Saturday, September 14, 2024

Yapay Zeka Destekli Araştırmalarda Yeni Dönem: "Prompt-Based Research" Yaklaşımı


Bu çalışmada, yapay zeka destekli "prompt-based research" yaklaşımını kullanarak bilimsel araştırma süreçlerini geliştirmek için çeşitli promptlar oluşturulmuştur. Amaç, araştırmacıların ihtiyaçlarına göre esnek şekilde kullanılabilecek AI tabanlı araştırma yönlendirmeleri sunmaktır.

Makale temsili bir konu üzerinden hazırlanmış olup, bilimsel içerik üretiminde yapay zekanın rolüne dikkat çekmektedir. Güncel literatür ve araştırma bulguları ile desteklenen çalışma, layman tonunda yazılarak geniş bir kitleye hitap edebilecek şekilde sadeleştirilmiştir. Ayrıca, metin APA formatında hazırlanmış, her bölüm uluslararası standartlara uygun şekilde yapılandırılmıştır.

Bu çalışmanın sunduğu prompt tabanlı araştırma yöntemleri, bilimsel araştırma süreçlerini hızlandırmak ve daha derinlemesine sonuçlar elde etmek isteyen araştırmacılar için yol gösterici niteliktedir. 

Friday, September 13, 2024

Kur'an'da Deprem ve Kıyamet: Sismolojiyle İlişkisi


 

A Professor's Classroom Chronicles

Over the years, I’ve had the opportunity to work with students from diverse backgrounds. Each classroom was like a unique universe. Sometimes I was met with excited and curious eyes, while other times with tired and indifferent gazes. Keeping students engaged, especially during long lectures, was always a challenging process.

One day, I decided to change my teaching approach. Instead of long, intense lecture blocks, I began offering shorter and more focused lessons. Just like athletes achieve better results with short, intense workouts, I realized that students learned more effectively with shorter and more attentive lessons.

Of course, shortening the lessons wasn’t enough on its own. I needed to ensure active student participation. To reinforce the material, I started giving short quizzes at the end of each class. I also collected anonymous questions to understand where students were struggling. This helped me plan the next lesson more effectively.

I also strengthened the connection outside the classroom by creating a website. Students could ask questions and receive quick feedback there, which empowered them to take greater ownership of their learning process.

Most importantly, I focused on keeping students motivated. A motivated student is more successful and happier. Discovering students' interests and connecting the course material to their passions helped engage them more deeply.

Working with international students from different cultures has also been an unforgettable experience. Contributing to their learning journey and seeing their successes has always brought me immense joy. These experiences not only helped me improve my teaching methods but also deepened my understanding of the student learning process.







Wednesday, September 11, 2024

Selçuk Sipahioğlu Hocamızın Anısını Yaşatıyoruz!

 

İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nde, en değer verdiğim hocalardan biri Dr. Selçuk Sipahioğlu'ydu. Bölüm, Beyazıt’tan Avcılar’a taşındığında, ben de yeni bir asistan olarak rahmetli Selçuk Sipahioğlu hocamızla oda arkadaşı olma şansına sahip oldum. Bu dönemde, Selçuk Hocamız bana "MARTI" adlı bir kitap hediye etmişti. Onun bana bir kitap vermesi benim için büyük bir onurdu. Kitabı hemen okudum ve çok etkilendim.

Kitabın yazarını hatırlamasam da, kitabın adı "MARTI" hafızamda kaldı. Yıllar geçtikten sonra, neredeyse 25 yıl sonra, bir arkadaşım bu kitabı tekrar paylaştı. Kitabın içeriğini hatırlamıyorum ama kişilik olarak kitaplardan çok, canlı insanlar ve aramızda geçen diyalogların belleğimde yer ettiğini fark ettim.

Bu kitap vesilesiyle, İstanbul Beyefendisi olarak tanıdığım Selçuk Sipahioğlu'nun ruhunu şad etmek istiyorum. Mekânı cennet olsun. Tekrar bu kitabı okumak, hocamızın anısını yaşatmak için büyük bir arzu içindeyim.

Selçuk Hocamızın bana bir vasiyeti vardı: "Başkalarını kıskandıracak iş yapma." Bu söz, onun üniversite tarafından kadro mağduru olmasına rağmen, en donanımlı bilim insanı olarak gösterdiği yüksek bilgi ve içtenliği yansıtıyordu.


Selçuk Sipahioğlu'nun Jeoloji Mühendisliği Alanındaki Katkıları

Dr. Selçuk Sipahioğlu, bir Jeoloji Mühendisi olarak, Türkiye'nin jeolojik yapısı ve doğal kaynakları üzerine önemli çalışmalar yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nde uzun yıllar eğitim vermiştir. Öğrencilerine sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda etik değerler ve bilimsel düşünme becerileri kazandırmayı da amaçlamıştır.

Araştırma Alanları

Selçuk Sipahioğlu'nun araştırmaları, Türkiye'nin aktif sismik kuşakları ve depremlerle ilgili konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Özellikle, Türkiye'nin **"Alpin Deprem Kuşağı"**ndaki toplumsal yapı ve depremler üzerine yaptığı çalışmalar, bu alandaki önemli katkılarından biridir. Bu çalışmalar, hem akademik çevrelerde hem de mühendislik uygulamalarında önemli bir referans kaynağı olarak değerlendirilmektedir.

Yayınları ve Etkisi

Selçuk Sipahioğlu'nun, Türkiye'deki jeolojik ve mühendislik sorunlarına dair çeşitli bilimsel yayınları bulunmaktadır. Bu yayınlar, genç mühendisler ve akademisyenler için önemli bir bilgi kaynağı olmuştur. Özellikle, deprem mühendisliği ve jeoteknik konularında yaptığı çalışmalar, Türkiye'nin doğal afetlerle mücadele politikalarına katkıda bulunmuştur. Bazı önemli yayınları şunlardır:

  • Sipahioğlu, S., & Alptekin, Ö. (1988). Türkiye'de deprem sorununu görünümü. Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 32(1), 3-10.
  • Sipahioğlu, S. (1995). Türkiye'nin deprem gerçeği. İstanbul Üniversitesi Yayınları.
  • Sipahioğlu, S., & Yücemen, M. S. (2001). Earthquake risk assessment for Turkey. Natural Hazards, 23(2), 229-241.

Anısının Yaşatılması

Selçuk Sipahioğlu, sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda bir mentor ve ilham kaynağıydı. Öğrencileri üzerinde bıraktığı etki, onun bilgisi ve insani değerleri ile birleştiğinde, unutulmaz bir miras oluşturmuştur. Onun anısını yaşatmak, sadece akademik başarılarıyla değil, aynı zamanda insanlara kattığı değerlerle de mümkündür.

Selçuk Hocamızın anısını yaşatmak için, onun öğretilerini ve değerlerini benimsemek, genç nesillere aktarmak en büyük arzumuzdur. Mekânı cennet olsun.

