TAMAMINI OKU |
Deprem tehlikesi altında olan ülkelerde 'panik yoksa önlem var', insanların deprem korkusu ile panik içerisinde olduğu ülkelerde sorunun çözümü, jeofizik önlemleri yükseltmekten geçer.
Depremlere hazırlık yapmak için öncesinde bu işin doğasını kavramalıyız. Yapacağımız yapıların jeofizik direnç ölçümlerini iyi yapıp, depremlerin oluşturması muhtemel maksimum ivme gibi değerleri matematiksel olarak hesaplamalıyız. Tüm bunları yapabilmek için teknoloji ve bilimden faydalanmak gerekir. Eğitim ve farkındalığın arttırılması da uzun vadede toplumun yaşayacağı binaların sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Olması muhtemel depremleri tespit etmek için Kandilli Rasathanesi ve, AFAD gibi ulusal ve uluslararası EMSC ve USGS gibi kurumların sistematik kayıtları incelenebilir ve önlemler arttırılıp, insanlar bilinçlendirilebilir. Yeni yapılacak olan binalar son deprem TDBY-2018 yönetmeliğine göre yapılmalı ve sismik izolatör gibi deprem savar teknolojilerle güvene alınmalıdır. Her binaya bunun uygulanması maalesef çok ekonomik olmayacaktır, hatta aslında gerekte yoktur. Bu nedenle zemin direnç değişimine temel kaya topografisinin etkisi iyi araştırılmalıdır. Depreme güvenli, sismik izolasyon yeteneğine sahip, deprem dalgalarını küçülterek yüzeye taşıyan sert kaya zeminlerin üzerine yerleşim yerlerini taşımak bu sorunu çözebilir. Elde bulunan mevcut binaların yeniden güvenli hale getirilmesi için binanın hangi kuvvetlere karşı tehdit altında olduğunu saptamak gerekir. Bu yapıldıktan sonra kolon mantolama, lifli polimer ve perde duvar gibi güçlendirme yöntemleri uygulanmalıdır. Yani aslında hasta binalarımızı doğru tanıyı koyduktan sonra tedavi edebiliriz. Bu şekilde depremin oluşturacağı can ve mal kayıplarını azaltıp, ekonomiye olan etkisini iyileştirebiliriz. Doğayı tanıyıp sonrasında onunla uyum içerisinde yaşamayı öğrendiğimizde, korktuğumuz olayların aslında o kadar da korkutucu olmadığını görürüz.