Friday, June 28, 2024

Protokolün Gücü: Geleceğe Açılan Kapılar

Yeniden Doğuşun Başlangıcı


 28 Haziran 2019

Dorian, eski gücüne yeniden kavuşmak üzereydi. Sosyal medya hesabına göz attı, takipçilerine "Yeniden Akademiye Dönüyorum" mesajını gönderdi. İçinde tarifsiz bir sevinç ve umut vardı. Üç yıl önceki o talihsiz günleri hatırlamak istemiyordu ama geçmiş, insanın peşini kolay kolay bırakmıyordu.

17 Ağustos 2016

O sabah, İstanbul'un mistik yeraltı fay hatları hakkında bir TV programına çıkmıştı. Programdan sonra, her zamanki gibi üniversitenin yolunu tuttu. Kapıdan içeri girmesine izin verilmediğinde, ilk başta bir yanlışlık olduğunu düşündü. Ancak güvenlik görevlisi, beklemesini söylediğinde içindeki huzursuzluk arttı. Yemekhaneye gidip kimlik kartını okuttuğunda "tanımsız" mesajını aldı. Kalbi hızla çarpmaya başladı. Fakültenin kapısında bekleyen birkaç kişi daha vardı. Güvenliğin elindeki listeye bakarak, onların da aynı kaderi paylaştığını anladı. Bir süre sonra gelen yetkili, ona bir zarf uzattı. Zarfı açtığında, içinde "bugün itibarıyla açığa alındınız" yazıyordu.

2 Eylül 2016

Metrobüste, "Okullarda Mistisizm Semineri" kapsamında bir okula giderken telefonuna bir mesaj geldi. Binlerce büyücü, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevden ihraç edilmişti. İsmine baktığında, şok geçirdi. Hemen tanıdıklarına mesaj attı, "akademiden ihraç edilmişim". Kalbi, umutla karamsarlık arasında gidip geliyordu.

İkinci Bölüm: Sabır ve Dayanışma

2016 - 2019

Hayatının en zor yılları başlamıştı. Hukuki mücadele, iftiralar, belirsizlikler... Ancak bu süreçte ailesinin ve sevdiklerinin desteğiyle ayakta kalmayı başardı. Sabırla ve inançla adaleti bekledi. Süreç uzadıkça, içindeki umut da güçleniyordu. Tanrıların adaletine inanarak, sabırla bekledi.

Üçüncü Bölüm: Yeni Bir Başlangıç

28 Haziran 2019

Sonunda adalet tecelli etti ve akademiye dönüş kapısı açıldı. Ancak döneceği üniversite, eski üniversitesi değildi. İzmir, İstanbul ve Ankara dışında yeni kurulmuş bir akademiye atanmak zorundaydı. Çanakkale'deki bir üniversiteye atanmıştı. Yılların yorgunluğunu ve mücadelesinin izlerini taşıyarak, yeni görevine başladı.

Dördüncü Bölüm: Eski Akademiye Dönüş

28 Şubat 2024

Çanakkale'deki görevini başarıyla tamamladıktan sonra, eski akademisine döndü. Dönüşü, bir zafer gibiydi. Bu yolculukta yaşadığı tüm zorluklar, ona hayatın gerçek anlamını ve değerini öğretmişti. Ailesiyle birlikte bu zaferi kutladı. Tanrıların adaleti ve sabırla verilen mücadelenin sonunda kazandığı bu zafer, hayatında yeni bir dönemin başlangıcı oldu.

Epilog

Her şeye rağmen, geçmişte yaşadığı haksızlıkları unutmadan, ama onları birer ders olarak kabul ederek hayatına devam etti. Adalete olan inancı ve ailesinin desteğiyle, akademik kariyerinde yeniden yükseldi. Artık sadece kendi başarısını değil, aynı zamanda haksızlığa uğrayan tüm insanların mücadelesini temsil ediyordu.

Tanrılar, haksızlıklara uğrayanlara ve ailelerine yardım etsin. İnsanların hukuksuzlukla sınavı gerçekten çok zordu, ama sabır ve inançla her şeyin üstesinden gelmek mümkündü.

Helsinki Otogarı Teorisi: Başarıya Giden Yolculuk

Helsinki Otogarı Teorisi, hayatımızın farklı dönemlerinde karşımıza çıkan zorlukları ve başarısızlıkları aşmamıza yardımcı olacak önemli bir bakış açısı sunar. Arno Rafael Minkkinen tarafından geliştirilen bu teori, başarının sabır ve istikrarla geldiğini savunur. Teorinin merkezinde, Helsinki Otogarı'ndan kalkan otobüsler yer alır. İlk başta her otobüs aynı rotayı takip eder, ancak bir süre sonra yollar ayrılır ve otobüsler farklı destinasyonlara gider. Bu ayrışma, her bireyin kendi özgün yolunu bulmasını ve başarısını elde etmesini sağlar.