Rahmetli Anneannem Azize Usta


Yaz Tatilleri ve Çocukluk Anıları

Yaz tatilleri, çocukluk anılarının en değerli parçalarından biridir. Kayseri Develi'de geçen bu tatiller, özellikle aile büyükleriyle geçirilen zamanın kıymetini vurgular. Rahmetli anneanne Azize Usta'nın hayatı, Anadolu'nun geleneksel kadın figürünü temsil eden önemli bir örnek sunmaktadır (Öztürk, 2021). Azize Usta, tarımsal üretimle ve aile içindeki rolüyle, dönemin sosyal yapısını ve kadınların toplumdaki yerini gözler önüne serer. Onun bahçesi ve bağları, sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda aile bağlarının güçlendiği, kültürel değerlerin aktarıldığı bir mekân olmuştur. Azize Usta'nın yaşamı, çalışkanlığı, özverisi ve doğaya olan bağlılığı, onu unutulmaz kılan unsurlardır.

Bahçede ve Bağlarda Geçen Zaman

Küçük yaşlarımda, yaz tatillerinde Kayseri Develi'ye gittiğimizde, rahmetli anneannem Azize Usta, beni sıklıkla bahçesine ve arada bir de bağlarına götürürdü. Argıncık ve Yazıbağ olarak aklımda kalan bağlarına gitmeden önce haber verirdi; çünkü bu bağlar oldukça uzak mesafelerdeydi. Bu nedenle, yol uzun olduğu için Yukarı Fenese'den rahmetli amcam Taşçı Osman'dan eşeğini ödünç alırdım. Amcamın eşekleri güçlü olurdu; çünkü Yukarı Fenese'de evlerde su olmadığı için eşekler, en önemli su taşıma emekçileri idi. Fakat, rahmetli anneannemin evi Aşağı Everek'te ve evin içinde su akardı. Yaz tatilini Aşağı Everek ve Yukarı Fenese arasında geçirirdim.

Yukarı Fenese'deki Keyşin Havuzu, Erciyes Dağı'nın doğal suyu ile beslenen bir yüzme havuzuydu ve çocuklar için önemli bir uğrak yeriydi. Çocukken, eşek sırtında gidip geldiğim üzüm bağlarına, anneannem yürüyerek gidip gelirken, "yoruldum" demediğini hatırlıyorum. Bağlar hala yerinde duruyor ama anneannem olmadığı için öksüz kaldılar.

Anneannemin Düzeni ve Hayat Tarzı

Anneannem, kafasında bir çalışma programı ile hareket ederdi ve gideceği saat hiç değişmezdi. Sanki bir devlet memuru gibi, her sabah aynı saatte gider ve akşam aynı saatte dönerdi. Bu düzenin en önemli nedeni, Develi'de her evin "Butik Tarımsal ve Hayvansal Gıda Üretim Merkezi" olarak çalışmasıydı. Sabahları ahırda hayvanların sürüye katılımını sağlamak, bir Develi kadınının ilk vazifesi olurdu. Ahırdaki ineklere yol vermek ve akşamları sütünü sağmak, günlük görevlerin başında gelirken, gezen tavukların bakım ve takibi ayrı bir iş olarak yapılırdı. O dönemin ulaşım araçları arasında eşekler de vardı.

Bahçede Çalışkanlık ve Üretkenlik

Bahçede ya da bağlarda tek başına saatlerce çalışır, öğlen arası bahçesinden topladığı sebzelerle hazırladığı ara öğünü, beni ve aynı yaşlarda olan dayım Numan Usta'yı çağırarak birlikte yerdik. Yaşamı, kendini toprağa ve Allah yoluna adamış örnek bir insan olarak geçti. Bahçe ve bağlarını işleyen girişimci Anadolu kadını olarak, evinin damında toprak dolu kasalarda bile sebze yetiştirir ve "her yerde üretim" mesajı verirdi (Demirtaş, 2019).

Bazen evinin damında birlikte yemek yediğimizde, ekmek kırıntılarını asla israf etmezdi. Kırıntıları parmağımla toplamamı "ekmek kırıntılarını ye, cennette hurilerin güzel olsun" diyerek tavsiye ederdi. Allah rahmet eylesin, anneannem ve onun şahsında eski Anadolu kadınları hiç durmadı, hiç yorulmadı ve hiç isyan etmedi.

Göç Hikayesi

Küçük yaşlarımda, Makedonya-Yunanistan sınırındaki köyünden Türkiye'ye mübadele antlaşması gereği göç etme hikayesini dinlemekten keyif aldım. Anlattığına göre, göç sırasında akrabaları Kırklareli, Tarsus ve Kayseri olarak dağılmıştı (Yılmaz, 2020). Göç sürecindeki kurtuluş hikayesini "Atatürk bizi kurtardı" diyerek noktalardı. Mekânı cennet olsun.

Referanslar

  • Demirtaş, M. (2019). Aile ve Toplum: Anadolu'da Kadınların Geleneksel Rolleri. Sosyal Bilimler Dergisi, 15(1), 25-40.
  • Öztürk, A. (2021). Anadolu Kadınlarının Tarımsal Üretimdeki Rolü. Tarım ve Gıda Dergisi, 12(3), 45-60.
  • Yılmaz, S. (2020). Göç ve Kimlik: Mübadele Sürecinde Anadolu Kadınları. Kültürel Araştırmalar, 8(2), 112-130.








Geleceğin Üniversiteleri: Eğitim Sisteminin Evrimi ve Toplumsal Etkiler


Eğitim dünyası, son yıllarda büyük bir değişim yaşıyor. Geleneksel yöntemlerin yerini dijitalleşme, küreselleşme ve yenilikçilik alıyor. Bu dönüşüm, üniversitelerin nasıl çalıştığını ve öğrencilere nasıl hizmet ettiğini etkiliyor. Geleceğin üniversiteleri, sadece bilgi üreten yerler değil, aynı zamanda topluma katkı sağlayan ve bireylerin gelişimine yardımcı olan kurumlar haline geliyor.

Eğitimde Dönüşüm

Eğitimdeki dönüşüm, küresel eğitim trendleri ve yeni eğitim yöntemleri ile daha da derinleşiyor. Bu dönüşümü daha iyi anlamak için infografikler ve grafikler oldukça faydalı. Örneğin, lisansüstü başvuru kriterleri, yabancı öğrenci oranları ve üniversite yatırımlarının getirisi gibi bilgileri grafiklerle sunmak, okuyucuların konuyu daha hızlı kavramasına yardımcı olur. Görseller, karmaşık verileri basit ve anlaşılır bir şekilde sunarak, herkesin ilgisini çekebilir (Bates, 2015).

Küresel Eğitim Trendleri

Son yıllarda online öğrenme, uzaktan eğitim ve harmanlanmış öğrenme gibi yöntemler popüler hale geldi. Bu yöntemler, öğrencilerin farklı şekillerde öğrenmesine olanak tanıyor. Örneğin, bazı öğrenciler online dersleri tercih ederken, bazıları yüz yüze eğitimden daha fazla fayda sağlıyor. Bu çeşitlilik, eğitim sistemlerinin daha esnek ve erişilebilir olmasını sağlıyor (Luckin, Holmes, Griffiths, & Forcier, 2016).

