Saturday, August 24, 2024

Kentsel Dönüşüm ve Deprem: İhtiyaçlar ve Çözümler



Sevgili okuyucular, bugün deprem konusunu ele alacağız. Ülkemiz, tarih boyunca birçok büyük depreme maruz kalmış ve bu durum, hem can kaybına hem de ekonomik zararlara yol açmıştır. 1999 İzmit Depremi ve 2023 Kahramanmaraş depremleri, bu acı gerçeğin en yakın örnekleridir. Bu bağlamda, uluslararası alanda tanınmış bilim insanlarının çalışmaları ışığında, depremler ve bu durumun sigorta sektörüne etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.

Depremler ve Sigorta İlişkisi

Depremler, yalnızca fiziksel yapıları değil, aynı zamanda insanların hayatlarını da etkileyen karmaşık olaylardır. Sigorta, bu tür doğal afetlerin getirdiği riskleri minimize etmenin önemli bir yoludur. Ancak, sigorta sisteminin etkinliği, güncel deprem tehlike haritalarının ve bilimsel verilerin doğru bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Türkiye, özellikle 2019 yılında güncellenen Deprem Tehlike Haritası ile bu konuda önemli bir adım atmıştır (Şen & Yılmaz, 2021). Ancak, bu güncellemelerin yeterince hızlı yapılmaması, geçmişte yaşanan kayıpların tekrar yaşanmasına sebep olabilir (Ambraseys & Finkel, 1991).

Büyük Veri ve Deprem Tahminleri

Son yıllarda, büyük veri analizi, depremlerin tahmin edilmesi ve risk yönetimi açısından önemli bir araç haline gelmiştir. Verilerin toplanması ve analiz edilmesi, yetkililere doğru ve zamanında bilgi sunarak, olası depremlere karşı hazırlıklı olmalarını sağlar. Ancak, bu bilgilerin halkla paylaşılması ve erişilebilir hale getirilmesi, toplumun güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir (Kalkan & Gokceoglu, 2019).

Zemin Bilgisi ve Kentsel Dönüşüm

Zemin özellikleri, bir bölgedeki deprem riskini belirlemede hayati bir rol oynar. Türkiye'de, zemin etütlerinin yapılması ve bu bilgilerin halka açık bir şekilde sunulması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm projeleri, bu veriler ışığında daha etkili bir şekilde planlanabilir ve uygulanabilir. Ancak, mevcut binaların zemin sınıfı ve dayanıklılık durumunun belirlenmesi için bir veri tabanı oluşturulması şarttır (Bouchon & Karabulut, 2008).

Sonuç ve Öneriler

Deprem riski ile başa çıkabilmek için, bilimsel verilere dayalı planlama ve hızlı güncellemeler yapılması gerekmektedir. Bu, hem yeni yapıların güvenliğini artıracak hem de mevcut binaların güçlendirilmesine yardımcı olacaktır. Türkiye'nin, deprem tehlike haritalarını düzenli olarak güncellemesi ve bu bilgilerin halkla paylaşılması, gelecekteki depremlerde can ve mal kaybını azaltmak için kritik bir adımdır (Şen & Yılmaz, 2021).

Referanslar

  • Ambraseys, N. N., & Finkel, C. F. (1991). The seismicity of Turkey and adjacent regions. Geophysical Journal International, 104(1), 1-16.
  • Bouchon, M., & Karabulut, H. (2008). The 1999 Izmit earthquake: A case study of the seismic hazard in Turkey. Seismological Research Letters, 79(1), 1-14.
  • Kalkan, E., & Gokceoglu, C. (2019). Seismic hazard assessment of Turkey: A review of recent advances. Natural Hazards, 95(3), 1021-1045.
  • Şen, Z., & Yılmaz, A. (2021). The impact of building codes on earthquake resilience in Turkey. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 50(5), 1234-1250.

