Friday, December 29, 2023

Afrika'nın Potansiyel ve Gerçekleri

Afrika, dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Geniş yüzölçümü, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için Afrika ülkelerinin çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir.


Giriş

Afrika, 30,37 milyon kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin toplamından daha büyük olan Afrika, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir.

Afrika'nın doğal kaynakları

Afrika, dünya tarım arazilerinin yaklaşık %60'ına sahiptir. Ayrıca, dünya altın rezervinin %40'ına, elmas rezervinin %33'üne, koltan rezervinin %80'ine, kobalt rezervinin %60'ına, petrol ve doğal gaz rezervlerine, manganez, demir ve tahta gibi çeşitli doğal kaynaklara sahiptir.


Afrika'nın nüfusu

Afrika'nın nüfusu 2023 yılı itibarıyla 1,2 milyardır. 2050 yılında ise 2,5 milyara ulaşması beklenmektedir. Afrika'nın nüfusu, dünya nüfusunun yaklaşık %16'sını oluşturmaktadır.

Afrika'nın zorluklar

Afrika'nın potansiyelini tam olarak değerlendirebilmesi için çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir. Bu zorluklar arasında, siyasi istikrarsızlık, yoksulluk, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği, altyapının yetersizliği, iklim değişikliği ve doğal afetler yer almaktadır.

Sonuç

Afrika, dünyanın en büyük üçüncü kıtasıdır. Geniş yüzölçümü, zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için Afrika ülkelerinin çeşitli zorlukların üstesinden gelmesi gerekmektedir.

Akademik referanslar

United Nations, Department of Economic and Social Affairs, Population Division (2023). World Population Prospects 2022: Highlights.

World Bank (2023). Africa's Development Report 2023: The Path to Resilience and Sustainability.

African Development Bank (2023). Africa's Pulse 2023: Resilience Amidst Uncertainty.





Erzincan Depreminin 84. Yıldönümünde Deprem Güvenliği

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Bu nedenle, deprem riskini azaltmak için gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır. 2014 yılında İstanbul Üniversitesi AUZEF ve Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen Erzincan 1939 Depreminin 75. Yılında Deprem Konferansı'nda, deprem riskini azaltmak için önemli öneriler sunulmuştur. Bu önerileri, günümüz koşullarına göre değiştirerek ve geliştirerek yeniden yazabiliriz.

Deprem riskini azaltmak için öneriler:

  • Yatay yapılaşmaya öncelik verilmelidir. Yüksek katlı binalar, deprem sırasında çok uzun süre sallanarak büyük hasar ve can kaybına neden olabilir. Bu nedenle, deprem riski yüksek olan şehirlerde, yeni inşaatlar yapılırken yatay yapılaşmaya öncelik verilmesi gerekmektedir.
  • Deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları tamamlanmalıdır. Deprem sonrası yapılan çalışmalar, deprem riskini azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, deprem riski yüksek olan şehirlerde, deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamlanması gerekmektedir.
  • Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimler ve uzmanlar iş birliği yapmalıdır. Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimlerin ve uzmanların iş birliği yapması gerekmektedir. Bu iş birliği, deprem riskini daha iyi anlamamıza ve önlem almamıza yardımcı olacaktır.
  • Depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Depremler, sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir yıkıma neden olabilir. Bu nedenle, depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır.


Önerilerin geliştirilmesi:

Bu öneriler, deprem riskini azaltmak için önemli bir yol haritası sunmaktadır. Ancak, günümüz koşullarına göre bazı geliştirmeler yapılabilir. Örneğin, yatay yapılaşma önerisi, deprem riski yüksek olan şehirlerde sadece yeni inşaatlar için değil, mevcut binalar için de uygulanabilir. Bu, mevcut binalarda riskli yapıların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacaktır.

Deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları, sadece deprem sonrası değil, deprem riski yüksek olan şehirlerde sürekli olarak yürütülmelidir. Bu, deprem riskini azaltmada daha etkili olacaktır.

