Thursday, July 18, 2024

Geri Dönüşün Ruhu

 

Başlangıç Noktası: 28 Şubat 2024

Soğuk bir kış günüydü. Buz gibi bir hava, içime işleyen soğuğu ile her adımımda yüzüme çarpıyordu. Ama içimdeki ateş, bu soğuğa meydan okuyordu. Uzun ve zorlu bir hukuki mücadeleden sonra, haksızlık ve hukuksuzlukla uzaklaştırıldığım Aldebaran Üniversitesi’ne geri dönmüştüm. Geri dönüşüm, adaletin küçük bir zaferi gibiydi. Yeniden başlamak için hazırım, ama karşılaşacağım zorluklardan habersizdim.

Yeni Başlangıç

Bana verilen ofis, başka bir profesörle ortaklaşa kullanacağımız bir odaydı. Kendime ait 2012 model bilgisayarımı çıkardım ve masama yerleştirdim. Ofiste internet bağlantısı yoktu, bu yüzden kendi ödediğim internetimi kullanmak zorunda kaldım. Dilekçeler yazıp, bağlantı sorunlarıyla uğraşırken, yaklaşık bir ay sonra ofis internetine bağlanmayı başardım. Ancak, ofis bilgisayarı talebim fakülte dekanlığı tarafından reddedilmişti.

Bilgisayarın Macerası

Bilgisayar ihtiyacım için Teknolojik Destek Birimi’ne başvurdum. Uzun süre cevap alamadım. Görev ihmali nedeniyle Rektörlüğe dilekçe yazmayı düşündüm. Tam bu sırada, bölüm sekreterliğinden mesaj geldi: Bilgisayar teslim edilmişti. Ancak, teslim alınacak bilgisayar yeni değildi, kullanılmıştı.

2012 model bilgisayarımın bile bellek ve hard diskini yenilemiştim. Bu yüzden teslim edilen bilgisayarın da iyileştirilmiş olabileceğini düşündüm. Teknolojik Destek Birimi’ni arayıp, bilgisayarı test edip etmediklerini sordum. Hayır cevabını aldım. Bilgisayarı alıp ofisime götürdüm.

Bilgisayarın Gerçek Yüzü

Bilgisayar eski, çok kullanılmış bir durumdaydı. Test etmeden iade etmenin doğru olmayacağını düşündüm. Bağlantıları yaptım, ancak ekranın arka kısmındaki dişli yerleştirilemiyordu. Yan ofisteki mesai arkadaşımı çağırdım, o da dişliyi yerleştiremedi. "Sana ezik bilgisayar vermişler" dedi. Bilgisayarı çalıştıramadım.

Eski Bir Dostla Karşılaşma

O sırada karşıdan birisi geliyordu. Yürüyüşü tanıdıktı. Gerçekten de 8 yıldır görmediğim bir arkadaşımdı. Selamlaştık, “Hafif bir zarar gördün, sonunda döndün” dedi. “Hafif denemeyecek kadar ağırdı, aldığım nefese şükürler olsun,” dedim. Daha sonra, bilgisayar almaya geldiğimi fakat bilgisayarın eski olduğundan bahsettim. Kendisi, bölümlerine de bilgisayar verilmediğini, ancak birkaç yıl önce ilk 18,000 arasında öğrenci alan bölüm oldukları için öğrenci laboratuvarındaki bilgisayarların yenilendiğinden bahsetti.

Kendisine, bilişim sektöründe çok büyük firmalar olduğunu ve sponsor olarak rahatlıkla bu bilgisayarların temin edilebileceğinden bahsettim. Bölümlerin markalaşmasında, tanıtımın önemli olduğunu, tanınmış bölümlerin iş dünyası ile bağlantı kurmasının kolay olduğunu belirttim. İlave olarak, hala bölüm başkanı olup olmadığını sordum. “Evet,” dedi, “hala bölüm başkanıyım.”

Kendisine, “8 sene önce de bölüm başkanıydın, hala bölüm başkanısın, garip değil mi? İnsanın enerjisi, motivasyonu bittiyse, bulunduğu makam ve mevki iş yapma motivasyonundaki düşüş nedeniyle kamu zararına neden oluyorsa, bırakması gerekmez mi? Bulunduğum bölümde de, ayrılırken bölüm başkanı olan kişi, döndüğümde gene başkanı, garip değil mi? Bölüm yönetiminde rotasyon gerekmez mi?” diye sordum.

