Saturday, May 25, 2024

Bilim Felsefesinde Metafiziğin Rolü: Seyyid Hüseyin Nasr

S.H. Nasr'ın Türkiye'deki tanınmasına MAVERA Dergisi'nin ve kurucularında Prof.Dr. Nazif Gürdoğan'ın önemli bir katkısı olmuştur. Dergi, Nasr'ın eserlerini Türkçeye çevirerek ve onun fikirlerini tanıtarak, geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamıştır.

Nasr'ın Türkçe'ye çevrilen ilk kitabı "İnsan ve Tabiat"'tır. Bu kitap, Nasr'ın geleneksel İslam düşüncesindeki insan ve doğa arasındaki ilişkiye dair bakış açısını sunmaktadır. Kitap, Türk okurları arasında büyük ilgi görmüş ve Nasr'ın fikirlerine olan ilgiyi artırmıştır.

Nasr'ın eserlerinin diğer önemli çevirileri arasında "İslam'ın Kalbi", "Modern Dünyada Geleneksel İslam" ve "Kutsal Bilim İhtiyacı" yer almaktadır. Bu eserler, İslam felsefesi, tasavvuf ve İslam medeniyetinin diğer yönleri hakkında derinlemesine bilgiler sunmaktadır.

Nasr'ın eserleri, Türk düşünce dünyasında önemli bir etki yaratmıştır. Onun fikirleri, İslam'a ve geleneksel değerlere olan ilgiyi artırmıştır. Nasr, günümüzde de Türkiye'de okunan ve saygı duyulan önemli bir İslam alimi olarak kabul edilmektedir.

Nabi Avcı'nın Nasr'ın eserlerini Türkçeye kazandırması da bu bağlamda önemli bir rol oynamıştır. Avcı'nın çevirileri, Nasr'ın fikirlerini Türk okurları için daha erişilebilir hale getirmiştir.

Sonuç olarak, S.H. Nasr'ın Türkiye'deki tanınmasında MAVERA Dergisi ve Nabi Avcı'nın önemli bir katkısı olmuştur. Nasr'ın eserleri, Türk düşünce dünyasında önemli bir etki yaratmış ve İslam'a ve geleneksel değerlere olan ilgiyi artırmıştır.


Seyyid Hüseyin Nasr, günümüzün önde gelen düşünürlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kendisiyle tanışmadan önce pek fazla bilgim yoktu, ancak Türk düşünür Nazif Gürdoğan hocamızın kanalı sayesinde onu daha yakından tanıma fırsatım oldu. Özellikle YouTube'da izlediğim videoları ve verdiği röportajlar beni derinden etkiledi. Nasr'ın MIT jeofizik biliminde lisans ve doktora uzmanlığı, İslam'ı anlatma biçimi ve konuşma tonlaması beni büyüledi.

Ne yazık ki bugün İstanbul'da AKM'de yapılacak olan konferansına katılamadım, ancak internet üzerinden izleme şansım oldu. Çok eski yıllarda yapılmış bir konuşmasının metnini Türkçeye çevirdim ve bu çeviriyle gençlere Nasr'ı tanıtmaya katkı sağlamayı umuyorum. Kendisinin İslam'ı anlatma tarzı, duruşu ve vücut dili gerçekten dikkat çekiciydi. Ayrıca, İslam hakkında merak ve endişesi olanlara verdiği cevaplarla da rahatlık ve konuşma yumuşaklığıyla da beni etkiledi.

Röportajı dinlerken, Nasr'ın sözleriyle kalpten kalbe bir iletişim kurduğumu hissettim. İslam'ı merak edenlere nasıl anlatılması gerektiği konusunda onun akıcı İngilizcesinden ve verdiği cevaplardan öğrenecek çok şeyimiz var. Özellikle, Kuran'da geçen "yumuşak konuş, belki kalbi yumuşar" ayetini hatırlatması da benim için önemliydi.

Seyyid Hüseyin Nasr'ın daha fazla insan tarafından tanınmasını, okunmasını ve dinlenmesini diliyorum. İhtiyacımız olan şey, Asr-ı idrakine uygun bir şekilde İslam'ı anlatmak ve anlaşılmasına katkı sağlamaktır. Nasr'ın bu konudaki ustalığı bize ilham ve rehberlik sunuyor.