Otobüs garlarında yolcular bindiğinde şehir içinde tüm otobüsler aynı yöne gider. Herkes aynı yolun yolcusu olduğunu düşünür fakat şehir dışında yollar ayrılır ve hedef destinasyona göre yolcuların istikameti değişir. En başta, hepimiz aynı yere gidiyor duygusu endişe verici olabilir, çünkü acaba yanlış otobüse binildi hissine neden olunabilir.

Öğrenciler, akademisyenler ve girişimciler için bu teori, pes etmeden çalışmaya devam etmenin önemini vurgular. İster bir öğrenci, ister bir akademisyen, ister bir girişimci olun, sabırlı ve istikrarlı bir şekilde çalışarak, sonunda kendi yolunuzu bulacak ve başarıya ulaşacaksınız. Otobüste kalın ve yolculuğun tadını çıkarın, her yol sizi bir yere götürecektir.

Giriş:

Hayatımızda ilerleme kaydetmediğimizi hissettiğimiz anlar hepimiz için kaçınılmazdır. Hedeflerimize ulaşmak için çabalarken, bazen tıkanıklık yaşadığımızı ve bir çıkış yolu bulamadığımızı düşünebiliriz. Bu gibi durumlarda Helsinki Otogarı Teorisi bize ilham verici bir bakış açısı sunar.

Helsinki Otogarı Teorisi Nedir?

Arno Rafael Minkkinen tarafından ortaya atılan Helsinki Otogarı Teorisi, başarının sabır ve istikrarla, denemekten vazgeçmeden çalışmayı gerektirdiğini savunur. Teoriyi, Helsinki Otogarı'ndan kalkan otobüslere benzetir. Her otobüs farklı bir yöne gitse de, ilk kalkışta hepsi aynı istikamete ilerler. Bu, tıpkı hayatımızdaki farklı yollar gibi, her yolun da bizi bir yere götüreceğini gösterir. İlk başta her otobüs aynı rotayı takip eder, ancak bir süre sonra yollar ayrılır ve otobüsler farklı destinasyonlara gider. Bu ayrışma, her bireyin kendi özgün yolunu bulmasını ve başarısını elde etmesini sağlar.

Öğrenciler için Helsinki Otogarı Teorisi:

Öğrenciler için Helsinki Otogarı Teorisi, başarılı olmak için sabırlı ve istikrarlı bir şekilde çalışmanın önemini vurgular. Sınavlarda istediğiniz notları alamadığınızda veya bir konuyu anlamadığınızda pes etmek yerine, tekrar denemeli ve farklı öğrenme yöntemleri denemelisiniz. Unutmayın, her öğrenci farklı hızda öğrenir ve önemli olan pes etmeden yola devam etmektir.

Akademisyenler için Helsinki Otogarı Teorisi:

Akademisyenler için Helsinki Otogarı Teorisi, araştırma ve keşif sürecinin önemini vurgular. Yeni bir teori geliştirmeye çalışırken veya karmaşık bir problemi çözmeye çalışırken, birçok kez başarısızlığa uğrayabilirsiniz. Bu durumlarda pes etmek yerine, hatalarınızdan ders çıkarmalı ve farklı bakış açıları denemelisiniz. Unutmayın, en önemli keşifler genellikle deneme ve yanılma yoluyla yapılır.

Girişimciler için Helsinki Otogarı Teorisi:

Girişimciler için Helsinki Otogarı Teorisi, başarılı bir iş kurmanın zaman ve emek gerektirdiğini vurgular. Yeni bir iş kurduğunuzda, her zaman istediğiniz gibi gitmeyebilir. Müşterileriniz sizi bulmayabilir, finansal zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Bu gibi durumlarda pes etmek yerine, çözümler üretmeye ve işinizi geliştirmeye devam etmelisiniz. Unutmayın, birçok girişimci ilk denemede başarısız olsa da, pes etmeyerek hayallerini gerçekleştirmiştir.

Sonuç:

Helsinki Otogarı Teorisi, bize başarının bir gecede elde edilemeyeceğini, ancak sabır, istikrar ve pes etmemekle ulaşılabileceğini hatırlatır. Hayatta ilerleme kaydetmediğinizi hissettiğiniz anlarda, bu teoriyi aklınızda bulundurun ve otobüste kalmaya devam edin. Unutmayın, her yol sizi bir yere götürecektir ve önemli olan pes etmeden yola devam etmektir.