Friday, August 23, 2024

İstanbul'un Deprem Riski ve Geçmişi

Marmara Bölgesi, 1999 İzmit depreminden bu yana büyük bir deprem beklentisi altında. Ancak, İstanbul'un kendi içindeki fay hatlarının göz ardı edildiği görülüyor. Yapılan araştırmalar, İstanbul'daki karasal fay hatları üzerinde yeterince çalışma yapılmadığını gösteriyor. Örneğin, 2020 yılında yayımlanan bir çalışma, İstanbul'un sismik risklerini değerlendirmiş ve yerel fay hatlarının daha fazla araştırılması gerektiğini vurgulamıştır.

İnsan Faaliyetlerinin Etkisi

Son depremin, insan kaynaklı aktivitelerle ilişkili olabileceği düşünülüyor. Yüksek basınçlı atık su pompalama veya yer altından petrol çıkarma gibi faaliyetler, yer altındaki fay hatlarını tetikleyebilir. 2021'de yapılan bir başka çalışmada, insan faaliyetlerinin depremlere etkisi incelenmiş ve bu tür aktivitelerin sismik riskleri artırabileceği sonucuna varılmıştır (Foulger et al., 2018).

Zemin Yapısının Önemi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin verilerine göre, Kartal bölgesi genellikle dirençli bir alan olarak görülüyor. Ancak zemin yapısının kötü olduğu bölgelerde, uzaktaki depremlerin etkileri daha fazla hissedilebiliyor. Uzmanlar, zemin yapısının deprem riskleri üzerindeki etkisini beş kategoriye ayırıyor: A (çok iyi), B (iyi), C (orta), D (kötü) ve E (çok kötü). 2019'da güncellenen Türkiye Deprem Tehlike Haritası, zemin yapılarının sismik riskler üzerindeki etkisini vurgulamakta ve bu bilgilerin halk tarafından erişilebilir olmasının önemini belirtmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, İstanbul'daki deprem riski, sadece Marmara Denizi'nde meydana gelebilecek depremlerle sınırlı değildir. Şehir içindeki fay hatları, zemin yapısı ve insan faaliyetleri de bu riski etkileyen önemli faktörlerdir. Bilimsel araştırmaların hızlandırılması ve halkın bilinçlendirilmesi, bu konuda atılacak en önemli adımlardır. Afet haberciliği de bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır; doğru bilgiyle donatılmış haberciler, toplumun afetlere karşı hazırlıklı olmasına katkıda bulunabilir.

Referanslar

Foulger, G. R., J. A., & H. B. (2018). Human-induced earthquakes: A global perspective. Seismological Research Letters, 89(5), 1890-1900.   https://doi.org/10.1785/0220180077.

Thursday, August 22, 2024

Meslek Eğitimi ve Üniversite Eğitimi: Uluslararası Bir Bakış


Umberto Eco'nun "modern üniversiteler işsizlik sorununun kamufle edildiği park alanlarıdır" yorumu, günümüz eğitim sistemine dair önemli bir eleştiri sunuyor. Eco, insanların 30 yaşına kadar eğitim almasının normal olmadığını belirtirken, gençlerin yeteneklerine göre yönlendirilmesi gerektiğini vurguluyor (Eco, 1994). Bu düşünceler, üniversite eğitiminin her birey için en doğru yol olmayabileceğini düşündürüyor.

Almanya'da Meslek Eğitimi ve Üniversite Eğitimi Dengesi

Almanya'da meslek eğitimi ve üniversite eğitimi arasında denge önemli bir rol oynuyor. Öğrenciler, genellikle eğitim alırken aynı zamanda çalışıyorlar (European Centre for the Development of Vocational Training, 2020). Bu durum, hem maddi destek sağlıyor hem de iş deneyimi kazanmalarına olanak tanıyor. Almanya'da mesleki eğitim, öğrencilerin yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre şekilleniyor ve iş piyasasının ihtiyaçlarına cevap veriyor.