Nasr'ın Konuşmasından Öğrendiğimiz Dersler:

  • İslam'ı anlatırken yumuşak ve saygılı bir dil kullanmak önemlidir.
  • İslam'ın evrensel mesajını, farklı inançlara sahip insanlara da hitap edecek şekilde aktarmak gerekir.
  • Kuran ve hadislerin ışığında, İslam'a dair güncel ve doğru bilgiler sunmak önemlidir.
  • İslam'ın sadece bir din değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğunu vurgulamak gerekir.

Seyyid Hüseyin Nasr, İslam'ı anlamak ve yaşamak isteyenler için değerli bir rehberdir. Onun eserlerini okumanızı ve konuşmalarını dinlemenizi tavsiye ederim.

Yusuf'un 10 Yıllık Yolculuğu: Küçük Bir Çocuktan Başarılı Bir Gençliğe! ‍

Tuesday, May 21, 2024

Üniversite-Okul İşbirliği: Geleceğe Yönelik Yenilikçi Stratejiler

Yapay Zeka Devriminde Eğitimin Yeni Paradigması: Bilgiden Beceriye

Arsa Payı: Gayrimenkul Yatırımında Gücün Anahtarı

Tutku ve Sıkı Çalışma ile Zirveye Yüksel: "O Kadar Harika Ol ki Dünya Sana Seyirci Kalmaktan Başka Çaresi Kalmasın

Jeofizikçiler için Yeni Bir Araç: DEEPSOIL


Geçen gün Jeofizik Mühendisliği'nde çalışan bir meslektaşımla sohbet ederken heyecan verici bir keşif yaptı: DEEPSOIL adında bir yazılım! Bu program, yeraltının gizemlerini çözmek için jeofizikçilere inanılmaz bir araç sunuyor.

Tıpkı bir röntgen cihazı gibi DEEPSOIL de yeraltındaki kayaların ve toprağın katmanlarını görmemizi sağlıyor. Sismik dalgaları kullanarak bu katmanların özelliklerini belirliyor ve bize deprem riski, zemin sıvılaşması ve yeraltı suları gibi konularda kritik bilgiler sunuyor.

Meslektaşım, DEEPSOIL'in Jeofizik Mühendisliği lisans programına dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. Bu sayede öğrencilerimiz bu güçlü araçla tanışıp jeofizik problemlerini çözmede kullanmayı öğrenebilecekler.

DEEPSOIL'i denemek için sabırsızlanıyorum! Yazılımın üç tane de uygulamalı eğitimi var. Bu eğitimleri tamamlayan ve DEEPSOIL ile çalışan jeofizikçilerimizden webinarlar düzenlemelerini rica ediyorum. Bu sayede deneyimlerini ve bilgilerini diğer jeofizikçilerle paylaşabilirler.

DEEPSOIL, jeofizik araştırmalarında çığır açma potansiyeline sahip. Bu yazılımı keşfetmek ve jeofizik biliminin ufuklarını genişletmek için sabırsızlanıyorum!

Bir jeofizik mühendisi veya yerbilimci olarak, yeraltının gizemlerini çözmek için her türlü araca ihtiyacım var. Bu araçlardan biri de DEEPSOIL adlı bir yazılımdır. DEEPSOIL, tıpkı bir röntgen cihazı gibi, yeraltındaki kayaların ve toprağın katmanlarını görmemizi sağlayan güçlü bir araçtır.

DEEPSOIL nasıl çalışır? Bu yazılım, sismik dalgaları kullanarak yeraltındaki katmanların özelliklerini belirler. Sismik dalgalar, yeraltındaki kayalardan ve topraktan geçerken hız ve şekilleri değişir. DEEPSOIL, bu değişimleri analiz ederek yeraltındaki katmanların sertliğini, yoğunluğunu ve diğer özelliklerini belirler.

