Saturday, August 3, 2024

Üniversite Tercih Döneminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Üniversite sıralamaları, öğrencilerin kariyer yolculuklarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu sıralamaların mezunların iş bulma şansını, maaşlarını ve terfi olanaklarını etkilediği gözlemlenmiştir. Ancak, sıralamaların tek başına başarının anahtarı olmadığını vurgulamak önemlidir. Eğitim, bireylerin üretkenliğini artırarak insan sermayesini geliştirmekte ve işverenler için adayların potansiyelini değerlendirmede bir sinyal görevi görmektedir.

Öte yandan, sıralamalar öğrenciler üzerinde baskı oluşturabilir ve yaratıcılıklarını köreltebilir. Bu nedenle, öğrencilerin kendi ilgi ve yeteneklerine odaklanmaları, alternatif yolları değerlendirmeleri ve başarının çeşitli yolları olduğunu kabul etmeleri gerekmektedir. Yüksek lisans eğitimi, ilgi alanlarını ve hedefleri yeniden tanımlama fırsatı sunarak daha tatmin edici kariyer yolları keşfetmeye yardımcı olabilir.

Marina Meijer'in hikayesi, uluslararası bir ailede büyümenin ve farklı kültürlerle etkileşimin eğitim yolculuğundaki önemini vurgulamaktadır. Eğitim, sadece akademik bilgi edinmekle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda deneyimsel öğrenme ile kişisel kimliği şekillendirmektedir. Yurtdışında eğitim almak, öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirmelerine, dil becerilerini artırmalarına ve farklı kültürel perspektifler kazanmalarına olanak tanır.

Erasmus programı, öğrencilere yurtdışında eğitim alma fırsatı sunarak sadece akademik bilgi ediniminde değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve kültürel zenginlik açısından da önemli bir rol oynamaktadır. Programın sunduğu fırsatlar arasında ömür boyu arkadaşlıklar kurma, dil becerilerini geliştirme, seyahat etme imkanı, kişisel gelişim, akademik keşif ve kariyer faydaları bulunmaktadır.

Sonuç olarak, üniversite sıralamaları önemli bir faktör olsa da, öğrencilerin kendilerini tanımaları, yaratıcılıklarını korumaları ve farklı yolları deneyimlemeleri kritik bir öneme sahiptir. Eğitim, sadece akademik başarı değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve deneyim kazanmaktır. Genç nesilleri yurtdışında eğitim almaya teşvik etmek, onların potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olacaktır.

Friday, August 2, 2024

Afet Yönetimi ve Hazırlığı: Toplumların Güvenliği İçin Kritik Bir Konu

Afet yönetimi ve hazırlığı, günümüzde her bireyin üzerinde durması gereken kritik konular arasında yer almaktadır. Doğal afetler, iklim değişikliği ve insan kaynaklı krizler, toplumların güvenliğini tehdit eden önemli unsurlardır. Bu bağlamda, Prof. Dr. Murat Balamir'in "Afetler, Risk Yönetimi, Sakınım Planlaması - Kavram ve Terimler" adlı eseri, afet yönetimi konusundaki bilgimizi derinleştirip, riskleri azaltma yönünde etkili stratejiler geliştirmemiz için önemli bir rehber sunmaktadır.

Afetlerin sadece fiziksel zararlarla sınırlı kalmadığını, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarının da bulunduğunu unutmamak gerekir. Birleşmiş Milletler'in (UNDRR, 2015) belirttiği gibi, afet risklerinin azaltılması, sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurlarından biridir. Bu nedenle, afet yönetimi stratejileri, toplumların dayanıklılığını artırmak ve gelecekteki tehditlere karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak amacıyla sürekli olarak geliştirilmelidir. Ayrıca, afet yönetiminde bilgi sistemlerinin kullanımı, karar alma süreçlerini destekleyerek daha etkili müdahale ve iyileşme planları oluşturulmasına katkı sağlamaktadır (FEMA, 2010).