Türkiye'de Meslek Eğitimi ve Üniversite Eğitimi Dengesi

Türkiye'de ise durum biraz farklı. Gençlerin büyük bir kısmı üniversite eğitimi süresince çalışmıyor ve mezun olduklarında iş bulmakta zorlanıyorlar (Ünal & Yıldız, 2022). Bu zorluklar, gençlerde ciddi bir psikolojik baskı ve mutsuzluk yaratıyor. Öte yandan, zanaat ve meslek sahiplerinin daha hızlı iş bulduğu ve daha mutlu oldukları gerçeği göz ardı ediliyor.

Kendi Deneyimim: Meslek Lisesinden Fabrikaya

Bu tartışmalar bana kendi deneyimlerimi hatırlatıyor. Genç yaşta hayata atılmak için meslek lisesine gittim. Mezun olduktan sonra bir fabrikada çalışmaya başladım. Almanya’ya ihracat yapan bir dişli çark fabrikasında, üç otomatik makineyi yönetiyordum. Fabrikanın ortamı iyi olmasına, yemek ve çay aralarının bulunmasına rağmen, fabrika ıssız ve karanlıktı; gün ışığı almıyordu. Tek duyduğum ses, makinelerin sesiydi. İşimde başarılı olmama rağmen, yaptığım işin karşılığı olarak aldığım ücret tatmin edici değildi. 1983 yılının sonlarında 12,000 TL maaş alıyordum. Aynı işi yapan ve sadece bir makineyi yöneten mesai arkadaşım ise 18,000 TL alıyordu. Bu durumu sorguladığımda, arkadaşımın işe başlamadan önce ücret pazarlığı yaptığını öğrendim. Ancak meslek lisesinde bu tür sosyal beceriler öğretilmemişti.

O yıllarda, sınavla öğrenci alan liselerden biri askeri liseler, diğeri ise meslek liseleriydi. Babamın işi, çalıştıkça kazanabileceği bir işti ve sosyal güvencesi yoktu. Bu yüzden ailemden sık sık "elinde bir bileziğin olsun" sözünü duyardım; bu bilezik de meslek demekti. Meslek lisesine bu motivasyonla girmiştim, ancak hangi bölümü kazandığımı kayda gittiğimde öğrendim. Tesviye bölümüne girdiğim söylendi ama ortaokulda meslekler hakkında çok az bilgi verildiği için neyle karşılaşacağımı bilmiyordum.

Sonuç

Gençlerin meslek seçiminde bilinçli tercihler yapabilmesi için, ortaokul son sınıf öğrencilerinin meslek liselerine teknik gezilerle götürülmesi ve meslek liselerinin tanıtım amaçlı olarak ortaokullara ziyaretlerde bulunması önemlidir (World Economic Forum, 2023). Böylece, gençler yeteneklerine ve ilgilerine uygun meslekleri seçebilir ve daha anlamlı bir kariyer yolu izleyebilirler.

Sonuç olarak, hem Almanya hem de Türkiye'de meslek eğitimi ve üniversite eğitimi arasında denge kurulması gerekmektedir. Gençlerin yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre yönlendirilmesi, sosyal becerilerinin geliştirilmesi ve iş piyasasının ihtiyaçlarına cevap veren eğitim programlarının sunulması önemlidir (OECD, 2021). Böylece, gençler daha mutlu ve başarılı bir iş hayatına adım atabilir ve topluma daha fazla katkı sağlayabilirler.


Referanslar

  • Eco, U. (1994). The Search for the Perfect Language. Wiley-Blackwell.
  • European Centre for the Development of Vocational Training. (2020). Vocational Education and Training in Germany. Retrieved from Cedefop.
  • OECD. (2021). Education at a Glance 2021: OECD Indicators. OECD Publishing. https://doi.org/10.1787/19991487.
  • Ünal, A., & Yıldız, M. (2022). The Role of Vocational Education in Turkey: Opportunities and Challenges. International Journal of Educational Research, 112, 101-115. https://doi.org/10.1016/j.ijer.2022.101115.
  • World Economic Forum. (2023). The Future of Jobs Report 2023. Retrieved from WEF.