DEEPSOIL'in birçok faydası vardır. Bu yazılımı kullanarak şunları yapabiliriz:

  • Deprem riskini değerlendirmek: DEEPSOIL, yeraltındaki zeminlerin sismik dalgalara nasıl tepki verdiğini simüle ederek deprem sırasında binaların ve diğer altyapıların ne kadar sarsılacağını tahmin edebiliriz.
  • Zemin sıvılaşma potansiyelini belirlemek: Bazı zemin türleri, deprem sırasında sıvılaşabilir ve binaların çökmesine neden olabilir. DEEPSOIL, hangi zeminlerin sıvılaşma riski altında olduğunu belirlememize yardımcı olabilir.
  • Yeraltı sularını korumak: DEEPSOIL, yeraltı sularının akışını ve kontaminasyon riskini modellemek için kullanılabilir. Bu da yeraltı sularını korumak için daha iyi stratejiler geliştirmemize yardımcı olur.

DEEPSOIL, jeofizikçiler, jeoteknik mühendisler ve sismik risk değerlendiricileri tarafından yaygın olarak kullanılan bir yazılımdır. Bu yazılım, birçok bilimsel çalışmada da kullanılmıştır (Örnek: [1], [2]).

DEEPSOIL hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, lütfen bana sormaktan çekinmeyin. Bu yazılımı nasıl kullanabileceğinizi ve jeofizik araştırmalarınızda nasıl faydalanabileceğinizi size gösterebilirim.

Temel Referanslar:

  1. Shainline, C. G., & Rix, G. J. (2005). DEEPSOIL: A computer program for seismic analysis of deep soil deposits and embankments. Geotechnical Special Publication, 142, 61-82.**
  2. Olson, R. E., & Stafford, P. D. (2009). DEEPSOIL for Windows: User manual. Urbana, IL: Board of Trustees of the University of Illinois.Related Publications
Uygulama Çalışmaları:
  1. Musgrove, M., Harmon, J., Hashash, Y. M. A., Rathje, E. M. (2017). "Evaluation of the DEEPSOIL Software on the DesignSafe Cyberinfrastructure". Journal of Geotechnical and Geoenvironmental Engineering, Vol. 143, Issue 9.
  2. Groholski, D., Hashash, Y., Kim, B., Musgrove, M., Harmon, J., and Stewart, J. (2016). "Simplified Model for Small-Strain Nonlinearity and Strength in 1D Seismic Site Response Analysis". J. Geotech. Geoenviron. Eng., 10.1061/(ASCE)GT.1943-5606.0001496, 04016042.
  3. Hashash, Y.M.A., Phillips, C. and Groholski, D. (2010). "Recent advances in non-linear site response analysis", Fifth International Conference on Recent Advances in Geotechnical Earthquake Engineering and Soil Dynamics, Paper no. OSP 4.
  4. Phillips, C. and Hashash, Y.M.A. (2009). "Damping formulation for nonlinear 1D site response analyses". Soil Dynamics and Earthquake Engineering, v. 29 (2009) 1143–1158.
  5. Park, D. and Hashash, Y.M.A. (2004). "Soil damping formulation in nonlinear time domain site response analysis". Journal of Earthquake Engineering", v. 8, (2), 249-274.
  6. Hashash, Y.M.A. and Park D. (2002). "Viscous damping formulation and high-frequency components in deep deposits". Soil Dynamics and Earthquake Engineering", v. 22 (7), 611-624.
  7. Hashash, Y.M.A. and Park D. (2001). "Non-linear one-dimensional wave propagation in the Mississippi Embayment". Engineering Geology, v. 62 (1-3), 185-206.


Depremle Yaşamak: Liseliler İçin Temel Sismoloji Eğitimi


2016 yılında lise öğrencilerine "Temel Sismoloji Eğitimi" vermişsiniz ve "Stand Up Talking Show Tekniği" kullanarak öğrencileri diri tutmaya çalışmışsınız. Bu, oldukça yaratıcı ve etkili bir yöntem! Mobil konuşma denemesi ile her öğrenciyle göz teması kurmak ve hareketli bir şekilde sunum yapmak da ilgiyi canlı tutmak için harika fikirler.

