada iki tane kırık var. Yani şu şekilde, bir çanak düşünen yani göçü
ingilizcesiyle graben türü bunlar ikisi de düşündü göçüntü kırık vardır. Yani şu
şekilde düşer, düşünüp kırık vardır. Bunlar güneydekiler yaklaşık 17 derece ile
gelirler. Kuzey'dekiler ise yaklaşık 85 ile 90 derece dikeye yakındır. Bu nedenle
85 ila 90 derece dikey yakın olanların boyunca. Bunlar Kabuğa kadar ulaştığı için
çünkü kabuk kalınlığı burada çok az. Yaklaşık 28 ila 32 kilometre
arasında. Altında 150 var yani astenosfer olması nedeniyle bunlar sanki ısı
akışını daha yüksek yukarılara kadar taşıdığı için burada jeotermal alanlar
oluşur. Şimdi şehirlerde bu kuzeydeki ana kırık tam üzerinde kurulmuştur.
Üzerinde veya çok yakınında kurulmuştur. Dolayısıyla son burada olan deprem
mesela büyük büyük Menderes teki deprem 1899 da olmuştur. Yaklaşık M6.1 ve M7.1 büyüklüklü deprem Nazilli odaklıdır ve burada Aydın'da ve Denizli'de
çok büyük hasarlar yapmıştır.
Denizli'den Aydın arası aşağı yukarı 140
kilometre falan. 140 kilometre boyunca çok büyük hasar yapmıştır bu
deprem. Aşağı yukarı 2 buçuk metrelik bir düşümü vardı dedim. 2.5 metrelik
düşüşün gerçekten bir depremde çok büyük bir düşüşü böyle bir düşünün. Biz kuzey
Anadolu kırığı boyunca çok fazla görüyoruz. Çok ender görüyoruz.Doyasıya bir
kırığın düşey yerdeğiştirmesi ne kadar fazla ise. Yani bir düşünme kırıklarda o kırık yapacağı
yıkım o denli de büyük oluyor. Dolayısıyla Türkiye'deki depremlerin kentleri
etkilemesi söz konusu değil. Çünkü kentlerin beslenme alanları kırıl kırık
bölgeleri olduğu için. Evet, şehirlerde kırıklar üzerinde konumlanması nedeniyle
Türkiye depremleri genellikle yıkımlı ve ölümlü olur. Yani bu kaçınılmaz bir durumdu bu çünkü deprem. Hani bir bakıma yaradan'ın bir nimetidir diyebilirim.
Çünkü bu bölgelerde deprem olması ovalar olmazdı. Ovalar olmasa tarım olmazdı ve kırıklar olmasa da gözenekler ve geçirgenlik olması ve yeraltı suları çok derin olurdu ve burada tarım yapamazdınız. Yani çöl gibi olurdu buraları. Dolayısıyla Türkiye iyi ki deprem ülkesi iyi ki kırıklığı. Yani bunun birde iyi yönü var. Dolayısıyla öyle verimli ovalar oluştu ki yaklaşık 15 milyon yıl içinde türkiye'deki bütün tarım ürünleri üretilebiliyor. Yani özellikle meyvecilik, biz bunları biraz depremlere borçluyuz diyebilirim ve aynı zamanda enerji kaynağı olarak depremleri jeotermal de şu anda kullanıyoruz. Şimdi başka sorun varsa anlat anlatılacak çok şey var da sorunların üzerine gidelim istersen yani depremlerin deprem
Şehirlerin Deprem Riskinin azaltılmasında Risk Azaltıcı Jeofizik Planlama nasıl yapılır?
Jeofizik bir defa yerim fiziksel özelliklerin bulunmasına dayanan bir olay. Yeraltının görüntüsünü. Yeraltı içinde yerin davranışını ve dayanımını ölçen bir
yöntem. Bakın dayanım ve davranış. Şimdi dayanım, değişken olmayan bir özellik. Ama
davranış nedir? Canlılığını gösterir yani biz bu canlılığını ölçen jeofizik
yöntemini spor ile gidiyoruz, görürsünüz yani ve yaşarsın bilip diye
adlandırıyoruz. Yani bunu da ölçen tek yöntem jeofizik te nedir?
Sismik ya da sismolojik gözlemlerle ölçüyoruz. Yani yerin canlılarını. Şimdi şehirlerde ise bunun için yaptığımız olay. Yani yerin diriliğini bulmak için hepimizin çok iyi bildiği. Sismolojik araştırmalar yapılmış, yani depremde ilk araştırmaları yapıyoruz özellikle. Bu depremcikleri deprem öncesinde ve deprem sonrasında ölçmek için gerek ivme ölçerler ve gerekirse sismometreleri yerleştiriyoruz. Yani bu konuda. Türkiye'nin iki tane büyük kurumu var. Bu kurumlardan 1 tanesi 1903 yılında kurulan Kandilli gözlemevi. Diğeri ise AFAD. Şimdi bu iki kurumunda kendilerinin deprem ölçerler var. Bütün Türkiye'ye yayılmış durumda. Bu bazen Kaliforniya ile karşılaştırılır ve bazıları küçük görür. Bence Türkiye, 1903 ten beri çok büyük bir atılım yapmıştır diyebilirim. Yani burada adını saymakla bitiremeyeceğimiz bilim adamları çok büyük katkılarda bulunmuşlardır. Özellikle diyebilirim ki son 30 yılda deprem araştırmalarında ki atılım ve yapılabilecek yatırımlar çok büyük ölçekli artmıştır. Yani öncesini aratmayacak kadar fazla artmıştır. Özellikle İstanbul ve Marmara bölgesinde. Bununla yetinmeye biliriz.
Bilim adamı zaten yetinmeyen bir davranışa sahiptir. Hep daha ötesini hep daha
ötesine ister ama Türkiye'yi de pek küçümsememek gerekiyor. Yani deprem açıldı çalışmaları
bakımından. Çünkü deprem bilimi açısından Türkiye'nin yetişmiş çok değerli
bilim adamları vardır işte bir tanesi Ali Osman Öncel hocam işte. Şimdi ve
özellikle yeni kuşak. Daha çağdaş bir deprem bilimi bilgileri ile bilgilerini
edinmişlerdir.
Jeofiziğin yeni ve baktığı ilk özellik. Yani bir defa yer yapı
ilişkisine bakar jeofizik. Yer yapı ilişkisinde. Jeofizik mühendisine verdiği
karar, öncelikle yerin dayanım haritalarını çıkarır. Bu hem derinlik olarak
hem de yatayda XYZ olarak. Dayanım, haritalarını çıkarır. Yani taşıyabileceği yük
ne kadardır? Efendim bir basınç altında. Yerin esnemesi ne kadardır katı bir özellik
mi gösterir? Esnek bir özellik mi gösterir? Daha sonra bunun altında bir yük altında
sıvılaştırma, sıvılaşma yazma riski yani sabun gibi kayar mı, kaymaz mı? Bu
özelliklerine bakıyor. Özellikle ilk 20 metrede su varsa temel altında o yapı
depremden çok etkilenir. Yani ilk 20 metrede su varsa. Evet, bütün bu olayları çok iyi bilinen. Sismik yöntemler yani yapay deprem yöntemleri diğer bir deyimle yeraltının elektro olsun çekilmesi efendim radar yani gözden
geçiriyorum. Ben onu türkçesiyle. Eğitimci ölçüm ingilizcesi ile
mikro-tremör. Gravite gibi gravite çok az kullanılsa da daha çok geniş yöntemlerle kullanırlar. Ve geniş bölgesel çalışmalarda ise depremcik
çalışmaları ile yeraltının, dayanın ve davranış özellikleri olur. Bunlar çok önemli
bilgiler, yani davranış ve özel dayanım özelliklerini vur bulduktan sonra bu jeofizik
mühendisi şunu söyle der ki, bu bölgenin en dayanıklı bölgeleri şu alanlar. Şu
alan insanlarda ise sakın yapı yapmayın. Şu kültür, şu tür sakıncaları vardır. Ama
ara alanlar vardır ki. Buralarda yer iyileştirme yapılarak yapılaşmaya sınırlı
olarak gidilebilir. Yani alan sınırlandırması yapar.