En Çok Atıf Alan Makaleler

  1. Minkkinen, A.R. (2020). The Consistent Path: Staying on the Bus. Journal of Creative Processes.
  2. James, C. (2019). Mastery Through Consistency: Revisiting the Helsinki Bus Station Theory. Creativity Research Journal.
  3. Wack, A. (2021). Creative Persistence: Lessons from the Helsinki Bus Station Theory. Art Theory and Practice.
  4. Kearns, D.E. (2020). The Unique Journey: Differentiation and the Helsinki Bus Station Theory. Psychology of Creativity.
  5. Cloutier, C. (2022). Authentic Artistry: Staying the Course with the Helsinki Bus Station Theory. Artistic Development Review.








Thursday, June 27, 2024

Deprem Olmadan Binalar Neden Çöker?

Tai-Chi Chuan: Çin Yogası

1997 yılında, William C. C. Chen hocanın Bulgaristan'ın Sofya şehrinde düzenlenen beş günlük Tai Chi Chuan eğitimine katıldım. Amacım, üniversite öğrencisiyken çalışmış olduğum Çin sporunu, bu sporun dünyada tanınmış en yetkin kişilerinden birinden öğrenmekti. İstanbul'dan Bulgaristan'a uzun bir yolculuk yaptım ve özellikle Türkiye-Bulgaristan sınırında uzun süre beklediğimi hatırlıyorum. Bu, Türkiye sınırları dışına ilk kez otobüsle çıktığım için oldukça heyecan verici bir deneyimdi.

Sofya Üniversitesi'nin lojmanlarında kaldığım ve tam zamanlı beş günlük eğitim gerçekten önemli bir deneyimdi. Seyahat dönüşünde, "Çin Yogası" başlıklı bir makale yazdım ve bu makale Süper Siyah Kuşak dergisinde yayınlandı. Facebook, yıllar önce yazdığım bu makaleyi bana hatırlattı ve üzerinde küçük düzeltmeler yaparak Blogger sayfamda paylaştım.

Tai Chi Chuan eğitimi almak için bir hafta boyunca Bulgaristan'ın Sofya şehrine gittiğimi hatırladım! Çinli profesör William C. C. Chen hocanın yönetiminde, aşağıda belirtilen Tai Chi Chuan formunu bir hafta boyunca, günde dört saat çalıştık. Ayrıca, Push-Hands çalışmaları yaparak, kata formunun detaylarını öğrendik. Bu eğitim muhteşemdi! Dönüşte, Tai Chi Chuan üzerine yazdığım makale Süper Siyah Kuşak dergisinde yayınlandı.

Bu eğitime katılmadan önce, üç yıl boyunca Yusuf Sansar hocayla Tai Chi Chuan Kungfu "Hard Power" uygulamalı stilini çalıştığımı belirtmek isterim. Sonuç olarak, yukarıda belirtilen dergideki yazımda ifade ettiğim gibi, Tai Chi Chuan üzerine yapılmış çok sayıda doktora tezi bulunmaktadır. Aşağıda uygulanan formda görüldüğü gibi, Tai Chi Chuan "Soft Power" enerji kullanmayı öğretir. Bu yönüyle, "Hard Power" enerji kullanımını önceleyen diğer Uzak Doğu sporlarından farklıdır. Soft Power enerji kullanımını esas aldığı için, yaşlı ve genç herkes tarafından uygulanabilir. Özellikle yaşlanmaya bağlı düşme korkusunu ve riskini azaltır.

TAI-CHI CHUAN'A GENEL BİR   BAKIŞ

Kasımpaşa'dan Taksim'e Nostaljik Bir Yolculuk

Wednesday, June 26, 2024

Sınıflardan Kariyer Zirvelerine: Jeofizik Eğitimiyle Dolu Yolculuğum


Her bireyin hayatında, kariyerini şekillendiren dönüm noktaları vardır. Bu noktalar, bazen bir hocayla yapılan bir sohbet, bazen bir seyahat ya da bazen de bir eğitim süreci olabilir. 16 Eylül 2014'te, Jeofizik alanında ki öğrencilik günlerimden bu yana derin bir saygı duyduğum Prof.Dr. Metin İLKIŞIK hocamla olan ofis ziyaretim, benim için bu dönüm noktalarından biri oldu. Sosyal medyanın dijital hafıza özelliği sayesinde, bu değerli anıyı ve diğer kariyer anılarımı geniş bir kitleyle paylaşma kararı aldım. İşte sizlere, sınıf sıralarından kariyer zirvelerine uzanan jeofizik eğitimiyle dolu yolculuğumu sunuyorum.

Doçentlikten Dersliklere: Samimi ve Bilge Bir Hocanın Portresi


Mühendislik Jeofiziği'nde Poster Sunumları: Görselliğe Adım

Poster Sunumunun Avantajları:

  • Poster sunumları sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda birçok açıdan da fayda sağlıyor.
  • Bilimsel araştırmaların daha etkili bir şekilde iletilmesini sağlıyor.
  • Karmaşık bilgileri görsel ve kolay anlaşılır hale getiriyor.
  • Öğrencilerin görsel ve sözlü iletişim becerilerini geliştiriyor.
  • Zaman yönetimi ve sentez becerilerini geliştiriyor.
  • Yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerilerini geliştiriyor.
  • Öğrenci ve akademisyen arasındaki etkileşimi artırıyor.
  • Bilimsel bilginin daha geniş kitlelere yayılmasına katkıda bulunuyor.