Afet farkındalığını artırmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve hazırlıklı olma konusunda eğitmek, toplumların afetlere karşı dirençlerini artırmanın anahtarıdır (UNDP, 2004). Bu bağlamda, afet yönetimi ve hazırlığı konusundaki önemli videoların özetleri ve bağlantıları aşağıda sunulmuştur:

1. Konutun Önemi ve İklim Krizi

  • Konut, insan hakkıdır ve kriz dönemlerinde topluluk güvenliği için hayati öneme sahiptir.
  • Yetersiz konutların yaygınlığı, kent sakinlerinin üçte birinin standart altı konutlarda yaşadığını göstermektedir.
  • İklim krizi, fırtınaların daha sık ve şiddetli hale gelmesine neden olarak, kötü konutlarda yaşayan ailelerin kırılganlığını artırmaktadır.
  • Yenilikçi konut çözümleri ile mevcut evlerin proaktif olarak yenilenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

2. Afet Hazırlığının Önemi

  • Afetler sık sık meydana gelir ve bölgesel olarak günlük yaşamı etkileyebilir.
  • Temel ihtiyaçlar arasında gıda, su, barınak, sağlık ve güvenlik yer almaktadır.
  • Gıda hazırlığı için kişi başına en az 30 günlük gıda depolamak önerilmektedir.

3. Afet Yönetimi ve Dayanıklılık Üzerine

  • İklim değişikliği, düşük gelirli ülkeler için kırılganlıkları artırmakta ve afetlerin sıklığını artırmaktadır.
  • Etkili afet risk yönetimi, kalkınma politikalarına entegre edilmelidir.
  • Topluluk dayanıklılığı, güçlü sosyal ağlar aracılığıyla artırılabilir.

4. Küresel Çapta Afet Risk Finansmanı

  • Finansal planlama, afet etkilerine karşı koruma sağlayarak yaşamları güvence altına alabilir.
  • Gelişmekte olan ülkelerde, sınırlı kaynaklar, afet sonrası iyileşme çabalarını zorlaştırmaktadır.
  • Uzun vadeli istikrar, finansal koruma programları ile sağlanabilir.

5. İklim Değişikliği ve İnsan Faaliyetleri

  • İklim değişikliği, insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak hızla ilerlemektedir.
  • Sera gazları, atmosferde ısıyı hapsederek küresel sıcaklıkların artmasına neden olmaktadır.
  • Enerji dönüşümü, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş ile sağlanabilir.

Bu özetler, afet yönetimi ve hazırlığı konusundaki bilgi birikimimizi artırarak daha güvenli bir geleceğe doğru ilerlememize yardımcı olacaktır. Prof. Dr. Balamir'in tanımları ile birlikte, afet yönetimi konusundaki anlayışımızı derinleştirerek, toplumların dayanıklılığını artırmak için gerekli adımları atabiliriz.

Sonuç: Afet Yönetimi ve Hazırlığının Önemi

Sonuç olarak, afet yönetimi ve hazırlığı, bireylerin ve toplumların güvenliğini artırmak için sürekli olarak geliştirilmesi gereken bir alandır. Bilgi sistemlerinin entegrasyonu, bilinçlendirme çalışmaları ve proaktif stratejiler, gelecekteki tehditlere karşı hazırlıklı olmanın anahtarıdır. Bu makalede ele alınan kavramlar ve öneriler, afet yönetimi konusunda daha derin bir anlayış geliştirmemize yardımcı olmakta ve daha güvenli bir geleceğe doğru ilerlememizi sağlamaktadır.

Afetlerin etkilerini azaltmak ve toplumsal dayanıklılığı artırmak için atılacak adımlar, sadece bireyler için değil, tüm toplumlar için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, afet yönetimi konusunda bilgi paylaşımının artırılması ve işbirlikçi çabaların desteklenmesi gerekmektedir.

Kaynakça:

  • Balamir, M. (2013). Afetler, Risk Yönetimi, Sakınım Planlaması - Kavram ve Terimler. Ankara: ODTÜ Yayıncılık.
  • UNDRR. (2015). Sendai Framework for Disaster Risk Reduction 2015-2030. United Nations Office for Disaster Risk Reduction.
  • FEMA. (2010). Developing and Maintaining Emergency Operations Plans. Federal Emergency Management Agency.
  • UNDP. (2004). Reducing Disaster Risk: A Challenge for Development. United Nations Development Programme.

Başarılı ve Başarısız Sunumların İncelenmesi: Nasıl Etkili Olunur?

Giriş:

Sunumlar, bir mesajı veya bilgiyi başkalarına iletmek için kullanılan güçlü araçlardır. Ancak, sunum yaparken dikkat edilmesi gereken birçok unsur vardır. Beebe ve Beebe (2016) sunumların, dinleyicilerin dikkatini çekmek ve bilgiyi etkili bir şekilde aktarmak için iyi planlanması gerektiğini vurgular. Kötü bir sunum, dinleyicilerin ilgisini kaybetmesine ve mesajın yanlış anlaşılmasına yol açabilir. Gallo (2014), etkili sunumların, dinleyicilerle bağlantı kurarak onların dikkatini çektiğini belirtir. Bu nedenle, sunum yaparken kullanılan teknikler ve içerik, sunumun başarısını doğrudan etkileyen faktörlerdir.