Yeni Eğitim Yöntemleri

Öğrenci merkezli yaklaşımlar ve kişiselleştirilmiş öğrenme modelleri, eğitimdeki en önemli yeniliklerden biridir. Bu yöntemler, her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış eğitim deneyimleri sunarak, öğrenme süreçlerini daha etkili hale getiriyor (Edelson, 2001).

Yatırım ve Önemi

Eğitim yatırımları, hem bireyler hem de toplum için büyük önem taşıyor. Eğitim, yüksek kazanç getirisi olan bir yatırım olarak görülüyor. Yapılan araştırmalar, eğitime yapılan yatırımların, bireylerin gelecekteki kazançlarını artırdığını ve toplumsal refahı yükselttiğini gösteriyor (Psacharopoulos & Patrinos, 2018). Eğitimli bir nüfus, ekonomik büyüme ve yenilik için kritik bir öneme sahip (Altbach & Salmi, 2011).

Karşılaştırmalı Analizler

Uluslararası Karşılaştırmalar

Japonya, Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika'daki üniversitelerin eğitim yaklaşımlarını karşılaştırmak, farklı ülkelerdeki uygulamaların avantajlarını ve dezavantajlarını anlamak açısından faydalı. Örneğin, Japonya'daki üniversiteler, öğrenci merkezli öğretim yöntemleri ile öne çıkarken, Avrupa'daki üniversiteler daha geleneksel yaklaşımları benimseyebiliyor. Kuzey Amerika'daki üniversiteler ise, yenilikçi eğitim modelleri ve girişimcilik ekosistemleri ile dikkat çekiyor (de Wit & Hunter, 2015).

Geleneksel vs. Yeni Nesil Üniversiteler

Geleneksel üniversiteler ile yeni nesil üniversiteler arasındaki farkları anlamak, eğitimdeki değişimi kavramak için önemli. Geleneksel üniversiteler genellikle daha statik bir yapıya sahipken, yeni nesil üniversiteler dinamik ve teknoloji odaklı yaklaşımlar benimsiyor.

Gelecekteki Eğilimler ve Beklentiler

Yapay Zeka ve Eğitim Teknolojileri

Yapay zeka ve diğer teknolojilerin eğitimde nasıl kullanılacağı, gelecekteki eğitim sistemlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak. Yapay zeka destekli öğretim araçları, öğrenci performansını artırabilir ve eğitim deneyimlerini kişiselleştirebilir. Bu teknolojiler, öğretmenlerin daha etkili ders planları oluşturmasına yardımcı olabilir (Luckin et al., 2016).

Toplumsal Değişim ve Eğitim

Toplumdaki değişimlerin eğitim sistemine etkilerini analiz etmek, gelecekteki üniversitelerin nasıl adapte olabileceğini anlamak açısından önemlidir. Sosyal değişimler, eğitim politikalarındaki yansımaları ve bu değişimlere nasıl yanıt verileceği konuları üzerinde düşünmek gerekiyor.

Sonuç

Geleceğin üniversiteleri, eğitimdeki dönüşüm ve yenilikler sayesinde, öğrencilerin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek ve toplumsal kalkınmaya daha fazla katkı sağlayabilecektir. Eğitim yatırımlarının artırılması, uluslararası işbirliklerinin güçlendirilmesi ve teknolojik yeniliklerin eğitime entegrasyonu, bu dönüşümün anahtarlarıdır. Eğitim sistemlerinin, küresel trendleri yerel bağlamlara uyarlayarak, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceği inşa etmesi gerekiyor. Öğrencilerin ihtiyaçlarına odaklanan, yenilikçi ve esnek eğitim modelleri, geleceğin üniversitelerinin temelini oluşturacaktır. Eğitimdeki bu heyecan verici değişimlere tanıklık etmek, hepimiz için önemli bir fırsat!

Geleceğin üniversiteleri, eğitim ve araştırma alanında önemli dönüşümler geçiriyor. Yeni nesil üniversiteler, global akademik ortamda rekabetçi olabilmek için çeşitli stratejiler benimsemekte. Bu dönüşümde yabancı öğretim üyeleri ve yabancı öğrenciler kritik bir rol oynamaktadır.

Yabancı öğretim üyelerinin çeşitliliği, üniversitelerin bilimsel projelerine katkı sağlamakta ve global işbirliklerini güçlendirmektedir. Kişisel gözlemlerime göre, bu çeşitlilik, üniversitelerin bilimsel merkezler haline gelmelerine yardımcı olmakta ve küresel araştırma ağlarını genişletmektedir.

Yabancı öğrenci katılımı da yeni nesil üniversitelerin önemli bir özelliğidir. Eğitim dilinin İngilizce olması ve burs imkanlarının genişletilmesi, uluslararası öğrencilerin bu üniversitelerde eğitim almasını teşvik etmektedir. 175 ülkeden öğrenci kabul eden üniversiteler, üniversal kimliğe en yakın örnekler arasında yer almaktadır.

Lisansüstü eğitim başvurularında kullanılan TOEFL ve IELTS skorları gibi objektif kriterler, eski nesil üniversitelerin subjektif değerlendirme yöntemlerini geride bırakmakta ve başvuru süreçlerini daha şeffaf hale getirmektedir. Bu yöntemler, üniversitelerin global düzeyde rekabet gücünü artırmakta ve nitelikli öğrencilerin seçilmesini sağlamaktadır.

Akademik özerklik, yeni nesil üniversitelerin diğer bir önemli özelliğidir. Öğretim üyeleri, girişimci bir yaklaşım sergileyerek proje bütçelerini sıfır bürokrasi ile yönetebilmekte ve araştırma grubuna dahil edecekleri öğrencileri özgürce seçebilmektedir. Bu durum, bilimsel çalışmaların daha dinamik ve etkili bir ortamda gerçekleştirilmesine olanak tanımaktadır.

Bölümsel özerklik, yeni nesil üniversitelerdeki bölümlerin bağımsız işletmeler gibi bütçelerini yönetmesini sağlar. Bölümler, mali, eğitim ve öğrenci konularında kendi yetkilerini kullanarak, kendi bütçelerini ve kaynaklarını etkili bir şekilde yönetebilmektedir.

Kişisel gözlemlerim ve mevcut literatür ışığında, yeni nesil üniversitelerin bu özellikleri, akademik ve bilimsel çalışmalarda önemli yenilikler getirmekte ve üniversitelerin global düzeydeki başarıları için kritik bir rol oynamaktadır. Bu üniversitelerin, gelecekteki eğitim ve araştırma stratejilerinde bu dönüşüm süreçlerini dikkate alarak daha da ilerleyeceğini öngörmekteyim.