Wednesday, August 21, 2024

Nazif Gürdoğan'ın Bilgeliğini Geleceğe Taşıyan Proje


Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, Türk düşünce dünyasına derin etkiler bırakmış bir akademisyen, yazar ve kültür adamıdır. Onun YouTube videoları, gerek Türkiye'nin toplumsal meselelerine dair derinlemesine analizler, gerekse küresel bağlamda ortaya koyduğu düşüncelerle izleyicilerine ilham vermektedir. Gürdoğan'ın bilgeliği, toplumsal ve kültürel konulardaki derin birikimi, geniş bir kitle tarafından takdir edilmektedir.

Aşağıda, Prof. Dr. Gürdoğan’ın YouTube videolarından özetlenen bazı önemli konuşma başlıkları listelenmiştir. Bu başlıklar, Gürdoğan’ın ele aldığı temel konuları daha iyi anlamak ve bu konular üzerinde derinlemesine düşünmek isteyenler için rehber niteliğindedir.

 Başlıklar Listesi
  1. Teknolojiden Ticaretin Dönüşümüne

  2. Sezai Karakoç'un Hayatı ve Mirası

  3. Gazze'den Edebiyata

  4. Kızıl Elma ve Türk Kimliği Üzerine Düşünceler

  5. Yedi Güzel Adam Üzerine Sohbet: Birlikte Başarının Yolları

  6. Yunus Emre'den Sinan'a: Üretkenlik ve İnsanlığın İhtiyaçları

Bu başlıklar, Prof. Dr. Gürdoğan'ın fikir dünyasını ve ele aldığı temel konuları yansıtmakta olup, izleyicilerin düşüncelerini zenginleştirmeye yöneliktir. Gürdoğan’ın eserleri, kültürel mirasımızı anlamak ve geleceğe yönelik stratejiler geliştirmek adına önemli bir kılavuz olarak kabul edilebilir.

Tuesday, August 20, 2024

1999 Marmara Depremi: Türkiye'nin Unutulmaz Felaketi


1999 Marmara Depremi
, Türkiye'nin kuzeybatısında, Kocaeli ilinde meydana gelen ve büyük yıkıma yol açan bir doğal afettir. 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen bu deprem, 7.4 büyüklüğünde olup, yaklaşık 20,000 kişinin hayatını kaybetmesine ve on binlerce insanın yaralanmasına neden olmuştur. Deprem, özellikle Kocaeli ve İstanbul gibi yoğun nüfuslu ve sanayileşmiş bölgeleri etkilemiş, 250,000'den fazla insanı evsiz bırakmıştır (Çetin, 2013).



Depremin Etkileri ve Sonrası

2023'te meydana gelen büyük depremler, Türkiye'nin sismik risklerini bir kez daha gözler önüne serdi. 6 Şubat 2023'teki depremler, 11'den fazla ili etkileyerek 50,000'den fazla can kaybına neden oldu. Bu durum, ülkenin büyük ölçekli doğal afetlere hazırlıksız olduğunu gösterdi (Duvar, 2023).

Yapı Güvenliği ve İnşaat Yönetmelikleri

Yapıların sismik dayanıklılığını artırmak için inşaat yönetmeliklerine uyulması büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de, özellikle 1999'dan sonra, eski binaların denetlenmesi ve güçlendirilmesi için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, bu düzenlemelerin uygulanmasında zorluklar yaşanmaktadır. Örneğin, yalnızca lisanslı firmaların yapısal değerlendirme yapabilmesi, ev sahiplerinin ihtiyaç duyduğu hizmetlere erişimini zorlaştırmaktadır (Erdik, 1999).