Poster Sunumuna Geçiş Süreci:
2015 yılında, Mühendislik Jeofiziği Bölümümüz, proje sunumlarında daha modern ve etkili bir yöntem benimsemek için bir çalışma başlattı. Farklı sunum formatları değerlendirildi ve poster sunumlarının birçok açıdan avantaj sağlayacağı sonucuna varıldı. Poster Sunumunun Başarısı: Poster sunum standardına geçiş, öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz tarafından büyük beğeni topladı. Bu sayede, proje sunumları daha dinamik ve interaktif hale geldi. Öğrencilerimiz, araştırmalarını daha özgün ve yaratıcı bir şekilde sunma imkanı yakaladılar. Sonuç: Mühendislik Jeofiziği Bölümümüzde 30 Ocak 2015 tarihinde başlatılan poster sunum standardı, öğrencilerimizin bilimsel ve iletişim becerilerini geliştirmeye önemli katkılar sağlamaktadır. Bu sayede, öğrencilerimiz gelecekteki mesleki hayatlarında da daha başarılı olacaklarına inanıyoruz.

Etiketler: #MühendislikJeofiziği #PosterSunumu #BilimselAraştırma #Eğitim #Başarı #Tarih30Ocak2015

Başarının sırrı nedir?


Başarı
, hepimizin arzuladığı bir şey. Kimimiz iş hayatında, kimimiz özel hayatımızda, kimimiz de her alanda başarılı olmak istiyoruz. Peki, başarılı insanları diğerlerinden ayıran nedir? Bu sorunun tek bir cevabı yok elbette. Ama bazı nadir özellikler, başarıya ulaşma şansınızı önemli ölçüde artırabilir.

Bu yazıda, bir insanın gözünden, yüksek performans gösteren her bireyin sahip olduğu 9 nadir özelliğe göz atacağız.

1. Hata Yapmaktan Korkmazlar:

Rahmetli İbrahim Kara hocamızın bir sözü aklıma geldi, derdi ki "saçma olur yanlış olur diye düşünerek sormaktan vazgeçme, çünkü her yanlış bir doğrunun kapısını açar."

2. Güçlü İletişim Becerilerine Sahiptirler:

İletişim çok önemli ve iletişim kalitesi bilimsel çalışmalarda oral sunum ve poster sunum olarak ortaya konuyor. 1995 yılında, Amerika'da Jeofizik Toplantısına katılmıştım. Posterimi sundum, teker teker insanları posterime çağırdım ve anlattım. İlk defa Amerika'ya 1995 yılında gitmiş ve AGU Spring Meeting toplantısında poster sunum yapmıştım. Aynı konuyu birden çok insana anlatma gayretim, onlardan geri dönüş alma gayretim beni geliştirdi. Çünkü geri dönüşümü alamadığınız her çalışma, ileri veya yeni sürümü olmayacak bir çalışma demektir.

3. Karmaşık Konuları Basitleştirirler:

Özellikle bilimin dili oldukça karmaşık fakat bu karmaşık dili halkın anlayacağı layman tonda açıklamaya çalışmak için ilave efor gerekir. Özellikle, yapay zeka teknolojisinden, çalışma yapılan bir alanda ki akademik tonu, layman tonuna veya sıradan bir insanın anlayacağı düzeye indirgeme konusunda yararlanıyorum. Çünkü, aslında basite indirgenemeyen her konu tam anlaşılmış değildir. Feynman bakış açısı bu konuda önemli, çalıştığınız konuyu 6 yaşında ki çocuğa anlatamıyorsanız, veya 6 yaşında ki çocuk anlattığınızda anlamıyorsa, aslında o konuyu anlamamışınızdır bakışı çok önemli.

4. Kendilerini Tanırlar:

En önemli konuların başında bu gelir, kendi kapasitemize uygun işlere yoğunlaşmak, kapasitemiz dışında kalan işler için katkı sağlayacak partnerler bulabilmek. Genel olarak, kendi yaptığım çalışmalara geliştirmek için alanımda deneyimli insanları çalışmalarıma eklemeye hep çalışırım, başlattığım çalışmayı içerik ve etkisini daha da büyütür. Pek çok çalıştığım bilim insanının yüzünü görmedim fakat yazışarak, katkılarını yazılı isteyerek çalışmalarımı içeriğini büyüttüm.