Peki, 2016'dan 2024'e geldiğimizde Türkiye'de deprem bilinci ne durumda? Maalesef, 2016 yılından bu yana ülkemizde birçok yıkıcı deprem meydana geldi. Bu depremler, can kayıplarına ve maddi hasara yol açarak deprem bilincine olan ihtiyacı bir kez daha gözler önüne serdi.

Deprem Eğitimi Neden Önemli?

Deprem eğitimi, deprem sırasında ve sonrasında ne yapmamız gerektiğini bilmemizi sağlayarak hayati önem taşır. Doğru bilgi ve bilinç, depremden kaynaklı riskleri azaltmada ve can kayıplarını önlemede kilit rol oynar.

Liselerde Deprem Eğitimi Neden Önemli?

Liseler, gençlerin deprem bilincini geliştirmek için en ideal ortamlardan biridir. Bu dönemdeki öğrenciler, bilgiyi daha kolay kavrayabilir ve bilinçli davranışlar geliştirmeye daha açık hale gelirler.

2016 Yılından Bugüne Değişen Bir Şey Var mı?

Evet, 2016 yılından bu yana deprem eğitimi konusunda bazı gelişmeler kaydedildi. AFAD ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çeşitli eğitim programları ve farkındalık çalışmaları yürütülüyor. Fakat hala yapılması gereken çok şey var.

Sonuç Olarak:

Deprem eğitimi, her yaştan insan için önemlidir. Özellikle de lise öğrencilerine yönelik deprem eğitimi, gelecek nesillerin depreme karşı daha hazırlıklı olmalarını sağlayacaktır. 2016 yılından bu yana deprem bilincine dair bazı gelişmeler kaydedilse de, hala yapılması gereken çok şey var. Deprem eğitimine gereken önemi vererek, can kayıplarını ve maddi hasarı en aza indirmek hepimizin sorumluluğudur.






















Herkes İçin Deprem Eğitimi: Hayalden Gerçeğe!

Dünyanın birçok yerinde depremler, büyük yıkımlara ve can kayıplarına yol açabilen korkutucu bir doğal afet. Depremle mücadelede en önemli silahımız ise bilgi ve eğitim.

Düşünsenize, her öğrenci depremi yakından tanıyıp kendini nasıl koruyacağını öğreniyor, deprem bilincini anlatan filmler ve makaleler hazırlayarak farkındalık yaratıyor. Deprem anıtları geçmişteki afetleri hatırlatarak geleceğe daha güvenli bir şekilde ilerlememizi sağlıyor.

Bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için hepimize görev düşüyor. Deprem eğitiminin önemini sevdiklerimizle paylaşarak, bu konuda farkındalık yaratabilir ve destekleyici yorumlar yaparak değişime katkıda bulunabiliriz.

Unutmayalım, depreme hazır olmak hepimizin görevi!

Sosyal medyanın gücünü kullanarak milyonlara ulaşabilir, deprem bilincini yaygınlaştırabilir ve daha güvenli bir dünya inşa edebiliriz.

Haydi, hep birlikte bu hayali gerçeğe dönüştürelim!


Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi: 

Üniversite ve Liseler Bir Arada Depreme Hazır!



Merhaba! Ben bir üniversite öğretim üyesi olarak, depremin ülkemizin en önemli doğal afetlerinden biri olduğunun bilincindeyim. Bu nedenle, 2016 yılında üniversitemizde sismoloji dersi alan öğrencilerimle birlikte "Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi"ni geliştirdik.

Neden Öğrencilerle Birlikte Çalıştık?

Zayıf bağlar teorisine inanıyorum. Bu teoriye göre, aramızdaki bağlantıların güçlü olmadığı kişilerle olan ilişkilerimiz, yeni fikirler ve fırsatlar bulmamıza yardımcı olabilir. Bu nedenle, projemde sismoloji dersi alan öğrencilerimin, mezun oldukları liseler ile bağlantı kurarak bu liseleri projemize dahil etmelerini teşvik ettim.

Projede Neler Yapıldı?