Bununla birlikte, sunum sırasında mizah kullanımı da önemli bir rol oynamaktadır. Ziv (1988) mizahın, iletişim etkinliğini artırabileceğini ve dinleyicilerin dikkatini çekmek için etkili bir yöntem olduğunu ifade eder. Ancak, mizahın yanlış kullanımı, dinleyiciler üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Mott (2014), sunum sırasında mizahın dikkatli bir şekilde kullanılmasının önemini vurgular ve uygun mizahın, sunumun akışını ve dinleyici katılımını artırabileceğini belirtir.

Bu makalede, kötü sunum yapmanın altın kuralları ve etkili sunum teknikleri ele alınacak; ayrıca, mizahın sunumlar üzerindeki etkisi de incelenecektir. Sunum yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar ve bu noktaların nasıl uygulanabileceği, daha etkili ve dikkat çekici sunumlar hazırlamak isteyen bireyler için önemli bilgiler sunacaktır.

Thursday, August 1, 2024

İstanbul'daki Deprem Riski: 2020 Röportajımızda Ne Dedik?


Araştırmalar, 6 Şubat 2023 depremlerinden önce ve sonra şehirlerin depreme karşı güçlendirilmesine odaklanabilir. Bu depremler, beklenenin aksine, çok büyük bir enerji birikimiyle gerçekleşen ve "Büyük Kıyamet" olarak adlandırılan tarihsel bir olaydı. İstanbul ve diğer şehirlerde, bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmak ve mevcut yapıların dayanıklılığını artırmak için kentsel dönüşüm süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

9 Kasım 2020'de, gazeteci ve yazar Halis Özdemir'in moderatörlüğündeki "Beklenen İstanbul Depremine Hazırlık" konulu bir canlı yayına katıldım. Bu program, farklı disiplinlerin bir araya geldiği ve ortak bir akıl arayışını yansıttığı bir vizyon arayışıydu. Katılımcılar, konuya dair çeşitli bakış açılarını paylaştı ve yaklaşık bir saat süren programda her konuğa en az iki söz hakkı tanındı.

Görüşlerimi titizlikle yazıya dökerek, metne bir özet ve öneriler listesi ekledim. Bu, okuyucuların önemli noktaları hızlıca kavrayabilmesi için pratik bir çözüm sundu.

Takdim Yazısı

İstanbul, tarih boyunca birçok büyük depreme ev sahipliği yapmış bir şehir olarak, gelecekteki riskler açısından da sürekli bir değerlendirme sürecindedir. 9 Kasım 2020'de, gazeteci Halis Özdemir'in moderatörlüğündeki "Beklenen İstanbul Depremine Hazırlık" konulu canlı yayında, bu önemli konuyu tartışma fırsatı buldum. Röportajda, İstanbul’daki dönüşüm süreçlerinin mevcut durumunu, jeofizik direnç ve deprem risklerinin nasıl değerlendirileceğini ele aldım. Ayrıca, depremlerin birbirini tetikleme olasılığı ve bu bilginin kamuya açılması gerekliliği hakkında önerilerde bulundum. Röportajın sonunda, bu bilgileri daha iyi anlamanızı sağlayacak bir özet ve öneriler listesi sunarak, zaman kısıtlaması olan okuyucular için kılavuz niteliğinde bilgiler sağladım.

RÖPÖRTAJ VİDEO KAYDI
9 KASIM 2020

Wednesday, July 31, 2024

Eğitimin Geleceği ve Geleceğin Eğitimi

Eğitimde yenilikçi yaklaşımlar, teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte evrim geçiriyor. Blended, Flipped ve Hybrid öğrenme modelleri, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Bu modeller, öğrenci katılımını artırmak ve öğrenme deneyimini zenginleştirmek amacıyla geleneksel öğretim yöntemleriyle teknolojiyi harmanlıyor. 2004-2008 yılları arasında çalıştığım KFUPM'de blended learning kursu aldığım dönemden bu yana, eğitimdeki bu değişim ve gelişim sürecine yakından tanıklık ettim.