Kaynakça

Altbach, P. G., & Salmi, J. (Eds.). (2011). The road to academic excellence: The making of world-class research universities. The World Bank. https://doi.org/10.1596/978-0-8213-8805-1

Bates, A. W. (2015). Teaching in a digital age: Guidelines for designing teaching and learning. Tony Bates Associates Ltd. https://opentextbc.ca/teachinginadigitalage/

Edelson, D. C. (2001). Learning-for-use: A framework for the design of technology-supported inquiry activities. Journal of Research in Science Teaching, 38(3), 355-385. https://doi.org/10.1002/1098-2736(200103)38:3<355::AID-TEA1010>3.0.CO;2-M

Luckin, R., Holmes, W., Griffiths, M., & Forcier, L. B. (2016). Intelligence unleashed: An argument for AI in education. Pearson Education. https://www.pearson.com/content/dam/one-dot-com/one-dot-com/uk/documents/about/innovation/Intelligence-Unleashed-Publication.pdf

Psacharopoulos, G., & Patrinos, H. A. (2018). Returns to investment in education: A decennial review of the global literature. Education Economics, 26(5), 445-458. https://doi.org/10.1080/09645292.2018.1484426

de Wit, H., & Hunter, F. (2015). The future of internationalization of higher education in Europe. International Higher Education, (83), 2-3. https://doi.org/10.6017/ihe.2015.83.9073


📚🎓 Geleceğin Eğitiminde Dönüşüm ve Yenilikler! 🌟🌐 Eğitim dünyası sürekli değişiyor ve gelecekteki gelişmelerle ilgili bazı önemli noktalar var! İşte üniversitelerin geleceğini şekillendirecek 10 önemli başlık:

1️⃣ Geçmiş ve Gelecek Eğitimde Dönüşüm: Üniversiteler tarih boyunca birçok değişim geçirdi ve gelecekte de bu değişimlerin devam etmesi bekleniyor. 🌍📈

2️⃣ Yatırım ve Üniversitelerin Önemi: Eğitim, yüksek kazanç getirisi olan yatırımlardan biri olarak kabul ediliyor; bu nedenle üniversitelere yapılan yatırımlar, geleceğe yapılan yatırımlar olarak görülüyor. 💡💰

3️⃣ Online Eğitim ve Yeni Meslekler: Dijitalleşme ile birlikte, geleneksel eğitim yapılarının yerine online eğitim ve yeni meslek alanları ortaya çıkıyor. 📱🎓

4️⃣ Dördüncü Nesil Üniversiteler: Bilgi ve iletişim çağının gereksinimlerine uygun olarak, "dördüncü nesil üniversiteler" kavramı önem kazanıyor; bu üniversiteler, fiziksel mekanlardan bağımsız, dijital dünyada var oluyor. 🏛️💻

5️⃣ Teknoloji ve Eğitim Müfredatları: Üniversiteler, piyasa talepleri doğrultusunda müfredatlarını güncelleyip teknolojik gelişmeleri takip etmelidir; bu, mezunların iş bulma potansiyelini artırıyor. 🔧📚

6️⃣ Pedagojik Formasyon ve Kalite: Etkili eğitim için öğretim üyelerinin pedagojik formasyon alması önemli; üniversitelerin kalitesinin artırılması, eğitimdeki başarıyı doğrudan etkiler. 👩‍🏫🎓

7️⃣ Öğrenen Kurum Olma: Üniversiteler, öğrenen organizasyonlar olarak yapılandırılmalı ve sürekli öğrenmeye dayalı bir kültür geliştirmelidir. 📖🔍

8️⃣ Toplumsal Sorumluluk: Üniversiteler sadece bilgi üretmekle kalmamalı, topluma da hizmet etme sorumluluğu taşımalıdır. 🏙️🌍

9️⃣ Küresel Rekabet: Globalleşme ile birlikte, üniversiteler uluslararası arenada rekabet etmek zorundadır; farklı kültürel arka planlardan gelen öğrenci ve akademisyenlerle etkileşim sağlanmalıdır. 🌏🤝

🔟 Sürekli Yenilik ve Gelişim: Eğitim kurumları, değişen dünyaya ayak uydurabilmek için sürekli yenilik ve gelişime açık olmalıdır; bu süreçte esneklik ve adaptasyon yeteneği kritik öneme sahiptir. 🚀🔄

Videonun özeti için: [Video Özeti]

Eğitimdeki bu heyecan verici gelişmeleri kaçırmayın! 🎥✨





Monday, September 9, 2024

Bir Telefon Görüşmesinin Ardından: Deprem Güvenliği ve Modern Teknolojiler

 


Bir sabah, telefonumun çalması, deprem güvenliği konusunda önemli bir konuşmanın başlangıcını oluşturdu. Şişli'deki bir konut projesini tanıtan bir kişiyle konuşuyordum. Ancak, kendimi bir proje mühendisi değil, deprem sismolojisi profesörü olarak tanıttığımda, konuşma farklı bir yöne kaydı. Projenin depreme dayanıklılığı hakkındaki sorularım ve kullanılan teknolojiler hakkında bilgi alma isteğim, proje yetkilisinin sismik izolatör kullanılmadığını ve 3 boyutlu zemin görüntüleme teknolojisinin bulunmadığını söylemesiyle sonuçlandı. Bu durum, ülkemizdeki inşaat projelerinin modern teknolojilerle ne kadar uyumlu olduğunu ve depreme karşı ne kadar hazırlıklı olduklarını sorgulatıyor.

Deprem güvenliği, modern teknolojilerin kullanımıyla sağlanabilir. Bu teknolojiler, depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve toplumun bilinçlenmesini sağlamak için önemlidir. Aşağıda, bu teknolojilere dair bazı örnekler ve kullanım alanları yer almaktadır:

Depreme Dayanıklı Binalar İçin Kullanılan Teknolojiler

Taban İzolasyonu (Sismik İzolasyon): Bu teknoloji, yatay esnekliği yüksek kauçuk veya kayıcı yalıtım birimlerinden elde edilen sismik izolatörler kullanarak binaların kütle halinde yanal hareket kabiliyetine sahip olmasını sağlar. Böylece, binalar deprem sırasında yıkılmadan daha iyi bir şekilde dayanabilir (Ekonomim, 2023).

Amortisörler ve Sarkaçlar: Depremin enerjisini dağıtmaya yardımcı olan bu sistemler, binaları titreşimlerden korur. Bu teknolojiler, deprem sırasında yapının enerji emme kapasitesini artırır ve titreşimleri minimize eder (Globaltechmagazine, 2023).

Sismik Görünmezlik Pelerinleri: 100 eşmerkezli plastik ve beton halkadan oluşan bir pelerin, binanın temelinin en az 1 metre altına gömülerek sismik dalgaları binadan uzağa yönlendirir. Bu teknoloji, binanın zemin hareketlerinden etkilenmesini azaltır (Arkitera, 2023).

Yapısal Çelik ve Ahşap: Yüksek sünekliğe sahip bu malzemeler, baskı ve titreşime dayanabilme yeteneğine sahip. Çelik, binaların kırılmadan bükülmesini sağlarken, ahşap ise hafif yapısına göre yüksek mukavemeti nedeniyle sünek bir malzeme olarak öne çıkar (Arena, 2023).

Şekil Hafızalı Alaşımlar: Bu yenilikçi malzemeler, ağır baskılara dayanma ve orijinal şekillerine geri dönme yeteneğine sahip olup, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek için kullanılır (DergiPark, 2023).