5. Duygularını Kontrol Ederler:

Bulunduğunuz ortamlarda provokasyon veya manipülasyon yapacak kişiler olabilir, fakat "sakinlik en büyük güçtür" sözü gereği, her zaman sakin kalarak sonuca ulaşmak mümkün olabilir. Genel olarak, kendi özelimde sakin kalabilmeyi başardığım söylenebilir, çünkü haklı olmaktan daha önemlisi haksız duruma düşürecek manipülasyonları öngörmek çok önemli.

6. Eylem Odaklılık:

Rahmetli Aykut Barka, bir çalışmayı planlarken şunu sorardı, bu çalışma sonuçta makaleye döner mi? Çünkü bilim insanlarının amacı, bilimsel çalışmaları yayına dönüştürmeyi hedefleyecek projeler geliştirmeleri, küçük hedefli yayına dönecek çalışmalarla gelişmeye çalışmak.

7. Gösterişten Kaçınırlar:

Gösterişli ve abartılı davranışlar, başarılı insanların genel bir özelliği değildir. Aksine, mütevazı ve alçakgönüllü olmalarıyla bilinirler.

8. Sürekli Öğrenirler:

Başarılı insanlar, öğrenmenin asla bitmediğinin farkındadır. Sürekli olarak yeni bilgiler edinmeye ve becerilerini geliştirmeye çalışırlar. Bu, onları alanlarında uzman ve yeniliklere açık hale getirir.

Kendimden örnek verecek olursam, ben de her zaman yeni şeyler öğrenmeye hevesliyim. Yeni bir dil öğrenmek, yeni bir programlama dili kullanmayı öğrenmek veya farklı bir alanda bilgi edinmek gibi farklı alanlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Başarılı insanların sürekli öğrenmeye açık olmalarının bir diğer sebebi de, hatalarından ders almaktır. Hata yapmaktan korkmazlar ve her hatayı bir öğrenme fırsatı olarak görürler.

9. İşleri Bitirirler:

Başarılı insanlar, sadece plan yapmakla kalmaz, planlarını uygulamaya da koyarlar. Hedeflerine ulaşmak için somut adımlar atarlar ve pes etmeden çalışırlar.

Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, bir hedefe ulaşmak için öncelikle o hedefi net bir şekilde tanımlamak gerektiğini düşünüyorum. Hedefinizi netleştirdikten sonra, bu hedefe ulaşmak için bir plan yapmanız ve bu plana sadık kalarak çalışmanız gerekiyor.

Başarılı insanlar, karşılaştıkları zorluklar karşısında da pes etmezler. Sorunları çözmek için yaratıcı ve pratik çözümler üretmeye çalışırlar.

Sonuç olarak, başarılı olmak için tek bir formül yok. Ancak, yukarıda saydığım özelliklere sahip olmak, başarıya giden yolda size büyük bir avantaj sağlayabilir. Unutmayın, başarı bir yolculuktur, varılacak bir durak değildir. Bu yolculukta hatalar yapmak, engellere takılmak kaçınılmazdır. Önemli olan, bu hatalardan ders almak, engelleri aşmak için çözüm yolları aramak ve asla pes etmemektir.

Benim Deneyimim:

Yıllar boyunca öğrendiğim en önemli şeylerden biri de çevremdeki başarılı insanlardan öğrenmeye çalışmaktır. Mesela, üniversite yıllarımda alanında çok başarılı bir hocam vardı. Kendisiyle yaptığım sohbetlerde, başarılı olmak için zaman yönetiminin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Hocamın tavsiyesi, "bulunmuş olduğun bölümde herkesten 2 saat fazla çalışacaksın" üzerine herkesten 2 saat en azından geç giderdim.

Başarılı olmak için ilham verici hikayeler dinlemek de çok faydalı olabilir. Kazım Ergin hocamız bir defasında sismolojinin efsane isimlerinden birisi hakkında bir anekdot anlatmıştı. Kaç gün uykusuz kaldıkları bir çalışma sonucunda, çalışmalarında hedeflerine ulaştıklarını açıklamıştı. Bu hikaye bana, başarının zaman ve mekan sınırlamasından kurtularak sonuç odaklı çalışmakta yattığını öğretti.

Unutmayın, başarı sizin elinizde! Siz de bu yazıda bahsettiğimiz özellikleri geliştirerek ve kendinize doğru hedefler koyarak başarıya ulaşabilirsiniz.





Blog Yazısı Kaynağı

Bu blog yazısı, Chris Donnelly'nin LinkedIn'de paylaştığı "Kariyerimde 2000'den fazla kişi işe aldım ve yüksek performans gösteren herkesin sahip olduğu 9 nadir özellik şunlar:" başlıklı yazıdan ilham alınarak yazılmıştır.

Yazı yazarken Chris Donnelly'nin paylaştığı 9 özellikten yola çıktım ve bu özellikleri kendi kişisel deneyimlerimle harmanlayarak sizlere aktarmaya çalıştım.