Projemiz kapsamında, farklı liselerde depreme karşı bilinçlendirme çalışmaları yürüttük ve öğrencilere deprem anında yapılması gerekenleri uygulamalı olarak öğrettik. Eğitimler sunumlar eşliğinde gerçekleştirildi ve öğrencilerimiz de bu sunumları resim ve videolar ile belgediler.

Öğrenciler Neler Kazandı?

Projenin en önemli faydalarından biri, öğrencilerimin sorumluluk alma ve deneyim kazanmaları oldu. Projede "moderatör" rolü üstlenen öğrencilerimiz, sunumları yönetme, soruları yanıtlama ve diğer öğrencilerle iletişim kurma gibi becerilerini geliştirdiler.

Ayrıca, öğrencilerim kamu kurumları ile işbirliği yapma ve evrak takibi konusunda deneyim kazandılar. Projemiz kapsamında, eğitim verdiğimiz liselerin müdürlüklerine dilekçeler gönderilerek, projenin kamu kurumları tarafından da desteklenmesi sağlandı.

Projenin Sonuçları Neler Oldu?

Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi oldukça başarılı oldu. Proje kapsamında:

  • Farklı liselerde depreme karşı bilinçlendirme çalışmaları yürütülmüş ve öğrencilere deprem anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak öğretilmiştir.
  • Öğrencilere sorumluluk alma ve deneyim kazandırılmıştır.
  • Kamu kurumları ile işbirliği kültürünün geliştirilmesi sağlanmıştır.

Projenin Geleceği Nedir?

Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi'ni daha fazla liseye ulaştırmayı ve online eğitim platformları da geliştirerek bu bilincin daha da yayılmasını sağlamayı planlıyoruz.

Sonuç Olarak:

Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi, üniversite ve liselerin iş birliğiyle geliştirilen, öğrenci odaklı bir proje olması ve Weak Ties Theory ve Win-Win Strategy gibi yenilikçi prensiplerin kullanılması bakımından örnek teşkil eden bir projedir. Proje, liselerde depreme karşı bilinçlendirme çalışmaları yürütülmesi ve öğrencilere deprem anında yapılması gerekenleri öğretilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.

Bu projede yer alan tüm öğrencilerime ve emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim.

Siz de depreme karşı bilinçlenmek ve sevdiklerinizi korumak için neler yapıyorsunuz? Yorumlarda paylaşmayı unutmayın!

Ve unutmayın:

Siz de mezun olduğunuz lisede birlikte deprem farkındalık etkinliği yaparak bu bilincin yayılmasına katkıda bulunabilirsiniz!

Hadi birlikte depreme hazır olalım!

Not: Bu blog yazısı, 2016 yılında üniversite ve liselerin iş birliğiyle geliştirilen ve uygulanan Deprem Farkındalık Eğitimi Projesi'ni layman tonla anlatmaktadır.


















Monday, May 20, 2024

Kedi Felsefesi: Kedilerden Hayat Dersleri

İstanbul'un Deprem Gerçeği: Beklenen Değil, Olabilecek Deprem! Hazır mıyız?


Basitlik Anlayışın Anahtarı mı? Bilimsel Bir Bakış Açısı ve Kişisel Deneyim

WadoRyu Karate: Barışın Yolunda Yumuşaklığın Gücü


Karate deyince aklınıza sert vuruşlar ve güçlü hareketler geliyorsa, WadoRyu Karate ile tanışmanızın zamanı gelmiş demektir. Evet, WadoRyu da disiplin ve güç gerektirir, ama temelinde bambaşka bir felsefe yatar.

WadoRyu, "Barışın Yolu" anlamına gelir. Sertlik yerine uyumu ve akıcılığı vurgulayan bu stil, rakibin gücünü kullanarak onu yenmeyi hedefler. Denge, çeviklik ve zamanlama WadoRyu'nun temel taşlarıdır.

WadoRyu Karate'nin size kazandıracakları:

  • Kendini savunma yeteneği: WadoRyu teknikleri, saldırıları savuşturmak ve rakibin dengesini bozmak için idealdir.
  • Gelişmiş kondisyon: WadoRyu antrenmanları size güç, dayanıklılık ve esneklik kazandırır.
  • Zihinsel gelişim: WadoRyu disiplini ve odaklanmayı geliştirir.