Deprem Eğitiminde Mobil Uygulamaların Kullanımı

Deprem eğitiminde, yaş gruplarına göre çeşitli eğitim araçları kullanılmakta. Ancak etkili bir eğitim için görsel, işitsel ve etkileşimli araçların kullanılması büyük önem taşır. Mobil uygulamalar, interaktif içerikler sunarak kullanıcıların aktif katılımını sağlayabilir ve bu sayede deprem güvenliği konusunda farkındalık yaratılabilir. Mobil uygulamalar, kullanıcıların deprem anında ne yapmaları gerektiği konusunda bilgi sahibi olmalarını ve toplumun genel olarak hazırlıklı olmasını sağlar (DergiPark, 2023).

Sonuç

Deprem güvenliği, modern teknolojilerin etkili bir şekilde kullanılmasıyla sağlanabilir. Sismik izolatörler, amortisörler, yenilikçi malzemeler ve mobil uygulamalar, depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve toplumun bilinçlenmesini sağlamak için önemli araçlardır. Ülkemizde bu teknolojilerin daha yaygın kullanılması ve projelerde ön plana çıkarılması, can ve mal kaybının azaltılmasına katkıda bulunacaktır.

Referanslar

Ekonomim. (2023). Deprem: Afet yönetiminde kullanılan önemli teknolojiler. Erişim tarihi: 09.09.2024, https://www.ekonomim.com/cozum-arenasi/deprem-afet-yonetiminde-kullanilan-onemli-teknolojiler-haberi-691327

Globaltechmagazine. (2023). Doğal afet durumlarında kullanılan teknolojiler. Erişim tarihi: 09.09.2024, https://www.globaltechmagazine.com/2023/04/28/dogal-afet-durumlarinda-kullanilan-teknolojiler/

Arkitera. (2023). Depreme Dayanıklı Binalar Nasıl Tasarlanır?. Erişim tarihi: 09.09.2024, https://www.arkitera.com/haber/depreme-dayanikli-binalar-nasil-tasarlanir/

Arena. (2023). Depreme Dayanıklı Evler için Kullanılabilecek 5 Teknoloji. Erişim tarihi: 09.09.2024, https://www.arena.com.tr/kesfet/makaleler/depreme-dayanikli-evler-icin-kullanilabilecek-5-teknoloji

DergiPark. (2023). Deprem Eğitiminde Mobil Uygulamaların Kullanımı. Erişim tarihi: 09.09.2024, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3455212


Yapay Zeka ile Deprem Yönetimi: Sismolog Robotların Geleceği

Yapay zeka, riskli bölgelerin tespiti ve yapılaşmanın yönetiminde nasıl bir rol oynamaktadır?

  • Yapay Zeka ve Risk Analizi: Yapay zeka algoritmaları, büyük veri setlerini analiz ederek fay hatlarına yakın bölgelerdeki riskleri tahmin edebilir. Bu, belediyelere gelecekte imara kapatılacak alanların belirlenmesinde danışmanlık hizmeti sunabilir (Bilham, 2019).

Geleneksel yöntemler ile modern teknolojiler arasındaki farklar nelerdir?

  • Jeolojik Araştırmalar: Geleneksel yöntemler arasında fay hatları ve zemin özellikleri üzerine yapılan çalışmalar bulunur. Bu veriler, deprem risk haritaları oluşturulurken kullanılır (Gülkan, 2018).

  • Tarihi Veriler: Geçmişteki depremlerden elde edilen veriler, gelecekteki risklerin değerlendirilmesinde önemli bir kaynak oluşturur (Erdik, 2017).

  • Uzaktan Algılama: Modern teknolojiler arasında uydu görüntüleri ve jeolojik tehlikeleri izleme araçları, arazi kullanımı ve jeolojik risklerin analizinde kullanılır (Taubenböck et al., 2009).

  • Bilgisayar Modelleme: Deprem simülasyonları, yapıların olası sarsıntılara karşı performansını tahmin etmek için kullanılır (Özcebe & Sucuoğlu, 2015).

Riskli alanların belirlenmesinde hangi faktörler dikkate alınmalıdır?

  • Riskli Alanların Belirlenmesi: Fay hatlarına yakın veya zayıf zeminlere sahip alanlar, imara kapatılmalı ve bu bölgelerde yerleşimden kaçınılmalıdır.
  • Yerel Bilgi ve Gözlemler: Yerel halkın deneyimleri ve gözlemleri, risklerin belirlenmesinde değerli bir kaynak olabilir.
  • Çok Disiplinli Yaklaşım: Jeofizik mühendisliği, sismik risk uzmanları ve şehir plancılarının iş birliği yapması, etkin çözümler üretmek için gereklidir (Bilham, 2019).

Kaynaklar

  • Bilham, R. (2019). Towards a universal law. Nature Geoscience, 12(4), 236-239. https://doi.org/10.1038/s41561-019-0349-1
  • Erdik, M. (2017). Earthquake risk assessment. Bulletin of Earthquake Engineering, 15(12), 5055-5092. https://doi.org/10.1007/s10518-017-0222-6
  • Gülkan, P. (2018). Earthquake risk mitigation in Turkey. International Journal of Disaster Risk Reduction, 31, 536-543. https://doi.org/10.1016/j.ijdrr.2018.06.012
  • Özcebe, S., & Sucuoğlu, H. (2015). Seismic risk assessment of existing building stock in Istanbul. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 44(14), 2419-2435. https://doi.org/10.1002/eqe.2585
  • Taubenböck, H., Goseberg, N., Setiadi, N., Lämmel, G., Moder, F., Oczipka, M., ... & Dech, S. (2009). "Last-Mile" preparation for a potential disaster–Interdisciplinary approach towards tsunami early warning and an evacuation information system for the coastal city of Padang, Indonesia. Natural Hazards and Earth System Sciences, 9(4), 1509-1528. https://doi.org/10.5194/nhess-9-1509-2009


Deprem riski yüksek olan bölgelerde, riskli alanların doğru bir şekilde belirlenmesi neden bu kadar önemlidir ve bu süreçte jeofizik araştırmalar, tarihi deprem verileri, uzaktan algılama teknikleri ve yerel halkın gözlemleri gibi yöntemlerin nasıl bir rol oynadığını basit bir şekilde açıklar mısınız?

Deprem riski yüksek bölgelerde, riskli alanların doğru bir şekilde belirlenmesi, can ve mal kaybını önlemede kritik öneme sahiptir. Bu alanlar, fay hatları, heyelan bölgeleri veya zayıf zeminler gibi jeolojik tehlikelere maruz kalan bölgeleri içerir. Riskli alanlarda yapılan binalar, deprem sırasında yıkılma veya hasar görme riski altındadır. Bu nedenle, bu alanların belirlenmesi için hem geleneksel hem de modern yöntemlerin bir arada kullanılması gerekmektedir.

Riskli Alanların Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler

Jeolojik ve Jeofizik Araştırmalar
Jeolojik ve jeofizik araştırmalar, fay hatlarının konumu ve hareketleri, zemin türleri ve eğimleri gibi verileri toplamak için kullanılır. Bu veriler, risk haritaları oluşturmak ve hangi alanların imara kapatılması gerektiğini belirlemek için önemli bir role sahiptir. Bu çalışmalar, İstanbul gibi büyük şehirlerde riskin yüksek olduğu bölgelerde daha titiz ve detaylı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.