“Bölüm başkanlığı hamallık, kimse almak istemiyor,” dedi. “O zaman sen neden alasın?” diye sordum. “Bırakın bu hamallığı herkes paylaşsın. Siz istemezseniz, kimse size hamallığı yükleyebilir mi ki?” dedim. Üniversite yönetimi, uyumlu çalışacak kişiler istiyor,” dedi. “Sorun uyumlu çalışacak kişiler değil, sorun bulunduğu bölümü büyütecek enerjisi olan insanlara yerlerin bırakılması,” dedim. “Değişmesi gereken çok şey var,” dedi. “Kim değiştirecek? Gökten birilerinin inmesini mi bekliyoruz? Değişimi talep edecek ve getirecek bizleriz,” dedim. Bu arada telefonu çaldı ve ayrılmak zorunda kaldı.

Sonuçsuz Çabalar

Teknolojik Destek Merkezi’nde herkese ulaşmaya çalıştım, aradıklarım başka numaralara yönlendirdi. En sonunda bir teknik elemana ulaştım. Ofisimin Quendil’de olduğunu düşündüğü için gelemeyeceğini söyledi. Kendisine ofisime ulaşabilecek birini yönlendirmesini rica ettim.

Sonuç

Durumu dilekçe ile Teknolojik Destek Birimi’ne yazdım. 28 Şubat 2024 tarihinde göreve başlamış, 14 yıllık profesör deneyimli bir akademisyenin, 18 Temmuz 2024 tarihinde yaşadığı bu macera, bana tekrar ne kadar güçlü ve sabırlı olmam gerektiğini hatırlattı. Aldebaran Üniversitesi’ne geri dönmenin sevinci, zorluklarla harmanlanmıştı. Ancak, bu zorluklar beni daha da güçlendirdi.

Wednesday, July 17, 2024

Tsukuba Bilim Kenti: Japonya'nın Bilim Merkezi

Tsukuba Bilim Kenti, Japonya'nın Ibaraki prefektörlüğünde yer alır ve başkent Tokyo'nun 50 km kuzeybatısında konumlanmıştır. 1960'larda bir bilim parkı olarak kurulan Tsukuba, günümüzde Japonya'nın en önemli bilim merkezlerinden biridir.

Araştırma ve Geliştirme Tsukuba Bilim Kenti, araştırma ve geliştirme alanında dünyanın en önemli merkezlerinden biridir. Şehir, dünya çapında saygı gören 11 üniversiteye ve 200'den fazla araştırma merkezine ev sahipliği yapmaktadır. Bu kurumlar, çeşitli disiplinlerde öncü çalışmalara imza atmaktadır. Şehirde yaklaşık 19,000 öğrenci ve 7,000 bilim insanı bulunmaktadır.

Araştırma alanları arasında uzay bilimi, biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilgi teknolojileri, çevre bilimleri ve malzeme bilimi yer alır. Bu çalışmalar, yeni teknolojilerin geliştirilmesine, insan sağlığının iyileştirilmesine ve çevrenin korunmasına katkıda bulunmaktadır. Tsukuba'daki araştırma kurumları, dünyanın önde gelen araştırmacılarını bir araya getirerek küresel çapta bilimsel işbirliğini geliştirmektedir.

Yaşam Kalitesi ve Sürdürülebilirlik Tsukuba Bilim Kenti, yaşam kalitesi ve sürdürülebilirlik konularında öne çıkan bir kentsel model sunmaktadır. Şehir, geniş yeşil alanları, modern altyapısı ve sürdürülebilir yaşam standartlarıyla dikkat çekmektedir. Toplam alanın %30'unu oluşturan yeşil alanlar, hava kalitesini iyileştirmeye ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmaktadır.

Şehir, yüksek hızlı tren bağlantıları, gelişmiş toplu taşıma sistemi ve çevre dostu enerji kaynaklarına sahiptir. Bu özellikler, şehrin yaşanabilirliğini artırmaktadır.