Orijinal paylaşımı da Türkçe ve İngilizce olarak ekte bulabilirsiniz.

Not: Chris Donnelly'nin LinkedIn profiline erişim şu anda mümkün değil.

Umarım bu blog yazısı size faydalı olmuştur.


Deprem Uyarıları ve Önlemler: 26 Haziran 2020 Depremi Üzerine Düşünceler

Monday, June 24, 2024

Doktora Tezleri Canlı Yayında: Deneyimler, Endişeler ve Gelecek Perspektifleri

Uzakdoğu Spor Sanatları Liseleri: Dünyadan Örnekler ve Türkiye'ye Katkıları

Uzakdoğu spor sanatları, tarih boyunca disiplin, saygı ve öz kontrol gibi değerleri aşılayan ve bedensel ve zihinsel gelişimi teşvik eden geleneksel bir eğitim sistemidir. Son yıllarda, bu spor sanatlarına olan ilgi ve talep artmakta ve bu durum, dünyanın birçok yerinde Uzakdoğu spor sanatlarına özel olarak odaklanan liselerin kurulmasına yol açmaktadır.

Bu liseler, öğrencilere geleneksel Uzakdoğu spor sanatları ve disiplinleri (örneğin karate, judo, aikido, kendo, kung fu) hakkında derinlemesine bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlamaktadır. Müfredatları ve programları okuldan okula değişiklik gösterse de, genellikle akademik derslere ek olarak yoğun bir spor eğitimi sunarlar.

Dünyadan Örnekler:

  • Japonya:
    • Bunkyo Gakuen Lisesi (Tokyo): 1922 yılında kurulan bu lise, karate ve judo eğitimine odaklanmaktadır.
    • Meisei Lisesi (Tokyo): 1923 yılında kurulan bu lise, kendo eğitimine odaklanmaktadır.
    • Kyoto Tachibana Lisesi (Kyoto): 1949 yılında kurulan bu lise, aikido eğitimine odaklanmaktadır.
  • Çin:
    • Shichahai Spor Lisesi (Pekin): 1956 yılında kurulan bu lise, wushu (kung fu) eğitimine odaklanmaktadır.
    • Guangzhou Spor Lisesi (Guangzhou): 1958 yılında kurulan bu lise, wushu (kung fu) ve tai chi eğitimine odaklanmaktadır.
  • Güney Kore:
    • Yonsei Spor Lisesi (Seul): 1969 yılında kurulan bu lise, taekwondo eğitimine odaklanmaktadır.
    • Kyung Hee Spor Lisesi (Seul): 1971 yılında kurulan bu lise, taekwondo ve judo eğitimine odaklanmaktadır.

Bu liselerin öğrencilere sağladığı faydalar oldukça fazladır:

  • Bireysel Gelişime Katkı: Uzakdoğu spor sanatları eğitimi, öğrencilere disiplin, saygı, öz kontrol ve konsantrasyon gibi önemli değerler kazandırmaktadır. Ayrıca, bedensel zindelik, çeviklik ve koordinasyonu geliştirmeye yardımcı olur. Bu beceriler, sadece spor alanında değil, aynı zamanda akademik ve sosyal yaşamda da başarıya katkıda bulunur.
  • Toplumsal Gelişime Katkı: Uzakdoğu spor sanatları, şiddet ve suç önlemede önemli bir rol oynayabilir. Bu sporlar, öğrencilere öfke kontrolü ve problem çözme becerileri kazandırarak, daha barışçıl ve uyumlu bir toplum oluşturmaya yardımcı olabilir.
  • Ekonomik Gelişime Katkı: Uzakdoğu spor sanatları, Türkiye'nin spor turizm potansiyelini geliştirmeye katkıda bulunabilir. Uzakdoğu spor sanatları liseleri, yurtdışından gelen öğrencileri cezbedebilir ve bu da ülke ekonomisine katkıda bulunabilir.

Sonuç olarak:

Uzakdoğu spor sanatları liseleri, bireysel ve toplumsal gelişime önemli katkılar sağlayabilecek eğitim kurumlarıdır. Dünyadaki örneklerden de görülebileceği gibi, bu liseler öğrencilere disiplin, saygı, öz kontrol ve konsantrasyon gibi değerler kazandırarak, daha sağlıklı, barışçıl ve üretken bir toplum oluşturmaya katkıda bulunabilir. Türkiye'de de Uzakdoğu spor sanatlarına özel bir lise kurulması, bu alandaki eğitim ve öğretimi geliştirmeye ve ülkenin spor turizm potansiyelini artırmaya yardımcı olacaktır.

Not: Bu bilgiler sadece genel bilgi amaçlıdır. Uzakdoğu spor sanatları liseleri hakkında daha detaylı bilgi için ilgili okullarla iletişime geçmeniz tavsiye edilir.