Blended Learning: Harmanlanmış Öğrenme

Blended learning, geleneksel öğretim yöntemleri ile dijital teknolojilerin birleştirilmesiyle öğrenci katılımını artırmayı hedefleyen bir eğitim modelidir. Videolar, öğrencilerin görsel ve işitsel olarak öğrenmelerine olanak tanıyan önemli bir kaynak olarak hizmet eder. Öğrenciler, ders içeriklerini çevrimiçi olarak takip edebilir ve sınıf içi zamanlarında bu bilgileri uygulamalı olarak pekiştirebilirler. Blended learning'in faydalarını deneyimlediğim KFUPM'de, haftada bir yüz yüze ders yapılırken diğer dersler videolar şeklinde sunuluyordu. Bu model, öğrencilerin kendi hızlarında öğrenmelerine olanak tanırken, öğretmenlerin de sınıf içi etkileşimi artırmalarına yardımcı oldu.

Flipped Classroom: Ters Yüz Sınıf Modeli

Flipped classroom modeli, geleneksel öğretim yöntemlerini tersine çevirir; öğrenciler ders materyallerini evde öğrenir ve sınıf zamanında bu bilgileri uygulamalı olarak pekiştirirler. Öğrenciler, genellikle YouTube gibi platformlardan video dersleri izleyerek konuları bağımsız olarak çalışırlar. Sınıf zamanı, problem çözme ve pratik çalışmalarla geçer, ders anlatımları yerine aktif öğrenmeye odaklanılır. Pandemi döneminde bu modeli uygularken, öğrencilere YouTube videoları yolladım ve videoların altına sorular yazmalarını istedim. Bu sayede öğrenciler, sınıfta daha hazırlıklı bulunup, merak ettikleri konuları tartışma imkanı buldular.

Hybrid Teaching: Hibrit Öğretim

Günümüzde daha ileri teknikler arasında yer alan hybrid teaching modeli, hem sınıfta hem de online olarak uzaktan eğitimi birleştirir. Pandemi koşullarında bu modeli uygulama şansı buldum; hem sınıfta ders anlattım hem de internet üzerinden MsTeams kullanarak uzakta kalan öğrencilere ders verdim. Ayrıca derslerimi YouTube'a yükleyerek, yeniden izlemek isteyen öğrencilere erişim imkanı sağladım. Bu model, öğrencilere esneklik ve erişilebilirlik sunarak, eğitimde fırsat eşitliğini destekler.

Eğitimin Geleceği

Bu üç modelin referans alınarak oluşturulan eğitim sistemleri, geleceğin eğitiminin temel taşlarını oluşturuyor. Blended learning, öğrencilerin kendi hızlarında ve tarzlarında öğrenmelerini sağlarken, flipped classroom, aktif öğrenme ve sınıf içi etkileşimi artırır. Hybrid teaching ise, esneklik ve erişilebilirlik sunarak, eğitimde fırsat eşitliğini destekler.

Eğitimde bu yenilikçi modellerin kullanımı, öğrenci merkezli öğrenme deneyimlerini zenginleştirir ve öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermelerine olanak tanır. Geleceğin eğitimi, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak, öğrenci katılımını ve başarısını artırmayı hedefleyen bu modellerin entegrasyonu ile şekillenecektir. Eğitimde sürekli gelişim ve yenilik, öğrencilerin bilgiye erişimlerini kolaylaştırarak, onları geleceğin belirsizliklerine daha iyi hazırlayacaktır.


Tuesday, July 30, 2024

Depremler ve Türkiye'nin Karşılaştığı Riskler


Depremler, yer kabuğundaki büyük levhaların hareketi nedeniyle oluşur ve bu süreç dünya var olduğu sürece devam eder. Türkiye, yüksek deprem riski taşıyan bir ülke olarak, son yıllarda bu riskin ciddiyetini bir kez daha yaşadı.

Deprem Potansiyeli ve Beklentiler:
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş'ta meydana gelen büyük depremler, önceki tahminlerden daha güçlü oldu. Beklenen maksimum büyüklüğün 7.5 yerine 7.9 olması, binaların depreme dayanıklılığının önemli bir konu olduğunu gösterdi. Bu depremler, tek bir büyük deprem yerine, ardışık iki büyük depreme örnek teşkil ediyor ve gelecekte aynı anda iki büyük deprem senaryosuna karşı hazırlıklı olmanın önemini vurguluyor.

Depremle Başa Çıkma ve Risk Azaltma:
Son büyük depremler, Türkiye'nin deprem dayanıklılığı standartlarını güncelleme gereğini ortaya koydu. Uluslararası işbirlikleri ile bilgi paylaşımı ve güncel deprem verileri kullanılarak risk azaltıcı stratejiler geliştirmek kritik öneme sahiptir. Türkiye'nin depreme dayanıklı yapılar konusunda attığı adımlar, gelecekte benzer felaketlerin etkilerini azaltabilir.

Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hatları vs. San Andreas Fay Hattı:
Türkiye'nin deprem riskleri, Kaliforniya'daki San Andreas Fay Hattı ile benzerlikler gösteriyor. Bu benzerlikler, hem Türkiye'de hem de Amerika'da bilimsel işbirliği ve bilgi paylaşımını teşvik ediyor.

Türkiye'de Deprem Güvenliği ve Yapı Standartları:
Deprem riskini azaltmak için zemin analizi yapmak ve yapıları depreme karşı dayanıklı hale getirmek gerekiyor. İzolasyon teknolojileri, özellikle büyük şehirlerde deprem hasarını azaltmak için kritik bir rol oynuyor ve binaların depreme karşı daha dayanıklı olmasını sağlıyor.

Kahramanmaraş Depreminin Sonuçları:
6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş depremleri, önceki tahminlerin çok üzerinde bir etki yarattı. Şehirdeki birçok bina hasar gördü ve bu durum, gelecekte benzer felaketlerin etkilerini azaltmak için şehir planlaması ve önlemler alınması gerektiğini gösterdi.

Sonuç:
Türkiye, deprem kuşağında stratejik bir konumda bulunuyor. 6 Şubat 2023 depremleri, deprem hazırlığı ve yapı standartlarının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Gelecekte daha güvenli bir Türkiye için herkesin deprem riskleri hakkında bilgi sahibi olması ve hazırlıklı olması gerekiyor.

Monday, July 29, 2024

Proje Merkezli Başarı: Takım Çalışması ve Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi

Hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar her zaman doğru olmayabilir, ancak bu, onların tamamen yanlış olduğu anlamına da gelmez. Herkesin doğru ve yanlış yanları vardır. Bu nedenle, hem iş dünyasında hem de akademik kariyer sürecinde önemli olan bireyler değil, projeler ve takım çalışmasıdır.

Proje Merkezli Yaklaşım: Bir projede başarılı olmanın anahtarı, bireyler yerine projeye odaklanmaktır. Bireylerin kişisel farklılıkları olabilir, fakat asıl önemli olan bu farklılıkların üstesinden gelerek ortak bir amaç için çalışmaktır. Bunun için takım içinde birey olabilmeyi başarmak ve takım oyuncusu olma refleksine sahip olmak önemlidir. Bir projede herkesin katkısı değerlidir ve takım çalışmasıyla daha iyi sonuçlar elde edilebilir.

Takım Çalışmasının Gücü: Takım çalışması, bireysel yeteneklerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sinerji ile daha büyük başarılar getirir. Herkesin farklı güçlü yönleri ve bakış açıları vardır. Bu farklılıklar, doğru bir şekilde yönlendirildiğinde, projenin başarısı için büyük bir avantaj sağlar. Bu sadece iş dünyasında değil, akademik araştırma ve projelerde de geçerlidir.

Akademik Örnekler ve Yaklaşımlar: Örneğin, İstanbul Üniversitesi gibi eski üniversitelerde anabilim dalları vardır, fakat anabilim dalında olanların ortak çalışma refleksi yoktur. Çünkü anabilim dalına insanların giriş süreçleri farklıdır. Bu nedenle, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) gibi bazı üniversitelerde anabilim dalı yapıları kaldırılmıştır. Bunun yerine, dünyanın en iyi 100 üniversitesinde olduğu gibi "research groups" (araştırma grupları) kurulmuştur. Bu gruplarda, önemli olan insanların gönüllü olarak çalışabileceği, takım ruhu ile paylaşımda bulunup üretebileceği bir ortam yaratmaktır.

Sivil Toplum Kuruluşları ve Multidisipliner Çalışmalar: STK'larda görev almak, çok farklı disiplinlerden insanların ortak amaç için birbirleri ile iletişim kurmalarına ve çalışmalarına olanak sağlar. Özellikle medya, bir deprem sonrasında depremin çok farklı alanlarında uzmanları bir programda bir araya getirerek bu tür multidisipliner çalışmaları teşvik eder. Maalesef üniversiteler içinde zor olsa da, bu mümkün olabilir. Multidisipliner açıdan tartışma, bir ortak sonuçta doğru bir ortak koşuşturma enerjisi sağlar.

Yapay Zeka ve Çalışma Partnerliği: Günümüzde yapay zeka, bir çalışma partneri olarak her konuda destek oluyor. Yapay zeka, çok farklı konularda bakış açıları sunabilme açısından önemli roller üstleniyor. Bilim veya iş dünyasında insanların ufuk sınırlarının dışına taşmasını sağlıyor ve farklı ülkelerdeki uygulamalar hakkında çok kısa sürede bilgilere ulaşma imkanı tanıyor. Şu an için en iyi, sadık çalışma partneri yapay zekalar değil mi?