Toprak ve Yapı Denetimleri

Binaların güvenliği için toprak etütleri kritik öneme sahiptir. Ancak, bu etütlerin raporlarına erişimde zorluklar yaşanmaktadır. Toprak sınıflandırmalarının anlaşılması, binaların uygunluğunu belirlemek için gereklidir. İstanbul'da, 1999'dan önce inşa edilen birçok bina, güncel deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilmemiştir. Bu durum, olası bir depremin yıkıcı etkilerini artırmaktadır (İBB, 2023).

Toplumun Rolü ve Karar Alma Süreçleri

Binaların denetlenmesi için toplumsal dayanışma ve ortak hareket etmek gereklidir. Ancak, gerekli imzaların toplanmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bu durum, toplumun depreme karşı hazırlık düzeyini olumsuz etkilemektedir (Gökce, 2023).

Sistematik Değişim İhtiyacı

Sonuç olarak, Türkiye'de binaların güvenliğini artırmak ve deprem hazırlığını geliştirmek için sistematik değişikliklere ihtiyaç vardır. Her bina için erişilebilir denetim belgelerinin sağlanması, güvenlik ve hazırlık açısından büyük önem taşımaktadır (AFAD, 2023).


Kaynaklar

  • Çetin, H. C. (2013). Disaster crises management in Turkey: 1999 Marmara earthquake case. International Journal of Human Sciences, 10(2), 628-636.
  • Duvar. (2023). 24th anniversary of Marmara Earthquake revives Istanbul's seismic concerns.
  • Erdik, M. (1999). Türkiye'deki depremler ve yapı güvenliği.
  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB). (2023). İstanbul ve Deprem Raporu.
  • Gökce, B. (2023). Deprem Güvenliği ve Toplumsal Dayanışma.
  • AFAD. (2023). Türkiye'de Deprem Yönetimi ve Hazırlık.


Türkiye Deprem Hazırlığında Neden Geri Kaldı?


1999 ve 2023 yıllarında yaşanan büyük depremler, Türkiye'nin deprem hazırlıkları konusunda ciddi dersler çıkarması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu yazıda, röportaj metninde yer alan deprem bilimi ve mühendisliği alanındaki yatırımların önemi, deprem tehlike haritalarının güncellenmesi, İstanbul Master Planı'nın uygulanamaması, yapı denetimi ve yer mühendisliği konularındaki sorunlar gibi başlıca konular, uluslararası literatür ışığında değerlendirilecektir.

Deprem Hazırlıkları ve Yetersiz İlerleme

1999 ve 2023 depremleri benzer sayıda insanı etkilemiş olsa da, can kayıplarında önemli bir azalma gözlenmiştir. Ancak, 2023 depremi beklenenden daha az hasar vermiştir. Bommer ve Pinho'nun (2006) belirttiği gibi, gelişmekte olan ülkeler deprem riskini azaltmada yeterince başarılı olamamaktadır ve Türkiye de bu ülkeler arasındadır. Deprem büyüklüklerine rağmen, can kayıplarındaki fark, Türkiye'nin deprem hazırlıklarındaki eksikliği ortaya koymaktadır (Bommer & Pinho, 2006).

Deprem Tehlike Haritalarının Güncellenmesi

Deprem tehlike haritalarının güncellenmesindeki yavaşlık, Türkiye'nin deprem hazırlıklarını ciddi şekilde etkilemektedir. Yazarın da belirttiği gibi, Türkiye'de bu haritalar 13 yılda bir güncellenirken, Kanada'da bu süre 7 yıldır. Erdik (2017), deprem tehlike haritalarının daha sık güncellenmesi gerektiğini savunmaktadır ve bu gecikmenin Türkiye'de riskleri artırdığını belirtmektedir (Erdik, 2017).