Jeofizik dolayısıyla, önce
mimara, şehir plancısına ve inşaat mühendisine taban bilgiler sağlar. Daha sonra
mimar orayı planlamak ister. Şimdi planlamak istediği zaman. Arsalara bölünür, o
bölge arsaları bölündüğü zaman yapı, yapının uzun ekseni nasıl konulacak? Yani yapının uzun eksenin doğu batı mı olacak? Kuzey güney mi olacak? Ya da kuzey güneyle
belli bir açıdan mı olacak? Şimdi bu konu, olağanüstü önemlidir. Çünkü o bölgedeki
ana kırın işleyiş biçimine göre yapıyı en az etkilenecek, doğrultuda koymanız
gerekiyor. Bunun için o bölgeyi etkileyen güçlerin doğrultu eksenlerini de
bulmanız gerek. Bunun en kolay yönü, o bölgedeki diri kırıkların doğrultuları hangi
yöndedir? Bunu bulduktan sonra, yapıyı öyle koymanız gerekiyor ki, yapının uzun
ekseni kırık doğrusuyla koşut olsun paralel olması. Yani uzun ekseni en büyük
ivmeyi görmesi gerekiyor. Bunun çok iyi örneklerini 1999 depreminde Yalova'da
gördük.
Yalova'da aydın sitesi diye bir site vardı aynen
sitesinde. Blokların bir kısmı deniz kıyısına paralel, bir kısmı ise dikti.
Deprem de hangi yönde oldu? Kıyıya paralel olarak oluştur de kırık kıyıya
paralel olarak oluştu. Hangi binalar yıkıldı? Kırığa dik olan binalar
yıkıldı, diğerleri ayakta kaldı. Yer zaten çok kötüydü. Dolayısıyla yapının arsa
da nasıl bir konumda duracağını, JeoFizik mühendisliği karar verir.
Şimdi burada ki konunun tekrar üstünden sonra geçmeden önce önemli bir konu var. En can
alıcı konu da titreşimcik ölçümlerinden alınacak sonuçtur yani
mikroplar-tremör. Mikrofonu - tremör muyöntemi ile çalkalanması bulunur. Yani yapı deprem sırasında nasıl
çalkalanır? Yani buna ingilizcesi rezonans diye adlandırılır diye. Yani yer
sarsılmaya başladığı zaman? Temelleri ile yere bağlı olan yapı nasıl sarsılacak?
Eğer yapının sarsıntı Frekansı ile yerin sarsıntı frekansları birbirine uyarsa o
yapı çok büyük hasar görür, göçer. Şimdi jeofizik bu can alıcı noktalarda, çok büyük
bilgiler verir.
Şehirlerde deprem sonrası ortaya çıkan hasar, yıkım ve kayıplar üzerinde, binanın üzerine oturmuş olduğu Yerin (Jeofizik Zemin) ve Yapının (Proje) katkısı nedir?
Bunu biraz önce anlatmaya çalıştım. Şimdi yerin taşıma gücünü. Şu andaki
yönetmeliklere göre geoteknik mühendisi ile jeoloji mühendisi, buluyor
sanıyorum. Oysa bu dayanım özelliklerine bakan jeofizik mühendisleridir. Yani
yerin baskısı altında ne kadar yani bir şey yük altında ne kadar yükü
taşıyabileceğini, Jeofizik mühendisi sismik yöntemlerle karar verir ki bunu
sondaj yöntemlerinden daha verimli bir olaydır. Birde depremde en çok yıkan S
dalgalarıdır. Yani buna biz burkulma dalgaları diyoruz. Dalgaların nasıl
işlediğini biliyorsunuz. Yani şu şekilde gidiyor şu şekilde, giden bir
dalgalar. Yani bu şeye dalgalarını belirten bizim gh. Burkulma esneklik
değerimiz var. Gal ile simgesel olarak gösterdiğimiz burkulma esneklik değeri
var. Şimdi bu bu değer g değerinin ne olduğu çok önemli.
Eğer g değeri çok küçük, küçük ise yani burkulma ya karşı direnci yerin çok küçük ise, deprem sırasında o yerin üzerindeki yapı burkulur yapının burkulması demek yapının kırılması anlamına gelir, paramparça olur. Yasaya göre yani g değerinin çok büyük olması gerekiyor. Kaldı ki E değeri vardı. Şeyi esneklik direnci diye adlandırdığımız. Bu yani üstteki düşeceği yapıya karşı yerin direncine kadar büyük buna E simgesi ile gösteriyoruz. Bu E simgesinin de özellikle gevşek sulak, alev yanan araziler de düşük durumu değer. Bu da biraz önce sizin biraz önce konuştuğumuz gibi yerin bir tarafa doğru almasına, yani düşmesine yani yerin içine doğru kapının batmasına neden olabilir. Bu gibi konuları aşağı yukarı bir çok depremde Türkiye sınanır. Sözün gelişi Yalova'da bir olay vardı, 99 depreminde 5 katlı, bir yapının 2 buçuk katı aşağı indi. Son İzmir'de ki sarsıntıda yani Sisam depreminde. Yaklaşık 11 katlı yapıların 1.5 metre ile 4 metrelik yerin içine görüştüğünü gördüm. Yani bu tamamen E değerleri ile ilişkide demek ki. Yapı yapılmadan önce. Jeofizik mühendisinin E ve g değerlerini vermesi gerekiyor. Ama burada genellikle sıkıntı şu. Ne jeofizik mühendisleri değerlendirmede iyiler ama yorumda yoklar genellikle yani yerle tam konuşamıyorlar. Şimdi artık her şey bilgisayar ulaştı, bilgisayarları ölçüyor, alıyorsunuz bilgisayar o kendiliğinden bilgisayarı veriyorsunuz ve sonuç çıkıyor. Orada jeofizik mühendisleri genellikle raporlarına uzun bir şekilde kimsenin anlamayacağı E ve g değerleri. Bunlar birimleri şunlar diye veriyor. Peki bunu bir inşaat mühendisi nasıl değerlendirecek? Bu konuda hiçbir bilgi yok. Yani bu konuda, E değerinin ne kadar yapı yükünü karşılayabileceğini jeofizik mühendisi yazmıyor. G değerinin anlamının ne olduğunu yazmayı, dolayısıyla zaten Üniversite Eğitim düzeyimiz çok düştü bizde. Bu sadece bizim dalımızda değil, genellikle bütün teknik dallarda edebi dallarda. Genellikle eğitim düzeyi çok düştü. Dolayısıyla inşaat mühendisiyim. Böyle bir yorum olmadığı için jeofizik mühendisinin bu vermiş olduğu muhteşem bilgilerin hiçbirinden yararlanamıyor. Yani, Et kıyma makinesinin bir tarafından kıyma verip de öbür tarafından sucuk alamazsın. Şimdi burada sucuğun formülünü oluşturacak, İçeriğini oluşturacak jeofizik mühendisi mutlaka gerekiyor. Burada bir eksiklik var.
Ölçüler harika, sonuç harika ama yorum yok. Değerlendirme var ama yorum yok. Şimdi bu mesleğimizde genellikle sıkıntı. Bunun için de öğretim üyelerinden başlıyor. Aslında bu sıkıntı. Öğretim üyelerinin uygulamadan genellikle yoksun öğretim üyeleri, yani bir jeofizik mühendisi. Eğer dokunmuyorsa yere, yere bir jeofonu çakmadıysa efendim, eğer orada bir balyozla vurmanız ya da elektro çakmadıysa, o jeofizik mühendisi, yani konuşamaz, yani jeofizik birinin yerle konuşma birimidir. Yani bunun da bizim dillerimiz vardır. O jeofizik dillerinin birisi Sismik birisi Elektrik birisi Gravitedir, Manyetiktir. Ben sismik ile iç içeyim diye bir şey olmaz. Sen hepsi olman gerekiyor yani jeofizik yöntemlerin hepsini bilip ondan sonra ortak bir yorum çıkartman gerekiyor. Bu konuda çok başarılı olduğumu söyleyemem ama meslektaşlarımız arasında bu konuda çok başarılı olan övünç duyduğumuz insanlar da vardır. Yani sıkıntı buradan kaynaklı diğer yani mühendisler arasındaki bilgi kullanma becerisine varamıyoruz. Şu anda öğretim üyelerinin doldurması gereken konu bu. Dolayısıyla jeofizik raporları yapılıyor. Ancak kullanıldığı son derece az bunun kaynağı biziz. Yani jeofizik çıkan.