Uluslararası Bir Platform Tsukuba Bilim Kenti, uluslararası bir platform sunmaktadır. Şehir, dünyanın dört bir yanından gelen araştırmacılar, bilim insanları ve öğrencileri bir araya getirerek küresel çapta bilimsel işbirliklerine katkıda bulunmaktadır. Her yıl düzenlenen Uluslararası Uzay Kongresi, Uluslararası Biyoteknoloji Sempozyumu ve Uluslararası Nanoteknoloji Konferansı gibi önemli etkinlikler, bilim insanlarını bir araya getirerek küresel işbirliğini teşvik etmektedir.

Diğer Bilim Şehirleri: Karşılaştırma Dünyada Tsukuba'ya benzer bilim şehirleri de bulunmaktadır. Bunlar arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Research Triangle Park (RTP) ve Almanya'daki Heidelberg şehirleri sayılabilir.

  1. Research Triangle Park (RTP), ABD: Kuzey Karolina'da yer alan RTP, 1950'lerde kurulmuş olup, yaklaşık 50,000 çalışan ve 300'den fazla şirket barındırmaktadır. Araştırma alanları arasında biyoteknoloji, bilgi teknolojileri ve ilaç geliştirme öne çıkmaktadır. RTP, Tsukuba gibi geniş yeşil alanlara ve modern altyapıya sahiptir.

  2. Heidelberg, Almanya: Avrupa'nın önde gelen bilim şehirlerinden biri olan Heidelberg, 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Şehirde ayrıca çeşitli araştırma enstitüleri ve biyoteknoloji şirketleri bulunmaktadır. Heidelberg, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de dikkat çekerken, bilimsel çalışmaların merkezinde yer almaktadır.

Sonuç Tsukuba Bilim Kenti, bilimle iç içe geçmiş, modern ve sürdürülebilir bir kent modeli sunan benzersiz bir yerdir. Bilim insanları, araştırmacılar ve öğrenciler, Tsukuba'da bir araya gelerek dünya genelindeki bilimsel gelişmelere katkıda bulunmaktadır. Tsukuba, bilimle buluşan bir geleceğin kapılarını aralayan bir şehir olarak öne çıkmaktadır.

Referanslar

  • Tsukuba Bilim Kenti web sitesi
  • Wikipedia: Tsukuba Bilim Kenti
  • Research Triangle Park (RTP) web sitesi
  • Wikipedia: Heidelberg

Tuesday, July 16, 2024

Depreme Hazırlık ve Müdahale Planları


Deprem Nedir?

Depremin tanımı ve özellikleri hakkında bilgi veriyor; depremin doğal bir olay olduğunu ve tehlike seviyesinin değiştirilemeyeceğini belirtiyor.

Hazırlık Adımları

Deprem öncesinde alınması gereken 7 hazırlık adımını açıklar: aile planları, tahliye yolları, nakit para bulundurulması gibi önlemler.

Nakdin Önemi

Elektronik ödeme sistemlerinin devre dışı kalabileceği için nakit para bulundurmanın hayati önem taşıdığı vurgulanıyor.

Türkiye'nin Deprem Riski

Türkiye'nin deprem riskinin yüksek olduğunu, coğrafi konumu ve tarihsel verilere dayandırarak açıklıyor.

Binaların Yapısal Sağlığı

Binaların yapısal ve zemin sağlığının ne kadar önemli olduğunu, sağlam binaların hasar riskini azalttığını belirtiyor.

En Güvenli Yer Seçimi

Özellikle yamaçlara yapılan binaların daha az hasar gördüğü ve doğru yer seçiminin önemini anlatıyor.

Uluslararası Öğrenmeler

Amerika'daki (Kaliforniya) depremlerle yapılan karşılaştırmalar ve birbirlerinden öğrendiği bilgiler paylaşılıyor.

Deprem Sonrası Önlemler

Deprem sonrası ne yapılması gerektiği, binaların yenilenmesi ve daha güvenli şekilde inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kamu ve Bireysel Hazırlıklar

Toplumsal ve kişisel hazırlıkların önemine değinir: sabitlenmiş mobilyalar ve hazırlıklı bir deprem çantası bulundurulmalı. Kamu eğitimi ve tatbikatların önemiyle ilgili öneriler sunuyor.