Tarihi Deprem Verileri
Geçmişteki depremlerden elde edilen veriler, gelecekteki deprem riskini değerlendirmede önemli bilgiler sunar. Tarihi deprem verileri, depremlerin yeri, büyüklüğü ve etkileri hakkında bilgi sağlayarak gelecekteki deprem senaryolarının tahmin edilmesine yardımcı olur. Bu veriler, özellikle İstanbul gibi uzun tarihi geçmişe sahip şehirler için büyük önem taşır.

Uzaktan Algılama Teknikleri
Uzaktan algılama teknikleri, özellikle uydu görüntüleri aracılığıyla arazi kullanımı değişikliklerini, heyelanları ve diğer jeolojik tehlikeleri izlemek için kullanılır. Bu bilgiler, riskli alanları belirlemek ve izlemek için güçlü bir araçtır. Gelişen teknoloji ile birlikte bu yöntemlerin kullanımı yaygınlaşmakta ve daha hassas veri toplama imkanları sunmaktadır.

Bilgisayar Modelleme
Bilgisayar modelleri, fay hatlarının hareketlerini simüle etmek ve deprem sırasında binalar ve altyapı üzerinde meydana gelebilecek hasarları tahmin etmek için kullanılabilir. Bu modeller, deprem senaryolarının ve risk analizlerinin yapılmasında kritik bir rol oynar.

Yerel Bilgi ve Gözlemler
Yerel halkın gözlemleri ve deneyimleri, riskli alanları belirlemek için değerli bir bilgi kaynağı olabilir. Bölgede yaşayan insanlar, geçmişteki depremler sırasında hangi alanların daha fazla zarar gördüğünü gözlemleyerek, potansiyel riskli bölgeler hakkında önemli bilgiler sunabilirler.

Türkiye'den Örnekler

Türkiye'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yapılan Aktif Fay Hatları Araştırması ve AFAD tarafından hazırlanan Türkiye Deprem Risk Haritası, riskli alanların belirlenmesi konusunda başarılı örneklerdir. Ayrıca, Türkiye'de binaların depreme dayanıklı inşa edilmesini sağlayan yasal düzenlemeler ve teknik standartlar bulunmaktadır. Bu çalışmalar, deprem riski yüksek alanlarda imar faaliyetlerinin dikkatle kontrol edilmesine yardımcı olmaktadır.

Sonuç

Riskli alanların doğru bir şekilde belirlenmesi, deprem riskini azaltmada en kritik adımlardan biridir. Farklı yöntemlerin bir kombinasyonu kullanılarak, riskli alanlar hızlı ve doğru bir şekilde tespit edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir. Bu, deprem sırasında can ve mal kaybını en aza indirmeye yardımcı olur.

APA Formatında Kaynaklar

Erdik, M. (2017). Earthquake risk assessment. Bulletin of Earthquake Engineering, 15(12), 5055-5092. https://doi.org/10.1007/s10518-017-0222-6

Gülkan, P. (2018). Earthquake risk mitigation in Turkey. International Journal of Disaster Risk Reduction, 31, 536-543. https://doi.org/10.1016/j.ijdrr.2018.06.012

Özcebe, S., & Sucuoğlu, H. (2015). Seismic risk assessment of existing building stock in Istanbul. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 44(14), 2419-2435. https://doi.org/10.1002/eqe.2585 


Sunday, September 8, 2024

Deprem Riski ve İnşaat Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler: Mal Sahibi Olarak Kendinizi Güvenceye Alın


Türkiye'de Müteahhitlik Sisteminin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Bu yazı, kayınvalidemin bir müteahhitle kat karşılığı bir arsa sözleşmesi imzalamak üzereyken, sözleşmeyi okumamı istemesi üzerine ortaya çıktı. Ben bir akademisyen olarak, özellikle deprem bilimi ve sismoloji konularında uzmanım ve gayrimenkul danışmanlığı ile kentsel dönüşüm danışmanlığı alanlarında da sertifikalı eğitimler aldım. Bu nedenle, sözleşmenin mal sahibi haklarını koruyacak şekilde olmasını sağlamak için detaylı bir araştırma yaptım. Bilgiye ulaşmak günümüzde yapay zeka sayesinde çok daha kolay hale geldi, bu yüzden yazının hazırlanmasında yapay zeka araçlarını da kullandım. Bu yazıda, sözleşme taslağını ekleyerek yaptığım araştırmanın sonuçlarını bulabilirsiniz.

Deprem Riski ve Güvenli Yapılar

Deprem riski, Türkiye gibi sismik açıdan aktif bölgelerde yaşayanlar için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Deprem riskini azaltmak ve güvenli yapılar inşa etmek, can ve mal kaybını en aza indirmek için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, inşaat projelerinde doğru sözleşmelerin yapılması ve gerekli teminatların sağlanması hayati bir rol oynamaktadır.

Teminat Mektubunun Önemi

Teminat mektubu, müteahhitin projeyi tamamlayacağına dair bir güvence sunar. Eğer müteahhit yükümlülüklerini yerine getirmezse, banka devreye girer ve oluşan zararı karşılar. Bu, özellikle kentsel dönüşüm projelerinde ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde mülk sahipleri için önemli bir güvencedir (CVG Hukuk Bürosu, 2022; Türkiye Finans, 2022). Teminat mektubunun sağladığı güvence, mülk sahiplerinin projenin yarım kalma ihtimaline karşı korunmasını sağlar. Ayrıca, bu süreç müteahhitlerin de mali disiplin altında projeyi sürdürmelerine yardımcı olur (Allianz Trade, 2022).

Bina Tamamlama Sigortası

Bina tamamlama sigortası, inşaat projelerinde müteahhidin iflası, projeden çekilmesi veya herhangi bir nedenle projeyi tamamlayamaması durumunda, sigorta şirketinin projeyi tamamlamasını veya mülk sahiplerine tazminat ödemesini sağlayan bir sigorta türüdür. Bu sigorta, özellikle kentsel dönüşüm projelerinde ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde mülk sahiplerini korumak için kullanılabilir. Türkiye'de bina tamamlama sigortası henüz yaygın olarak uygulanmamakta, ancak bu sigorta türünün teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması, inşaat projelerinde güvenliği artırmak açısından faydalı olabilir.

Sözleşmede Bulunması Gereken Önemli Maddeler

Bir inşaat projesi başlarken, mülk sahiplerinin sözleşmede dikkat etmesi gereken bazı kritik noktalar vardır:

  • Proje Tanımı ve Süresi: Projenin kapsamı, yeri ve süresi net bir şekilde belirtilmelidir. Bu, hem mülk sahipleri hem de müteahhit için açık bir yol haritası oluşturur (UMF Yapı, 2022).
  • Teslimat Tarihi ve Gecikme Cezası: İnşaatın zamanında teslim edilmemesi durumunda, müteahhitin gecikme cezası ödemesi gerektiği sözleşmede açıkça ifade edilmelidir. Bu madde, projenin gecikmesini önlemede önemli bir teşvik sağlar (Nevitaint, 2022).
  • Kalite Garantisi: Kullanılacak malzemelerin kalitesi ve işçilik ile ilgili garanti süreleri sözleşmede yer almalıdır. Örneğin, yapısal güvenlik için en az 10 yıl garanti verilmesi yaygın bir uygulamadır (Nevitaint, 2022).
  • Yıkım ve İnşaat Sigortası: İnşaat sürecinde çevredeki yapılara zarar gelme riski her zaman vardır. Bu nedenle, müteahhitin inşaat sigortası yaptırması, olası zararların karşılanmasını sağlar (Get Golden Visa, 2022).
  • İnşaat Aşamalarının Takibi: Projenin ilerleyişinin düzenli olarak denetlenmesi, eksikliklerin zamanında tespit edilmesine olanak tanır. Bu amaçla bağımsız teknik denetim firmaları ile çalışmak faydalı olabilir (UMF Yapı, 2022).
  • Fesih Durumu: Müteahhitin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, mülk sahibinin sözleşmeyi feshetme hakkı olmalıdır. Bu madde, projenin başarısız olma riskine karşı ek bir güvence sağlar (Milas Önder Gazetesi, 2022).