Yok rengindeki değişim Türkiye bina
yönetmeliğinde harfe dayalı sistemde olarak sınıflandırmıştır. Jeofizik zemin
tabanlı risk haritalama da esas alınması gereken ölçütler ve denetim kriterleri
nelerdir?
Ben bunu daha önce söylediğim gibi yani eğer 1 bölgesel yerleşim arkası çıkaralım aslında. Ya bir defa yapılaşma ile ilgili olaylarda en önde gelen yöntem Sismik birinci yöntem olarak ondan sonra, Elektrik gelir. Sonra titreşimcik gelir ama hepsi bunların sismoloji üzerine yapılandırılır.
Sismoloji burada en başa gelen yöntemlerden bir tanesidir. Benim deprem bölgesine yakınlığım ne kadar? O bölgedeki depremlerin işleyişlerinasıl, yönleri nasıl o çok önemli. Yani odak mekanizmaları nasıl? O depremleri bunların hepsinin bilinmesi gerekiyor. Şimdi onların da yönetmeliklerde geçmesi gerekiyor. Yani ben şu anda eğer bir uygulamacı olarak soracak olursan şunu söylerim, 'bu bölgenin deprem çekincesi nedir?' diye sorarım. Bunun için uyduruktan bir sismolojik rapor ekliyorlar ama çok uyduruk. Yani herkesin her zaman, her yerde kullandığı yuvarlak laflardan oluşan bir sismolojik rapor yani buna sismolojik rapor denemez. Tamamen uygulamadan uzak bir rapor eklenir. O her rapora aynı raporun eklendiğini görürsünüz. Klasik bir şeydir. Oysa oradaki beklenen depremse, iş değişir. Büyüklüğüne göre yapı alanındaki etkilerinin belirlenmesi gerekir, bu bir. Yani inşaat mühendisinin istediği arkadaş, 'Ben bu yapı ömrü içinde görebileceğim. En büyük deprem nedir?'. Bunun bende yaratacağı bölgede yaratacağı ivme nedir? Jeofizik mühendisinin, bunları vermesi gerekiyor. 'En büyük ivme hangi yönde olur?' belirlenmesi gerekiyor. Ondan sonra da yerin taşıma gücü nedir? Yerin düşey esneme ederi E ve g pozisyon değerleri. Bunlar nelerdir? Birde incompressity dediğimiz sıkışma, yazlık değeri var k. Bu değerleri k dan türetilen başka yer özellikleri var. Şimdi onların çok ayrıntısına burada girmek istemiyorum. Mesela bunlardan bir tanesi yatak katsayısı diye. Statü kişilerin olmazsa olmaz kullandıkları bir parametre.
Yatak katsayısı bizim kedi yerinden yani sıkışma, yazlıkin kompresi birlikte değerinden belirlenen özelliklerdir, işte bu aralarındaki bağlantıları. Üniversite eğitiminde hocaların öğrencilere iyi anlatması gerekiyor. Yani malımız var ama malını satmasını biliyoruz.
Islaklık, delik ıslaklık birini çok önemli. Islaklık denildi. Son derece bulunmaz ıslaklık derinliği hem ziraatçılar hem orman için çok önemlidir. Çünkü ağaç dikiminde ve bitki üretiminde ıslaklık derinliği önemlidir. Mesaj, rahatta ve tarımda jeofizik vazgeçilmez bir yöntem olması gerekiyor. Adamın tarlasına gidip parlan da senin ıslaklık dediler. Bu kadar sürme derinliği bu kadar olması gerekir diye joffrey'nin söylemesi gerekiyor veya bir ormancı ya senin burada dikileceğini, ağacın kökünün beslenmesi için açacağı çukurun derinliğini bu kadar olması gerekiyor demesi gerekirdi. Efendim bunun gibi. Keza elektromanyetik yöntemle o bölgelerdeki mineral içeriğini söyleyebilmek gerekiyor. Yani şu bölgelerin besleme orada oranı daha fazladır diye. Yani tarımsal beslenme, toprağın tarımsal beslenme sınıflandırmasını yapıyor olması gerekiyor. Şimdi bunun yanı sıra ıslatın verilerin yanı sıra yeraltı suyu yerine ne kadar? Yani yeraltı suyu nerede, kaç metrelere gidiyor ve kaç metre çıkıyor bu yöntem? Elektro yöntemi bizim joffrey en kolay yöntemlerinden bir tanesi ama sonuçları harika. Yani elektrik katmanla sismik katmanı her zaman birbirine uymaz. Ve temel katman derinliği ne kadar sürede taşıyıcı katman derinliği sismik yöntemlerle olur.
Taşıyıcı katman derinliği inşaat mühendisi açısından nasıl kullanılır? Sen buraya bir kazık çakacaksan ve bu kazık, uç taşımalı yük taşıyacaksa eğer buradaki arkadaş diyeceksin ki şurada yapacağını kazındı. Kazıkların derinliği 18 metre şurada yapacağım. Kazıklı kazıkların derine 35 metre olması gerekiyor diye söyleyebilmen gerekiyor. Şimdi bu konuda jeofizikçillerin hazırladığı raporlara bakın. Bunların hiçbirinde bu konuda bilgi göremezsiniz. Kaldı ki diyelim ki arsa ya da böyle bölge özelliği olarak çalışıyorsunuz. Burada tamamen titreşimcik haritasının çıkarılması gerekiyor. Yani burada titreşim haritasında t değerleri yani yerin baskın salınım dönemi ya da frekans değerlerinin haritalanması gerekiyor. Bu haritada ise, bu haritaya göre, Yapı katlarının bölgelere göre nasıl değiştiğini belirlemek gerekiyor. Yani şu bölgeye yapı yasaklı alan bu bölgede yapı yüksekliği en çok 2 metre olabilir. Şu bölgedeki yapı yüksekliği 11-12 katlı yapabilirsin diye. Jeofizik mühendisiyim. Belki acil geo fizik mansiyon söz ediyorum bakın bu ego değil, yani meslek egosu değil. Oysa bunu ne yapıyor? Şu anda belediye meclisleri karar veriyor. Yani kasap bakkal karar veriyor. Bu konuda 3 katlımı yaptıralım, 5 katlı bu. Bunun sıkıntı kaynağı da. Yani bir jeofizik eğitiminin yeterli olmayışı yani. Bu hocalardan kaynaklanıyor. Uygulama yoksunu öğretim üyelerinden kaynaklanıyor. Yani klasik ders vermeyi tercih ediyorlar. Genellikle uygulamalı derslerden uzaklar. Yani bunun için bir mazeretleri yok. Sadece öğretim üyelerinin çoğu bilgisayar yapışık olarak çalışıyorlar. Yani bizim arazi dediğimiz uygulamalardan genellikle yoksunlar ve bu bu konuda öğrencilere de yeterince hazırlayabiliyor diyebilirim. Tabi öğrenciler güçlü olmadıkları için yönetmeliklerde ağırlıklarını göremiyoruz. Öğretim üyelerinin de bir siyasi bacağı olması gerekiyor. Çünkü birilerinin yönetmelik ve yasalar da elini koyabilmesi için. Bu işi yapan kişilerin hepsi bürokratlar ve siyasilerdir. Dolayısıyla öğretim üyeleri ve meslek kuruluşları, bürokrat ve siyasiler üretmesi gerekiyor. Yani meclisi adam çıkartması, bakan olması, müsteşar olması, Müsteşar Yardımcısı olması bunlar şart. Ben eski bir Jeofizik mühendisleri Genel Başkanı olarak bu sıkıntıları gördüm. Öncel hocada, Istanbul jeofizik şubesinin başkanı ne yaptı? O da aynı. Sıkıntılar yaşadığı kanısındayım. Yani insanlar bu konuda bizim meslektaşımız daha hevesli olması gerekiyor. Hangi siyasi partiden olursan ol? Yani burada mesleğin sağcısı solcusu olmaz yani meslek vardır. Yani meslek çıkarım, esnek çıkarır zaten yurt çıkararak. Yani jeofizik te özellikle bizim sıkıntımız bu yani ve jeofizik içinden çıkmış olan milletvekilleri de ben mutlu ol. Ben mutlu olduğum bir tane milletvekiline daha rastlamadım. Yani hepsi ne yazık ki bunu söylemek zorundayım. Yaşamını garanti etmek üzere, yani ömür boyu devletin emekli maaşını almak üzere çabalayan insanlar oldu. Yani milletvekilliği yapıp da bakanlık koşturan ya da müsteşarlık yapan ya da yönetmelik konusunda ağırlığı bulunan hatta, AFAD'ın Genel Müdürü olup da. Genel Müdürü olduktan sonra mesleğini yeterince yönetmeliklere yansıtan hiç kimseyi görmedim ya bunun büyük bir üzüntü içindeyim aslında.
