Sunday, June 11, 2023

Yüzyılın Jeofizik Afetleri!

Jeofizik kökenli afetlerin başında deprem geliyor, son yüzyılda jeofizik afetlerin sonuçlarının oldukça büyük olduğu gözleniyor.  Genel olarak, Deprem Zararları, İnsan Ölümleri, Toplam Ölüm Sayısı ve Yıkıcı Deprem sayısı olarak son yüzyılda ki etkileri küresel ölçekte incelendiğinde depremin yüzyılda küresel etkisini görme imkanı var.

Neden depremde yıkılıyoruz?

6 Şubat 2023 depremi oldu ve ortaya çıkan yıkımı tam olarak anlamak için deprem mühendisleri maksimum yer ivme verilerini incelediler, çünkü yıkımın deprem kuvvetinin yerel jeofizik direnç ile ilişkili olabileceğini tahmin ediyorlardı.  Beklenen oldu, Kahraman Maraş merkezli başlayan duble deprem (M7.8 ve M7.7) etkisiyle yıkım üstüne yıkım geldi.  Önce, M7.8 ile orta hasar alan yapının hasarı ikinci M7.7 ile ağır hasara, veya ilk M7.8 ile ağır hasar alan binanın, devamında gelen M7.7 depremi ile göçük olabileceği durumu yaşanmıştı.  9 saat ara ile meydana gelen büyük duble devasa afet durumunda, ilk depremin şoku atlatılamadan ve sonrasında büyüklüğü yakın ikinci büyük bir devasa ikincil afet durumu beklenmiyordu.  Beklenmeyen oldu, yıkımın şiddeti çift kırılmalı yerin kilometrelerce altında enerjinin açığa çıkmasıyla katlandı.

Deprem sonrası yıkımın nedeni açıklanması ve deprem kodunun koruma kapasitesinin kontrolünü yapılması amaçlı olarak bölgede deprem öncesi yerleştirilmiş çok sayıda kuvvetli yer hareketi ölçme istasyonunda kayıt edilen veriler, gerçekten yıkımın nedeninin belli alanlarda depremin öngörülemeyen yıkım gücü (PGA) olduğunu açıkladı ve güncellenmiş deprem kodunun (TDBY-2018) yetersiz olduğunu gösterdi.  Kaldı ki 2018 sonrası yapılan bina sayısı ne kadardı, 2018 öncesi yapılan binalara göre?  Güncel deprem koduna göre yapılmış binalarında dahi yer yer depremin öngörülemeyen yıkım gücüne yenildiği bir deprem bölgesinde, eski deprem yönetmeliklerine göre yapılmış binaların yıkılmaması nasıl beklenebilirdi?

Deprem sonrası zeminin jeofizik direnci durumuna bağlı olarak ortaya çıkan maksimum yer ivme verileri yıkımı açıklar (1) ve deprem kodunu (2) test eder fakat depreme karşı bizi korumaz çünkü artık olan olmuştur.

Bu nedenle, Maksimum Yer İvme (PGA) verileri deprem olmadan önce Pasif Sismoloji veya Mikrotremör çalışmaları ile ölçülebilseydi, deprem olmadan önce depremin yıkım gücünü yükseltecek alanlar ve bu alanlar üzerinde yıkılma riski yüksek yapılar önceden belirlenebilirdi.

Deprem öncesi depremin yıkım gücünü yükseltecek alanların belirlenmesi depremden korunma ve risk azaltma çalışmaları için olmazsa olmaz yapılması gereken çalışmalar.  Her ilçe ve şehir için 'Standart Mikro Jeofizik Bölgeleme' çalışmaları deprem öncesinde, deprem sonrasında ortaya çıkacak 'Risk' durumunu gösterir. Yüksek riskli alanlarda ki insanlar bilgilendirilir, daha düşük riskli alanlara taşınması sağlanır.  Depreme karşı korunmak mümkündür!

İstanbul depremi yoktur!

 
Beklenen İstanbul depremi üzerinde sürekli konuşuluyor fakat İstanbul'da depremden etkilendi, ve 1999 İzmit depremi beklenen depremlerden birisiydi.