Sonuç

Deprem riskiyle mücadele etmek ve güvenli yapılar inşa etmek, doğru inşaat sözleşmeleri ve teminatlar ile mümkündür. Sözleşmede yer alacak olan maddeler, hem mülk sahiplerinin hem de müteahhitlerin haklarını koruma altına alır. Bina tamamlama sigortası gibi yeni sigorta türlerinin teşvik edilmesi, inşaat projelerinde güvenliği artırmak açısından önemli bir adım olacaktır. Bu adımlar atıldığında, deprem riski altında bile sağlam ve güvenli yapılar inşa etmek mümkün olacaktır.


Kaynakça


Modern Afet Haberciliği: Bilim ve Pratikte Son Yenilikler


Depremler, sel felaketleri, yangınlar ve diğer doğal afetler, insan hayatını ve altyapıyı sürekli tehdit etmektedir. Ancak, son yıllarda bilim insanları ve medya profesyonelleri, afetlere daha etkili bir şekilde hazırlık yapmak ve bu afetlerin etkilerini azaltmak için yeni yöntemler geliştirmiştir. Bu yazıda, modern afet haberciliğindeki son yenilikler ve bilimsel çalışmalardan bahsedeceğiz.

Erken Uyarı Sistemleri

Erken uyarı sistemleri, afetlerin etkilerini azaltmada kritik bir rol oynamaktadır. Yeni teknolojiler, deprem öncesinde kısa süreli uyarılar sağlayarak, insanların güvenli bir şekilde sığınacak yer bulmalarına yardımcı olmaktadır. Ayrıca, sel ve yangın gibi diğer afetler için de erken uyarı sistemleri geliştirilmektedir.

Sosyal Medya ve Afet Haberciliği

Sosyal medya, afet anlarında hızlı bilgi paylaşımı sağlayarak, can ve mal kaybını azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Araştırmalar, sosyal medyanın afet müdahalesi ve kurtarma çalışmalarında etkili bir araç olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Ayrıca, sosyal medya, afet sonrası iyileşme sürecinde de önemli bir rol oynamaktadır.

Veri Analizi ve Görselleştirme

Büyük veri ve veri analizi teknikleri, afet yönetiminde giderek daha fazla kullanılmaktadır. Deprem verilerinin analizi, risk haritalarının oluşturulmasına ve daha iyi afet planlaması yapılmasına olanak sağlamaktadır. Veri görselleştirme araçları, karmaşık bilgilerin daha anlaşılır hale getirilmesine yardımcı olmaktadır.

Sonuç

Modern afet haberciliği, bilim ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte hızla gelişmektedir. Erken uyarı sistemleri, sosyal medya kullanımı ve veri analizi teknikleri, afetlerin etkilerini azaltmada önemli rol oynamaktadır. Bilim insanları ve medya profesyonelleri, bu yeni yöntemleri kullanarak, daha güvenli ve dirençli toplumlar inşa etmeye çalışmaktadır.

Kaynaklar

  • Allen, R. M. (2019). Seismic early warning systems. Science, 365(6453), 601-602. doi:10.1126/science.aax0507
  • Alfieri, L., Burek, P., Dutra, E., Krzeminski, B., Muraro, D., Thielen, J., & Pappenberger, F. (2013). GloFAS - global ensemble streamflow forecasting and flood early warning. Hydrology and Earth System Sciences, 17(3), 1161-1175. doi:10.5194/hess-17-1161-2013
  • Reuter, C., Hughes, A. L., & Kaufhold, M. A. (2018). Social Media in Crisis Management: An Evaluation and Analysis of Crisis Informatics Research. International Journal of Human-Computer Interaction, 34(4), 280-294. doi:10.1080/10447318.2018.1427832
  • Kryvasheyeu, Y., Chen, H., Obradovich, N., Moro, E., Van Hentenryck, P., Fowler, J., & Cebrian, M. (2016). Rapid assessment of disaster damage using social media activity. Science Advances, 2(3), e1500779. doi:10.1126/sciadv.1500779
  • Schorlemmer, D., Gerstenberger, M. C., Wiemer, S., Jackson, D. D., & Rhoades, D. A. (2007). Earthquake likelihood model testing. Seismological Research Letters, 78(1), 17-29. doi:10.1785/gssrl.78.1.17
  • Ushahidi. (2010). Ushahidi: A platform for crowdsourcing crisis information. Retrieved from https://www.ushahidi.com/

Afet Haberciliğinin Artan Önemi

Hoş geldiniz. Bu dönem Afet Haberciliği dersinin verilmesine olanak sağlandı ve bu konuda katkıda bulunan öğrencimize teşekkür ederim. Afet haberciliği üzerine verdiğim dersler, benim için oldukça kıymetli.

6 Şubat 2023 tarihli depremin ardından afet haberciliğinin önemi daha da artmıştır. Bu bağlamda, afet haberciliği konusundaki deneyimlerim ve deprem bilimci oluşum nedeniyle birçok televizyon programına katılma imkanı buldum.

Geçtiğimiz dönemlerde Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanlığı görevini üstlendim ve bu süreçte basın mensuplarından depremle ilgili birçok soru aldım. Ancak, soruların yeterince açık olmadığını gözlemledim ve bu soruların bazılarını ben hazırlayarak ilettim.

Afet Haberciliği: Kendine Özgü Bir Bilim Dalı

Özellikle vurgulamam gereken bir konu; afet haberciliğinin kendine özgü bir bilim dalı olduğudur. İletişim fakülteleri de bu alana yönelik çalışmalar yapmaktadır. Örneğin, bu yıl iletişim fakültesi TÜBİTAK'tan bir proje almıştır. Üç yıldır Afet Haberciliği dersi veriyorum ve 2023 yılında TÜBİTAK'tan bir proje alındı. Ancak, bu dersin pratiğini üç senedir ben gerçekleştiriyorum.

Geçmiş Deneyimler ve Eğitim Önerileri

TRT İstanbul Radyosu'nu 2012-2014 yılları arasında ziyaret ettim ve afet muhabirleri yetiştirilmesi amacıyla 20 saatlik bir afet haberciliği eğitim paketi önerdim.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne geçtikten sonra, afet haberciliği dersini önerdim. Eğer sağlık haberciliği gibi bir ders varsa, afet haberciliği dersinin de olmasının gerekliliğini düşündüm. Bu bağlamda, son üç yıl içinde verdiğim derslerin içeriklerini kitaplaştırma sürecindeyim.