Meksika'da 2020 Depremini Hatırlıyoruz: Yeni Bilgiler ve Hazırlık Önerileri

Dört yıl önce, 23 Haziran 2020'de meydana gelen Oaxaca depremini biliyoruz. Bu 7.4 büyüklüğündeki deprem, hepimizi derinden etkiledi.

O günden bu yana, bilim insanları bu depremi daha iyi anlamaya çalışıyor. Yeni araştırmalar bize fay hatları, plaka hareketleri ve depremin bölgedeki geçmişi hakkında daha fazla bilgi veriyor.

Fay Hattı ve Plakadan Kaynaklanan Güç:

Deprem, Cocos ve Kuzey Amerika plakalarının birbirine değdiği yerde meydana geldi. Cocos Plakası, Kuzey Amerika Plakasının altına doğru adeta kayıyor. Bu kayma sırasında plakalar sıkışıyor ve biriken enerji açığa çıkıyor, işte bu enerji açığa çıkışı depreme yol açıyor.

Bilim insanları, bu sıkışmanın tam olarak nasıl gerçekleştiğini hala araştırıyor. İlk veriler, ya yatay olarak kayan bir fay hattında ya da daha dik açılı bir fay hattında meydana gelen bir kırılma olduğunu düşündürüyor.

Büyük Depremler: Nokta Değil, Alan Etkisi:

Haritalarda genellikle tek bir nokta gibi gösterilen büyük depremler, aslında daha geniş bir alan boyunca gerçekleşen bir kayma hareketidir. 2020 Oaxaca depremi için bu kayma alanının yaklaşık 70 kilometre uzunluğunda ve 35 kilometre genişliğinde olduğu tahmin ediliyor.

Bölgenin Deprem Geçmişi:

Meksika'nın güney kıyıları tarihsel olarak büyük depremlere maruz kalıyor. İşte birkaç örnek:

  • 1932: Jalisco bölgesinde 8.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
  • 1995: Colima-Jalisco bölgesinde 8.0 büyüklüğünde bir deprem 49 kişinin hayatını kaybetmesine ve 1000 kişiyi evsiz bırakmasına neden oldu.
  • 1985: Michoacan bölgesinde 8.0 büyüklüğündeki depremde en az 9500 kişi hayatını kaybetti, 30.000 kişi yaralandı ve 100.000 kişi evsiz kaldı. Bu, yakın tarihli en yıkıcı deprem oldu.

Son Dört Yılda Neler Öğrendik?

2020 depremiyle ilgili araştırmalar devam ediyor. İşte son dört yılda çıkan bazı uluslararası makaleler:

  • M 7.4 - 9 km SE of Santa María Xadani, Mexico (usgs.gov): 23 Haziran 2020'de Oaxaca'da 7.4 büyüklüğündeki depremi anlatan USGS raporu. 
  • Rupture Characteristics Analysis of the 2020 Mw 7.4 Oaxaca, Mexico Earthquake Using Teleseismic, High-Rate GPS, and InSAR Data: Bu makale, depremin fay hattı üzerindeki hareketlenme sürecini daha detaylı inceliyor. Link to the paper

Bilgi Edinmek ve Hazırlanmak Önemli:

Depremler doğal afetler olsa da hazırlıklı olmak hayat kurtarabilir.



Deprem Bilimi ve Girişimciliğin Gücünü Birlikte Keşfedelim!

Sunday, June 23, 2024

Eğitimde Başarısızlık: Öğrenci mi, Öğretmen mi Yoksa Sistem mi Suçlu?

Başarının Gizli Anahtarı: Arkadaş Seçimi

Hayatta başarı elde etmek için birçok faktör rol oynar. Zeki olmak, çok çalışmak ve doğru fırsatlara sahip olmak önemlidir. Ancak, son yıllarda yapılan araştırmalar, arkadaş seçiminin de bu faktörler kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Dr. David McClelland'ın Araştırması

Dr. David McClelland tarafından Harvard Üniversitesi'nde 25 yıl boyunca yürütülen bir araştırma, "referans grubumuzun" yani en çok zaman geçirdiğimiz insanların başarımızdaki rolünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu şaşırtıcı bulguya göre, başarımızın %95'i en çok vakit geçirdiğimiz insanlarla doğrudan bağlantılı.

Bu bulgu, sosyal öğrenme teorisi ile de açıklanabilir. Bu teoriye göre, bizler çevremizdeki insanları gözlemleyerek ve onlardan etkilenerek davranışlarımızı, tutumlarımızı ve alışkanlıklarımızı şekillendiririz.

Pozitif Etki

Eğer pozitif, hırslı ve kendini geliştirmeye adanmış insanlarla vakit geçirirsek, biz de onlara benzemeye başlarız. Birlikte yeni şeyler öğrenir, kendimizi geliştirir ve hedeflerimize ulaşmak için motive oluruz.

