Başlangıçta ona dokunmak için sadece elimi uzatırdım, tıpkı bir bebeği nazikçe okşar gibi. Aslında hayatım boyunca bir kediyi kucaklama fırsatım olmamıştı, ancak onlara uzaktan sevgiyle bakıyordum. Çanakkale'deki işim sırasında, pişirdiğim tavuk suyundan arta kalan kemikleri sokaktaki minik dostlara vermek benim için büyük bir mutluluk kaynağıydı. "Pisi Pisi" diyerek onları çağırmam, etrafımı bir anda birçok kediyle doldururdu. Bu zeki hayvanların, küçük kemik parçalarını sevinçle alıp yavrularına götürmelerini izlemek, içimi ısıtırdı.
Hayatımıza yeni katılan bu minik kedi, Maya, hareketli doğasıyla beni büyüledi. Kediler gerçekten de minyatür kaplanlar, ancak evcilleştikleri için bizimle aynı mekanı paylaşıyorlar. Maya ile her anı paylaşmak, onu gözlemlemek büyük bir keyif. En sevdiği aktivite, bilgisayarımın arkasında yatıp türkü dinlemek. Maya'nın insana iyi gelen doğası, onunla geçirdiğim her anı değerli kılıyor. İnsanların bugün karşılaştığı en büyük sorunlardan biri, gerçek bir göz teması kuramamak ve dinleyememek. Ancak kediler bu konuda mükemmel. Maya'nın her hareketimi, her lokmamı gözlemlemesi, onunla kurduğum bu özel bağı daha da derinleştiriyor.
Bu yazının yanında bulunan fotoğraf, Maya ile çektiğimiz ilk kare. Onun şu anda sadece bir bebek olduğunu düşünürsek, işim nedeniyle Çanakkale'ye dönmem ve ondan ayrı kalmam zor olacak. Belki de döndüğümde onu büyümüş olarak bulacağım. Ancak şu kesin ki, onunla geçirdiğim her an, hayatıma kattığı değerle dolu.
Maya ile yaşadığım bu deneyim, kedilere olan bakış açımı tamamen değiştirdi. Bu yazıda, Maya'nın benim ve ailemin hayatına getirdiği neşeyi, merak uyandıran tüylerini ve insanların bu sevimli yaratıklarla nasıl daha derin bir bağ kurabileceğini keşfedeceğiz. Kendi kediciğinizi bulmak için bu hikayeye katılın ve başlığındaki anahtar kelimelerle birlikte, kedilerin sihirli dünyasına daha yakından bakacağız.