Yaşınız ne olursa olsun, WadoRyu Karate size göre olabilir. Formunuzu korumak, kendinizi savunmayı öğrenmek ve zihinsel olarak gelişmek istiyorsanız, WadoRyu size bu imkanı sunar.

Kişisel Hikayem:

1980-1983 yılları arasında, lise öğrencisiyken WadoRyu Karate ile tanıştım. O zamanlar bugünkü gibi TV kanalları ve diziler yoktu. Akşamların sakinliği, spor yapmak için ideal bir ortam sunuyordu. Fatih, Kumkapı, Beşiktaş ve Üsküdar gibi farklı WadoRyu dojo'larında antrenman yapma fırsatı buldum. Bu sayede farklı bakış açıları edindim ve kendimi geliştirdim. WadoRyu Karate bana sadece teknik ve fiziksel beceriler kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda çok yönlü düşünme ve esneklik kabiliyeti de kazandırdı.

Üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek lisansa başladım. Bu süreçte, karateye ilk başladığım yer olan Fatih Olimpiyat Spor Merkezi'nde çocuklara ücretsiz WadoRyu Karate dersi vermeye başladım. Karate derslerinden sonra ise 2. Dan seviyesinde olduğum Tai Chi Chuan Kung Fu dersleri vererek yüksek lisans masraflarımı karşıladım.

Yıllar sonra bile WadoRyu Karate'nin bana kattıklarını hissediyorum. Spor disiplinini, azmi ve kararlılığı hayatımın her alanına taşıdım. Spora her zaman devam etmenin önemini biliyorum ve bunu herkese tavsiye ediyorum.

WadoRyu Karate'ye başlamak isteyenlere tavsiyelerim:

  • Ertelemeyin: Spora başlamak için her zaman bir bahane bulabilirsiniz. En önemlisi harekete geçmektir.
  • Doğru eğitmeni bulun: Kendinize uygun bir eğitmen bulmak, spordan keyif almanızı ve doğru teknikleri öğrenmenizi sağlayacaktır.
  • Düzenli antrenman yapın: Başarı için en önemli unsur düzenli antrenmandır.
  • Pes etmeyin: Spor yapmak emek ve sabır gerektirir. Zorluklar karşısında pes etmeyin ve hedeflerinize ulaşmak için çalışmaya devam edin.

WadoRyu Karate, her yaştan insan için uygun bir spordur. Eğer siz de kendinizi geliştirmek, yeni bir şeyler öğrenmek ve eğlenmek istiyorsanız WadoRyu Karate size göre olabilir.

Umarım bu blog yazısı size ilham vermiştir.

Not: Bu blog yazısını kendi ihtiyaçlarınıza göre uyarlayabilirsiniz.

Ayrıca:

  • WadoRyu Karate hakkında daha fazla bilgi edinmek için internette araştırma yapabilirsiniz.
  • Yakınınızdaki WadoRyu dojo'larını öğrenmek için Türkiye Karate Federasyonu'nun internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
  • WadoRyu Karate ile ilgili videolar izlemek için YouTube'a göz atabilirsiniz.

Spora her zaman devam!




ŞENEL İNCE VE WADO.RYU KARATE ÇALIŞAN TALEBELERI...1981..BEŞIKTAS..NOSTALJİ ..


Bilginin ve Kültürün Kapıları: Kütüphaneler


Kütüphaneler benim için tozlu raflar ve eski kitaplardan çok daha fazlasını ifade ediyor. Onlar, bilgi ve kültürün ışıl ışıl parlayan kapıları gibi. Her yaştan insan için öğrenmenin ve keşfetmenin keyfini sundukları gibi, aynı zamanda bir araya gelip sosyalleşmenin de ideal ortamları. Bu yazıda, Kanada ve Japonya'daki kütüphanelerin göz kamaştıran örneklerini inceleyeceğim ve ülkemizde de kütüphanelerin neden hak ettiği değeri görmesi gerektiğini vurgulayacağım.