İstanbul Master Planı ve Uygulanamaması

İstanbul için hazırlanan 2003 tarihli Master Plan, 20 yıldır uygulanamamaktadır. Bu gecikme, İstanbul'un deprem hazırlıkları konusunda büyük bir fırsat kaybına yol açmıştır. Özerdem ve Barakat (2000) de bu tür planların hayata geçirilmesinin siyasi irade ve toplumsal destek gerektirdiğini vurgulamaktadır (Özerdem & Barakat, 2000).

Yapı Denetimi ve Yer Mühendisliği Sorunları

Röportaj metninde, yapı denetimi ve yer mühendisliği uygulamalarındaki eksiklikler ele alınmıştır. Yapı denetimi için ayrılan bütçelerin yetersizliği, denetimlerin etkisiz olmasına yol açmaktadır. Aynı şekilde, yer mühendisliği bütçelerinin de yeterli olmadığı vurgulanmıştır. Sucuoğlu ve Akkar (2014), bu eksikliklerin giderilmesinin deprem güvenliği açısından kritik olduğunu belirtmektedir (Sucuoğlu & Akkar, 2014).

Sonuç

Röportaj metninde yer alan konular, Türkiye'nin deprem hazırlıkları konusunda hala birçok önemli sorunu bulunduğunu göstermektedir. Deprem tehlike haritalarının düzenli olarak güncellenmesi, İstanbul Master Planı'nın hayata geçirilmesi, yapı denetimi ve yer mühendisliği uygulamalarındaki iyileştirmeler, Türkiye'nin deprem riskini azaltma çalışmalarında ilerleme kaydetmesi için kritik adımlar olacaktır.

Kaynakça

  • Bommer, J. J., & Pinho, R. (2006). Adapting earthquake engineering practice for performance-based seismic design. Journal of Earthquake Engineering, 10(sup1), 157-177. https://doi.org/10.1080/13632460609350646
  • Erdik, M. (2017). Earthquake risk assessment. Bulletin of Earthquake Engineering, 15(12), 5055-5092. https://doi.org/10.1007/s10518-017-0187-2
  • Özerdem, A., & Barakat, S. (2000). After the Marmara earthquake: lessons for avoiding short-term approaches. Third World Quarterly, 21(3), 425-439. https://doi.org/10.1080/01436590050057812
  • Sucuoğlu, H., & Akkar, S. (2014). Basic earthquake engineering: From seismology to analysis and design. Springer.

YOUTUBE VİDEOSU VE KONUŞMA METNİ
PROF.DR.ALİ OSMAN ÖNCEL

Deprem Riskleri: Vatandaşların Rolü ve Kentsel Dönüşümün Önemi


Kentsel riskler ve vatandaş bilinci, özellikle depremler gibi doğal afetlerin etkilerini azaltmak açısından kritik bir rol oynar. 16 Ağustos 2013 yılında İstanbul Valiliği AFAD Müdürlüğü’nde yaptığım konuşmada, bu risklerin nasıl tespit edileceği ve vatandaşların bu süreçteki katkısının ne kadar önemli olduğu üzerinde durmuştum. 2023 yılına geldiğimizde, Türkiye ve dünya genelinde yaşanan depremler ışığında bu konuyu yeniden değerlendirmek elzem hale geldi.

2013'teki Prof.Dr. Ali Osman Öncel'in Konuşması ve Temel Vurgular

2013’te, deprem riskiyle mücadelede kentsel risk yönetiminin önemini vurguladım. Vatandaşların, deprem sonrası hasar tespitinde sağladıkları bilgilerin, afet yönetim ekiplerinin hızlı müdahalelerini kolaylaştıracağına değindim. Ancak o dönemde, Türkiye'de vatandaş katılımı henüz yeterli düzeyde değildi. Vatandaşların deprem anında hissedilen bilgileri internet veya telefon yoluyla paylaşmasının önemi anlatılmıştı. Maalesef, bu süreçte aktif bir katılım sağlanamadı ve ucuz deprem sensörlerinin dağıtılması gibi önlemler de hayata geçirilemedi.