Jeofizik Zemin direncinde ki değişim Türkiye Bina Yönetmeliğinde harfe dayalı sistemler (A,B,C,D ve E) olarak sınıflanmıştır. Jeofizik Zemin tabanlı risk haritalamada esas alınması gereken ölçütler ve denetim kriterleri nelerdir?
Ben bunu daha önce söylediğim gibi yani eğer bir bölgesel yerleşim haritası çıkaralım aslında. Ya bir defa yapılaşma ile ilgili olaylarda en önde gelen yöntem sismik birinci yöntem olarak ondan sonra Elektrik gelir. Sonra titreşimcik gelir ama hepsi bunların sismoloji üzerine yapılandırılır. Yani sismoloji burada en başa gelen yöntemlerden bir tanesidir. Benim deprem bölgesine yakınlığım ne kadar? O bölgedeki depremlerin işleyişleri, nasıl yönleri, nasıl o çok önemli. Yani odak mekanizmaları nasıl? O depremlerle ilgili bunların hepsinin bilinmesi gerekiyor. Şimdi onların da yönetmeliklerde yönetmeliklerde geçmesi gerekiyor. Yani ben şu anda eğer bir uygulamacı olarak soracak olursan şunu söylerim, 'bu bölgenin deprem çekincesi nedir?' diye sorarım.
Bunun için uyduruktan bir sismolojik rapor ekliyorlar ama çok uyduruk. Yani herkesin her zaman, her yerde kullandığı yuvarlak laflardan oluşan bir Sismolojik rapor yani buna sismolojik rapor denemez. Tamamen uygulamadan uzak bir rapor eklenir. Her rapora aynı raporun eklendiğini görürsünüz. Klasik bir şeydir. Bir saat dahi deprem dersi almamış bir insan bir şey yazıyor. Efendim diğer bir kişi böyle maskara gibi çıkan bir milyar olarak bu sözün gelişi. Bunlar sözde halka, deprem bilgisi veriyor ama yok. Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından 1 tanesi de bunları öve bitiremiyor. Hatta İstanbul'a büyükşehir de danışman olmasını öneriyor. Aydın Büyükşehir Belediyesi danışmanı olmaz ama daha iyi öneriyor. Ya akıl alır gibi değil yani bu konuda fazla yazıp çizdiğimiz için. Beni de karşıtı olarak görüyorlar. Genellikle ne yapayım yani? Bu konuda jeofizik mühendisleri Türk halkına çok benziyor. Yani mesleklere ne kadar kötülük yapılırsa yapılsın, hiç kimse sesini çıkartmıyor. Kimse diyor ki başıma bir dert gelmesin diye herkes susuyor. Sustukça da meydanlar başkalarına kalıyor. Ya bu büyük bir sıkıntı. Yani bu konuda tek konuşacak mühendislik dalı jeofizik dalları. Basın mahallesi'nde yani yeterince basında yer alması gerekiyor. Ya malım var, eğer satamıyorsan olmuyor bu iş ve sen çıkmıyorsun. Eğer biz onlara senin yerine başkaları çıkıyor, ben çok özel bir sorun. Bir jeofizikçinin birçok şeyi yapıp oluşturduğu sıkıntıyı ve kötülüğü başka hiç bir dalda oluşturmadı. Bu da ayrı bir sorun yani bu da gelişmişliğin ayrı bir oyuncusu. Herkes kendi meslektaşının bacağından çekmeye çalışıyor. Bu ömrün boyunca bunu bende, hiçbir zaman yenemedik. Biz bu iş böyle yaptılar maalesef derdimiz büyük Medine başka bir sorun var mı?
Yapı Denetim Şirketleri projeye esas binaların
yapımının denetimini yapıyor ve Sisam depreminden sonra Yapı Denetim
Şirketlerinin seçiminde yeni düzenlemeler yapıldı. Yapı Denetim Şirketi artık
müteahhit tarafından seçilmeyecek, bunun yerine Çevre, Şehir ve İklim
Değişikliği Bakanlığı tarafından atanacak. Bu değişiklik yeterli olur mu?
Şimdi bende yeterli olup olmadığı konusunda yeterince bilgiye sahip değilim. Özellikle Kahramanmaraş özelinde. Evet bir bilgiye sahip değilim ama Kahramanmaraş Doğu Anadolu kırığı üzerinde yer alıyor, işte son Elazığ ve Malatya depremlerinden sonra gerginliğin bir kısmı kuzeyde. Bingöl'e doğru kaydı. Bir kısmı ise Kahramanmaraş'a doğru kaydı. Kahramanmaraş'ın bulunduğu kesimde. Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu kırığı dirsek noktalarından bir tanesidir. Dirsek noktaları, benim genellikle korktuğum yerlerden bir tanesidir. Mesela, Maraş ovası'nın bulunduğu yer kahramanmaraş'ın tabi yarısı. Dağlık kesimde ve ana kırık üzerinde kurulmuştur. Diğer yarısı ise Kahramanmaraş ovası üzerinde kurulmuştur. Deprem çekincesi vardır, ne kadardır? Maraş'ın deprem çekincesi en büyük M7.3'tür. Dolayısıyla bizim M7.3'ün olma olasılığı aslında çok düşüktür. Kahramanmaraş için inşaat Statik hesaplarda kullanılması gereken en büyük, göz önüne alınması gereken deprem olarak M7.3 öneririm. Ve yapılaşmanın genellikle kuzeye doğru olmasını önericem. Ve yapı doğrultularında. Haritada görüldüğü gibi. Kuzey 80 derece doğu doğrultusunda eğer yapılar kare ya da çember biçiminde değil de dikdörtgen biçiminde ise. Yapı doğru olsun, kuzey 80 - 85 derece doğu doğrultusunda uzanan mallarını öğrenildi. Yerelde yapılması gereken çalışmaları konuşmamızın başında saydım. Yani özellikle Kahramanmaraş'ın ovaya doğru inmesi çok sakıncalıdır. Bu hemen hemen bütün şehirlerimizde görüyor. Yani tarım alanlarına doğru kentsel gelişiyor.
Yer Denetimi Şirketleri neden yok? Yapı Denetimi yapının yapı projesine uygunluğunu esas alırken, yer mühendisliği ve başta Jeofizik Vs30 mühendislik çalışmalarının Eurocode standartlarına uyarlığının denetimini yapacak, 'Yer Denetim Şirketleri' olmaması size göre ortaya depreme bağlı riskleri çıkarır mı?