Kendi Kütüphane Serüvenim:

Ben kütüphanelere üye olmaya lise öğrencisi iken başladım. Bu sayede, okumak istediğim kitaplara kolayca erişebiliyordum. Üniversiteye hazırlanırken ev ortamında çalışmak için uygun bir alanım olmadığından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin kütüphanesini kullandım. Kütüphanedeki sessiz ve huzurlu ortam, ders çalışmam için ideal bir ortam sağlıyordu. Üniversiteye girdikten sonra da en huzurlu vakit geçirdiğim alanlar kütüphaneler oldu. Araştırma yapmak, ders çalışmak veya sadece keyifli vakit geçirmek için her zaman kütüphanelere gittim. Kanada ve Japonya'yı ziyaret ettiğimizde de ailece kütüphanelere gitmeyi ihmal etmedik. Bu ülkelerdeki kütüphanelerin modern ve işlevsel yapısı beni çok etkiledi.

Kütüphanelerin Önemi:

Kütüphaneler sadece kitap okumak için değil, bilgi denizinde kulaç atmak için de mükemmel birer ortamdır. Günlük gazeteler, popüler dergiler, en son çıkan filmler, sessizce okuyabileceğiniz huzurlu köşeler, bilgisayara erişim imkanı... Aradığınız her şey ve daha fazlası kütüphanelerde sizi bekliyor.

Kütüphaneler, bir ulusun kültürel mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için de önemli bir rol oynar. Yerel yazarların eserleri, tarihi belgeler, kültürel etkinlikler ve daha pek çok şey kütüphanelerde hayat bulur. Ailece keyifli vakit geçirmek ve kültürel değerlerimizi paylaşmak için de kütüphaneler ideal ortamlardır.

Dünyanın en büyük kütüphaneleri:
  • Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi: 164 milyonun üzerinde basılı materyal barındıran dünyanın en büyük kütüphanesidir.
  • British Library: 170 milyonun üzerinde esere sahip, dünyanın en büyük araştırma kütüphanelerinden biridir.
  • Bibliothèque nationale de France: 14 milyondan fazla esere sahip Fransa'nın ulusal kütüphanesidir.

En İyi Öğretmenler: Bilgi Aktarmanın Ötesine Geçmek


“En iyi öğretmenler, nereye bakacağınızı gösteren, ama ne göreceğinizi söylemeyenlerdir.” Bu alıntı, eğitim camiasında sıkça duyduğumuz bir sözdür. Peki bu ne anlama gelir? Gerçekten de en iyi öğretmenler bilgi aktarmaktan öte bir şey mi yapmalıdır?

Basit Bir Açıklama:

Bu söz, en iyi öğretmenlerin sadece bilgi aktarmakla kalmayıp, öğrencilerin kendi düşünmelerini ve keşfetmelerini de teşvik ettiğini ifade eder. Bu öğretmenler, öğrencilere cevapları vermeden önce sorular sorarak ve rehberlik ederek öğrenmeyi teşvik ederler.

Örnek:

Bir tarih öğretmeni Kurtuluş Savaşı'nı anlatırken sadece ders kitabından okumak yerine, öğrencilere savaşla ilgili birinci el kaynaklar da verebilir. Öğretmen, öğrencilere savaşın nedenlerini ve sonuçlarını sorarak ve farklı bakış açılarını tartışarak kendi fikirlerini oluşturmalarına yardımcı olabilir.

Kişisel Deneyimlerim:

Ben de lise yıllarımda tarih hocamın benzer bir yöntem kullandığını hatırlıyorum. Bize her hafta soru setleri verirdi, ama cevap anahtarını vermezdi. Bu da bizi soruların cevaplarını araştırmaya ve kendi başımıza çalışmaya teşvik ederdi. Sınavda da bize önceden verdiği sorulardan çıkardı. Bu yöntem bana, öğrenmenin sadece doğru cevapları ezberlemekten ibaret olmadığını, araştırmayı ve sorgulamayı da gerektirdiğini öğretti.