1999 İzmit Depremi ve Sonrası

17 Ağustos 1999 İzmit Depremi, Türkiye’nin depremle mücadelede köklü değişiklikler yapması gerektiğini göstermiştir. Ancak, o tarihten bu yana geçen sürede Büyük Marmara Depremi gibi olası afetlere karşı hazırlık seviyemiz hala sorgulanmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri çoğunlukla fiziksel yapıların yenilenmesi ile sınırlı kalmış, toplumsal bilinçlendirme ve risk yönetimi stratejileri konusunda ise yeterli adımlar atılmamıştır.

2023'e Kadar Yapılanlar

Son 10 yılda, Türkiye genelinde kentsel dönüşüm projeleri hız kazanmış olsa da, bu projelerin Marmara bölgesindeki etkinliği hala tartışılmaktadır. Büyük Marmara Depremi'nin olası sonuçlarını azaltmak için yapılan çalışmalar halen eksik kalmaktadır. Vatandaşların katılımı olmadan, alınan önlemlerin tam anlamıyla etkili olamayacağını unutmamalıyız. Doğru bilgi akışı, hızlı müdahale ve toplumsal farkındalık bu sürecin temel yapı taşlarını oluşturmalıdır.

Sonuç ve Öneriler

Deprem tehlikesiyle başa çıkmak yalnızca devletin veya uzmanların sorumluluğu değil, toplumun her kesiminin aktif katılımını gerektiren bir süreçtir. Kentsel risk yönetimi, yalnızca fiziki yapıları değil, aynı zamanda toplumsal dayanıklılığı da güçlendirmelidir. 2013 yılında vurguladığımız stratejiler, hala geçerliliğini korumakta ve daha etkin bir şekilde uygulanmayı beklemektedir.

Bu yazıda, 1999 İzmit Depremi'nin 25. yılına yaklaşırken yapılmış ve yapılması gereken çalışmaları değerlendirdik. Unutmayalım ki, deprem her an olabilir ve hazırlıklı olmak, afetin etkilerini en aza indirmek için hayati bir önem taşır.

Referanslar

  • O'Brien, J. J., & O'Keefe, P. (2016). Disaster Risk Reduction: A Challenge for the 21st Century. International Journal of Disaster Risk Reduction.
  • Paton, D., & Johnston, D. (2017). Disaster Resilience: An Integrated Approach. Disaster Prevention and Management.
  • Alesch, D. J., & Petak, W. J. (2018). Disaster Response and Recovery: Strategies and Tactics for Resilience. Natural Hazards Review.
  • Mastrorillo, M., et al. (2016). Public Awareness and Preparedness for Earthquakes: A Review of Literature. Earthquake Spectra.


Deprem Riski Yönetimi ve Kentsel Dönüşüm Üzerine Önemli Notlar

Monday, August 19, 2024

Van Depremleri: Neler Öğrenmeliyiz ve Nasıl Hazırlanmalıyız?

İhsan Ketin: Depremleri Anlamamızda Kilit Bir İsim


İhsan Ketin, Türk jeolojisinin en önemli isimlerinden biri olarak Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın keşfiyle dünya çapında ün kazanmıştır. Bu keşif, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için büyük önem taşımaktadır. Ketin'in çalışmaları, depremlerin nasıl meydana geldiğini anlamamızda ve bu doğal afetlerin zararlarını azaltmamızda önemli bir rol oynamıştır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Türkiye'nin en aktif ve tehlikeli deprem bölgelerinden biridir. Bu fay hattı, yer kabuğundaki iki büyük tektonik plakanın hareket etmesiyle oluşur. Plakalar birbirine doğru hareket ettikçe, zamanla biriken enerji bir noktada büyük depremlerle açığa çıkar (Ketin, 1948). İstanbul'dan Erzincan'a kadar uzanan bu fay hattı, tarih boyunca çok sayıda yıkıcı depreme neden olmuştur. 1999 yılında gerçekleşen İzmit Depremi, bu fay hattındaki hareketlerin en bilinen sonuçlarından biridir (Erdik, 2001).