Deprem riskini azaltmak için, yerel yönetimler ve uzmanların iş birliği sadece deprem öncesi değil, deprem sonrası da devam etmelidir. Bu, deprem sonrası çalışmaların daha verimli bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır.

Depremlerin sosyolojik ve psikolojik etkilerinin göz önünde bulundurulması, deprem sonrası çalışmaların kapsamını genişletecektir. Bu, depremzedeler için daha iyi bir rehabilitasyon sürecinin sağlanmasına yardımcı olacaktır.

Sonuç:

Erzincan 1939 Depreminin 84. yılında, deprem riskini azaltmak için gerekli önlemlerin alınması daha da önem kazanmaktadır. Sunulan öneriler, bu konuda önemli bir yol haritası sunmaktadır. Bu önerilerin hayata geçirilmesi, depremlerin neden olduğu can ve mal kayıplarını azaltmaya yardımcı olacaktır.


Referans:

İstanbul Üniversitesi AUZEF ve Mimar ve Mühendisler Grubu. (2014). Erzincan 1939 Depreminin 75. Yılında Deprem Konferansı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi AUZEF.



İstanbul'da Deprem Riski: Gayrimenkul Jeofiziği Neden Önemlidir?

İstanbul, deprem kuşağında yer alan ve tarih boyunca birçok deprem geçirmiş bir şehirdir. 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi, şehrin büyük bir bölümünü tahrip etmiş ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, İstanbul'da depremde yıkılan gayrimenkul yapıların çoğunluğu, riskli jeofizik zemin üzerinde yer aldığını göstermektedir. Bu zeminlerde yer alan yapılar, depremin etkisiyle daha fazla hasar görmektedir.

Riskli Jeofizik Zemin Nedir?

Riskli jeofizik zemin, depremin etkisiyle daha fazla hasar görmeye yatkın olan zeminlerdir. Bu zeminler, aşağıdaki özelliklerden birine veya birkaçına sahip olabilir:

  • Zayıf fiziksel özellikleri (örneğin, düşük taşıma gücü)
  • Yapısal bozuklukları (örneğin, fay hatları, heyelan alanları)
  • Suyun varlığı (örneğin, bataklık, sulak alanlar)
  • Riskli Jeofizik Zeminlerden Nasıl Uzak Durulur?

Riskli jeofizik zeminlerden uzak durmak, deprem riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Bu zeminler üzerinde yer alan gayrimenkulleri satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir.

Gayrimenkul Jeofiziği Nedir?

Gayrimenkul jeofiziği, gayrimenkullerin jeolojik ve jeofizik özelliklerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu incelemeler, gayrimenkullerin deprem riskini belirlemeye yardımcı olmaktadır.

Kaliforniya'da Gayrimenkul Jeofiziği

Kaliforniya, deprem kuşağında yer alan bir başka şehirdir. Bu nedenle, Kaliforniya'da gayrimenkul jeofiziği çok önemlidir. Kaliforniya'da gayrimenkul danışmanları, depreme bağlı emlak riskini bilmek ve alıcısına söylemek zorundadır.

Türkiye'de Gayrimenkul Jeofiziği

Türkiye'de de gayrimenkul jeofiziği önemli bir konudur. Ancak, Türkiye'de gayrimenkul jeofiziği henüz yeterince yaygın değildir. Bu nedenle, Türkiye'de gayrimenkul satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir.

Sonuç

İstanbul, deprem riski yüksek bir şehirdir. Bu nedenle, İstanbul'da gayrimenkul satın alırken veya kiralarken, jeofizik inceleme yaptırmak önemlidir. Gayrimenkul jeofiziği, deprem riskini azaltmanın ve mal ve can kaybını önlemenin en etkili yollarından biridir.




Dijital Çağda İftiranın Yayılımı ve Etkileri

"Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın." William Shakespeare

İftiranın Sosyal, Psikolojik ve Ekonomik Etkileri: William Shakespeare'in Sözünden Günümüze

Bu başlık, Shakespeare'in sözünü de açıkça ve net bir şekilde ifade etmektedir. Başlık, söze uygun bir şekilde iftiranın etkilerini ele almaktadır. Ayrıca, konuyu kapsamlı bir şekilde ele alabileceğine dair bir izlenim vermektedir.