Uluslararası Örnekler:

  • Kanada: Kanada'daki üniversitelerde, özellikle de University of Toronto ve University of British Columbia gibi önde gelen kurumlarda, araştırma grupları yaygındır. Bu gruplar, disiplinlerarası çalışmaları teşvik eder ve öğrencilerin, araştırmacıların ve profesörlerin birlikte çalışmasını sağlar. Bu sayede, farklı bakış açılarının bir araya gelmesiyle yenilikçi çözümler geliştirilir.
  • Japonya: Japonya'da, Tokyo Üniversitesi gibi önde gelen üniversitelerde, araştırma merkezleri ve laboratuvarlar ortak çalışma alanları olarak kullanılır. Bu merkezlerde, hem ulusal hem de uluslararası araştırmacılar birlikte projeler yürütür. Japonya'nın işbirliğine dayalı bu yaklaşımı, bilim ve teknolojideki hızlı ilerlemelerinin temel nedenlerinden biridir.
  • Avrupa Birliği: Avrupa Birliği ülkelerinde, özellikle Almanya'da, Max Planck Enstitüleri gibi kurumlar araştırma grupları ve merkezleri ile ünlüdür. Bu enstitüler, dünya çapında bilinen araştırmacıları bir araya getirir ve disiplinlerarası projeler yürütür. Avrupa Birliği'nin Horizon 2020 gibi programları da, araştırmacıların birlikte çalışmasını teşvik eden fonlar sağlar.

Hedef ve Amaç: Bir projede hedef, belirli bir kişiye bağlılık değil, proje bütünlüğü içinde kalarak en iyi sonucu elde etmektir. Proje boyunca herkesin katkısı ve çabası önemlidir. Bu nedenle, hedefimiz her zaman proje merkezli olmalı ve takımın başarısına odaklanmalıdır. Akademik dünyada da, bireysel başarıdan çok, takımın ve projenin başarısı önemlidir. Araştırma grupları bu amaca hizmet eder ve ortak çalışmanın önemini vurgular.

Sonuç: Sonuç olarak, hem iş dünyasında hem de akademik kariyer süreçlerinde bireylerin doğruları ve yanlışlarından çok, takım çalışması ve proje bütünlüğü önemlidir. Bir projede başarıya ulaşmak için, herkesin katkısını değerli görmeli ve ortak bir amaç doğrultusunda birlikte çalışmalıyız. Araştırma grupları gibi yapılar, bu ortak çalışmanın en iyi örneklerindendir ve akademik dünyada büyük başarılara imza atılmasını sağlar. Kanada, Japonya ve Avrupa Birliği ülkelerindeki örnekler, takım çalışması ve proje odaklı yaklaşımın ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Yapay zekanın sunduğu imkanlar ise, bu süreçleri daha da hızlandırmakta ve desteklemektedir.

Kentsel Dönüşüm Süreci: Deneyimler ve Öneriler


Kayınvalidem, "Nedir bu kentsel dönüşüm?" diye sordu. Ona, "Hayırlı olsun, evin yenilenecek," dedim. İstanbul'da, 1986 yılında yapılmış, ana cadde üzerindeki evine doğru yol aldık. Binanın bakımlı olduğunu gördüm, ancak çevrede daha bakımsız, depreme dayanıksız evler de vardı. Kayınvalidem, karşıdaki evde kentsel dönüşüm müteahhidinin oturduğunu söyledi.

Müteahhitlik ve Kentsel Dönüşüm

Müteahhitlik ve kentsel dönüşüm süreci, düşündüğümde, kurslarda öğrendiğim bilgileri hatırlattı. Hocam, "Müteahhit kumarhanedeki kasaya benzer, hiç kaybetmez," demişti. Bu söz, müteahhitlerin kentsel dönüşüm projelerindeki rolünü anlamama yardımcı oldu. Ana cadde üzerindeki bir binanın yeniden yapılması, değerinin artması ve müteahhidin kazanç sağlaması anlamına gelir.

Toplantıya biraz erken geldik ve çevreyi dolaştım. Çıkma katlı binaların depreme karşı risk oluşturduğunu kayınvalideme anlattım. Merhum Prof. Dr. Hüseyin Kaplan'ın, "Çıkma katlı yapılar depremde ölüm makinesi gibi davranır," sözü aklıma geldi. Yasaklanmış olmalarına rağmen, bazı binaların hâlâ bu kuralları çiğnediğini fark ettim.

