6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, şehirleşme felsefemizin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Yerin fiziksel direnci ve coğrafi koşullar göz ardı edilerek inşa edilen şehirler, depremin yıkıcı gücü karşısında çaresiz kaldı.
Yere Uyumlu Şehirleşme Nedir?
Yere uyumlu şehirleşme, yerel coğrafi koşullara ve doğal afet risklerine uygun şekilde inşa edilen şehirler anlamına gelir. Bu şehirlerde binalar ve altyapı depreme dayanıklı şekilde inşa edilir, sismik izolatörler gibi depreme karşı korunma teknolojileri kullanılır. Aynı zamanda tarihi, kültürel ve sosyal değerler korunur ve gelecek nesillere aktarılır.
Japonya Örneği:
1995 Kobe depreminde büyük yıkım yaşayan Japonya, şehirleşme felsefesini gözden geçirmiştir. Depremden sonra "yerle barışık ve yere uygun" bir şehirleşme anlayışını benimseyen Japonya, 1998 yılında sismik izolatörlü yapılaşmayı zorunlu kılan bir yasa çıkarmıştır.
Sismik İzolatörler:
Sismik izolatörler, deprem sırasında binanın zemin ile olan bağlantısını keserek sarsıntıdan etkilenmesini en aza indiren cihazlardır. Bu sayede binalar daha az sallanır ve yıkılma riski azalır.
Japonya'da Sismik İzolatörlerin Etkisi:
1998'den sonra Japonya'da meydana gelen depremlerde, sismik izolatörlü binalarda yaşanan can ve mal kayıplarının önemli ölçüde azaldığı görülmüştür. Örneğin, 2011 yılında meydana gelen Büyük Doğu Japonya Depremi'nde sismik izolatörlü binaların büyük bir kısmı hasar görmeden atlatmıştır.
Türkiye'de Durum:
Türkiye'de de sismik izolatörlerin kullanımı teşvik edilmektedir. Ancak, Japonya'daki kadar yaygın değildir. 6 Şubat depremlerinde yıkılan binaların büyük bir kısmında sismik izolatör bulunmamaktaydı.
Eğer Türkiye'de de 1998 yılında sismik izolatörlü yapılaşma zorunlu hale getirilseydi, 6 Şubat depremlerinde yaşanan can ve mal kayıplarının önemli ölçüde azalacağı tahmin edilmektedir.
Daha Dayanıklı Şehirler İçin Öneriler:
- Şehir planlamada yerel coğrafi koşullar ve doğal afet riskleri dikkate alınmalıdır.
- Binalar ve altyapı depreme dayanıklı şekilde inşa edilmelidir.
- Sismik izolatörler gibi depreme karşı korunma teknolojileri yaygın olarak kullanılmalıdır.
- Acil durum planları ve tahliye rotaları hazırlanmalıdır.
- Tarihi, kültürel ve sosyal değerler korunmalıdır.
Sonuç:
Şehirlerimiz, sadece binalar ve sokaklardan oluşan birer yapı değil, aynı zamanda "yaşadığımız dünya"dır. Bu dünyayı daha güvenli ve yaşanabilir hale getirmek için şehirleşme felsefemizi yere uyumlu bir anlayışla yeniden inşa etmeliyiz.