Uluslararası Youtube Videoları ve Referanslar

Monday, July 15, 2024

Karanlıklar Gecesi

Yüzyılların karanlığı bir gecede çöktü. Gökyüzü, yıldızların ışığını bile kıskandıracak kadar karanlıktı. Uzak diyarlardan fısıldayan rüzgarlar, Maranya Sahil Kafe’deki bir grup dostun kulaklarına uğursuz haberler taşıdı: "Darbe oluyor," diyordu gölgeler. Cesur savaşçı Enar, fısıltılara kulak vererek büyülü bir kristal küreye baktı. Küre, Başbakan’ın cesur bir şekilde halkını sakinleştiren görüntülerini yansıttı: "Küçük bir askeri azınlığın kalkışmasına izin vermeyeceğiz," diyerek umut saçıyordu.

Fakat bu, sadece başlangıçtı. Kahramanlarımıza huzur veren bu açıklamaların ardından, evlerinde neler olup bittiğini anlamaya çalışarak büyülü küreye odaklandılar. Ardından, herkesin beklediği an geldi; Büyük Liderleri, dev ekranda göründü. "Bu bir darbe," dedi. "Bütün halkımızın sokağa çıkmasını talep ediyorum. Ben de sokaklara çıkacağım, ölümüne direneceğiz."

Bu karanlık gecede, bilge bir akademisyen olan Almar da sokaklara inen cesur yüreklerden biriydi. Maranya kasabasının dar sokaklarında, halkının arasında yürüdü. Demokrasiyi alenen destekledi, demokratik talepleri yükseltti ve hem meydanda hem de medyada demokratik tepkisini gösterdi.

Maranya kasabasının sokakları bomboştu, sadece bir avuç insan, kaderin kendilerine yüklediği ağır sorumluluğun farkında, evlerinden çıkmaya cesaret etti. Almar, ailesiyle birlikte büyülü at arabasına atladı. Eloria’nın dar sokaklarında, karanlığın ortasında ilerlemeye başladılar. İlk durağında, sessizliğin hüküm sürdüğü Eloria İhlas Tatil Köyü’ne ulaştılar. Yol boyunca hiçbir ruh yoktu, sadece karanlık ve belirsizlik. Fakat bu onları durduramazdı.

Maranya Belediyesi’nin bulunduğu merkeze geldiklerinde, muhafız kardeşlerinin gözlerindeki tereddütü gördüler. Ancak önlerinde duran iki büyülü araç, umut ışığını yeniden yaktı. Kornalar çalıyor, bayraklar sallanıyordu. Bu, karanlığı delip geçen bir ışık huzmesiydi.

Birlikte, araçlarının kornalarını çalarak ilerlemeye devam ettiler. Karşılarına çıkan halk, onlara geri dönmelerini ve halkın yürüdüğünü söylediğinde umutları daha da büyüdü. Artık yalnız değildiler. Maranya köyünden iskeleye doğru, önlerindeki araçları takip ederek gitmeye başladılar. Halkın arasında yürüdüler, selamladılar, birleştirdiler. Her yaştan, her kesimden insanlar, ellerinde bayrakları ve gözlerindeki inançla sokaklara dökülmüştü.

Minarelerden okunan büyülü dualar, maneviyatı yükseltti. Milli Mücadele ruhu yeniden canlanmıştı. Maranya, demokrasiye sahip çıktı. Küçük bir yerleşim yerinden bu kadar büyük bir yükseliş ve diriliş ruhu, ülkenin her köşesinde yankı buldu. Halk, demokrasiye ve özgürlüğe olan sarsılmaz inancıyla, darbecilere karşı tek bir saf oluşturdu.

Almar, halkın arasında yürürken, demokrasi mücadelesini anlatan bir büyülü video kaydetti. Ertesi sabahın erken saatlerinde, "Halkımız gece yarısı toplanmış, hepsi demokrasinin ışığını söndürmek isteyen darbecilere karşı protestolarını ifade ediyorlar," dedi.

Halkın bu inancı ve kararlılığı, darbecilerin hesap edemediği bir güçtü. Bir bilgenin sözleri, bu karanlık gecede bir kez daha anlam buldu: "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır." Halk, demokrasiye, vatanına ve bağımsızlığına sahip çıktı. Ve o gece, karanlık yenildi, umut kazandı.

Yapay Zeka ile Üniversitenizi Büyütmek ve Küresel Rekabet Gücü Kazanmak

The Cost of Staying True: The Struggle Between Humanity and Conscience 🌿

"It doesn't matter how good a person you are; you will be seen as the worst person the moment you make your first mistake." 📜...