Kentsel Dönüşüm Süreci ve Yasal Düzenlemeler

Kentsel dönüşüm sektörü hakkında bir meslektaşımla önceden konuşmuştum. Bakanlık tarafından belirlenen %51 kuralı gereği, bina ve site yönetimi danışmanlığı eğitimleri almış biri olarak en az 10 daire malikinin onayı gerekiyordu. Ancak toplantıya sadece 5-6 malik katılmıştı.

Meslektaşıma, "Binaların Deprem Risk Durumu" incelemesinin maliyetini sordum. Ortalama 50 bin TL olduğunu söyledi. Bu fiyat, 15 kata kadar yüksekliğindeki binalar için geçerli. Yer incelemesi ve yapı radarı gibi tekniklerle yapılan incelemeler, betonun sağlığını ve yapı projelerine uygunluğunu kontrol ediyor.

Toplantı ve Proje Seçenekleri

Toplantıda, müteahhit iki seçenek sundu: Taahhüt Projesi veya Taşeron Projesi. Taşeronluk hizmeti olması durumunda m² için 2,800 TL, taahhüt işi durumunda ise  için 2,200 TL olduğunu belirtti. Ödemeler genellikle brüt alan üzerinden yapılıyor. Bu nedenle, brüt 100  alana sahip bir dairenin kentsel dönüşüm maliyeti 2 milyon 200 bin TL ile 2 milyon 800 bin TL arasında değişiyor. Ödemeler taksitle yapıldığında, taksit oranlarına aylık TÜİK enflasyon oranı kapsamında ekleme yapılacak. %51 imza toplayıp sözleşme yapılması gerektiğini belirtti.

Güçlendirme ve Alternatif Çözümler

Kayınvalidemle eve dönerken, "Bir kat daha izin çıkacak gibi, benden para çıkmadan bina yapılacakmış," dedi. Kentsel dönüşümün en büyük engeli imza ve bütçe işi çözülmeden bu iş nasıl olacak? Deprem korkusu ile yaşayan orta gelirli insanlar için güçlendirme projeleri de bir alternatif olabilir.

Meslektaşıma güçlendirme projelerinin maliyetini sordum. Maliyet, Bina Taban Alanı (m²) x 25 TL x Kat Yüksekliği formülü ile hesaplanıyor. Güçlendirme oranı %40'ın altında ise öneriliyor. Daire başına 100 m² için 400,000 TL güçlendirme maliyeti, kentsel dönüşüm maliyetinin %40'ından düşük çıkabilir.

Jeofizik Mühendisi Meslektaşımın Önerileri

Jeofizik mühendisi meslektaşım ile tartıştık. Bina projesine ilave verilen +1 kat ile binanın tamamının kaba inşaatı önemli ölçüde sağlanır. Müteahhit aradan çıkarılır ve taşeron yapıya iş verilir. Devletin "yarısı benden yarısı senden" desteği ile bina yenilenebilir. Taahhüt işi yapan firma piyasadan iş topluyor, kentsel dönüşüm için rantı yüksek alanlardan bina seçip para kazanma peşindeler. Diğer taraftan, kentsel dönüşüme binasını sokmak, devleti verdiği destekten yararlanmak isteyen kişiler de hem can güvenliği açısından daha emin bir binada oturmak, hem de binalarına imkan dahilinde verecekleri paralarla rant açısından güncel değeri yüksek yeni bina sahip olmak istiyor.

Ekonomik Kapasite ve Deprem Gerçekleri

Sorun, kentsel dönüşüme girecek binalarda oturan insanların ekonomik kapasitesinin, binaların kentsel dönüşümde yenilenme sürecinde ortaya çıkan masrafları karşılamayacak düzeyde olması. Herkes, 1999 yılından önce yapılan binaların depremde büyük hasar görecek, deprem olduğunda binanın deprem hasarı 1999 öncesi olmasından kaynaklı olarak eski teknoloji ve eski deprem yönetmeliklerine göre deprem performansı düşük binalarda yaşamak istemiyor. Genellikle, 1975 deprem yönetmeliğine uygun olarak doğru yapılmış binaların da büyük İstanbul depremine karşı deprem performansının yeterli olacağını tartışan bilim insanları var.

Ekonomik kapasiteyi artırmanın bir yolu aracıları ortadan kaldırmak, direkt yüklenici firmalarla muhatap olmak. Taahhüt firma, yüklenici firma değildir, piyasadan proje olacak yapı projelerini toplar, antlaşma yapar ve kendi kazancını üzerine ekler, geri kalan işi yüklenici veya taşeron yapı şirketine verir. Taahhüt firması aradan kalktığı zaman, yüklenici firma ile çalışıldığında yaklaşık toplam maliyet üzerinden %25 indirim sağlanır.