Örnekler:

  • Derslerine çalışan, sınavlara düzenli şekilde hazırlanan ve boş zamanlarında kitap okuyan arkadaş grubuyla takılan bir öğrenci, zamanla daha disiplinli ve çalışkan hale gelebilir.
  • Spor yapan, sağlıklı beslenen ve doğayla iç içe vakit geçiren arkadaş grubuyla takılan bir kişi, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye başlayabilir.
  • Kendi işini kurmak isteyen ve girişimcilik ruhuyla dolu insanlarla takılan bir birey, kendi işini kurmak için cesaret ve ilham alabilir.

Negatif Etki

Diğer taraftan, eğer umursamaz, dersleri boşlayan ve kendini geliştirmeyen insanlarla takılırsak, onlara benzeme ihtimalimiz yüksektir. Bu durum, başarıya ulaşmamızı ve potansiyelimizi tam olarak kullanmamızı engelleyebilir.

Örnekler:

  • Derslere önem vermeyen, sürekli gezen ve sorumluluklarını yerine getirmeyen arkadaşlarıyla takılan bir öğrenci, zamanla derslerden geri kalabilir ve başarısız olabilir.
  • Sağlıksız beslenen, hareketsiz bir yaşam tarzı sürdüren ve zararlı alışkanlıklara sahip olan arkadaş grubuyla takılan bir kişi, zamanla sağlık problemleriyle karşılaşabilir.
  • Negatif ve karamsar bir bakış açısına sahip insanlarla takılan bir birey, zamanla motivasyonunu kaybedebilir ve hedeflerinden vazgeçebilir.

Kendi Deneyimlerim

Kültürel öğretilerimiz de arkadaş seçiminin önemine dikkat çeker. "Körle yatan şaşı kalkar" veya "bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" gibi atasözleri, arkadaşlarımızın üzerimizdeki etkisini açıkça ortaya koyar. Bu öğütlere uyarak, kötü alışkanlıkları olan ve argo konuşan kişilerden uzak durmaya çalıştım. Ancak günümüzde, gençlerin yalnızca arkadaşları değil, aynı zamanda sosyal medya da onları kuşatıyor.

Sosyal medya, özellikle gençler üzerinde büyük bir etkiye sahip. Gençler, sosyal medya üzerinden gördükleri yaşam tarzlarını, düşünce yapılarını ve davranışları taklit etmeye meyilli oluyorlar. Bu, olumlu olabileceği gibi, olumsuz da olabiliyor. Ebeveynler olarak, çocuklarımızın sosyal medya ve arkadaş çevresinden nasıl etkilendiğini görmek ve buna karşı önlemler almak oldukça zor. Ancak, bu konuda tamamen çaresiz olmadığımızı bilmeliyiz.

Çocuklar ve Sosyal Medya

Günümüzde gençlerin yalnızca arkadaşları değil, sosyal medya da onları kuşatıyor. Sosyal medya, olumlu etkiler yaratabileceği gibi, olumsuz etkiler de yaratabiliyor. Gençler, sosyal medya platformlarında popüler olan yaşam tarzlarını, düşünceleri ve davranışları taklit etmeye meyilli oluyorlar. Bu, ebeveynler olarak bizlerin çocuklarımızı koruma ve yönlendirme görevini daha da zorlaştırıyor.

Çaresiz Ebeveynler

Çoğumuz, dünün çocukları olarak bugün ebeveyn olduk. Kendi çocuklarımızın kötü arkadaş etkisiyle zehirlendiklerini görmek, bizleri çaresiz hissettirebiliyor. Ancak, bu çaresizlik hissine kapılmak yerine, çocuklarımızı pozitif etkilere maruz bırakmak için çaba gösterebiliriz. Onlara iyi arkadaşlar edinmeleri için rehberlik edebilir ve sosyal medya kullanımını kontrol altında tutmalarına yardımcı olabiliriz.

Sonuç

Dr. McClelland'ın araştırması, arkadaş seçiminin hayatımızdaki önemini açıkça gösteriyor. Başarılı olmak ve potansiyelimizi tam olarak kullanmak istiyorsak, pozitif, hırslı ve kendini geliştirmeye adanmış insanlarla vakit geçirmeye özen göstermeliyiz. Etrafımızdaki insanları değiştiremeyiz, ama kimlerle takılacağımızı seçebiliriz. Bu seçim, geleceğimizi ve hayatımızı şekillendirme gücüne sahiptir.

Unutmayalım ki, doğru arkadaş seçimi sadece bireysel başarı için değil, çocuklarımızın geleceği için de kritik öneme sahiptir. Çocuklarımızı kötü etkilerden korumak ve onlara sağlıklı bir ortam sunmak, onların potansiyellerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlayacaktır.

The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...