İstanbul depremi gerçekte yok çünkü İstanbul merkezli depreme neden olacak bir kırık bulunmuyor.  Kısaca, İstanbul'da hasara neden olacak depremler var ve bu depremlerde önemlileri Marmara denizinin kuzeyinden veya güneyinden geçen Kuzey Anadolu kırıklarından herhangi birisinin neden olacağı bir depremle İstanbul, tarihte hasar almasına benzer hasar alacak.

1999 Izmit depremi meydana geldiğinde, Dünya haber ajanslarına, Avcılar depremi olarak geçti çünkü Avcılar'da yıkılan EV, ölen insan, sakatlanan veya yaralanan insan sayısı zirve yaptı.  Modern sismoloji ile depremlerin iç veya dış merkezlerini tespit edebilmemizle ilgili gelişme çok eskiye gitmiyor. Avcılar'da meydana gelen hasar, modern sismoloji öncesi meydana gelseydi 17 Ağustos depremi tarihe birden fazla deprem olarak geçecekti.  İzmit depremi, Gölcük depremi ve Avcılar depremi olarak çünkü tarihsel verilerde hasarın izleri üzerinden depremlerin yer ve büyüklükleri belirleniyor.  Belki de, Türkiye'de bir günde üç deprem meydana geldi şeklinde kayıtlara not düşülecektir.  Benzer durum, tarihsel dönemde meydana gelen pek çok deprem için geçerli olabilir.

1999 İzmit depremi, İstanbul'un en doğusundan en batısına hasara neden oluyor, ortaya çıkan hasar dağılım verisinde kırmızı renkli alanlar maksimum gözlenen hasarı ve alanın büyüklüğü gösteriyor. Bakıldığında, maksimum yıkım veya birinci dereceden hasar İstanbul'un Avrupa yakasında var, ve bu alan İzmit depremine uzak.  

Deprem dalgaları yayılır, yakında zeminin jeofizik direnci yüksek alandan hızlı ve hasar bırakmadan geçer, fakat uzakta olsa zeminin jeofizik direnci düşük olan yerden yavaş ve hasarı büyüterek devam eder.

Kısaca, depremin meydana geldiği dış merkeze uzak olması Avcılar'ı veya genel anlamda İstanbul'un batı yakasını depremin yıkım gücünden kurtarmamıştır.  Farkı bir senaryo ile, İstanbul Asya yakasında ki zemin ile Avrupa yakasında zemini yerdeğiştirdiğimiz varsayımı ile bir senaryo çalışması yapsak, yakınlığı etkisine bağlı olarak hasarın gözlenenden çok daha yüksek olacağını tahmin etmek zor değil.

Erzurum'da Deprem Oldu!

Erzurum'da bugün meydana gelen M4.6 büyüklüğünde ki depremin meydana geldiği alanda kısa bir inceleme yapıldığında ortaya çıkan bazı sonuçlar var. Özellikle, son yüzyılda 31.05.1946 tarihinde bölgede meydana gelen M6 deprem olduğu görülüyor. M4.6 büyüklüğünde meydana gelen depremin meydana geldiği alanda MTA Yerbilimleri verisi esas alındığında diri fayların tespitinin önceden yapılmadığı bir alanda meydana geldiği, bununla birlikte eski fayların olduğu görülmektedir. AFEAD verisi üzerinden depremin meydana geldiği alanda kırıkların dağılımına bakıldığında güvenilirliği düşük kırıkların varlığına rastlanmaktadır. Deprem verisi dağılımına bakıldığında, M4.6 depreminin meydana geldiği alanda deprem etkinliği yüksek olduğu dikkat çekmektedir (sol üst şekil). Bölgede patlatma kaynaklı sarsıntı verilerine bakıldığında, M4.6 depremi dış merkez alanı civarında, patlatma verisi olduğu ve bu patlatma kaynaklı depremlerin derinlikleri 7 km olarak verildiği dikkat çekmektedir. M4.6 depremin, tektonik kökenli bir deprem olarak AFAD tarafından rapor edilmiştir fakat bu depremin meydana gelmesinde patlatma kökenli depremlerin etkisinin incelenmesi gerekir.