İlave olarak, kentsel dönüşüme teşvik için devletin +1 kat ilave etme olasılığı kullanılır. Giriş katın üstüne ilk yapılacak kat, yapım aşamasında satılır, buradan gelecek ilave kaynak veya cansuyu ile binanın neredeyse kaba inşaatını tamamlayacak bir kaynak sağlanabilir. Devletin, daire başına verdiği 1 milyon 400 bin TL destek ile birlikte başa baş binanın yenilenmesi sağlanabilir. Demek ki devletin vermiş olduğu kentsel dönüşüm desteği daire başı yarısı hibe olan "yarısı senden yarısı benden kampanyası" kapsamında nakdi destek, buna ilave olarak 1 kat ilaveyle sağlanan ikinci destek, aracı taahhüt firması aradan çıkarılarak, binanın başa baş yenilenmesi sürecinin tamamlanmasına yeter.

Sonuç ve Öneriler

Sonuçta, orta gelirli insanlar kentsel dönüşüm istiyor ama dönüşüme aktaracak parası yok. Kolon kesilmesi gibi insan kaynaklı afet riskleri araştırılmalı. Kentsel dönüşüm sektörü içinde yerden merkezli projeler tartışılmalı. Belediye veya bakanlığın +1 kat artışı ile proje maliyeti düşürülebilir.

Önerilerim:

  • Bina Durumu ve Risk Analizi: İlk adım olarak, bağımsız bir uzman tarafından binanın depreme dayanıklılık analizinin yapılması gerekiyor. Bu analiz, yapı radarı ve karot testleri gibi yöntemlerle desteklenmeli.
  • Güçlendirme Seçeneklerinin Değerlendirilmesi: Eğer bina yıkılıp yeniden yapılamıyorsa, güçlendirme projeleri ciddi bir alternatif olabilir. Güçlendirme maliyetleri, kentsel dönüşüm maliyetinin %40'ından az olduğunda bu seçenek daha ekonomik olabilir.
  • Finansal Destek ve Teşvikler: Devletin sunduğu finansal desteklerin ve teşviklerin etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor. "Yarısı benden, yarısı senden" kampanyası ve +1 kat ilave gibi teşvikler, maliyetleri önemli ölçüde düşürebilir.
  • Aracıların Ortadan Kaldırılması: Taahhüt firmalarının aradan çıkarılması, doğrudan yüklenici firmalarla çalışılması, maliyetleri %25 oranında düşürebilir. Bu, kat maliklerine büyük bir tasarruf sağlar.
  • Eğitim ve Bilinçlendirme: Kentsel dönüşüm süreci hakkında bilgilendirme ve eğitimler, vatandaşların bu süreci daha iyi anlamalarına ve sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olabilir.

Sunday, July 28, 2024

Marmara Depremleri

Beklenen İstanbul depremi olmamakla birlikte, Marmara Denizi'nde meydana gelmiş her bir deprem tekrar yaşandığında, bu İstanbul Depremi olarak kayda geçecektir, çünkü İstanbul'daki risk büyük ölçüde artmıştır. Nüfusun yükselmesi ve yapılaşmanın artmasıyla birlikte depreme karşı risk, Avrupa'daki diğer şehirlerden daha yüksektir. Depremin kaynağı olarak Marmara Denizi işaret edilebilir, ancak deprem riskinin kaynağı olarak İstanbul şehri üzerinde herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Depremin ne zaman meydana geleceği önceden bilinmez, bu nedenle öncesinde depremin olacağı tarihi tahmin etmek mümkün değildir. Bu durumda, daha rasyonel bir yaklaşım, depremin olacağı yıla odaklanmak yerine, depremin neden olacağı yıkıma ve risklere hazırlıklı olmaktır. 


 Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Türkiye’de Önemli Depremler ve Bazı Deprem Hikayeleri

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

Deprem İletişimi: Halkla Etkili ve Güvenilir Bilgi Paylaşımı


Bu yazıda, deprem iletişiminin nasıl olması gerektiği konusunda önemli bilgiler paylaşıyoruz. Andy Fetko’nun ev sahipliğinde ve USGS’den Lucy Jones'un konuşmacı olduğu bir webinardan ve "Deprem Durumunda Halkla Nasıl İletişim Kurulmalı?" başlıklı makaleden aldığımız önemli noktaları özetledik. Amacımız, doğal afetler sırasında halka nasıl etkili ve güvenilir bilgiler aktarılabileceğini anlamak ve bu konuda en iyi uygulamaları paylaşmaktır.

The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...