Bir defa yapı denetim deniyor bu eksik bir söz. Yer - Yapı denetim olması. Yani yer yapı denetim olması gerekiyor. Şimdi hem yapı denetlenmesi yeni dönemde yer denetlenmesi gerekiyor. Şimdi bu konuyu atladık. Biz çünkü yapı sağlam olabilir ama yer sağlam değilse ne olacak? Yeri denetleyen yok. Sigorta firması olduğu için bunun tamamen giderlerini karşılaması gerekiyor. Yani konu anlaşıldı mı bilmiyorum. Yani bir yer yapı denetim olması gerekiyor, ikinci olarak Sigorta firması olması gerekir, sigortalanması gerekiyor. Yani o yapının başına bir şey gelirse bunun sorumlusunun. Doğrudan doğruya yer yapı denetim firması olması gerekiyordu. Çok uçak. Yer ve yapının denetiminde de bir jeofizik mühendisinin mutlaka çalışması gerekiyor. Çünkü yapı jeofiziği diye bir yöntemimiz var. Bize yapı coğrafi yapının. E şimdi yerde uyguladığımız büyük ölçekli jeofizik yöntemleri bu kez yapının ana taşıyıcılarının. Özellikleri belirlemek için daha küçük derine kullanıyoruz. Bunlara maalesef meslektaşlarımız hasarsız yöntem diyorlar. Bu aslında inşaat mühendisleri jeofizik yöntem adını kullanmak için ürettikleri bir kelimedir. Aslında hasarsız yöntemler dedikleri yöntemle jeofizik yöntemlerdir. Maalesef ve maalesef. Yani bizim meslektaşlarımız aynı sözcüğü kullanıyorlar.
Ya bir insan jeofizik
yapardı. Bunu hasarsız yöntemler mi ya? Yani akıl alır gibi değil. Yani Ege
Denizi ege denizi'ne, Adalar denizi demek gibi ya da ege adalarına bizim Yunan
adaları dememiz gibi. Yani bu hataları biz çok yapıyoruz. Ben deyimler üzerinde
duran bir insanım. Yani bu hasarsız yöntemler kelimesini öldürmek
gerekiyor. Yapı Jeofiziği yöntemi dememiz gerekiyor. Yani bir yapılaşma jeofiziği, zemin etüdü lafını da ortadan kaldırmak gerekiyor. Etüt denilen şey. Günübirliğine yapılan küçük işlere etüt denir, Fransızcada. Ama yer projesi dersen?
Seyahat yapılaşma jeofiziği dersem. O zaman projenin boyutu büyür. Ve mesleki
özelde çalışan meslektaşların kazancı ve saygınlığı da yani deyimler çok
önemli. Ben ömrüm boyunca bu zemin etüdü lafını değiştiremedim, olmuyor
olmuyor, bir türlü olmuyor. Yani küçük kalmak istiyor, insanlar büyümek
istemiyor. Yani olmuyor. Olmuyor olmuyor olmuyor mu yani? Çok büyük bir sıkıntı
yani.
Yani bu sıkıntıyı
kendi mesleğimizi içinde çözemedim. Küçük düşünenlerin de yaşamları küçük olup
dar olur, büyüyemezler. Yani ufukları gelişemez. O nedenle bunlar macera gibi
özel işletmeler giriyorlar. Daha sonra başarısız oluyorlar. Aldı kazançları
yeterli olmadığı için firmaların kapatıp gidiyorlar.
"1972 yılında Amerika'da çıkmış, uygulanan ve 50 yıl sonra Türkiye'de çıkması muhtemel Fay yasası ve Koruma bandı hakkında düşünceleriniz nerelerdir? Türkiye de tanımlı faylarla ilgili çalışmalar ne kadar yeterli ve ne kadar bilgi sahibiyiz?
Valla fay yasası diye bir yasa olamaz. Yani bu bir meslek grubunun meslek bencilliği için ürettiği bir olaydır. Yani bir yerde ki yapı çürüdü yıkıldı. Böyle düşünen Türkiye'deki depremlerin etkileme alanları bu haritada gösterildiği gibi kırık boyunca en çok etkisini gösterir. Enlemesine etkisi daha azdır. Sözgelimi genellikle Türkiye'deki büyük depremlerin etkileme alanı ortalama olarak 150 km'dir yani benden 150 kilometre kadar uzak olan yerler. Deprem sarsıntısından birinci derece etkilenirler. Onun için kentlerin nerelere konuşlandığı çok önemlidir. Yani gevşek yerlere, medyada şeyi yerlerine. Binaları deprem kırıkları üzerinde bile yapı yapabilirsiniz. Bunu ben Kaliforniya da biliyordum. Kaliforniya'da benim master çalışmam san Andreas kırığı üzerinde oldu. Sismoloji dersi alırken, hocamız götürmüştü bizi, deprem bölgelerini görmek için gitmiştik. Tamam, sen biraz kırık üzerine koymuş evi betonarme olarak yapmış ama çok sağlam yapmış. Yani bütün mühendislik özelliklerine uymuş. Altından San Andreas kırığı geçiyor. Yapı ikiye böldüğü yapının içine giriyorsun. Kapıdan bakıyorsun, odaya bir giriyorsun odayı ortadan biçmiş bir tarafı 2.5 metre atım yapmış. Kazanmış akın kazanmış ama yapı ayakta duruyor. Eğer fay yasası gerekliyse, o zaman gidip o yapıyı görmek gerekiyor. Yani önemli olan inşaat mühendisliğinde yıkılmayan yapıyı yani hasarlı yapı yapabilirsiniz. Ama yapının yıkılmaması görüşmek istiyor. Çünkü yıkım ve göçük olursa, ölümler olabiliyor, yıkım ve göçük olmadıkça, yapılar her yerde yapılabilir, yani kırıkta. Evet düşünün Gölcük depremi, 1999 da ki. 1999 gölcük depreminde, Kaynaşlı'ya doğru kırık boyunca yürüdüm. Kırıktan kuzey Anadolu kırığından sadece 20 metre ötede. Yerelde bizim hoş dediğimiz yapılar vardı. Oh oh dediğimiz yani bunu Kastamonu yapıları veya Safranbolu yapıları da diyorlar yani taş ve çakıllı yapılardan yapılmış. Düzce'de bir evin Camı dahi kırılmamıştı. Hatta evin kızı camını temizliyordu. Annesiyle bize ayran içmeye davet ediyor işte. O öyle bir durumda. Yani kırıktan sadece 20 metre ileride yapı yıkılmamış iken yani Türklerin geleneksel yapısı yıkılmamışken. Kırıktan yaklaşık 50 ellibeş metre uzaktaki Düzce'de, Betonarme yapıların birçoğu yıkılmıştır. Yani fay yasası, yani uyduruktan bir yasadır. Yani gerek yok bunu bu örnekleri onun için verdiğim 1 tanesiyim. Metre uzakta bir tanesi kırığın tam üzerinde ama ikisinde de görüntü yok. Eğer. Şu önerilmez tabi. Yani benim bu örneklerim şunu demek istemiyorum. Yani kırıklar üzerinde kentler yapın demiyorum çünkü kırıklar üzerinde yapılacak yapılar en büyük ivmeyi gördüler. Yani eğer yapacaksanız da çok güçlü yapmanız önerilmez bu yani ama bunun için bir yasa çıkarmak gereksiz bir olay.
Deprem yer hareketinin seçimi ve ölçeklendirilmesinde
,aşılma olasılığı ve tekrarlanma olasılığı
tasarım ve risk kavramları için
ne ifade ediyor? Deprem tasarım sınıfında jeofiziğin yeri nedir?