Bir başka ilginç deneyimim ise "Take Home Exam" sınavıydı. Bu sınavda da sorular önceden veriliyordu, ama bu sefer verilen sorular sınavın aynısıydı. Tek yapmamız gereken, 24 saat içinde soruların cevaplarını bulmaktı. Sorular o kadar zordu ki, kitaplarda cevaplarını bulamadık. Matematik soruları için üniversitenin matematik bölümüne bile gitmek zorunda kaldım. İlginç olan, matematik hocalarına sorduğumuzda, "Bu benim uzmanlık alanım değil" diyerek bizi başkalarına yönlendirmişlerdi. Bu sınav bana, zorluklarla başa çıkmanın ve çözümler için farklı kaynaklardan yardım almanın önemini öğretti.

Farklı Bakış Açıları:

Bu sözün doğruluğu veya yanlışlığı, her bireyin kendi eğitim anlayışına göre değerlendirebileceği bir konudur.

Destekleyen Görüşler:

  • Öğrencilere sadece bilgi vermek yerine, kendi başlarına düşünmelerini ve keşfetmelerini teşvik etmek daha iyidir.
  • Öğretmenler, öğrencilere doğru cevapları vermek yerine, sorular sorarak ve rehberlik ederek kendi fikirlerini oluşturmalarına yardımcı olmalıdır.

Karşıt Görüşler:

  • Bazı durumlarda, öğrencilere doğru bilgiyi vermek ve rehberlik etmek önemlidir.
  • Kendi başlarına keşfetmelerine izin vermek, öğrencilerin yanlış bilgiler edinmesine veya zaman kaybetmesine neden olabilir.

Alternatif Görüşler:

  • En iyi öğretmenler, farklı öğrenme stillerine ve ihtiyaçlara hitap edebilenlerdir.
  • Bazı öğrenciler rehberliğe ve yapıya ihtiyaç duyarken, bazıları ise kendi başlarına keşfetmek ve öğrenmek için daha fazla özgürlüğe ihtiyaç duyarlar.
  • En iyi öğretmenler, her öğrencinin potansiyelini en üst düzeye çıkaracak şekilde farklı öğretim yöntemlerini kullanabilenlerdir.

Sonuç:

"En iyi öğretmenler..." ifadesi, eğitim felsefesi açısından tartışmaya açık bir konudur. Bu ifadenin doğruluğu veya yanlışlığı, her bireyin kendi eğitim anlayışına göre değerlendirebileceği bir konudur.

En Önemlisi:

Öğrencilerin öğrenmesini teşvik eden ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olan öğretmenler her zaman değerlidir.








Depremler ve Türkiye'nin Riskleri: Jeofizik Bakış

Bandırma 17 Eylül Üniversitesi, Türkiye'nin risklerini ele alan bir seminer düzenledi. Seminerde, depremler ve ülkemizin jeofizik açıdan karşılaştığı riskler tartışıldı. Seminer, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in katılımıyla gerçekleşti. Rektör Prof. Dr. İsmail Boz'un da katıldığı etkinlikte, üniversite personeli, basın mensupları, vatandaşlar ve öğrenciler de yer aldı. Seminerin açılışında, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Rektör Boz, seminerin önemine vurgu yaparak, depremlerin Türkiye'nin geleceği üzerindeki etkilerini ele aldı.

Prof. Dr. Öncel'in sunumu, depremlerin ve ülkemizin jeofizik risklerinin detaylı bir analizini sundu. Öncel, depremlerle baş etme stratejilerinin bilimsel temellere dayandırılması gerektiğini belirtti ve "vatandaş sismolojisi" modeliyle toplumsal sorumluluğa vurgu yaptı.

Öncel, Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde olduğunu ve büyük bir deprem riski altında bulunduğunu vurgulayarak, yapı denetimlerinin zemin konusunda yetersiz olduğunu ifade etti. Bu nedenle, kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti.

Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandırılması ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle son buldu.

Bu seminer, Türkiye'nin jeofizik risklerini anlamak ve toplumsal olarak bu konuda bilinçlenmek adına önemli bir adım oldu. Gelecekteki seminerlerle bu konuların daha da derinlemesine ele alınması, toplumun deprem ve jeofizik risklerine karşı daha hazırlıklı olmasına yardımcı olacaktır.






The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...