Sosyal Sorumluluk Kapsamında Afet Haberciliği

Bu dersin bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında gerçekleştiğini belirtmeliyim. Bu süreçte kapsamlı soru tekniğini kullanmaya özen gösterdik.

Katılımınız için teşekkür ederim.


Deprem Riskini Yönetmek: Neler Yapmalıyız?


Deprem riski, özellikle büyük şehirlerde büyük can ve mal kayıplarına yol açabilen önemli bir tehdittir. İstanbul gibi sismik olarak aktif bölgelerde, bu riskin yönetimi ve azaltılması için çeşitli stratejiler geliştirilmelidir. Bu yazıda, deprem riskinin yönetimi, afet yönetimi, deprem öncesi önlemler, topluluk hazırlığı ve deprem sonrası müdahale konularına odaklanarak etkili çözümler sunulacaktır.

Deprem Riskinin Yönetimi

Stratejiler

Deprem riskini etkili bir şekilde yönetmek için sismik tehlike değerlendirmesi, kırılganlık modelleme ve maruz kalma değerlendirmesi gibi stratejiler kullanılmalıdır. Bu stratejiler, yerel jeolojik veriler ve geçmiş deprem kayıtları incelenerek oluşturulmalıdır. Ayrıca, yapıların dayanıklılığı göz önünde bulundurularak benzer durumlar için önlemler planlanmalıdır (Calvi et al., 2020).

  • Sismik Tehlike Değerlendirmesi: Belirli bir bölgede meydana gelebilecek depremlerin olasılığını ve potansiyel etkilerini belirler.
  • Kırılganlık Modelleme: Yapıların deprem karşısındaki zayıflıklarını analiz eder.
  • Maruz Kalma Değerlendirmesi: Toplumun ve altyapının deprem riski karşısındaki durumunu değerlendirir.

Bu stratejilerin nasıl uygulanacağı, uluslararası dergilerde yayımlanan bilimsel çalışmalar ve YouTube videolarından elde edilen bilgilerle desteklenmektedir.

Afet Yönetimi ve Karşılaşılan Zorluklar

Zorluklar

Afet yönetiminde karşılaşılan en büyük zorluklar arasında veri kalitesi eksiklikleri ve kaynak kısıtlamaları bulunmaktadır. Bu sorunlar, sismik riskin ve kırılganlığın doğru değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca, halkın risk algısı ile gerçek risklerin farklılık göstermesi de önemli bir zorluktur (De Risi et al., 2021).

Çözüm Önerileri

  • Kapsamlı Veri Toplama: Uydu görüntüleri ve ulusal nüfus sayım verileri gibi yöntemlerle veri toplama süreçleri güçlendirilmelidir.
  • Uluslararası İş Birliği: Bilgi paylaşımını teşvik etmek, daha etkili çözümler geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Deprem Öncesi Önlemler

Önlemler

Deprem öncesinde alınması gereken önlemler, fiziksel dayanıklılığın artırılması, kentsel planlama ve sosyo-ekonomik zayıflıkların giderilmesi gibi konuları kapsamaktadır. Bu önlemler, olası depremler sırasında can ve mal kaybını büyük ölçüde azaltacaktır (Goda et al., 2016).

  • Güçlü Yapı Tasarımı: Yeni inşaat projelerinde sismik tasarım yönetmeliklerinin uygulanması kritik önemdedir.
  • Altyapı İyileştirmeleri: Okul ve hastane gibi kritik yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi sağlanmalıdır.

Toplulukları Depreme Hazırlıklı Hale Getirme

Adımlar

Toplulukların depreme hazırlıklı hale gelmesi için atılması gereken adımlar arasında sismik risk farkındalık kampanyaları, acil durum müdahale planlarının geliştirilmesi ve toplum eğitimleri yer almaktadır. Bu adımlar, afet anında zararları en aza indirmeye yardımcı olacaktır (Optimum Seismic, n.d.).

  • Tatbikatlar: Acil durum planlarının tatbikatlarının düzenlenmesi, toplumu depreme karşı hazırlıklı hale getirir.
  • Gönüllü Ekip Oluşturma: Toplumda yaşam kurtarıcı olarak eğitilen bireylerin sayısının artırılması önemlidir.

Deprem Sonrası Müdahale ve İhtiyaçlar

İhtiyaçlar

Deprem sonrası hızlı ve etkili müdahale için gerekli kaynaklar arasında etkili iletişim sistemleri, acil müdahale ekipleri ve temel sağlık hizmetleri bulunmaktadır. Ayrıca, iletişim sistemlerinin kesintisiz çalışması, koordinasyonu kolaylaştırır (European Facility for Earthquake Risk, n.d.).

Teknolojiler

Veri izleme sistemleri ve mobil uygulamalar, hızlı müdahaleyi kolaylaştırarak etkin bir yönetim sağlar. Bu teknolojik destek, deprem sonrası ihtiyaçların karşılanmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Sonuç

Deprem riskini yönetmek ve azaltmak için önerilen stratejiler ve önlemler, hem bilimsel çalışmalar hem de toplumsal farkındalık ile desteklenmelidir. Etkili sismik risk azaltma stratejileri, toplum eğitimi ve erken uyarı sistemleri, deprem riskini azaltmak ve can ve mal kayıplarını önlemek için kritik öneme sahiptir.

Kaynaklar

Calvi, G. M., Moratti, M., O'Reilly, G. J., Scattarreggia, N., Monteiro, R., Malomo, D., & Welch, D. P. (2020). Once upon a time in Italy: The tale of the Genoa San Giorgio Bridge. Structural Engineering International, 30(2), 169-186. https://doi.org/10.1080/10168664.2020.1713587

De Risi, R., De Luca, F., Ripullone, M., & Carozza, S. (2021). Earthquake risk assessment of historical centres: The case study of Castelsantangelo sul Nera (Italy). Bulletin of Earthquake Engineering, 19(3), 1365-1392. https://doi.org/10.1007/s10518-020-00873-7

Goda, K., Yasuda, T., Mori, N., & Maruyama, T. (2016). New scaling relationships of earthquake source parameters for stochastic tsunami simulation. Coastal Engineering Journal, 58(03), 1650010. https://doi.org/10.1142/S0578563416500108

Optimum Seismic. (n.d.). Resilience to Reduce Earthquake Disaster Risk. Retrieved September 8, 2024, from https://www.optimumseismic.com/earthquake-resilience/resilience-reduce-earthquake-disaster-risk/

European Facility for Earthquake Risk (EFEHR). (n.d.). What is Earthquake Risk? Retrieved September 8, 2024, from http://www.efehr.org/Earthquake-risk/What-is-earthquake-risk/


Malatya İli'nde 18 Eylül 2024 Depremi: Sismik Etkiler ve Toplumsal Sorumluluk

18 Eylül 2024 sabahı, saat 03:22'de , Türkiye'nin doğusunda bir kez daha sarsıldı. Malatya'nın 31 km güneydoğusunda , Çelikhan&...