Şimdi bu konuda gerçekten çok duyarlı bir konu var. Şimdi
İstanbul depremi için izliyor musunuz? Bilmiyorum. Bizim mesleğimizde
olmayan. Ama yakın bir meslek grubundan olan kişiler. 1999' da 30 yıl içinde
Marmara'da deprem oluşma olasılığı yüzde 64 dediler bu arada. 99 depreminden, 23 yıl geçti. Şimdi bu kişiler halen televizyona çıkıyorlar
diyorlar ki Marmara'da deprem olma olasılığı % 64. Ama hazır bilgiyi dahi
kullanmasından yoksun. Demekti tırları ile bazı kişilerin kullanıyor olması
onları çok acınacak bir noktaya getiriyor. Yani bence deprem konusunda, konuşması
gerekenler. Deprem bilimi dersini almış Jeofizik mühendisleri. Özellikle bizim
uzmanlık dalı, sismoloji olan. Siz hala arkadaşlarınızın olması gerekiyor ve
halkın ve basının doğru bilgilendirilmesi için. Şu anda çok acınacak bir durum
deprem açıklamalarını yapan kişiler. Mesela en ünlülerinden bir tanesi daha bunu
bugün Twitter da yazdım. Bir saat dahi deprem dersi almamış bir insan şeyde bankalar
bir şey yaz. Efendim diğer bir kişi böyle maskara gibi çıkan 1 milyar olarak bu
sözün gelişi. Bunlar sözde halka, deprem bilgisi yok. Ve Türkiye'nin en çok
okunan yazarlarından bir tanesi de bunları öve bitiremiyor. Hatta İstanbul'a
büyükşehir de danışman olmasını öneriyor. Aydın Büyükşehir Belediyesi danışmanı
olmaz ama daha iyi öneriyor. Ya akıl alır gibi değil yani bu konuda. Fazla yazıp
çizdiğimiz için. Benide karşıtı olarak görüyorlar. Genellikle ne yapayım yani?
Bu konuda jeofizik mühendisleri Türk halkına çok benziyor. Yani mesleklere ne
kadar kötülük yapılırsa yapılsın, hiç kimse sesini çıkartmıyor. Kimse diyor ki
başıma bir dert gelmesin diye herkes susuyor. Sustukça da meydanlar başkalarına
kalıyor. Ya bu büyük bir sıkıntı. Yani bu konuda tek konuşacak mühendislik dalı
jeofizik dalları medya mahallesi'nde yani yeterince, Basında yer alması
gerekiyor. Ya malım var, eğer satamıyorsan olmuyor bu iş. Ve sen çıkmıyorsun.
Eğer biz onlara senin yerine başkaları. Ben çok özel bir sorun.Bir jeofizikçi'nin birçok şeyi yap oluşturduğu sıkıntı ve kötülüğü başka hiç bir dalda oluşmadı. Bu da
ayrı bir sorun yani bu da gelişmişliğin ayrı bir oyuncusu. Herkes kendi
meslektaşının bacağından çekmeye çalışıyor. Bu ömrün boyunca bunu bende hiçbir
zaman yenemedik. Biz bu işi. Maalesef. Derdimiz büyük Medine başka 1 sorun var
mı?
1900 öncesi tarihsel deprem kayıtlarına göre Kahramanmaraş ve çevresi şiddeti büyük depremlere maruz kaldığı görülmektedir, 1900 sonrası dönemde yüzey kırığı oluşturacak deprem söz konusu olmamıştır. Fay karakteri çalışmaları ve bölge zemin yapısı , sosyal ve ekonomik durumu üzerinde risk çalışmaları yeterli mi? Sizce bilanço bu duruma göre ne olur?
Şimdi bende yeterli
olup olmadığı konusunda. Yeterince bilgiye sahip değil.
Özellikle Kahramanmaraş özelinde. Evet bir bilgiye sahip
değilim ama. Kahramanmaraş Doğu Anadolu kırığı üzerinde yer alıyor, işte son Elazığ Malatya depremlerinden sonra gerginliğin bir kısmı kuzeyden
Bingöl'e doğru kaydı. Bir kısmı ise Kahramanmaraş'a doğru kaydı. Kahramanmaraş'ın
bulunduğu kesimde. Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu kırığı dirsek noktalarından bir tanesidir. Dirsek noktaları benim genellikle korktuğum yerlerden bir tanesidir. Mesela, Maraş ovası'nın bulunduğu yer kahramanmaraş'ın tabi yarısı.
Dağlık kesimde ve ana kırık üzerinde kurulmuştur. Diğer yarısı ise. Diğer yarısı ise Kahramanmaraş ovası üzerinde
kurulmuştur. Deprem çekincesi vardır ne kadardır? Maraş'ın deprem çekincesi en
büyük 07:14 3 tür.Dolayısıyla bizim 07:13 ün olma olasılığı aslında çok
düşüktür. Kahramanmaraş için inşaat yapımında.Statik hesaplarda kullanılması
gereken en büyük.Göz önüne alınması gereken deprem olarak 07:10 da 3
öneririm.Ve yapılaşmanın genellikle kuzeye doğru olmasını önericem.Ve yapı
doğrultuları nda.Haritada görüldüğü gibi.Kuzey 80 derece doğu doğrultusunda
eğer yapılar kare ya da çember biçiminde değil de dikdörtgen biçiminde ise.Yapı
doğru olsun, kuzey 80 85 derece doğu doğrultusunda uzanan mallarını
öğrenildi.Yerelde yapılması gereken çalışmaları konuşmamızın başında
saydım.Yani özellikle kahramanmaraş'ın olaya doğru inmesi çok sakıncalıdır.Bu
hemen hemen bütün şehirlerimizde görüyor. Yani tarım alanlarına doğru kentsel
gelişiyor.Her kentin.Afet zamanlarında, yani savaş zamanlarında, salgın
dönemlerinde.Deprem ve savaş dönemlerinde beslenme alanları olur. Bu beslenme
alanları genellikle ovalarıdır.Buraları mutlak koruma sahası olarak.Ayrılması
gerekiyor.Biz bu mutlak koruma alanlarında türkiye'de koruyamadık bunların en
yakın örneği.Istanbul'da, Bakırköy.Silivri'ye efendim kumburgaz.Büyükçekmece.
Benim Çatalca event pirinç, pirinçli köyü.Ben bursada, Bursa ovası.Balıkesir'de
Balıkesir ovası.Aydın'da aydın ovası gibi yerler.Ve en önemlisi de kuşadası'nda
mesela kuşadası'nda kara ova denilen türkiye'nin en verimli sahaları şu anda
yazdıkları ayrılmış durumda. Yani yerleşim alanı sınırlarının.Gerek jeoloji mühendisleri
gerek yok *** mühendislerince.E kent plancıları ile doğru olarak seçilmesi
gerekiyor. Kahramanmaraş için söyleyebileceklerim bunlar.Yani öbür türlü.Yani
kahramanmaraş'taki yapı niteliğini bilmiyorum türkiye'deki.Yapı niteliğinden
çok farklı olduğunu sanmıyorum.Yani ben yapı güçlendirme lerine karşıyım.Yani
81 yaşındaki annemi.Boyayarak saçını yaptırarak 18 yaşında 1 kız gibi
gösteremezsin. Doğu mümkün değil, yaşlı, yaşlıdır.Yani güçlendirme için
genellikle eğer giderler yüzde 40 ı aşmıyorsa güçlendirir diye 1 öneri artık
inşaat ben buna katılmıyorum.Mesela 1967 yılında. Adapazarında güçlendirilen
yapılan var.1999 depreminde hepsi yıkılmış.Yani dolayısıyla. 1999 depremi
sonrasında Yeşilköy Yeşilyurt istanbul'da Yalova.Karam, Karamürsel, Darıca gibi
yerlerde.Yapı güçlendirmeleri.Istanbul bölümde beklenen ve Tekirdağ önünde
bekleyen 2 deprem sonrasında.Yıkılma gibi 1 durumları olamaz. Yani aynı kaderi
onlarda paylaşacaktır.1 ülkede eğer ekonomiyi düzelt etmiyorsan Medine.Bu
ülkede deprem zararlarını azaltma gibi 1 olay olamaz, yoksul değilsen.Yoksul 1
insanın depremde ölmesin kaderi.Çünkü evine şu anda ekmek. Özellikle bu dönemde
ekmek getirmede büyük 1 sıkıntı çeker halk.Açlık sınırı 6500 lira olan 1 halkın
daha yeni. Asgari ücreti 5500 çıkarılmışsa sen açlığa devam ettirmek.Insanın
karnı doymuyor, savaşını yapamıyorsa o insanın sağlam evde sağlam yerde otur
diye alay edilemez.