Açıklamada, Shakespeare'in sözünü şu şekilde entegre edebiliriz:

İftira, bir kişinin hakkında gerçeği yansıtmayan, onu karalayan ve itibarını zedeleyen bir söylentidir. İftira, kişinin sosyal, psikolojik ve ekonomik yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Kişinin itibarı zedelenir, insanlar tarafından dışlanır, iş hayatında sorunlar yaşar ve hatta şiddete maruz kalabilir.

William Shakespeare, "Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın." sözüyle, iftiranın ne kadar tehlikeli olabileceğini ve herkesin bu tehlikeye karşı dikkatli olması gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu şekilde, açıklamada Shakespeare'in sözünün anlamı ve önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca, söze uygun bir şekilde iftiranın etkilerine değinilmektedir.




Kesen Makas Yok mu?

Yıllar önce ensemde bir şişkinlik çıkmıştı. Ultrason sonucunda yağ bezesi olduğu söylendiğinde rahatlamıştım. Ancak bu durum, berbere gittiğimde sorun oluyordu. Saç kesimi sırasında ensemi düzeltmekte zorlanıyorlardı. Genelde, çıkıntı veya şişkinlik durumu saçla örtülerek ense tarafı kapalı kalıyordu.

Çanakkale'de gittiğim berber, "hocam plastik cerrahi'de aldırın" diye öneride bulundu. Hatta doktor ismi bile önerdi.

Dün itibariyle plastik cerrahi'de muayene oldum ve yeniden ultrason istendi. Ultrason görüntüsünü genç doktor arkadaş, "Lipom" olarak yorumladı. Bu şekilde hayatıma yeni bir kavram girmiş oldu. Demek ki Lipom'la yaşayan bir bireymişim. Aslında, Lipon ile Yag Bezesi aynı anlama geliyor.

Plastik cerrahi servisine geri döndüm ve isterseniz yarın (bugün için) "20 dakikalık Operasyon" ile Liponu alabileceğini belirtti.

Operasyon

Bugün için girmiş olduğum operasyon için öngörülen sürenin (6×20Dakika=120 dakika) tam 6 misli bir zaman aldı. 11:00'de başlaması 11:20'de bitmesi öngörülen operasyon, 12:30'da başlayıp 14:30 bitti.

Ameliyat lokal anestezi olarak yapıldığı için yüzükoyun 2 saat sabit kalmamı zorunlu kıldı. Önce uyuşturuldu, daha sonra temizlendi ve en sonunda kapatıldı.

Tüm bu süreç içinde gözüm ve kulağım açık durumda en ilgimi çeken sesleniş, "Kesen makas yok mu?" ve beni rahatlatan açıklama, "vallahi bu makas kesiyor!" oldu.

Sonuç

Neticede sağlıklı bir şekilde günübirlik "Lippon Operasyonu" üzerimde tamamlanmış oldu.

Süre uzun olduğundan ve üstüm tamamen örtülen örtüler altında hem nefes almakta zorlandım hem de "Kısmi Sauna Etkisi" altında zor bir süreç yaşadım. Şükür bitti.

Emeği geçen genç doktorlara teşekkür ediyorum. Sonunda doktorlar süresel tahminde yanıldıkları için mahcuptu fakat benim için önemli olan sürecin sorunsuz bitmesiydi. Plastik cerrahi'de bir günüm böyle geçti.


Not:  Lipoma ( Yağ Bezesi ) Nedir? Vücutta bulunan yağ hücrelerinin çok fazla büyümesi ile meydana gelen iyi huylu kitlelerdir. Vücudun yağ hücrelerinin bulunduğu herhangi bir bölgesinde görülebilmektedir. Belirli bir yaş aralığı yoktur.

Referans yazı: 29 Aralık 2021