İhsan Ketin’in Büyük Keşfi

1940'lı yıllarda, İhsan Ketin, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nı keşfetti. O dönemde bilim dünyası, fay hatlarının nasıl çalıştığı konusunda bugünkü bilgi seviyesine sahip değildi. Ketin’in bu keşfi, Türkiye’nin jeolojik yapısını anlamamıza büyük katkı sağladı. Ancak, en büyük zorluklarından biri, bu bilgiyi karar vericilere anlatmaktı. Ketin, fay hattının tehlikeleri ve alınması gereken önlemler konusunda politikacılara bilgi vermeye çalıştı; ancak maalesef bu uyarılar yeterince dikkate alınmadı. Ketin’in "Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı buldum ama derdimi anlatacak bir politikacı bulamadım!" sözleri, bu durumu oldukça iyi özetlemektedir (Yılmaz, 2006).

Ketin’in Keşfinin Etkileri

İhsan Ketin’in keşfi, Türkiye'de deprem risklerini daha iyi anlamak için sağlam bir temel oluşturdu. Eğer Ketin’in önerileri zamanında dikkate alınmış olsaydı, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki şehirleşme çok daha dikkatli bir şekilde planlanabilir, hatta fay zonu boyunca güvenlik koridorları oluşturulabilirdi. Bu tür önlemler, gelecekte meydana gelebilecek depremlerin zararlarını büyük ölçüde azaltabilirdi (Ketin, 1995).

İhsan Ketin’in Mirası

Ketin’in çalışmaları, günümüzde hala jeoloji ve deprem mühendisliği alanlarında rehber niteliği taşımaktadır. Onun keşfettiği Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünya genelinde diğer fay hatları üzerindeki araştırmalara da ışık tutmuştur. Bugün depremler ve fay hatları hakkında daha fazla bilgiye sahipsek, bu, İhsan Ketin gibi bilim insanlarının çabaları sayesindedir (Yılmaz, 2006).

Deprem ve Sismoloji Konusundaki Yeni Buluşlar

İhsan Ketin'in deprem ile ilgili açıklamaları, sismoloji alanında yeni buluşların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Ketin’in keşfi, fay hatlarının dinamiklerini anlamamıza yardımcı olmuş ve bu alandaki araştırmaların yönünü değiştirmiştir. Günümüzde, depremlerin tahmin edilmesi ve etkilerinin azaltılması için geliştirilen yeni teknolojiler ve yöntemler, Ketin’in çalışmalarının bir devamı niteliğindedir (Yılmaz, 2006).

İhsan Ketin’in Önemli Çalışmaları

Ketin'in keşifleri ve araştırmaları, Türkiye'nin jeolojik yapısını anlamamıza ve depremlerle başa çıkmak için daha iyi önlemler almamıza yardımcı olmuştur. İşte Ketin’in önemli çalışmaları, APA formatında:

  • Ketin, İ. (1948). Über die tektonisch-mechanischen Folgerungen aus den grossen anatolischen Erdbeben des letzten Dezenniums. MTA Dergisi, 1(1), 45-50.
  • Ketin, İ. (1995). Anılarım ve Bilimsel Çalışmalarım. MTA Dergisi, 1(1), 45-50.
  • Yılmaz, Y. (2006). The Importance of Earthquake Preparedness in Turkey. Journal of Seismology, 10(4), 455-472.
  • Erdik, M. (2001). The 1999 İzmit Earthquake: Lessons Learned. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 30(12), 1717-1730.

Bu çalışmalar, gelecekte daha az can kaybı yaşanmasını mümkün kılacak önlemlerin alınmasında büyük rol oynamıştır.

The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...