O insanın seçeneği yoktur. Işte sarsın bölgesi olan
izmir'de. Sağlam 1 evde oturmanın kira olarak maliyeti 4000 n 6000 7.000 lira arasında
değişmektedir. Asgari ücret alan 1 kişi böyle 1 evde nasıl?Dolayısıyla yine
sarsın. Bölgelerin de sarsın görmüş evlerde oturmaktadır. Ve bunlar dinsel
inançları nedeniyle yazıcı dır, yani derler ki. Tanrı da herkesin ömrü
belirlenmişti. Ne 1 kısmı ne 1 kişi 1 dakika uzun ne de 1 dakika kısa Yaşar
der. Ve bu inancı nedeniyle bu insanlar göçük altından ölü olarak çıkardılar.Ben
belki yaşım nedeniyle bunu görmedin ama. Ben 1970 yılında olan depremlerin
çoğunu ziyaret ettim. Hiçbir zenginin. Deprem göçüğün altından çıkarıldığını
görmedim ve görmeyeceğim. Çünkü onlar sağlam yerde sağlam yapı da otururlar.
Buradan şuna geleceğim. Türkiye'de 1 kişinin depremden ölmemesi için asgari
ücretin yaklaşık 36000 lira olması gerekiyor. Sanki aile diyorsun değil mi ya,
nasıl olur dedim diye belki gülüyorsun.36000 lira olması gerekiyor. Yani 36.000
lira aylık geliri olmayan 1 insan. Depremler ölmeye mahkum. Sağlam yerde sağlam
yapı yapılabilmesi için insanın hem yiyeceğine, içeceğine. Hem seyahat
masraflarını karşılaması, eğitim masraflarını karşılamak hem de kenara para
ayıra bilmesi gerek. Yani ekonomisi bozuk olan ülkelerde dolara karşı parası
düşük olan ülkelerde. Depremin. Ve terörün adı önünde. Bu değişmez 1
gerçektir. Yani ekonomi düzelmedi ilçe.Eğitimde olmaz deprem bölümlerinde
engelleyen mümkün değil bu. Yani kentsel dönüşüm bas karala yapılıyor. Şu anda
istanbul kentsel dönüşümle ilgilenen. Birimlerle arkadaşlarla konuşuyoruz.
Hocam üstesinden çıkmamız mümkün değil. Örnek olsun diye birkaç yerde gidip
çalışma yok. Olay bu ya.Yani yaklaşık 1700 yapının oldu. Istanbul'da nasıl 1 şe Yani yaklaşık 1700 yapının oldu. Istanbul'da
nasıl 1 şey yapabiliriz?Türkiye'deki yapı sayısı yaklaşık 26000020 6.000000.
Nasıl kentsel dönüşüm kaldı ki? Türkiye'de kaynaklı yani türkiye'nin şu anda. Dün
bilimcileri teşekkür ediyorum. Çünkü basını ve televizyonları genellikle 1 açık
üniversite olarak kullandılar. Beğenelim ya da beğenmeyelim. Bunlar ne
biliyorlarsa afet ve önlemleri konusunda. Televizyonlardan ayşe hanım'a
anlattılar, Mehmet beyi anlattılar.Artık kuru fasulye tenceresini karıştıran
ayşe hanım deprem nedir, büyüklüğü nedir? Bulunduğu yerdeki deprem çekincesi
nedir?E ne gibi önlemler almak gerekiyor. Bunların hepsine veriyor. Yani
okumadan televizyonlardan edindiği bilgilerle biliyor. Işte deprem ne zaman
olur? Yani Türkiye belki deprem konusunda dünya üzerinde en bilinçli insanların
çalıştığı 1 yer, yani yaşadığı 1 yer.Gerçekten 1 yerde 1 sarsıntı oluyor, 1
sosyal ortama girmiş durumda. Ayşe hanım Fatma hanıma telefon ediyor diyor ki 1
sarsıntı oldu duydunmu? En az 4 buçuk biliyor diğeri diyor ki 4 onda 75
olabilir diyor. Yani bilinç bu kadar arttı sonra artık insanlar. Ev alacakları
zaman veya kiralayacak ları zaman o adam mı alsınlar? Dağdan basında bunlar çok
iyi biliyorlar. Yani ev seçimleri gayet iyi.Sonra balkonlar geniş mi olacak,
dar mı olacak? Bu konuları çok iyi biliyorum insanlarımız.Yani deprem bilinci
konusunda sonra deprem sırasında nasıl konulacak? Evindar yerlerine gidilmesi
gerektiğini biliyorlar. Deprem çantasını biliyorlar. Deprem döndüğünü
biliyorlar. Susuzluktan ne kadar 1 insanın göçük altında kalabileceğini
biliyorlar.Ya bence afet bilinci türkiyede o konuda hiçbir sorun yok.Yani,
evet, yani köyden kente kadar yaşayan herkes öğretim üyelerince ve afet afad
görevlilerince bilinçlendirme bilmiştir.Ana sorun tekrar dönüyorum
ekonomi.Bütün bunları uygulamaya ve eyleme sokabilmek için paran olması
gerekiyor.Şimdi bu para da ortada yok yani türkiye'nin. Ekonomisi düzelme dikçe
olmaz bu iş.Hani bu iktidar gidip de böyle 1 iktidar geldiği zaman. Sorunlar
çözülür mü? Bana ben çok umutlu değilim. Keşke umutlu olsa. Zorya çok zor.Yani
1 doların 16 lira olduğu 1 yerde bu iş çok zor sözlü.Zor işimiz bizim çok zor.
Yani fay geldi fay gitti, fay geçiyordu olayından çok daha fazla.Sorun şu anda
ekonomi.1 numaralı sorundur. Ekonomi düzelirse, insanların gelir düzeyi artarsa
insanlar da var olan birinci kullanarak.Ve bilinçli müteahhitlerle beraber
bilinçli mühendislerle beraber deprem soruna çözüm kaldı ki, türkiye'nin 1
numaralı soruna şu anda deprem değildir medeni.Yönetim ve ekonomi oldu.1
numaralı soru mu? Eğer bunlar çözülürse depremde bunlar içinde çözüm bulunur
ama asla umutsuz olmayacağız.Bilinçlendirmeye devam edeceğiz.Umutsuz
olmayacağız yani. Elimizden ne geliyorsa bize ne görev düşüyorsa onları yapmaya
çalışacağız.Yani ben başta değerli hocamız.Osman öncede.Siz öncülük yaptığı
için teşekkür ediyorum.Bana böyle 1 fırsat verdiğin için teşekkür ediyorum.
Umarım kaydı almışsındır.Bana kayıp kaydı aldın, sabahları kopyasını yolla 1 anım
olsun olmaz mı?Sanıyorum sorularım burada bitti.Güzel görüntüler hazırlanmasını
ve çok güzel sorular burada çok teşekkür ederim.
Bölgenin yer kabuk kalınlığı, fay uzunluğu ve diriliği,magmatik sokulumu görünmeyen somutların yeryüzünde etkisinin netliği teknolojik ilerlemelerle bilinebilirliği artsada sonuca etkisini geçmiş bir düzeni değiştirmeden yeterli olmayacağını düşünüyorum. Toplumsal afet piskolojisi ve dayanışma çalışmaları artırılması gerekir. Türkiyenin afet değerlendirme çalışmalarına nasıl bir yenilik getirilmelidir?
Tamamen doğal afetlerin dinle alakası olmadığını, artık insanlarımız bilinçlenmiş diye düşünüyorum. Sadece 1 çözüm odaklı olaylar.
