Günümüzün hızla değişen dünyasında, eğitim alanı önemli bir dönüşüm geçiriyor. Bu değişim, küresel olaylar ve teknolojik ilerlemeler, özellikle de COVID-19 pandemisi ile hızlandı. Eğitim yöntemlerinin evriminde derinden yer alan bir üniversite profesörü olarak, geleneksel sınıf eğitiminden duvarsız ve şimdi de yapay zeka destekli öğrenme ortamlarına geçişe tanıklık ettim ve bu geçişte aktif rol aldım.
Pandemi Öncesi Duvarsız Eğitim Vizyonu
2015 yılında, "Duvarsız Eğitim Vizyonu" başlıklı bir seminer verdim ve bu seminerde teknolojinin eğitim uygulamalarına entegrasyonunun önemini ve faydalarını vurguladım. Erken bir benimseyen olarak derslerimi kaydettim, YouTube’a yükledim, sınıf tartışmaları için Facebook grupları oluşturdu ve ders slaytlarını SlideShare gibi platformlarda paylaştım. Bu yaklaşım, eğitimi sınıfın fiziksel sınırlarının ötesine taşımayı, öğrencilere erişilebilirlik ve esneklik sağlamayı amaçlıyordu.
Pandeminin Eğitim Üzerindeki Etkisi
2020 yılında COVID-19 pandemisinin başlamasıyla birlikte, dünya genelinde eğitim kurumları ani bir şekilde uzaktan eğitime geçmek zorunda kaldı. Üniversiteler kapandı ve duvarsız eğitimi benimsememiş olan eğitimciler uyum sağlamakta zorlandı. Bu ani geçiş, özellikle Türkiye gibi internet altyapısının yetersiz olduğu ve öğrencilerin gerekli cihazlara ve bağlantılara sahip olmadığı ülkelerde önemli boşlukları ortaya çıkardı.
Webinarlar norm haline geldi, ancak bant genişliği sınırlamaları nedeniyle online derslerin süresi bir saatten sadece 20 dakikaya indirildi. Bu durum, daha sağlam ve dayanıklı bir eğitim modelinin gerekliliğini vurguladı. Pandemi, geleneksel, duvarlarla çevrili eğitim sisteminden uzaktan eğitim ortamına geçişin zorluklarını açıkça ortaya koydu.
Küresel Tepki: Lider Üniversiteler ve Hibrit Eğitim
MIT ve Stanford gibi önde gelen kurumlar, pandemiden çok önce duvarsız eğitim modellerini uygulamışlardı. Eğitimde küresel eşitliği teşvik etmek amacıyla online platformları kullanma öngörüleri, bu kriz sırasında paha biçilmez değerdeydi. Bu üniversiteler, eğitim faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde online ortamda sürdürerek minimum aksama yaşadılar.
Buna karşılık, dijital altyapısı daha az gelişmiş ülkelerdeki üniversiteler önemli zorluklarla karşılaştı. Bu eşitsizlik, hibrit eğitim modellerinin entegrasyonunun gerekliliğini ortaya koydu. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik istikrarsızlığın yüksek olduğu durumlarda hibrit modeller, eğitimin sürekliliğini sağlamak için etkili bir çözüm olabilir.
Yapay Zeka Destekli Eğitimin Yükselişi
Pandemiden çıktıkça, odak noktası yapay zekanın (AI) eğitime entegrasyonuna kayıyor. AI, öğrenmeyi kişiselleştirilmiş ve uyarlanabilir eğitim deneyimleri sağlayarak devrim niteliğinde değiştirme potansiyeline sahiptir. AI, büyük miktarda veriyi analiz ederek öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini belirleyebilir ve bu doğrultuda destek ve kaynaklar sunabilir.
Eğitimciler için AI, idari görevleri otomatikleştirerek öğretim ve mentorluk üzerine yoğunlaşmak için zaman kazandırabilir. Ayrıca, AI destekli platformlar, öğretim etkinliği hakkında içgörüler sağlayarak eğitimcilerin yöntemlerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Geleceğe Yönelik Adımlar: Yükseköğretimde AI'yı Benimsemek
Rekabetçi ve etkili kalmak için üniversiteler AI destekli eğitimi benimsemelidir. Bu, zihniyet ve uygulamada önemli bir değişimi gerektirir. Eğitimciler, AI araçları ve metodolojileri konusunda eğitim almalı, geleneksel modellerden daha dinamik, interaktif bir öğretim yaklaşımına geçmelidir.
Bu geçiş zorluklarla doludur. Teknoloji ve altyapıya yatırım yapmayı, eğitimciler için sürekli mesleki gelişim sağlamayı gerektirir. Ancak potansiyel faydalar, maliyetlerin çok ötesindedir. AI destekli eğitim, öğrenme sonuçlarını iyileştirebilir, erişilebilirliği artırabilir ve öğrencileri yaşamın her alanında önemli bir rol oynayacak olan AI'ya hazırlayabilir.
Sonuç
Duvarsız eğitimden AI destekli eğitime geçiş, kaliteli ve erişilebilir eğitim sağlama arayışında doğal bir ilerlemedir. Pandemi bu geçişi hızlandırdı ve eğitim sistemlerinde dayanıklılık ve uyum sağlama gerekliliğini vurguladı. Bir üniversite profesörü olarak, bu değişiklikleri benimsemeyi, teknolojiyi daha kapsayıcı, etkili ve geleceğe yönelik bir eğitim ortamı yaratmak için kullanmayı savunuyorum. Bu şekilde, eğitim güçlü bir kişisel ve toplumsal büyüme aracı olarak kalabilir, karşılaşabileceğimiz zorluklara rağmen.