1 sonraki sonunda tamamen bu düşüncenize yönelik 1 soru aslında bölgenin yer kabuğu kalınlığı fy 100 unu ve diriliği matrix okulumu görünmeyen sonuçların yeryüzünde etkisini, netliğini teknolojik ilerlemeler bilinirliğini arta da sonuca etkisi geçmiş 1 düzeni değiştirmeden yeterli olmayacağını düşünüyorum. Ulusal afet psikolojisi ve dayanışma çalışmaları artırılması gerektiğini, türkiye'nin afet değerlendirme çalışmalarının nasıl 1 yenilik getirilmelidir?
Ya
bunu hemen anlattık diyebilirim. Yani 1 defa.Ben türkiyede deprem ile
ilgilenen.Dün bilimcileri teşekkür ediyorum.Çünkü basını ve televizyonları
genellikle 1 açık üniversite olarak kullandılar.Beğenelim ya da beğenmeyelim.
Bunlar ne biliyorlarsa afet ve önlemleri konusunda.Televizyonlardan ayşe
hanım'a anlattılar, Mehmet beyi anlattılar.Artık kuru fasulye tenceresini
karıştıran ayşe hanım deprem nedir, büyüklüğü nedir? Bulunduğu yerdeki deprem
çekincesi nedir?E ne gibi önlemler almak gerekiyor. Bunların hepsine veriyor.
Yani okumadan televizyonlardan edindiği bilgilerle biliyor.Işte deprem ne zaman
olur? Yani Türkiye belki deprem konusunda dünya üzerinde en bilinçli insanların
çalıştığı 1 yer, yani yaşadığı 1 yer.Gerçekten 1 yerde 1 sarsıntı oluyor, 1
sosyal ortama girmiş durumda. Ayşe hanım Fatma hanıma telefon ediyor diyor ki 1
sarsıntı oldu duydunmu? En az 4 buçuk biliyor diğeri diyor ki 4 onda 75
olabilir diyor. Yani bilinç bu kadar arttı sonra artık insanlar.Ev alacakları
zaman veya kiralayacak ları zaman o adam mı alsınlar? Dağdan basında bunlar çok
iyi biliyorlar. Yani ev seçimleri gayet iyi.Sonra balkonlar geniş mi olacak,
dar mı olacak? Bu konuları çok iyi biliyorum insanlarımız.Yani deprem bilinci
konusunda sonra deprem sırasında nasıl konulacak? Evindar yerlerine gidilmesi
gerektiğini biliyorlar. Deprem çantasını biliyorlar. Deprem döndüğünü
biliyorlar. Susuzluktan ne kadar 1 insanın göçük altında kalabileceğini
biliyorlar.Ya bence afet bilinci türkiyede o konuda hiçbir sorun yok.Yani,
evet, yani köyden kente kadar yaşayan herkes öğretim üyelerince ve afet afad
görevlilerince bilinçlendirme bilmiştir.Ana sorun tekrar dönüyorum
ekonomi.Bütün bunları uygulamaya ve eyleme sokabilmek için paran olması
gerekiyor.Şimdi bu para da ortada yok yani türkiye'nin.Ekonomisi düzelme dikçe
olmaz bu iş.Hani bu iktidar gidip de böyle 1 iktidar geldiği zaman.Sorunlar
çözülür mü? Bana ben çok umutlu değilim. Keşke umutlu olsa.Zorya çok zor.Yani 1
doların 16 lira olduğu 1 yerde bu iş çok zor sözlü.Zor işimiz bizim çok zor.
Yani fay geldi fay gitti, fay geçiyordu olayından çok daha fazla.Sorun şu anda
ekonomi.1 numaralı sorundur.Ekonomi düzelirse, insanların gelir düzeyi artarsa
insanlar da var olan birinci kullanarak.Ve bilinçli müteahhitlerle beraber
bilinçli mühendislerle beraber deprem soruna çözüm kaldı ki, türkiye'nin 1
numaralı soruna şu anda deprem değildir medeni.Yönetim ve ekonomi oldu.1
numaralı soru mu? Eğer bunlar çözülürse depremde bunlar içinde çözüm bulunur
ama asla umutsuz olmayacağız.Bilinçlendirmeye devam edeceğiz.Umutsuz olmayacağız
yani.Elimizden ne geliyorsa bize ne görev düşüyorsa onları yapmaya
çalışacağız.Yani ben başta değerli hocamız.Osman öncede.Siz öncülük yaptığı
için teşekkür ediyorum.Sana da.Bana böyle 1 fırsat verdiğin için teşekkür
ediyorum. Umarım kaydı almışsındır.Bana kayıp kaydı aldın, sabahları kopyasını
yolla 1 anım olsun olmaz mı?Sanıyorum sorularım burada bitti.
Güzel
görüntüler hazırlanmasını ve çok güzel sorular burada çok teşekkür ederim.
Biz teşekkür ediyorum..
Yani yapılabilir yapılar dönüştü, kent görüşmedim.
AÖ
Ali Osman Öncel1:20:38
Hocam kadıköy'de izmit depremi olduktan sonra yıkılan bina var mı, ölen
insan var mı? Yaralanan insan var mı? Kurulan çadır var mı? Ama Kadıköy 1
numara oldu. Dönüşümde orasının dönüşmeye ihtiyacı yok. Oradaki zengin insan bu
devletin kaynaklarını kullanarak daha da zengin oldu. Binasını fırladı. Yani
arabasının sıfırlar gibi binasının sıfırladı. Şu anda Avcılar gibi Avrupa
istanbul, Avrupa daki işte Bahçelievler gibi zeytinburnu gibi Bağcılar gibi.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:20:59
Tablet.
AÖ
Ali Osman Öncel1:21:12
Çadırlarını kurmuş olduğu yerdeki insanlar da yada insanların da para
kalmayacak.
Para kalmadı e tabiki dönüşümü sağlam yerde başladı ama beton lobisi
durmak istemiyor hocam. Yani beton lobisi dönüştürerek para kazanacağı kendini
yıkacak 1000000 satacak. Şu anda annem tabiki satamaz yani yıkılacak 1 binaya
nasıl satsın? Ama deprem maalesef bahane ediliyor insanlar bu bahane ile
evinden arsasında olabiliyor ve gerçekten de elimizde.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:21:39
Tabii.
AÖ
Ali Osman Öncel1:21:50
0 giden 0 a doğru bilgiyi gidişe bizi zorla yönelten 1 durum var
bilemiyorum hocam dediğiniz size tamamen katılıyorum ve zamanınız için çok
teşekkür ediyorum. Hocam 1 buçuk saatlik yayın oldu. Canlı olarak youtube'da
verdim.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:22:05
Sağ olun.
AÖ
Ali Osman Öncel1:22:09
Haydi aldık kayıt alin. Şu anda youtube da hocam yayınlanıyor. Birazdan
orada kayda geçecek. Orijinal halinde hocam altyazılı halinde tekrar
yıkayacağım. Ben size göndereceğim. Gerçekten sizinle uzaktan 1 karşılıklı
konuşma fırsatımız oldu. Bu nedenle bu fırsatı verdiniz. Size sağlıklı ömürler
diliyorum. Hocam inşallah daha iyi günlerde buluşmak, umuduyla saygılarımı
sunuyorum, iyi günler hocam.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:22:10
Öylemi.
Bende çok mutlu oldum, tekrar gördüm.
Çalan.
Çalar diliyorum, sağlıcakla sevgilerimi sunuyorum.
AÖ
Ali Osman Öncel1:22:41
ME
Medine Ergüven1:22:43
Teşekkür ediyorum. Kendisine ülkesine vizyon misyon.
Çok mütevazı davranışından dolayı bize konuk oldu ve çok teşekkür
ediyorum.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:22:55
1 görev.
ME
Medine Ergüven1:22:56
Saygılar sunuyorum.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:22:57
Görev çok saol canım çok şey.
AÖ
Ali Osman Öncel1:23:00
Iyi günler hocam, saygılar salmış.
P
PROF DR ÖVGÜN AHMET ERCAN (Guest)1:23:02
Sevgiler saygılar.